-
76.
+12O sene okulu sol güvenceye alıp öyle bitirecektik. Okula başladık bizim sınıfın çoğunun son sınıfın verdiği özgüven ve babacanlık duygusu kabarmıştı o sene. Okulda ki örgütlülüğü de iyic yitirmiştik ve okul o politik kimliğini kaybetmişti. Hikmet zaten son senemiz olduğunu ve başımızın boşuna belaya girmemesini söylüyordu. Ama bizim sınıf ve öğretmenler bizi hala komünist olarak tanıyordu ve bize o bakış açısıyla bakılıyordu. Komünist olunca topluma farklı kalıyor insan arkadaşlar, sizin gibi düşünmeyen insanlarla pek duramıyorsunuz, mesela Hikmet sınıf ortamında bir anda "O zamanlarda yaşasaydım Troçkist revizyonistlerin cephesinde olmaktansa öncü partinin hegemonyası altına girmeyi yeğlerdim" gibisinden bir cümle kurduğunda ilkerler bir şey anlamadan saf saf bakardı.
O sene sadece politik olarak 1 Mayısa katılmaya gitmiştik ve gördüğümüz en kalabalık TKP kortejinde yürümüştük. Parti binasını da epey boşlamıştık, politikaya gelince de sadece arada AKPye giydirir ve gündemde olan olayları sınıf içerisinde tartışırdık. ilkerin ailesi CHPliydi, Recebi bilmiyorum fakat AKPyi övdüğü olurdu, Furkan vardı bir de sınıfta sık takıldığımız o da TKPli olmak istiyordu bizim gibi ama ailesinin MHPli olduğunu söylüyordu. 11 Mayısta Reyhanlıda bombalı saldırı oldu, o zamanlar şimdi ki kadar sık saldırı olmadığı için halk alışık değildi ve bu saldırı bizi sarsmıştı... -
77.
+12Önce Oktaya daha sonra bütün örgütlü yoldaşlara duyduklarımı yaymıştım. Öğretmenimize bunun önüne geçmek için dayanışma içerisinde olmamız gerektiğini söylemiştik fakat bize, bunu yaparsak daha beter kuduracaklarını söylemişti. Bize ne kadar itiraz etse de biz bu faşizme karşı ses çıkartacak ve öğretmenimizin hakkını arayacaktık. O gün iki yoldaşımız okuldan çıkıp önce beyaz bir amerikan kumaşı alıp daha sonra siyah bir sprey ile "(ismini vermiyorum) Yalnız Değildir!" yazıp bir pankart hazırlamışlardı...
Ertesi gün okulda örgütlü gücümüzü kullanacaktık, kampüste oturan öğrencilere konuyu anlatıp yarın yapacağımız dayanışmaya çağırmıştık. Daha sonra okula hazırladığımız pankartı asmıştık. Pankart için okuldan izin almadığımız için ÖGB veya faşistlerin indirmemesi için Orhan, Oktay, Ufuk yoldaşlar ve ben pankartın başında nöbet tutup o derse girmeyecektik. Herhangi bir sorun olmamıştı ve öğrenciler dışarı çıkmaya başlamıştı, 4 kişi parkalarıyla bir pankartın başında bekliyordu. Bu manzarayı gören öğrenciler gelip pankartı okuyor, bazıları ise bize ne olduğunu sorup bilgi alıyordu. Okul çıkışına gelmiştik ve okulda ki bütün sol örgütler dayanışma içerisine girip örgütlenmişti; Öğrenci Kolektifleri, FKF, TKP hatta TGBlilerden bazıları bizler ile dayanışma içerisine girip okul çıkışında toplanmıştık... -
-
1.
0Seri yoldaş
-
2.
0Seri yoldaş
-
1.
-
78.
+12Bizler düşünüp taşınırken Hikmet okul çıkışında bildiri dağıtmamız gerektiğini söylemişti ama dağıtmamıştık. ilker bu sene de geleceğini söylemişti ama bu sene gelmemişti. ilyasa sorduğumuzda ise o TKP'yi mahallesinde gördüğü silahlı sol örgütler gibi bir şey sanıp çok çekiniyordu, onlarca kez başına bir şey gelmeyeceğini, partinin ve yürüyüşün yasal ve resmi olduğunu söylememize rağmen laf dinlettirememiştik...
Hikmet 1 Mayısa bu sene okuldan ikisi kız beş kişi geldiğini söyledi, kızları geçen seneden tanıyordum Dev-lis'lilerdi fakat çocukları daha önce hiç görmemiştim. O beş kişide 1 Mayısa geleceklerini ama pikniğe gelmeyeceklerini söylediler, Hikmetle geçen sene ki bütün Solcu Liselileri çağırdık ama kimisi kem küm etti kimisi de gelmeyeceğini söyledi. Zorlayamazdık arkadaşlar, pikniğe koskoca okuldan sadece iki kişi gidecektik, geçen sene okulda komünizm rüzgarı estiren Solcu Liseliler'den sadece ikimiz kalmıştık... -
79.
+121 Haziran sabahı Hikmet, Mahir Abi, Hikmetin babası ve ben Boğaziçi köprüsünden karşıya geçmek için toplanan kalabalığın arasına girdik. Evet, boğaziçi köprüsünü kapatan binlerce kişi sloganlar eşliğinde yürüyordu. Hatırladığım kadarıyla ya Beşiktaş yada Mecidiyeköy civarında polis tomalarla yolu kapatmıştı, kapatmıştı kapatmasına da o grup bütün köprüyü yürümüş ve AKPye öfkeyle dolup taşıyordu. Herkes bir an durdu, polis geri dönün diye uyarıyordu fakat sloganlar tekrar yükselmeye başladı ve kalabalığın büyük bir kısmı polisle çatışarak barikatı yıktı. Gaz bombaları ve sıkılan tazyikli sular pekte bir işe yaramamış, kitleyi daha da ateşlemişti. O gün CHP Taksimde Gezi Parkına yakın bir yerde miting ayarlamıştı, Hikmetin babası gitmek istedi ama bizim rotamız direk olarak Gezi Parkıydı. Bu arada twitter'dan olanları takip ediyorduk, söylenenlere göre bütün Türkiye ayağa kalkmıştı, akşama kadar parkta duracaktık ve polis miting için geri çekilecekti. Polisin çekilmesiyle hayatımda görmediğim bir kalabalık bir kaç saat içinde Taksimde oluşmuştu. Sağım, solum, önüm ve arkamın ucu insanlardan görünmüyordu. Hikmetle birbirimizi kaybetmemek için kol kola girmiştik ve ortamda gencinden yaşlısına bir bayram havası vardı...
-
80.
+12O akşam eve biraz geç dönmüştük. Ailem bir daha gitmeme mi ve olayların büyüdüğünü anlatıyordu, onlara içimdeki asi ruhu anlatamıyordum. Bu olaylar iyice ateşimi körüklemişti, o kalabalığı görünce halkıma olan güvenim artmıştı. O gece olayları televizyondan takip ediyorduk, Hikmet mesaj atıp partiden bazı yoldaşların yaralandığını ama hastanelerin dolduğunu ve gönüllülerce tedavi edildiğini söylüyordu. 2 Haziran günü ben ailemin baskısı yüzünden gidememiştim fakat Hikmetler yine gitmişti, o gün büyük bir polis saldırısı olmuş ve Hikmetin babası düşerek bileğini çatlatmıştı. Ertesi gün Hikmette gitmemişti ve çok sert müdahaleler devam ediyordu, fakat halk büyük şehirler dahil olmak üzere olayların olduğu bütün şehirlerde geri çekilmemekte kararlıydı. Tayyip o günlerde canlı yayında çapulcu bunlar ve ''%50'yi zor tutuyoruz'' demiş, bunun üzerine inci Sözlük, Twitter ve Facebook yıkılmıştı...
-
-
1.
0Ne günlerdi amk...
-
1.
-
81.
+12Bu hikayeye başlarken Hikmet ile başlamıştım, dolayısıyla Hikmet ile bitirmek istedim arkadaşlar. Bu yüzden son paragrafı Hikmetin yazmasını istedim ve beni kırmayıp son paragrafı yazdı, direk olarak metni yapıştırıyorum...
"Merhaba ben Hikmet. Sinan yoldaşın hikayesini sizler gibi ben de okudum ve hatta bizzat onunla beraber yaşadım :D Bizim mücadelemiz seneler önce başladı, 7 sene sürdü ve senelerce de sürecek. Sinan yoldaşın gözlerinde ki kıvılcımı daha henüz ilk eyleminde görmüştüm. O kıvılcım o gün Sinan yoldaşta, ondan 1 sene önce bende, yarın başka bir yoldaşta yanacak ve o kıvılcımlarla devrim ateşini yakacağız. Yaktığımız ateş büyüyüp devrim olacak ve yemin olsun sönmeyecek arkadaşlar."
-Hikmet
Şuan bu dizeleri okuyorsanız hikayemin sonuna gelmiş demeksiniz, bunun için okuyan herkese kişisel teşekkürlerimi sunuyorum...
Daha önceden de belirttiğim gibi hikayeyi yazarken bazı arkadaşların ismini almıştım, bu arkadaşlar özelden bana destek verenler ve hikayeyi sıkı takip edenlerden oluşuyor. Aralarından bir iki tanesini de hoş sohbet ettiklerimin arasından seçtim. Aşağıda ismi olan arkadaşlar bana özel mesaj yoluyla yaşadıkları şehirleri yazarlarsa sevinirim. Hepinizin nick6 başlıklarına yarın "Bir sosyalistin anılarına şahit olmuştur... " yazılacak ve aranızdan birine söz verdiğim gibi Gezide sattığımız "Boyun Eğme" t-shirtlerinden birini hediye edicem arkadaşlar...
fuckerfukara45
nativerock
obeydalek
madapaka
biji biji yaptırmadılar
skywalkermert
waccuwantmenn
dusubasa
sronnake
kızıldusunur -
82.
+126 Mayıs günü okulda Deniz, Yusuf ve Hüseyin yoldaşlarımızın fotoğrafları olan bir pankart ayarlayıp bahçede bir anma konuşması yapmıştık ve pankartı kampüsün girişinde ki duvarın üstüne asmıştık. Biz alandan dağıldığımızdan yarım saat sonra bir grup faşistin gelip pankartı kaldırdığını öğrenmiştik. Olay yerine gittiğimizde hazırladığımız pankart duvarda ve etrafta yoktu...
Bir hafta sonra okulda Gezi Direnişi esnasında düşen yoldaşları anmak için okulda ki bütün sol örgütler olarak toplanmıştık ve hayatını kaybeden bütün yoldaşların fotoğrafının olduğu kırmızı bir pankart ile okulun tam girişinde dış kapıda, tahminen 50-60 kişi durmadan sloganlar atıyorduk, bir yoldaşımız megafonla teker teker bütün düşenlerin isimlerini söylüyordu ardından biz yumruklarımız havada sımsıkı "Yaşıyor!" diye haykırıyorduk.
Fakat dışarıdan gelen bir grup okulun kapısının önüne, bizim olduğumuz yere doğru yaklaşıyordu... -
83.
+12Okulda bir süre sessizlik yaşanmıştı, Orhan, Oktay ve ben kütüphanede takılmaya başlamıştık. Fakat kütüphanede Marx ve Engels'in 20. Yüzyılı tepetaklak edip dünyayı sarsan eserleri bulunmuyordu, oysa ki okunan her Komünist Manifesto okuyan kişiyi kapitalizme karşı bilinçlendirip marksizmin bilimsel ideolojisine aşık ettirebilirdi. Orhan bunun üzerine bir şey yapılmasını söylemişti ve yoldaşları toplanmıştık, konu hakkında oturup konuşup tartıştıktan sonra rektörlüğe gidip bizlerin gönüllü olarak kitap bağışlamak istediğimizi söylemiştik fakat rektörlük bizi artık tanıyordu, artık bizi görünce suratı asılır hale gelmişti ve beklediğimiz üzere kitapları öğrenince teklifimizi reddetmişti. Bunun üzerine Orhan kütüphaneye gizlice kitap eklemeyi teklif etmişti fakat bunun üzerine fazla düşmemiştik çünkü okuldan atılmaya kadar gidebilirdi...
Bu arada Oktayın yanına Kadıköyde öğrenci evine çıkmıştım, Oktay zaten tek başına aylığı ödemeye zorlanıyordu artık ikimiz ortak ödeyecektik. Yukarı kat komşumuz sanırım bir black metal hastasıydı ve gece gündüz demeden son ses çok sert brutal vokal çığlıkları geliyordu. Oktay evin duvarlarına Türkiye solunda efsaneleşmiş olan devrimcilerin bazılarının, Fidel Castronun ve Che Guevara'nın fotoğraflarını ve posterlerini asmıştı. Oktayın Kübaya karşı çok içten bir sempatisi vardı, facebooktan Kübalı arkadaşlar ekleyip onlarla ingilizce konuşuyordu ve evinde Küba bayrağı bile vardı...
1 Mayıs tekrar yaklaşmıştı ve biz okulda 1 Mayıs için afişleme çalışması yapıyorduk, fakat bir duvarda farklı bir afiş görmüştüm. 3 Mayıs Türkçülük Günü içinde bir afiş asılmıştı... -
-
1.
0Okuyoruz devam et
-
2.
0beklemedeyiz devam reyiz
-
3.
0rez devam
diğerleri 1 -
1.
-
84.
+12Bu arada yaz tatili de güzel geçmişti. ilk köye gidip çocukluk arkadaşlarımla vakit geçirip onların çalışmalarını dinlemiştim. Hepsi birer proleter olmuştu bile, kimi birinin tarlasında çalışıyor, kimi çobanlık yapıyor, kimiyse köyün zengin bir addıbının himayesinde ne isterse yapıyordu. Bu kadar emek sonucuna rağmen kıyafetlerinin ve saçlarının kirli olduğunu görmüştüm, bu beni çok utandırmıştı. Benim hiç bir işe emek vermezken şehir hayatında ailemin yanında az buçuk güzel bir evde yaşama hakkım varken köyde ki yaşıtlarımın her sabah erkenden kalkıp çalışmaya gitmesi sonucu böyle bir halde olmaları içimi sarsmıştı. Ama ben onlar için Gezi Direnişinde sattığımız "Boyun Eğme" t-shirtlerinden 6 tane getirmiştim ve hepsine hediye etmiştim. T-shirt satarken elimizde kalanları Hikmetle almıştık ve partiye geri verme fırsatımız da olmamıştı. Daha sonra Günay'ın çalıştığı tarlaya giderek ona yardım etmiştim, kim bilir kimin özel mülkü altında çalışıyordu Günay her gün bu tarlada, kim bilir Günay'a bu işi veren adam hangi hayat standartlarında yaşıyordur da Günay her sabah kalkıp onun hazinesine akçe katacak metasını (satacağı ürünleri) üretiyordu. Bu sistem sadece işçiyi değil köylüyü de yıpratıyordu...
-
85.
+12Biraz dinlenicem arkadaşlar bugün Eminönü soğuğu sert çarptı sanırım sıtma oldum. Yarın devam edicem dinlemek isteyen arkadaşlar rez alıp yarın başlığı kontrol edebilir.
-
-
1.
0Rezervasyon
-
2.
0Rezzervasyon
-
3.
0Devam et yoldas bize onculuk et.
diğerleri 1 -
1.
-
86.
+11 -1Hikmet bu olaydan sonra sınıfta hafiften korkulan bir tip olmuştu. Recep ile de uzun süre görüşmedik, biz konuşmazken Aleyna ile çıkmaya başlamışlar sonradan haberimiz olmuştu. Yine Hikmetten duyduğuma göre müdürün odasında birbirlerinden özür falan diletmiş müdür bunları. O sene parti binasına fazla gitmemeye başlamıştık, okulda da karşıt görüşlü öğrenciler olmayınca köşemize çekilmiştik ama geçen seneden yazdıklarımızın izleri hala tuvalet kapılarında ve okulun duvarlarında duruyordu. Arada ilker, Hikmet ve ben evlerimize giderdik. ilkerlerin evlerinin binasının altında bir bodrum kat vardı orayı üstümüze almıştık resmen. Duvarlara spreylerle sosyalist sloganlar yazar, sigara hatta arada gizli gizli bira içerdik, bir de küçük eski bir televizyon vardı onunla da vakit geçirirdik. Hikmet bizi ilyas ile tanıştırmıştı birde, ilyas Hikmetlerin mahallesinde oturan Hikmetin çocukluk arkadaşıydı. Mardinliydi, epey esmerdi ve bembeyaz dişleri vardı. ilyas bize Kürtçe, ilker de Arnavutça kelimeler ve küfürler öğretirdi. Bir süre böyle sakin bir şekilde geçti fakat 1 Mayıs tekrar yaklaşmıştı ve TKP liselileri pikniğe çağırıyordu...
-
87.
+10 -1O olaydan sonra bir daha okula mescit yapımı için bir imza kampanyası yapılmamıştı. Suratımda gözle görülebilir bir iz yoktu fakat sırtımda 1 ay boyunca morlukla gezmiştim, Oktayın ise dudağı patlamıştı. Sağ elimin orta parmağının ise attığım yumruğun etkisiyle kemiğinde bir soyulma ve küçük bir şişlik meydana gelmişti. Olaylardan sonra okulda bizlere destek veren öğrenciler gelip bizlere geçmiş olsun dileklerini sunmuşlardı, gelenlerin çoğu tipik CHPli Ulusalcı-Kemalist kızlardan oluşuyordu fakat o Türkçü çocukta bizimle çay içmeye gelenlerin aralarındaydı. Çocuk iki yan masada oturuyor ve ara sıra çaktırmadan bana bakıyordu, anlaşılan hala beni hatırlıyordu. Kalkıp yanına bir sandalye çekip "Merhaba arkadaş nasılsın?" diye sormuştum, "iyiyim siz nasılsınız?" diye karşılık vermişti. Çok kibar ve efendi bir çocuğa benziyordu, biraz konuşmuştuk ve bana isminin Erdem olduğunu söylemişti. "Dün bizim aramızda seni de gördüm Erdem, ne için solcularla yürüdün?" diye sorduğumda bana büyük bir Mustafa Kemal Atatürk hayranı olduğunu ve malum kişilerden nefret ettiğini söylemişti. Türkçülerin hepsini internette görmüştüm, bu çocuk canlı gördüğüm ilk Türkçüydü ve hepsi bana "ırkçı Kemalist" geliyordu, fakat çokta ironikti ki Nihal Atsızın ve manevi babası Rıza Nur denilen hastanın birer Kemalizm düşmanı olduğunu hatta bir çok kez Mustafa Kemal'i sert bir şekilde eleştirdiğini ya bilmiyorlardı ya da görmezden gelmeye çalışıyorlardı. Bunu dediği anda bu kokuşmuş gerici zihniyete karşı olan sadece bizim olmadığımızı anlamıştım, radikal islamcılar zamanında sadece komünistlere karşı ses çıkartabiliyordu çünkü hiç bir iktidar AKP iktidarı kadar Mustafa Kemal düşmanlığını meşrulaştırmamıştı, fakat şimdi siyasi doruklarını yaşadıkları için saldırılarını Mustafa Kemale kadar indirmişlerdi...
Edit: Yarın devam edicem arkadaşlar, hikayeyi yazmaya başladığımdan beri gündemi pek takip edemiyor ve kitap okuyamıyorum. Bu gece onlarla ilgilenicem, hepinize iyi geceler... -
-
1.
0Atsızın Atatürk düşmanı olduğunu biyerinden sallama.
-
1.
-
88.
+11Özelden bir çok kez Türkiye Komünist Partisinin, PKK ile bir bağlantısı olup olmadığı soruluyor buna bir aydınlık kazandırmak şart oldu arkadaşlar.
TKP çok köklü bir sınıf partisidir, sınıf mücadelesini Türkiye'ye sokan partidir ayrıca. Maalesef toplumda bütün komünistlere karşı böyle bir bakış açısı var, TKPnin PKK ile uzaktan yakından bir ilişkisi bulunmamakla beraber, Kürt hareketiyle ilgilenmeyen bir partidir. Fakat toplumda ki Kürt sorununu tanıyan ve bunun için mücadele eden sayılı partilerdendir. Şunu da belirtmek isterim ki TKP, 1920'den beri eline sadece bir kere silah almıştır, onu da Kurtuluş Savaşına destek için antiemperyalist bir düşünce sonucu gerçekleştirmiştir. Bizim öncü misyonumuz Mustafa Suphilerden bu güne proleterya olmuştur, öyle de kalacaktır. -
89.
+11Bu söz öğretmeni susturmuştu ve mezhep konusunu hızlı hızlı bitirmişti. O ders Hikmet dişlerini sıkmaktan kızarmıştı ve morali çok bozuk görünüyordu ama ona rağmen boynundaki kolyeyi içeri sokmamıştı. Bunu neden yaptığını hala bilmiyorum ve ona da soramıyorum ama yanlış ve faşist bir düşünceydi. O teneffüs Hikmet kimseye uğramadan dışarı çıkmıştı. Recep ve Aleyna bu sene önümde oturmuyorlardı ama o teneffüs Recep yanıma gelerek bana Hikmetin söylediği lafı anlatarak gülmeye başladı ve 5 dakika civarı bu konuyu anlatarak Alevileri aşağıladı. Recebi lise birden beri tanıyor ve her zaman alttan alıyordum ama o an elim ayağım boşaldı. Kaşlarımı çatarak "Yeter"dedim. Recep o pis sırıtmayı kesmeden "Ne diyorsun Sinan?" dedi. Onu dediği anda Hikmet içeri girdi ve aramızda bir şeylerin olduğunu anlamış olacak ki ne olduğunu sordu. Ben anlatmayacaktım ama ilker yumurtladı, ilkerin böyle her şeyi yumurtlama huyu vardı. Hikmet Recebin suratına bir kaç saniye baktı ve burnuna çok sert bir yumruk attı, biz hemen araya girip Hikmeti sınıftan çıkardık. Recep sınıftan çıkamamıştı sıraya oturmuş, gözlerinden yaşlar gelmiş halde burnunu tutuyordu, o ucube çocuk bir yumrukla safdışı kalmıştı. Recep ve Hikmet o gün disipline gitmişti ve Hikmet anlattığına göre müdürden iki tokat yiyip uyarı almıştı.
Recebin burnundan çıkan ses bunları yazarken tekrardan kulağımda çınlıyor beyler... -
90.
+11Okul tekrar başlamıştı, okula girdiğimde üniversiteye yeni başlayacak öğrenciler vardı ve heyecanlı görünüyorlardı. Oktayda buluştuk ve kafeye geçtik, yarım saat sonra bizimkiler de geldi ve kahvaltı edip çay içmiştik, o hafta hızlı ve stabil geçmişti. ikinci hafta okula yeni başlamış 3 yoldaş bizimle tanışmak ve örgütlenmek istemişlerdi. Aralarından biri çok gözü pek görünüyordu, Orhan Rizeliydi fakat hiç bir zaman kendine Rizeli demez Hemşinli derdi, Hemşinliler Rize'de yaşayan küçük etnik bir halktı. Orhan Karadeniz şivesine yakın bir şiveyle konuşan, saçları uzun, hafif sarışın, beyaz tenli ve iri gözlü bir yoldaştı. Orhanla sıkı birer dost olacaktık...
-
91.
+11Arkadaşlar özelden bazı aynı sorular sürekli geliyor onları buradan cevaplayıp devam edicem...
Ben ateistim Hikmet Alevi, Şuan Oktayın yanında kalmıyorum tek başıma yaşıyorum, hayatım boyunca hiç bir eylemde silah ve molotof kullanmadım TKP resmi bir siyasi partidir ve silahlı yapılanması yoktur, hala TKPdeyim fakat şu aralar biraz pasifist takılıyorum, t-shirt almak isteyen arkadaşlar ben t-shirt satmıyorum fakat aranızdan birine daha önce de söylediğim gibi bir tane hediye edicem, 1 Mayıs için inci Sözlük korteji kurmak isteyen bir arkadaş var ve beni de çağırıyor, katılmak isteyen arkadaşlar olursa buraya yazabilir, normalde TKP kortejinden başka bir kortejde yürümem fakat eğer ciddi rakamlara ulaşırsak sizin için gelebilirim. -
-
1.
0Yapalım abi bunu
-
1.
-
92.
+11Ailemin yanında kaldığım için ailem de olanları öğrenmişti ve bana bu konu için fazlasıyla tepki göstermişlerdi. Anneme üzülüyordum, çünkü o çocukluğumdan beri benim kılıma bile zarar gelmesini istemezdi. Babam ise beni oturtup konuşmuştu fakat içimde artık bir sosyalist devrim ateşi yanıyordu ve babamın bütün söyledikleri içimde ki devrim ateşini titreten fakat biraz bile söndüremeyen bir rüzgar gibi geliyordu. O an Oktay aramıştı ve bana yarın okulda bu saldırıyı protesto edeceğimizi söylemişti...
Ertesi gün okulda tekrar bir araya gelip dün ki saldırıya dair açıklama yapmış, ardından "Gündoğdu Marşı" söylemiştik. Kalabalık bir ÖGB duvarı ve kampüsteki öğrenciler bizleri izliyordu. Herkese açık bir mesaj veriyorduk aslında; "Yurdumuza faşist dolmuş vurun gardaşlar vurun!"... -
-
1.
0Elinize sağlık yoldaş vurun
-
2.
0Devamı yoqmu qnq
-
3.
0Way mk ya
diğerleri 1 -
1.
-
93.
+11Grup yavaş yavaş üzerimize doğru gelince kız yoldaşlar geri çekilmiş, bizler ise kol kola girmiştik. Oktay yine yanımdaydı, grup yaklaştıkça ellerinde ki sopalar görünmüştü. Normalde bir öğrenci örgütü okul önünde toplanınca maksimum 5 dakika içinde polisler etrafı çevirir ve tutardı fakat o gün 10-15 dakika geçmesine rağmen gelmemişti. Bizler flamalarımızın kumaşlarını çıkartıp ceplerimize koyduk ve gayet uzun aynı zamanda kalın olan plastik bayrak sopalarını kendimizi savunmak için adeta kuşanmıştık. Üzerimize birden hızla yürümeye başlayan grup "Aponun binleri Yıldıramaz Bizleri!" sloganlarıyla bize taş ve cam şişe fırlatmaya başlayınca bizler bayraklarımızın sopalarıyla üstlerine koştuk ve çarpıştık. Çıkan kavgada büyük bir arbede yaşanmıştı, göz gözü görmüyor ve herkes birbirine saldırıyordu. Yaklaşık bir dakika boyunca kavga ettik ve yara alıp yara verdik. Epey kan döküldükten sonra, önce üniversite içinden ÖGB ordusu ardından 3 otobüs dolusu Çevik Kuvvet gelerek bizleri ayırmıştı. Bizleri de, dışarıdan gelen gruptan kişileri de gözaltına almışlardı. Dışarıdan gelen faşist gruptan kaçmaya çalışanlar olmuştu, biz bütün itirazlarımıza rağmen o otobüse bindirilmiştik. Hem silahsız ve tamamen yasal olan demokratik hakkımızı kullanarak eylem yapmıştık, hem de bir grup faşist tarafından bize hakaret ve iftira içeren sloganlarla kışkırtırılarak kelepçelenmiştik...
-
-
1.
0Sinirlendim lan neyse rez
-
2.
-2Kim bunlar
Bozkurtlar!!
-
1.
-
94.
+10Özelden attığınız mesajlar için hepinize teşekkür ederim arkadaşlar. T-shirtü bugün Madapaka nickli arkadaşa yolladım muhtemelen yarın kendisine ulaşır. T-shirtü alınca kanıt olarak buraya fotoğraf atmasını istedim ve yapacağını söyledi. Sözlüğe de uzun süre girmeyebilirim, soran olursa bir Bombaragas vardı anılarını anlatıp gitmişti dersiniz * Hoşçakalın arkadaşlar..
Ve unutmayın;
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine... -
95.
+10Arkadaşlar kusura bakmayın öğrenci evinde büyük internet sorunu çekiyorum, hem aylık besliyorsun herifleri hemde böyle sorunlar çıkartıyorlar sana neyse devam ediyorum şimdi
başlık yok! burası bom boş!