/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +545 -26
    23 Şubat 1999

    Dağda oturmuş etrafı izliyordum, yurdumun dağlarında. PKK dağılmıştı. Çelik ve Çekiç harekatları, terörist başının yakalanması. Artık PKK dağılma sürecini bırakmış yenilgiyi tamamen kabul etmişti. Uzun yıllar dağda ısınmaya ateş yakamayan biz şimdi istediğimiz gibi hareket ediyorduk. Ailemi özlüyordum.

    "Kaç aydır buradasın aslanım?" diye sordu gözlüklü adam. ismini öğrenmeye gerek duymuyordum. Zaten gerçek adı değildi. Sorsan gerçek adını bile unutmuştu. Cevap vermedim. Çünkü kaç aydır orada olduğumu biliyordu. Saçlarına ak düşmüş olan bu adam uzun yıllardır bu dağlarda geziyordu. Buraları karış karış biliyordu. Yanında ki adamların teşkilatta ki ismini, katılışını hatta doğum tarihini bile biliyordu. Ben dahil çevremizde ki 7 kişi de bunun farkındaydı.

    Cevap vermememi yadırgamadı, hatta tebrik eder gibi bakıyordu. Biz 26 yaşında gençtik. O ise 50 yaşına gelmişti en kötü. Tecrübeleri saçlarında ki aklardan belli oluyordu. Tek gözümüz açık, mağarada uyuduk. Doğuda başka türlü uyuyamıyorsun. Uyumak denmez gerçi, kendini dinlendirdin denir. Her an ölüme, öldürmeye, çatışmaya hazır olarak uyumak, uyurken üşüdüğünü hissetmek. Sahi, uykusuzluk nedir? Bir kez yaşamıştım, 6 gün boyunca uykusuz kalmıştım. En sonunda yere yığılmışım.
    ···
  2. 2.
    +87 -2
    17 Haziran 2000

    Ailemin yanında, istanbul'a dönüyordum. içimde garip bir heyecan vardı. Normal kimliğim ile tüm benliğim ile. Beni yurt dışında ki işimin başında zanneden annem, babam ve nişanlım. Her şey bitmişti aslında. Dağlar temizlenmiş PKK tamamen çekilmişti. Askere en fazla taciz ateşi geliyordu fakat biz her zaman dağda durmak zorundaydık.

    Dönüşümlü olarak dağda bekliyorduk. Bazılarımız köylere iniyordu bilgi toplamak amacıyla. PKK çekilmeye başladıktan sonra köylere inmeler azalmış, halk kendi haline bırakılmıştı. Hayatımın neye dönüştüğünü düşünüyordum. Daha çocuk yaşta askeri eğitimlere başlamıştım. Aslında ilk aldığım dersler tarih dersleri olmuştu. Basit tarih dersleri ile çektiler beni oralara, tarih dersine ilgim yoktu pek fakat bu farklıydı, o yıllarda okulda öğrendiklerim gibi değildi. Bana anlattıkları şeylerle gurur duyuyordum. Kendimi görüyordum. Ben bu kanı taşıyorum diyordum.

    Sonra işte, şuan olduğum adam olmak için uğraşıp askeri eğitime başlamıştım. Askeri eğitimin yanında zihinsel her türlü eğitimi aldım. Farkında olmadan çok şey öğrendim. Bir zaman sonra insanların gördüklerinden farklı şeyler görüyordum. insanlar bir şeye odaklanırken ben olayları bütünüyle süzebiliyordum. insanların mimiklerinden bazı şeyleri anlayabilecek duruma gelmiştim. Etrafımdakilere ustaca yalanlar söylüyor, onları çok basit şekilde kandırabiliyordum.

    Kritik kararları anında verip, başarılı olabiliyordum. Üniversite boyunca teröristler ile uğramıştım. Türk intikam Tugayı ile birlikte hareket ettim fakat dışardan bakınca normal bir öğrenciydim, ben bunları yaparken Çelik ve Çekiç harekatları oluyordu. Onlara katılmayı çok istemiştim fakat başaramamıştım.
    ···
    1. 1.
      +16 -1
      1 ay önce uefa kupasını almıştık dün gibi aklımda vay aq
      ···
  3. 3.
    +74 -1
    Burada olanlar kendisini gösterebilir mi?
    ···
    1. 1.
      +1 -3
      Burdayız Gardaş
      ···
    2. 2.
      +3
      Beklemedeyim
      ···
  4. 4.
    +68 -1
    23 Haziran 2000

    istanbula döneli 4 gün oldu. Henüz ailemin yanına gitmedim. Birkaç işim vardı. Vatan adlı çocukluk arkadaşım ile buluştum. Benden iki yaş büyüktü. ikimizde ne olduğumuzu biliyorduk, aslında beni bu işlere o sürüklemişti. Oda nişanlıydı, evlenmesi için hiçbir engel yoktu fakat evlenemiyordu. Nişanlısını oyalıyor bir şekilde uzaklaşmaya çalışıyordu. O konu hakkında konuştuk. Kafası çok karışıktı. Kendisine dış görev verilmesini istiyor fakat başaramıyordu.

    Dış görev verilirse bu şekilde nişanlısından "iş" için uzaklaşmış olacaktı. Daha mantıklı yalanlar uyduracak gereksiz şüpheleri yok edecekti fakat işler devlete göreydi, sen isteyemiyordun. Devlet sana veriyordu. Devlet ne derse oydu, çekipte gidemiyordu. Birisini seviyordu ama vatan sevgisi daha ağır basıyordu. Biraz konuştuk onunla benim ne yapacağımı sordu ayak üstü, baba ne derse o diyip vedalaştım ve otelin yolunu tuttum.

    Irak-Amerika soğuk savaşı sürüyordu. Bize öğretilen bir şey vardı, komşunda olan bir yangın sana da sıçrardı. Irakta bir savaş çıkarsa bu kesinlikle bize sıçrayacaktı. Benim korkum aslında olası bir savaş değil bize sıçramasıydı. Siyasetçilerin yanlış tercihleriydi. Bize sıçramaması için elimizden geleni yapmamız gerekiyordu fakat iç işlerine karışmamız bizim bina içinde yanlış anlaşılmamıza sebep olabilirdi. Hem kim izin verir ki ailesinin iç işlerine başka bir ailenin karışmasına? Biz sadece yangını söndürmek için uğraşmalıydık.

    Amerika bir şeyler planlıyordu. Saddam'a atılan iftiralar artık normal boyutta değildi. Abartısız avrupada 10 kişiyi çevirip 10 kişiye de "Saddam teröristlere yardım ediyor mu?" diye sorsanız alacağınız cevap "Kesinlikle." olur.
    ···
  5. 5.
    +66 -1
    24-25 Haziran 2000

    Uzun zaman sonra ailemle vakit geçiriyordum. Her ne kadar berbat yerlerden gelirsen gel, her ne yaşamış olursan ol annenin kollarında çocuk oluyordun yeniden. Babam işleri soruyordu. Aslında bir şeylerden kuşkulanıyor gibiydi de. O gün annem beni elleriyle besledi. Odama girdim. Çocukluğumun geçtiği oda. Bir nebze de olsa rahat bir uyku uyumuştum. Sabah uyandığımda duşa girdim. Nişanlımı evinden alacaktım, ailesi ile de görüşemiyordum.

    Nişanlımın evine gittiğim zaman Semra Teyze beni zorla içeri sokmuş çay ikram etmişti. "Aman oğlum ne zamandır ortada yoksun." diyerek bir diğer annem olmuştu. Söylediğim gibi ben çok iyi bir yalancı olmuştum. Hem nişanlımı hem ailesini kandırabiliyordum. Nişanlımın babası evde değil işteydi. Yakın zamanda oraya da uğrayıp konuşmak zorundaydım. Aklımda başka şeyler vardı.

    Vatan gibi bende evlenemezdim. Dış görevlere gönderiliyor kendimi tamamen kanıtlıyordum. Dış görevler bittikten sonra beni şehirlere verecek orada ki düzeni sağlamamı isteyeceklerdi. O zaman evlenmek için bir bahanem kalmayacaktı. Onu düşünüyor dalıyordum. Nişanlım ile evden çıkıp her zaman buluştuğumuz yere gittik. Siparişleri verdikten sonra ben bu düşünceler arasında girdabın içine girmişken nişanlım evlilik ile ilgili hayal kuruyordu.
    ···
  6. 6.
    +63
    2 Eylül 2000

    Diğer gün dükkana gittiğimde Vatanda oradaydı. Bu sefer çay sayısı üçtü. "Eee nasıl gidiyor işler?" diye sordu Ertuğrul Ağabey, güldüm. "iyi değil, batacağız bu gidişle." dedim. Bu sefer gülen Ertuğrul Ağabeydi. "Bazen sağlam işler alırsınız bir anda zirveye çıkarsınız, korkmayın." dedi.

    Yeni bir göreve gideceğimiz kesinleşmişti. Ben ve Vatan kalkıp evin yolunu tuttuk telefonumda yine mesaj vardı. Bu sefer şifreliydi. Şifrenin yanında sayılar vardı. Şifreyi çözdüğümde bir gazete ismine ulaştım. Gazeteyi aldım ve sayılara göre kelimeleri bulup kağıda yazmaya başladım.

    1-4
    2-8
    3-1
    4-6
    5-1
    6-8
    11-6

    "Irak'a gidiyorsun. Bakana yapılacak olan suikasti engelleyeceksin."
    ···
    1. 1.
      +59
      Polat abi ölümsüz liderrr senmisin
      ···
    2. 2.
      0
      Nekadarduman gerisini usendim yazmaya honkurdum pic jajdja
      ···
  7. 7.
    +58 -1
    1 Eylül 2000

    Uzun zamandır kimseden haber yoktu. Bana bir şekilde ulaşılmıyordu. Bende dikkat çekmemek için gerekli yerlere gitmiyordum. Ertuğrul Sancar, belki de hayatımı bu isim değiştirmişti. Bana her şeyi bu adam öğretmişti. Tarihten tutun adam öldürmeye kadar. Şimdi yanına uğrayamıyordum. Evde boş boş oturuyordum. Dikkat çekmek istemiyordum. Bir işin ucundan tutmak lazımdı. Vatan'ın yanına gittim. Gazeteleri okuyordu.

    Beni görünce iki çay söyledi. "Gördün mü yakında bir şeyler olacak demiştim." diyerek lafa girdi ve gazeteyi gösterdi. Haberi okuduğum zaman şaşırdım. Soğuk savaşta olan Amerika ve Irak barış için ilk adımı attı yazıyordu. Amerika dışişleri bakanı Irak'a gidecek ve bizzat Saddam ile görüşecekti. "Saddamın bu adamı muhattap alması çok saçma değil mi?" diye sordum. "Saçma olan bu değil. Amerika Irak'ı çiğ çiğ yemek için bekliyor. Ne olduysa birden dost kesilmek için adam gönderir oldu." diye cevap aldım.

    Bende düşünüyordum. "Suikast olabilir." dedim. "ihtimal." dedi Vatan ve masaya vurdu. "Bu işin altında ne varsa Türkiyeyi çok etkiliyor. Irak her şey için başlangıç olur. Diğer güçlü ülkeler Libya ve iran. Orada ki hakimiyeti ele geçirirseler bizim için iyi olmaz. Özellikle bu tip yerlere terör örgütlerini koğuşlandırıp bizimle çevrede ki ülkelerle savaşa sokarsalar her şeyden daha kötüsünü yaşarız. Masa üstünde terör örgütleriyle fiilen ülkelerle savaşırız." diye devam etti.

    Aslında haklıydı. Bize sınır olmayan ülkeler de bu işin içindeydi. Her türlü sıkıntı yaşardık. "Çıkar kokusu ne zaman gidiyormuş?" diye sordum. "4 gün sonra." dedi. Çayımı bitirip kalktım. Eve doğru yürümeye başladım. Ertuğrul Ağabey'in bana verdiği telefona baktım. Her gün en az 8-10 kez bakıyordum. Belki bir operasyon haberi alabilirim diye bu sefer mesaj atmıştı. Şifre kullanmaksızın "Yarın dükkana gel." yazmıştı.
    ···
    1. 1.
      +5
      ... Libya ve iran. Orada ki hakimiyeti ele geçirirseler bizim için iyi olmaz. Özellikle bu tip yerlere terör örgütlerini koğuşlandırıp bizimle çevrede ki ülkelerle savaşa sokarsalar her şeyden daha kötüsünü yaşarız. Masa üstünde terör örgütleriyle fiilen ülkelerle savaşırız." diye devam etti.

      Bugünü görmüş resmen.
      ···
  8. 8.
    +48 -1
    4 Eylül 2000

    4 Eylül'ün ilk saatlerinde Iraktaydım. Sincar'da geziniyordum. Bir şekilde Bağdat'a ulaşmalıydım sabaha kadar. Yerde bir gazete vardı. Aldım, arapça biliyordum, öğretilmişti. Tahmin ettiğim gibi Bağdatta konuşacaklardı da, suikasti ne zaman nasıl yapacaktı Amerika kendi bakanına karşı?

    Sabaha karşı Tıkritteydim, uykusuzluktan bayılacak gibiydim. Bağdata gitmek için bir araba kiraladım. 2 saat 45 dakika sonra Bağdata girdim. Yolda hiçbir çevirme ile karşılaşmamış olmak beni şaşırttı hemen bir otele girdim.
    ···
    1. 1.
      0
      Sardı devam et
      ···
    2. 2.
      0
      #REZERVETULLAH SARDI DEVAM ET PANPA
      ···
  9. 9.
    +47
    Beyler çok yorgunum ve gözümden uyku akıyor. 4 saat sonra uyanmalıyım. Uykusuzluk sorun değilde. Uykusuzluğun vereceği bitkinlik ve yavaşlık sorun. Yıllar benden çok şey almış zütürmüş. 2003ünde sonuna doğru geliyoruz. Yarın devam edeceğiz. Esen kalın, selametle. Yorumlarınızı da belirtmenizi istiyorum. Günlük üstüne değil. Gelecek üstüne, o zaman olan olaylar üstüne, gelecekte ne olabileceği hakkında. Dönen dolaplar, kirli senaryolar hakkında.
    ···
    1. 1.
      -3
      Başkan seninle buluşsakta bir söyleşi beyin fırtınası tarzı bişeyler yapsak
      ···
    2. 2.
      +8 -7
      Hea amk amerikayi yikma planlari yaparsiniz beraber sen serdar vatan bu mal bide ertugrul abinizle
      ···
    3. 3.
      0
      dayı sen yılanı vurursun ama o da seni öldürür bence
      ···
    4. 4.
      0
      hadi amk bekliyoruz o kadar kişi
      ···
    5. diğerleri 2
  10. 10.
    +46
    3 Eylül 2000

    Sabah uyandığım zaman ilk işim Ertuğrul Ağabey'in yanına gitmek oldu. Dükkanda bir kadın vardı. "Ertuğrul Ağabey, ne kadar mübarek adamsın." dedim ve güldüm. "Irakta güzel bir iş aldım. Bana kıyafet lazım halledebilir misin?" diye sordum. "Halledilir, halledilir de Irak'a şu sıralar girmek kolay olmasa gerek?" dedi. "Her şey hazırlandı Ağabey, bu gece oradayım. Akşama kadar halledebilrisen kıyafetleri iyi olur." dedim ve çıktım.

    Nişanlım ile buluştum. Yeni bir iş olduğunu döneceğimi söyleyip vedalaştım. Son hazırlıkları yapıp küçük bir çanta ile Ertuğrul Ağabeyin yanına gittim. Yanında kimse yoktu. Dükkanın kapısını kilitleyip arka tarafa geçti.

    Arkasından arka tarafa geçtim. "Kıyafetlerin hazır aslanım, Irak'a girişin kolay olacak ama çıkışın kolay olmayabilir. Ne yap et o suikasti engelle eğer yapamazsan tam burnumuzun dibine savaş başlayacak. Biletin" dedi ve bileti uzattı.

    Kafamı salladım. Arka bölümde dinleyici riski yoktu fakat iş ön tarafa gelince sorun olabilir diye ağabey-kardeş gibi konuşuyorduk. Kıyafetleri valize koyup çıktım. Önce Irak'a yakın bir yere uçacaktım, ordan bir şekilde geçmenin yolunu bulacaktım.
    ···
    1. 1.
      0
      vay amuha koyım gitme olum yerler bak gitme lan
      ···
    2. 2.
      +12
      Olay 2000de gerceklesmis dingil sen yokken gitmis yani bosa feryat etme
      ···
  11. 11.
    +42
    Bu gecelik müsadenizi isteyeyim, yarın devam edelim. Allah rahatlık versin.
    ···
    1. 1.
      +1 -3
      yapma hocam iki üc part daha at be
      ···
    2. 2.
      0
      allah rahatlık versinde tarih nerelere kadar gelecek ajan reiz
      ···
    3. 3.
      0
      Aynen 2 saatir okuyorum
      ···
    4. 4.
      0
      Hadi bekliyoruz
      ···
    5. diğerleri 2
  12. 12.
    +40
    Herkese iyi geceler dilerim, yarın Irak savaşına da gireriz diye düşünüyorum. Esen kalın, selametle.
    ···
    1. 1.
      +1
      iyi geceler panpa
      ···
      1. 1.
        -2
        helal et.
        iyi uykular Komutanım.
        ···
    2. 2.
      0
      iyi geceler
      ···
    3. 3.
      0
      iyi geceler panpa
      ···
    4. 4.
      0
      iyi geceler panpa
      ···
    5. 5.
      0
      Rezzz alayım
      ···
    6. 6.
      0
      Ayraccc
      ···
    7. diğerleri 4
  13. 13.
    +38
    4 Eylül 2000

    Yolun üstünde yürüyüp fotoğraf çekinirken bir kişinin beni izlediğini farkettim. INIS olma ihtimali çok yüksekti. Kendimi bozmayıp geri döndüm. .Fotoğrafları inceledim bir süre. Dikkat çekmemeye çalışıyordum. Adamda elinde gazete ile bir banka çöktü. Bu hareketinden sonra eğitimli bir ajan olduğunu anlamıştım.

    Devlet binasına doğru yürümeye başladım yeniden. Kalabalığa karışıp izimi kaybettirecektim. Adamın beni izlediğini farkedebiliyordum. Bir yerde su almak için durdum ve etrafımı süzdüm. Adamla göz göze geldik.

    Normalde adamı öldürebilirdim fakat çok dikkat çekerdi. Sessiz sedasız fotoğrafları çekip otele dönmem gerekiyordu. Adımlarımı hızlandırdım. Bir zaman sonra koşmaya başladım. Zaytoun sokak boyunca koştum. Karşıma kavşak çıktı. Kavşaktan sağa doğru koşup dar sokaklara girdim. Yoksul aileler burada yaşıyordu. Evler kerbintendi ve evler arasından bir kişi anca geçebilirdi. Koşuyordum arkama bakmadan. Sağa sola dönerek devam ediyordum. Bir ara kaybolduğumu düşünmeye başlamıştım.
    ···
    1. 1.
      +5 -4
      Zaytoun Sokak Mısır Kahire'de lan, hani Irak'taydın !!!
      ···
      1. 1.
        +7
        amk gül sokak bitek istanbulda mı
        ···
    2. 2.
      +4
      https://www.google.com.tr...6184cb:0x96855f926e3dc0b2
      ···
  14. 14.
    +37
    4 Eylül 2000

    "Keskin nişancı olacaksa devlet binasına girişte veyahut çıkışta olacak, roket atar veyahut bombalı saldırı büyük ihtimalle Zaytounda olacak. Bu ikisi önemli, keşke tek kişi olmasaydım." diye söylendim.

    Devlet binası için bir çatıya çıkmak gerekiyordu. 3 çatıda doluydu. Biraz zor gözüküyordu. Meydanda canlı bomba olamazdı. Herkesi didik didik edip arayacaklardı. O zaman geriye roketatar kalıyordu. "Zırhı delip geçer." dedim.

    Temiz iş yapacaklardı. Devlet binasına biraz daha uzak bir çatı vardı, tahminimce kimse oraya çıkmayacaktı. Ben çıkacaktım. Etrafında 5 tane peş peşe bina vardı o çatınında fakat uzaktı hemde çaprazda kalıyordu. Tek avantajı Zaytoun caddesini de görmesiydi.

    Oraya çıkıp etrafı izleyecektim. Planımı yapmıştım.
    ···
    1. 1.
      +17 -1
      Niye yazion amina kodumun dingili tum hikayenin icine sicdin sivadin zevkimizi gibdin amina koyum senin
      ···
  15. 15.
    +37
    5 Eylül 2000

    Silahı inceledim, mermilere baktım. "Bunlar Türk yapımı." dedim. "Evet." dedi. "Neden gizliyoruz ki o zaman böyle kendimizi söyleyelim böyle böyle olacak diye INIS'e" dedim. "Suç üstü vardır. Amerika ile karşı karşıya gelmek istemezsin." dedi.

    Haklıydı. "Sence Suikasti kim deneyecek?" diye sordum. "Amerikalı ajandan başkasına vermezler, kritik şansa bırakılmaz." dedi. Haklıydı. Silahla biraz uğraştıktan sonra dürbünü de çantaya atıp 11.30 civarı arka kapıdan çıktım. Devlet binasına doğru yürüyordum. Kafam eğikti, elimde çanta ile dikkat çektiğime emindim.

    Binaya geldiğimde bir oh çektim. içeri girdim. Merdivenleri çıkarken bir adamla göz göze geldim. Elimde çanta vardı. Çatıya çıkıyordum. Tam konuşacağı sırada çantayı bırakıp ensesine vurdum ,merdivenlerden düşecekti tuttum. Omuzuma aldım. Bir elimde çanta omzumda adam merdivenleri çıkıyordum.
    ···
    1. 1.
      +14 -1
      Heyt be adam jesin sitethamla poladin ciftlesmesi sonucu ortaya cikan 3 kollu 5 bacakli bi yaratik amk
      ···
  16. 16.
    +38 -1
    Bu gece de burada bitirelim. Herkese Allah rahatlık versin.
    ···
    1. 1.
      0
      Eyvalla
      ···
    2. 2.
      0
      sanada başkan
      ···
    3. 3.
      0
      Yapma be usta
      ···
    4. 4.
      +1
      panpa ne zaman yazacaksın veya hangi saatlerde müsait oluyorsun ona göre günde 10 kere bakmayım amk
      ···
    5. diğerleri 2
  17. 17.
    +36
    4 Eylül 2000

    Üstümü değiştirdim. Parayı cebime alıp, fotoğraf makinesini boynuma takıp aşağıya indim. Otelin lobisinde birkaç kişi oturuyordu. Göz göze gelmeden gezmeye gelen bir insan gibi yürüyordum. Gerçi o yıllarda Irak'ı gezmek isteyen olmazdı pek.

    Yoldan geçen birisini çevirdim.

    - "Selamun Aleyküm."

    +"Ve aleyküm selam."

    -"Yafa Sokağı nasıl bulabilirim?"

    Bir süre beni süzdü. "Dümdüz devam et, 12 sokak say, 13.sokaktan gir." dedi.

    Şükranlarımı iletip yürümeye başladım. Etrafı süzüyordum. En sonunda 13.sokağa geldiğimde sokağı uzaktan inceledim. Terzi Ahmed Muhri'yi gördüm. Etrafı biraz daha inceledikten sonra oradan ayrıldım.
    ···
  18. 18.
    +36
    7 Temmuz 2003

    1-2 saat koştuk. Emir ateş etmeye devam etti durmadan. Peşimizi bırakmamışlardı çünkü. En sonunda devam edemediler ama Serdarda "Ağabey, ağabey" diyip duruyordu 5 dakikada bir, artık demiyordu. Bir mağaraya girdik. Nabzına baktım yaşıyordu. "Aslanım, bak kurtulduk. Yılan bundan sonra yarım yürüyecek. Sen kalkacaksın aslan gibi, koşacağız daha birlikte." dedim.

    Serdarın yüzünün yarısı neden bilmiyorum kan olmuştu. Güldü. "Ağabey, bende seni taşımıştım böyle." dedi. Alnımı alnına vurdum. "Aslanım benim." dedim. Emir bakıyordu Serdara göz göze geldik. iyi değildi durumu.

    "Ağabey, ben ölüyorum." dedi. "Sakın, sakın lan." dedim sadece. "Ağabey, ayaklarımı hissetmiyorum." dedi zor bir şekilde. "Dilim dönmüyor." diye ekledi. Dişlerimin titrediğini hissettim. Serdarın gözlerinden yaş geliyordu. "Ağabey görevimiz yılanı öldürmekti, ben yapamayacağım. Sende yapamazsan başarısız olmuş olacağız." dedi ve yutkundu. "Onu öldür ağabey." dedi ve yakamdan tuttu. "Onu öldürmelisin ağabey." dedi. Kelime-i Şahadet getirmeye çalıştı, getiremedi. Kollarımın arasında başı düştü.

    Durdum kaldım öylece, Emir işaret parmağını ağzına zütürmüştü. "Serdar." dedim son bir kez.
    ···
    1. 1.
      +26
      Ulan ölmesin lan serdar delikanlı çocuktu amina kodugumun oglu yilan aslan gibi oğlanı harcadi amina kodugumun Amerikalılari
      ···
    2. 2.
      +14
      Başımız sağolsun panpa
      ···
    3. 3.
      -1
      Ulan aklıma aslan amca pala ali candan metal fırtına serisi geliyor amk
      ···
    4. 4.
      0
      Call of duty de soap öldüğünde de aynı duyguları hissetmiştim... ağlamak istiyorum dıbına koyim amerikanın, aslan gibi askerimiz ajanımız canımız yiğit serkan öldü...
      ···
    5. diğerleri 2
  19. 19.
    +36 -1
    4 Eylül 2000

    Mansour caddesi belki de Bağdat'ın en güvenlikli kalabalık caddesiydi fakat kavşaktan sonra işler değişiyor, Zaytoun caddesi geliyordu. "Bir şey olursa burada olur." diye söylendim Devlet binasının etrafında ki binalara baktım. Yüksek 3 tane bina vardı.

    "Iraklı keskin nişancılar çıkacaktır büyük ihtimalle." diye düşündüm. Iraklı bir keskin nişancıyı satın almışlarsa işim çok zordu. Suikastin nasıl olacağını da bilmiyordum, bombalı mı olacaktı, keskin nişancı ile mi olacaktı, bir kişi veyahut bir grup mu yapacaktı hiçbirini bilmiyordum ama büyük ihtimalle keskin nişancı ile temiz iş yapacaklardı.

    Neredeyse tüm INIS yüzümü biliyordu ve benim diğer gün devlet binasının olduğu yeri bir kez daha incelemem gerekiyordu. Zor bir gün olacaktı benim için, gözlerim kararıyordu. Uykum gelmişti fakat uyumamak için direniyordum.

    "Irakta ne varsa kendi bakanlarını yem edecek kadar önemli olmalı." diye düşündüm. Araba zırhlıydı. Keskin nişancı saldırısı yol boyunca yapılamazdı.
    ···
  20. 20.
    +35
    7 Temmuz 2003

    Öylece kaldık bir süre, "Türkiyeye dönmeyi reddetmişti. Yılanı öldürmeden gitmeyeceğim." demişti dedim. Gözlerim dolmuştu. O kadar yaşadığım şeyden sonra ihtimal vermiyordum böyle bir şeyin olmasına.

    Yavaşça Serdarı bıraktım yere, telsizi elime aldım. Mağarının girişine geldim. "Ağabey." dedim ellerim titriyordu. "Söyle aslanım." dedi. "Başımız sağolsun." diyebildim sadece.

    "Ne oldu?" diye sordu anında. "Serdar, şehit." dedim, çenemin titrediğini hissettim.
    ···
    1. 1.
      +20
      Başımız sagolsun kardeşim öcünümuzu al o huur cocugundan
      ···