-
51.
0evlere gireceğimiz günün öncesinde biraz kafa dağıttık,bir düğüne gittik. içtik kalktık, uzunköprünün kavak mahallesinde bir kerhaneye gittik, başında polis bulunan devlet malı huurlardan birini gibti ferat.
oradan çıkıp bir türkü bara geçtik,bir iki kadeh bir şeyler içtik.
sonra atbaba ydı yanlış hatırlamıyorsam o sokağın ismi. oraya gittik,o sokağın ortalarında bir çocuk parkı vardı, feratı gören çocuklardan biri geldi yanımıza,ne olduğunu anlamadım. ferat halini hatrını sordu binin başını okşadı, sonra aldı çocuğu yanımıza. biraz çocuğu gezdirdik.ne olduğunu anlamış değildim. daha 12 bile yoktur belki çocuk.
vakit geç olmasına rağmen bin hala yanımızdaydı. ferat ilk hangisine gidelim diye sordu.en zor olanı halledelim dedim. gittik bu uzkop haskova birleşiminin mimarlarından birisi olacak züteleğin evine.
uzunköprü ve haskova türkiye ve bulgaristanın yetimleriydi. kendi şehirlerinin belediyelerinden bir yardım bulamamış ve kendisi gibi bir kasaba bulup güçlerini birleştirmek istemişlerdi.
bizim kerizlerin efendisi de bu proje kapsamındaki bir konferans için gravatını takıp medeniyete olan köleliğini göstererek bulgaristana gitmişti.
ev boştu anlayacağınız.
çocuk ben ve ferat eve geldik. çocuk geçti, cebinden ilginç bir alet çıkartıp girişti kapıya.bir iki kurcaladı tak diye açtı.
tam bir çingeneydi. çocuğu o saatte alkışlayamayacağımız için ferat eline bir dondurma dolabını satın alabilecek kadar para sıkıştırıp yolladı çocuğu.
eve girip kapıyı kapadık. içerisi çok çikçikliydi.tam bir modern insan eviydi, içeride bulgaristanlı dostlarıyla çekildiği fotoğraflardan burbon viskilere kadar her şey vardı. lincoln gelip bu eve girse köleliği kaldırdığı için kendinden utanırdı. -
52.
0takipteyiz panpa
-
53.
0beynim zonkluyor amk. kusura bakmayın nette cidden problem var.gri ekranla da bir iki entrym yalan oldu.
tamamlayacağım bu hikayeyi. zaten az olay kaldı.
bu arada bir üniversitede kaydım var, arada gidip uğruyorum. askerliği de öyle böyle geçiştiriyoruz işte.5 ay yapıp gelirim kafasındayım. onun dışında bir grup şirketinde bir firma adına çalışıyorum. herkesin yapabileceği basit işlerden birisi.
kusura bakmayın lan, böyle muallaklik yapıyorum ama cidden feci zonkluyor kafam.bu gecelik müsade. -
54.
0eyvallah kardeşim
-
55.
0adamın hammaddesisin
-
56.
0sen yaz biz okuyalım
-
57.
0ulan süpersin ya. birde bunu gormedne pm attık mal gibi eskisinin devdıbını yaz diye. :d neyse reyis sen devam et
-
58.
0bekliyoruz reyizzz
-
59.
0yaz amk bekliyoruz merakla dizi gibi adamsın lan
-
60.
0devam ediyorum beyler.
--
içerisi ferat gibi bir dalyarak için müthişti. boştu,sakindi, etrafta kimse yoktu, içeride at koştursak kimse duymazdı. yine de küçük yerler tehlikelidir, çabuk yakalanma ihtimaliniz yüksektir. terfi bekleyen herhangi bir polis için iyi bir referans olurduk yakalansaydık.
ancak ev bu kadar şaşalı olmasına rağmen feratı tatmin etmemişti, yatak odasındaki gümüşlükteki inciler uzkoplu iş addıbının bulgar dostlarıyla çekilirken ettiği tebessüm kadar sahteydi, üç beş bilezik ve bir miktar para yetmeyecekti ferata.
ferat herhangi bir hırsız gibi etrafı dağıtmıyor, kızkardeşinin hacıdayının sandığına gösterdiği ilgiyi pahalı nevresimlere, kuş tüyü yastıklara yansıtıyordu. aldığı yeri hiç bir fark olmadan bir milim bile kaldırmadan yerine kaldırıyordu.
bu kadar tantanaya yetecek meblağ çıkmıyordu. salondaki ikea malı bir kanepeye oturdum,bir sigara açtım. ferat camı açtı koşarak, etrafa baktı. bana döndü.
çıkalım abi, değmez dedi.
haklıydı, uzkoplu işadamı bu işin peşini bırakmazdı, feratın zaten adı çıkmıştı, belasını giberlerdi. uzkoptaki polisler hapishane manzaralı sitelerde kalmak için birbirleriyle yarışıyorlar, kredi çekiyorlar ve ilerde hacizle sonuçlanacak geri dönüşümü olmayan yollara giriyorlardı.
eserlerini sabah kalkıp mutfakta çocuklarına yumurta yedirmek isterken gözlerini kaçırdıklarında eserlerini görmek istiyorlardı.
hapishanenin yakınlarında inen mahkum yakınlarını görüp sigara yakmak istiyorlardı.
kaderlerini gibtikleri kader mahkumlarından birisi olmak istemeyen feratta bir sigara yaktı. üniversite deki öğretim görevlisi olacak muallaknin evine de girmekten vazgeçtiğini söyledi. zaten atmden para çeker gibi hacıdayının sandığından çekiyordu istediği miktarı. -
61.
0üniversitedeki öğretim görevlisini kahpenin anlattığı kadar az buçuk tanımıştım,su katılmamış, katı katı çırpılmış bir huur çocuğuydu.
ziraat bankasından burs çekecek gariban öğrencileri iş bankasından alakasız bir şekilde işte üniversiteli kartlarından aldırmak zorunda bırakıyordu. eğer öğrenciler o kredi kartlarını alıp kapitalizmin tc kimlik numaralarını alınlarına yapıştırmazlarsa burslarını alamayacaklarını söylemişti bin.
240 liralık burs için 300 lira limitli kredi kartı satıyordu öğrencilere, bildiğin pazarlıyordu öğrencileri bu bankacı olup paramızı koruyacak huur çocuklarına.
bankacılar da zaten öğrencilerin bu kredi kartının dıbına koyacaklarını biliyorlardı.bir bankacı arkadaşımla konuşmuştum bu konu hakkında yakın zamanda. " abi zaten kredi kartını ödeyemeyecek insanlara satıyorlar, öğrenci adam da her daim sıkışık, öyle ya da böyle kullanacak o kartı, ödeyemeyecek asgarisini ödeyip kurtulmaya çalıştıkça daha da büyüyecek, banka da gencecik çocuklardan milyarlarca para kaldıracak " demişti. harfiyen hatırlıyorum.
eğer üniversiteye başladığınızda böyle bir olayla karşılaşırsanız reddedin.o bursu kazandıysanız gibe gibe vereceklerdir ve hiç bir bankanın hiç bir güvencesine güvenmeyin. hepsi huur çocuğu, müslümanız diye gezen bankasya bile, yeşil bir huur.
uzattım yine sinirden, neyse .
kısacası öğretim görevlisi olacak şerefsizin porselen dişlerine limon sıkacak kadar sinir küpü olmuştum o kafayla. ferat gelmese de ben gidip uykusundan kaldırıp zütünden para çekme kartımı geçirmek istiyordum. ancak hala içimde uktedir bu durum.
feratla evden çıktık, ağzımızda cigaralar evin dışarısında, uzkop mezarlığın karşısında bir duman aldık, karşı kaldırımdan birisi geçiyordu, yanımıza yaklaşıp seslendi " usta ateş var mı ? "
var desek dert yok desek dert.bu saatte bu kasabada bir kişi sizden ateş istiyorsa sıkıntı vardır.var dedik gel,gel de dıbına koyalım. -
62.
0yaz lan hah amk
-
63.
0travel is dangerous.
yanımıza gelen bin feratı, feratta bini tanıdı. onların deyimiyle birbirlerine uyandılar,ben de yavaş yavaş uyanmaya başladım. gözlerim açılıyor vucudum atalarımızdan kalma kendini tehlikeye karşı kitleme içgüdülerini tamamen kaldırmış durumdaydı. karabasan denilen meselede bu kitlenmeye tabiidir. ağaçlarda yaşayan insan nesli iki de bir ağaçtan düştüğü için bünye kendine mekanizma geliştirmiş.ben de gözlerimden akan uykunun verdiği bitkinlikle gözlerimi patlatıp patlatıp duruyordum.
yanımıza gelip ateş isteyen eleman, ateşini alır almaz bir de sigara istedi.
tam bir girişimciydi huur çocuğu.ama çekinmeden verdim bir sigara. kendi dilinde teşekkür etti, uzunköprüde dostlar meclisinde " teşekkür ederim " derseniz " muallak misin ? ne teşekkür ediyon amçık ağızlı " derler.
neyse. tanıştığım her trakyalı gibi bana sorduğu ilk cümle " ne gib aramaya geldin buralara " anldıbına gelen " nerelisin sen be usta " cümlesiydi. cevabını verdim.iki üç dakika beraber yürüdük bu tıfıl pekekentle, feratın içi içini yiyordu resmen,ben adama cevap verdikçe dönüp bana bakıyordu " uzatma " der gibi.
ben de olaydan habersiz gevşek ağızlı gibi konuştum o kafayla.
adam bana gel sana bişeyler ikram edelim anldıbına gelen cümleler kullandı. reddettim,gidip kafayı vurup yatacağımı söyledim,bu sefer de ferat " gidelim abi, oturalım iki bişey içelim " dedi.
başımıza geleceği biliyordu.en ucuz şekilde kurtulmak için çabalıyordu ya da beni ateşe atıp seaways yazıp ergene nehrini arabayla geçmeyi düşünüyordu kim bilir.
uzkopun gta vice dan eksiği yoktu,bir malibu yoktu işte canınız sıkılınca girip tarayabileceğiniz.
uzkopun şehitlik bölümünün arkasındaki mezarlığa girdik. önümden yaşadığım hayatı 20 ye çarpıp ikiye bölecek kadar yaşlı bir kaplumbağa geçti, ayağımın ucuyla ters çevirip kabuğunun üstüne bıraktım, geri kalan senelerinini tanrıya dua ederek geçirmek zorunda kalacaktı. -
64.
0ilerde bir kaç telefon ışığı ve bir kova diye tabir ettiğimiz takun etrafına oturmuş bir kaç insan vardı.
uykum vardı, adrenalin salgılıyordum ve aynı anda da yanımda kafa giben bir tıfıl vardı. yaklaştıkca ibrahim tatlıses in " kim bu gözlerindeki yabancı " şarkısı kulağıma girmeye başlıyordu.
şarkı beynimin içine dolduğunda bir mezarlığın kenarına oturmuş uzkop un üçüncü sınıf delikanlılarına cevap veriyordum. şuradan geldim buraya gidiyorum minvalinde.
ferat suskundu, kovadan bir kapak alıp ayağa kalktı bir sigara yaktı. tüm dumanlar emrine amadeydi.
içlerinde en sözü geçen dalyaraklardan biri ferata dönüp " hayırdır " dedi " canın mı sıkıldı ferat " ferat yok dedi bir şey yok, devam edin siz.
sözügeçen bin sıra kimdeydi lan diye sordu,iki kişi de birden bende abi deyip pete uzanınca tartışma çıktı, yannanı yemiştik. devlet hastanesine kadar yolu vardı bu tartışmanın.
zaten o kafayla tartışmaya girdin mi kafayı yaşamaya başlarlardı. uzun süre ikili aralarında tartıştıktan sonra sözü geçen bin " durun lan sıra misafirde, baştan başlıyoruz o alıyor sonra ben alıyorum sonra ferat sonra sen sonra o sonra da sen alırsın işte " dedi boş bakan gözlerle.
eyvallah dedim, tartışma bitsin de o suya değen dumanı bile çekerim içime. problem yok.
aldım kapağı, sıra sözügeçen bine geldi,o da aldı. bana istanbulda bulamazsın böyle ortam dedi, güldüm haklısın dedim.
sıra ferata geldiğinde sözügeçen bin dur dedi ferata.sen alıcan dumanı da ben ne alıcam ferat ? dedi,ver de biraz para yakalım dedi.
ferat klagib nah işaretini arabaların önlerindeki köpek kafaları gibi sallıyordu.
sözügeçen bin cins cins bakmaya devam etti.
ayağa kalktı.
kardeş, nereye girdiğini gördüm, sabah giderim emniyete ihbar ederim seni, kimsenin gibinde olmazsın,ne anan kurtarır ne baban dedi.
feratta gibtir lan dedi. yannanımın kafasını alırsın enişte dedikten sonra adam gerilip afilli bir tekme attı feratın göbeğine, feratın ensesi mezar taşına, kafası da meftanın çiçekler açan toprağına denk geldi.
ensesini tutarak kalktı bir yumruk geçirdi adama, içerdeki binlerden biri de beni kollarımı arkadan tuttu. debelenmeye başladım, faydası yoktu. topuğumla zütüne bile vuramıyordum adamın. -
65.
0polis lan polis diye sessizce seslendim ferata, amacım diğer muallaklerin tırsıp bizi bırakmasıydı, diğerleri duymasada kollarımdan tutan eleman duydu ve aniden bıraktı beni, daha 18inde bile değildi bin kurusu,ama besili sağlamdı iyi yemişti, şimdiden bira göbeğine isim bile koymuştu.
ördek gibi koşmaya başladı fakat iki adımda yakalayıp gömleğinin ensesinden tuttum, ensesini sıkıca kavradım, yere eğdim. kafasını bir mezar taşına çarpmak istiyordum, ancak o an insafa gelip bir meftanın toprağına çarptım, elleriyle ayaklarıyla bana vurmaya çalışıyordu, nafileydi.beyin ölümü gerçekleşmiş, vucudu mezuniyetini kutluyordu.
diğer eleman küfür ede ede gelip doğruldu allahtan kafası iyiydi de tam seçemedi beni, ensesini kavradığım bini yan çevirip ayakkabımın tabanıyla olabildiğince bastım göbeğine, feci kıvrandı.
diğer elemanı da tinercilerle kavga ede ede öğrendiğim bir yöntemle alt ettim,sol omzunun boynuyla birleşen yerine çekiç vurur gibi bir yumruk indirdim,o da taşşaklarıma sağlam bir tekme attı. sonra ferata dönüp baktım. ortalıkta yoktu bin kurusu, diğer adamı bir mezar taşının arkasına yığmış, ağzına da kovadaki kola petini sokmuştu. petin ucuna da küfreder gibi 5 lira bırakmıştı. adam baygındı.bir an önce gibtirolup gitmem lazımdı. -
66.
0Risöod.
-
67.
0etrafa baktım, mezarlığa pek yakın olmasa da,yüzlerimizi seçemeyecek bir tarafta da olsa,bir kaç pencerenin ışığı yanmıştı.
şimdi yannanı ranch sosa banmıştım.
uzkopun depo diye adlandırılan caddesine kadar koştum mezarlığı geçip, kafamda nereden dank ettiyse mor ve ötesi nin sevda çiçeği adlı fikret kızılok cover ı çalıyordu.
gecenin soğuğu ve koşmanın verdiği sıcaklıkla boğazım berbat bir hale gelmişti, gırtlağım gibilmişti. evde ters taraftaydı, feratı da bulmam lazımdı.
eve gidip hiç bir şey yokmuş gibi davranamazdım, feci öksürmeye başladım, yere yığıldım.
gözümü açtığımda uzkopun devlet hastanesinin acilindeydim. yanımda 50 li 60 lı yaşlarında bir adam yatıyordu, beyaz bir odada beyaz bir yatakta siyah bir inci gibi parlıyordu adam." ayıldın mı be " dedi.he dedim dayı ayıldım.
saati sordum, akşamüstüne yaklaşıyordu,bir günü burada bin etmiştim, kahpe telaşlanmıştır diye düşündüm ancak yine de ferat binini bulmak istiyordum.
doktor olmadığını bildiğim birisi geldi, stajyerdir belki herneyse. sıcakla soğuk içeceği ardarda içip içmediğimi sordu. evet dedim direkt, arkadaşlar eve gelmeden önce çay içmiştim iki bardak, sonra da onlar gelince soğuk bira içtik iki üç tane dedim.
ondan o zaman dedi,bir iki ilaç verdi. teşekkür ettim çıktım, reçeteyi sarı bir çöp tenekesine attım.bir sigara yaktım. -
68.
0kim kaldırıp hastaneye getirdi,ya da o kafayla yakında görüp kendimi mi attım bilmiyorum, ancak bu da böyle geçip gitmişti.
uzkopun çarşı müsvettesinin üstündeki bir pastaneye girdim,bir kaç bayatlamış açma ve çayla kahvaltı yaptım. çıkıp eve yöneldim direkt, kahpe evde yoktu. okulda olabilirdi, sınavları öğleden sonraydı.
gelmesine de pek bir şey kalmamıştı. biraz bekledim. kahpe gelince durumu anlattım, finallerinin bitmesine 2 gün kalmıştı, tanıdığı biri olup olmadığını sordum okuldan, yakın birisi. kimseyle yakınlaşmamış okulda, kimseyle iki kelime etmemiş, ancak sınıftan bir kızla istanbul muhabbeti yapmış bugün, kız bilet ayırtacakmış cuma otobüsüne bizim için de ayırtmış. kendi adına ayırtmıştı kız. süper haberdi.
kahpe için sıkıntı olmazdı, dikkat çekmezdi okuldan istanbula dönüyordu işte.
ama benim için sıkıntı olurdu, herhangi bir şey çıksaydı bu olaylardan başım cidden belaya girerdi ve istanbul otogarından tekrar uzunköprüye dönerdim polisler eşliğinde.
ben de bu duruma güvenerek kahpeyle gidip biletleri aldım. kahpe kızın adını soyadını verdi, rezervasyon onun adınaydı. aldık biletlerimizi. döndük otogardan eve.
kahpeye buradaki durumu sordum, devam edip etmeyeceğini. klagib kendisinden hoşlanan çocuğu beğenmemiş, kendisinden küçük görmüşçesine nefret etmişti uzkoptan. gibtirip gidelim buradan demeye gelen bir yığın laf etti.
zaten dünden hevesliydim. peki dedim, gibtirolup gidelim.
o gün öyle geçti, perşembe gecesi ve cuma akşamüstüne kadar zamanım vardı feratı bulmak için. -
69.
0uzunköprünün her tarafını dolaştım,her caddeye,her türkü bara her internet cafeye baktım. ancak bulamadım haliyle.
bir al ver hesabım yoktu feratla, hacıdayıdan kalma para yeter de artardı, ancak o bini bulup o gecenin hesabını sormam lazımdı.
dayağı bana yüklemiş, direksiyona o geçmişti.
bir köylü kurnazının oyuncağı olmak istemiyordum. daha doğrusu ferat biniyle iyi ayrılmak istiyordum, gidip boğazını sıkmayacaktım,bu binten biraz daha bir şeyler tırtıklayıp bir senemi garanti altına alacaktım.
daha sonra aklıma feratın akrabası olan pansiyonda çalışan aga geldi, gittim gördüm. dedim naber aga nasıl gidiyor.iyi be nolsun dedi, çay ısmarladı içtik ettik.
trakyalı bir insanı bir şeye ikna edeceksin alkol deyin. alkol anahtar cümledir,her kilidi açar. dedim gel yarın sağlam bi içelim, züt olalım dönelim.
olur dedi. ertesi gün sabahın 5inde kalkıp pansiyonun kazan dairesinde züt terletecek olan o değildi sanki.
dedim sizinkileri de çağır,ben gidiyorum bir kaç güne,ama söyleme çocuklara, hevesleri kaçmasın gelsinler rahat içsinler dedim.
beni gittiğim için eğlendirmek zorunda değildiler, benim olduğumu söylememesi hem bu alkol düşkünü şoparların alkollerini rahatça içebilmesini, keriz vodkasını fondiplemelerini hem de benim feratı bulmamı sağlayacaktı.
perşembe gecesi ferat bini de dahil olmak üzere ailecek geldiler. oturduk içtik titreyen göl denen yerde. -
70.
0hasan aga yok gücüyle, tanıdık vasıtasıyla güzel bir ortam oluşturmuştu, darbukacısından bağlamacısına birsürü adam vardı, çaldık içtik, içtik çaldık. uçun kuşlar uçun izmire doğru adlı efsane parçayı seslendirdik hep beraber.
bir süre böyle geçti, kalktım bir sigara yaktım, hasan agaya bir sigara alıp geleceğimi söyledim, maltepesinden uzattı, sağol dedim, başka sigara içemiyorum deyip geçiştirdim. ferata da gel çıkalım benzinciye de bi sigara alalım dedim, tabancanın patlamasını bekleyen usain bolt gibi doğruldu.
feratla anasının amı kadar yol yürüdük.
nereye gittiğini sordum o gece. kaçtım abi dedi, kaçmasam zütümden giberlerdi, nereye kaçtığını sordum. meriçe gitmişti.
meriç uzunköprüye hayranlıkla bakan insanların köyüydü. istanbul için silivri selimpaşa gibi uzak yerler neyse uzunköprü için meriç de oydu.
dedim yarın gidiyorum, para lazım. gidelim hacıdayıya, bana bir kıyak yap.bir kaç tomar alıp döneyim istanbula dedim,ık mık etti.
poketopundan balbazar çıkarır gibi kozlarımı serdim.
dedim gidiyorum ferat, gitmeden bulurum o mezarlıktaki binleri, salarım üstüne. onları da bulamazsam atlarım otogardan minibüse inerim emniyette dedim. lafımı kesti.
tamam abi dedi, sana da ayıp oldu deyip affettirmeye çalıştı kendini.
dedim eğer bu gece de bir zütlük yaparsan züt kıllarını yakarım.
güldü. sigarayı aldık biraz da çerez türevi şeyler. döndük titreyen göle.
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 31 12 2024
-
wow ve motto girlin bu gece online olmaması
-
560 bin kimse senin basligina yazmahinca
-
herkes yardimi gökten bekliyor
-
2 tane pc var
-
ınternet herkes anonimken daha güzeldi
-
feminist ruh 7delikli tombalagin aşk
-
duvardaki king size tablo
-
bu adamı kıskanmayın
-
o lahana sarmasini kim sardiysa
-
mtu yıllar beyltyer
-
kutluyor müyuz beley
-
1 gecede yaşlanırsın 10 yılda anlamazsın
-
keyifleriniz nasıl sözlük
-
uncivilized online
-
eğer kayra gibi tipiniz yoksa
-
atam yılbaşı sabahları hangover olurdu
-
ünlüler yaş kriterlerini hiçe sayıp
-
napiyorsujuz
-
cübbeli hem bu dünyada kral gibi yaşadi
-
2025 yılınızı kutluyorum sevgili sözlük
-
kanala ait bir video atiyorum
-
iyi geceler pelinn
-
gwynplaine seni takip etmeyi bıraktı
-
12 üzüm olayi ne
-
türk çocukları yerine kürt çocuklarını
-
gwynplaine sen bu milletin gtndeki taksan
-
girdık mi
-
recep ivedik bu adama neden dalaylama
-
gartic io atar mıyız
- / 2