/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +17
    Panpalar rezleriniz alın, şukularınızı bırakın. Bugün doktar ile randevum var. O yüzden akşama doğru gelebilirim. Allah'a emanet olun. Hikaye'ye gelen ilgiden memnun olarak, hikayeye devam etmek istiyorum.
    ···
    1. 1.
      0
      iyi iyi güzel
      ···
  2. 27.
    +16
    Panpalar uykum geldiği için burada ara veriyorum. Rezlerinizi alıp, baş entrye şukularınızı ekgib etmeyin. Kalın sağlıcakla.
    ···
    1. 1.
      -2
      Ekgib ne lan mal
      ···
  3. 28.
    +16
    O gün sabahtan akşama kadar askerin bize verdiği ayak işlerini yerine getirdik. Bazılarımız avluyu fırçaladı, süpürdü; bazılarımız şadırvanları, tuvaletleri temizledi. Hepimize görev verilmişti. Ve görevli askerin bize verdiği işler bitecek gibi de gözükmüyordu. Çünkü Acemi Ocağı o kadar geniş bir alana kuruluydu ki bir günde bir avuç devşirme hepsinin altından kalkamazdı.

    Ben o gün avlu temizlik görevini aldım Akonla. Görevli asker aynı milletten ve aynı dili konuşan çocukları özellikle gruplamıştı. Akon ile avludaki yaprakları, çer çöpü temizlerken avluda geçen bir günlük yaşamada şahit olmuştum.

    Dış ana kapı sıklıkla açılıp kapanıyor, birileri girip birileri çıkıyordu. Yüksek duvarların üzerindeki saçaklarda devriye gezen sürekli 4-5 nöbetçi vardı. Ana kapıda da 2 nöbetçi. Avluda da ara ara gezindiğini fark ettiğim devriye gezen nöbetçi asker oluyordu. Talim alanında ise hareketlilik hiç bitmemiş, sürekli bir bağırış ve nara sesleri yankılanıyordu. Bazı oğlanlar atları kişneterek at pistinde at sürüyor, bazıları ok sallıyor, bazıları da birbirleriyle güreşiyordu. Halid Ağa ise tüm gün başlarında olmamıştı. Sabah vaktinden kuşluk vaktine kadar başlarında oğlanları kontrol etmiş daha sonra yerini başka bir eğitmen askere bırakmıştı.

    Zaman böylece ilerleyip öğlen vaktini almış, yeni bir ezan sesini daha duymuş ve yeniden avlunun merkezinde yeni bir namaza şahit oluyordum. Anladım ki buradaki yaşam sandığımdan daha disiplinli ve ciddiydi.
    ···
    1. 1.
      -2
      Allah aşkına otobüsteyim uyuyamıyorum hocam az seri yazarsan
      ···
  4. 29.
    +16
    Sabah gözleri mamur bir şekilde dışarıdan gelen ezan sesi ve koğuş askerinin bağrışıyla yataktan doğruldum. Hava henüz zifiri karanlıktı ve bizi yataklarımızdan kaldırıyorlardı. Anlam veremiyordum bu duruma. Fakat emir demiri keserdi. Eli mecbur kalkacak ve verilen emirlere uyacaktım.

    Uyanmayan bir kaç oda arkadaşım vardı. Asker onları da dürte dürte uyandırdı. Herkes üstünü başına hızlıca giymeye çalışıyor, askerse pencereden dışarı gösteriyordu. Avluyu..

    Daha sonra birer ikişer Akon'un eşliğinde avluya çıktık. Gecenin karanlığı da ufukta yeni doğan güneşin ince çizgisiyle aydınlanmaya başlıyordu. Hava soğuktu. Hatta bazılarımız çenelerini istemsizce birbirine vurarak dişlerini takırdatıyorlardı.

    Dışarıda acemi oğlanlar tek sıra halinde bekliyor. Şadırvana doğru sırayla birer ikişer giriyorlardı. Bazıları da helaya girip çıkıyordu. Etrafta hummalı bir koşuşturmaca vardı. Daha sonra Halid Ağa gözüktü. Yanında yine iki rütbeli askerle avlunun merkezine gelip koşuşturmaları izliyordu. Sonra Türkçe bir kaç sesli emir yağdırdı. Acemi oğlanlar birer ikişer avlunun merkezine toplanıp saf saf, uzun ve ince bir şekilde dizildi. Biz, yeni gelen devşirme oğlanlar ise uzaktan koşuşturmayı izliyorduk. Ve tekbir sesiyle hepsi birden ellerini kaldırıp, bellerinde bağladı.
    ···
    1. 1.
      0
      Kardeş sen bu geceye kadar bitir
      ···
    2. 2.
      0
      Ben gelip okurum
      ···
  5. 30.
    +16
    Halid Ağa üstünü silkti ve masadan kalktı. Ama sessizlik bir süre daha devam etti. Sadece sandalye gıcırdamaları ve masa sesleri duyuluyordu. Yanındaki rütbeli ve diğer düz askerlerde Halid Ağa ile birlikte yemekhaneden dışarı çıkarak gözden kayboldular. Ve şimdi tüm yeni devşirme çocukların yüzünü bir hüzün ve bir burukluk kaplamıştı.

    Derken yanımıza sap sarı saçlı, cam gibi mavi gözleri olan benden yaklaşık 4-5 yaş büyük bir genç gelip oturdu. ilk başta tek tek yeni devşirme çocukların yüzlerine baktı, daha sonra Akonla bana döndü. Sılavca "Rus musunuz?" diye sordu. Ben yarı şaşkın yarı heyecanlı söz alarak ben " Sılav asıllı Boşnağım" dedim. Akon biraz daha temkinli " Rusum" dedi. "Hazar taraflarından göçme Rus." Adlarımızı sordu tek tek. Sert bir mizacı yoktu. Fakat bize karşı naifte değildi. Ciddiyetini elden bırakmıyordu.

    Bizde muhabbete katılarak ona adını sorduk, onunla tanıştık. Adı Viktor'du. istanbul'a ilk gelişi 6 sene önceymiş. Benim gibi 9 yaşlarındayken ilk defa ayak basmış bu topraklara. ilk geldiğinde burada çok kalmamış. Onu Trakya ilinde Kırkağaç köylerinden birine, bir aileye yetiştirme evlat olarak vermişler. Orada 3,5 sene kalmış. Türkçe'yi ailesinin ve sübyan mektebi hocasının yardımı ile öğrenmiş. Semizlenip büyüyünce memurlar gelip onu ailesinden almış. Burada da yaklaşık 2 senedir eğitim görüyormuş.

    Onun gözlerine dikkatlice bakarak "Aileni özlüyor musun?" diye sordum. Anam Hatice ile babam Akıncı'yı özlemem mi hiç, dedi. "Onlar bana hep iyilik ettiler. Çocukları yoktu. Beni çocukları gibi gördüler." dedi. Aslında ben gerçek annesi ve babasını özleyip özlemediğini merak etmiştin. Demek ki, insan bir süre sonra içine gömmek zorunda kalıyordu sevgisini. Daha sonra bize dönerek " Ben burada bir veya iki yıl daha buradayım. Siz geldiğinizde belki tekrar görüşemeyiz. Ama buradayken ne yardıma ihtiyaç duyarsanız benden isteyin." dedi. Ciddi biriydi ama yardımseverdi de.

    Akon elle işaret ederek sılavca kalkalım deyince diğerleri de dilimizi bilmeseler de anlayıp ayaklandı. Havanın karanlığında, burada geçirdiğim ilk gecede koğuşlarımıza doğru geri döndük.
    ···
  6. 31.
    +15
    Beyler geldim. Az sonra hikayenin devdıbını girmeye başlayacağım inşaAllah. iyi okumalar.

    Bu arada dün 19 değerli insandan bahsetmiştim. Bugün en son baktığımda 26 olmuş. Beni mutlu etmeye devam ediyorsunuz. Ne kadar çok insan takip ederse o kadar mutlu olurum açıkça söylüyorum. Teşekkürler...
    ···
  7. 32.
    +15
    Koğuşlar sessiz ve soğuktu. içerisi yemekhane kadar ışıl ışıl mumlar ile yanmıyordu. Akon'un girişten bulduğu bir mum ile birinci kata doğru çıktık. Kendi odamıza geldik. Herkes üstünü değiştirdi. Samanla dolu yataklara herkes birer ikişer yattı. Akon ise kendi hazırlıdığı soba yanındaki yer döşeğine yattı. Son bir kez daha Akon'a baktım. Bana şu zamana kadar yaptığı iyilikleri düşünüp ona minnet borcum olduğumu tekrar kendime hatırlattım. Sonra annem Andreja ve babam Nikola gözümün önüne geldi. Burunlarım da tütüyorlardı. Daha sonra arkadaşlarım Ponçi ve Komero'yu hatırladım. Bir de kedim Zuzu'yu. Ve göğüs kafesimin tam sol tarafına bir sancı saplandı. Onları hala çok özlüyordum. Ve sonra gözlerimden sessizce yaşlar akarak uyuyakaldım.
    ···
    1. 1.
      +2
      Güzel anlatıyorsun kırdeş
      ···
      1. 1.
        +1
        Eyvallah bro. iyi okumalar.
        ···
    2. 2.
      0
      Her şey mükemmel de ponçi ne amk skfkfkdifk
      ···
      1. 1.
        +1
        Güldürdün be panpa. Saolasın. (:
        ···
      2. 2.
        0
        Hocam yoldayim okuyorum atar atmaz
        ···
  8. 33.
    +15
    Panpalarım ilginiz ve alakanız için teşekkür ederim. Uyandım. Ve hikaye inşaAllah kaldığı yerden devam edecek.
    ···
    1. 1.
      0
      Yazcan mı artık
      ···
      1. 1.
        0
        Yemek yedim. Başlıyorum inşaAllah.
        ···
    2. 2.
      0
      Go goo haydwe
      ···
  9. 34.
    +15
    Beyler yemek yiyeceğim. Akşam 10.30-11 gibi gelip, kaldığımız yerden devam etmek isterim. Kalın sağlıcakla.
    ···
    1. 1.
      +1
      adamsın panpa çok güzel gidiyorsun şukuyu ekgib etmiyorum
      ···
      1. 1.
        +1
        Panpam eyvallah, çok teşekkür ederim. Başından beri takip ediyorsun destek veriyorsun.
        ···
    2. 2.
      +1
      The beğendim lo bekliyorum gelince haber ver
      ···
      1. 1.
        0
        Az sonra başlayacam inşaAllah panpa.
        ···
      2. 2.
        0
        Devam panpa devam
        ···
    3. 3.
      +1
      Fena yazıyor adam
      ···
      1. 1.
        0
        Eyvallah panpa. Teşekkürler.
        ···
    4. diğerleri 1
  10. 35.
    +15
    Sabah namazını Halid ağa kıldırmış, tesbihat yapıldıktan sonra da herkes ayakkabılarını giyip talim bölgesine doğru yürümeye başlamıştı. Oğlanlar, orada ikişerli sıra halinde bekliyorlardı. Acemi oğlan sayısı yaklaşık olarak sayabildiğim kadarıyla 70-80 kişi civarındaydı.

    Halid Ağa yanına bir askeri alarak bizim yani yeni devşirmelerin yanına geldi. "Bu ocakta inanç önemlidir evlatlar. Zamanla anlayacaksınız." dedi. Sılavca konuşurken tercümanda diğer çocuklara tercüme ediyordu. " Bugün iki devşirme birliğin gelmesini bekliyoruz. Yarın da geri kalan birlikler geldikten sonra tüm devşirmeler nakil için hazır olacak. Bugünlük de bizim misafirimizsiniz." dedi. Arada biz çocukların yüzlerine bakıp tepkimizi ölçüyordu. Daha sonra " Acemi oğlanlar her gün, günlük talimlerini yerine getirir. Sizlerin de ilk günden boş durmasını istemem. O yüzden bugün avlunun temizliğini, ağaç kabuklama ilaçlamasını, yemekhane tuvalet temizliklerini size bırakacağım. Başınıza bir asker bırakıyorum. O sizi görevlendirecek. Allah c.c 'a emanet olun. Akşam yemeğinde görüşmek üzere." diyerek sözlerini sonlandırdı. Daha sonra talim alanına doğru, acemi oğlanların yanına yöneldi.
    ···
  11. 36.
    +13
    Akşama kadar avlunun büyük bir kısmını temizlemiştik. Fakat Akonla birlikte çalışsakda işin acemisi olduğumuzdan ve avlunun genişliğinden, tüm avlunun temizliği tamamlanmamıştı.
    Akşam ezanından hemen önce gezen görevli asker tüm devşirmeleri teftiş etmeye başlamıştı. Sıra bize geldiğinde etrafı şöyle bir kolaçan edip baktı. Beğenmediği yüzünün hafiften değişen ekşiliğin de belliydi. Akon benden önce davranıp bugünlük yorulduğumuzu ve bitirmek istediğimizi anlatmaya çalıştı. Fakat askerin yüzü kızarmaya ve sesi yüksek çıkmaya başlamıştı. Akon ile ben böyle olunca bir iki adım geri çekildik. Ve askerin bize bağrışını seyrettik.

    Tam o sırada yemekhanede tanıştığımız Viktor'un yanımıza geldiğini gördüm. Viktor askerle bizim aramıza girip kendi yanına çekti. Aralarında Türkçe bir şeyler konuştular. Viktor bize dönüp sılavca "Siz gidin. Ben onu sakinleştiririm." dedi. Asker bu sefer artık bizle ilgilenmiyor, Viktor ile hareretli bir tartışmaya giriyordu.

    Biz oradan uzaklaştık fakat arada arkama bakarak Viktor'un ne yaptığına bakıyordum. Bizim için kendini araya sokmuş, belki de başını yakacaktı. Akonla, ben akşam yemeğini beklemek için yukarı odamıza çıktık. Camdan aşağısı görülüyordu. Viktorla diğer askerin yanına bir kaç oğlan ve askerde toplanmıştı. Derken Halid Ağa avluda görüldü ve onları yanına çağırdı.
    ···
    1. 1.
      +1
      Birakma sakin hadi bakalim
      ···
  12. 37.
    +13
    Herkesin arasından kendime yol açarak kalabalığın içinden çıktım. Arkama bile bakmamıştım o heyecanla. Sonra fark ettim ki Akon'da geliyor. Ve ben ilerledikçe yanımıza odamdaki arkadaşlarım da dahil olmuş. Ve sonra diğerleri...

    Hepimiz Halid Ağa'nın odasının olduğu binaya geldik. Kapıdaki asker teker teker hepimizi odaya aldı. ilk girenlerden biri de bendim. Giren yüzünde tedirginlik, heyecan, korku, şüphe ve daha bir çok duygu karmaşasıyla giriyor, çıkanlar ise yüzündeki rahatlama ve dingin huzurla çıkıyordu.

    Odaya girdiğimde Halid Ağa yanında başında sarığı olan, üstünde siyah bir cübbe bulunan tanımadığım bir adamla bekliyordu. ikiside yere diz üstü oturmuşlardı ve bana bakıyorlardı. Halid Ağa benim de önlerine geçip oturmam için elini açarak buyur etti. Sonra bana dönerek bu zatın dediklerini sağ elinin işaret parmağını kaldırarak tekrar et dedi. Bende işaret parmağımı kaldırdım ve ilk defa duyduğum kelime-i şehadeti o zatın arkasından tekrarlayarak söyledim. Daha sonra Halid Ağa bana dönerek ellerini yüzümde kavrayıp alnımdan öptü. "Artık müslümansın oğlum."dedi. "Allah c.c mübarek etsin."
    ···
    1. 1.
      +4
      Çok pis gaza geliyorum amk birde cenk Zaman'larını anlatmaya başlasan kılıçla fırlarım dışarı Allah Allah nidalarıyla
      ···
      1. 1.
        0
        (: Güldürdün panpa. Eyvallah.
        ···
  13. 38.
    +13
    " Hepiniz bugün burada kendi hayatlarınızın kırılma noktasındanız. Hepiniz bugün burada benliğinizi bulacağınız noktadasınız. Hepiniz bugün burada yeni bir başlangıcın arifesindeniz.
    Sizlerin hepinizin alınlarından öperim. Ailelerinizin yanından ayrılarak onlarca arşın yolu katederek cihanın baş şehrine geldiniz. Burada Osmanlı Acemi Ocak'ına katıldınız.
    Kiminiz geceleri içten bir şekilde gözyaşı döktü, kiminiz kalplerinin hızlı atışlarıyla sabaha uyandı. Ama eminim ki hepiniz bir gün, bir yeniçeri olma hayalini seçildiğiniz günden bu yana bir kerede olsa kurdunuz.
    Bugün bu yolda önemli bir adım atacaksınız. Sizler bu devlet-i cihanın değerleri olarak, bizlerin göz bebekleri olarak mahremimiz, gizlimiz olan devlet-i aliyyenin ailelerine evlat olacaksınız.
    Ve sizler bizim değerlimiz olduğunuzdan, sizleri yüce değerimiz islam'la şereflendirmek istiyoruz. Hepiniz bizim dinimizde daha kirlenmemiş kalpleriyle, toz değmemiş zihinleriyle o kadar çok değerlisiniz ki sizlere islam'ı anlatmak ve onun güzelliklerini yaşamanıza vesile olmayı gönülden arzuluyoruz.
    Kura çekiminden önce hepinizi sırayla odamda bekleyeceğim. Hepinizin de sırayla gönülden geleceğine inanıyorum. Çünkü ben bir ağanız olarak değil, bir abiniz olarak bir babanız olarak sizden bunu rica ve istirham ediyorum."
    ···
  14. 39.
    +12
    Akonla yataklarımızı topladık, eşyalarımızı katlayıp dürüp bohçalarımıza koyduk. Biz gittiğimizde daha kimse yoktu. Sonrasında diğer çocuklarda gelmeye başladı. Onlarda yataklarını topladılar, bohçalarını hazırladılar.

    Akonla ben erken geldiğimizden toplanma işimizde erken bitmişti. Akon bana dönerek gözüyle çıkalım işareti verdi. Az bir süre sonra odadaki devşirmeler birbirlerinden ayrılacağından dolayı Akon diğerlerini beklemek istememişti. En azından bu hareketini buna yormuştum. Çünkü geldiğimizden beri sadece bana değil tüm odadakilere abilik yapmıştı fakat artık ayrılık vakti gelmişti.

    Hareketlenmiş odadan giderken "Akon" diye bir ses işittik. Arkamızı döndüğümüzde ilk geldiğimiz gün yatak kapışması yaptığımız Yunan asıllı Dimitris'in seslendiğini anladık. Dimitris Akon'un yanına yaklaştı. Ve elini uzatıp tokalaşmak istedi. Yunanca bir kaç cümle sıraladıktan sonra başını hafif öne eğerek sanki saygı ve minnetini belli etmek istiyordu. Evet Akon gerçekten büyümüş ve küçülmüş biri gibiydi bir liderdi, bir ağabeydi. Bunu odadakilerde anlamıştı. Ve ona, Dimitris'in saygı duyduğu gibi saygı duyuyolardı. Şu koğuşta bir kaç günlüğüne beraber kalmış olsakta kimse tatsız ayrılmak istemiyordu. Akon'da onun elini sıktı. O da başını ileri geri sallayarak sılavca teşekkürlerini belirtti.

    Çocukluk saflıktı. Çocukluk adı gibi sabilikti. Ve çocukken birbirmize kin tutmazdık. Akon ile Dimitris de farklı milletlerden de olsa çocuktu ve saftı. Ailesinden ayrı kalmış bu iki çocukta yeni yakınlarının, yoldaşlarının birbirleri olduğunu biliyordu. Ve gitmeden önce birbirlerinin saygısını ve sevgisini kazanarak ayrılıyorlardı.

    Daha sonra Akon ile ben hemen ayrılmayıp diğerlerini de bekledik. Aşağıya, avludaki kura çekimine odadaki tüm devşirme çocuklarla beraber indik.
    ···
  15. 40.
    +13 -1
    Beyler saat ilerledi. Burada ara verelim. Teşekkürler yazarken bana katıldığınız için. Kalın sağlıcakla. Yarın gece görüşmek üzere inşaAllah.
    ···
    1. 1.
      0
      Cugulayan pekekenttir
      ···
  16. 41.
    +12
    Ve Halid Ağa uzakta görünmüştü tekrar, bizler kendi aramızda sohbete devam ederken. Tekrar yine kendine has ağır ama yeri kavrayan adımlarıyla kura torbalarının bulunduğu masanın arkasına geçti.

    Daha sonra sessizce bizleri biraz süzdü. O sırada solundaki yaveri peştamelinin arasındaki kemerden rulo haline bir kağıt parçası çıkardı. Ve Halid Ağa'ya doğru uzattı. Halid Ağa önce yaverine daha sonra uzatılan kağıda bakıp ruloyu aldı. Ve tekrar bize döndü.

    Boğazını hırıldatıp, ağzını diliyle ıslattıktan sonra elini masaya vurarak sessizliği sağladı. Çocuklar şimdi onu pür dikkat dinlemeye başlamıştı.

    " Başta sizleri kutlayarak başlamak istiyorum. Allah c.c. hepinizi mübarek etsin. Bundan sonra aziz eylesin. Vatana, millete, devlet-i aliyeye hayırlı insan etsin.
    Az sonra kura çekimlerine başlayacağız. Fakat bilmeniz gereken bir husus var. Aranızdaki 57 çocuğun hepsi bu kuraya dahil olamayacak. Bazılarınızı bu kuradan muaf tutacağız. Ve şimdi onların isimleri okuyup bu sürüden ayrılmalarını istiyorum."
    ···
  17. 42.
    +12
    Halid Ağa'nın odasına tüm çocuklar girmişti. Karşı gelen bir çocuk bile olmamıştı. Hepsi artık müslümanlıkla şereflenmiş olarak yeni bir hayata başlayacaklardı. Hepsi yeniden doğmuştu ve bunu zamanla anlayacaklardı.

    Tüm çocuklar Halid Ağa'nın odasından çıktıktan sonra geri yemekhanenin önündeki alana geldi. Herkes yeniden tekrar toplanmıştı. Ama bu sefer bir sessizlik yok aksine herkes yanındaki arkadaşlarıyla bir şeyler konuşuyor, kimi gözlerini açarak yaşadıklarını anlatıyor, kimisi de karşısındakinin ne yaşadığını merak eden gözlerle dinliyordu. Artık herkes kura çekimine hazır ve Halid Ağa'nın gerisin geriye gelmesini bekliyordu.
    ···
  18. 43.
    +11
    Avludan gelen sabah ezanı sesiyle gözlerimi araladım. Gözlerimi avuştururken yine dünkü gibi asker sesi odalarda yankılanıyor, koğuşları kaldırıyordu. Derken yer yatağımın sol tarafında, bir gölgenin oluştuğunu kısık gözlerle fark ettim. ilk baş kim bu diye çekinirken, başımdaki kişinin Viktor olduğunu ve beni mavi gözleriyle incelediğini fark ettim.

    Tebessüm ederek, "Uykucu kalkma vakti. Sabah oldu." diyordu. Onu görünce içime bir huzur ve sevinç doldu. Pişmanlığın getirdiği vicdan azabıyla kendimi tutamadım ve boynuna sarıldım. "Dur, dur! Şimdi de beni boğacak mısın diyordu?" gülerek. Sonra aklıma bir anda Halid Ağa'nın dedikleri geldi. Aramızda sılavca konuşmamamız gerekiyordu, eğer fark edilip şikayet edilirse bu sefer gerçekten başı ciddi bir belaya girebilirdi. Ve onun masmavi gözlerine bakarak "Viktor, Halid Ağa tekrar konuştuğumuzu yakalarsa bu sefer hem seni hem de beni ağır cezalandırabilir." dedim. Sonra meraklı gözlerle " Sen nasıl buraya geldin? Nerelerdeydin? Hep sana baktım yemekhanede, avluda." Bu sefer o benim siyah zeytin gözlerime bakıp " Sen merak etme kardeşim. Daha kimse uyanmadı baksana odada. Fark eden olmadan gideceğim zaten. Son kez sana bakıp, elvada demek için geldim." dedi.
    Anlayamadım, ne oluyordu? Neden gitmekten bahsediyordu Viktor? Daha 1-2 sene burada kalacağından bahsediyordu. Sonra düşündüm ki benim yüzünden cezalandırılıyor. Gözlerimde yaşlar dolmaya başladı. Hem onu son kez göreceğimden, hem de benim neden olduğum başına gelen müsibetten.

    Viktor elleriyle gözümü sildi. " Ağlama kardeşim. Ağlama. Halid Ağa sandığın gibi gaddar bir adam değil. Hem o da sılav biliyor musun? O yüzden sılavcayı pürüzsüz konuşuyor. Ve o yüzden beni hep sevdi. Ama dünkü olaydan sonra oğlanlar arasında ve askerler arasında sivrildim, göze battım. Halid Ağa beni korumak için Yeniçeri Ocak'ına bir sene erkenden gönderecek. Bir sene belki ayak işleri yapacağım ama daha sonra kendimi gösterirsem ocağa gireceğim. Sakın üzülme. Vardır bunda bir hayır. Hayır nedir bilmiyorsun değil mi? Önemli değil. Sonu güzel olacak diye düşün ve sakın pişman olma tamam mı?" dedi. Daha sonra elini kemerine soktu. Bir küçük ağaç tahtası çıkardı. Ve elimi açmamı söyleyip elime uzattı." Bu öz babamın bana küçükken yaptığı küçük bir at heykelcik. Babam marangozdu. Ve bana hep oyuncaklar yapardı. Bunu sana veriyorum ki gördüğünde beni hatırla, hiç unutma." Sonra sıkıca bana sarıldı. içine çekip koklayıp, öptü. Ve ayağa kalkıp. Yanımdan uzaklaştı.

    Tam kapıdan çıkarken "Viktor" diyebildim. Döndü. "Sen de beni unutma. Kardeşini hep hatırla."
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Bu hikaye trende çıkmalı coşmalı.
      ···
      1. 1.
        +1
        Panpam utandırıyorsun. (: Daha çok kişinin okumasını, faydalanmasını bende istiyorum. Fakat sözlük ortamı pek müsade etmedi. Kalan sağlar bizimdir. Biz bize devam etmek istiyorum.
        ···
      2. 2.
        0
        Devam et bırakma panpa zevkle okuyorum ben. Eminim benim gibi düşünen birkaç kişi daha vardır.
        ···
  19. 44.
    +11
    Bunu gördüğümde, Viktor'un başını belaya soktuğumdan içimi bir kasvet kapladı. Benim yüzünden bundan sonraki yaşamında sıkıntılar çekebilirdi. Bu yüzden neden Viktor'u öylece bıraktım diye pişmanlık duymaya başlamıştım.

    Bu halde camdan bakarken odaya bir asker girdi. Bana gelmemi işaret etti. Akon da ayaklanınca ona durmasını ve sadece benim gelmemi istedi. Onunla birlikte ana koğuştan çıkıp peşi sıra onu takip ettim. Ve beni görevli memurların kaldığı binaya zütürdü. içimde Halid Ağa'nın beni çağırdığı hissi vardı. Ve dediğim gibi de olmuştu. Halid Ağa'nın kapısının önüne getirip kapıyı çaldı. içeri girdiğimde Viktor, tartıştığımız asker ve Halid Ağa vardı. Halid Ağa ben girince askere göz işaretiyle çık, dedi.

    Bana dönerek sılavca konuşmaya başladı. " Andrev. Daha çok küçüksün biliyorum. Fakat bilmelisin ki hayatta bazı anlarda yaptığın hatanın telafisi ağır olur. Viktor benim sevdiğim acemi oğlanlarındandır. Ve görüyorum ki o da seni sevmiş. Sevmiş ki seni korumak için kendi geleceğini bile riske atmış. Bilmiyorum, belki aynı dili konuşmanızdan belki de kendisine çocukluğunu hatırlatmandan bu kadar sahiplendi seni. Fakat artık şunu öğrenmelisin ki bu hayatta her an ne Akon gibi bir abin, ne de Viktor gibi bir dostun olacak. Viktor acemi ocağında yapılmaması gereken bir hata yaptı. Ve bir asker buna şahit oldu. Türkçe haricinde başka dilde başka bir acemi oğlanla iletişime geçti. Bunun burada cezası var. Fakat ben senin buraya daha ilk gelişine ve tecrübesizliğine vererek onu az bir ceza ile cezalandıracağım. Ve bir daha da hiç bir acemi oğlanla kendi dilinde konuşmaman gerektiğini unutmayacaksın." dedi.

    Benim çıkabileceğimi söyledi ve çıktım. Akşam yemeğinde, avluda, ana koğuşta gözlerim hep Viktor'u aradı. Fakat onu Halid Ağa'nın odasından başka bir yerde göremedim. içim burkularak ve pişmanlık hissederek Akon'un dün hazırladığı yer döşeğinde gözlerimden süzülen yorgunlukla uykuya daldım.
    ···
  20. 45.
    +11
    Beyler sizde anlarsınız ki belli bir kurguda yazıyorum. Ve taze hazırlayıp sunuyorum. Bu bütünlüğü bozmamaksa, benim için hikaye yazarken en büyük hedeflerimden. O yüzden lütfen seri yaz uyarısı yapmayın. 20 tane saçma entry atacağıma 3 tane düzgün entry atmayı tercih ederim. Sabrınız için teşekkürler.
    ···