-
26.
+35 -1Halid Ağa kapıdaki görevliyle konuşurken Acemi Ocağı'nı incelemeye başlamıştım. Yüksek duvarlarla çevriliydi. istifleme taşlarla inşa edilmiş yüksek duvarlarla... Duvarların üzerinde saçaklar vardı. Duvarların boyuda yaklaşık 50 karıştı yani 5 yetişkin adam boyunda. Duvarlara baktığımda hiç pencere izine rastlamadım. Bu benim içimi bir anda ürpertmişti. O kadar geniş ve uzun duvarların neredeyse hiç penceresi ve kapısı yoktu. Ama yeni yuvam burasıydı ve buraya alışmalıydım.
Daha sonra Halid Ağa tüm devşirme çocuklara seslendi. Hepimiz tek sıra halinde açılan geniş tahta kapıdan içeri doğru girmeye başladık. Bilinmezliğe doğru, geleceğimize doğru.
Kapıdan içeri içeri girdiğimde beklemediğim bir şekilde açık bir yeşil alanla karşılaştım. Ve burası öyle dışarıdan görüldüğü gibi ışık almayan bir yerde değildi. Üstü tamamen açık olan bu geniş alanda bir iki bina ve kulübenin yanında, çitlerle çevrili alanda bir çok tahta ve bezden cansız mankenler, okçuluk kıyafetleri, eğerler, koşu takımları yerlerde ve tahta direklerdeydi.
Daha sonra bir sesle daldığım manzaradan sıyrıldım. " Adın ne?" -
-
1.
0Okurum.bir ara
-
1.
-
27.
0Rezz trend seziyorum
-
28.
0Rezzerve
-
29.
+2Açemi oçağına girmek için belirli yaşa kadar eğitim görüyon bir sınav oluyon eğer derslerin iyise devlet memuru okuluna eğer bedenin iyise açemi ordan yeniçeriye
-
-
1.
0Hikaye devam ediyor panpa. Beklemede kal.
-
2.
0Tamam .
-
1.
-
30.
0Bekliyoruz
-
31.
0Rezerved
-
32.
+27Sağıma döndüm ve elinde kamçısı, belinde kılıcıyla çam yarması bir adamla karşılaştım. Bana doğru, gözlerimin ta içine doğru keskince bakıyordu. Müslüman olmadan önceki adımı yutkunarak zorlukla söyleyebildim. "Andrev".
Elini yüzüme doğru zütürdü. Bir adım geriye doğru geldim. Halid Ağa solumdan seslenerek " Korkma" dedi. " Seni deftere yazmak için çürük var mı diye bakıyor."
Adam çenemden tuttu. Ağzımı açtırdı. Kulaklarımı kontrol etti. Saçlarımın diplerine baktı. Halid Ağa'ya dönerek anlamadığım dilde, o dilde Türkçe, bir kaç soru sordu. Sonra Halid Ağa bana dönerek " Defterdarbaşı tam yaşını, bildiğin bir hastalığın olup olmadığını soruyor" dedi. Bende Halid Ağa'ya bir iki ay sonra 9 yaşıma gireceğimi, bildiğim bir hastalığımın olmadığına söyledim. Halid Ağa dediklerimi defterdarbaşına söyledikten sonra sıra diğer çocuklara gelmişti. Hepside benim geçtiğim yoklamadan tek tek geçti. Daha sonra defterdar bizim boylarımızı ve kilolarımızı ölçerek not aldı.
Bu işlemler tamamlandıktan sonra Halid Ağa bizlere dönerek " Bugün burada kalacaksınız. Devlet-i cihanın çeşitli eyaletlerinden sizler gibi bir çok sübyan geliyor. Hepsi çeşitli acemi ocaklarına intikal ediyor. Burayada daha gelecek sübyanlar var. Hepsi toplandıktan sonra sizleri yeni yuvalarınıza dağıtım başlanacak." dedi.
Çocuklar ve bende dahil olmak üzere "yeni yuvalarımız" denilince birbirlerimize baktık. Oysaki asıl temelli kalacağımız yerin burası olduğunu sanıyorduk. -
33.
+33Yeni yuvalarımızın ne olduğu merakıyla çocuklar arasında bir uğultu yükseldi. Halid Ağa ve yanındaki bir asker " Seslerinizi kesin! Burası sabi yuvası değil." diye sert bir ikazda bulundu." Akşam ezanı okunmadan ahırın yanındaki ana koğuşa gidecekseniz. Boş koğuşlardan birine yerleşin. Burada bir günde kalabilirsiniz, bir kaç günde. O yüzden buraya kendinizi çok alıştırmadan yerleşin. Dediğim gibi çok alışmayın. Hatta bundan sonra hiç bir yere alışmayın! Sizin geleceğiniz artık Osmanlı payı tahtına bağlı." deyip yanındaki askerin kulağına eğilip bir kaç şey söyledi. Daha sonra " Akşam ezanı okunup hava kararmadan yemekhanede hazır olun" diyerek sözlerini bitirdi.
O arkasına dönüp ilerlerken, yanındaki askerde el ve kol hareketleriyle kendisini takip etmemizi emretti. Biraz daha buraya alışmış bir şekilde askerin arkasından birerli, ikişerli sıralar halinde yatacağımız koğuşlara doğru yürümeye başladık. Etrafta ise bizleri yarı alaycı, yarı umursamayan gözlerle süzen bizden büyük delikanlıların arasından geçerek... -
34.
+38Ana koğuş geniş avlunun içerisinde, girdiğimiz ana giriş kapısının sol tarafına yaklaşık 50 adım uzaklıktaydı. Yanında hayvanların beslenmesi ve barınması için geniş bir ahır bulunuyordu. Ahırın da bir 50 metre yanında yemekhane ve amirler koğuşu yer alıyordu.
Ana koğuşun önü geniş ve düz bir avluydu. Avlunun içerisinde bir çok ağaç bazı yerlerde bir kaç çeşme vardı. Avlunun üzeri tamamen açıktı. Gündüzleri hem güneş ışıklarıyla geceleri de ayın beyaz mehtap ışıklarıyla sürekli yıkanıyordu. Ana koğuşun, ahır ve yemekhanenin karşı uç tarafında, diğer yüksek taş duvarlara yakın talim ve eğitim alanı yer almaktaydı. istanbul Şehzadebaşı Acemi Ocağı'nın genel yerleşim düzeni böyleydi.
Önümüzdeki askerle ana koğuşa girdik. Askerin kapıdaki görevliye boş odaları sorduğunu anladım. Birinci kata çıktık. Boş odaların kapısına geldiğimizde kapının nasıl açılıp kapandığını el işaretleriyle tarif etti. Yatakların çarşaflarını ve sobanın malzemelerinin yerini tarif etti.
Daha sonra el kol işaretiyle gideceğini ifade edip kapıyı üzerimize kapadı. Ve şimdi yeni oda arkadaşlarımla birlikte yeni yerimize yerleşip akşam ezanını beklemeye koyulduk. -
35.
+50Beyler okuyup beğenen panpalar kendini belli etsin. Şukularını ekgib etmesin. Daha çok panpanın okuması için baştaki entrye şuku atmanızı rica ediyorum.
-
-
1.
0Ben sana dedim kardeşim sen yaz hikaye kedini belli eder diye gayet iyi gidiyorsun
-
-
1.
0Eyvallah kardeşim teşekkürler. Teşvikleriniz ile devam ettim zaten.
-
1.
-
1.
-
36.
+1ben okuyom devam eyle
-
-
1.
0Tamamdır panpa. Senin için devam.
-
1.
-
37.
+43 -1Koğuş içerisinde 3 adet ağaçtan yapılmış iki yataklı ranza vardı. Bir kişinin yerde yatması gerekiyordu ama kimin? Adının Dimitris olduğunu daha sonra öğrendiğim Yunan asıllı çocuk bu durumu erken fark etmiş olacak ki hemen bir yatağa atlamış ve anlamadığım bir dilde burasının kendisine ait olduğunu ifade etmeye çalışmıştı.
Açıkçası ilk günden sorun çıkmasını istemiyordum. Ama bir sorun daha şimdiden bizim için kapıda gözüküyordu. Daha sonra göz açıp kapayasıya diğer çocuklarda yataklara kendilerini atmıştı. Bir yatak kalmıştı. Ve o yatak ya Akon'un olacaktı ya da benim. Akon bana baktı. "Bu gece sen yat burada. Yerde kendime yer ayarlarım ben. Diğer gecelerde kendi aramızda dönüşüm yaparız." dedi. Akon bu hareketiyle tekrar benim saygımı kazanmış. Ve onu biraz daha kendime abi olarak görmeye başlamıştım.
Herkes yatağını seçip çarşaflarını sererken akşam ezanın sesi, artık ezanın sesini biliyordum, duyulmaya başlamıştı. Hazır olan çocuklardan bazıları hareketlenmiş ve hızlıca kapıya yönelip koşmaya başlamıştı. Tam o sırada Akon'dan beklemediğim bir ses seviyesinde bağırış işitmiştim. Diğer çocuklar ne olduğunu anlamadan yerlerine çivilenmişti. Akon tekrar Sılavca yerinizde kalın, beraber gidecez diyordu. O çocukların bu söylenenleri anlamadıklarına emindim. Fakat korktukları da yüzlerinden belliydi. Ve Akon'un sözünü dinleyip içeri girdiler. Herkes yerini tamamladığında beraber yemekhaneye doğru yol aldık. Fakat bu sefer başımızda artık Akon vardı. -
38.
+1Rezervasyon
-
39.
+16Panpalar uykum geldiği için burada ara veriyorum. Rezlerinizi alıp, baş entrye şukularınızı ekgib etmeyin. Kalın sağlıcakla.
-
-
1.
-2Ekgib ne lan mal
-
1.
-
40.
+1Rezervasyon
-
41.
0Önlerden rezzzz
-
42.
0Rezervasyon
-
43.
0rezervatif
-
44.
0Rezervasyon
-
45.
0Rez pnp sarıyo
başlık yok! burası bom boş!