-
88.
0up up up
-
87.
0yaz be olum lan yaz amk yaaaa dinliyoruz işte
-
86.
0anlat panpa dinliyoruz
-
85.
0istanbul dedim, yiğidin harman olduğu yer.
istanbulda ikamet ettiğim semtte keşanlıların derneği olduğunu falan anlattı, sanki keşanlılar derneğinin istanbulun varoş semtlerinin birinde olmasına çok şaşırmış ve gücenmiş gibi mimiklerle dinledim hacıdayının atmığını. perdeyi açtı dışarı baktı. sigarasından bir iki duman aldı, ayağa kalkıp peteğin üzerine bıraktığı küllüğü kapıp elinde tuttu. ferat binine döndü.
göz kırptı.ne olup bittiğini soruyordu, ferat yok bir şey dercesine bir mimik yaptı, hafif samimiyet ve bolca tehdit içeren bir ses tonuyla kısık bir biçimde uzatarak " ferat " dedi, anlat gibtirtme çanağını. bişey yok abi, rıfat muallaksi keyfimi kaçırdı. biraz boğuştuk,eve de gidemedim bu halde, buraya geleyim dedim dedi.
hacıdayının atmığı sakin bir şekilde sigarasını elinde tuttuğu küllükte söndürdü
otel mi lan bu ev ?
dedi.
değil abi, kusura bakma rahatsızlık verdik. dedi trakyalılara has sahte bir alınganlıkla. ayağa kalktı,ben de ayaklandım.
hacıdayının atmığı " tamam lan otur,ama bak en ufak ses duyarsam giberim ızdırabını " deyince feratta sinirli ve sakin olmaya çalışır biçimde başıyla onayladı. hacıdayının atmığı karısının yanına gitti, elini omzuna attı, geçelim biz dedi.
feratın kardeşi gidip battaniye falan getirdi. salondaki yatakları yaptık. kız içeride yatakları hazırlamamıza yardım ederken ferat hafif koridora baktıktan sonra kardeşini kolundan tuttu," hacı nerde ? " dedi," uyuyor" dedi kız, ferat kıza baktı " para lazım bana acil " dedi, kız bu gece olmaz deyince kızın kolunu hafif sıktı, lazım diyorum lan dedi. hatun koridora baktı, tamam dedi, beni bekle. -
84.
0hacıdayının mirasyedisi karşımızda atletiyle, pijamasıyla incin saçlarıyla arzı endam ediyordu, fazla geçmeden ses tonuyla da tanıştık ferata sert sert bakıp, gece attığı iki postanın yorgunluğunu sabah saat 11de kalkıp yapacağı banyoyla atmayı planlayan, ancak sabahın 4ünde ferat ve ne idüğü belirsiz bir bıyıklı adamla karşılaşan her insan gibi sinirli sinirli bakıp
" hayırdır lan bu saatte."
dedi.
değil abi dedi ferat. adam beni baştan aşağı süzüp uzkoplu olmadığımı anlayınca " arkadaş kim " dedi. istanbuldan misafirim diye tanıttı ferat.
uzkopta geldiğim son nokta buydu, uzkopun en gibindirik insanlarından birinin misafiri olmak. bana da bu yakışırdı.
geçin içeri dedi.
daha önce zar zor girdiğimiz bu eve bildiğin bayramın dördüncü günü bayram kutlamasına gitmiş gibi bir samimiyetsizlik içinde ve rahat bir şekilde girmiştim.
vay amk dedim.
ferat bini kendi dünyasını kendisi yaratmıştı. kendi yalanlarına sadece kendisi inanıyordu. ancak neden bana yalan konuştuğunu anlayamadım. önceden uydurduğu bu aşık olduğu kızın evlenmesi masalındaki prenses kız kardeşi çıkmıştı, gözümde efsaneleşen bir huur çocuğu olan hacıdayının atmığıyla karşılıklı oturduk,bir sigara yaktık, içeriden feratın kızkardeşi geldi " hayırdır abi " deyip yün hırkasıyla birlikte kavuşturdu ellerini.
yok bir şey dedi.
oturduk.bir sigara da ben yaktım,ve artık ezbere cevap verdiğim sorulardan birini sordu hacıdayının atmığı
"memleket nere be usta ?" -
83.
0yaz aga takipteyim
-
82.
0ferat bu noktadayken en yapılmaması gereken şeyi yaptı.
kapıyı yavaşça tıkladı.
işte bitiyorduk yavaş yavaş. zütümüze yılanı buyur ediyorduk.o anda aklımdan binbir çeşit komplo geldi ve hepsinde ben gibiliyordum.
o an gözbebeklerim atmosferimize domalmış bir şekilde zütünü dışarı çıkartmıştı anlayacağınız. ferat binine kafamdaki komplo teorilerinden kurtulmak için olsa gerek durduk yere kalçasına bir tekme çıkarttım. ferat döndü, hayatımda gördüğüm en şaşkın ifadeyle " abi " dedi," dur gözünü seveyim ses çıkarma."
o tekmeyi ben yeseydim eğer karşılığını merdivenin son ikinci basamağında duran adamın suratına bir tekme çıkartarak verirdim, felç geçirmesine yol açabilir, kafasının günlerce zonklamasını belki de travma geçirmesini sağlayabilirdim.
ferat bini de gergindi haliyle.
bir kaç kez daha tıkladı bana sert ve tedirgin bir şekilde bakıp parmağını fahişe hemşireler gibi dudaklarına koyarak.
kapı açıldı yavaşça. -
81.
0e tabii kimse giblemeyince yazmaz amk
-
80.
0ayağa kalktım, hafiften başım döndü.. derin bir nefes verdim. hadi dedim gibtirolup gidelim de bitsin bu gece.
ilerledik gündüz vaktinde uzkopun en işlek yeri olan gibindirik çarşıda. dönerciler,kuyumcular, iddaa bayileri, telefon operatörleri. hepsini geride bırakıp ana bacı caddesine yöneldik.
hacı dayının evinin sokağına girdik, apartmana baktım, diğer tüm binalarda olduğu gibi ışıklar kapalıydı. ferat bini kardeşine mesaj çekti. ancak görüp görmeyeceği muammaydı kızın. daha önceden mesaj atmayı düşünemedik mal gibi.
mesaj attıktan sonra biraz bekledik, apartman kapısı açıktı. kapıdan içeri girdik. ağır ağır merdivenleri çıktık.
hacıdayının evi karşımızdaydı. half life türevi oyunlarda e tuşuna basınca bazı kapılar açılmaz zonk diye ses gelir ya,aynı o şekilde zonkluyordu kafam.
gelip açan yoktu. kıpırdamadan bekledik. kimse gelip açmadı, ayağa kalkıp ışığı açtım, ferat binine ne yarram yiycez der gibi baktım. biraz daha bekleyelim abi der gibi el kol hareketleri yaptı.
bekledik, kimse açmadı kapıyı.
ferat en sonunda kalktı.ya herru ya merru der gibi kapıya davrandı.. kulağını dayadı kapıya. sonra ceketinin ceplerini karıştırdı.
cüzdanından bir kredi kartı çıkarttı.
sanki evde ferat bininin çocukları uyuyor, kapıyı çalmamıza uyanmıyordu. adam bildiğin kartla kapı açmaya kalkıştı.
bir zorladı iki zorladı, hafiften sesler yükselmeye başladı kapıdan haliyle.
açamadı. -
79.
0uzkoptaki meşhur telli çeşmenin çevresindeki kaldırımda oturduk feratla.bi sigara yaktım. etrafta kimse yoktu. arada sırada önümüzden mobiletli gençler geçiyordu bize tip tip bakıp. polisler arabalarını çorak bir tarlanın önüne çekmiş uyukluyordu bu saatlerde bu güzide trakya kasabasında.
ferat binine döndüm.
oğlum ya gidelim halledelim artık şu işi,ya da gibtirolup gidelim. dedim.abi bu halde gitmeyelim sıkıntı olur bekle biraz dinlenelim dedi.
ulan dedim,ne dinlenmesi ırkını gibtiğim ? akşamüstünden beri sulu kuru içmediğimiz tak kalmadı, gittik üstüne dayak yedik. hangi birine dinleniceksin ?
saate baktım,şu an adriana limayla maldiv sahillerindeki beyaz tüllerle kaplı bir yatakta tepişseydik,en fazla iki kere orgazm olurdum.
az zaman kalmıştı.
yarım saat daha oturduk.
ferat," hadi abi, kalkalım yavaş yavaş geç olmadan, halledelim"." -
78.
0şu hayatta ikinci şans denilen şey,ilk şansınızdaki körlüğünüzle orantılı.
yani benim o kadar takun içinden çıkıp trakyaya gitmem ve trakyada da benim anlayışıma göre ikinci şans olarak değerlendirdiğim ferat binini kaybetmemem gerekliydi o gece için.
--
diğer elemanlar rıfata attığım yumruğu görür görmez bana girişmeye başladılar.
sonuçta istanbulluyum, onların doğup büyümek istediği sokaklarda gece yarısı kimse olmayınca işiyor, yoluma devam ediyordum. istiklal caddesinde istediğim zaman gezebiliyordum, onların hayalindeki aksaraydaki bir hotele gidip saati 50 liraya belediye çukurlarından belediye çukuru beğenip gibebilirdim.
benden nefret ediyorlardı, nasıl ki mahallenize yeni taşınan bir çocuğa temkinli yaklaşırsanız bana da o şekilde yaklaşıyorlardı. benim yabancı oluşum onların yerel milliyetçiliğini közlüyordu,ama bu kez yangına körükle değil kürekle gitmem lazımdı.
bir değil iki değil dört kişi giriştikleri için ağzım yüzüm döndü, feratı tutup çektim. baktım ayakta duracak hali yok,iki üç tokat da ona attım kendine gelmesi için.
öyle bir dayak yiyordum ki,karnımla göğsüme aynı anda kramp giriyordu. vucudum karıncalaşmıştı.ve bu durumda ferat binini ayıltmaya çalışıyordum.
buradan kaçsam dahi kurtulamazdım, uzkop gibi züt kadar bir yerde, gece otobüslerinin ender rastlandığı bu yerde ve kahpenin zütünde pireler uçuştuğu şu noktada bir yere kaçamazdım. dayağımı yedim efendi efendi.
zaten kavga sonu olmayan bir şeydir. kimse kavganın sonunda galibiyetini meşrulaştırmak için sizi öldürmez, kaldırıp atarlar bir köşeye. tekme tokat apar topar çıkartıldık dükkandan. -
77.
0beyler kusura bakmayın lan. muallaklik çıkıyor sürekli. devam.
--
yerimden kalkamadım o anda, ferat bini rıfatı oturduğu tabureye gömdü. yerde tepiştiler, diğer elemanlarda sallana sallana ayırmaya çalıştı.
trakyada gecenin bir yarısı bir kavganın içine düşerseniz iki seçeneğiniz vardır,ya adam akıllı efendi efendi oturursunuz,ya da zütü kurtarıp kaçarsınız.
o anda ikisini de yapmadan, kavgada hangi tarafı savunmam gerektiğini düşündüm, hırsız uğursuz binin tekini mi yoksa her gün halimi hatrımı soran bir batı trakya yavşağını mı ?
en iyisi ayağa kalkıp ayıranların içine karışmaktı.
kalktım feratı tutup adamın üstünden çektim, rıfat bini alkolün verdiği cesaretle ayağa kalkıp feratı tutmaya çalıştı. ferat da adamın kaval kemiğine ayakkabısının burnuyla vurdu. rıfat resmen feratın oyuncağı olmuştu, ferat artık kavgada çeşitli hareketler deniyordu, bildiğin taşak geçiyordu rıfatla.
rıfat en sonunda dayanamadı, aldı bilmem kaç ay önceki bir gazetenin üstündeki meyve bıçağından hallice bıçağı, oraya buraya savurmaya başladı.
ferat parmaklarını gererek avuçiçini ortaya çıkarta çıkarta yüzünü tokatlamaya başladı feratın, avuçiçi burnunu eziyordu resmen. rıfat bıçağı oraya buraya sallıyor, ancak hedefini bulamıyordu.
bu gece hacıdayının tomarlarından olmak istemiyordum, feratı çekip çıkartmam lazımdı. feratı ceketinden tutup geri çektikçe, bana bakıp ancak bir sarhoşun yapabileceği şekilde gözlerin kısıp hafif ileri geri sallanarak tebessüm ediyor,ve dönüp rıfatı tokatlamaya devam ediyordu.
olacak gibi değildi, rıfatı da alamıyordum, adam delirmişti,en sonunda rıfata ciddi bir yumruk atmak zorunda kaldım. -
76.
0anlat reyız buralardayız
-
75.
0devam panpa zevkle okuyoruz
-
74.
0rıfat işin ciddiye bindiğini anlayınca gitti kepenklerini indirdi dükkanın, ferat bini de bir cigara daha yaktı.
beş kişi oturmuş iki cigarayı frizbi atar gibi uzatıyorduk oradan oraya. hemen hemen her şeyi konuştuk, uzkopun çoraklığından istanbulun kalabalığına, deri ceketten, liseli kızların çorapsız dolaşmalarına kadar herşeyi.
yine bu liseli kız muhabbetlerinden birinde nazan diye bir hatunun adı geçti.
muhabbete göre nazan ferat bininin eski kapamasıymış, ticarET meslek lisesinden... hatunlabaya gezip tozuyorlarmış, ferat bini arada uzkopun yarım kalmış inşaatlarına zütürüp iç dış yıkama yapıyormuş. gün gemiş babası durumdan işkill€nmiş. almış kızı kapamış eve, bildiğin rehine hayatı yaşamış kız.
anlatılana göre kız yine bu rehin günlerden birinde mutfakta yiyecek bir şeyler hazırlarken buzdolabına bir şeyler koyan babasının sırtına yumruk atar gibi çarpmış kapıyı, adam da d€rin dondurucunun altındaki s€rt kısma kafasını vurmuş,b€yni dönmüş.
yerde babasını o halde görünce çıldırmış, kafasını duvarlara vurmaya başlamış.
ferat bininin kızı uyuşturucu takuna alıştırdığına eminim,ki zaten o zamanlarda bile kızı boş bırakmıyormuş. kıza haftanın belli bir gününde beli bir saatinde kapısına mektup bırakıyormuş ve içine de biraz kemik.. bildiğimiz tohum kemiği.
her neyse. nazan muhabbeti açılınca her pişmanlığını kabul etmeyen ve bu pişmanlığının üzerine yapılan yorumu duyan insan gibi sinirl€nmiş ve konunun kapanmasını istemişti.
rıfat bini hayatında bulamayacağı bu taku ve kafayı avcunun içi gibi ezberleyince daha da çok konuşmaya başlamıştı.
nazan güzel kızdı be,gibtin kızın hayatını, istanbula taşımışlar geçen apar topar, kıza rapor almışlar oğlum. falan dedikçe ferat daha da sinirlendi, elindeki cigarayı taş atarcasına rıfat bininin üstüne attı.
-- -
73.
0bir bigiblet tamircisi hala açıktı. içeri hafiften gözattım. üç beş adam sofrasını kurmuş içiyordu. içlerinden birisi bu küçükşehsuvarbey diye bahsettiğim mini satürn mahalleden birisiydi. gözgöze geldik.
bana hoca diyordu nedense,her gördüğünde " hoca naptın" " hoca ne ettin " deyip duruyordu,ben de cevaplarını veriyordum.
tekrar duydum aynı şeyi
" hoca ... "
hocanın dıbına koyayım dedim içimden. selam verdim, çağırdı içeri. telefondan saate baktım.bir saat daha takılsak bir gibim olmazdı, zaten her şey hazır görünüyordu.
geçtik oturduk,bu küçükşehsuvarbeyli eleman sırtıma vurdu hafiften, arkadaşlarına hayvanat bahçesinden kaçmış bir maymunu tanıtırcasına tanıttı beni " hoca, bizim kahveden, çok tehlikeli adam bu be,rakı koy hocama rıfat " dedi.
rıfat ve diğer binler istanbullu olduğum için içlerinden " hamburger çocuğu " diye düşündüler eminim, hafif taşak geçe geçe rakımı doldurdular, şalgam var mı diye sordum,tip tip baktılar,var dedi birisi, aldım şalgamı döktüm hafiften rakıya.
biraz da ezine peyniri.
küçükşehsuvarbeyli cebinden bişeyler çıkardı, taktan hallice şeyleri koydu masaya sarılı halde.
bu bulduğu şeyler diğer entrylerde bahsettiğim meriçten alınmadır. yunanistana kaçmaya çalışırken meriçte sınırdışı edilen zencileri uzkopun meydanına kadar getirdiğinizde size minnet olarak sunuyordu zenciler bunu.
uzkoptan meriçe giderken sizi ciddi ciddi uyarırlar " yolda zenci görürsen arabaya alma, polis çevirirse yannanı yersin, satıcı muamelesi yaparlar " diye. sizin de aklınızda olsun.
arabada zenci varsa arabanın camlarındaki filmler bile bir gibime yaramaz.
neyse. aldım bir tanesini yaktım, gerçekten berbattı. yani şu hayatta çayı sarıp içtiğim zamanlar olmuştur ergenliğimde tütünle karışık. ondan bile berbattı.
dayanamadım, cebimden bir sarma çıkarttım koydum, tabi ki bu üç beş uzkoplu kaliteyi anlamayacaktı, ancak içim rahat olacaktı.
sarmayı çıkardığım anda ortamdan beni daha da aşağılayan " oo reis " sesleri yükseldi.
rakıya uzandım. -
72.
0beyler kusura bakmayın, baya muallaklik oldu inciye giremedim.bir-bir buçuk saat içinde bitirmeye çalışacağım.
rezervleyen, uplayan herkese eyvallah lan. insanın herşeyi anlatası geliyor dıbına koyım..
---
titreyen gölde kıyıdan kıyıdan kafa dağıtmaya devam ettik, değişik değişik otlar denedik.bir bağlamacı bulgaristandan getirttiği garip renkli şeylerden verdi. adını soramadım o kafayla ancak hayatımda denediğim en ilginç şeylerdi.
söndürdükten sonra yeşillikler mor renkte görünüyordu gözüme.
her neyse, eğlendik ettik fasıl bitti. atladık ölmek için şafak sayan arabalardan birine döndük uzkop merkezine.
ferat biniyle yolda konuşurken sözleşmiştik, belediye binasının arkasında sözleştik hacıdayının evine girmek için erkendi, biraz gezdik.biz gezdikçe şehir nufusu evine döndü, şehir nufusu evine döndükçe türkü barlara akın ettik, türkü bardaki masamıza aslında " hadi gibtiringidin artık " demek için gelip masayı temizleyen elemandan hesabı istedik, çıktık.
bir sigara yaktım, ferat binine de bir dal sarma uzattım.
karşımızda bir spotçu, bulunduğumuz sokakta bir cami,bir kaç sokak ötede de hacıdayının kukusu vardı.
bir an önce şu işi bitirip gibtirolup gitmek istiyordum.
aç gözlüydüm. yanımda benden de aç gözlü bir huur çocuğu vardı. insanın yaşam standardı konforu ve hatta ömür yaşı açgözlülüğüne göre değişir bana göre. yani ben kendimi buna inandırdım.ne kadar açgözlü, görmemiş,sonradan görme ve hazır bir paranın üstüne hiç ter dökmeden oturma isteğine sahip olma insanı bu dünyada en üst noktalara taşır.
yani ne kadar diğer insanları zorlarsan o kadar rahat yaşarsın.
yavaş yavaş yarı yokuş yolu çıkmaya başladık sallana sallana. -
71.
0up up up
-
70.
0rezerved
-
69.
0reserved
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 31 12 2024
-
wow ve motto girlin bu gece online olmaması
-
560 bin kimse senin basligina yazmahinca
-
herkes yardimi gökten bekliyor
-
2 tane pc var
-
ınternet herkes anonimken daha güzeldi
-
feminist ruh 7delikli tombalagin aşk
-
duvardaki king size tablo
-
bu adamı kıskanmayın
-
o lahana sarmasini kim sardiysa
-
mtu yıllar beyltyer
-
kutluyor müyuz beley
-
1 gecede yaşlanırsın 10 yılda anlamazsın
-
keyifleriniz nasıl sözlük
-
uncivilized online
-
eğer kayra gibi tipiniz yoksa
-
atam yılbaşı sabahları hangover olurdu
-
ünlüler yaş kriterlerini hiçe sayıp
-
napiyorsujuz
-
cübbeli hem bu dünyada kral gibi yaşadi
-
2025 yılınızı kutluyorum sevgili sözlük
-
kanala ait bir video atiyorum
-
iyi geceler pelinn
-
gwynplaine seni takip etmeyi bıraktı
-
12 üzüm olayi ne
-
türk çocukları yerine kürt çocuklarını
-
gwynplaine sen bu milletin gtndeki taksan
-
girdık mi
-
recep ivedik bu adama neden dalaylama
-
gartic io atar mıyız
- / 2