bir zamanlar anadolu da

filmle ilgili söylenecek çok şey var. izleyenlerle oturulup on numara muhabbeti de yapılır. ama burda anlatıp bin etmek istemiyorum. "adam gibi filmden anlarım" diyenler gitsinler, gelip şukuyu verirler.
ha ben bugün filmden çıkarken 3-4 liseli huur çocuu vardı, "çekmek için film çekmiş dıbına koyim yieaaaa" gibi bi cümle kurdular. gidip geberticektim.

özet: ekşın arayanlar, hollywood seyircileri; siz izlemeyin bu filmi.

yanımda bi incici bin denk geldi zaman gazetesi reklamı çıkınca şakirt alert dedi abuk sabuk yerlerde güldü bu filmde özellikle ölüyle ilgili yerlerde gülenlerde gerçekten ciddi sorunlar var.
film bana yaptığım otobüs yolcukluklarında sabaha karşı yağmurun otobüs camlarına vurmasını anadoluda bundan 10 yıl öncesine kadar şehir merkezlerinde bile olan ancak hertürlü küfürü hak eden iktidar ve belediyeleri sayesinde artık kalmayan o eski huzuru ağaç seslerine hatırlattı.
çok incesine girmicem beyler bir ülke savcısından doktoruna bu kadar mı kalitesiz ve yarım yamalak olur bunları görüyorsunuz, doğan çocuklar hastalıklı doğuyor doğmasada sonradan oluyor daha az nufüs daha az sorun daha kalite insan diyorum başkada bişey demiyorum

öncelikle sinema nedir ?

sinema fotoğraflarla derdini anlatma sanatıdır. yardımcı olarak fotoğrafların altına ses, içerisine yönlendirilebilen figürler eklenebilir ki biz ona oyuncu diyoruz. yani bir fotoğraf sergisidir sinema. ışıktır, açıdır. geçişler, kamera hareketleri, akış ve bunların hepsinin zihinde oluşturduğu şekiller toplamıdır.

özellikle nbc filmlerini eleştirirken o minnacık beyninizi yıllarca maruz kaldığı, tamamen egosantirik ve parasal çıkar amaçlı yapılmış, hayatın içindeki hikayeleri es geçmeyi varsayıp kendini gibimsonik, artislik, sığ ve sığır senaryolara adamış, yamuk yumuk ne idüü belirsiz yavşak yapımcı ve yönetmenlerle dolu amerikan sineması mikrobundan arındırmanız lazım.

filme gelince ; otopsi başladıktan sonraki süre biraz uzun, özet geçilebilirdi. savcının karısının intihar ettiği doktorun odasındaki diyaloğun sonlarına doğru ortaya çıkmalıydı. savcı konuyu açar açmaz çakozladık mevzuyu. bikaç ufak tefek mevzu daha var ama unuttum şimdi, gibtiredin.

oyunculuklar ; yılmaz erdoğan aynen neşeli hayattaki oyunculuğun az şivelisini oynamış. ahmet mümtaz taylan beni olumlu anlamda şaşırttı. doktoru oynayan eleman muhammet uzuner tam anlamıyla görevini yapmış, taner birsel'e gelince kaç para kaç ve filler ve çimen filmlerindeki donukluğu silkeleyip atmış sırtından. rol cuk oturmuş, yılların ustası da öttürmüş haliyle. muhtarı oynayan emmi ercan kesal kısacık ama filme damgasını vuran oyunculuğuyla yine yaptı yapacağını, fırat tanış'ta iyiydi bu arada.

gelgelelim recep ivedik mevzuuna. vallah ben nuri bilge ceylan'dan biraz daha ince bi ayar beklerdim diye kararımı vermişkene arap karekteri o üç kavunu bagaja koydu ya, içimin yağları eridi.

uzun okuyamayanlar için özet : muhtarın kızı cemile taş bilader.

fırat tanış ne oyuncuymuş arkadaş, resmen suçlu pgibolojisine soktu insanı. canice denilebilecek atraksiyonların ne kadar sıradan bir hale geldiğini işleyen bir filmdi bir yerde. otopsi görevlisi birazdan bağırsaklarını sökeceği adamın çocuğuna oyunlar yapar, polis suçluya "allahın yok mu lan!!!" dedikten hemen sonra savcı hakkında atıp tutar, sefil bir köyün muhtarı her şeyi bırakıp ölüler için yana yakıla bir morg yapılmasının telaşındadır, savcı (büyük ihtimalle karısı olan) bir kadının ölmünü gayet basit sebepler ileri sürerek örtbas eder ve bundan dolayı hiç de sıkıntılı değildir, bir ölüm bürokrasi yoluyla tekrar gerçeğe aktarılır... bu gibi pek çok örnek gösterilir filmde. ama bütün bunların içinde bir doktor çıkar ve katili her şeye rağmen (yüzüne kan bulaşsa da) bir şekilde korur, köylü bir kız güzelliğiyle uykudan uyandırdığı adamı hala rüyadaymış gibi hissettirir, köpek kendine yemek veren adamın ölüsü başında nöbet tutarak insanlık dersi verir. resmen bir zamanlar "anadolu'da"dır film.

izlemeyen panpaların seyir zevkini gibip attıysam çok özür dilerim, fazla ayrıntı vermedim yine de.

özet: 2.5 saat de olsa sıkılmadım. tavsiye ederim.

izledim ama filimden bi tak anlamıyanlar filmin yarısında cıktı en cok ona güldüm amk malları bilmiyonuz nuri bilge ceylanı ne gibime geliyonuz filme

@53 ilk filmin mi panpa hayirli olsun

Bu filmle yok şuna benziyor yok onun tadı var bilmem ne diye yanına yabancı isimler ekleyerek yorum yapanlar filmden anadoludan insandan bi haberler galiba bu film tüm yönleriyle anadoluda yaşamamış anadolu insanını tanımamış birinin yapması imkansız sanıyorum türk sinemasında bu filmin üstüne bir film çekilemez yeni film almanıza gerek yok açın tekrar tekrar izleyin ayda 1 ömrünüz geçer

yabancı bir isim, film veya roman ekleyerek yorum yaptığınızda entel olmuyorsunuz gerizekalı herifler

şimdiden entry : altın palmiye ve en iyi erkek oyuncu ödülü

nuri reyiz gibertir

ccc yalnız ve güzel ülkeme ccc

http://inci.ca/ugj7_c9ep2

şimdi izlicem sinemada ilerlemeye başladık lan

çok ince ayrıntılar var müthiş film

izlemek lazım.

reserved

allah tarık zafer tunaya'dan da adına kültür merkezi açandan da razı olsun ki param olmadığı için gidemediğim filmi gidip sinemada izleyebildim on numara film üzerine çok şey söylenebilir, oscar aday adayı da olmuş gibeyim oscarı nuri bilge dayıya bişey olmasın

benim memleketimde çekilmiş, oradaki çaresizliği,o rüzgarın ıslığını, tarlalardaki ekinlerin salınmasını, sağlık ocağında ki o enteresan havayı iyi bilirim. bana gerçek hayattan bir kesit gibi geldi, çok enteresan duygular yaşattı.

@43 SUKU AFERIM COK ciksI VE ZEKI BIRINE BENZIOSUN

biz çayın 50 kuruş olduğu yerde kötüye kötü diyoruz, sanat eseri demiyoruz
(bkz: erdal bakkal)

Çok yavas ilerliyor amk filmi zaten nuri bilge zeki reha falan filan özendiler amk bi yerden gibiyolar kafaları ama gel gör ki gişe yapmıyor isterse oscar alsın yne yapmaz neden çünkü bizim halkımızın tarzı bu degil , ne bir eşkiya , ne bir arabesk , ne bir pardon bi gibim olamaz

abartısız söylüyorum hayatımda izlediğim en iyi türk filmi. üç maymun en iyi yabancı film dalında ilk 9'a kalabildiyse bu film kesin oscar adayı olur arkadaş.

küçük bir ek: nuri bilge giderek kendisini aşıyor. baştan sona filmlerini sıraya koyarak izleyin göreceksiniz. hepsi güzeldi ama uzak'ı ilk kez izlediğimde tekrar 5 sene sonra izleyesim geldi. 3 maymun'u 2 ay sonra. bu filmi de ertesi gün tekrar izledim anasını satayım *