bir çirkin ördek yavrusu varmış

Bir Sinancık varmış…
Çok çirkinmiş, çirkin ördek yavrusuymuş…
Bana aşık olmuş…
Çok güzel çok yakışıklı olmuş !!...
Derdi çıkmaya başladığımız ilk zamanlarda hep. Koyu ela gözleri, çıkık elmacık kemikleri Türkan Şoray dan çalmış gibi olduğu iri gözleriyle ne zaman gülümsese o kömür saçlarının altında ki beyaz tene o iri dudaklarına aşık olurdum. Çok güzel bir kızdı Esra. Benim gibi biriyle sevgili olamayacak kadar güzel. Öyle ahım şahım bir yakışıklılığım yok. Hatta standartların altında bir güzelliğe bir çekiciliğe sahibim. Sanırım onu sadece sempatiklik yada samimiyetimden kazandım.

istanbul Esenlerden bir arkadaşım var Akın. Kendisi marangoz. Mevzuyu öğrendikten sonra Akın dedim bana şöyle kolay kolay kırılmayacak koluma saklayıp hastaneye sokabileceğim bir sopa ayarla geliyorum senden almaya dedim. ikiletmedi sağolsun. Gittiğimde emanetim hazırdı...

anlaşılan gececi tayfa gelmemiş henüz. gece geldiğimde kaldığım yerden devam ederim yine.

panpa özet geç kafam kaldırmıyor bugün
anlat derdini bana pm'den özetle
birbirimizden başka kimimiz var olm bizim gibi asosyallerin

yaz la okuyoz

Gelmek istedi izin vermedim. Tek başıma hastaneye girdim. Tüm akrabalar hastanenin kantinde oturmuş bir şeyler içiyorlardı. Yanlarına gittim. Annemi dövenlerde oradaydı. Ve sopayı kolumdan çıkarmamla ayaklanmaları bir oldu. Amcamın kafasına geçirdiğim gibi yere düştü, bayılmış.. sonra kuzen geldi üstüme. Akrabalar bizi ayıramadan onunda kafasına geçirdiğim gibi yere düştü. Hangi elinle vurdun lan anneme diyip sağ elinin üstüne seri şekilde indiriyordum sopayı.onu bırakıp aynısını amcama yaptım. yanıma akrabalardan kimseyi yaklaştırmıyordum. ikisi yan yana düşmüş sopayla nerelerine denk gelirse vuruyordum. Ayırmaya çalışan akrabaları kadın erkek demeden sopayla vurup ittiriyor kendimden uzaklaştırıyordum. En son güvenlik geldi aldı beni onların üstünden. Hastane de olay çıkardığım için iki günüm de nezarette geçti. çıktığımda o amcam ve kuzenim yoktu. Öğrendim ki ikisinin de parmaklarını ve kafalarını ayrıca kuzenin burnunu da kırmışım… ertesi gün olaylar büyümesin diye annemin zoruyla okula geldim tekrardan…

@24 kardeşim. mevzum öyle iki sohbetle bitecek gibi değil.
@25 başladım paşa

Ben okula geldikten iki gün sonra da kötü haber geldi tekrardan. Hayatımın yıkıldığı o an. Devrilmez dediğim. Gölgesinde çocukluğumu büyüttüğüm çınarım devrilmiş vefat etmişti babam…sadece üç gün durabildim cenazede. Hemen okula döndüm ve eskisinden de daha çok provalarda vakit geçirdim. Kocaman ve asla dolmayacak bir boşluk vardı içimde. Babam ölmüştü. Gitti lan baban gitti şimdi seni gibe gibe büyütecekler be çocuk diyordum kendi kendime… bıraktığım alkol tekrar tek tesellim olmuştu. Bir başka memlekette bir başıma babasızlığın acısıyla boğuşuyordum. Zor günlerdi…

Neyse okulun ikinci senesi ekonomik sıkıntılar sebebiyle gazete satma işine girdim. Esra’ya da o lafı ikinci dönemin sonlarında vurmuşum zaten… Esra ile arkadaşlığımızın başladığı o günlerde ben de bir kız arkadaş tarafından terk edilmiştim. Aslında o aralar babasızlığı 250 gr peşinde koşarak atlatmaya çalışıyordum. Ama bu son ayrıldığım kız ile dört yıllık bir geçmişim vardı… ileride bana büyük bir sıkıntı olacaktı çünkü bu durum..
...

Her neyse Esra ile arkadaşlık kurmamız samimi olmamız pek de uzun sürmedi. Kafa yapımızın uymuş olmasından kaynaklı iki hafta da bayağı bir samimi olduk. O kalem mevzusunu onu rezil etmemi sürekli anlatıp durur bende kendisiyle dalga geçerdim. Peki sana kalemini geri verdim mi dedim bir ara. Vermek için yanıma geldin ancak sende kalabilir demiştim dedi ben. Nasıl bir kalemdi dedim tarif etti. Şans eseri kalemliğime koymuş bir daha da kullanmamıştım o kalemi. O kalem halen bendedir…

Birkaç gün sonra Esra dan hoşlanmaya başladığımı fark ettim. Her an onun yanında olmak onunla muhabbet etmek geliyordu içimden. Dedim bu böyle olmaz. En iyisi gidip kıza durumu anlatmak. O sabah tam Esra’ya çıkma teklifi etme planları yaparken bir elemanın daha çıkma teklifi ettiğini ve hiç düşünmeden redettiğini öğrendim. Arkadaşlarından birine bu yüzden Esra nın bir sevgilisi mi var diye sordum çünkü eleman Allah var yakışıklıydı. Kız hayır yok ama kimsenin teklifini kabul etmiyor iki yıldır dedi.

Bende düşünmeye başladım. Acaba nasıl bir teklif yapsam onu etkilerdim dedim kendi kendime acaba ne yapsam bana olumlu bir cevap verirdi bu kız… Bu yüzden samimiyeti iyice arttırdım kendisi ile neyden hoşlanır neyi sever neyi sevmez en incesine kadar öğrendim. Artık muhabbetimize şakalaşmalarda dahil olmuş bu yüzden muhabbetimiz iyice renklenmişti. Ben o aralar o kadar düşünmeme rağmen bir sabah fakülte önünde sigara içerken şakasına evlenelim mi kız demiştim. Olur tamam demişti o da. Tamam o zaman al telefonumu da ismini aşkım diye kaydet oraya demiştim. Askm diye kaydetmiş. O gün erkenden ayrıldım fakülteden. Ertesi günde bu şakaya devam ederse akşama teklifi yapıştırırım dedim….

Ertesi gün erkenden gazeteleri satıp fakülteye geldiğimde arkadaşı ile banka oturmuş sigara içiyordu. Yanına gittim. Lan sen nasıl sevgilisin. insan sevgilisini ilk gün bir yerlere zütürmez mi dedi gülerek. A karıcığım ayıp ediyorsun. Bu akşam istediğin yere gidelim dedim. Gülerek tamam olur dedi. Derse girdiler. Benim dersim bitince mesaj attım ne zaman buluşuyoruz diye. Kursum var bugün istersen yarın buluşalım dedi gülücük ekleyerek mesajın sonuna. Olmaz gelir alırım seni kurstan dedim ve ingilizce kursunun önüne gittim. Yarım saat sonra çıktı. Bir kafeye geçtik…

Türk kahvesini çok güzel yapan bir mekan oldukları için iki orta şekerli türk kahvesi istedik. Şakayla karışık kendimi ifade etmek için çok güzel fal bakarım ben dedim. O da her kızın dediği gibi a gerçekten mi? Benimde falıma bakar mısın dedi? Gülerek evet dedim. Nasılsa böyle bir şey bekliyordum kendisinden…

Sonunda senle kiza araba caepiyor parcalanarak öluyonuz

Tüm akrabalar hatta o amcam bile gelmişti hastaneye. Annem bir acayipti. Bir gözü mor bir dişi kırılmıştı. Anne ne oldu dedim,bir şey yok kafamı kapıya çarptım dedi. inanmadım tabi ki. Bu bir kapının yapabileceği bir şey değildi ki. En sonunda ısrarlarıma dayanamadı ve anlattı. Babamı günde sadece beş dakika iki kişiye gösteriyorlardı yoğun bakımdayken. Ve o yüzden her zaman annem girerdi kocasını görmeye. Beni aradığı gün çapaya gitmiş babamın hastane tarafından istenen evraklarını getirmek için. O çapadayken de amcam ve kuzenim babamı görmeye girmişler yoğun bakım odasına. Annem geldiğinde niye beni beklemediniz kocamı bugün sizin yüzünüzden göremeyeceğim demiş. Amcam da sen de huur karılar gibi orada burada sürtme de gel kocanın başında bekle demiş. Annem de amcamın yüzüne tükürüp sen de kardeşliğini yapıp abinin evraklarını getirseydin hastaneden demiş. Kuzenim sen nasıl amcama saygısızlık edersin diye bir tane vurmuş anneme. Annemde ikisine tokat atmış.en sonunda ikisi beraber dövmüşler annemi…

Babamı ameliyat olacağı gün yoğun bakıma kaldırdılar. iki gün sonra da başka bir hastaneye sevk ettiler. Duramadım oralarda. Babamın bitmiş tükenmiş halini görmek hayatımda başıma gelebilecek en kötü şeydi sanırım. Okula döndüm. Arkadaşsız kimsesiz sadece tiyatro provaları ile kendimi avutmaya başladım. Birkaç gün sonra annem aradı. istanbul’a gel diyordu. Gittim.

Okula gittiğimde 16 aralık 2010 idi. bir hafta sonra babam çapa tıpta ameliyat olacaktı. Şans ya işte okula geç gitmeme rağmen hemen tiyatro klübüne girmiş kafamı dağıtmak için ne gerekirse yapmıştım o bir hafta boyunca ve iki ay sonra çıkaracakları oyunda kendime rol bile bulmuştum. Bir hafta sonra istanbul dayız. Babam ameliyat olmasına üç saat kala kendinden geçti. Meğer annemden gizli gizli son bir haftadır soğuk su içiyormuş iççi yandığı için… nezle olmuş, kimseye fark ettirmediği için ve kendisininde bağışıklığı diyaliz makinesi yüzünden çöktüğü için nezle den zatüreye dönmüş hastalık.