geometrici isa hoca vardı.
tipinden, kılığından, davranışlarından, zevksizlik abidesi gözlüğünden, sırıtmasından, tepeden tırnağa her yerinden samimiyetsizlik, gıcıklık akıyordu adamın.
resmen midem bulanıyordu adamı görünce ve lisede ben görmedim ki bir insan evladı da sevsin bu herifi. yok.
neyse efendim herifin her dersinde coşar sırf herifi sevmediğimden dersini kaynatırdım ve haliyle bazen ufak bazen büyük çapta atışmalarımız oluyordu.
sürekli birbirlerimizin açıklarını arar, bulduğumuz anda giydirirdik lafları.
can-ciyer arkadaşlarım ve sınıfın hoca yalakası inekleri dışında kimse taraf tutmaz
iyi olan kazansın mantığı işlerdi (çelişki gibi görülebilir diye açıklıyorum; kimse isa hocayı sevmezdi ama bizim atışmalarımız normal hoca-öğrenci atışması gibi olmazdı. atışmalar beklenir herkes o gün dersten çok atışmalara şahit olabilmek için derste olurlardı. yani sevdiğin bir tv progrdıbını beklemek gibi).
sınıftan 2 kankamında aralarında bulunduğu 4 kişilik bir kadro
derslere girmeyiz olum işte. yokta yazılmayacaz nasılsa mantığıyla hareket edip.
19 mayıs gösterilerine ve dolayısıyla bunun provasına, hazırlığına vs. katılmaya karar verdik.
neyse isimler yazıldı edildi.
dedilerki; yarın beden kıyafetlerinizle gelin hareketlere çalışacağız, derslere girmeyeceksiniz.
biz havalardayız tabi. tamda istediğimiz mevzuya, asıl amacımıca ulaşacağız.
diğer gün herkes beden kıyafetleri içerisinde geldi ama yok dediler amk.
- bugün prova yok
- ee ne yapcaz bu halde. eve gidelim o zaman
*
- yok olur mu öyle. derslere gireceksiniz.
biz gibe gibe gittik tabi.
ve işte isa hoca ders onun. çaldık kapıyı girdik dedik
öyle öyle derse gircez.
tamam dedi geçin.
yerime doğru gidiyordum ki;
- kaplumbağa dedi. sen giremezsin.
- niye.
- bu halin ne böyle. böyle benim dersime giremezsin.
- e onlar giriyor ya işte.
- onlar gine düzgün. senin haline bak (üstümde yırtık pırtık bişeyler var. resmen fakir bin dedi.)
- hocam belki yaşınızdandır tabi size hitap etmiyor ama bunun modeli böyle.
- yok dedi. giremezsin.
e mecbur çıktık. ama bu burada kalmayacak tabi daha çıkmadan kararı verdim.
bedenci sedat hocaya gidiyorum.
sedat hocanın söz giçirten taşşaklı tavrınada güveniyorum tabi.
gittim dedim
öyle öyle almadı içeri.
- tamam dedi. sen git sınıfın önünde beni bekle
gittim başladım beklemeye. fazla değil 5 dak.ya geldi zaten.
- gir dedi. içeri.
tak tak tak
- gir.
- selamın aleyküm. -diyerek içeri girdim. sınıftan kıkırdaşmalar. isa şaşkın-
- hocam 2dak. görüşebilir miyiz? -diye dışarı çağırdı sedat hoca-
- tabi. -dedi isa. tam çıkarken-
- buyrun hocam. -dıyerek yol verdim-
beni sınıfa sırf gıcıklığına almayan hoca şimdi dışarıda ben ise içeride.
tüm sınıf önümde, bütün gözler üzerimde.
hahaha elimdeki güçü düşünebiliyor musunuz? o karizmayı?
sınıftan kahkahalar yükseliyo. iki elimi iki yana açmışım tebrikleri kabul ediyor
- kralsın lan
- bin yaptın gene yapacağını
- helal lan.
- seni seviyorum aşkım.
sesleri içerisinde ağır ağır yerime doğru yürüyorum. oturuyorum.
tam bu sırada isa hoca sınafa giriyor. sınıfta çıt yok.
herkes karşı bir atak bekliyor. hoca;
- nerede kalmıştık?.
ders boyuncada bulaşamadı bana. sonra gene devam ettik atışmalara ama o günü asla unutamadı. acısınıda cıkardı vesselam;
kaldığım dersler
geometri
analitik geometri