/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 51.
    +1 -10
    ilk bölümünü okudum gibtir ettim.. ulan tarımla geçinen bir aile çocugunu ansıl seve sve verir ?

    + aile hıristiyan,, alın bu çocugu zütürün müslüman yapın dilimizi unutturun osmanlıca ögretin sonra kılıç sallayıp kafir hıristiyanları öldürsün :D lan güldürme beni tamam hikayede gerçekçi yaz..
    ···
    1. 1.
      +1
      panpa o dönemlerde osmanlı fethettiği hristiyan topraklarından böyle insanlar topluyordu ve aileler osmanlı bize çok iyi bakıyor diyip oğlunu seve seve veriyordu bunlar gerçek internetten bakabilirsin
      ···
      1. 1.
        0
        qumqi sen müslümansın var sayıyorum, biri gelip ( hıristiyan) devlet türkiyeyi işgal etse sana çok iyi davransa sonra senin çocugunu senden alıp hırıstiyan yapsa türkçeyi unuttursa sen seve seve verirmisin çocugu amk biraz gerçekçi yaklaşın olaylara.
        ···
      2. 2.
        0
        Türkler öyle birşeyebizin vermez cünkü zamanibda çok büyük şeyler yaptık hristiyana asker vereceğimize hepimiz ölürüz daha iyi
        ···
    2. 2.
      0
      Ulan yabancı ülkeler işgal edip esirlerin de dıbına koyar bizimkiler saygın bir Yeniçeri olma ya da sarayda çalışma imkanı veriyor ve aileler seve seve veriyor tabi ki,ve devşirilme işine gelirsek adamın müslüman olması zorunlu tabi ama adamı zorlamadan yapıyorlar zaten adam kendiliğinden adaletini görünce islama dönüyor.
      ···
  2. 52.
    +11
    Bunu gördüğümde, Viktor'un başını belaya soktuğumdan içimi bir kasvet kapladı. Benim yüzünden bundan sonraki yaşamında sıkıntılar çekebilirdi. Bu yüzden neden Viktor'u öylece bıraktım diye pişmanlık duymaya başlamıştım.

    Bu halde camdan bakarken odaya bir asker girdi. Bana gelmemi işaret etti. Akon da ayaklanınca ona durmasını ve sadece benim gelmemi istedi. Onunla birlikte ana koğuştan çıkıp peşi sıra onu takip ettim. Ve beni görevli memurların kaldığı binaya zütürdü. içimde Halid Ağa'nın beni çağırdığı hissi vardı. Ve dediğim gibi de olmuştu. Halid Ağa'nın kapısının önüne getirip kapıyı çaldı. içeri girdiğimde Viktor, tartıştığımız asker ve Halid Ağa vardı. Halid Ağa ben girince askere göz işaretiyle çık, dedi.

    Bana dönerek sılavca konuşmaya başladı. " Andrev. Daha çok küçüksün biliyorum. Fakat bilmelisin ki hayatta bazı anlarda yaptığın hatanın telafisi ağır olur. Viktor benim sevdiğim acemi oğlanlarındandır. Ve görüyorum ki o da seni sevmiş. Sevmiş ki seni korumak için kendi geleceğini bile riske atmış. Bilmiyorum, belki aynı dili konuşmanızdan belki de kendisine çocukluğunu hatırlatmandan bu kadar sahiplendi seni. Fakat artık şunu öğrenmelisin ki bu hayatta her an ne Akon gibi bir abin, ne de Viktor gibi bir dostun olacak. Viktor acemi ocağında yapılmaması gereken bir hata yaptı. Ve bir asker buna şahit oldu. Türkçe haricinde başka dilde başka bir acemi oğlanla iletişime geçti. Bunun burada cezası var. Fakat ben senin buraya daha ilk gelişine ve tecrübesizliğine vererek onu az bir ceza ile cezalandıracağım. Ve bir daha da hiç bir acemi oğlanla kendi dilinde konuşmaman gerektiğini unutmayacaksın." dedi.

    Benim çıkabileceğimi söyledi ve çıktım. Akşam yemeğinde, avluda, ana koğuşta gözlerim hep Viktor'u aradı. Fakat onu Halid Ağa'nın odasından başka bir yerde göremedim. içim burkularak ve pişmanlık hissederek Akon'un dün hazırladığı yer döşeğinde gözlerimden süzülen yorgunlukla uykuya daldım.
    ···
  3. 53.
    +11
    Halid Ağa gittikten sonra yanımıza iki asker geldi. Ve hepimize yanındaki tercüman yardımıyla serbest olduğumuzu, bugün bir görev verilmediğini, gidip eşyalarımızı ve yerimizi hazırlamamızı daha sonra Halid Ağa'nın dediği gibi yemekhane önünde toplanmamızı söyledi. Daha çocuk olduğumuzu bildiğinden olacak ki avluda oyun oynamak istersek de oynayabileceğimizi sözlerine ekledi.

    O iki askerde gittikten sonra kimi çocuk avluda koşturup birbirlerini kovaladı, kimisi ana koğuşa gitti. Kimisi de hemen oradan ayrılmadı. Akonla ben oradan hemen ayrılmayanlardandık. Akon'a döndüm ve "Ayrılma vakti yaklaşıyor ha Akon." dedim. Akon hemen cevap vermedi. Biraz yere doğru baktıktan sonra " Olur mu öyle şey. Sadece biraz ayrı kalacağız birbirimizden. Sonra tekrar gelip burada buluşacağız. Viktor'u duymadın mı? Belki üç sene belki dört sene. O kadara sabredersin demi küçük velet?" dedi ve biraz zorlama bir tebessüm etti. Sanki beni ikna etmekten ziyade kendini ikna etmeye çalışıyordu. Bende onun ardından " Tabi uzun bacak. Bırakmayacağız elbet birbirimizi. Daha asker olacağız. Cephede omuz omuza kılıç sallayacağız." dedim. Ardından " Hadi gidip eşyaları toplayalım. Öğlene kalmadan hazır olup avluda bekler belki bizde diğerleri ile oyun oynarız." dedim. Ve beraber yukarı, ana koğuştaki odamıza çıktık.
    ···
    1. 1.
      +2
      Kitap yaz lan sen valla güzel yazıyorsun
      ···
      1. 1.
        +2
        Heheee. (: Eyvallah panpa. Nasip... Allah c.c bir kapı açar yol alırız belki de.
        ···
  4. 54.
    +10
    Panpalarım burada ara vereceğim. Fakat bu ara önceki günlerde olduğu gibi bir günlük bir ara olmayacak.

    Sizlere söz verdiğim vakitte burada olmaya çalıştım. Hikayeyi kaldığı yerden devam ettirmeye gayret ettim. Ancak fark etmişsinizdir hikaye derin ilerliyor. Ve ciddi bir tarih bilgisine ihtiyaç hissettiriyor. Ben tarihçi değilim ya da tarih bölümünde okuyan bir panpanız değilim. 23 yaşında, okuyan bir mimarlık öğrencisiyim. Tarih ilmine küçük yaşlardan beridir merakım var. Arkadaşlarım hayret ederlerdi. Matematik, geometriyi severken tarihi de çokça sevmeme, onu hikayeleştirip anlatmama.

    Yani eskiden beridir var bende bu muhabbet. Severek okur, araştırırım. Şimdi bu hikayede oldukça olgunlaştı ve iskeleti oluşmaya başladı. Ve onu üsturuplu bir şekilde doldurmam gerekiyor. Bunun içinde daha çok araştırma yapıp daha çok okumam gerekiyor.

    O yüzden sizlerin de müsadesini alarak araştırma ve okumalarım için belli bir süreliğine izin alacağım. Bu süre ne kadar olur kesin rakam veremiyorum. Belki bir hafta belki on gün.

    Daha önce dediğim gibi hikayeyi devam ettirmek sonunu görmek istiyorum. Hepiniz kalın sağlıcakla. Allah c.c. emanet olun.
    ···
    1. 1.
      +3
      Kardeşim sende yazar ışığı var sen yürü burdan hobi olarak mimarlıkı yaparsın 😀
      ···
      1. 1.
        +4
        Hehehee (: Gülldürdün panpam, eyvallah.

        Mimarlık da sanat ve bilim dalları içinde apayrı bir dal. Ve isteyerek yöneldim mimarlığa. Üretmeyi, bu yolda ter dökmeyi, sonra insanlara sunup mutlu olmasını izlemeyi seviyorum. Gerçekten seviyorum. Sanırım sanatta böyle bir şey.

        Okumak ve yazmak. O da apayrı. Allah c.c hakkımızda hayırlısını nasip etsin, hayırlısını gönlümüze razı etsin.
        ···
      2. 2.
        +1
        Oğlum sen niye bu kadar güzel konuşuyon la? Valla eridim bide kız olsam vericem herhalde
        ···
      3. 3.
        +1
        Hehehee (: Öyle deme aman diyeyim. incideyiz şimdi duyan olmasın, adımız çıkmasın. ;) (:
        ···
      4. 4.
        +1
        Islandım amini yedigimin hikayecisi
        ···
      5. diğerleri 2
    2. 2.
      +2
      Sen cansın
      ···
      1. 1.
        +1
        Utandırıyorsunuz. (:
        ···
  5. 55.
    +10
    Bu gecelik son entryimi girdim beyler. Ve hikayeyi kaldığı yerden devam ettirmek istiyorum. Yarın kaza, bela olmazsa inşaAllah 11 gibi burda olurum.
    ···
    1. 1.
      +1
      Kardeşim umarım kendini hikayeyi bozmadan devam edersin eline emeğine sağlık.
      ···
      1. 1.
        +1
        Eyvallah kardeşim. Teşekkür ederim. Siz okudukça benimde yazasım geliyor. Devam etmek istiyorum.
        ···
      2. 2.
        +1
        birader devam et güzel gidiyo birde "dünya nın sonuna doğru" hikayesine devam etseydin
        ···
  6. 56.
    +10
    Avludaki tüm çocukların ve bende dahil o duygu karmaşası içinde bir karar vermesi gerekiyordu. Ya Halid Ağa'nın talep ettiği gibi odasına gidecek bizi bekleyenle karşılaşacaktık. Ya da ona karşı gelerek bekleyecektik. Fakat Halid Ağa'nın teklifini yerine getirirsek ne olacağını bildiğimiz halde, karşı gelirsek hiç birimiz başımıza ne geleceğini bilmiyorduk.

    Tekrar geriye dönüp baktığımda Halid Ağa'nın ne kadar akıllı ve zeki bir adam olduğunu o konuşmasında anlarım. Hiç bir zorlama olmadan ama bizleri tehditte etmeden davetini tereyağından kıl çeker gibi yapmasından anlarım bunu.

    ilk anlar böyle durumlarda hep kırılma anlarıdır. Herkes birbirini izler. Ve herkes birbirinden etkilenir. Akon'a döndüm. Ne düşünüyordu, aklından ne geçiriyordu o an merak ettim. Sonra önüme baktım. Halid Ağa oradan tekrar askerleri ve yaverleriyle gerisin geri gidiyordu. Ve sonra Viktor geldi aklıma. Bana söyledikleri... Halid Ağa'nın onu koruması, ona baba gibi kapıda veda ederek uğurlaması. Ve yine sonra Halid Ağa'nın bana bir abi, bir yakını gibi davranmasını geçirdim aklımdan.

    En sonunda kalbimin sesine yöneldim. Ve içime baktım. Ve o an, işte zamanın ölçmeye yetersiz kaldığı anların birisinden olan o anda kararımı verdim. Müslüman olacaktım.
    ···
    1. 1.
      +3
      Eline sağlık böyle devam hikaye sardı.
      ···
  7. 57.
    +10
    Bu dalıp gittiğim hayallerden sıyrılıp çıkmam biraz zaman almıştı. Sonra boşluğa takılı kalan gözlerimi boşluktan kurtararak kendime geldim. Ve bende diğer oğlanlar ve çocuklarla birlikte yemekhaneye girip aşçının dağıttığı öğle çorbasını zorlukla yudumladım.

    Sonrasında aşçı yaverinden yol için el işaretlerimle azık istediğimi söyledim. O da bana iki somun tandır ekmeği, bir parça peynir, iki-üç demet üzümle birazda zeytin verdi.

    Azıkları aldıktan sonra yemekhaneden çıktım. Üzerimdeki tarifi zor bir ağırlık ile ana kapıya yalnız bir şekilde yavaş yavaş yürüdüm. Aklıma tekrar Akon geldi. Şimdi o yanımda olsaydı birbirimize anlatacağımız ne kadar çok şey olurdu? Gideceğimiz yerlerin hayallerini beraber kurardık. Ayrılacağımızı yine bilirdik ama bir kez daha buluşmak için tekrar tekrar birbirimize sözler verirdik.

    Ama o artık yanımda değildi. Ve buna kendimi artık alıştırmalıydım. Ne kadar bana zor gelse de başımın çaresine bakabilmeliydim.

    Ana tahta kapının yanındaki sıra sıra dizilmiş bir kaç atın bağlandığı ahşap çitlerin yanına geldim. Kapının önünde iki nöbetçi asker de orada bekliyor bazen ileri geri yürüyüp birbirlerinin yerlerine geçiyordu. Arada da sohbet ediyorlardı. Duvarların üzerindeki tahta, kiremitli saçaktan oluşan ikindi güneşinin gölgesinden istifade ederek, çitlerin yanına oturdum. Halid Ağa'nın ve diğer çocukların gelmesini bekledim.
    ···
  8. 58.
    +9
    Akon'da gitmişti. Ve yine yalnız kalmıştım şu garip hayatımda. Hüzünler ve kederler, ayrılıklar ve acılar peşi sıra geliyordu.

    Gidenler hep hatıralarını bende saklı bırakarak gidiyor. Küçücük kalbimde açtıkları yerlerin baş köşesinde hala usulca oturuyorlardı. Ve ben onlara oradan hep bakıyordum.

    Akon, çocuklar ve askerler amirlerin olduğu binaya girip gözden kaybolmuşlardı. Ve bende elimde bohçamla tek başıma ayakta kalmıştım. Avluya dönüp baktığımda çocukların bir kısmı hala birbirleri arasında ebe sobe oynuyordu. Bir kısmı da yemekhaneye giriyordu. Acemi oğlanlar da bölük bölük yemekhaneye doğru gelmeye başlamışlardı. Kimisi kendi arasında şakalaşıyor. Kimisi birbirine hararetli bir şeyler anlatıyordu. Sonra kendimi hayal ettim. Bir gün bende onlar gibi olabilecek miydim? Bir acemi oğlanı, sonra bir yeniçeri...
    ···
  9. 59.
    +9
    Akon'a son bir kez daha baktım. O çakmak kara gözlerine, dağılmış fakat onu sert gösteren siyah saçlarına baktım. Bana abilik eden o günlere geri dönüp baktım tekrar. Kısacık zamanda yaşamış olduklarımıza...

    Sonra o da bana baktı. Ondan biraz daha kısa boyuma aldırmadan, beni küçük ve hakir görmeden abice bir bakışla baktı.

    Bir kez daha sarıldık sanki hiç ayrılmak istemezcesine. Sanki dünyanın da , zamanın da orada sonsuza kadar donmasını istercesine.

    Ayrılma vakti gelip çatmıştı. Onlar gidiyordu. Ve ben arkalarından baka kalarak onları izliyordum. Sonra Akon, hafızamın en ücra köşelerine nakşedip kazıdığı o güzel tebüssümü etti. Elini sallayarak arkasına döndü ve yoluna devam etti.

    Ve bizi bir daha buluşturup buluşturmayacağı belli olmayan zamana karışıp giderek...
    ···
  10. 60.
    +9
    Viktor gitmişti. Hayatımdan kayıp gidenler arasına Viktor'da eklenmişti. Hüzünler ve kederler ardı sıra geliyordu. O yaşlarda ki küçük bedenim bunu kaldırmakta güçlük çekiyordu. Fakat zamanla anlayacaktım ki beni öldürmeyen acılar, bana güç katacaktı.

    Viktor kapıdan çıktıktan sonra hemen ayağa kalkıp pabuçlarımı giydim. Pencereye koştum. Elinde bohçasıyla ana koğuştan çıkmıştı. Avluda gözükmüş, ana kapıya doğru gidiyordu. Kapıda ise Halid Ağa ve daha önce benim yüzünden kavga ettiği askerde dahil birkaç asker vardı. Halid Ağa'nın yanına geldi. Elini öptü ve uzunca sarıldı. Halid Ağa'yı öyle görünce buradaki askerlerin de oğlanların da gerçek babası gibi olduğunu anladım. Sonra Halid Ağa bir eliyle gür sakalını sıvazladı diğer eliyle Viktor'un omzuna elini koydu. Kavga ettiği askere dönerek konuşmasını sürdürdü. Sonra askerle Viktor el sıkışıp sarıldılar. Sonra diğer askerlerle de sarıldı. Kapıyı nöbetçi askerler açtı. Ve Viktor artık Acemi Ocak'ından burada geçirdiği yaklaşık 4 senenin ardından dönmemek üzere ayrıldı.
    ···
    1. 1.
      0
      Yaz panpa
      ···
  11. 61.
    +9
    Evet panpalar, geldim. ilk entryi girdim. iyi okumalar.
    ···
    1. 1.
      0
      Ee hadi devam la
      ···
  12. 62.
    +9
    Halid Ağa tüm çocukların kuralarını çekip hazır olduklarını gördükten sonra yaverlerine döndü. Onlara ahırı göstererek bir kaç emir verdi. Sonra sağındaki defterdara da dönerek ona da Türkçe bir kaç emir verdi.

    Bundan sonra iki yaveride yanlarında askerlerle uzaklaştı. Defterdar da masanın yanında iskemleye oturdu. Yanında iki tercüman ile çocuklara sorular yöneltip deftere bir şeyler yazdı. Akon'a da sordu. O da tek tek kendisine yönelten soruları cevapladı. Ana adını, baba adını, yaşını, nereli olduğunu...

    Biz masanın arkasındaki 52 çocukta olan ve biteni izliyorduk. Sonra Halid Ağa masanın arkasından son kez yanındaki tercümanla seslenerek " Evet artık yeni yurdunuz belli olduğuna göre gitmeye hazırsınız. ikindiye kadar vaktiniz var. Eksiğinizi tamamlayın. Yanınıza azık katın. Son yemeğinizi yeyin. ikindiden sonra kapının önünde hazır bekleyin." dedi.

    Ve şimdi o da yanındaki askerleriyle uzaklaşıp gözden kayboluyordu. Geriye avludaki çocuklarla, defterdar, yanındaki tercüman askerler ve diğer çocuklar kalmıştı.

    Kurasını çeken çocuklar yine sanki hiç bir şey olmamış gibi avluda koşup, gülüp eğlenmeye başlamıştı. Sanki bunların hepsi birer oyun gibiydi çocuklar için. Çocuklar yine çocuktu.

    Ben ise biraz kalbi buruk kala kalmıştım orada. Onlara katılamamıştım. Akon ileride benden ayrı defterdar ile konuşuyor ben de onu uzaktan izliyordum. işlerinin bitmesini ve Akon'un yanına gitmeyi, onunla neler olduğunu konuşmak istiyordum.
    ···
  13. 63.
    +8
    Akşam 11'de görüşmek üzere. Kalın sağlıcakla.
    ···
  14. 64.
    +8
    Sözlerini bitirdi. Tüm avluya, tüm ocağa ince bir sessizlik yayıldı. Çocuklar kurayı beklerken, hiç de beklemedikleri bir durumla karşı karşıyaydılar. Bu zamana kadar anne ve babalarının, çevresindeki insanların onlara anlattıkları dinlerinden vazgeçmeleri talep ediliyordu.

    Çocukluk başkaydı. Anne ve babalarımızdan ayrı tek başına hayata tutunmaya çalışırken daha başkaydı.

    Bizler ne hiç bir şeyi anlayamacak yaştaydık ne de her şeyin farkında olacak bir olgunlukta. Ve daha henüz o zamanlar yaşamı anlamlandırmaya, anlamaya çalışmıyorduk. Ve o yaşlarda insan o saflığı ile kim kendisine iyilik yaparsa, kim kendisine yakın davranırsa ona yöneliyordu. Ve bazende çekinerek, korkarak ama kararsız bir şekilde kendisinden istenileni yapıyordu.
    ···
  15. 65.
    +7
    Şimdi sıra bize gelmişti. Kalan 52 kişimiz masanın önünde tek sıra halinde sıraya geçmeye başlamıştık. Yine herkesin o küçük kalplerinde kendi kalplerine zor sığan bir heyecanla...

    Ben ortalardaydım. Önümde 15-20 çocuk vardı. Sırası gelen elini torbaya daldırıyor, biraz karıştırdıktan sonra eline gelen ufak kağıt parçasını çekiyor ve sıradan ayrılıyordu. Bazısı daha okuma yazma bilmediğinden yanındaki arkadaşına okutmaya çalışıyor, bazısı daha yeni gördüğü kelimeyi okumakta güçlük çektiği halde okumaya çalışıyordu. Bazıları da orada hazır olan askerlere giderek çektiği kağıdı okutuyorlardı.

    Sıra adım adım ilerledikçe ellerim terlemeye ve kalbim daha da küt küt atmaya başlamıştı. Küçük bedenimin dayanması için kendimi sıkıyordum. Ve sıra geldiğinde önümdeki Halid Ağa'ya baktım. O da bana tebessüm ederek baktı. Sonra elimi torbaya daldırdım. Kağıtları hissettikten sonra biraz karıştırarak elime gelen ilk kağıdı çektim. Ve elime aldım.

    Okuma bilmesem de o heyecanla kağıdı açmıştım. Bilmediğim şekilleri görünce kağıdı Halid Ağa'ya uzattım. O da kağıdı alıp yüzüme bakarak okudu. " Bursa ili inegöl Kazası".
    ···
  16. 66.
    +7
    Halid Ağa'nın bana söylediği yeri daha önce hiç duymamıştım. Ve Halid Ağa'ya bir çırpıda çekinerek sordum. " Bu söylediğiniz yer neresidir". Halid Ağa bana tekrar dönerek " Burası Osmanlı'nın Anadolu'daki bir ilidir. Osmanlı'nın eski baş şehri. O yere gideceksin."

    Sonra kağıdı alıp tekrar yazan kelimelere baktım. Kura sırasından çıkıp avludaki boş alana, kurasını çeken çocukların yanına geldim. Tekrar elime aldım kağıdı. Hafızama tek tek kaydetmek istercesine bakıp tekrar içimden söyledim kelimeleri. Bursa, inegöl...

    Benden sonraki çocuklarda kuralarını çektikten sonra hepimiz tekrar masanın önündeki alanda bir araya gelmiştik. Hepimiz şimdi bundan sonra nasıl olacağını, nelerle karşılacağımızı bilmek istiyorduk. Yeni yerimiz, yurdumuz belli olmuştu. Ama nasıl bir ana babamız olacaktı? Nelerle karşılaşacaktık?

    Şimdi her insan gibi öğrendiğimiz bilinmezi öğrendikten sonra, yeniden bilinmeyeni öğrenmeye kafa yoruyorduk.
    ···
  17. 67.
    +7
    Kardeşim her şey rez şuku değil hikaye yazıyorsun kendini kanıtla daha ne olsun zaten tepkiler gelir sana iyi ya da kötü.
    ···
    1. 1.
      0
      Her şey değil öyle de panpa fakat okuyan olmayınca boşa anlatıyor hissi güzel değil. Okuyan bir kitle olduğunu bilsem yazmak daha şevkli olur.
      ···
    2. 2.
      +1
      Ben yazılan hikayelerin hemen hemen hepsini okuyorum zaten hikayeler belli ediyor kendini devam et yaz panpa
      ···
  18. 68.
    +7
    Dün sabahki hareketlilik bu sabahta devam ediyor, koğuşlarda ki acemi oğlanlar kalkıyor sırayla şadırvanlara girip çıkıyor, abdest alıp avlunun merkezindeki cemaat yerine geliyordu. Bizim odadakilerde kalkmış yine dünkü ayakta durduğumuz yere devşirme sübyanlar olarak gelmiştik. Fakat bu sefer yeni yüzler, yeni çocuklarda görüyordum. Duyduğum yabancı dil sayısında artış olduğunu hissediyordum.

    Oğlanlar cemaatle namazını kılmış, tesbihat yapıldıktan sonra talim alanına geçmişlerdi. Halid Ağa namazdan sonra dünkü gibi talim alanına gitmeden bizim yanımıza geldi. Selam verdikten sonra " Bugün aramıza yenileriniz katıldı. Bugün tamam olduk." dedi. Biraz durdu ve konuşmasını şöyle sürdürdü. " Bu dönemki bana ve askerlerime verilen devşirme oğlanları emanet aldık. Bizim gibi diğer illerdeki devşirme ocakları da vazifelerini tamamlayıp alınan emanetleri yeni ailelerine teslim etmekle yükümlü. Sizler seçilmiş sabilersiniz. Saltanat-I Osmanlı Han'ın göz bebeklerisiniz. Sizin kılınıza zarar gelmeden yeni ailelerinize ulaştırmak istiyoruz. Ve bugün yeni yuvalarınız için kura çekimi olacak. Hepiniz bir yerlere dağılacaksanız. Öğle vakti güneş inmeye başlayınca yemekhane önünde kura için toplanın." dedi. Ve yardımcılarıyla yanımızdan ayrıldı.
    ···
    1. 1.
      +1
      Harbi saglam yaziyon aga
      ···
      1. 1.
        +1
        Panpam çok teşekkür ederim. Güzel sözleriniz gerçekten motive ediyor beni.
        ···
    2. 2.
      +1
      Pnp cok sağlam yazıyon be eline sağlık
      ···
      1. 1.
        +1
        Çok saolasın panpam. Sana da çok teşekkür ederim. Saolasın.
        ···
  19. 69.
    +7
    Yerlerinizi hazırlayın. Az sonra başlayacağım inşaAllah. iyi okumalar.
    ···
    1. 1.
      +2
      Kardes biliyorum hikayelerde hizli yaz demek yazarin mentalitesini ve yazinin akışını bozuyor ama sen hizli yazmaya gayret et.
      ···
      1. 1.
        +1
        Tavsiyen için teşekkürler panpa.
        ···
  20. 70.
    +6 -1
    Beyler bir yanlış anlaşılma olmuş. Saat 11 dedim ama dünkü gibi akşam 11'i kastetmiştim. Net yazmamışım. Haklısınız. Kusura bakmayın.

    Kendimizi affetirmek adına hikayeye biraz da olsa devam edeyim. iyi okumalar.
    ···