bir zamanlar anadoluda

@27 güzeldi bin..ben de elma sahnesinde bişey bekledim

not: eleştiri film ile ilgili bilgiler içermektedir. izlemeyen arkadaşların dikkatine - alt metin hazineleriyle dolu harika bir sanat sineması. hikaye, cinayet mahalini arayan birkaç görevlinin hikayesi yüzeyde. ama alttaki hikayeler ile bu üst hikaye arasında kurulan bağ muhteşem. nuri bilge, doktor, polis ve savcının bu yolculuk boyunca kendi hayatlarındaki cinayet mahaline dönmelerini sağlıyor kırsalda geçen tek gecede. savcı eski eşini aldattığı, doktor mesleğini ilişkisinin önüne koyduğu, eşinin gitmesine göz yumduğu, polis ise eviyle ve oğluyla ilgili sorunlardan kaçtığı için hepsinin istemeden de olsa kendi hayatlarında insanları gerçek ve gerçek olmayan anlamda öldürdüklerinin farkına varmalarını istiyor karakterlerinin ve tabii ki bizlerin ceylan. aslında cinayet için illaki silaha ihtiyaç yoktur, yeteri kadar umursamazlıkta bunun için yeter demeye getiriyor yönetmen. karakterlerin geçirdikleri işte bu tek gece hayatlarının üzerlerine serilmiş o umursamazlık toprağının kazınarak alttaki ölü/ölülerin ortaya çıkmasına yeterli oluyor. filmin otopsi sahnesindeki kumu umursamama ise bu yüzleşme sonunda gerçeklerin farkına varılsa bile bununla baş etmenin zor olacağı için bu sorunlar yokmuş gibi yapıp, karakterlerin hayatlarına devam edeceğini, yalan ve görmezden gelmenin özelde bu karakterler, genelde ise insanoğluna ait bir hastalık olduğunu vurgulayarakta muhteşem bir finalle filmi noktalıyor. bütün bunların sonunda film (yine) popüler sinemaya düşkün, hıza, aksiyona alışkın sinema seyircisine değil, alt metin okumayı seven, sanat sinemasına düşkün sinema izleyicisine hitap ediyor. hitap kitlesi için türün en iyilerinden. iyi seyirler.

neşet ertaşın allı turnam türküsünün çaldıgı sahne çok fenaydı lan, filmde çalan tek müzik de buydu sanırım.

hakkında fazla söze gerek duyulmayan bir başyapıt. zaten anlatmak istediklerini de film o derin sessizliğiyle veriyo bizlere fazla söz söylemeden... eleştirenlere de saygım sonsuz sanat filmlerinden hoşlanmıyo olabilirsin ama tak gibiydi hiç güzel değildi diyenin anasının dıbına korum

olum bu film var ya yeminle söylüyom bak gelmiş geçmiş en iyi türk filmi lan. ben böyle bişey görmedim aga. iç anadolulu olmamın da gatkısıynan hasta oldum lan filme bu kadar gerçekçiliğe ve bu kadar sembolizme sadece bu filmde rastladım. bu filme tak gibi diyenler de elbet çıkacaktır saygı duyarım.. demiycem tabi bu filmi beğenmeyen ağır morondur. kültürsüz cahil man kafalı köylüdür açık ve net.

purojesi hazır

durduk yere aklıma geldi filmin aklımda kalan tek sahnesi öldürdükten sonra domuz bağı yapıp gömdükleri için dayak yedikleri polislerin daha sonra ceset arabaya sığmıyo diye domuz bağı yapıp cesedi bagajda taşımalarıydı.

gemide kadar etkilemedi fakat yukardakilerin de anlattığı gibi ironilerle süslenmiş güzel bir film. bazı olayları öznel yorumlayabilirken bazıları da açıkça kendini belli etmekteydi.

olağanüstü bi film bu ne lan böyle film mi olur uyuyom rüyamda görüyom kızla geziyom aklımdan çıkmıyo hele o savcının karısnın intihar ettiğini anladığı an var ya o adamın yerine geçiyosun böyle ve einstein haklı çıkıyo zaman görecelidir ve senin için yani savcı için hayat o an duruyo mükemmel ya efsane

sinemada izlerken fenalık geçirip migrenimin tutmasına neden olan 2 saatten fazla olan film.

bugun avengersa gittim 150dk hiç sıkılmadan izledim amk bi sorun var ama...

(bkz: kola var mı)

o değil de muhtar ın kızı selenadaki kızıl saçlıymış ya lan. güzel kız ama kaderi kötü selenada başladı kariyerine :(

doktor neden otopside gerçeği gizledi?
3 ihtimal;
1. adamın ağır bir ceza almasını engellemek için.
2. işlerin tekrar baştan başlamaması için ( polis/ jandarma bölgesi falan filan)
3. doktor da cinayetin içinde. ( doktor bir sahnede resimlere bakarken, kız resmi vardı. o ölen adamın karısına benziyo. bi de sanki; katil, çocuğunu komsere değil de, doktora emanet ediyo gibi.)

filmin sonunda savcı eczaneden aldığı ilaçları içerek intihar ediyor. doktor ise onun otopsisinde teknisyen şakir'in elindeki bistüriyi alıp kalbine saplıyor ve o da intihar ediyor. film son olarak şakir'in yüzüne sıçrayan kanları gösteriyor.

doktor cinayeti kuran adam. kanın yüzüne bulaşmasıda bunu temsil ediyor.

amk türkiye bosna hersek ortak yapımı diyolar bi tane bosnalı oyuncu yok

şarzlı testere ve yüksek donanımlı morg teçhizatı isteyen şakir karakteriyle güldürmüştür. bir de o doktorun odasına dalıp utangaç bi sırıtmayla çıkan yaşlı amca çok hoş bir detaydır. nuri bilge ceylan zeki ve mizahi yönü güçlü bir adam. ben bütün filmi kıkır kıkır izledim. manda yoğurdu muhabbeti olsun, muhtarın yavşaklığı olsun fena halde komik ve samimi. izleyiniz izletiniz.

gelgelelim muhtarın kızı sahnesini hiç beğenmedim. o ne öyle hepsinin içi açılıyor falan. bırak yaaa. nedenini tam anlayamamakla birlikte, evet ben bu sahneden çok rahatsız oldum.

nuri bilge ceylanın en iyi filmi , filmi izlerken olagan ustu oyunculuk sizi okadar alıştırıyorki kendisine , arada bir figüran oyuncuların ezberledikleri kelimeleri söylerken yutkunup dusunmeleri sizi rahatsız etmeye baslıyor , insan yüzleri ve doğa nın müthiş fotograflarının , bir memurun pgibolojisinin en güzel orneklerinden . iyi bir fotografcı olmasının getirisini görüyoruz bu filmde nuri bilgenin

sinemaya gidemediğim için dvdripini indirmiştim zamanında lakin kalitesini hiç beğenmediğim için 5.dakika da kapatmıştım, tam karagarga'dan dvd versiyonunu indirecekken publiclerden 1080psini gördüm indirdim. mutluyum lakin taşınabilir harddiskten açmaya çalıştığımda sıkıntı oluyor seslerde bi kegiblik falan normal harddiskede taşıyamıyorum 20ye yakın seed yapıyorum rationun dıbına koyduk bütün elit trackerlarda.

filmi bitirdim. harikaydı. üzerine denecek çok fazla bir şey yok. baktım ekşiciler bu filmi de eleştirmiş.

güzeldi. en iyi filmi falan değil tabi ki, ama olmuş