Kolum için her hafta sağlık ocağına muayeneye giderdim ve Nihayet hemşire 3.haftadan sonra dikişlerimi aldırmam gerektiğini söyleyip devlet hastanesine göndermişti beni.
O günden sonra ertesi gün okuldan izin alıp hastaneye can dostum yener ile gittim ve nihayet dikişleri aldırdım. Çok acımıştı çok. Ama o kaltağın bana gülüşleri kadar çok muydu bilemem. Okula döndüğümüzde 5.dersin tenefüsüydü. Son derse yok yazılmamak için girip dersin bitmesini bekliyorduk. Bir yandan da içimdeki hin fikirleri can dostum yenere anlatıp ondan da fikir alışverişi yapıyordum. Bu kaşara bir ders vermeliydim ki kendine gelip, kendinden yaşça büyük olan o oçuğundan ayrılmalıydı. Ama nasıl bir ders?...

Ertesi gün okula geldiğimde aklımdan geçen o yamyam planı uygulamaya geçirmem gerektiğini hatırladım. Planın ilk aşaması melise karşı herhangi bir adım atıp en azından yakınlaşmaya çalışmaktı. Bunu nasıl becerecektim bilmiyorum ama en zor kısmı buydu işin. içimdeki öfke patlamaları ve çekememezliğin verdiği cesaret le ya herru ya merru diyip melisle konuşmaya başlamıştım. Utangaçlığımı ise sabah okula getirdiğim bira ile bir nebze olsun kurtuluyor, dilimi açıyordum. Birayı ise tuvalette yenerle beraber içiyorduk.

O teneffüs melis sınıftaydı ve dışarı çıkmanıştı. Bende ilk dersten vurduğum biraların etkisiyle (ve ağızımda sakız ile) melisin yanına ansızın oturdum. Bu hareketi benden bekleneyen melis beni görünce : "töbe bismillah" diyip şehadet getirdi. Sanki gibicektim onu, alt tarafı arkadaşça yanına oturmuştum.

Melis beni itici de bulsa bana karşı biraz samimiyet duyuyordu. Normalde sınıfta kimseyle konuşmayan hiçbirşeye gülmeyen kız, sadece bana yapılan şakalara ve bazen benim tipime gülüyordu. Hazır yanına sokulmuşken ona bir şaka yapıp dostluğumuzu pekiştirecektim : "selam yavruuum ben akvaryuuuum" diyip kızı gülme krizine sokacağımı düşünürken ani bir hamle ile bana tokat atıp yanımdan kalkıp sınıfı terk etti. Yenerde ordan bana bakıp(alkolün de etkisiyle) gibini tutup gülüyordu.

Tokat ağırıma gitmişti. Hayırdır dı dıbınakoyayım ? Duygularımı gibip attın yetmez bide fiziksel şiddet? Neyse dedim aslında bir bakıma bu hazırlamakta olduğum plan için işe yarayacak bir fiildi. Bu tokatın karşılığında bana çok şey borçlu kalacaktı melis. Ama haberi yoktu, tabi nerden bilsin benim içimdeki akla gelmeyecek pozisyondaki tilki gibişmelerini...

O gün okul çıkışı yenere anlatmış olduğum ama size daha anlatmamış olduğum planı uygulayacaktık. Okul çıkışı serkanı yanıma çağırıp : "seni bugün saat 4de x kafenin önünde bekliyorum adamsan TEK gelirsin" diyip kaçtım. Kaçmasaydım beni olay yerinde dövecekti. Saat 3 ü 10 geçiyordu. 50dk sonra ne tak yiyeceğimi bilmiyordum. huşu içinde eve doğru yürürken karşıma birden melis çıktı
"melis, senin bu sevgilin beni öldürcek yardım et nolur senden kurtuldum bide sevgilin çıktı" diyip bu günkü tokatı fa hatırlatarak paronoid bir anektod patlattım. Melisin cevabını beklemeden şizofrenmişcesine olay yerinden eve doğru kaçtım.

FiNAL PART BEYLER

Bir gün akşam yine yenerle biralarımızı yudumlarken sohbetin ortasında yenerin başka şeyler düşündüğünü anladım. Yüzüne bakarak onun aklından geçenleri hissedebiliyordum. Hayırdır inş bu çocuk böyle değildir diyip anlatmasını bekledim ki anlatmaya pek de niyeti olmadığını farkettim. Hayırdır oğlum sıkıntın ne diye sorduğumda gene susarak cevap vermişti. Kaç gecedir aynı olay yaşanıyor, hiç bana anlatmıyordu içinde sakladığı sır gibi olayı. Olm çekinme artık hem benim gibi bir yaratıktan bir insan nasıl utanır ki bir insan. Ulan asıl utanması gereken bendim. Şu tipime bi baksana. Karıncalar bile daha yakışıklı benden diyip güldürmeyi başarmıştım yeneri. Ihhhhhh diyip tebessümle başını kaldırdı. O an cesaretini toplamıştı anladım ki söze başlayıp içindeki o yarayı bana anlatacaktı. Derken lafa başladı. :

"Lama31, bak anlatıyorum ama sakın lafımı bölme yoksa seni şuracıkta giberim. (Şaşırmıştım, yener ilk kez bu kadar ciddi konuşuyordu. Kafa sallayarak geçiştirdim.) Okula geldiğim ilk günden beri seninle yatmayı, o çirkin ve koca yannanınla oynamayı, o ciksi kafanı zütüme sokmayı çok istemiştim.
(Dedi ve ben şok oldum. içtiğim birayı kafasına vurup kaçmayı düşündüm ki ona gücümün yetmeyeceğini biliyordum. Boz ayı gibi bişeydi zaten amınkoyim).
Ama olmadı Lama31, sen başkasını, o melis denen huuryu seçtin. Bunca zaman nasıl anlamadın benim sana ilgi duyduğumu haa ?
(diyip elini zütüme attı. Karşı koyamıyordum. Gözlerinden kan fışkırıyor, çok azmıştı ve sinirliydi. Ne yapacağımı bilmiyordum bunca sene candostum dediğim yener gay çıkmıştı.)
O melisi bana nasıl benden üstün tutarsın diyip yannağıma el sürdü.(Müdahele etmem gerekiyordu olaya yoksa oracıkta gibecekti beni bu huur evladı.)
Yener, diyerek lafa başladım "aslında bunca sene bende sana karşı aynı hisleri düşünüyordum ama korkup söyleyemiyordum. Ama şimdi dur. Yarın akşam ev boş. Orda biralarımızı içer bol bol eğlenirz bu gece geç oldu hadi gidelim" diyip bunu gönderdim.

Ertesi gün okulda hala şokun etkisindeyim. Allahtan bizim gay oğlanı hastalanmış da gelmemiş okula geberesice. Annesi rapor getirdi ordan biliyorum. Hemen gözlerim melisi aradı ona bu olayları anlatmayacaktım tabiikide. Pgibolojisi bozulur korkar belki ters tepki yapip benden ayrılırdı bile. Melisinde okula gelmediğini görünce korku bastı bana. Dün akşam bizim huur evladı gay oğlanının söylediği sözler aklımdan çıkmıyordu. Melise kin kusuyordu... acaba ona birşey mi yapmış düşüncesiyle hemen okulu terk edip sokaklara düştüm bunları aramaya. Koşa koşa dün akşam ki parka gittim ki ne göreyim.

Biricik melisim yerde, zütünde bira şişesi başında huur evladı yener. Kızı öldürmüş ve benim üstüme koşuyor. Gel buraya aşkım Lama31 gel buraya Lamamm diye üstüme koşuyor ayı. Yoldan geçen polise ıslık çalarak yetişin adam gibicekler diye bağırdım. Olay yerine polis damlayınca yeneri tutuklayıp zütürdüler.

Benim ise zaten yerimde olmayan pgibolojim iyice zıvanadan çıkmıştı.

10 gün sonra melisin otopsisi ve yenerin gazetr haberini gördüm ki şöyle:
- yener tosun (19) kasten adam öldürme, cinsel tecavüz ve kasten adam yaralama suçundan ağırlaştırılmış müebbet
-melis yosun (16) züte giren bira şişesi bağırsaklarını yırtarak mide kanaması sebebiyle hayata gözlerini kapattı.

Bende bu acıya 15 gün dayanabildim ve akli problemlerim yüzünden hastaneye kaldırılıp şizofren ve adını bilmediğim 3 hastlığın teşhisini yiyip akıl hastanesine kaldırıldım. Şuanda hastaneden yazıyorum.

Çıkarım : siz siz olun, candostunuza bile güvenmeyin. Her an zütünüze bira şisesi sokabilir.

Saygılarımla Lama31

Ertesi gün sabah oldu çok heyecanlıydım ve ilk kez okula giderken sigara yakmıştım o gün. istiklal marşını falan atlattıktan sonra koşa koşa serkana görünmeden sınıfa kaçmıştım. Hala korkuyor, beni döveceğinden şüpheleniyordum. Sınıfa geçip en arka en köşede oturup yenerin gelmesinş bekledim. Yener biraz tombuldu. Duvar kenarına geçip yeneri yanıma alıp burdan sakın kalkmamasını söyledim. O anda sınıftan içeriye melis girdi ki geç kalmıştı bu gün. Geç kalması iyice içimi rahatlatmıştı çünkü benden önce serkan ile konuşmaması gerekiyordu.

Çantasını sırasına bıraktıkdan sonra hızlı adımlarla yanıma gelip dün neler olduğunu soracaktı bana ki öğretmen geldi o sırada. Tenefüste anlatırım dedim ve ufak çaplı bir sevinç yaşadım. Tenefüse kadar daha vaktim vardı. Ona söyleyeceklerim belliydi aslında. Nazife adlı başka okulda okuyan hayali arkadaşıma serkanın asılmasıydı. Tenefüs oldu ki melis direk yanıma geldi. Yener sen çık kapıda dur diyerek gönderdim ve anlatmaya başladım hikayeyi :
"Ya melis çok korkuyorum çok. Beni öldürücek senin bu sevgilin" dedim nooouldu yaaağ? Diyerek cevapladı.
"Benim çok eski bir arkadaşım var nazife adında. Dün akşam facebooktan mesaj attı bana. Lama31 bi sıkıntım var diye. Bende noldu falan diyince, ; "serkanın profil linkini atıp bu çocuk bana faceden sarkıntılık edip ağza alınmayacak tekliflerde bulunuyor, sizin okuldaymış sanırım." Dedi bende bunu duyunca delirdim. Ilk başta inanmadım ama kızın faceine girip kendi gözümle görünce şok oldum. Serkan kıza para karşılığı teklif etmiş falan..

Melis çılgına döndü :"ay inanmıyorum yaa olamaz" diyordu ki lafını bölerek kolundan tutup bilgisayar odasına zütürüp hayali arkadaşım olan nazifenin sahte facebook hesabına girip, serkanla konuşmalarını okuttum. Melis gözyaşları içersinde yıkılırken, teselli etme görevi de bana düşüyordu. Belinden yumuşak bir şekilde kavrayıp sınıfa zütürdüm.
Melis sakin ol, zaten pek tekin bir çocuk değildi canım, sen daha iyilerine laiksin gibi destekleyici cümlelerle iyice gaza getirip soğutuyordum kızı...

Öyle ki önceki gün serkanın facebook hesabını, sürekli gittiği internet kafeye kurduğum keylogger sayesinde öğrenip, nazifeyle kendi kendime konuşmuş, daha sonra kendi faceime girip serkana atar yapıp, serkanın faceinden yine kendimi tehtid etmiştim.

Hemen melise dönüp :"melis, her şey için üzgünüm, böyle olsun istemezdim hiç. Evet karınca tipli bir yılandan başka birşey değildim. Çok kötülük yaptım üstelik çok tipsizim. Özür dilerim kendine iyi bak!" Diyip 3gün önce ölen kuşumu aklıma getirip ağlamaya çalıştım ve başardım. 1 2 damla yaş ile kandırmıştım bile onu.
Melis: "Lama31 dur, (diyip sol kolumdan tuttu) ya ağlama, sil gözyaşını benide ağlıtıcıksıhıhıhıhı" diyerek hünkür hünkğr ağlamaya başladı. Eli hala kolumdaydı. ikimizde ağlıyorduk. Ben ölen kuşum için, o da benim onun için ağladığımı zannettiği için ağlıyordu. Çok romantikti. Kolumu bırakıp iyice sarıldı ve ağlayarak:" sen çok iyi bir insansın Lama31. Hayatımda senin kadar merhametli ve sevdiğine sadık bir insan görmedim" dedi ve beni şaşırttı.

O an hıçkırık tutmuştu beni nerden estiyse amk. Ama tadı tuzu olmuştu bu. Onun gözünde aşkı için hıçkıra hıçkıra ağlayan bir insandım ben. Halbuki bir yandan ölen kuşum için bir yandan da serkandan yiyeceğim dayak için ağlıyordum.

Melisin o lafları neye dayanarak ettiğini bende anlamamıştım ama olsundu. Hıçkırığım kesilince gözyaşlarımda bitmiş, sarılmayı da kesmiştik. Ardından melis:"Ya Lama31 biliyorsun ben çok duygusal bir insanım, arada ağlarım böyle, ama senin ne kadar iyi biri olduğunu biliyorum. Peki daha önce neden söylemedin bana, hoşlandığını?" Diyince, nasıl söylerim amk kızı, şu kafamın halini görmüyor musun? habeş maymunundan farkım yok tipim yüzünden sokağa çıkamıyorum bide sana nasıl açılayım? Diyemedim. "Utandım" diyip kelime ustalığımı konuşturdum.

Açılamamamdaki o kadar etkili faktörü tek hamlede bir sözcüğe sığdrmak her babayiğidin harcı değildi. Artık duyguaal anlar sona eriyor gibiydi, hemen bir hamle yapıp kızı bir şekilde kendime bağlayıp, serkandan biraz daha soğutmam gerekiyordu. "Melis, bak ben bu dünyada senin üzülmene dayanamam. O yüzden serkana pek güvenme" diyip yüzsüz bir şekilde konuşmama devam ettim. "Çok şerefsiz, hiç acıması yok. Benim gibi zavallı bir yaratığa, (evet yaratık dedim kendime) acımasızca vuruyordu daha kaç gün önce. Söyle melis, ben ona ne yaptım? Olayı biliyorsun arkadaşım bana öyle yazınca bende öyle anladım. Gidip konuşayım derken aniden bana saldırdı, kalakaldım. " diyip destekleyici bir cümle ile devam ettim " söyle melis, sen olsan vurabilir miydin bana?" Şevkat ve masumiyet duygusunda ateşleme yapıp tekrar duygusal moda sokmuştum melisi.

Şimdi asıl yapmak istediğimi yapacak, ve asıl planımı gerçekleştirecektim. Ama aklımda hala cevaplandıramadığım sorular vardı... serkanla melis bu olayı nasıl öğrenmişlerdi... benim hayali arkadaşım olan nazifenin sahte olduğundan haberleri var mıydı...
Hepsini öğrenip amacımı gerçekleştirecektim... ama nasıl?

Akşam olmuştu her zaman ki gibi saat 9da parkta buluşup biralarımızı almıştık yener dostumla. Bu gece ikimizde çok mutluyduk. Ben melisin serkanla ayrılmasına yenerde benim mutlu olmama mutluydu. Böyle sadık bir dost görmemiştim şimdiye kadar. içkilerimizi içtikten sonra "kalkalım artık yener geç oldu" demiştim ki yenerin gözleri dolu bir şekilde bana "dur Lama31, kalkmayalım birer bira daha ısmarlayayım" dediğini duydum. Hayırdır dı dıbınakoyim? Bu çocuğa ne olmuştu? Tamam diyip bira alıp geri geldik.

Anlat dedim yenere ne oldu ? Gözleri bir anda dolmuş, başını öne eymiş bir şekilde "Lama31" dedi neoldu olum anlat artık derken "yok bişey ya amk. ilk defa böyle mutluyuz bi an garip oldum" dedikten sonra kalkıp sarıldım can dostuma. Ama hala garipsediğim birşey vardı. Benden gizlediği bir şey mi vardı acaba ? Ya da söylemekten mi çekiniyordu birşeyleri. Aklımda soru gibişmesi yaşaya yaşaya o geceyi atlattık.

Ertesi gün okula geldiğimde çok heyecanlıydım. Sabah serkan pekekentiyle karşılaştık ve beni hiç tanımamazlıktan geldi. Sevinçliydim. ilk iş melisi bulup hal hatır sormaktı. Istiklal marşı okunduktan sonra sınıfa geçip yenerle sıramıza oturduk. Melis yine öğretmenden sonra gelmişti. ilk tenefüs 20dklıktı. Heyecanla tenefüsü bekliyordum. Amacım melisle tenefüs boyu konuşmaktı. Bir yandan da sabah bira içmiş, adeta özgüven patlaması yaşıyordum. Sırf melisle konuşacağım için sabah duş almış, rahatlamak için otuzbir çekmiş ve hayatımda ilk defa parfüm sıkmıştım. Bunların hepsi melis içindi. Biralarda melis içindi. Artık lağım taku kokmuyordum ve fark ettim ki benim özgüvenimi eriten şey geoit kafam değil de lağım taku kokmammış. O günden sonra temizliğe de önem vermeye başlamıştım. Zaten evdeki şohbende tamir edilmişti.

ilk teneffüs geldi çattı. Melisle dayaktan sonraki ilk buluşmamdı. Okulun arka tarafına doğru melisi çekmiştim. Bu badirelerden sonra melis ile resmen iyi bir arkadaş olmuştuk. Gel diyince gelir git diyince gider, lafımı dinler olmuştu bir anda. Eskiden tipimle dalga geçip, kafama bakıp hunharca gülen melis, şimdilerde can yoldaşım olan yenerden bile daha yakındı bana. Olaylardan hiç konuşmuyorduk. Melis bana ne kadar güzel koktuğumu ve bende iyi yönde bir değişiklik olduğunu söyledi. Benim çavuş hemen toparlanıp ayağa dikeldi. Ara sıra oluyordu böyle güzel iltifatlardan sonra, derlenip toparlanıyor benim sıpa. Teşskkür ettim ve kendisinin de uzun zamandan beri hindistan cevizli şampuan koktuğunu ve o mis kokuyu alabilmek için yakın sürekli seninle yakın temas kurduğumu söyledim. AHAHAHA diye anlamsız bir kükreme attı. Şaşımıştım. Aramı, daki samimiyet gitgide artıyor, benim ona yanıp tutuştuğumu bilmiyordu. Tek korkum benim kankası olarak görmesiydi. O yüzden arayı fazla yakınlaştırmamaya karar verdim.

Bu arada zil çaldı ve toparlandık. Ön tarafa gideceğimizden dolayı serkanla karşılaşma ihtimali olduğundan dolayı, "sen çık ben su içip gelcem" dedim. Her ihtimale karşı bu huur evladının işi belli olmaz bakarsın beni melisle yan yana görüp "o kızla ne konuşuyorsun şizofren orospy çocuğu" deme ihtimali yüksekti.

Su içtikten sonra yukarı doğru çıkmaya başladım ki ne göreyim!!! Başıma taşlar düştü, yüreğim yanda, ocağım söndü. Benimle beraber çavuşta ağlıyordu, az önceki yakınlaşma esnasından kalma, bir belirtiydi çavuşun ağlaması. Ama olsun yinede ağlıyordu... beni yanlız bırakmıyordu. Gözlerime inanmamıştım.

Hayatımda hiç bu kadar bir amlıdan korkmamıştım beyler, evet hala seviyordum ama beni en az sevgim kadar korkutuyordu da bu hatun. Neşeli olduğu zaman oldukça eğlenceli hoşsohbet olan bu kız, morali bozulunca avını görmüş bir kahverengi boz ayı gibi salgırgan olup aynı zamanda da sükunetini korumayı başarabiliyordu. Şu anda morali bozuk gibiydi. Yaklaşık 2dakikadır yürüyoruz fakat henüz ikimizden de tek kelime çıkmamıştı. Tüm cesaretimi toplayıp "benimle bir şey mi konuşacaktın" diyip tebessüm etmeye çalıştım. O kadar sahte bir tebessüm dü kü ben bile gibtir ordan dedim amk. Resmen ağlamaklı tebessüm atmıştım kıza. Ama allahtan melis yere bakıyordu o sırada.
Derin bir iç çekip benim ölüm fermanımı imzalarmışcasına cümlelerine başladı : "Neden böyle yaptın Lama31? Aramıza neden girdin serkanla herşeyi öğrendim. Nazife hikayesini, facebook olayını dayak olayını ve daha niceleri.. peki niçin böyle yaptın?"

içim yandı adeta. Gene eski günlerdeki gibi rezil olmuştum. Bu duygu bana yabancı gelmiyordu allahım geoit kafası dedim kendi kendime. Bir yandan da ne cevap vereceğimi düşünüyordum. Salağa mı yatsaydım? Gerçekten de şizofren taklidi mi yapsaydım? Ama hayır, benim hala umudum var. Şizofren olduğumu zannederse benimle birlikte olmayabilir gibi düz bir mantık ile kendimi başka türlü bir savunma kurmam gerektiğini düşündüm.

Anasını gibeyimdi. Neden böyle oluyor, neden hep 3.şahıs ben oluyordum allahım beni sırf rezil olmam için mi gönderdin bu hayata? Diye diye içim içimi kemiriyordu. Aklıma gelen en mantıklı taktiği melise uygulayacaktım. Hala pes etmemiş, hala ayaktaydım.

Top bendeydi, cevap bekliyordu melis benden. içimden geçen o bin düşünceler yine beynime yerleşmişti. Ne yapalım, girmiş bir kere beynimize, tehlikeli bu fikirler...
Ajitasyon destekli manipüle tekniklerini kullanıp melisi kendime çekecektim.

"Melis, yapacak hiç birşeyim yoktu. Her gece yorgan altı ağlar, kahrolurdum seni onunla görünce. Nolur anla beni gerçekten seviyorum seni." Diyip sol elimi kaldırıp "Bak! Görüyor musun melis, işte bu senin eserin. Ne çektiğimi bir ben bir de yener can dostum bilir" dedikten sonra 10saniyelik hüküm süren bir sessizlik oluştu. Bu arada yürümeyi kesmiş, yol kenarındaki duvara yaslanmıştık.
Bir yandan melisin duygu ve düşüncelerini tahmin edip öte yandan ona göre söyleyeceklwrimi hesaplıyordum. Öte yandan da zorla gözlerimi doldurmaya çalışıyordum, ağlıyor süsü vermek her zaman iyidir.
Melise bakarak çıkardığım onlarca analiz sonucu söyleyeceğim en doğru şeyin özür dileyip gidiyormuş numarası yapmak olduğunu anladım. Sol kolumdaki dikiş izlerini de ona mal ettikten sonra imkanı yok beni göndermezdi.

Beyleeer ?

Duygusal moda yine sokmayı başarmış, masum bir kırılgan çiçek kıvdıbına getirmiştim yine. Melis, dedim titrek bir ses tonuyla. Aşkından dağları delmiş ferhattan bir farkım yoktu şu an onun gözünde. Ama fiilen ne yaptığımı ben de bilmiyordum. Tek bildiğim şey o anda onu istemdışı yönlendirip, düşündürdüğümdü. Kıvama geldiğini düşündüğüm o anlarda cümlelerime başlamaya hazırdım "kararını ver melis, ben mi o mu?" çok mu ağır olmuştu, bi an geoit kafalı habeş maymunu olduğumu unutup bh soruyu sormuştum. Hata yaptığımı anlamıştım fakat ok yaydan çıkmıştı bir kere. Gene bi hinlik yapıp caydırabilirdim. Bu benim elimdeydi. Duygusal zekası oldukça düşük olmasına rağmen çok duygusal olan melisi tekrar etkileyebilirdim. Ulan daha sevgili bile değildik ki ben kararını ver dedim. Sıçtığımın farkına varıp vakit geçmeden sıvazlamalıydım.

"Ben mi o mu derken aslında benim sana olan aşkım ile onun sana olan pis düşüncelerini düşün demek istedim" diyip yine kızın kafasını karıştırmıştım. O an suratından okuyabiliyordum ki bana şu an sarılıp elimden tutup gelecek potansiyeli vardı. Ardından bir hamle daha yapıp ego kamçılama yoluyla melise övgüler yağdırıp işi garantiye almak istedim : " bak melis, sen çok zeki bir kızsın (!). Neyin ne olduğunu bilirsin. Ben sana bir tavsiye veriyorum ki sakın beni yanlış anlama. Zaten aklın yolu da birdir. O çocukla bir daha görüşmeni istemiyorum" dedim.
Aklını iyice çorba ettikten sonra topu ona atıp cevap bekledim. Gecikmeden : "Lama31, doğru söylüyorsun ben zeki bir insanım (bak hele bak xd) neyin ne olduğunu çok iyi biliyor, serkanın nasıl bir şer odağı olduğunun da farkındayım merak etme. Ama bana biraz zaman tanı. Zaten onunla devam edemem şu saatten sonra" dedi ve o anda telefonu çaldı. Arayan babasıydı ve eve geç kalmış olduğunu hatırlatmak için aramıştı.

"Lama31, benim gitmem gerek" dedikten sonra gene aklıma ölen kuşumu getirip gözlerimi doldurmayı başarmıştım. Onunda gözleri dolmuştu, hayır bu ne duygusallıktı dıbınakoyim anlam veremiyordum. Diye düşündükten sonra cesaretimi toplayıp : "Tamam canım benim, hiç birşeye canını sıkma "diyip bir sevgili edasıyla ayrılmıştık.

Aklımdaki deli soruları bu partta da cevaplayamadım panpalar, diğer parta herşey kopacak, bu düğüm çözülecektir mutlaka. Max diğer 2.partta final düşünüyorum

Beyler finali kısa kesicem ve diğer part final olucak. Tşk

Melisle ayrıldıktan sonra içimde bir tedirginlik ve korku oluşmuştu, serkan binine türlü türlü iftiralar atıp, adeta taşlamıştım onu. Hakkında söylediklerim kulağına giderse zavallı ve ufacık 3numara olan geoit kafamı, yumruklara tekmelere ve çeşitli materyallerle darbelere boğması içten bile değildi. Biraz endişe, biraz huşu ve sakinlik içersinde eve doğru yürürken aniden depara kalktım. Evde kimsenin olmadığı aklıma gelince yine o lanet öfori duygular basmış, coşmuştum. Olumlu şeyler düşünmeye odanlanmışken otuzbir çekmeyi nasıl ihmal ederdim? Koşa koşa eve varıp pc açınca ilk işim ferreden önce face e girip candostum yenere olup biteni anlatmak oldu. Oda benimle beraber sevinmiş, benimle beraber otuzbire kalkmıştı. Buna emindim. ikimizin huyudur ki huyumuz kurusun en sevinçli olduğumuz halleri otuzbir ile taçlandırırız.

Ferre izleyip bol şampuanlı otuzbirimi çektikten sonra tekrar odama girip pcye oturmuştum ki bir de ne göreyim ? Yan sekmede açık olan facede "Serkan mesaj gönderdi" benzeri ifadeyle karşılaştım. 15saniye görmezlikten geldikten sonra kendini niye kandırıyon amk habeş maymunu diyip hakarette bulundum kendime. Ardından usulca mesajı açıp okudum. Yazdıkları beni şok etmişti. "Lama31 kardeşim, o kız senin helalindir. Sana en ufak kırgınlığım yok, şu saatten sonra sen sağ ben selamet. Yeter ki benimle alakanı kes, hafzandan sil beni" yazmıştı. Sevinmiştim. Hay dıbınakoyayım diye haykırarak melike konuştuğunu, melisin beni, ona anlattığını düşündüm ki tek ihtimal oydu. Eteklerim zil çalıyor, bir yandan üstünlük ve haklılık pgibolojisiyle mesajı görüldü yapıp bu serkan belasından kurtulup öte yandan candostum yenere olayı izah ediyordum. Artık 2.postalarımı atmanın vakti gelmişti.

O günün ertesinde okulda melisi ilk gördüğümde hala içimde olan sevincin verdiği coşkuyla göz kırpıp yanına yaklaştım. Nasılsın canım? Diyerek artık leveli arttırmış canımlı cicimli konuşuyordum. Artık huur evladı serkan da yoktu. Melisle artık aramızda engel de yoktu. Ben onun için dışı pis, içi, tertemiz bir nimettim adeta. En azından öyle hissediyordum. Bir kaç hafta bu şekilde laylaylom ilerledikkten sonra bir sıkıntının olduğunu hissediyordum. Melis soğuk davranıyordu bana artık. Öte yandan hala candostum yener ile her gece bira içmeyi de aksatmıyordum.