-
51.
+316 Haziran 2003
"Ağabey bu yoldan geçecekler." dedi. Kafamı salladım. Amerikan konvoyu geçecekti. Bu konvoyların özellikle hiç durmamaları idi. Örnek veriyorum önlerine çoluk çocuk kadın atın durmaz ezer geçerler. Hiçbir şey olmamış gibi yola devam ederler. Acaba ateş alınca ne yapacaklardı.
Yine parça parça dağılmış olan ıraklı direnişçiler ile birlikteydik. Tam vadide pusu atacaktık Amerikan askerine. Benim amacım 1-2 tanesini yakalayabilmekti. Sorguya çekebilirdik. Yılanın bu tip işlere gideceğini düşünmüyordum çünkü.
Beklemeye başladık. illa ki geçecekti konvoy, kendimizi de belli etmemeye çalışıyoruz bir yandan. Ben sniper ile duruyorum. Uyardım 1-2 asker kalınca uyarı yapacağım ben. ingilizceyi nereden öğrendin tarzında sorular sorsalar bile cevap vermedim ama Serdar ile durmadan bunların anlayamayacağı şekilde konuşmam vs vs bunları endişelendiriyordu. -
-
1.
0Blackwater ocları
-
1.
-
52.
+319 Haziran 2003
O geceyi orada geçirdik. Bize su verdiler ama tam temiz bile değildi su. Kirlilik oranı %60 filandı. Bir bardak suyun %10unu anca içebiliyorduk. Onlar alışmıştı. Yemekleri yok denecek kadar azdı, olanlarda kirliydi dediğim gibi. Aç yatıyorduk nerdeyse.
Serdar konuşmuyordu. Bize oda verdiler orada kalacaktık. "Serdar suskunsun bugün." dedim. "Ağabey güvenemiyorum bunlara." dedi. "Neden?" diye sordum. "Bilmiyorum." dedi.
Uzunca bir süre sessizlik olduktan sonra "Ağabey şu yılanı ölmek pahasına öldürmek istiyorum." dedi. "Ajanlar döndüyse bizde döneriz. sıkma canını." dedim. "Emri verdiler bir kere, dönün deseler bile öldürmeden dönmeyelim." dedi. Yanımda potansiyel bir deli ile dolaşıyordum gerçi, ben sağlıklı mıydım ki? -
-
1.
+9 -2harbiden delisiniz mk suyun kirlilik oranını nasıl ölçtün :D
-
1.
-
53.
+3124 Haziran 2003
Bu köpekleri korkuttu bu havan saldırısı, her evi, her sokağı aramaya başladılar. Bize bunun haberi gelince istemsiz bir korku sardı bizi. Evi terkettik amacımız aranmış evlerin tarafına geçmekti. Üstümüzde silah, birisi çevirse bizi imkanı yok kurtulmamızın. Ya alırlar bize de işkence yaparlar ya da sıkarlar kafamıza.
Yolda gidiyoruz ama terledik, su gibi olduk. Tam sokağın sonuna geldik. Çok iyi hatırlıyorum, sola dönüş var, önümüz duvar. Sola dönmek zorundayız ya da geriye gideceğiz. Geriye gidersek %95 arayacaklar bizi dönme şansımız yok ve tam sola dönecekken ingilizce bir şeyler duymaya başladık ve bot sesleri.
"Ağabey ne yapacağız?" diye sordu Serdar, "El bombası." dedim elimizde bir tane el bombası vardı. Gözümü karartmıştım artık. Bu köpeklere esir olmaktansa ölürüz diye düşündüm. Şerefli bir ölüm her şeyden öteydi. Tam pimi çektim atacaktım bir kapı açıldı. "Gelin." dedi kapıyı açan. Türkçe olarak söyledi bunu. Pimi geri taktım. Hiçbir şey sormadan eve girdik. Adamın kafasına silahı dayadım "Kimsin?" diye sordum. -
54.
+317 Temmuz 2003
Planımızı yapmıştık. Roket vardı elimizde, Konvoy geçerken koyacaktık roketi. Yılanda gitmediğimizi öğrenince gelecekti. Çatışmaya hazırlıklıydık yani. Özellikle o patlamadan sonra güvenlik artık en üst seviyeye çıkarılmıştı.
Çünkü belliydi, normal halk yapamazdı o işleri, o tuzaklamaları birilerinin yaptığı çok belliydi. Onlarda biliyordu. Saat 16.00'a yakın konvoy geçerken roketi attım ben. Sonra bizimkiler bastı ateşi. idareli atıyoruz. Sniperı bekletiyorum ben Yılan gelirse onun beynini alıcam sniper ile planım öyle.
Destek akşam saatine yaklaşıldığı için havadan gelemedi tahmin ettiğimiz gibi. Karadan geldi ve yılanı gördüm. "Tatlı dil çıkarmadı seni oradan." dedim güldüm. Elinde sniper vardı onunda. "Yarım kalan bir hesabımız var." dedim kendi kendime. Nişangahtan bakmaya başladım. -
-
1.
+10Anasını gib onun
-
2.
+8 -1ALLLAAHUEKBER
-
3.
+3uf annesinin dıbına boşalt mermileri awp gibi p90 olsun bu arada csgo gelcekler için nickim öldüreninannesihuur
diğerleri 1 -
1.
-
55.
+306 Eylül 2000
Irak düzdü, her yerden her yere 3-4 saatte varılıyordu. Bizde sabah 9 civarında Erbile varmıştık. Çevirme filan olmamıştı. Yol değişmemizin büyük bir katkısı var çevrilmemizde sanırım 3 saatlik yolu 5 saatte gelmiştik. Köye giderken bir araba nedensiz peşimize takıldı. "Takip ediliyoruz." dedim. "Farkındayım." dedi.
Çok geçmeden 2-3 araba daha gelince "Polis veya asker bunlar. inşallah çevirme yoktur, işin sonuna gelince sıkıntı çıktı." dedim. "Nasıl atlatıcaz bunları?" diye sordu. "Bilmiyorum." dedim ama sıkıştırmaya başlamışlardı. Çok geçmeden de sayıları çoğalmıştı. "Bizzat Saddam'a zütürürler bizi alırsalar." dedim. "Atlatamayız bunları bu yolda." dedi. "Dukan Gölüne doğru sür." dedim. "Göle atlamayacağız değil mi?" diye sordu. "Başka şansımız yok." dedim.
"Arabayı bırakıp gidebiliriz göle düşersek çıkamabiliriz, birbirimizi kaybedebiliriz." dedi. Dağa doğru sürmeye başladı. Artık resmen dağa çıkmıştık. Arkamızdan kimse görünmeyince "Durdur arabayı." dedim. Arabayı durdurdu. Arabadan inip koşmaya başladık. Dağa doğru gidiyorduk. "Burayı atlattık mı bitti bu iş." dedim. -
-
1.
0Reiz bu arabanın benzini hiç mi bitmedi?
-
2.
+9erol gaz kullanıyorlar. yol biter gaz bitmez
-
3.
-2:ASFAS:AS:FQW:RQW:RQW:FAS:DASD: ASD::DASD ulan var ya gece gece güldürdün
diğerleri 1 -
1.
-
56.
+308 Mayıs 2003
Telsizden hala ulaşamamıştım Ertuğrul Ağabeye, küslük olmazdı. Sonuçta devlet için çalışıyorduk. Ertuğrul Ağabey profesyonel adamdı. Aramızda kan davası olsa yine vatan için bana kardeş gözüyle bakar operasyonu yönetir, yardım ederdi. Şimdi ne olmuştu da konuşmuyordu telsize, aklıma ölmüş olabileceği geldi. Bizim için hiç iyi olmazdı. "Hem nasıl ölmüştü ki?"
"Vatandan haberimiz yok, kim bilir ne oluyor?" diye sordum. "Ertuğrul Ağabey cevap vermedi mi?" diye sordu. "Hayır." dedim. Soğukta dağda etrafı izliyorduk. "Ağabey Bağdata gitmeliyiz." dedi. "Neden?" diye sordum. "Bağdat şuan en güvenlikli yer Amerikalı askerler için, buraları didik didik edecekler, dikkat çekmeyiz." dedi. "Amerika güvenliği sağlamışsa girmek kolay olmaz." dedim. "Yaparız ağabey bir şeyler." dedi.
O sırada Vatanın sesini duydum. "Vatan, iyi misiniz? Savaş durumu mu var Ertuğrul Ağabeye ulaşamıyorum." dedim. "Ertuğrul Ağabey Bingöldeydi. Bingölde deprem oldu. Ağır yaralıydı, kendine geliyor. iyi misiniz?" diye sordu. Beynimden vurulmuşa döndüm. "Şimdi durumu nasıl Ertuğrul Ağabeyin ölüm tehlikesi var mı?" diye sordum. "iyiye gidiyor, tek sorun kimliği." dedi. "Kimliği derken adamın kimliği her yerde geçiyor kimlikten sorun olabilir mi?" diye sordum. "Şuan hiçbir yerden geçemiyor, iyi durumda değiliz. Dengeler çok değişti." dedi. Derince bir iç çektim. "Biz iyiyiz." dedim. "Irak tamamen düşmüş." dedi. "Evet, tüm bölgelerin güvenliğini sağlıyorlar." dedim. "Türk olduğunuzu belli etmeyin." dedi. "Elimizden geldiği kadar." dedim. -
-
1.
+12kontrol ettim 1 mayıs 2003te saat 03:27de Bingöl'de deprem olmuş 6.4 şiddetinde.. ya sağlam bir araştırma var ya da adam harbiden casus beyler..
-
-
1.
+1Kanka bende kontrol ediyorum hiç bir bilgide tezat yok şimdiye kadar
-
1.
-
2.
+1Yine Nick-entry amk ahahhaha
-
1.
-
57.
+3021 Mayıs 2003
Gerekli bombaları temin etmiştik. Sanki bir komutan gibi yönetiyordum etrafa dağılanları. Bölgede ki dağları büyük ihtimal Amerikalı askerler idare ediyordu. Bir şekilde canlı bombaları içeri sızdırıp patlacaktık. Patlamalar sonucu Amerikan askerleri inmek zorunda kalacaktı aşağıya nöbet yerlerini bırakıp. Bizde nöbet yerlerine kümelenip kurşun yağdıracaktık bunların kafalarına kafalarına, benim tek amacım vardı oda yılanı öldürmek.
Canlı bombalar coğrafyayı iyi biliyorlardı. Sonuçta onların vatanıydı. Amerikan askerleri orada işgalciydiler. Amerikan askerlerinin bilmediği çoğu şeyi oranın halkı biliyordu elbet, içeri gireceğiz biz dediler sadece.
Sabaha karşı canlı bombaları gönderdik. Bizde hazırlandık. ilk patlamadan sonra çıkacaktık dağlara doğru. ikinci patlamada en azından nöbet yerlerinde olmamız gerekiyordu. ilk kez o kadar heyecanlanmıştım. Belki de o güne kadar Amerikaya en şiddetli şekilde direnme olacaktı. Diğer direnişçilere güç verecekti bu.
Ve yüksek bir ses duyuldu. Ayağımın altında ki yerin titrediğini hissettirecek kadar büyük bir patlama, anında dağa çıkmaya başladık. Serdar yanımdaydı. "Ağabey, görevimizi yapacağız hissediyorum." dedi dağı çıkarken. Ben ise yorgundum, bir dağı inmiştim. Bir dağı çıkıyordum. Tam nöbet yerlerine gelmişken dağda ikinci patlama duyuldu. Bu patlamayı gözlerimle görmüştüm. Kulaklarım daha iyi işitmişti.
Amerikan askerleri tahmin ettiğimiz gibi kimisi araçlarla kimisi yayan olarak inmeye çalışıyorlardı nöbet yerlerinden, intikam ateşiyle yanıp tutuşan, kimisi karısını, kimisi kocasını, kimisi çocuklarını kaybeden ıraklılar ateş yağdırmaya başladı Amerikalıların üstüne, o sırada üçüncü patlama gerçekleşti ve hemen sonra son patlama. Sokaklara yığılan sivillerde vardı. Sniper ile bakıyordum. Yılanın özelliklerine benzer bir adam arıyordum sadece. Görüp beynini dağıtmak için sabırsızlanıyordum. -
58.
+308 Haziran 2003
Irak kifrideydik. Bağdata gitmeye çalışıyorduk ama ara sıra sapmamız lazımdı yollardan. Normalde 2-3 saatte gidilecek yoldu. 2 günde normale göre 30 dakikada alınacak yolu alamamıştık. Yollarda peşmergeler çevirme yapıyordu.
Bildiğimiz terörist yani. "Ağabey." dedi Serdar. "Irak savaşı bittikten sonra bu peşmergeleri tek tek öldürmeyecekler ya, bizim sınıra gelecek hepsi. Terör ayaklanacak."
Aslında aklıma gelen ama düşünmek istemediğim bir durumdu. Kifride sorun yoktu ama ölüler vardı yollarda. Belli Amerikan askeri buraya da girmişti. Kendimizi kimseye göstermeden gitmeye çalışıyorduk çünkü Amerikanın sağda sola bıraktığı ajanlar, satın aldığı köpekler olabilirdi. -
-
1.
0burda kaldım rez
-
1.
-
59.
+3021 Haziran 2003
ilk kez o zaman Bağdata havan saldırısı oldu. Kim yaptı bilmiyorum ama tam bir karakola gelmiş havan. Zaten Bağdat savaş boyunca en çok havan saldırısına sahip olan yer, en çok Ebu garip cezaevi, her gün istisnasız aldığımız bilgilere göre vuruldu o hapishane, kim vurdu nasıl vurdu bilmiyorum ama amaç orada ki mahkumları öldürmekti askerleri değil, diyeceksiniz ne alaka? Neden kendi mahkumlarını öldürsünler. Şu yüzden; onları işkenceden, acıdan kurtarmak için.
Tabii ben daha detaylı bilmiyorum. Benim zamanımda yeni yeni merkezi hapishane yapıyorlardı orayı, tam olarak daha başlamamışlardı ama örnek veriyorum gücü sağladı ya bunlar. Şimdi ırakta olduğunuzu düşünün. Amerika geldi bizi kurtardı diye düşündüğünüzü düşünün, adam geliyor kapınızı çalıyor açıyorsunuz. "Saddam nerede?" diye soruyor, "Bilmiyorum." diyorsunuz sizi alıyor zütürüyor işkence yapıyor. Sizi saddamın destekçisi yapıyor. Çünkü ses çıkartabilen yok, ses çıkartanların sesini kesmişler. Sizde etliye sütlüye karışmayayım diye ses çıkarmamışsınız.
Böyle bir durum vardı yani orada, bir an önce gitmek istiyordum oradan. Vatanımı özlemiştim. Savaş vardı da, tam olarak savaş yoktu. Kesinlik yoktu. Bunlar beni çok rahatsız ediyordu. Kesinlik olmasını istiyordum, savaşcaksak sürekli savaşalım istiyordum ama bir görevimiz vardı. Ölmemek için çabalamamız lazımdı. Kendi vatanın olsa ölürsün, gözünü kırpmazsın ama senin görevin ölmeden öldürmek, yapmakta zorundasın. Zor günler geçiriyorduk, pgibolojik olarakta çöküyorsunuz. -
60.
+3025 Haziran gecesi 2003
Evden çıkıp, geldiğimiz yöne doğru koşmaya başladık. Emir önde biz arkada, uzun süre koştuk. Şehrin dışında doğru gelmiştik. Sonra bir yüksekliğe geldik. Dürbünü elime verdi. "Bak şurası Ebu Garip." dedi. Baktım. "Dışarıdan bir şey belli olmuyor." dedim. "içeriye girmek istemezsin." dedi.
Sabaha kadar evin bulunduğu bölümü izledik.
26 Haziran 2003
Öğle saatlerinde o büyük patlamanın uzaktan görünüşünü izledim. iyi mi oldu kötü mü oldu bilmiyorum ama birçok Amerikalının öldüğü kesindi. Aslında onların aralarında korkanda çoktu. insanlara işkence yapmayanda çoktu ama savaştı bu, iki tarafta bir şeyler kaybedecekti. -
61.
+3015 Ağustos 2005 - SON
Özetle, o gün A'yı kaçırdık. A'dan Blere haber yollayıp avucumuza aldık. Aslında bu bile bunların devletin en önemli birimini yönetemeyeceğinin kanıtıydı. Toplantı başkanı asla toplantının yerini değiştirmezdi. A Türk değildi, bir Amerikalıydı.
işin en şaşırtıcı yanı buydu. Blerin hepsini öldürdük hiçbir şey bilmeyen sadece kural gereği oraya gönderilmiş kişilerdi. A'yı uzun süre sorguladık. Adam bizim birimin çok yükseldiğini savaş zamanı onlara sorun çıkardığını bu yüzden temizlendiğini söyledi.
Tamamen temizlenip temizlenmediğini bilmiyordu. Çoğunu öldürdük dedi. Biz bu adamında kafasını sıkıp ortadan kaybolduk. Yeni kimlik, yeni isim, yeni yerler. izimizi kaybettirdik. 2011 yılında arap baharında her şey yeniden başladı fakat onu anlatmayı düşünmüyorum.
Arap baharı şuan sürmekte, teşkilatın durumu ile bilgiyi o zaman öğrendik ve temize çıktık 2011 yılında olanlardan sonrası.
Finali yapalım istedim. Yoksa yapamıcaz, sorusu olan varsa alabilirim. Dinlediğiniz için teşekkür ederim. Uzun uzun yazmak isterdim nasıl oldu nasıl aldık nasıl zütürdük, sonra nasıl ortadan kaybolduk arap baharı filan ama bu kadarı yeterli. -
-
1.
0tam girdim yazdın şükür hadi reis hızlı
Edit : haydaaa final yaptı adam sorularımız var kaç yaşındasın kurgumu bu herkesin merak ettiği ve benimde merak ettiğim şey bu * -
-
1.
0kurgu tabi la gerçek olurmu sence
-
1.
-
2.
0Eline sağlık
-
3.
0Hacı gözünü seveyima anlat o araları ya.
-
4.
0hacı sıra türkiyeye gelecek mi onu merak ediyorum suriye nolur esad gider mi fln fln
-
5.
0Guzel yazmista. Buda behzat ç nin finali aq
-
6.
0Eline sağlık ama amk senn diyecem, böyle final yakışmadı
-
7.
0Öldürülen rus generaller bizim işimiz mi
Suriyeye girmelimiyiz
Bu benim 2 sorum -
8.
0Rez
diğerleri 6 -
1.
-
62.
+295 Eylül 2000
Giderken bir anda başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. "Suikasti tam olarak engelleyemedik." dedim. "Ben nişangahtan izledim, tam tetiğe basacaktım. indirdin adamı." dedi. "Silahı nereden buldun?" diye sordum. "Ertuğrul Ağabey birisine yönlendirdi, basit bir bakkal." dedi. "INISlar geldi mi?" diye sordum. "Bilmiyorum çok durmadım." dedi.
Ellerimi yüzüme koydum. "Bizi 2 kişi gönderdilerse buraya, birimiz yapamazsak birimiz yapalım diye gönderdiler. Savaş çıkarmak isteyen adam sadece bir tane ajanla mı yetinir?" diye sordum. Bana baktı. Arabanın direksiyonuna sertçe vurdu. "Ulan akıl edemedik. Senin bir anda sıçradığını görünce takip ettim bırakmamalıydım." dedi.
Şaşırıyordum, çünkü ne beni takip ederken ne çatılarda Vatanı görememiştim. Gerçekten iyi yetişmiş, yetiştirilmiş bir Türktü. Yafa'ya girdiğimizde askerler sokakların başındaydı. "Dümdüz devam et. Bizi arabanın içinden göremezler, hızını arttırma." dedim. Sokaklar aranıyordu. "Yolu kesmişlerdir ilerde nereye gidiyoruz?" diye sordu. "Köprü var, köprüye gidiyoruz." dedim. "Ulan delirdin mi? Köprüde kesin çevirme vardır." dedi el frenini çekti.
"Dediğimi yap, köprüden geçtikten sonra gerisi basit." dedim. Köprüye doğru sürdü. Al Jumariyah köprüsünden geçiyorduk, köprüyü geçtikten sonra karşımızıa kavşak çıktı. "Dönme bir yere dümdüz devam et." dedim. Dümdüz devam edip otobana çıktık. Dümdüz devam ederken Mohamed Al-Qasim caddesinin kavşağı çıktı. "Dümdüz devam et." dedim. "Yolları nerden biliyorsun?" diye sordu. "Bilmiyorum." dedim. -
63.
+296 Eylül 2000
Vatan ön koltuğa, ben arka koltuğa kıvrıldım, uyuyacaktık. Yine el tetikteyken uyumak, bir gözün açık uyumak. Uyumakla uyumamak arasında kalmak. Ölmeye, öldürmeye hazır olmak. Bunların hepsini yaşıyordum.
3-4 saat ya uyudum ya uyumadım. Uyandım, Vatanda etrafı izliyordu. "Vakit kaybettik." dedim. Saat sabaha karşı 03.30 civarıydı. "Türkiyeye hayırlısıyla bir dönebilseydik. Gerçekleştirdiğimiz operasyon başarılı mı değil mi onu bile bilmiyoruz." dedi. "Öğreniriz." dedim.
Arabayı çalıştırdı. Saat 4e kadar köy yolundan çıkar Türkiyeye doğru yol alırdık. Gün de ayardı hem. "Nereden gireceğiz Türkiyeye?" diye sordu. "Sınırları tuttularsa tek tutmadıkları yer Kuzey Iraktır, dağdan girersek bildiğimiz şekilde gideriz." dedim. "Erbile gitmeliyiz o zaman." dedi. "Yolları tuttularsa sıkıntı büyür." dedim. "Büyük ihtimal Türkiyeye giden tüm yolları tutmuşlardır." dedi. "Şansımızı denemekten başka çaremiz yok." dedim. -
64.
+294 Mayıs 2003
Uzun süredir Ertuğrul Ağabeye ulaşamıyordum. Neredeyse 3 gün olacaktı hayra alamet değildi. Ayrıca Bağdattan gelen birisiyle konuştum. "Yılan kod adlı bir asker var mı?" diye. "Bir tane deli var, bir ıraklı generalin ağzından yılan sokmuş." dedi. Yalan, uydurma olduğunu anladım. Çünkü O sıralar generaller çok önemliydi. Özellikle Saddamın yerinin bulunması için hepsi sorgulanıyordu.
Ama olabilme ihtimali vardı. Belki de bu yüzden yılan demişlerdi. Çok sinsi olduğu içinde olabilir. Ertuğrul Ağabeye bir kez daha anons geçmeye çalıştım. Yine çıkmadı kimse, sinirim iyiden iyiye bozuluyordu.
Amerikan askerlerinin Irak'a yayılması kesinleşmişti. Bize doğru da geliyorlardı. O akşam yüksek gürüldü ile geldiler. Silahlıydık. Karşılık vermesek alıp zütürürlerdi, karşılık versek çok güçlülerdi. Mecburen sıcak temasa girdik. -
65.
+2915 Mayıs 2003
Dağlara kaçmış Sünniler ile konuştum. Birkaçı bizim kaçtığımız bölgeden kaçmıştı. Bir tanesi ile konuşma şansı buldum. "Gelenlerden 2 asker vuruldu. Bir tanesi yüksek rütbeliymiş. O bölgede güvenlik önemleri çok sıklaştırıldı. Her yeri arıyorlar" dedi. Vurduğumuz adamlardan bir tanesi rütbeli çıkmıştı.
"Yılan diye birisi gelmiş bölgeye, namı kendinden önce geliyor. Kimse artık." dedi. Bir anda pür dikkat kesildim. "O bölgede mi hala?" diye sordum. "Bilmiyorum, sadece duyum. Ne oldu bir anda ilgilendin?" diye sordu. Bir şey söylemeden kalkıp Serdarın yanına yürüdüm.
"Serdar bize bomba lazım." dedim. "Nasıl bir bomba ağabey?" diye sordu. "3-4 tane canlı bomba yapabilecek kadar." dedim. Gözlerini açtı şaşkın şaşkın bana baktı. "Aradığımız adam vurduğumuz iki kişi sonrası bölgeye gelmiş, uzak değiliz." dedim. "Uzaktan indiririz adamı." dedi. "Dağlarda kontrol vardır. Dikkat dağıtmak lazım." dedim.
Amerikan askerlerinin çoğu genç ve bilgisizdi, hiç bilmediği görmediği bir coğrafyaya gelmişlerdi. Pgibolojileri bozuluyor, korkuyolardı. illa ki nöbet yerlerini terkedeceklerdi büyük patlamalar sonrası. Benim görevim yılanı öldürmekti. Ben bunu yapacaktım. Bunun içinde canlı bomba gerekiyordu. Hem amerikan askerlerinden intikam almak isteyen çok ıraklı vardı. -
66.
+2917 Kasım 2003
Ertuğrul Ağabey bir dakika durmuyordu. Oradan oraya, oradan oraya koşuyordu resmen. Bir şeyler vardı. "Bunlar bir saldırı daha yapacak." diyordu. "Bir saldırı daha olacak, engel olmamız lazım." Bilgi geliyordu da bize ekgib geliyordu. içeri adam sokmuşlardı.
Yani Serdarın dediği gibi dibimize küçük Amerikayı kurmuşlardı. iç işlerimize de oradan müdahile ediyorlardı. ileri görüşlüydü, kardeşim benim. Emirle ben hazır kıta bekliyoruz. Bir emir gelirse beklemeden gidicez. Bir bomba daha patlarsa terör bölgesi ilan edilir Türkiye. -
-
1.
+5ajan bey her seferinde "müdahile" yazıyorsunuz şevkim kırılıyor "müdahale" yazınız lütfen
-
2.
0Ayraç panpaaaaa
-
1.
-
67.
+285Eylül 2000
Kepenk sesini duydum. Ahmed Muhri benim üstüme dükkanı kilitlemişti. Güvende sayılırdım. Belki de INIS'ın bile güvendiği adamın dükkanındaydım. Biraz kafamı koydum uyuyakalmışım kepenk sesi ile uyandım elimi belime attım fakat silahım yoktu. Sakin olmaya çalıştım, dolabın arkasındaydım. Kol saatime baktım sabah 5di.
Yeniden kepenk sesi duydum. Ardından dolap açıldı karşımda Ahmet Muhri elinde bir çanta ile duruyordu. Bir de kağıt vardı. "Planladın mı?" diye sordu. "Çantada ne var?" diye sordum. "Suikasti ellerinle mi engelleceksin?" diye sordu. Silah olduğunu anlamıştım. "Kağıt neyin nesi?" dedim.
Uzattı. Bakanın geliş saati yazıyordu. "Bu saatte gelecek." dedi saat hesabı yapmıştım fakat bakanın ne zaman geleceğini bilmiyordum. 13.30 yazıyordu. "Tamam." dedim. Dolabı kapatmadan çıktı.
"Buradan nasıl çıkacağım?" diye sordum duyması için yüksek sesle. "Arka kapıdan." dedi. Saat 8'e doğru atıştırmalık bir şeyler getirdi. Bende planımın üstünden geçiyordum. -
-
1.
+3 -20Ulan hani silahsiz gelmistin iraga neden elini beline atip silahim yok diye eksin yapiyon got
-
2.
+15Sen okuma amk
-
3.
0Harbi amk sen okuma okuyosanda okudunu belli etme
diğerleri 1 -
1.
-
68.
+2811 Eylül 2000
Önce cebimizde ki son para ile istanbul'da bir otele yerleştik. 1 gece konaklayıp Ertuğrul Ağabey'in yanına geçecektik. Temizlendik. Kendimi yatağa attığımda çok garip hissettim. Sırtım çok olmasa bile uzun süre sonra yumuşak bir yer görmüştü.
Vatan'da kendisini diğer yatağa attı. "Başardık." dedi. "Beni Iraklı zannediyorlar." dedim güldüm. "Kim bilir biz diye kaç kişiyi gözetim altına aldılar, kaç kişinin hakkına girdik Irakta." dedi güldü. "Aslında birçok kişi bize borçlu, savaş çıkmıyorsa tek sebebi orada ki roketatarı engellememiz." dedim. Kafasını salladı.
Gazete almıştık yanımıza incelemeye başladım." Sence ne olur bundan sonra? Özellikle Türk mermisi ile öldürmemi söylediler. Amaç neydi sence?" diye sordum. "Bizi savaşa çekemeyeceksiniz diye mesaj veriyoruz bence." dedi.
Mutluyduk, yatağa yatıp tavanı izlemeye başladım. Ülkemiz için bir şeyler yapmıştık. Belki de savaşı engellemiştik. Olacaklardan habersiz uykuya dalmıştım. -
69.
+281 Mart 2003 ***
işte bugün, terörün yeniden ayaklandığı gündür. Şuan başımızda olanlar bas bas bağırmışlardı o gün "Evet." diyin diye, 1 Mart Tezkeresi geçmesi lazım diye. Geçmedi. Irak'a bizim üstümüzden giremezler dedik. 4 oy daha evet çıksaydı geçecekti, 264 evet çıktı. Salt oy çıkmadı.
O gün işte Ertuğrul Ağabey ilk kez bu kadar tedirgindi. "Amerika terörü yeniden diriltecek." dedi. Şuan başımızda olan RTE o gün ben sizi uyardım, anlamadınız şimdi çekin cezanızı dercesine cümleler sarf etti. (Başbakan değildi A.G başbakandı o zaman.)
Ertuğrul Ağabeyi çok çaresiz görmüştüm. "Yavaş yavaş yok oluyoruz. Sadece biz değil ordu ve poliste tehlikede. Bir şeyler yapmak lazım fakat adımız vatan hainine çıkacak." demişti. Bense artık işlerin çok ciddileştiğini anlamıştım. -
-
1.
+1Ayraç iyi hikaye
-
1.
-
70.
+27 -120 Mart 2003***
Amerika Irak'a girmişti Kara harekatı başladı. Ailemle vedalaştım o gün. Ne olduğunu anlayamadılar. Çıktım gittim Ertuğrul Ağabeyin yanına, "Sen Serdarla birlikte Irağa gireceksin, benle Vatan istanbulda saklanacağız. Fazla vaktimiz yok, içeri alınabiliriz. Her şeyi hesaplıyorlar. Yollarına taş koyduğumuzu öğrenmeleri yakın." dedi.
Kısaca vatan haini ilan edilmeme az kalmıştı. Silahlarımızı aldık, Irağa dağlardan girecektik. Serdar yeni çocuktu hafif heyecanı vardı ama vatan için gözünü kırpmazdı. "Ağabey biz Irakta ne yapacağız?" diye sordu. "Türkleri koruyacağız. Türk sayılarını alacağız." dedim.
Amerika tek başına değil BM ile girmişti Irağa düşmesi çok basitleşecekti Irağın, zaten iran ve körfez savaşında Irağı tuzağa çekip gücünü azaltmışlardı. "Kaç gün kalacağzı ağabey ırakta?" diye sordu. "Bilmiyorum belki ay, belki yıl." dedim. -
-
1.
+2olaylar olaylar ekşın başlıyo hadi yaz panpa
-
1.
başlık yok! burası bom boş!