1. 51.
    0
    cemal süreya nın dediği gibi

    birinin grönlandı olmaya hazırlanıyordum.

    içeri geçtim karşı yanına oturdum. koltukta büzüşmüştü, kahpenin nereye gittiğini sordum, komşu çağırdı. dantel örneği bakıyordur belki dedim güldüm, evlenince böyle oluyor işte. rutinleşiyorsun.tek hobin televizyonun üstüne koyulacak dantel oluyor.

    seneler geçse de teknoloji ilerlese de her yeni teknolojiye bir dantel uydurursunuz siz dedim. güldü.

    yüzüme baktı.bu bakışla bir kaç sene önce baksaydı hayatımız daha değişik olabilirdi, aslı gitmezdi belki. belki kendini vururdu sinirden.ama ona ulaşmam daha kolay olurdu.hem tanrısallık bir muallak olmaktan çıkıp kesinliğe kavuşurdu. eğer varsa ruh denen bir şey aslı ruhumu bulur, gelir ateş isterdi.

    kahpenin ne zaman geleceğini sordu.

    bilmem. belki de hiç gelmez, komşu tığı boğazına saplar belki dedim, korku dolu bir gülüş attı. saçlarının rengi hoş olmuş dedim, tebessüm etti. rujunun rengi ne ya ? bir türlü çıkaramadım dedim. dişleri gözüktü. kirpiklerini kırpma gözlerini göremiyorum dedim. şapşal dedi. slim fit pantolonumun fermuarını yırtacak gibi sertleşmiş genital bölgem sinemi karantinaya almak için sabırsızlanıyordu farketti, bana baktı.ben de gömleğinin açık düğmesinden görünen çatalıyla selamlaştım.

    yavaş yavaş sırnaştı sinem. işte istediğim oluyordu. saçlarını sertçe kavradım. işimizi görmeye başladık.

    işte bir aşkın yokoluşu, veda marşı. bitiş töreni. hadi dağılalım artık diyen insanlar vardı kafamda. herkes beni sinemle yalnız bıraktı. gömleğini yırtarcasına açtım.

    içimde sinirden patlayan bir volkan ve lavları vardı. sütyenini hayvanca çıkarmıştım. canı yanıyordu,ama hoşuna da gidiyordu.bir torbacıya sütyen açtırmak her huurnun harcı değil.

    pantolonunu iki elimle züt kısmından tutup indirdim dize kadar. yere düştü. kaldırdım kanepeye. sonrası iyilik sağlık. sinem bakire değildi, keşke olsaydı da bir düğün hediyesi de ben verseydim o nişanladığı adama,bir çeyrek altın da ben taksaydım. onun yerine içine boşalmıştım.bu kadarı da yeterdi. pembe göğüs uçlarını dölle boyamıştım.

    sansarın dediği gibi.

    alınır intikam
    elini git yıka.
    ···
  2. 52.
    0
    sinemi kibar kelimelerle harmanlanmış yarı tecavüz bir ciks pozisyonundayken bıraktım. kendinden geçmişti. yaptığım en iyi işti bu hayatımda, gerçek bir huuryu gibmek.

    bu lan işte.en büyük iyilik buydu hayatımda. aslıyla yediğimiz içtiğimiz bir gitmemişti, intikamımız da aynıydı.tek fark o kanadadan küfür ediyor ben buradan eyleme geçiriyordum.

    heyt be.

    sinem. banyonun ne tarafta olduğunu sordu. kalktı giderken o zütünü kıvırışını hiç unutmuyorum, çıldırmıştım.bunca olana rağmen hala zütünü sallayabiliyordu huur. oturduğum yerden bir şaka makinası gibi, içinden yumruk çıkan bir doğumgünü paketi gibi yerimden kalktım. kolundan zarifçe tuttum tüm sinirime rağmen. soktum banyoya. soğuk fayanslara çiviledim huuryu.

    hissettiği soğukluk ve içine girdiğim anda hissettiği sıcaklık sayesinde derin bir haz yaşamıştı.bir ara suratına baktım,bu işten keyif alıyordu. banyoda da devam ettik, aldı bornozunu iş bittikten sonra çıktık.ben de giydim boxer ı.

    banyo kapısından çıktık holdeyken salonda oturan kahpemi gördük. göz göze geldik. kahpe bakıyordu anlamsızca, sinem yalandan bir " yakalandık " tribindeydi. sinemin bornozunu yavaşça üzerinden attım. çırılçıplak kaldı. sineme " oraya fazla su değmedi, ıslat " dedim.

    eğildi, aldı ağzına ıslattı kahpemin karşısında." bunu nişanlının yanında da deneyelim " dedim. ağzına alırken suratıma baktı. kendimi gökyüzünde sandım bir an.sonra saçlarından tutup çektim, kapıyı açtım. sinemi tuttum kolundan koydum kapının önüne," gibtirgit şimdi ne tak yiyorsan ye " dedim.

    elinde bornozuyla ne tak yediyse artık bilmiyorum.ben alacağımı almıştım. bana yiyecek tak bırakmamıştı huur. kahpemin de gönlünü aldım. siteye gidip bakayım diye düşündüm bir an.sonra dedim gibtiret. yorgundum.
    ···
  3. 53.
    0
    kapı hızlıca çalınıyordu, kahpem uyandı. korku dolu gözlerle baktı suratıma. hemen gidip baktım kapıya. sinemin nişanlısını beklerken ps kafenin sahibi çıktı kapıdaki am keferesi.

    noldu lan dedim
    güntekinin karısı dedi. nolmuş dedim ?
    atlamış abi
    nasıl atlamış
    gece yarısı kalkıp atlamış işte dedi.

    ulan o karı nasıl atlar be.gibişmek ve uyurken sağa sola dönmek dışında bir gibim yapmayan karı nasıl atlar amk yerinde. aklım almadı. çıktık gittik siteye. buldum güntekini.

    naptın lan vicdanını gibtiğiminin evladı, zütüne kordan demir mi soktun kızın naptın amk?
    bişey yapmadım abi. hiç bişey yapmadım. gece yarısı atlamış.

    Nerde şimdi diye sordum. terasta abi dedi, gorille taşıdık gece. oraya koyduk.

    Teras dediği de şimdiki avmlerin balkonları kadar büyük bir yer. doğru hamleydi, koku duyulmazdı. kurda kuşa yem olurdu bu sitenin tepesinde. güntekini kutlamadım tabi. ağız burun giriştim. ağlaya ağlaya bir tak yapmadım abi diyip duruyordu abisini gibtiğim.

    Çıktık terasa gördüm kızı. içim parçalandı. nerden baksanız ses tonunu bile bilmem kızın. ancak iniltilerini duyardım güntekinin yarattığı zevksiz iniltileri. kahpe kustu.ps kafenin sahibi muallak gorile sarıldı benim de midem kalktı. indik aşağıya.

    Güntekini tuttum,bu taku sen yedin sen temizle, zerre gibimde değil. istersen parçalara ayır, istersen en kral cenaze törenini yapıp en manzaralı yere gömelim.

    Güntekin bir şey demedi, aradan üç hafta geçti, gorile sordum hep nedir ne değildir diye. terasta yatıp kalkıyormuş hep kahpeyle.bir iki adım uzağında oturuyormuş tüm gün. çürüyüşünü izliyordu resmen.
    ···
  4. 54.
    0
    her şey taka sarıyordu, sadece gorille ps kafenin sahibinin keyfi yerindeydi. bana dağlar dikti yine anlayacağınız. aslıya defalarca mail attım, bırak o bini dön dedim.e maillerime bile dönmedi. aslı dedim. dön.dünyam durdu, üçyüzaltmışbeş gün altı saatin son saatlerindeyim, sular akmıyor. elektrikler kegib,mum ışığım ol yine. yine yanımda dur. güven duyayım dünyaya karşı.

    içtiğimiz sigaraları aynı kültabaklarına bastık senelerce, aynı otobüslerde yanyana oturduk, dön.benim için dönme, kendin için dön...

    dönmedi... kahpenin yanında defalarca ağlayarak mail yazdım.gel git yaşıyordum. mail yazarken yanımda oturup omzuma yaslanan kızı gibtiredip aslıya dön diyordum.

    Ama böyledir işte. elinizdeki bir oyuncağı senelerce kullanıp bir köşeye atsanız bile ilerki zamanlarda görünce “ vay be ne oynadım bunla “ dersiniz. geçmiş nostaljisi 90lara olan övgü de bu yüzdendir.

    Benim çocukluğum da gençliğim de torbacılığım da aslıydı.

    Daha sonraları çocuğu olduğunu bile öğrendim. artık hepten kaybetmiştim.o zamanları anlatmaya gerek de yok zaten.

    Hiç mi vicdanın yok hayat ? Bi sakin ol dünya deyip durduk senelerce.

    Artık yavaş yavaş bırakmak gerekiyordu, olmuyordu.kahpemi alıp eski sokağımda geziyordum son günlerde. babamı kahvede görünce yakıyordum bir sigara cins cins bakıyordum. babamın yanındaki godoşların babama dönüp “ senin oğlan değil mi bu “ dediklerini görüyordum.

    Değil diyordum içimden.

    Güntekin bir terasta bir cesetle beraber çıldırış yaşıyordu. delirmişti en sonunda. goril ps kafenin sahibiyle ayrı eve çıkmıştı resmen. adam uyku uyumuyor gündüz gorille gece karısıyla yatıyordu.

    Ben öyleydim işte, aslıya hasret. intikdıbını almış ama kendini dizginleyememiş bir adamdım. senelerce bu işi yaptım. senelerce yapacağımı düşünüyordum, artık yolda gezerken bile rahatça çıkartıp içiyordum otumu.

    Sırf bir polis gelsin de tutsun kolumdan diye.

    Abi ben içici değilim satıcıyım diye savunmak istiyordum kendimi gibindirik bir hücrede yaşlanmak için ama adalet böyle bir şey işte. polisler adaletsiz herifleri sevmemekten öte içten içe korkarlar, zütü sağlam bunun buna karışmayalım derlerdi.

    Günümü gün etmekten sıkılmıştım.her cumartesi gecesi kahpemle orayı burayı dolaşmaktan da.
    ···
  5. 55.
    0
    bir sigara molası beyler. yazarken içemiyorum amk. çıldırdım durduk yere boğazım düğümlendi amk.
    ···
  6. 56.
    0
    evet beyler geldim devam ediyorum.

    son entryleri giriyorum.
    ···
  7. 57.
    0
    sokucam spotuna. hata veriyor sürekli. neyse.

    kahpeyle evimize döndüğümüz üçüncü seneydi sanırım. kahpe beni ilk gördüğü zaman nefret etmişti benden, memnun etmesi gereken bir huur çocuğu olarak gördü beni, daha sonra değişik bir şeyler gördü demek ki takıldı peşime.ama sinemde gördüğüm farklılıktan daha öteydi bu.sevilmeye eyvallah sevmeye de eyvallah da,aslıya ne diyim. anlatamam ki orhan gencebayın dediği gibi.

    goril siteden ayrılmıştı dediğim gibi, güntekini iki artı bire satmıştı bin. güntekinin ne durumda olduğunu bilmiyordum,en sonunda kızın kemiklerini bir torbaya alıp beraber atlamış terastan, mahalleliden duydum. keşke aslıdan duysaydım."seni bende bir daha yaratamam ki." gencebaydan aslıya.

    söylenene göre gündüz vakti tak diye atmış kendini. etrafa saçılmış kemikler ve kafatası, dişler... belki de böyle bir sonu hakediyordu, yıllarca hayvan gibi yaşadı, köşeye kıstırıldığını anlayınca dişlerini gösterdi, yetmeyince kendini bir akrep gibi ateşin ortasında öldürdü.

    goril zorla üzülmüş numarası yapmaya çalışıyordu, tufan geldi aklıma. napıyor acaba amk esnafı dedim. gittim tek başıma, buldum.aynı mahallede aynı manavda. yine önlükle geziyor.

    uzun uzun konuştuk. defalarca çay söyleyip cigara sardık.

    tufan da evlenmiş. çoluğa çocuğa karışmış. karısı düğünde hamileymiş. aile tarafından kimse gelmemiş düğüne kız tarafında. babası da içten içe gurur duyuyordur elin kızını gibti diye.

    hala bırakamamış otu. patrick muhabbetini açtık. ulan dedim ne adamsın, davids e çevirdin iki dakikada. onun için hollandanın 2000 in başlarındaki futbol takımı efsanedir. cemil i sordum, cemil işi büyütmüş. beşiktaşta ortaköyde kadıköyde çeşitli yerlere pazarlıyormuş bunları. kampanya bile yapıyormuş bin. 3 gramlık bonz kadar şeref yoktur o binte.her neyse. devam edip etmediğimi sordu, yaşıyorum dedim. yaşamadığım zaman bırakırım anca.

    kafenin sahibinin dükkanına gittim, ortalık ergen kaynıyor. hepsi kasaya yığışmış. alışveriş peşindeler. goril girdi içeri ağzında kürdanla. dürümcüden gelmiş bin. onla da oturduk biraz. dedim karınla gorili aynı anda nasıl idare ediyorsun ?

    etmiyorum artık dedi.

    nasıl lan dedim.

    karısından boşanmış. kolpadan bi aldatma hikayesi uydurmuş, sözde karısı bunları evinde başka karıyla basmış.amk muallaksi, gorile kendini gibtirmek için huurnun birini tutup yatakta beklemiş saatlerce karısı gelsin de görsün diye.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 58.
    0
    günler geçip gidiyordu, sarılacak tek insan kahpemdi. günden güne onu daha çok seviyordum, saçlarını aslı gibi küt kestirmişti. daha sonra hoşlanmadığımı anladığımda 3 numaraya kestirdi saçları sırf beni memnun etmek için. hoş olmuştu. hatta müthişti, masumiyeti züt gibi ortadaydı.

    bilmiyorum,her zaman onu benim yarattığımı söyler. estağfurullah çekerim. güzel kadın.ona oturup kafamdaki herşeyi anlatınca rahatlıyorum. yeni bir telefon mu çıkıyor ? onu satınalmanın gereksizliğinden bahsediyorum. televizyonda bir program mı çıkıyor ?saydırıyorum da saydırıyorum.

    kahvaltıdan sonra layıkıyla olsun diye kahve içer her sabah.hep kahveye sigaraya altlık olsun diye yerdi yemeği. bunca şey yaşamamıza rağmen tribe girip kilo almamıştı.ben değişmiştim cidden. saç sakal giyim kilo.her gün değişiyordum. fransız seri katiller gibiydim.

    şöyle bir düşündüm kim kaldı diye. daha kimle yaşatırım bu ot satma eylemini diye düşündüm. kafenin sahibi yine düzenli olarak yatırıyordu paramı. yaşanan şeylerden sonra zam yapmıştı bin aklınca. geçinip gidiyorduk ama içimdeki küçük bine, dalga lazım mı diye bağıran züt oğlanına söz geçiremiyordum.

    kerem dedim .

    büyük huur çocuğu.

    gittim yanına, uzun zamandır mahalleye gitmemiştim. babam kahvede yoktu, inme mi inmiş ne olduysa. bilmiyorum tam. keremin evine gittim. anlattım durumu. devam edelim abi dedi. bende yeni şeyler de var. kimya okuyan bir elemanla tanışmış.bir günde bir tablet lsd ayarlar dedi. peki dedim. maryjane denen gavur nanesinden de ayarlamıştı kerem.

    tamam lan dedim devam ediyoruz.
    ···
  9. 59.
    -1
    " go ask alice."

    kimyager dediğim elemanla tanıştım. kimyager benim yaşlarında hiç bir taka sahip olamamış bir üniversite öğrencisiydi. konuştuk ettik, tehlikelerden sıkıntılardan trafikten bahsettik.o sadece üretim kısmında olduğu için sıkıntı olmaz diye düşündü.en çok tehlike onlardadır aslında.her neyse.

    çıktım. bindim arabaya. eski evimin önünden geçerken pencereye dikkat ettim, annem perdeyi çekiyordu.of dedim içimden. indim arabadan geçtim apartmana bastım zile. kapı açıldı. gittim evin kapısını çaldım. annem açtı. içim sızladı,ama çabuk geçti. babamı görmek istediğimi söyledim.bir odayı gösterdi. girdim içeri.

    kapıyı kapadım. annemin gelmeyeceğini biliyordum. zatenhiç bir zaman gerçek bir aile olmadık,hep dışarıda gördüğümüz aile yapısını taklit ettik. bunlar ayrı mevzular.

    babam ölmek üzereydi, tüm gün yatıyor, ilaçlarını alıyor ve ağzını açamıyordu. sadece kalbi atıyordu. ağzı yüzü yamulmuştu.

    durdum suratına baktım.

    değdi mi baba ? dedim.

    değdi mi ? şu hale bak. çıkardım cebimde yolluk olsun diye kerem e sardırdığım maryjanelerden birini gösterdim. gözünün önünde bir o yana bir bu yana salladım iki parmağımın arasında cigarayı.

    bak dedim, beni getirdiğin noktaya bak. okula sakallı gittim diye sakalımı kestikten sonra dövdün beni insan içine çıkamayayım diye, senelerce adam değilsin dedim, hala adam değilim. adam olamadım,ama senin oğlun da olmadım. benden utanıyorsun değil mi.?nasıl olur da senin gibi asil bir adamın taşağından düştüm ben ? nasıl bir hata bu...

    duyup duymadığını bilmiyorum ama beni gördüğüne sevinmedi. yaktım cigarayı. dışarda ezan okunmaya başlandı. kaç vakit okunur bu dedim. anlamsız sesler çıkardı.

    öksürmeye başladı. annem içeri girdi. elimde cigarayla görünce iki üç tane vurmaya kalkıştı ağlaya ağlaya. hayvan gibi güldüm yüzlerine karşı. helal lan size, benden bir huur çocuğu yarattınız dedim. helal size.
    ···
  10. 60.
    0
    merdivenleri yavaş yavaş indim. annem arkamdan hayatımda duymadığım küfürlerle seslendi. komşular kapıya çıkmıştı." rezil bunlar rezil " dedim umutsuz bir evkadınına. güldü.bir şeyler söyledi, cigaranın kafasından anlamıyordum. küçük çocuğu eteğinden çekiştiriyordu. hafif etli butlu süper bacakları vardı. bacaklarına kitlendim o anda. eliyle bacaklarını kapamaya çalıştı. bildiğin oynuyordu kendisiyle. çocuk olmasa içeri alacaktı huur.

    kendime geldim. kadının yüzüne baktım, dedim neyse. çıktım dışarıya atladım arabaya. gibtirolup gittim.

    bir avm girişinde durdum. kahpeme güzel bir kolye aldım. gittim eve. kolyeyi görünce sevinmekten çıldıracaktı. uzun zamandır doğru dürüst yüzüne bile gülmüyordum.

    beni sen yarattın asıl.sen olmasan çoktan kanadaya gitmeye çalışırken telef olurdu bu adam.

    meseleyi anlattım.ona ihtiyacım vardı, gireceğimiz mekanlar elit yerlerdi orada kendimize yer edinmeliydik, sortide asmalımescit barlarında, girişinde karagözlüklü lavukların olduğu yerlerde.
    ···
  11. 61.
    0
    ilk küçük yerlerden başladık. asmalımescitte gezdik biraz hafif janjanlı bir yere girdik kahpemle.

    3 sene önce aslıylagibsen giremezdik buraya.

    kimyagerden numune almıştım sadece, cigara kontenjanım tamdı. biraz içtik eğlendik. ortam güzeldi haliyle, plaza erkekleri, yeni evliler,her gece sarhoşum ayağına birinin altına yatıp ertesi gün bakireyim ben tribinde gezen kezbanlarla doluydu. cebimdeki hapın değeri 200 liraydı.lsd kolay bulunabilen bir şey değildir, çoğu rock star ın bu yüzden kendinden geçip öldüğü bilinir,lsd tribi hiç bir şeye benzemez.su içmeye çalıştığınız musluk akar gider gözünüzün önünde.

    etrafa baktım. içicileri kestirebiliyordum. sigara içmek için mekanın arka bahçesine çıktık. çok sayıda beyaz yakalı siyah ceketli gerizekalı barınıyordu ve tabi iyi elbiseli kadınlar.

    cigaramı yaktım, kokusu etrafa yayıldı.ama mekana iyi para bırakacaktım, kimse gelip uyarmadı yokmuş gibi davrandılar.

    ama herkes kokuyu aldı, elbet birisi düşecekti.bir hatun geldi. öyle bir tayt giymişti ki nevrim dönmüştü.ama kahpemi üzmeyi göze almıyordum.bu kaşarın beni nereye zütüreceğini düşündüm.

    merhaba dedi, kahpeme.sizi bir yerden tanıyorum sanki.
    evet dedi kahpem.ben de...

    nereden acaba derken muhabbet uzadı.

    kaşar döndü kır saçlı bir adamı çağırdı.

    bu adam mı gibiyor şimdi bu güzelim zütü ?bu züte bu adamın büzüşmüş gibi mi girip çıkıyor.mor koltuklardan birine geçip oturduk dördümüz. kaşarın yanına oturdum sırf o züte zütüm değsin diye.

    eğdik büktük muhabbet cigara meselesine geldi. elimdekinin son olduğunu ama bir numune olduğunu söyledim.hap olduğunu duyunca sevinmedi pek herif,ama lsd lafını duyunca gözleri açıldı.o zamanlar zor bulunuyordu ya karabükte bulurdunuz bunu ya zonguldakta ya da istanbulda.

    ciddiyim.

    iki yüzlükle halledilir dedim adama, peki dedi. verdim züt kadar hapı. attı cebine. içmeye devam ettik kahpemle. gece boyunca kaşarı da hafiften taciz ettim, kaç kere tuvalete kalktı. arkasından gidemedim kahpe biliyor çünkü ne yapacağımı.ama masaaltından baya bir girişimde bulunduk birbirimize
    ···
  12. 62.
    0
    saat 7 olmuş lan. gece bitiririm dedim ama bitiremedim, öğlen falan bitirmeye çalışırım..net sıkıntı zaten bende. uyku da lazım biraz.
    ···
  13. 63.
    0
    kusura bakmayın beyler, bugün pek giremedim inciye, savsakladım.dinlemeye devam edenler varsa yazıyorum yine. haftaiçi de imkan buldukça yazmaya çalışırım.

    şimdilik devam.

    ---

    kimyager bin tam aradığım gibi bir adamdı, etliye sütlüye karışmayan. sadece işine gücüne bakan birisi. kalkmış gelmiş büyükşehire, insan klonlayacak kafaya sahip adam, öğrenci evinde telef oluyor, ketılda makarna yapmaya çalışıyordu.

    dediğim gibi zeki çocuktu. keremde onu evine aldı. üstünden her türlü masraf kalktı çocuğun, gül gibi yaşıyordu, haftada iki üç kere üç ömür görse gibemeyecek amları üst üste koyup tokatlıyordu. kerem bini de açıktan kimya mühendisliği okuyacağım diye telef olup gidiyordu. sorsan proton nedir bilmez muallak.

    son entry de bahsettiğim olaydan sonra kahpemle çıkıp taksimin orta yerinde orhan gencebay ın ilk gözağrım şarkısını anıra anıra söyledik.

    seninle doğmuş bir mecnununm
    sensiz bu ömür nasıl geçsin
    dertli başım kaderimsin
    çektiğim dert kederimsin...

    aslının mailiyle ölmüş onunla doğmuş gibiydim, onsuz bu ömrün anasını gibeyim. dertli başım kaderimdi kısacası kendisi.

    her şey güzeldi. goril ve ps kafenin sahibiyle daha az görüşüyor ve her geçen gün yaşadıkları değişimi görüyordum. artık sadece geceleri geziyor, gündüzleri uyuyordum. küçük işler olarak gördüğüm eski işleri de köşe başında takılıp motorola telefonlardan ceza dinleyen kamillere bırakmıştım. organizasyon şemamız müthişti. kerem üretimdeydi,ben satış temsilcisiydim.ps kafenin sahibi sermayemizi sağlıyordu, goril de adam gibme kontenjanında son gaz sigara içiyordu.

    çok kişiye ekmek yedirdik yani.tam anlamıyla iki ayağımın üstünde durabildiğim zamanlarımı yaşıyordum.iki ayaklarımın üstünde durup dünyanın tekerine işiyordum.
    ···
  14. 64.
    0
    şimdi aradan geçen iki üç ay aynı tempoda ilerledi.bir çok müşteri edindik, apaçi kluplerinden tutun bir makarnaya 17 lira ödenen yerlere kadar. taksimdeki tomtom sokakta en iyi malı ben pazarlıyordum kısacası. zamanın modern gençleri patlamak için şeker,ex roj denen taktan şeyleri ararlarken ben onlara karşılarındaki hatunu marilyn monroe gibi gösterecek haplar üretip satıyordum.

    talep vardı,arz ediyorduk.şu an kapısının önüne gidip damsız geri çevrileceğim yerlerin lobi denen mevkilerinde işletme sahipleriyle oturup çay içmişliğimiz vardır.

    çok komik bir andır. ciddiyim.adam karşınıza oturur, işletmecilikten taksimdeki fuhuş olaylarından yeni neslin terbiyesizliğinden bahseder, ancak bu uyuşturucu işini kendi işletmesinin ekonomisine katkı yapabilmek için kullanmaya başladıklarından bahsederler bana.

    derler ki.sen bana bundan bilmem kaç tablet sat ben sana şu kadar para vereyim.ben kendi işletmemde müşterilerime sunayım bunu.

    duysanız inanmayacağınız şeyler yaşanıyor bu mekanlarda. adamlar içerde özel yer yapmışlar sırf cigara içenler için. millet giriyor yakıyor dönüyor, ortam kuruyorlar. karılar kızlar gırla...

    işletme içi işletme... bar içi bar, duman içinde duman.

    tabi o zamanlar kapalı alanda sigara içmeyecek kadar medenileşmemiştik. rahattı herkes. duman aynı duman. kimse anlamıyordu ne olduğunu,pis koku da kimsenin umrunda değildi.

    millet içerde içiyordu, çıkışta da benim banka hesabından maaşını çeken bin kuruları cila olsun diye basic haplardan, ucuz otlardan satıyordu.

    her türlü yolumuz vardı, bize her yol amsterdamdı.
    ···
  15. 65.
    0
    yine günlerden bir gün istiklal caddesi üzerindeki mekanlardan birine gitmiştim bu görüşmeler için.her şeyi hallettim, alışveriş yapıldı. tokalaşıldı çıktım.

    peruk dükkanı ayağına her türlü taku yiyen bir arkadaşım vardı tarlabaşında. onun yanına uğradım. travestilerle dolu bir sokaktı.her taraf kıllı adam, kirli sakallı travesti ve bol miktarda apaçi kaynıyordu. sokağın girişinden sonuna kadar çeşitli çeşitli barlar vardı. sokağın sonuna varıp şu trafiğin aktığı caddelerden birinin önüne çıktım. adını tam hatırlamıyorum oraların. neyse girdim binaya.

    peruklar sadece cama asılıydı, orada asla peruk satın alamazsınız. peruk almak için oraya giren insan, zütünde bir ağrıyla çıkar dışarıya çünkü.

    arkadaşın anadoluda çok kullanılan bir ismi vardı, ancak ona herkes gazella derdi anldıbını kimse bilmez, hala bilmem.

    gazella aşağı gazella yukarı. Gazella şöyle kral adam, gazella böyle güzel abi.o sokaktaki en itibarlı insanlardan biriydi. günün birinde bir pekekenti travestiye tokat attı diye feci dövmüştü, söylenenlere göre adamın meme uçlarını makasla kesmiş.

    tam bir caniydi.ama süper adamdı aramız çok iyiydi.ps kafenin sahibi tanıştırmıştı bizi.ama iyi anlaşmıştık, ikimiz de aynı yerdeydik, insanları zehirliyorduk ancak yine de içimizde yolunu kaybetmiş iyi niyetli bir huur çocuğu vardı.

    onunla sohbet ettim biraz, peruk satamıyormuş eskisi gibi. yani gibecek adam kalmamış ona taksimde, yeni yerlere açılmak istiyordu. taksim artık züt gibi meydandaydı. eskisi gibi ara sokaklardan kaybolamıyordu. konuştuk ettik, benim durumlarımdan bahsettim. isterse beraber iş yapabileceğimizden bahsettim.

    böyle bir insana ihtiyacım vardı, sizinle ölüme gelebilecek bir adama her zaman ihtiyaç duyarsınız,ne aşağı ne yukarı,gel abi deyince gelecek birileri lazım, gazella ne kadar tekinsiz bir adam olsa da yarı yolda bırakmaz kimseyi.

    gazellayla ortak bir şirket kuruyorduk, sadece ticaret sicil gazetesinden yayınlanmayacaktık, vergi vermeyecektik,ama anonimliğin dıbına koyacaktık. artık tarlabaşı efsanesi kerem ve kimyager binle istanbulun dıbına koymaya hazırdık.

    büyük para dönecekti.
    ···
  16. 66.
    0
    kutlamak lazımdı,her şeyi düşündüm, herkesi düşündüm. yine keremin evi en uygun yerdi. gazellayı keremin evine davet ettim, yanında bolca eğlenceli insan getirmesini istedim. istediğim şeyleri anladı.

    "ne lazım ? saplı sapsız... " dedi muallak bi gülüşle.abi çektim ben elimi ayağımı karıdan kızdan, köleyim artık birine dedim. güldü ama ne gülmek,aha şimdi gibecek diye korkar insan.

    " lan bırak oğlum, erkek adam erkek giber " dedi.o da var merak etme,ama korkunç şeylerle çıkma karşıma dedim. travestilerden bahsediyordum.bu gazella iyi adamdır, muallak veya oğlancı değildir, hatta abazandır amk.ama travestilere karşı bir vicdan var ki sorma, travesti diyemeden tra.. derken giber adamı, tokatı yapıştırır.

    ne diyim ? shemale mi diyim amk.

    eyvallah dedi. tamam dedim o zaman, bekliyorum haftasonu. kereme bahsettim,her zaman uygun zaten bin, kimyagerin yüzü güldü,am üstünde züt gibmek için heyecanlanıyordu.

    gorille ps kafenin sahibine haber verdim.

    herkes toplanmıştı işte.

    gün geldi çattı, herkes toplanmaya başladı, baya kalabalıktı. orta yaşlı göbekli kül tablası gibi kokan huurlar,iki onluk çakma sarışın kezbanlar, keşler,gazellanın sevip saydığı üç beş insan, kemancıyla darbukacıyla gelmiş adam yanında. velhasıl kelam süper bir ortamdı.

    kimyagerin gözü dönmüştü, evsahibi olduğu için bir çok hatun tarafından itibar gördü o sivilcelerine rağmen. üç hatunla boş bir oda buldu kendine. diğer herkes tadını almıştı zaten dünyadan. kimsenin oturup ergen gibi tuvalette am gibecek hali kalmamıştı, zamanında benim dünyamın magması olan kadınla tanışma faslım gibi.

    canım acayip bir şekilde, filtreli sigaralardan istemişti uzun zamandır içmemiştim. hala içmem, içemem.sevmiyorum nedense. sarma sigaralar her zaman daha iyi ve doyurucudur.

    kırmızı winston soft içesim geldi bir an.ama kafama çok taktım, dedim ben iki dk. inip geliyorum dedim gazellaya, hayırdır sıkıntı mı var dedi, dedim sigaram bitmiş. uzattı sigara. dedim winston alıcam." rahatsız mısın ulan gibtiret al iç işte " dedi.bi el hareketiyle savuşturdum gibtiret der gibi.

    indim aşağı, dedim ver bir kırmızı winston soft, paket verdi. dedim dayı yumuşak paketlerden ver. dıbına koyım insan ne sattığını bilmez mi ya verdi. parayı verdim üstünü aldım. döndüm bakkalın önünde sigarayı yakacaktım. çakmak yanmadı bir iki derken yandı gözüm karşı apartmanın açılan kapısına ilişti,ilk dumanı çekerken.

    bir yerden tanıdıktı.

    çok yerden tanıdıktı.

    esenlerden, siteden,otobüslerden, yenimahalle tren istasyonundan, sinemden,gorilden, güntekinden... çok yerden tanıdıktı.

    düpedüz aslıydı. fakat yıllar beni değiştirdiği gibi onu da değiştirmişti.o serseri mayın yerini pijama ve terliklerle bakkala gidiyordu. beni tanımaması için çekildim bir köşeye saklandım nedense. girdi bakkala hırkasının önünü kapayarak. gitti bir gofret aldı,bu arada apartmanın kapısı hala oynanıyordu birisi tarafından.

    sonra aslı gitti apartmanın kapısını açtı,tak eli havada kalmış küçük bir kız çocuğu gördüm. kıza gofreti verdi kucağına aldı. kapı kapandı.

    böyle olur zaten hep,bir süre dünyadan nefret edip düz bir insan olmayacağını düşünürsün, yıllar seni elektrik su faturalarıyla uğraşır hale getirir. canım sıkılmadı desem yalan olur. beynime sıkılmasını tercih ederdim. çok değişkenli bir şerefsizdim aslında. aslı sinem kahpe taytlı kaşar. çok değişik kadınlar görüyordum. hepsinden ayrı ayrı etkileniyor ancak yine de birine ulaşamadığım için veya bana ulaşmaya çalışan birinin ipini şuursuzca kestiğim için belki.

    belki bu yüzden gibesim geliyordu dar pantolon giyip topuklularla tak tak yürüyen herkesi.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 67.
    0
    beyler ben kaçar, yarın erken kalkmam gerekiyor, uzun uzun yazacağım zaman buldukça, çok şey var anlatılacak, ancak kabataslak hepsini anlatacağım.

    dinleyenlere eyvallah.
    ···
  18. 68.
    0
    kanada insafa gelmişti, veya asker babası serkeş kızının düzenli bir hayata girdiğini dünya gözüyle görmek istiyordu, bilemem.belki de torun sevgisi.

    kafam allak bullaktı, sigarayı çok hızlı içmiştim, beynimde saniyelerle ölçülecek bir nikotin festivali yapılıyordu. sigaraya yeni başladığınızda, daha doğrusu sigaranın dumanını ilk içinize çekmeye başladığınızda, nasıl bir beyin amcıklaması yaşıyorsanız öyle bir şey yaşıyordum, keremin evinin kapısının önünde durdum, yukarıdan envai çeşitte sesler geliyordu. gazellanın kimyagerle tanışması, keremin yeni tanıştığı herhangi bir kaşarla bira tokuşturmasının sesini bile duyabiliyordum.

    kapının merdivenlerinde oturdum,ne tak yiyeceğimi düşünüyordum. aslında kendimi kandırıyordum, dünyaya ayak uydurmak için aslının dönüşünü üzerine çok düşünülmesi gereken bir olay olarak algılıyordum, aslında gerek yoktu. bildiğin ev hanımı olmuştu. benim gibi bir adam onun için anca otobüste çocuklu olduğu için yer vermesi gerektiğini düşüneceği biriydi artık. yani çok uzaktık. yine de başıma bir şeyler gelmesinden, yarattığım çük kadar imparatorluğun bir femme fatale dedikleri hatun tarafından hırpalanmasından korkuyordum.

    en sonunda kendi kendime saçmalama lan deyip kalktım. yukarı çıktım. kapıyı çaldım, ancak zaten açık olduğundan ilk yumruğumun hırsıyla aralanmıştı kapı. içeriye girdim. dünyama döndüm.

    gazellaya, gorile,kereme.

    ve en önemlisi kahpeme döndüm, nereye kaybolduğumu izah etmem gereken tek insana.
    ···
  19. 69.
    0
    partiden sonra gazella bizi dükkanının altındaki türkü bara davet etmişti, gerçek perukların bünyeleriyle beraber satıldığı yere. rakının şalgamla içildiği ender yerlere.

    tabi ki oturup derdoları dinleyecek değildik. gecekondudan bozma bir evde oturup akıbetimizi,ne tak yiyeceğimizi tartışacaktık. bermuda şeytan üçgeninin içine girmiştik bir kere... şimdi içeriyi nasıl derleyip toplayacağımızı tartışmamız gerekiyordu.

    kabul ettik, kerem aylar sonra zütünü kaldırıp evden dışarı adımını attı. daha doğrusu pek de atmadı, merdivenlerden inip arabaya bindi arabadan inip mekana girdi. kapalı mekan adamıydı o.

    mekana girdik, aradan 5 dakika geçti ps kafenin sahibinin gözleri parlamıştı, gorili ilk gördüğü en iyi vucutlu adamla aldatacağını biliyordum.

    ama gorilin aldırış etmeyip, gangbangteki boşalma sırasını bekleyeceğini de biliyordum, hatta yanındaki troya dönüp " nasıl ama ? fena gibişiyor değil mi ? " diyebilecek ayarda bir adamdı,ama yine de severim gorili.şu mekanda biri kalkıp bana tokat atsa king kong gibi ayağının altına alır o adamı.

    ama böyle bir şey olması mümkün değildi, uzun zamandır dayak yiyemiyordum, fırsat olmuyordu diyelim. birinin beni tutup sağlı sollu girişmesini isterdim. hayatım renksizdi, beyazla yeşili karıştırınca ortaya iyi bir renk çıkmıyordu ya da.

    mekanın en dip köşelerinden birisinde oturuyorduk, gazella kimyager bine döndü " nasılsın kardeşim ? keyfin yerinde mi " dedi, kimyager utangaçlık ve korku arasında bir mimik bulup üstüne biraz da " rahatım, korkmuyorum" gibilerinden bir tavır takınarak başıyla onayladı. problem yoktu.

    sıkıldım abi dese üstüne ilk osman ablayı oturturdu gazella.

    bir iki kadeh rakı içtik, masamız güzel donatılmıştı. türkü barda olabildiğince işte, keyifliydi.vedat milor un ramazan ayında bir eve konuk olup yediği kurufasulyeden aldığı haz gibi bir haz alıyordum mekandan,ama sıkılmıştım da,kafam da gibilmişti. solist olacak hatun erkek karışımı şarkının da dıbına koyuyordu ayrıca. insanın ne bağa ne bostana gelesi kalıyordu.

    saat geç oldu der gibi bir hareket yaptım gazellaya," mesaideyiz ulan şurada zütlük yapma bari " dedi,
    " eyvallah da sakin bir yere geçelim abi "

    tamam dedi, toparlandık.işte bilirsiniz bu insanların toparlanma anlayışını, araba anahtarı sigarave dönemin en moda telefonunu üstüste koyup, avuçiçlerine alırlar.

    toplandık geçtik izbe bir evin salonuna, içeride iki üç travesti vardı, birisi kimyagere acayip bir bakış atsa da gazellanın talimatıyla boynunu eğip gibtirolup gitti.

    "ee " dedi gazella... ne durumdayız ?
    Tümünü Göster
    ···
  20. 70.
    0
    kimyager soruyu kendine algıladı sanırım. süperiz abi dedi birden gazellanın ona sağladığı samimiyetle. hepimiz güldük bir anda. süperiz ne lan. oturmuş pembe badanalı ucuz parfüm kokularının taşak kokusuna yapıştığı bir ortamda, istanbulun hangi noktalarını beyaza boyayıp hangi noktalarını yeşerteceğimizi tartışacağız. süperiz abi ne demek it herif dedim içimden. devam etti kimyager tüm heyecanıyla.

    her kimyasal bir fiziğe bağlıdır,her etki tepki yaratır,her şeyin gölgesi vardır. dedi kimyager.ne diyor lan bu dalyarak dedi goril.sus işareti yaptım elimle nereye güvenip atar yaptığı belli olmayan bir hemşire fotoğrafı gibi.

    kimyager neşesini kaybetmişti, daha ucuz ve anlaşılır bir biçimde anlattı.

    " abi şimdi şöyle anlatayım, nasıl ki her şeyin temelinde su varsa,her medeniyet suya koştuysa bizim de en önce yasal uyuşturucuları çekip bizim taktan diye tabir ettiğimiz organik şeylere eklemeliyiz."

    şaraba kül mü döküyorsun be kimyagerim...

    " yani neticede siz yapıyor musunuz bilmiyorum, harman dediğiniz olayı kimyasal ve organik olarak düzenleyip yepyeni bir şey yaratabiliriz."

    herşeyden habersizdi, herkesin ya beyaz ya yeşil dediğini düşünüyordu. turuncu paketlerde jameika diye bir şey satılıyor kimyager. üniversitelerde de çok popüler, nasıl bilmezsin...

    "biraz maryjane biraz bonz biraz salvia biraz da sakinleştirici hapların,-prozac olabilir mesela-tozlarıyla harmanladığımız zaman tahminimce ölümden önceki son durağa yaklaştırabiliriz insanları."

    gibtir lan dedim. salvia içip camdan atlayan adamlar var bu evrende neyden bahsediyorsun ? bonz içip defalarca kan tüküren adam gördüm.

    üstelik prozac olabilir ha ? ulan o hapı kaplumbağaya ver, neşeden kalkar halay çeker be.

    saçmalık gibi görünmüştü gözüme,ya da zütüm yemiyordu. insanların eline silah verip " buyur kardeşim, sık bi tane bak süper kafa yapıyor " deseydik, daha iyi bir imaj ve başarı yakalardık.

    ama bir şey oldu, araya laf girdi. gazella " tamam deneyelim bakalım " dedi.

    yannanı yemiştik. gazellanın aklına yatan bizi üstüne alıp zıplatacaktı. ancak kimyagere de kereme de güveniyordum. çünkü ilk deneyecek adam keremdi.onu kaybetmeyi göze alamazdım,ya da bu kadar ucuz konuşmayayım,onu kaybedersem benim kaybedeceğim şeyleri kaybetmeyi göze alamazdım diyelim.

    çevre yolundan gideyim, kerem ölürse yannanı yerdim.
    ···