-
146.
0tüm hikayeyi okudum tek seferde eline ağzına sağlık süper olmuş.ben dalga falan takılmam fakat aslı olayında 1 paket sigarayı bitirdim ve hıçkırıkla karışık göz yaşlarıma engel olamadım. içimde büyük bir sıkıntı belirdi. keşke okumasaydım kardeşim şu hikayeni ama başladık artık bitirmek gerek hızlı yazarsan seviinirm. allaha emanetsin.
-
145.
0beyler kusura bakmayın. zamanım buna yetiyor, çıkmam gerek. yarın gündüz de zaman bulursam yazacağım.en olmadı yine bu saatlerde yazarım.
çünkü anca bu saatlerde ayık durabiliyorum. hepinize eyvallah. -
144.
0" bırakın da yaşayalım. "Tümünü Göster
birsürü kadın topladı gazella keremin evine. hepsini kobayımıza adadık.
grup ciksin dibini görmüştü o gece. dikkat çekmemek için bir kaç hatun da bizim yanımızdaydı. hepimiz köpek gibi korkuyorduk, gece sonunda evde bir cesetle başbaşa kalmak işten bile değildi. olağan bir şeydi. hatta olma ihtimali yüksekti.
adam topun ağzındaydı şaka maka, belki de hayatında ilk ve son grup ciksini yapıyordu keremin odasında. çarşafına kadar ben düzenledim. ödeşmek için sigaramın tüm küllerini döktüm çarşafın çeşitli yerlerine.
adam gevşemiş bir şekilde çıktı odadan hafifte alkolun etkisiyle zoom olduğu belliydi. yüzünü yıkadı vs.geldi salona. ortam gevşemişti. şarkılar yavaşlamıştı.
salondaki ışıkları kapatıp keremin ses sistemindeki mavi ışıklara kalakaldık.her zaman pgibolojik bir etkisi olduğunu düşündüğüm,bir orhan gencebay şarkısı açtım. bırakın da yaşayalım.
yoldan geçene demek istiyordum bu lafı " bırak da yaşayalım güzel kardeşim. bırak beni yaşayayım."
şarkı yavaş yavaş beynimize girmeye başlamıştı. ayılmaya çalışan godoş iş addıbına cebimden çıkartıp uzattım bu adsız yeni bileşeni.
bak dedim.
bu gördüğünü dünya üzerinde ilk sen deneyeceksin. içinde her kafadan bir ses,her dumandan bir trip var.ne kadar duman o kadar randuman dedi ağzını yayarak gazella.
aynen öyle. bunu denemek senin hakkın kardeşim,bu sana benden bir özür hediyesi.
ilk dumanı aldı. öyle bir koku vardı ki kırk tane adamı bir odaya koyup otuzbir çektirseniz bu kadar ağır kokamazdı. yani cidden berbat bir kokuydu.
ki zaten kireç gibi sertti gibtiğimin nanesi.
ilk dumanı verdiğinde herşey olağandı. ikinci duman üçüncü duman... sigara içer gibi içiyordu elimizdeki bileşimi.ben ise ani düşüşünü bekliyordum.
birden kolu düşecekti ya da başını öne eğecekti.ya da kalkıp kafasını arkadaki sahte bobby sands eserine gömecekti.
bilemem.
adam zevkle içiyordu.bir an duraksadı.
godoş kitlenmişti.
işte şimdi bu bileşenin nasıl bir trip yaratacağını hepimiz görecektik. gazella bakıyordu goril bakıyordu. kerem bile ayağa kalkmış adamı izliyordu. kimyager kendinden emin olmamakla birlikte kuşkuluydu.
godoşun kitlendiği yerde hiç bir şey yoktu. klagib bir hayal görme seansına tutulmasını istemiyordum. kendini dinozorlar dünyasında ya da bir mamutun sırtında görmesini istemiyordum.bu bileşenden çok şey bekledik hepimiz. ancak iki dudağının arasından çıkanlar bizi züt gibi ortada bırakmıştı.
" fazla vergi var bizde,kdv yi düş herkes zengin."
ne ? bu muydu lan.
herkes hayal kırıklığına uğradı. kerem susun lan dedi. konuşsun adam.
hafif pgibolojiden anlayan bir çocuktu.bu klagib bir trip değil dedi. çünkü adam bir dizini sürekli titretiyor diğer ayağının topuğuyla dizini durdurmaya çalışıyordu.
bütün bünyesine yavaş yavaş yayıldı. bonz ayaklarını yerden kesti, maryjane kalbini gümbürdetti ve nihai darbeyi salvia vurdu. salvia tüm beyninde bir boşluk yaratmıştı. yavaş yavaş ilk aklına gelenleri söyleyerek kendini yeniden yaratıyordu.
ve büyük ihtimalle yeniden doğmuş gibi hissedecekti.
bekledik ve gördük. artık ender insanlara yeniden doğma imkanı tanıyacak ve tüm dogmaların dıbına koyacaktık. -
143.
0şirkete gittim, fazlaca kat vardı binada, etrafın dağlık olmasına aldırış etmeden dikivermişti 9 katı.
ne gerek vardı bu kadar şaşaya. gereksiz departmanlar vasıfsız insanlar ve kazanılan paralar.
güvenlik kim olduğumu sordu, adımı söyledim. godoşu aradı ve alelacele bana bir kibarlıkla eşlik etti asansöre kadar. sanırım godoş kızmıştı biraz güvenliğe beni o gibik kulubede tuttu diye.
çıktım en üst kata, camlarla çevrili mükemmel bir intiharla süslenmesi gereken bir kattı.her an bir duygu değişimiyle bu godoşu odadan cama yapıştırıp aşağı atabilirdim, bira göbeğinin şekli camda çıkardı çizgi filmlerdeki gibi.
sohbet güzel gidiyordu. rahat rahat konuşabiliyorduk.ona kısmen anlattım hikayemi. biraz gerçekler serperek.
kısa geçiyorum, gazellaya kereme haber verdim. zamanımız azdı, hemen bu taku deneyip piyasaya salmalıydık.
Partinin Birkaç gün sonra tertip olacağını söyledim.o zamana kadar kimyager işini bitirirdi.
Gazella tanıdığı en güzel karıları getirdi, fazla erkek çağırmadık. kerem de en kendine has otlarını çıkarttı. Benim yapabileceğim pek bir şey yoktu. herşey düzenliydi, goril iki günde bir yıkanıyordu artık.ps kafenin sahibi kotunun altına jartiyer giyip geziyordu, kerem arada sırada zütünü kaldırıp botanik bahçesini suluyordu, kimyager çalışıyordu.her şey güzeldi.
Bu güzelliği bir kobayla taçlandırmalıydık.onu da ben bulmuştum.her şey tamamdı. bileşim tamamlanmıştı. alıp sarılmış halini kokladım.bir taka benzemiyordu, kireç gibi bir şeydi.
Ama kimyagere güveniyordum, ancak adama bir şey olursa en baş şüpheli ben olurdum.
Parti günü geldi çattı. -
142.
0aradan bir kaç gün geçti, ertesi gün direkt olarak kereme gittim, bileşim nanesinin tamamlanıp tamamlanmadığını sordum " uğraşıyor işte çocuk " dedi. tamam dedim.
emin olmadan hareket edecek bir bin değildi bu kimyager. yoksa zütüne kalp çizip içine gorilin baş harfini ve kimyagerin adının baş harfini yazıp bir ok geçireceğimi biliyordu.
kereme denememesini tembihledim. kobay meselesini anlattım.bu kadar büyütmemem gerektiğini söyledi, ancak bir şeyler olacağını biliyordum. yani kimse o bileşimden kafasını kaldırıp" hadi beyler saat geç oldu ben kaçayım artık " diyemez.
adamı maymun eder o şey.
ki sadece bir tanesiyle zütü başı kaybedip ortamın keyfini kaçıran insanları hepimiz az buçuk biliriz.
keremlerden çıktım, arabaya atlayıp caddeye indim, caddeye yakın bir parkta birisi takıldı gözüme. işte yeniden aslı bu kez de sırtıyla karşımdaydı. kızını tatteravalliye bindiriyordu. biraz durdum caddenin ortasında, arkamda korna sesleri.
kendime geldim. bastım gaza gibtirolup gittim caddeden ve trafiği nispeten rahatlattım.
kafamda çok şey dönüyordu yine de,gidip aslıyı tutup çekmek istiyordum. küçük kızı tatteravalliden bir anda yere çarpıp ağlayacaktı, tüm park dönüp bana ve aslıya bakacaktı. aslının vereceği tepkiyi bir türlü tahayyül edemiyordum.
O kadın aslıydı,ama görünüşüne bakılırsa herhangi bir ev kedisinden farkı kalmamıştı.
gibtirettim her zamanki gibi içime attım, içimde boşluk vardı, hiç bir şeyle dolmuyordu. kimseyle dolmazdı. dolmasına da gerek yoktu. kendi kuruntumdu hepsi. salak salak yaşıyordum işte “ insanın inanması gereken bir şeyler olmalı “ mottosuyla. halbuki Hiçbir şeye inanmadan yaşayıp mezara giren milyarlarca insanla aynı dünyada yaşamıştım. yaşıyor ve yaşayacaktım. yaşatacaktım da belki.
Hiç hesapta olmamasına rağmen aradım godoş iş addıbını, dedim geliyorum kardeşim. müsait misin. oradaki en müsait insanın kendisi olduğunu söyledi. içimden küfür edip dışımdan “ doğru ya “ diyebildim sadece.
Kendisiyle övünmeyi iş haline getirmişti. -
141.
0Godoş iş adamıyla mekana beraber girdik, kaşarla da tanıştırdı. huurnun tekiydi, yanılmamıştım.bildiğin para peşinde koşan,ama zütünden gibtirmeyen huurlardandı, gazozun asiti kaçmıştı bir kere, zütü kollama peşindeydi. bekaretini ilk aşkına sunduktan ve ilk aşkı ağzını silip zütünü dönüp yattığında, kısacası ona gibtirgit dediğinde kendini bu yola vurmuştu.bu godoş gibi para yönünden zengin gurur ve şeref yönünden hint fukarası muallaklerin gönlünü ederek rahat koltuklu arabalarda sürtüyordu.iyi yataklarda uyuyordu, anasının babasının evinde gibsen göremeyeceği deri koltuklarda uzanıp şekerleme yapıyordu.
iyi parfümler,iyi televizyonlar,iyi telefonlar...
ama arada hakan gibiler aklını çeliyordu küçük huurnun. daha çok godoş iş adamı bulurdu,bu pekekent bana lazımdı.
Biraz oradan biraz buradan konuştuk. godoşla ikimizin kafasında da daha fazla kafa yapacak şeyler vardı,o bu huurnun onun yanında olma nedenlerini unutmak istiyordu,ben de her insan gibi daha fazla rahat edebileceğim ve sıkıntısız yaşayıp kahpemle yaşlanıp gideceğim bir hayat istiyordum.
Aklıma kahpem gelmişti, yanlarında aradım. nasıl olsa mekan sessizdi, herkes dağılıyordu yavaş yavaş. adamın beni güvenilir bulması için evli olduğumu düşünmesi yeterliydi. evli bir adamın her ne tak yerse yesin çocuğuna karısına dönmek için başını belaya sokmayacağını bilirdi.
Uyuyup uyumadığını sordum, uykudan uyandırmıştım çakma sarışınımı.o uykunun verdiği mallık gerçek bir tatlılığa dönüşüyordu ses tonunda.her şeyin yolunda olduğuna emin olunca kapattım, adam evli misin ya sen, bırak şimdi falan dedi.
Dedim öyle ya.kuzenlerle çıkalım dedik. tatsız şeyler çıktı tekrar kusura bakma falan...
yavaş yavaş kaçma zamanıydı, adamın bana kartını uzatmasını bekliyordum. aldı telefonumu elinden, ağzında sigarasıyla (ki külü telefonumun ekranına düşmüştü ağzını yüzünü gibesim geldi huur çocuğunun “ bir şeyler yaptı. bana gösterdi.
“ al kaydettim numaramı.en kısa zamanda tekrar görüşelim “ dedi. istanbulun dağ başı semtlerinin birinde şirketinin merkezi varmış. oraya davet etti.bir çayını içebileceğimi söyledi.
Tabi içecektim. bunu haketmiştim.
Onu haketmiştim, işte kılsız çöpsüz bir kobay. -
140.
0rezerv
bu hikaye okunacak -
139.
0geçtik sahile,kem küm ederken ceketimin iç cebinden tabakamı çıkardım. içi çeşitli otlarla dolu, tütünsüz son derece ağır bir cigaralığı çektim.
Adamın gözleri parladı, nasıl bir züte geleceğini, gözlerinin nasıl zoom yapacağının farkında değildi huur çocuğu.
Biz oturmuş kayalıklarda cigara içerken işe gitmeye hazırlanan binlerce mevsimlik işçi vardı. mekandan güzel sesler yükselmeye başladı, saate mekana ve dünyaya uygun bir şarkı çalıyordu
hatasız kul olmaz.
Bu huur çocuğunu hatalarıyla beraber kabullenip sevecek değildim,bir an önce cigaranın bitmesini, bu malın memleketini sormasını, ve adamı keremin evine çekmek için sabırsızlanıyordum.
Trafik yavaşladı, cigaramız bitti. üstüne de bir sigara yaktık.ben sarma yaktım yine, zaten elimi nereye atsam duman çıkartacak bir şeyler bulurum her zaman.bir tane de adama ikram ettim,ne zamandır içmediğim winston softtan birini. aslıyı ilk gördüğüm anda yaktığım sigara dışındaki diğer 19 sigaranın 7sinde de aynı tadı yakalayamayınca öyle cebimde kalmış.
Adam camel paketi çıkarmıştı, dedim al buradan yak. giberler cezayir tütününü.
Nihayet konumuza dönmüştük.” aga kekeletti resmen ya,nerden buldun bunu “ dedi,en derinden bulup çıkarttığımı söyledim onun anlayacağı bir şekilde, bana bir minnet borcu vardı, şimdilik benden çok etkilenmiş gibi yaparak ödemeye çalışıyordu bu borcunu.
Ama yetmez.
Semtime gelecek keremin evine girecek kimyagere “ kim lan bu pisküvi “ çocuğu diyecek ve zütüne yılanı alacaktı. -
138.
0mekana girdim, arkamdan adam koşarak geldi, omzuma vurdu. sağolasın dedi, başımla onayladım. sağ olmalıydım.ama böyle bir huur çocuğunun benim sağlığımı dilemesinden öte bana damarını, boğazını kimyager hangi yolla isterse o giriş yolunu sunmasını istiyordum.
isterse o bileşimi zütünden bile zerk edebilirdim.
hakana mesaj attım,bir kaç ay sattığı şeylerden para almayacağımı söyledim.ama gelip mekanda bir bira içmesini sonra da gibtirolup gitmesini söyledim. içerideki hatunlardan birisi gitti onu almak için, kapıdaki bodyguard kılıklı tabutlar engel olmuştu. artık nasıl hallettilerse girdiler içeri, bilemem.belki de gönderdiğim hatun bodyguardın toplarını okşamıştır.
Evet. mağara addıbına benzeyen godoş iş adamı avının derisini dişisine gösterip övünebilecekti. bunu bir sigara yakıp hakan a gülerek bakarak addetti sevgilisi bile olmayan üç kuruşluk huurya. huur da hakana acır gözle baktı, sonra bol kickli claplı madonna şarkısına eşlik etmeye devam etti. like a virgin.
Sonra nedense dönüp bana baktı godoş. demek istediği şuydu.
“ eyvallah bilader, prestijimi kurtardın, tüm kanallar senindir.”
masama sipariş etmediğim bir bardak viski geldi. viskiyi pek sevmesem de adamdan geldiğini bildiğim için afiyetle içtim, yanındaki isviçre çikolatalarının da tek başına dıbına koydum.
Godoş iş addıbının kaşarı tuvalete kalktı, büyük ihtimal mastürbasyon yapacaktı, gecikecekti.klitoral orgazm olmaya çalışırken hakanın bir iki saat önceki halini düşünecekti.
Şu an tüm kezbanların biscolata erkeklerini düşleyip vucutlarıyla oynadığı gibi.
Adam arka bahçeye çıktı, çıkarken beni de çağırdı.
Tanışma faslı derken, hakan hakkında atıp tuttuk,o sırada hakan kalkıp gitmişti zaten. arkasından küfür ettik beraberce. hakan adına ondan özür diledim. önemli olmadığınısöyledi. önemli değildi zaten, yoksa katil olabilirdi her an.
Adam parayı erken yaşlarda kazanmaya başlamış şimdinin köklü bir firmasının sahibiydi,ses tonuna bakılırsa ya günde paketlerce maltepe içiyordu,ya da otun dibini görmüştü.
Gavurun dediği gibi tam bir holy shit ti.
Konu döndü dolaştı keyif verici maddeler verdi,o bana zarf attıkça keyifleniyordum. beni küçük bir içici zannediyordu, beraber kayalıklarda ona pahalı itelenen mallardan birini içecektik büyükçekmece sahiline karşı. -
137.
0Kapıdan çıkar çıkmaz bir meltem vurdu hafifçe suratıma, arkada sevdiğim bir şarkı çalıyordu, şimdilik daha hayati şeyler vardı, neden niçin sormadan,her şey yalnızlıktan diyerek, hakana ve adama baka baka içimden “ güzel bir gün ölmek için “ diye sayıkladım.
Hakan beni gördü biraz daha gevşedi sanırım elleri. adam kendisini kurtardı, ağzında mekandan kalma sigarasının külünü dökmek için elini ağzına attı ve sigarasını aldı, diğer elini beline attığı an hakan adamın bira göbeğine ani bir tekme salladı, adam fuat ergin in boys anılardan yediği tekme gibi sallandı, ancak yıkılmadı.
Hakan bir yarım tekme de dizlerine çıkarttı adamın, bu sefer düşmemek için Hiçbir bahanesi kalmamıştı bu gecenin çilekeşi için.
Hemen olay yerine vardım, hakan a en ciddisinden yüz kızartıcı bir tokat attım.ve bir tane daha.Şu basit mizanseni kurguladığım için kendimden nefret ediyordum.
Ama şu da var ki birisinin hayatını daha doğrusu anını kurtarırsanız size duacı olur ömrü boyunca... içerideki kadının hakan ın suratını morluklar içerisinde görmesini çok istiyordu bu yarı godoş tam huur çocuğu.
Kadını onu bu savaşa yenileceğini bile bile güle oynaya yollamıştı,ama mutlak bir zaferle dönerse hakan için biraz üzülür sonra da adam değilmiş der diye düşünüyordu. ancak hangi mekana girerse girsin bir çok hakan bulabilirdi o yanındaki huur.o da binlerce huur bulabilirdi ancak insanız sonuçta. kendimize biraz ilgi gösteren herkese kalbimizi açmaya hazırız. kalbimizi gibip kalp kapaklarımıza boşalsalar bile açık tutmaya devam ederiz tüm kapılarımızı.
Hem de tüm masumiyetimizle.
Cesur olmak için canınızın tehlikede olması gerekir. ancak böyle cesaret yaratabilirsiniz.
Ben hakanı hiç yapmadığı hiç olmadığı şeylerle suçluyor ve itham ediyordum, huur çocuğu diyordum, onun gibi pekekentler yüzünden karımızla kızımızla bir yere çıkamadığımızı söylüyordum. kendini ne sandığını soruyordum. adam da benden gaz alarak ağız burun girişmişti.
Hakanı orada bırakıp içeri geçtim. adam da biraz daha hırpalayıp bıraktı hakanı. silahını davranmamıştı. şükredecek tanrı arıyordum etrafta.ilk gördüğüm ateşe eyvallah dedim. -
136.
0Can sıkıcı şeyler yaşanacağını adım gibi biliyordum. hakan cidden şu çaba fukarasını arzuluyor muydu bilemem, ancak bakışı bakış, duruşu duruş değildi.
Adam sabırlı çıktı,ta ki grubun yeniden sahne alıp tipsiz iş addıbına inat en küçük düşürücü şarkılardan birisini okuyordu küçük fahişe için
its raining man
halellujah its raining man...
amen.
Küçük fahişe nin bu efsane şarkıyı bilmediğini biliyordum, ancak nakaratında “ adam yağıyor adaaam, allaha şükürler olsun, adam yağıyor adam “ dediğini anlayacak kadar ingilizcesi vardı sanırım ki alkolun da etkisiyle hakana zütüm zütüm yaklaşıyordu.
Hakan da az huur çocuğu değil, karşısındaki adamın durumuna hiç düşmediği için adamın ne hissettiğini bilmiyordu, senelerce eşşekler gibi çalışıp didinmiş ve şu küçük fahişeyi etkileyebilecek bir servet yapmıştı.o da hakanın ciksi figürler sergilerken yarım yamalak görünen adonis kaslarına feda oluyordu.
Erken final.
Adam dayanamadı, insan yığını içinde hakana yaklaşıp koluna girdi. işte şimdi dananın kuyruğu hakanın zütüne kaçmıştı, sıkıntıydı,hakana sorsak “ rahatkee “ deyip kafa atardı adama,ama dönüp bana baktı. adamla ve tabi ki kızın endişeli ve kadınlığının yarattığı bir facia ile okşanan gururuyla bakıyordu bu iki imkansız çifte.
Beraber mekandan çıktılar ve sahildeki kayalıklara doğru gittiler, mekanın arka bahçesine çıktım, adamın hakanı itelediğini görebiliyordum. hakan adamı iki kolundan tutmuştu. adam iyice çaresiz kaldı.hem kadınını kaybetmişt,hem de hakandan dayak yiyecekti, elini tabancasına bile zütüremiyordu. hakanın tek bir fiziksel hatası adamın aniden belinden çıkardı silahla hakanın midesine bir kurşun ziyafeti vermekle sonuçlanabilirdi. yavaş yavaş mekanın içine girip dış kapıya yöneldim tek başıma. -
135.
0Devam bilader beklemedeyiz
-
134.
0Adama kendimi bir şekilde yarandırmalıydım,bu gece buradan bir kobay bulup çıkmalıydım.
Yanımda eğlenmeyi bilmeyen, hareketli müzik olunca hemen kalkıp saçma sapan hareketler yapmanın eğlence olduğunu sanan gerizekalılardan bir iki tane oturuyordu. onları kullanarak bu adamı kazanmalıydım.bu adamın boğazından kimyagerin yeni nesil bileşimi geçmeliydi.
Ciğerlerine salvia bonz maryjane aynı anda yapışmalıydı, dudağına prozac ın “ haydi şimdi eller.” diye bağıran küçük tozları değmeliydi.
Yanımda oturan hakan adındaki ergenlikten erken çıkıp olgunluğun orta seviyelerinde dolaşan ve istediği zaman istediği kadını ağzına almaya ikna edebilecek tipte bir çocuk duruyordu, sessizdi,sakindi. halden anlardı.
Hakan dedim, bana lazımsın bu gece. biraz hırpalanabilirsin, belki Birkaç gün sonra ölüne toprak atarım. bilinmez.ama bu gece beni yarı yolda bırakma dedim. eyvallah abi dedi.
Ona gösterdim adamı, karşısındaki küçük huurnun bakışlarını kendisine çevirmesini istedim. çok değil 2 saat sonra, sabahın arefesinde kadının gözlerini kendine çevirmeye başladı. kız karşısındaki meymenetsiz huur çocuğunun “ kurbağaya 100 mt ilerde prenses var demişler, varak vurak demiş” minvalindeki basit esprilere sırf hakanı görebilmek için gülüyordu “ ayy,” deyip hakana çeviriyordu gözlerini.
Adam da dikkat ekgibliği mi var bilmiyorum, geç farketti durumu.ama beklediğim tepkiyi vermedi. demek ki bu güzide karışımı ilk deneyecek olan insan bir godoştu.
Önemsemedim. kereme zeval gelmesin diye düşündüm. hakan ileri gitmeye başladı.tek başına boş bir masaya geçti. zaman azalıyordu. kadını sahte cennetinin kapılarından geçirip “ 1 nisaaan “ diye bağırmalıydı.
Bir süre daha küçük fahişenin kaçamak bakışlarını godoş iş adamı ve ben bilinçsizce beraber izledik.o hakan binini bir an önce öldürmek istiyordu,ben ise hakanı bir an önce buradan sağ kurtarmak istiyordum. -
133.
0aradan bir iki hafta geçti,her gün aynı rutinlikteydi,iki günde bir değişik yerlere gidip değişik mekanlarda eğleniyor ve işlerimi görüyordum. büyükçekmecede bir clube gitmiştim. adını vermeyeyim. eski semtimde küçük işleri emanet ettiğim çocukları alıp biraz eğlendirmek istedim binleri.bi kaç hatun bulduk.ps kafenin sahibi sağolsun. goril de geldi tabi, muzlu mamullere hayrandı ne de olsa.
içeri girdik. anadolu rockçısı diye geçinen bir eleman vardı sahnede. iğrenç distortionlarla doldurulmuş gitarlar, kafa giben bateri sesleri eşliğinde tamirci çırağını icra ediyorlardı, yanımdakiler için uygun bir şarkıydı, torbacı kalmalılardı benim yaşlarıma geldiklerinde asgari ücretli bir işe girip kendilerini heba etmelilerdi. akıllı telefon taksitine girip evlerine icra gelmeliydi züt kadar teknoloji için.
Sonra bir leman sam,bir mustafa keser derken geldik dananın kuyruğunun koptuğu yere. mfö çalıyorlardı.ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki.
Böyle de kötü çalınmaz ki.neyse ki yanımdakiler eğleniyordu. vodkalar gırla gidiyordu, burası rahatça cigara içilebilecek kadar elit bir yer değildi. sigara içmek için mekanın arkasındaki sahilin kayalıklarına gitmeniz gerekiyordu.
içeride bir adam takılmıştı gözüme nedense, hiç bir yerden tanıdık değildi. ayağa kalkmış kendisinden yaşça çok küçük, vucutça çok büyük bir hatuna kur yapıyordu, gerçi tüm gece somurtarak otursalar yine finalde giberdi o hatunu.her neyse.
Adam şarkıya eşlik ediyor, çılgınca figürler sergiliyor, kendisi adına beni utandırıyordu.ama kokainman olduğu belliydi, gözlerinin altındaki torbalarda bimin finger bisküvilerinden taşıyordu sanki.
Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki
şak şak şak ( adam ellerini yukarıya kaldırmış alkışlarken belindeki tabanca gözüküyordu)
nasıl da gittin insafsız böyle bırakılmaz ki
şak şak şak ( tabanca nın glock olduğu besbelliydi.)
işte en nefret ettiğim insan türlerinden birisiyle karşı karşıyaydım, kimyagerin yarattığı bileşimi bu huur çocuğunda deneyebilirdik, ancak adama nasıl yaklaşacağımı bilmiyordum. -
132.
0rezervuar
-
131.
0gazella bana döndü, benden bir cevap bekliyordu.ben her zamanki fikirsizliğimle " farketmez abi,ben anlamıyorum zaten pek nasıl isterseniz " dedim.
ben cidden anlamıyordum, anlayamıyordum bu işlerin içine nasıl bu kadar girdiğimi. sonuçta düpedüz bir torbacıydım, alıp satıyordum. içiyordum,ekgib satıyordum hatta. zamanın bal satıcılarından daha kötü pazarlıyordum ayrıca, aslı şu noktada olsaydı " tamam " derdim. bulunduğum nokta aslının yeriydi aslında.ben o farkında olmadan devralmıştım her şeyi ondan.
bu devirde cidden sanatçı olmak gerekiyor, topluma " beni siz yarattınız " dersiniz, kulise döner benim sattığım otlardan biri sizin elinize ulaşır yakar rahatlarsınız. pertevinizden havlu rica edersiniz.
ama aslıyla beni kimin yarattığı belli değildi. aslının dediği gibi ben mi onu yarattım, yoksa benim bir aşağılık kompleksim mi mevcut bilmiyorum. dönüp baktığım zaman hiç bir işimi başarı olarak görmüyorum.bu taku sattığım kimsede zorlanmadım. hatta çoğu kişiye kıyak yaptım," iyi lan ver,bi dahakine eklerim artık 5 lirayı " diye ömür geçirmiştim.
ne işim vardı burada ? ne ara marka yüzü olmuştum ?
ama olmuştum işte bir kere. benim de fikrimin olması gerekiyordu.
evet dedim, önce bir denemek lazım.
aslında bolca salvia döküp biraz bonz biraz da lustralle öteki tarafta muallakler cehennemine yollamak istiyordum ps kafenin sahibini.ama goril dişisine zarar verdiğim için beni parmaklıklardan parmaklıklara vurur, darıca hayvanat bahçesinde zürafalara gibtirirdi.
gorile ben kıyamazdım, çocukluk arkadaşım ne de olsa. kimyager desen gibsen ağzına sürmez o bileşimi.
olan yine garibim, misafirperver kereme olacaktı, beyin cerrahına.
keşke güntekin olsaydı şurada dedim, biraz acısı dinerdi. belki tribe girip kafayı yerdi de o hatunu da unutur gül gibi ağzında salyalarla geçinir giderdi. -
130.
0kimyager soruyu kendine algıladı sanırım. süperiz abi dedi birden gazellanın ona sağladığı samimiyetle. hepimiz güldük bir anda. süperiz ne lan. oturmuş pembe badanalı ucuz parfüm kokularının taşak kokusuna yapıştığı bir ortamda, istanbulun hangi noktalarını beyaza boyayıp hangi noktalarını yeşerteceğimizi tartışacağız. süperiz abi ne demek it herif dedim içimden. devam etti kimyager tüm heyecanıyla.
her kimyasal bir fiziğe bağlıdır,her etki tepki yaratır,her şeyin gölgesi vardır. dedi kimyager.ne diyor lan bu dalyarak dedi goril.sus işareti yaptım elimle nereye güvenip atar yaptığı belli olmayan bir hemşire fotoğrafı gibi.
kimyager neşesini kaybetmişti, daha ucuz ve anlaşılır bir biçimde anlattı.
" abi şimdi şöyle anlatayım, nasıl ki her şeyin temelinde su varsa,her medeniyet suya koştuysa bizim de en önce yasal uyuşturucuları çekip bizim taktan diye tabir ettiğimiz organik şeylere eklemeliyiz."
şaraba kül mü döküyorsun be kimyagerim...
" yani neticede siz yapıyor musunuz bilmiyorum, harman dediğiniz olayı kimyasal ve organik olarak düzenleyip yepyeni bir şey yaratabiliriz."
herşeyden habersizdi, herkesin ya beyaz ya yeşil dediğini düşünüyordu. turuncu paketlerde jameika diye bir şey satılıyor kimyager. üniversitelerde de çok popüler, nasıl bilmezsin...
"biraz maryjane biraz bonz biraz salvia biraz da sakinleştirici hapların,-prozac olabilir mesela-tozlarıyla harmanladığımız zaman tahminimce ölümden önceki son durağa yaklaştırabiliriz insanları."
gibtir lan dedim. salvia içip camdan atlayan adamlar var bu evrende neyden bahsediyorsun ? bonz içip defalarca kan tüküren adam gördüm.
üstelik prozac olabilir ha ? ulan o hapı kaplumbağaya ver, neşeden kalkar halay çeker be.
saçmalık gibi görünmüştü gözüme,ya da zütüm yemiyordu. insanların eline silah verip " buyur kardeşim, sık bi tane bak süper kafa yapıyor " deseydik, daha iyi bir imaj ve başarı yakalardık.
ama bir şey oldu, araya laf girdi. gazella " tamam deneyelim bakalım " dedi.
yannanı yemiştik. gazellanın aklına yatan bizi üstüne alıp zıplatacaktı. ancak kimyagere de kereme de güveniyordum. çünkü ilk deneyecek adam keremdi.onu kaybetmeyi göze alamazdım,ya da bu kadar ucuz konuşmayayım,onu kaybedersem benim kaybedeceğim şeyleri kaybetmeyi göze alamazdım diyelim.
çevre yolundan gideyim, kerem ölürse yannanı yerdim. -
129.
0partiden sonra gazella bizi dükkanının altındaki türkü bara davet etmişti, gerçek perukların bünyeleriyle beraber satıldığı yere. rakının şalgamla içildiği ender yerlere.Tümünü Göster
tabi ki oturup derdoları dinleyecek değildik. gecekondudan bozma bir evde oturup akıbetimizi,ne tak yiyeceğimizi tartışacaktık. bermuda şeytan üçgeninin içine girmiştik bir kere... şimdi içeriyi nasıl derleyip toplayacağımızı tartışmamız gerekiyordu.
kabul ettik, kerem aylar sonra zütünü kaldırıp evden dışarı adımını attı. daha doğrusu pek de atmadı, merdivenlerden inip arabaya bindi arabadan inip mekana girdi. kapalı mekan adamıydı o.
mekana girdik, aradan 5 dakika geçti ps kafenin sahibinin gözleri parlamıştı, gorili ilk gördüğü en iyi vucutlu adamla aldatacağını biliyordum.
ama gorilin aldırış etmeyip, gangbangteki boşalma sırasını bekleyeceğini de biliyordum, hatta yanındaki troya dönüp " nasıl ama ? fena gibişiyor değil mi ? " diyebilecek ayarda bir adamdı,ama yine de severim gorili.şu mekanda biri kalkıp bana tokat atsa king kong gibi ayağının altına alır o adamı.
ama böyle bir şey olması mümkün değildi, uzun zamandır dayak yiyemiyordum, fırsat olmuyordu diyelim. birinin beni tutup sağlı sollu girişmesini isterdim. hayatım renksizdi, beyazla yeşili karıştırınca ortaya iyi bir renk çıkmıyordu ya da.
mekanın en dip köşelerinden birisinde oturuyorduk, gazella kimyager bine döndü " nasılsın kardeşim ? keyfin yerinde mi " dedi, kimyager utangaçlık ve korku arasında bir mimik bulup üstüne biraz da " rahatım, korkmuyorum" gibilerinden bir tavır takınarak başıyla onayladı. problem yoktu.
sıkıldım abi dese üstüne ilk osman ablayı oturturdu gazella.
bir iki kadeh rakı içtik, masamız güzel donatılmıştı. türkü barda olabildiğince işte, keyifliydi.vedat milor un ramazan ayında bir eve konuk olup yediği kurufasulyeden aldığı haz gibi bir haz alıyordum mekandan,ama sıkılmıştım da,kafam da gibilmişti. solist olacak hatun erkek karışımı şarkının da dıbına koyuyordu ayrıca. insanın ne bağa ne bostana gelesi kalıyordu.
saat geç oldu der gibi bir hareket yaptım gazellaya," mesaideyiz ulan şurada zütlük yapma bari " dedi,
" eyvallah da sakin bir yere geçelim abi "
tamam dedi, toparlandık.işte bilirsiniz bu insanların toparlanma anlayışını, araba anahtarı sigarave dönemin en moda telefonunu üstüste koyup, avuçiçlerine alırlar.
toplandık geçtik izbe bir evin salonuna, içeride iki üç travesti vardı, birisi kimyagere acayip bir bakış atsa da gazellanın talimatıyla boynunu eğip gibtirolup gitti.
"ee " dedi gazella... ne durumdayız ? -
128.
0Ulan denetimli serbestliğim vardı bitmesine 3 hafta kaldı senin yüzünden sardım bi 3lü harladım taku yedim ben amk ne güzel anlatıyosun züt oğlanı
-
127.
0adamsın aa bende takıp edıyorum
-
kayra 40 yaslarda ısıtme kaybı yasıcaksın
-
iki civata sıktım saat 10 olmuş
-
bikerisinde yokluktan breaking bad
-
acaba kayraya bi zenci tecavüz etse
-
kaan kurala acayip sinir oluyorum
-
trabzonu doğradılar
-
atatürk kendisi bile bugünü görse
-
kayra kac dkya yeni hesap acip gelir
-
3 trilyona araba önerisi
-
beyler doğuda damada ve geline takılan altınların
-
islamda sünnet olmak mecbur mu
-
dün öğrenciler geldi
-
basketbola atan kazanır kuralı gelmeli
-
çakra patlatmak
-
sonundaa aldım be
-
cogu ünlü ayın dolunay oldugu zamanlar
-
bu kayranın vücudu muydu la
-
her tarafta buhu
-
neden playstation joystiklerine sensor koymuyorlar
-
mersobahis
-
züt deliklerinin süper sıkı ve girmesi çok zor
-
et yemeyen erkek geydir
- / 1