+50
-7
-Adın ne?
-ismim Yavuz, efendim.
-Adını sorduk adını! ismini bırak.
-söylemiştim efendim, Yavuz.
-Sen bizle dalga geçiyorsun herhalde. Öyle ad olmaz. Onu çağdaş hale getirip biraz da süsleyerek Tavus diye değiştirelim. Yaz kızım, tavusmuş bu genç! Ne iş yaparsın sen?
-Talebeyim efendim.
-Yaz kızım öğrenciymiş. Kırlarda gezerken yakalanmışsın...
-Bahar gelmişti efendim, onu seyrediyordum.
-Bu bahar, komşunuzun kızı falan mı, ha?
-Hayır efendim, ilkbaharda uyanan tabiatı kastetmiştim.
-Gerizekalı olduğun belli zaten. Öğrenci adamın tabiatla tek ilişkisinin "" Tabiatçılık"" yani "naturalizm", olduğunu bilmez misin sen?! Ne işin vardı orda?
-Efendim, ben kırlarda gezerken birbirinden güzel çiçekleri seyreder, toprağın canlanışını tefekkür eder ve tekrar yaratılışın sırrına ermeye çalışırım. O güzelliklerin ve yeniliklerin hayranıyım.
-Yeşil dersin ha! Açık bir itiraf bu. Yaz kızım, bu da onlardanmış. Bir daha baharın da doğanın da sadece tivi'den seyrettirilmesine... Elinde bir de tarih kitabı bulmuşlar.
-Geçmişimi öğrenmek istemiştim efendim.
-Başka işin yok mu sersem, geleceğe baksana. Hem sana o tür tarih okumanın yasak olduğunu söylemediler mi?
-Bilmiyordum efendim.
-"Devrim tarihi"ni okuyabilirsin ama, o devrin tarihini asla...
-Büyüklerimin nasıl insanlar olduğunu öğrenecektim.
-Bu daha kötü ya. iyileri araştırayım derken, iyi bilinen kötüleri kazayla öğrenirsen? Hem iyileri bilmen de iyi olmaz bizim için. Yaz kızım, birdaha tarih okutturulmamasına... Cebinde bulunan takkeye ne dersin? Herhalde dedemin takkesi demeyeceksin değilmi?
-Hayır efendim, zaten dedem sarık bağlardı...
-Senin tüm geçmişin karanlık be birader... Yaz kızım, gerçek aydınların yanında aydınlanıncaya kadar göz hapsinde tutulmasına... Sıradaki kız gelsin. Adın ne senin?
-Ayşe efendim.
-Amma da ters adın varmış be senin. Yaz kızım adı eşyaymış. Sen!.. Eşya! Başındaki örtü için ne diyeceksin?..
Cüneyd Suavi.