sabah kalktım bilmediğim bir numara sadece imran ? yazıyor
- efendim dedim
- nasılsın ? dedi
bir yandan aklıma geliyor o mu ? değilmi ? acaba geçen gün numarasını sildiklerimden birisimi ? neyse durumu bozmuyayım dedim
- iyiyim sen ? dedim
- iyiyim. kim olduğumu tahmin ediyorsun değilmi ? dedi
kalbim duracak gibi oldu. bunca zamandan sonra hayatımı gibmeyemi geldin tekrar. acaba cevap vereyimmi vermiyeyimmi diye baya bir muallakta kaldım. bunları yaşarkende uzun zamandır olmayan bişey yüzüme gülme gelmişti dıbına koyum. dükkana bile güle oynaya girdim. i̇çmekte zorlandığım bir dal sigarayı ortalama 2 nefes etmeye başladım o mesajtan itibaren. giberim böyle aşkın ızdırabını !
- gerçekten hiç bir tahminim yok. dedim
yalanımın ağzına eşşekler versin.
biliyorum kızacaksın bana ama gerçekten seni çok özledim imran. ben (isim)'im dedi
dondum. benden daşşaklıydı dıbına koyum. bütün bir yaz telefon rehberinde isminin üzerinde gezdim durdum. ama o cesareti bulamadım. sen mi özledin benmi demek geçerdi içimden. ama şu gibtiğimin gururunu bir türlü ikna edemedim. alttan girdim üstten çıktım nuh dedi peygamber demedi.
salak gibi giblememezcesine amcıkca bir cevap sadece.
- naber ?
- kızmadınmı gerçekten ?
aslında kızmam gerekti. çünkü 7 senelik bir aşkın sonunda uzaklara gitti. ve orda beni görmezden gelerek, onca senenin hatırını giblemeyerek biriyle yaşamaya başladı. geldi bide onu seviyorum dedi. hayatım boyunca kimse içimi bu kadar yakmamıştı.
- kızmadım dedim
- nasılsın iş nasıl hayat nasıl şu nasıl bu nasıl derken bir anda sohbet bitti.
tabi ben kendisiyle ilgili hiç soru sormadım. çünkü verdiği tek kötü cevap benim aylarıma belki yıllarıma neden olacaktı. korktum soramadım. oda bunu anlamış olsa gerek hiç açmadı. mesajlardan anladığım kadarıyla baya bir pişmandı.
üzerinden yanılmıyorsam 2 veya 3 gün geçti. bilmediğim bir numara arıyor.
açtım
bir bayan sesi
o sesi duyunca ağlamamak için kendimi öyle sıktım ki
- i̇mran ?
- efendim ?
- ne yapıyorsun ?
- tanıyamadım ?
- eminmisin ?
- tanıdım dedim
hiç birşey olmamış gibi yaklaşık yarım saat kadar bir süre havadan sudan konuştuk bir yerden sonra ben gevşedim. sanki karşımdaki 10 yıllık panpam nezihi gibi anlatmaya başladım geçen gün başıma gelen olayları falan tabi buda hoşuna gidiyor gülmeye başladı.
ben yaptığım mallıkları anlattığım sırada
- imran
dedi. duymazdan geldim devam ettim.
- imraaaaaaan dedi
- efendim dedim
- ben seni halen çok seviyorum dedi
sustum
- ben senin hayatının hatasıyım biliyorum ama ben seni hiç unutamadım. evet o insan hayatıma girdi bişeyler yaşadık ama ben onda bile seni aradım senin bakışını senin sözlerini senin yürüyüşünü herşeyini ! dedi
sustum
ben seni unutamam imran dedi
sustum
oda sustu
titrek ve kısılmış bir sesle
biliyormusun dedim
neyi dedi
bende seni hiç unutamicağım dedim
ağlamaya başladı
ama ben senin için artık masalım öyle olmam lazım. hiç geriyi hayal bile etme. o defteri ben çoktan kapattım dedim.
ağladı
kapatıyorum dedim.
ağlamaya devam etti
telefonu yavaşça kulağımdan uzaklaştırdım.
kapattım.
edit: Ayştayn reyiz teşekkürler.
http://inci.sozlukspot.co...gelen-mesaj/@imranzakhaev