1. 48.
    0
    bekliyoruz reyizzz
    ···
  2. 47.
    0
    ulan süpersin ya. birde bunu gormedne pm attık mal gibi eskisinin devdıbını yaz diye. :d neyse reyis sen devam et
    ···
  3. 46.
    0
    sen yaz biz okuyalım
    ···
  4. 45.
    0
    adamın hammaddesisin
    ···
  5. 44.
    0
    eyvallah kardeşim
    ···
  6. 43.
    0
    beynim zonkluyor amk. kusura bakmayın nette cidden problem var.gri ekranla da bir iki entrym yalan oldu.

    tamamlayacağım bu hikayeyi. zaten az olay kaldı.

    bu arada bir üniversitede kaydım var, arada gidip uğruyorum. askerliği de öyle böyle geçiştiriyoruz işte.5 ay yapıp gelirim kafasındayım. onun dışında bir grup şirketinde bir firma adına çalışıyorum. herkesin yapabileceği basit işlerden birisi.

    kusura bakmayın lan, böyle muallaklik yapıyorum ama cidden feci zonkluyor kafam.bu gecelik müsade.
    ···
  7. 42.
    0
    takipteyiz panpa
    ···
  8. 41.
    0
    evlere gireceğimiz günün öncesinde biraz kafa dağıttık,bir düğüne gittik. içtik kalktık, uzunköprünün kavak mahallesinde bir kerhaneye gittik, başında polis bulunan devlet malı huurlardan birini gibti ferat.

    oradan çıkıp bir türkü bara geçtik,bir iki kadeh bir şeyler içtik.

    sonra atbaba ydı yanlış hatırlamıyorsam o sokağın ismi. oraya gittik,o sokağın ortalarında bir çocuk parkı vardı, feratı gören çocuklardan biri geldi yanımıza,ne olduğunu anlamadım. ferat halini hatrını sordu binin başını okşadı, sonra aldı çocuğu yanımıza. biraz çocuğu gezdirdik.ne olduğunu anlamış değildim. daha 12 bile yoktur belki çocuk.

    vakit geç olmasına rağmen bin hala yanımızdaydı. ferat ilk hangisine gidelim diye sordu.en zor olanı halledelim dedim. gittik bu uzkop haskova birleşiminin mimarlarından birisi olacak züteleğin evine.

    uzunköprü ve haskova türkiye ve bulgaristanın yetimleriydi. kendi şehirlerinin belediyelerinden bir yardım bulamamış ve kendisi gibi bir kasaba bulup güçlerini birleştirmek istemişlerdi.

    bizim kerizlerin efendisi de bu proje kapsamındaki bir konferans için gravatını takıp medeniyete olan köleliğini göstererek bulgaristana gitmişti.

    ev boştu anlayacağınız.

    çocuk ben ve ferat eve geldik. çocuk geçti, cebinden ilginç bir alet çıkartıp girişti kapıya.bir iki kurcaladı tak diye açtı.

    tam bir çingeneydi. çocuğu o saatte alkışlayamayacağımız için ferat eline bir dondurma dolabını satın alabilecek kadar para sıkıştırıp yolladı çocuğu.

    eve girip kapıyı kapadık. içerisi çok çikçikliydi.tam bir modern insan eviydi, içeride bulgaristanlı dostlarıyla çekildiği fotoğraflardan burbon viskilere kadar her şey vardı. lincoln gelip bu eve girse köleliği kaldırdığı için kendinden utanırdı.
    ···
  9. 40.
    0
    panpa uzat amk ya

    edit :şuan ne iş yapıyosun panpa askerlik durumları ne alemde
    ···
  10. 39.
    0
    hirsiz huur cocuklari ananiZi gibeyim sizin pic kurulari
    ···
  11. 38.
    0
    devam edeceğim bir 10 dakikaya.bir kaç entry sonra da bitireceğim zaten.

    okuyanlara eyvallah.
    ···
  12. 37.
    0
    adamın dibisin lan
    ···
  13. 36.
    0
    kahpenin finalleri giblediği yoktu,ama hepsine girecekti,bir sene burada yetmişti kahpeme. sıkılmıştı.bunalmıştı.ve en önemlisi eski evini özlemişti. manzaraya bile alışamamıştık. camdan bakınca ağaçların arasından geçen toroslar görüyorduk sürekli.

    kahpe erkenden gitmek istiyordu ancak ne olur ne olmaz diye dikkat çekmemek için tüm final sınavlarına girmesini söyledim. hatta durumu anlatınca çalışmaya bile başlamıştı.

    aklı her kız gibi ters orantıda işliyordu.

    ben de bu durumdan daha fazla güç alıp ferhat biniyle bir iki hafta daha takılarak bu yazı har vurup harman savuracak miktarda para ihtiyacımı karşılamak istedim.

    ferhatla oturduk bir gün uzkopun beyaz saray adlı çaybahçesinde.

    dedim neden yalan söyledin oğlum ? gelmezdin abi başka türlü dedi. dedim ulan hadi o gün bana işin düştü, yardım için adam lazımdı o yüzden uydurdun iki dakikada.

    ama neden en başta tanıştığımız ilk zamanlarda yine aynı yalanı söyledin dedim.

    inandırıcı olması için dedi.

    çünkü ferat bini uzkopun adı çıkmış muallaklerindendi. yani yanında gezen insanlara uzkopta kimse selam vermezdi, ancak ben onun için biçilmiş kaftandım. buraya kafa dinlemeye gelmiş bir turisttim. istanbulluydum.burada çevrem yoktu.her an her zütlüğü yapabilirdi bana.

    ama öyle de olmadı pek.

    benim tepkisiz kalmam çok dikkatini çekmiş olacak ki daha rahat takılmaya başladı.bir gece yunanistan ın uzunköprü sınırındaki bir kasabasına geçtik. pyhton muydu neydi adı tam bilmiyorum.

    askerlere iyi para verdiğin zaman gezip gelmene müsade ediyorlardı.

    girdik uzkopun yunan versiyonuna, hiç bir fark yoktu. ferat bini bir kaç eve girdi burada. biraz da döviz elde ettik. kasabanın merkezine kadar gidecek halimiz yoktu, ayrıca biri yakalasa savaşa neden olurduk amk.

    tekrar geçtik uzkopa, yürüye yürüye geze geze otostop yapa yapa geldik çarşıya.

    abi dedi,bir kaç yere daha gidip bitiricem bu işi, gibtirolup gidicem dedi. nereye gideceğini sordum. tabi ki istanbula gelecekti.

    dünya istanbulda akıyordu zaten.

    tanrı ilk önce istanbulun surlarını yaratmış ve etrafını da ona göre düzenlemişti. tabi ki istanbula gelecekti.

    aradan 2 gün geçti, artık gitmemize az bir zaman kalmıştı.bir gecede iki eve girecektik.ilk önce üniversite öğretmenlerinin birinin evine, daha sonra da hacıdayının eski ahbaplarından ve uzkopun haskovayla yürüttüğü projenin mimarlarından birinin evine girecektik.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 35.
    0
    Kız paraları yerine yerleştirdi özenle. Tekrardan kapattılar sandığı. aldıkları gibi bıraktılar.
    Hayatımdaki en adrenalin dolu anlardan birisiydi, burada başıma gelecek en ufak şeyi camdan atlamaya
    tercih ederdim.

    Ancak artık feratla kızın aralarında sessizce konuştuklarını görünce bu işi ilk kez yapmadıklarını
    anladım.

    Kız kardeşini bildiğin sırf şu adamın paralarını tırtıklamak için hacıdayının oğluna itelemişti.
    kız da zaten futursuz birisine benziyordu, büyük ihtimalle daha kimseye aşık olmamıştı.ve o yüzden
    benim seneler önce düşündüğüm gibi düşünüyordu.

    aşkın olmadığını,tek gerçeğin nefes alıp verdiğimiz sürece rahat ve konforlu yaşamak olduğunu
    düşünüyordu.

    haksız mı ? haklı.ne gerek var bu kadar sıkıntıya ?yollarını bulmuşlardı ne güzel. ferat çeşitli aralıklarla geliyor, gerçek paraları sahteleriyle değiştiriyor, birikimini yapıyor, kıza açtığı bir banka hesabına koyuyordu kızın payını ve evden çıkarken de alnından öperek abilik görevini yerine getiriyordu.

    kız saftı nihayetinde. böyle bir trakya kızını bulup uzaya kaçasım vardı.ya da aya çıkıp iki kadeh vodka koyup dünyaya bakarak türkiyeyi bulmaya çalışırdık. ayın bir çukuruna girer güneşsiz sabahlara kadar mokoko yapardık.ama olmadı tabi ki.hiç bir trakyalı hatun gözüme hatun gibi gelmiyordu kahpem oldukça.

    o da zaten ay gibiydi, benim uydumdu.su olsam ona damlardım.o derece.her neyse.

    evden çıktık. kafalarımız tamamen açılmıştı. napalım abi dedim, söyle bu gece ne istersen yapalım. farketmez dedim her evine gitmek isteyen insanlar gibi.o da farkmaz deyince gittik bir kaç şey içtik,ben yorulduğumu söyledim, kaçacağımı söyledim. tamam abi dedi.5 tomardan ikisini uzattı bana. suratına baktım.

    eğer bu tomarları alırsan her gece bu taku yiyeceğiz der gibi bakıyordu. inadına aldım.iyi para vardı çünkü.

    kahpenin finalleri de başlamıştı.
    ···
  15. 34.
    0
    up up up
    ···
  16. 33.
    0
    up up up
    ···
  17. 32.
    0
    oda gerçekten küçüktü, birisi girip ışığı yaksa ve suratımıza tüfek doğrultsa tek atışta üçümüzü de vurabilirdi.

    tek atışla benim bacağımı feratın kulağını ve kızın dıbını delebilirdi... züt kadar yerde ben sandıktan çıkacakları beklerken kız ve ferat yavaş yavaş açıyorlardı sandığı.

    dibinde hayvani tomarlar vardı, ancak bunun bu hacıdayının para kumsalındaki bir kumtanesi olduğunun farkındaydım. kafam da açılıyordu yavaş yavaş.bu hacı dayıyı yolup kahpenin uzaklaşma samimiyetsizliğini karşılayabilirdim. mesela norveçe zütürüp " bak osloda millet ısınmak için birbirini gibiyor kahpe,gel bırak şu tribi dönelim istanbula " diyebilirdim.ya da iskoçyada yağmur altında gezip romantizm yaparak onu grip edip memlekete geri çevirebilirdim veya kafa dağıtmak için antalyada güzel bir yere gidebilirdik. yazı orada geçirip hep yapmak istediğim şeyi yapabilirdim. memleketin tüm deniz kıyılarını gezmeyi.

    nereden baksanız 5 tomar para aldı ferat içerden. kız kalktı salona geçti. içeride bekledik. kız elinde 5 tomarla geldi içeriye.

    oha dedim dıbına koyayım, evin her tarafında mı var bu tomarlardan.

    ama öyle değildi tabi. ferat bini huur çocuğu olduğu kadar da kalpazandı. daha önceden çalmayı planladığı kadar paranın sahtesini çıkartmak için uğraşmıştı. böylece varyemez hacıdayımız paralarını yerinde görüyor ve içi rahat uyuyordu.

    ilerde bir ihaleye girip kazandığında sahte paralarla karışık bir servet ödediğinde koğuş ağanın mature fantezisine kurban gidecekti bu dayı efendi.
    ···
  18. 31.
    0
    beyler bir şeyler atıştırıp devam edeceğim.
    ···
  19. 30.
    0
    kapıyı genç bir kız açtı, suratıma baktı. ferata " kim bu " dedi.

    derin nefes aldım,ama şokun da en şükelasını yaşıyordum.ne demek lan " kim bu ? " adam kapını zorluyor, girse içeri gibecek seni zütünden ferata kim bu diyorsun.

    ferat sus dedi kıza. kız aldı bizi içeri.

    salona baktım. tipik öğrenci evi,bir odayla salon birleştirilmiş.ama geniş evdi, salon da feratın anlattığını doğruluyordu. uzunköprüye fazla bir salondu burası.

    misafir odası olmalıydı, uzkopun iyi makanlarındaki insanlar bulgaristandan, sırbistandan gelen konuklarını burada ağırlamalıydı .

    kız bizi aldı, evde hol gibi küçük bir yere soktu. kafam o kadar değişik bir haldeydi ki,şarap cigara ve son yaşadığım şok beni muson ormanlarında ıslatmış ve kurutmaya bırakmıştı.

    vay amk dedim, demek ki sırf am gibmek için çektik bu kadar yolu.ben feratla bir yerde gibişecekler hasret giderecekler ağlaşacaklar sonra oradan döneceğiz sanıyordum.

    ancak öyle olmadı.tam aksi bir durum mevcuttu. kız feratın kardeşiydi. ferat bana gereksiz yere yalan söylemişti, aşk hikayesi de yalandı hani o şimdi mahkum filminde erkan can " beyler,bu koğuşta herkesin bir aşk hikayesi vardır herhalde " gibisinden bir laf ediyordu ya.aynı o durum mevcuttu. ancak bu ferat bini bildiğin ayakta gibmişti beni gereksiz yere.

    kız bizi dediğim gibi hole getirdi,bir sandığı açtı sessizce.o kadar hareketsiz duruyorduk ki her an bu yaz gecesinin hafif soğuğunda donmuş numarası yapabilirdik.

    kız yavaşça kaldırdı sandıktaki şeyleri, klagib trakya insanının klagib sandığı işte.

    en dibinde tomar tomar para mevcuttu. ferata uzun süre yeterdi.ben pay alıp almayacağımı bile düşünmemiştim.

    ancak feratın bu kadar yalan söylemesi de canımı sıkmıştı.

    ama sonunda anlamıştım, peşinde birisini istiyordu. başına bir şey geldiğinde tek dövüşmemek istiyordu.

    ben dayak yerken aradan sıvışmak istiyordu.
    ···
  20. 29.
    0
    tamam dedim sadece.ama içeride bir sıkıntı olursa onu camdan atacağımı söyledim.

    rahat ol dedi her yarı yolda bırakan huur çocukları gibi.tek sıkıntım beynimde çalan şarkıydı, şimdi de sagopa kajmer in en güzel ve en samimi zamanlarından bir şarkı çalıyordu beynimde.

    son durak uçurum.

    apartmanın dış kapısı açıktı,dar merdivenlere yöneldik, sessizce 3.kata çıktık. ferat bana döndü,ses çıkarma abi dedi. tamam dedim.

    cebinden şu kezbanların baştacı olan siyah küçük şeylerden birini çıkardı. onunla kapıyla uğraşmaya başladı, çok amatördü bin, çok da ses çıkartıyordu.

    lan dedim içimden yannanı yedik, şimdi kapıyı açar hacıdayının oğlu bir yumruk geçirir ferata ikimiz birlikte yuvarlanırız bu züt kadar merdivenden. midemiz zütümüze girer dedim.

    ferat bir kapıyla uğraşıyor bir de bana dönüp sıkıntı yok dercesine gülüyordu.o kapının deliğine eğilmişken küçük çocukların atari salonlarında ellerinde çekiçle delikten çıkan tospağaları vurmaya çalışması geldi aklıma nedense. yumruğu çekiç gibi vurasım vardı muallaknin kafasına.

    apartmanda herhangi biri uyansaydı, buradan çıkışımız olmazdı. çünkü buranın muhafazakar insanları bizim bildiğimiz şakirtlere benzemezler. buradakiler yeşil mercedeslere binip patatesli yumurta yiyen çocukalra makarna taşımakla uğraşmazlar.

    zengin müslüman değil buradakiler, onlar gibi huur çocuklaır değiller.

    komşularını, ailelerini,ve uzkoplu olan herkesi muhafaza ve muhafızlık etmeye çalışıyordu buradaki muhafazakarlar.

    istanbuldaki muhafazakarlar sahtekar huur çocuklarıdır.

    neyse.

    ferhat biraz daha kapıyla oynadı, kapı birden açıldı.

    gibi tutacağım apaçık belliydi.
    ···