-
51.
0rezervuar
-
52.
0gazella bana döndü, benden bir cevap bekliyordu.ben her zamanki fikirsizliğimle " farketmez abi,ben anlamıyorum zaten pek nasıl isterseniz " dedim.
ben cidden anlamıyordum, anlayamıyordum bu işlerin içine nasıl bu kadar girdiğimi. sonuçta düpedüz bir torbacıydım, alıp satıyordum. içiyordum,ekgib satıyordum hatta. zamanın bal satıcılarından daha kötü pazarlıyordum ayrıca, aslı şu noktada olsaydı " tamam " derdim. bulunduğum nokta aslının yeriydi aslında.ben o farkında olmadan devralmıştım her şeyi ondan.
bu devirde cidden sanatçı olmak gerekiyor, topluma " beni siz yarattınız " dersiniz, kulise döner benim sattığım otlardan biri sizin elinize ulaşır yakar rahatlarsınız. pertevinizden havlu rica edersiniz.
ama aslıyla beni kimin yarattığı belli değildi. aslının dediği gibi ben mi onu yarattım, yoksa benim bir aşağılık kompleksim mi mevcut bilmiyorum. dönüp baktığım zaman hiç bir işimi başarı olarak görmüyorum.bu taku sattığım kimsede zorlanmadım. hatta çoğu kişiye kıyak yaptım," iyi lan ver,bi dahakine eklerim artık 5 lirayı " diye ömür geçirmiştim.
ne işim vardı burada ? ne ara marka yüzü olmuştum ?
ama olmuştum işte bir kere. benim de fikrimin olması gerekiyordu.
evet dedim, önce bir denemek lazım.
aslında bolca salvia döküp biraz bonz biraz da lustralle öteki tarafta muallakler cehennemine yollamak istiyordum ps kafenin sahibini.ama goril dişisine zarar verdiğim için beni parmaklıklardan parmaklıklara vurur, darıca hayvanat bahçesinde zürafalara gibtirirdi.
gorile ben kıyamazdım, çocukluk arkadaşım ne de olsa. kimyager desen gibsen ağzına sürmez o bileşimi.
olan yine garibim, misafirperver kereme olacaktı, beyin cerrahına.
keşke güntekin olsaydı şurada dedim, biraz acısı dinerdi. belki tribe girip kafayı yerdi de o hatunu da unutur gül gibi ağzında salyalarla geçinir giderdi. -
53.
0kimyager soruyu kendine algıladı sanırım. süperiz abi dedi birden gazellanın ona sağladığı samimiyetle. hepimiz güldük bir anda. süperiz ne lan. oturmuş pembe badanalı ucuz parfüm kokularının taşak kokusuna yapıştığı bir ortamda, istanbulun hangi noktalarını beyaza boyayıp hangi noktalarını yeşerteceğimizi tartışacağız. süperiz abi ne demek it herif dedim içimden. devam etti kimyager tüm heyecanıyla.
her kimyasal bir fiziğe bağlıdır,her etki tepki yaratır,her şeyin gölgesi vardır. dedi kimyager.ne diyor lan bu dalyarak dedi goril.sus işareti yaptım elimle nereye güvenip atar yaptığı belli olmayan bir hemşire fotoğrafı gibi.
kimyager neşesini kaybetmişti, daha ucuz ve anlaşılır bir biçimde anlattı.
" abi şimdi şöyle anlatayım, nasıl ki her şeyin temelinde su varsa,her medeniyet suya koştuysa bizim de en önce yasal uyuşturucuları çekip bizim taktan diye tabir ettiğimiz organik şeylere eklemeliyiz."
şaraba kül mü döküyorsun be kimyagerim...
" yani neticede siz yapıyor musunuz bilmiyorum, harman dediğiniz olayı kimyasal ve organik olarak düzenleyip yepyeni bir şey yaratabiliriz."
herşeyden habersizdi, herkesin ya beyaz ya yeşil dediğini düşünüyordu. turuncu paketlerde jameika diye bir şey satılıyor kimyager. üniversitelerde de çok popüler, nasıl bilmezsin...
"biraz maryjane biraz bonz biraz salvia biraz da sakinleştirici hapların,-prozac olabilir mesela-tozlarıyla harmanladığımız zaman tahminimce ölümden önceki son durağa yaklaştırabiliriz insanları."
gibtir lan dedim. salvia içip camdan atlayan adamlar var bu evrende neyden bahsediyorsun ? bonz içip defalarca kan tüküren adam gördüm.
üstelik prozac olabilir ha ? ulan o hapı kaplumbağaya ver, neşeden kalkar halay çeker be.
saçmalık gibi görünmüştü gözüme,ya da zütüm yemiyordu. insanların eline silah verip " buyur kardeşim, sık bi tane bak süper kafa yapıyor " deseydik, daha iyi bir imaj ve başarı yakalardık.
ama bir şey oldu, araya laf girdi. gazella " tamam deneyelim bakalım " dedi.
yannanı yemiştik. gazellanın aklına yatan bizi üstüne alıp zıplatacaktı. ancak kimyagere de kereme de güveniyordum. çünkü ilk deneyecek adam keremdi.onu kaybetmeyi göze alamazdım,ya da bu kadar ucuz konuşmayayım,onu kaybedersem benim kaybedeceğim şeyleri kaybetmeyi göze alamazdım diyelim.
çevre yolundan gideyim, kerem ölürse yannanı yerdim. -
54.
0partiden sonra gazella bizi dükkanının altındaki türkü bara davet etmişti, gerçek perukların bünyeleriyle beraber satıldığı yere. rakının şalgamla içildiği ender yerlere.Tümünü Göster
tabi ki oturup derdoları dinleyecek değildik. gecekondudan bozma bir evde oturup akıbetimizi,ne tak yiyeceğimizi tartışacaktık. bermuda şeytan üçgeninin içine girmiştik bir kere... şimdi içeriyi nasıl derleyip toplayacağımızı tartışmamız gerekiyordu.
kabul ettik, kerem aylar sonra zütünü kaldırıp evden dışarı adımını attı. daha doğrusu pek de atmadı, merdivenlerden inip arabaya bindi arabadan inip mekana girdi. kapalı mekan adamıydı o.
mekana girdik, aradan 5 dakika geçti ps kafenin sahibinin gözleri parlamıştı, gorili ilk gördüğü en iyi vucutlu adamla aldatacağını biliyordum.
ama gorilin aldırış etmeyip, gangbangteki boşalma sırasını bekleyeceğini de biliyordum, hatta yanındaki troya dönüp " nasıl ama ? fena gibişiyor değil mi ? " diyebilecek ayarda bir adamdı,ama yine de severim gorili.şu mekanda biri kalkıp bana tokat atsa king kong gibi ayağının altına alır o adamı.
ama böyle bir şey olması mümkün değildi, uzun zamandır dayak yiyemiyordum, fırsat olmuyordu diyelim. birinin beni tutup sağlı sollu girişmesini isterdim. hayatım renksizdi, beyazla yeşili karıştırınca ortaya iyi bir renk çıkmıyordu ya da.
mekanın en dip köşelerinden birisinde oturuyorduk, gazella kimyager bine döndü " nasılsın kardeşim ? keyfin yerinde mi " dedi, kimyager utangaçlık ve korku arasında bir mimik bulup üstüne biraz da " rahatım, korkmuyorum" gibilerinden bir tavır takınarak başıyla onayladı. problem yoktu.
sıkıldım abi dese üstüne ilk osman ablayı oturturdu gazella.
bir iki kadeh rakı içtik, masamız güzel donatılmıştı. türkü barda olabildiğince işte, keyifliydi.vedat milor un ramazan ayında bir eve konuk olup yediği kurufasulyeden aldığı haz gibi bir haz alıyordum mekandan,ama sıkılmıştım da,kafam da gibilmişti. solist olacak hatun erkek karışımı şarkının da dıbına koyuyordu ayrıca. insanın ne bağa ne bostana gelesi kalıyordu.
saat geç oldu der gibi bir hareket yaptım gazellaya," mesaideyiz ulan şurada zütlük yapma bari " dedi,
" eyvallah da sakin bir yere geçelim abi "
tamam dedi, toparlandık.işte bilirsiniz bu insanların toparlanma anlayışını, araba anahtarı sigarave dönemin en moda telefonunu üstüste koyup, avuçiçlerine alırlar.
toplandık geçtik izbe bir evin salonuna, içeride iki üç travesti vardı, birisi kimyagere acayip bir bakış atsa da gazellanın talimatıyla boynunu eğip gibtirolup gitti.
"ee " dedi gazella... ne durumdayız ? -
55.
0Ulan denetimli serbestliğim vardı bitmesine 3 hafta kaldı senin yüzünden sardım bi 3lü harladım taku yedim ben amk ne güzel anlatıyosun züt oğlanı
-
56.
0adamsın aa bende takıp edıyorum
-
57.
0kanada insafa gelmişti, veya asker babası serkeş kızının düzenli bir hayata girdiğini dünya gözüyle görmek istiyordu, bilemem.belki de torun sevgisi.
kafam allak bullaktı, sigarayı çok hızlı içmiştim, beynimde saniyelerle ölçülecek bir nikotin festivali yapılıyordu. sigaraya yeni başladığınızda, daha doğrusu sigaranın dumanını ilk içinize çekmeye başladığınızda, nasıl bir beyin amcıklaması yaşıyorsanız öyle bir şey yaşıyordum, keremin evinin kapısının önünde durdum, yukarıdan envai çeşitte sesler geliyordu. gazellanın kimyagerle tanışması, keremin yeni tanıştığı herhangi bir kaşarla bira tokuşturmasının sesini bile duyabiliyordum.
kapının merdivenlerinde oturdum,ne tak yiyeceğimi düşünüyordum. aslında kendimi kandırıyordum, dünyaya ayak uydurmak için aslının dönüşünü üzerine çok düşünülmesi gereken bir olay olarak algılıyordum, aslında gerek yoktu. bildiğin ev hanımı olmuştu. benim gibi bir adam onun için anca otobüste çocuklu olduğu için yer vermesi gerektiğini düşüneceği biriydi artık. yani çok uzaktık. yine de başıma bir şeyler gelmesinden, yarattığım çük kadar imparatorluğun bir femme fatale dedikleri hatun tarafından hırpalanmasından korkuyordum.
en sonunda kendi kendime saçmalama lan deyip kalktım. yukarı çıktım. kapıyı çaldım, ancak zaten açık olduğundan ilk yumruğumun hırsıyla aralanmıştı kapı. içeriye girdim. dünyama döndüm.
gazellaya, gorile,kereme.
ve en önemlisi kahpeme döndüm, nereye kaybolduğumu izah etmem gereken tek insana. -
58.
0anlat panpa yazar mübarek
-
59.
0dinliyoz yarın çabuk yaz amk
-
60.
0Yazsa simdi ölür mk
-
61.
0beyler ben kaçar, yarın erken kalkmam gerekiyor, uzun uzun yazacağım zaman buldukça, çok şey var anlatılacak, ancak kabataslak hepsini anlatacağım.
dinleyenlere eyvallah. -
62.
0kutlamak lazımdı,her şeyi düşündüm, herkesi düşündüm. yine keremin evi en uygun yerdi. gazellayı keremin evine davet ettim, yanında bolca eğlenceli insan getirmesini istedim. istediğim şeyleri anladı.Tümünü Göster
"ne lazım ? saplı sapsız... " dedi muallak bi gülüşle.abi çektim ben elimi ayağımı karıdan kızdan, köleyim artık birine dedim. güldü ama ne gülmek,aha şimdi gibecek diye korkar insan.
" lan bırak oğlum, erkek adam erkek giber " dedi.o da var merak etme,ama korkunç şeylerle çıkma karşıma dedim. travestilerden bahsediyordum.bu gazella iyi adamdır, muallak veya oğlancı değildir, hatta abazandır amk.ama travestilere karşı bir vicdan var ki sorma, travesti diyemeden tra.. derken giber adamı, tokatı yapıştırır.
ne diyim ? shemale mi diyim amk.
eyvallah dedi. tamam dedim o zaman, bekliyorum haftasonu. kereme bahsettim,her zaman uygun zaten bin, kimyagerin yüzü güldü,am üstünde züt gibmek için heyecanlanıyordu.
gorille ps kafenin sahibine haber verdim.
herkes toplanmıştı işte.
gün geldi çattı, herkes toplanmaya başladı, baya kalabalıktı. orta yaşlı göbekli kül tablası gibi kokan huurlar,iki onluk çakma sarışın kezbanlar, keşler,gazellanın sevip saydığı üç beş insan, kemancıyla darbukacıyla gelmiş adam yanında. velhasıl kelam süper bir ortamdı.
kimyagerin gözü dönmüştü, evsahibi olduğu için bir çok hatun tarafından itibar gördü o sivilcelerine rağmen. üç hatunla boş bir oda buldu kendine. diğer herkes tadını almıştı zaten dünyadan. kimsenin oturup ergen gibi tuvalette am gibecek hali kalmamıştı, zamanında benim dünyamın magması olan kadınla tanışma faslım gibi.
canım acayip bir şekilde, filtreli sigaralardan istemişti uzun zamandır içmemiştim. hala içmem, içemem.sevmiyorum nedense. sarma sigaralar her zaman daha iyi ve doyurucudur.
kırmızı winston soft içesim geldi bir an.ama kafama çok taktım, dedim ben iki dk. inip geliyorum dedim gazellaya, hayırdır sıkıntı mı var dedi, dedim sigaram bitmiş. uzattı sigara. dedim winston alıcam." rahatsız mısın ulan gibtiret al iç işte " dedi.bi el hareketiyle savuşturdum gibtiret der gibi.
indim aşağı, dedim ver bir kırmızı winston soft, paket verdi. dedim dayı yumuşak paketlerden ver. dıbına koyım insan ne sattığını bilmez mi ya verdi. parayı verdim üstünü aldım. döndüm bakkalın önünde sigarayı yakacaktım. çakmak yanmadı bir iki derken yandı gözüm karşı apartmanın açılan kapısına ilişti,ilk dumanı çekerken.
bir yerden tanıdıktı.
çok yerden tanıdıktı.
esenlerden, siteden,otobüslerden, yenimahalle tren istasyonundan, sinemden,gorilden, güntekinden... çok yerden tanıdıktı.
düpedüz aslıydı. fakat yıllar beni değiştirdiği gibi onu da değiştirmişti.o serseri mayın yerini pijama ve terliklerle bakkala gidiyordu. beni tanımaması için çekildim bir köşeye saklandım nedense. girdi bakkala hırkasının önünü kapayarak. gitti bir gofret aldı,bu arada apartmanın kapısı hala oynanıyordu birisi tarafından.
sonra aslı gitti apartmanın kapısını açtı,tak eli havada kalmış küçük bir kız çocuğu gördüm. kıza gofreti verdi kucağına aldı. kapı kapandı.
böyle olur zaten hep,bir süre dünyadan nefret edip düz bir insan olmayacağını düşünürsün, yıllar seni elektrik su faturalarıyla uğraşır hale getirir. canım sıkılmadı desem yalan olur. beynime sıkılmasını tercih ederdim. çok değişkenli bir şerefsizdim aslında. aslı sinem kahpe taytlı kaşar. çok değişik kadınlar görüyordum. hepsinden ayrı ayrı etkileniyor ancak yine de birine ulaşamadığım için veya bana ulaşmaya çalışan birinin ipini şuursuzca kestiğim için belki.
belki bu yüzden gibesim geliyordu dar pantolon giyip topuklularla tak tak yürüyen herkesi. -
63.
0aradan bir iki hafta geçti,her gün aynı rutinlikteydi,iki günde bir değişik yerlere gidip değişik mekanlarda eğleniyor ve işlerimi görüyordum. büyükçekmecede bir clube gitmiştim. adını vermeyeyim. eski semtimde küçük işleri emanet ettiğim çocukları alıp biraz eğlendirmek istedim binleri.bi kaç hatun bulduk.ps kafenin sahibi sağolsun. goril de geldi tabi, muzlu mamullere hayrandı ne de olsa.
içeri girdik. anadolu rockçısı diye geçinen bir eleman vardı sahnede. iğrenç distortionlarla doldurulmuş gitarlar, kafa giben bateri sesleri eşliğinde tamirci çırağını icra ediyorlardı, yanımdakiler için uygun bir şarkıydı, torbacı kalmalılardı benim yaşlarıma geldiklerinde asgari ücretli bir işe girip kendilerini heba etmelilerdi. akıllı telefon taksitine girip evlerine icra gelmeliydi züt kadar teknoloji için.
Sonra bir leman sam,bir mustafa keser derken geldik dananın kuyruğunun koptuğu yere. mfö çalıyorlardı.ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki.
Böyle de kötü çalınmaz ki.neyse ki yanımdakiler eğleniyordu. vodkalar gırla gidiyordu, burası rahatça cigara içilebilecek kadar elit bir yer değildi. sigara içmek için mekanın arkasındaki sahilin kayalıklarına gitmeniz gerekiyordu.
içeride bir adam takılmıştı gözüme nedense, hiç bir yerden tanıdık değildi. ayağa kalkmış kendisinden yaşça çok küçük, vucutça çok büyük bir hatuna kur yapıyordu, gerçi tüm gece somurtarak otursalar yine finalde giberdi o hatunu.her neyse.
Adam şarkıya eşlik ediyor, çılgınca figürler sergiliyor, kendisi adına beni utandırıyordu.ama kokainman olduğu belliydi, gözlerinin altındaki torbalarda bimin finger bisküvilerinden taşıyordu sanki.
Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki
şak şak şak ( adam ellerini yukarıya kaldırmış alkışlarken belindeki tabanca gözüküyordu)
nasıl da gittin insafsız böyle bırakılmaz ki
şak şak şak ( tabanca nın glock olduğu besbelliydi.)
işte en nefret ettiğim insan türlerinden birisiyle karşı karşıyaydım, kimyagerin yarattığı bileşimi bu huur çocuğunda deneyebilirdik, ancak adama nasıl yaklaşacağımı bilmiyordum. -
64.
0Adama kendimi bir şekilde yarandırmalıydım,bu gece buradan bir kobay bulup çıkmalıydım.
Yanımda eğlenmeyi bilmeyen, hareketli müzik olunca hemen kalkıp saçma sapan hareketler yapmanın eğlence olduğunu sanan gerizekalılardan bir iki tane oturuyordu. onları kullanarak bu adamı kazanmalıydım.bu adamın boğazından kimyagerin yeni nesil bileşimi geçmeliydi.
Ciğerlerine salvia bonz maryjane aynı anda yapışmalıydı, dudağına prozac ın “ haydi şimdi eller.” diye bağıran küçük tozları değmeliydi.
Yanımda oturan hakan adındaki ergenlikten erken çıkıp olgunluğun orta seviyelerinde dolaşan ve istediği zaman istediği kadını ağzına almaya ikna edebilecek tipte bir çocuk duruyordu, sessizdi,sakindi. halden anlardı.
Hakan dedim, bana lazımsın bu gece. biraz hırpalanabilirsin, belki Birkaç gün sonra ölüne toprak atarım. bilinmez.ama bu gece beni yarı yolda bırakma dedim. eyvallah abi dedi.
Ona gösterdim adamı, karşısındaki küçük huurnun bakışlarını kendisine çevirmesini istedim. çok değil 2 saat sonra, sabahın arefesinde kadının gözlerini kendine çevirmeye başladı. kız karşısındaki meymenetsiz huur çocuğunun “ kurbağaya 100 mt ilerde prenses var demişler, varak vurak demiş” minvalindeki basit esprilere sırf hakanı görebilmek için gülüyordu “ ayy,” deyip hakana çeviriyordu gözlerini.
Adam da dikkat ekgibliği mi var bilmiyorum, geç farketti durumu.ama beklediğim tepkiyi vermedi. demek ki bu güzide karışımı ilk deneyecek olan insan bir godoştu.
Önemsemedim. kereme zeval gelmesin diye düşündüm. hakan ileri gitmeye başladı.tek başına boş bir masaya geçti. zaman azalıyordu. kadını sahte cennetinin kapılarından geçirip “ 1 nisaaan “ diye bağırmalıydı.
Bir süre daha küçük fahişenin kaçamak bakışlarını godoş iş adamı ve ben bilinçsizce beraber izledik.o hakan binini bir an önce öldürmek istiyordu,ben ise hakanı bir an önce buradan sağ kurtarmak istiyordum. -
65.
0helal blader be özellikle vercem şukularını nick6 nı
-
66.
0tüm hikayeyi okudum tek seferde eline ağzına sağlık süper olmuş.ben dalga falan takılmam fakat aslı olayında 1 paket sigarayı bitirdim ve hıçkırıkla karışık göz yaşlarıma engel olamadım. içimde büyük bir sıkıntı belirdi. keşke okumasaydım kardeşim şu hikayeni ama başladık artık bitirmek gerek hızlı yazarsan seviinirm. allaha emanetsin.
-
67.
0beyler kusura bakmayın. zamanım buna yetiyor, çıkmam gerek. yarın gündüz de zaman bulursam yazacağım.en olmadı yine bu saatlerde yazarım.
çünkü anca bu saatlerde ayık durabiliyorum. hepinize eyvallah. -
68.
0" bırakın da yaşayalım. "Tümünü Göster
birsürü kadın topladı gazella keremin evine. hepsini kobayımıza adadık.
grup ciksin dibini görmüştü o gece. dikkat çekmemek için bir kaç hatun da bizim yanımızdaydı. hepimiz köpek gibi korkuyorduk, gece sonunda evde bir cesetle başbaşa kalmak işten bile değildi. olağan bir şeydi. hatta olma ihtimali yüksekti.
adam topun ağzındaydı şaka maka, belki de hayatında ilk ve son grup ciksini yapıyordu keremin odasında. çarşafına kadar ben düzenledim. ödeşmek için sigaramın tüm küllerini döktüm çarşafın çeşitli yerlerine.
adam gevşemiş bir şekilde çıktı odadan hafifte alkolun etkisiyle zoom olduğu belliydi. yüzünü yıkadı vs.geldi salona. ortam gevşemişti. şarkılar yavaşlamıştı.
salondaki ışıkları kapatıp keremin ses sistemindeki mavi ışıklara kalakaldık.her zaman pgibolojik bir etkisi olduğunu düşündüğüm,bir orhan gencebay şarkısı açtım. bırakın da yaşayalım.
yoldan geçene demek istiyordum bu lafı " bırak da yaşayalım güzel kardeşim. bırak beni yaşayayım."
şarkı yavaş yavaş beynimize girmeye başlamıştı. ayılmaya çalışan godoş iş addıbına cebimden çıkartıp uzattım bu adsız yeni bileşeni.
bak dedim.
bu gördüğünü dünya üzerinde ilk sen deneyeceksin. içinde her kafadan bir ses,her dumandan bir trip var.ne kadar duman o kadar randuman dedi ağzını yayarak gazella.
aynen öyle. bunu denemek senin hakkın kardeşim,bu sana benden bir özür hediyesi.
ilk dumanı aldı. öyle bir koku vardı ki kırk tane adamı bir odaya koyup otuzbir çektirseniz bu kadar ağır kokamazdı. yani cidden berbat bir kokuydu.
ki zaten kireç gibi sertti gibtiğimin nanesi.
ilk dumanı verdiğinde herşey olağandı. ikinci duman üçüncü duman... sigara içer gibi içiyordu elimizdeki bileşimi.ben ise ani düşüşünü bekliyordum.
birden kolu düşecekti ya da başını öne eğecekti.ya da kalkıp kafasını arkadaki sahte bobby sands eserine gömecekti.
bilemem.
adam zevkle içiyordu.bir an duraksadı.
godoş kitlenmişti.
işte şimdi bu bileşenin nasıl bir trip yaratacağını hepimiz görecektik. gazella bakıyordu goril bakıyordu. kerem bile ayağa kalkmış adamı izliyordu. kimyager kendinden emin olmamakla birlikte kuşkuluydu.
godoşun kitlendiği yerde hiç bir şey yoktu. klagib bir hayal görme seansına tutulmasını istemiyordum. kendini dinozorlar dünyasında ya da bir mamutun sırtında görmesini istemiyordum.bu bileşenden çok şey bekledik hepimiz. ancak iki dudağının arasından çıkanlar bizi züt gibi ortada bırakmıştı.
" fazla vergi var bizde,kdv yi düş herkes zengin."
ne ? bu muydu lan.
herkes hayal kırıklığına uğradı. kerem susun lan dedi. konuşsun adam.
hafif pgibolojiden anlayan bir çocuktu.bu klagib bir trip değil dedi. çünkü adam bir dizini sürekli titretiyor diğer ayağının topuğuyla dizini durdurmaya çalışıyordu.
bütün bünyesine yavaş yavaş yayıldı. bonz ayaklarını yerden kesti, maryjane kalbini gümbürdetti ve nihai darbeyi salvia vurdu. salvia tüm beyninde bir boşluk yaratmıştı. yavaş yavaş ilk aklına gelenleri söyleyerek kendini yeniden yaratıyordu.
ve büyük ihtimalle yeniden doğmuş gibi hissedecekti.
bekledik ve gördük. artık ender insanlara yeniden doğma imkanı tanıyacak ve tüm dogmaların dıbına koyacaktık. -
69.
0şirkete gittim, fazlaca kat vardı binada, etrafın dağlık olmasına aldırış etmeden dikivermişti 9 katı.
ne gerek vardı bu kadar şaşaya. gereksiz departmanlar vasıfsız insanlar ve kazanılan paralar.
güvenlik kim olduğumu sordu, adımı söyledim. godoşu aradı ve alelacele bana bir kibarlıkla eşlik etti asansöre kadar. sanırım godoş kızmıştı biraz güvenliğe beni o gibik kulubede tuttu diye.
çıktım en üst kata, camlarla çevrili mükemmel bir intiharla süslenmesi gereken bir kattı.her an bir duygu değişimiyle bu godoşu odadan cama yapıştırıp aşağı atabilirdim, bira göbeğinin şekli camda çıkardı çizgi filmlerdeki gibi.
sohbet güzel gidiyordu. rahat rahat konuşabiliyorduk.ona kısmen anlattım hikayemi. biraz gerçekler serperek.
kısa geçiyorum, gazellaya kereme haber verdim. zamanımız azdı, hemen bu taku deneyip piyasaya salmalıydık.
Partinin Birkaç gün sonra tertip olacağını söyledim.o zamana kadar kimyager işini bitirirdi.
Gazella tanıdığı en güzel karıları getirdi, fazla erkek çağırmadık. kerem de en kendine has otlarını çıkarttı. Benim yapabileceğim pek bir şey yoktu. herşey düzenliydi, goril iki günde bir yıkanıyordu artık.ps kafenin sahibi kotunun altına jartiyer giyip geziyordu, kerem arada sırada zütünü kaldırıp botanik bahçesini suluyordu, kimyager çalışıyordu.her şey güzeldi.
Bu güzelliği bir kobayla taçlandırmalıydık.onu da ben bulmuştum.her şey tamamdı. bileşim tamamlanmıştı. alıp sarılmış halini kokladım.bir taka benzemiyordu, kireç gibi bir şeydi.
Ama kimyagere güveniyordum, ancak adama bir şey olursa en baş şüpheli ben olurdum.
Parti günü geldi çattı. -
70.
0aradan bir kaç gün geçti, ertesi gün direkt olarak kereme gittim, bileşim nanesinin tamamlanıp tamamlanmadığını sordum " uğraşıyor işte çocuk " dedi. tamam dedim.
emin olmadan hareket edecek bir bin değildi bu kimyager. yoksa zütüne kalp çizip içine gorilin baş harfini ve kimyagerin adının baş harfini yazıp bir ok geçireceğimi biliyordu.
kereme denememesini tembihledim. kobay meselesini anlattım.bu kadar büyütmemem gerektiğini söyledi, ancak bir şeyler olacağını biliyordum. yani kimse o bileşimden kafasını kaldırıp" hadi beyler saat geç oldu ben kaçayım artık " diyemez.
adamı maymun eder o şey.
ki sadece bir tanesiyle zütü başı kaybedip ortamın keyfini kaçıran insanları hepimiz az buçuk biliriz.
keremlerden çıktım, arabaya atlayıp caddeye indim, caddeye yakın bir parkta birisi takıldı gözüme. işte yeniden aslı bu kez de sırtıyla karşımdaydı. kızını tatteravalliye bindiriyordu. biraz durdum caddenin ortasında, arkamda korna sesleri.
kendime geldim. bastım gaza gibtirolup gittim caddeden ve trafiği nispeten rahatlattım.
kafamda çok şey dönüyordu yine de,gidip aslıyı tutup çekmek istiyordum. küçük kızı tatteravalliden bir anda yere çarpıp ağlayacaktı, tüm park dönüp bana ve aslıya bakacaktı. aslının vereceği tepkiyi bir türlü tahayyül edemiyordum.
O kadın aslıydı,ama görünüşüne bakılırsa herhangi bir ev kedisinden farkı kalmamıştı.
gibtirettim her zamanki gibi içime attım, içimde boşluk vardı, hiç bir şeyle dolmuyordu. kimseyle dolmazdı. dolmasına da gerek yoktu. kendi kuruntumdu hepsi. salak salak yaşıyordum işte “ insanın inanması gereken bir şeyler olmalı “ mottosuyla. halbuki Hiçbir şeye inanmadan yaşayıp mezara giren milyarlarca insanla aynı dünyada yaşamıştım. yaşıyor ve yaşayacaktım. yaşatacaktım da belki.
Hiç hesapta olmamasına rağmen aradım godoş iş addıbını, dedim geliyorum kardeşim. müsait misin. oradaki en müsait insanın kendisi olduğunu söyledi. içimden küfür edip dışımdan “ doğru ya “ diyebildim sadece.
Kendisiyle övünmeyi iş haline getirmişti.
-
kayra 40 yaslarda ısıtme kaybı yasıcaksın
-
bikerisinde yokluktan breaking bad
-
pipisi olsada fark etmez ki olm
-
17 bin tl aliyorum
-
acaba kayraya bi zenci tecavüz etse
-
kaan kurala acayip sinir oluyorum
-
trabzonu doğradılar
-
peşimde istihbarat servisleri olsa
-
kayra kac dkya yeni hesap acip gelir
-
niye lan kimse demiyor
-
beyler doğuda damada ve geline takılan altınların
-
islamda sünnet olmak mecbur mu
-
5 haziran 2026
-
çok ciddiyim soru sorcam
-
mesaj gönderirken dm falan rahat olun
-
komiklikler şakalar ehehe
-
çakra patlatmak
-
dün öğrenciler geldi
-
bu kayranın vücudu muydu la
-
sonundaa aldım be
-
cogu ünlü ayın dolunay oldugu zamanlar
-
3 trilyona araba önerisi
-
her tarafta buhu
-
endonezya bali ucuz diolar la
-
monkas ananın adı boxerıma başlık
-
neden playstation joystiklerine sensor koymuyorlar
-
endonezyalı sevgilime aldıgım hediye capsli
-
mersobahis
-
dennis buroyla bir ani
-
moderatorler kendine
- / 2