-
51.
+15Başladığım üniversite 68 kuşağından beri sol görüşlü öğrencilerin aktif olduğu bir üniversiteydi fakat azımsanmayacak derecede sağcı öğrencilerde vardı ve karşıt görüşlü hiç kimseyle şuana kadar kavga etmemiştim. Okulda iki büyük sol kitle vardı, biri Kemalist TGB, diğer kitle de tamamen Marksist kitleydi. TGByi daha önceden tanıyordum, ülkücülerle pek bir sorunları yoktu. Yaptıkları eylemler daha çok AKPye ve gündemde yaşanan gerici olaylara karşıydı. Fakat komünistler geçmişten bu yana her türlü haksızlığın ve eşitsizliğin yanında faşizme de yoğun bir şekilde karşı duruyordu. Birde Radikal islamcı ümmetçi bir kitle vardı, bu insanlar bize sadece onların inanmadığı kutsallara inanmadığımız için müthiş bir nefret besliyordu ama küçük ve etkisiz bir kitleydi. ikinci haftadan itibaren üniversite içerisinde örgütlenmiştim, birden fazla sosyalist örgüt vardı ama ben TKPliler içerisinde yer alıyordum. Yoldaşlarla tanışmıştım, Oktay dışında hepsiyle samimi değildim ama Oktay bana Hikmeti hatırlatıyordu, Oktay hafif kilolu, kumral saçlı, toparlak bir yüzü olan aslen Mersinli bir çocuktu. Ailesi izmir'de oturuyormuş oradan gelmişti. Benden bir yaş küçüktü ama anlattığına göre o da liseden beri TKP içerisinde yer alıyordu. ilk haftalar politik herhangi bir olay yaşanmamıştı...
-
52.
+15Din öğretmenimiz somurtkan, uzun burunlu, esmer ve siyah saçlı bir adamdı. O gün mezhepleri işleyeceğimizi söyledikten sonra hemen sola doğru Hikmete baktım, Hikmet o sene ilkerle benim bir yan sıramızda oturuyordu. Hikmet biraz sıkılmış ve tedirgin bakıyordu, Alevi konusunda çok hassastı ve hep bu konuda bir şey söylenecek, ötekileştirilme korkusu vardı. Bu yüzden onun yanında Alevi konusu açılmazdı, bir kere bana da bu konu yüzünden aniden parlamıştı. Öğretmen Alevileri anlatırken bizim Hikmet boş durmayıp o her zaman ki asi ruhuyla boynunda ki Zülfikar kolyesini gömlekten dışarı çıkardı. Hikmete kısık bir sesle Hikmet yapma oğlum yanlış anlaşılmasın dedim. Hikmet bana bakarak ağzında ki tükürüğü bastırarak geri çeker gibi bir hareket yaptı ve ses çıktı. Öğretmen önce suratını sonra boynundaki kolyeyi bir süzdü, sonra olduğu yerden serseri misin oğlum sen? dedi. Hikmet aklımdan çıkmayacak, kendisine hala hatırlatmaya korktuğum o cevabı verdi ''Hayır hocam, Aleviyim'...
-
53.
+15Kampüste ikisi kız tam 8 kişi çıkıp yarım saat civarı bize saldıran kişileri aramıştık, Hilal yoldaş dört kişilik dün ki iki tanesinin de aralarında olduğu bir grup gördüğünü söylemişti. Bunu duyunca hemen hızlı adımlarla Hilal yoldaşın bulunduğu yere doğru gittik, herkes çantasını sırtına almış, Oktay parkasının ceplerini taşla doldurmuştu. iki kişinin olduğu yere gitmişik fakat bizi görünce dün ki mafya rolleri birden çok değişmişti. Dört kişi tedirgin bir şekilde ayağa kalkmıştı, Oktay yoldaş birden cebinde ki taşları teker teker fırlatmaya başlayınca bizde 6 kişi saldırmaya başlamıştık. Biz kavga ederken Buse ve Hilal yoldaş slogan atıyordu. Birinin başına taş isabet etmişti ve başı açılmıştı, diğer üçünü de sıkı dövmüştük fakat olay yerine gelen ÖGB bizi joplayarak müdahale etmişti. Bu olay sonrası dayak yiyenler bizi şikayet etmişti, fişlenmiştik ve Okul yönetimi bizi uyarmıştı...
-
-
1.
0Devam devam
-
2.
0Devam devam
-
3.
0helal yoldAŞ
-
4.
0hadi agam be bekliyok
diğerleri 2 -
1.
-
54.
+12 -3Bu olayı duyan FKF ve bazı örgütsüz Kemalist öğrenciler bizden önce imza standına gidip tepkilerini göstermiş fakat karşılık alınınca küçük bir arbede sonucu ÖGB tarafından tarafların ayrıldığının haberini almıştık. Bunun üzerine bizler de TKPli Öğrenciler olarak hemen toplanmıştık, tam hatırlamıyorum ama yaklaşık 15 kadar kişi örgütlü bir şekilde gidip o standı dağıtacaktık. Geçen gün standa tepki gösteren ve tartışan örgütsüz arkadaşların yanında FKFli yoldaşlarda bizlerle gelip gericilere haddini bildirmek istemişlerdi, örgütsüz öğrenciler arasında bir çok kız öğrenci vardı, ben çevreyi analiz etmeyi çok seven ve iyi de analiz eden biriydim, gözüme yan yana duran iki heyecanlı genç çarpmıştı. Biri şu 3 Mayıs afişlerini duvarlara yapıştıran arkadaştı, yanında da bir arkadaşı vardı ve onların da bizimle yürümeleri dikkatimi çekmişti...
Bizler kampüsün arka bahçesinden yürüyüşe başlamıştık, sloganlar eşliğinde yürüyorduk, bir slogan kesilince kısa süreli bir sessizlik olurdu, o an kalabalığın ayak sesleri duyuluyordu. Biz daha kurulan standa gelmeden ÖGBnin önümüze kurduğu etten siyah bir duvar görülüyordu, fakat biz hızımızı hiç kesmeden yürümeye devam ediyorduk, attığımız bazı sloganlara yürüdüğümüz kortejden bazı arkadaşların eşlik etmemesi dikkatimi çekmişti ve bana Gezi ruhunu hatırlatmıştı. Bizler kolluk güçlerinin barikatlarıyla çatışmaya alışıktık fakat kortejde ki çoğu kişinin alışık olmadığını düşünüyordum. Biz yaklaştıkça karşımızdan da bir ses yavaş yavaş tekbir sesleri yükselmeye başlamıştı, islamcıların bu kadar ses çıkartabilecek kadar kalabalık olmadığını düşününce ülkücülerle bir sağ dayanışması kurulduğunu anlamıştım, kollarımıza girerek hep bir ağızdan "Şeriata Faşizme Karanlığa Geçit Yok!" sloganlarıyla yürürken aklımda Nazım Hikmet'in dizeleri canlanıyordu;
Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır
Safları sıklaştırın çocuklar
Bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır. -
-
1.
0Tüylerim diken diken oldu amk bu ne
-
2.
0Okurken heycanlaniyorum qnq
-
1.
-
55.
+15Bizler bunu duyar duymaz hızlıca toplanıp karar aldık ve okulda FKF ile dayanışma içerisine girip örgütlendik. Gelebilen gelsin çağrısı yapılmıştı ve gelenler kampüsün arka kısmında toplanmaya başlamıştı. Yaklaşık 15-20 kişi kadardık, bazı yoldaşlar ceplerine taş doldurmuştu. Önden bir kaç arkadaş eline döviz almıştı ve dövizlere "Hoşt ulan ayı!", "Yallah from my university habibi!" gibi yaratıcı ve komik yazılar yazmışlardı. Üniversiteli yoldaşların mizahına bayılıyordum, Oktayla kesintisiz dakikalarca o pankartlara gülmüştük, Oktay pankartlarla fotoğraf çekilmişti. Üniversite içerisinde bir ÖGB ordusu vardı ve muhtemelen Üniversitesinin onayı olmadığı için bizi engellemeye çalışacaktı. Oktay uzun lacivert bir parka giyiyordu ve bakışlarıyla mimikleri bana nedense çok komik gelirdi Oktayın, bir şaşkınlık ifadesi vardı genelde geniş suratında ve benim yanımdan ayrılmıyordu...
Biz hazırdık, o gün o yobazları okuldan şutlayacaktık. Ben elime bir megafon almıştım, yoldaşlar sloganları bana attıracaklarını zaten söylemişlerdi, benim sesim biraz gürdü ve slogan ritmini iyi ayarlardım, slogan atmayı lisede öğrendiğim çoğu şey gibi Hikmetten öğrenmiştim...
Kortejin en önüne ve biraz sağına geçtim, yumruğumu kaldırdım, ilk sloganı attım ve harekete geçtik; "Şeriata Faşizme Karanlığa Geçit Yok!"... -
-
1.
0Devam seri
-
1.
-
56.
+14 -1O sene okulda ki altın çağımızı yaşamıştık. Kısaca yaptığımız diğer eylemler; 6 Mayıs günü okul panolarına Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin inan fotoğraflarıyla 3 adet fidan çiçeğini raptiye ile yapıştırdık, okul duvarlarına yazdığımız yazıları silmek isteyen 2 öğrenciyi uyardık ve 11 Haziran seçimleri için okulun çevresine asılan AKP bayraklarını indirip yakarak imha ettik. Karnelerimiz iyi geldi kalan giden yoktu. Yaz tatili içerisinde de iletişim halinde kalmıştık hatta ilker'de bizimle gezmeye başlamıtı, 4-5 kişi her hafta sonu buluşur internet kafeye, lunaparka ve parti binasına giderdik ama ilker partiye gelmezdi. Hikmet hafta içi matbaada çalışıyordu, Yasin ve Kerem o sene mevzun olup Yasin istanbul'da Kerem yanlış hatırlamıyorsam Çorlu'da üniversite kazanmıştı. Keremle haliyle görüşememezlikten aramız biraz açılmıştı ama Yasin ile görüşüyorduk...
Sene 2012, biz lise üçteyiz. -
57.
+142012 dönemi de böylece kapanmış olmuştu kısaca. Okul içinde bir takım yazılamalar yapıyorduk Hikmet ve Furkanla, tarih öğretmenimiz ile ara sıra tartışıyorduk ve bol bol kitap okuyorduk. ilker ile de aramı açmıyordum, arada sırada dışarıda buluşur gezer ya da bodrumuna inip orada takılırdık...
Bu sene biraz sönük geçmişti fakat artık lise bitiyordu ve bu sene Gezi Direnişi yurt genelinde patlak verecekti. Bu ise bizim için çok önemli bir gelişmeydi.
Sene 2013 biz lise sondayız... -
58.
+14O günler facebooktan çıkmadan Gezi Parkında olanları takip ederdim. Polis dexerten emri alıp kurulan çadırları yıkıyor ve eylemcileri gözaltına alıyordu ama bir çok sol kuruluş hiç bir şeye aldırmadan Taksime çadır kurmaya gidiyordu. TKP'nin de Taksime çıktığını öğrenmiştik, 31 Mayıs günü olaylar istanbul'dan Ankaraya, izmir'e ve diğer bir kaç şehire daha sıçramıştı, halk eş zamanlı olarak Taksim Gezi Parkında ki ağaç katlidıbını protesto ediyordu...
Hikmet beni arayıp yürü biz de gidiyoruz Sinan demişti, biz ailecek olayları televizyondan takip ediyorduk ve ailem olanları biliyordu. Onlardan güç bela izin koparıp Taksim'e gidicektim ve hayatımın ilklerini o gün yaşayacaktım; ilk defa polisten dayak yiyecek, polise karşı kendimi koruyacak, Atatürkçü ve milliyetçilerle yan yana yürüyecek, dışarıda sabahlayacak, ilk defa gözümün önünde havaifişek ve molotof gibi maddeler atılacak, biber gazı ve tazyikli su yiyecek, ünlü kapitalist bir şirketin cdıbını bayrak sopasının ucuyla kıracak, t-shirt satacak, gözaltına alınacak, ve daha bir çok ilkleri orada yaşayacaktım... -
59.
+14Üniversitede bir yarım dönem konseri olacaktı, küçük burjuva tiki kızlar tek gecelik ilişkiler için, babasının sermayesiyle onları etkileyecek olan çocuklar sınırsız alkol için, Anadolunun bağrından kopup gelmiş tertemiz çocuklar ise canlı müzik ve güzel vakit geçirip stres atmak için heyecanlıydı. Biz de heyecanlıydık fakat bizim heyecanımız diğerlerinden biraz farklıydı. Konserde karaoke yapılacak ve isteyen öğrenci canlı olarak çıkıp kalabalığa bir şarkı söyleyebilecekti. Bizler de 10 kişi koro halinde yumruklarımız havada sıkılı şekilde bir şarkı söylemek istiyorduk. Söyleyeceğimiz şarkı ise Ruhi Su'nun Türkiye solunda efsaneleşmiş bir eseri olacaktı; Ellerinde pankartlar... https://youtu.be/foNgu46zz44
-
-
1.
0devam seri
-
1.
-
60.
+146 Mayıs günü Hikmet ve Mahir Abi beni semtimden almaya geldiler. Ailem artık komünist olduğumu anlamışlardı ama bu duruma alıştıkları için karışmıyorlardı. Hatta facebook paylaşımlarımdan bütün sülaleye kadar yayılmıştı Komünist Sinan. Neyse biz atladık Bakırköy dolmuşuna parti binasına gittik, Mahir Abi yol paralarını kendi ödemişti. Parti binasına girdiğimizde yoğun bir çalışma vardı, Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin inanın dev gibi fotoğrafları duvarlara dayandırılmıştı. Mahir Abi içerisiyle tanıştı, bizimkiler 3 fidan hakkında konuşurken ben arka odaya geçip Lenin'in "Devlet Ve Devrim" kitabını okuyordum. Sabahın erken saatlerinde Galatasaray'a geçtik, oradan Dolmabahçeye yürüyecektik. Yine gaza getiren ve içimizi ateş gibi yakan bir atmosfer vardı ve sloganlar atılarak yürüyüş başladı, bizden başka sol örgütlerde olacaktı, bunlardan en kalabalığı Halkevlerinin üniversite yapılanması "Öğrenci Kolektifleri" örgütüydü. Mahir Abi bir TKP flaması, Hikmet ise kağıt karton karışımı bir şey kaldırarak yürüyüş yapıldı fakat pekte zevkli değil Denizlerin anısı ile içimizi yakan bir yürüyüştü...
https://youtu.be/T3s_sJE61a4 -
-
1.
0Panpa devam ey
-
1.
-
61.
+14ilk dönem bitmişti ve ben kaldığım evin kirası faturalardan ödeyemiyordum. Ailemden aylık para alıyordum fakat artık hem okuyup hem çalışmak zorundaydım. insan böyle zamanlarda devrime daha da bağlanıyor, devrim gelse de kira derdi ortadan kalksa diyordum fakat bu kolay yoldan kaçmak gibi oluyordu. Ev sahibine parayı verip öğrenci evinden ayrıldım ve ailemin yanına döndüm, sonuçta iki evde istanbul'daydı fakat ben öğrenci evinde çok rahat hissediyordum. ikinci dönem başlıyordu, üniversite yine canlı ve hareketliydi. Okulda ilk defa siyahi öğrenciler görmüştüm, Oktay aralarından biriyle tanışmış ve dost olmuşlardı. Bu arada okulda artan PKK saldırılarına karşı bir yürüyüş düzenlendi fakat yürüyüş ülkücü ağırlıklı bir yürüyüş olmuş, milliyetçi hatta ırkçı sloganlar atılmıştı ve biz katılmamıştık. Katılmamakla beraber yürüyüşe "Karışmamıştık"...
1 Mayısa gelene kadar herhangi bir sorun olmadı, 1 Mayıs için 5 yoldaşımız okulda stand açmışlardı ve herhangi bir sorun yaşanmamıştı. O sene ki 1 Mayıs çok sert geçecekti... -
62.
+14Yasin, Kerem, ben ve 3 diğer arkadaşımız Hikmetin evine gidecektik. ilkeri de çağırmıştık Hikmetle okulda ama gelmek istememişti eve. Okul çıkışı annemi arayıp biraz geç geleceğimi söyleyince biraz laf yapmıştı ama eninde sonunda ikna edebilmiştim. Ben anneme yalvarırken Yasin ve Kerem gülüyorlardı, onlar Hikmet ve benden 2 yaş büyüktü ve bu tür sorunları yok gibiydi. 6 kişi önce bir amerikan kumaşı ve nalburdan bir sprey boya aldık, atladık dolmuşlara Hikmetin evine gidiyoruz. Hikmetin evi Okmeydanında bir Alevi mahallesindeydi, gidip Hikmeti falan aramayın yabancılara karşı bir önyargı var oralarda arkadaşlar, yanlış anlaşılıp Halk Cephesi militanları (Sizin bildiğiniz ismiyle DHKP-C) tarafından kurşun yemenizi istemiyorum. Zaten Hikmet Ankara'da üniversite okuyor şuan. Hikmetin mahallesine geldiğimizde şok geçirmiştik. Bütün duvarlar yazılamalar ve duvar kağıtları ile doluydu, bir duvarda Adalet Cephenin Namlusunda yazıyordu o yazı aklımdan çıkmaz, Hikmete bunun neyin cephesi olduğunu sorduğumda bana burada sadece sivil değil, silahlı mücadele olduğunu da söylemişti, o an yanımızda iyi ki ilker yoktu silahı duyarsa sınıfını falan değiştirirdi herhalde. Yasin, o yazılamanın DHKP-C tarafından yapıldığını ve hemen eve girmek istediğini söylemişti. Bizimkiler biraz korkmuştu bunu anlayabiliyordum ama Hikmetin rahat tavırları benim sakinliğimi koruyordu. Yolda giderken Hikmet bütün mahalle esnafına ve komşulara selam veriyordu, bütün mahalleyi tanıyor gibiydi. Yolda giderken duvar yazıları görmeye devam ediyor ve hepsini teker teker durup okuyordum. Birinde Lokum Dağıtanlara Kurşun Dağıtacağız yazıyordu. Hikmete bunu sordum gülerek Sünni islamcılar buraya gelip dini bayramlarında dalga geçer gibi bize lokum dağıtıyordu, bu mahalle solcu bir mahalle olduğu için herkes tepki gösterir burada böyle şeylere alışığız, birileri de korkutmak için bunu yazmış ben ilk gördüğümde çok gülmüştüm gibisinden bir şeyler söylemişti...Tümünü Göster
Hikmetin evine gelmiştik, eski bir binaydı ve duvarları dökülmeye başlamıştı. içeri girdiğimizde sadece Hikmetin ablası ve annesi vardı. Bizi çok sıcak karşıladılar ve birer çay ikram ettiler. Çayı içerken gözüm salonda ki Mustafa Kemal ve Hz Ali tablolarına çarptı. Çayları içtikten sonra Hikmet bizi çatısına çıkarttı, çatıda güvercin kafesleri vardı Hikmet abisinin kuş beslediğini söyledi. Hikmet kumaşı ve spreyi çıkarttı, son kez orada ne yazacağımızı bir düşündük ve en sonunda yanımızda gelen bir yoldaşın tavsiyesiyle Padişaha Boyun Eğmeyeceğiz! ve altına küçük bir TKP yazdık. Hikmet bırakın ben çark çekiç çizicem diye tutturdu ama izin vermedik, Hikmet çok inatçıydı zor bıraktı elindeki spreyi...
Artık her şeyimiz hazırdı, son bir kaç günde liseden toplayabildiğimiz kadar öğrenci toplayıp 1 Mayısta meydanlara çıkacaktık... -
-
1.
0Çıkın yoldaş rez
-
1.
-
63.
+13Piknik günü geldiğinde Hikmetle atladık dolmuşa gittik. Buluşacağımız yere geldiğimizde 10-15 kişi vardı, çimlere oturduk ve ortamla selamlaştık. Çok güler yüzlü arkadaşlardı, bir de yanımızda bizlerden yaşça epey büyük bir adam vardı daha önce partide görmediğimiz. Neyse oturduk yemekler yedik sohbet ettik bir kaç saat sonra bizi Bakırköye parti binasına çağırdılar oraya da biraz uğrayıp çıktık. Hikmet içeride kızıl saçlı bizim yaşlarımızda bir kızla kesişip durdu konuşulanları dinlemedi. 1 Mayıs günü gelmişti ama geçen sene ki heyecan yoktu bizde, 2 kişi gidecektik ama neyse ki TKPye güveniyorduk coşkulu bir yürüyüş olacak diyorlardı...
-
64.
+13Konser günü geldiğinde beklediğimiz kalabalık yoktu fakat görebildiğim bütün öğretmenler ve 150-200 kişilik bir öğrenci kitlesi vardı. Canlı müzik eşliğinde partnerler dans edip öpüşmüş, iki kişi fazla alkolün verdiği etkiyle birbirine girmiş ve upuzun sırayı kaplayan açık büfe abur cubur ve gazlı içecek bir saatte silip süpürülmüştü. Sıra karaoke performanslarına geldiğinde heyecanımız artmıştı, bizi en önde bekletiyorlardı, sıramız gelince çıkacaktık. Çok güzel performanslar oluyordu, sesi mükemmel olan bir kız öğrenci herkesi çok etkilemişti, bir arkadaştan Cem Karacanın unutulmaz "Bu Son Olsunparçasını çok güzel seslendirmişti, bir arkadaş rap, biriyse "Sweet Child O Mine" parçalarını söylemişlerdi...
Sıra bize geldiğinde yavaş yavaş ayağa kalktık ve sahneye çıktık, erkeklerin üstünde tek tip kırmızı, kızların ise sarı t-shirt giyilmişti ve yan yana bir erkek bir kız yoldaş olmak üzere 10 kişi dizilmiştik. En sağda ve solumuzda ise müzisyen arkadaşlar yer almıştı, ışık sahneye vurunca artık dayanamıyordum, bir an önce başlayıp bitsin istiyordum. Bizler için yaka mikrofonları verdiler ve müzisyen arkadaşlar ses denemesi yaptılar. Ardından herkes kol kola girdi ve müzik alttan girdi, koro halinde ilk kızlar tiz bir sesle bir demet okuyor, daha sonra erkekler seslerini gürleştirerek giriyordu. Son demeçte "kalkın ayağa kalkın! diye ardı ardına haykırmıştık, bunun üzerine hem öğretmen kadrosu sandalyelerinden hem de çimlere ve puflara oturmuş öğrenciler ayağa kalkarak bizi alkışladı.
Alkışlar arasında başımdan aşağı akan terler içerisinde gülümsemiş ve derin bir oh çekmiştim. Bu hayatımda ki en unutulmaz anlardan biriydi... -
65.
+13Pankartı bitirdikten sonra Hikmetin evine tekrar indik akşama kadar oturup Knight Online oynadı onu seyrettirdi bize. Akşama doğru eve abisi geldi ve bizimle tanıştı, Mahir Abi buğday tenli, Hikmet gibi kıvırcık saçlı ve uzun boyluydu. Üstünde Hikmet gibi yeşil bir parka vardı ama Hikmetin ki kadar kalın değil farklı bir parkaydı. Mahir Abi bize saz ile Örgütlemişler Baharı şarkısını çalmıştı ve galiba Kerem videoya çekmişti Kereme sorarım duruyorsa o videoyu atarım çok güzel bir sesi vardı Mahir Abinin. Eve gittiğimde ilkere mesaj attım ve bana 1 Mayısa geleceğini fakat ailesinden izin almadığını söylemişti. Ben de izin almayı epey düşünmüştüm fakat izin vermezler korkusuyla izin almamıştım. (Ailem hala o sene izin almadan gittiğimi bilmez)
Mahir Abinin söylediği şarkı https://www.youtube.com/watch?v=UvLAqJHn0MI -
66.
+13Artık zaman gelmişti, 1 Mayıs 2011 bizi ve diğer bütün devrimcileri, işçileri, memurları, köylüleri ve işçi haklarını savunmak isteyen bütün vatandaşları o gün Taksim Meydanında bekliyordu. Sol ve sağ sendikalarda Taksim Meydanına gelecekti fakat herhangi bir çatışma çıkmasını kimse istemiyordu. Bütün sol partiler, öğrenci örgütleri ve sivil toplum kuruluşları o gün Taksimde buluşma kararı almıştı. Bizler okul olarak sınıflarla konuşuyor ve bütün öğrencileri çağırıyorduk. Hatta Keremin anlattığına göre Dev-Lis'lilerden bazıları öğretmenlere bile çağrıda bulunmuştu. Bizim okuldan toplam 56 öğrenci 1 Mayıs için Taksime gidecekti ve en önde pankartla Hikmet ile Yasin yürüyecekti...
Sabah saat 9 gibi Taksime çıktık, ilker sürekli bana polis saldırmaz dimi? diye soruyordu, çok heyecanlıydık, Hikmet normalde böyle olaylara alışık gibi görünürdü fakat o bile o gün heyecanlı gözüküyordu. Yasin, Kerem ve bizim okuldan 5-6 çocuk daha parti binasında buluşup oradan gelecekti. Yarım saat sonra Beşiktaş ve Şişli tarafından yola çıkan kortejler alana sloganlarla coşkulu bir şekilde girmeye başladı. Bizim partinin en sevdiğim sloganını da ilk o gün duymuştum Fabrikalar Tarlalar Siyasi iktidar Her Şey Emeğin Olacak!...
ilker ile kol kola girip sloganlar atıyorduk, bizim kortejin önünde Hikmet ve Yasin hazırladığımız pankartı taşıyordu. Alana sol taraftan biraz gecikmeli olarak turuncu bir dalga giriyordu, bunlar Halkevciler'di. Halkevlerini de ilk o gün görüyordum fakat isimlerini duymuştum. DiSK korteji çok kalabalık ve çok renkliydi, kızıl kıyafetler içerisinde 40-50 yaşlarında kadın ve erkek işçiler kol kola yürüyordu. SDP, EMEP, CHP, ÖDP ve BDP'de alana girmişti. BDP arasında PKK ve Apo bayrakları açanlar vardı, CHP'liler ve BDP'liler arasında bir sürtüşme yaşanır gibi olunca diğer partiler araya girip olay çıkmasını engelledi ve o bayraklar indirildi. Okmeydanı ve Gazi Mahallesi taraflarında olaylar olduğu söyleniyordu ama biz Taksimde o dev kalabalığın içerisinde herhangi bir şekilde polisle çatışmamıştık ki zaten polis taşkınlık çıkmasın diye kalabalığa yaklaşmıyordu. Yemekler dağıtıldı, halaylar çekildi, yürüyüşler yapıldı, Kanlı 1 Mayıs anıldı ve o gün bu şekilde 1 Mayıs'ı coşkulu bir şekilde bitirdik... -
-
1.
0Devam yoldass
-
1.
-
67.
+131 Mayıs heyecanı yine içimizi sarmıştı, çalışmalara son hızla devam ediyorduk. Biraz dinlenmek için kafeye gidip çay ve tost söylemiştim, tostu yerken bir yandan da 1 Mayısı düşünüyordum. Bir an bile aklımdan çıkamıyordu, o sene torna işçiliğinden emekli olan babamı da alıp yürüyecektim. Babamı yürüyüp slogan atarken hayal edip gülümsüyordum ki Orhan üzerinde Kazım Koyuncunun çizimi olan siyah bir t-shirtle yanıma oturmuştu, "Nasıl Sinan yoldaş güzel mi t-shirt?" diye sormuştu. Ben de ağzımda ki tostla başımı sallayıp güzel güzel demiştim. Orhan da sıkı bir sosyalistti ve benim gibi marksizm-leninizmi hayat felsefesi haline getirmişti. O gün bana Kemal Sunal'ın "Köşeyi Dönen Adam" filminden kesitler halinde bir video izlemişti. Daha sonra dün ki çocuğa karşı iyi bir tavır sergilediğimi söylemişti ve biraz o çocuk hakkında konuşmuştuk, daha sonra Oktay beni aradı ve kalkıp yanına gitmiştik...
Bu arada 1 Mayıs gelmişti ve bizler tekrardan hazırdık...
Orhanın bana o gün izlettiği video https://youtu.be/YNmuV5ggCpY
Yazmaya yarın devam edicem arkadaşlar okuyan herkese iyi geceler. -
-
1.
0Saat 2.30 dam beri aralıksız okuyorum ellerine sağlık yoldaş
-
2.
0Saat 2.30 dam beri aralıksız okuyorum ellerine sağlık yoldaş
-
1.
-
68.
+13O dönem genel seçime epey yaklaşmıştık, parti içerisinden değişik sesler çıkıyordu, AKPye tek başına iktidarı bırakmamak için HDPnin barajı aşması gerekiyordu ve aşırı sol partiler HDPye oy atmayı tartışıyordu. Benim şahsi fikrim HDPnin başlarda bir umut olduğuydu fakat son zamanlarda etnik milliyetçiliğe kadar giden bir politika izlemiş ve Kürt hareketini desteklemiş olmasıyla benim oyumu kaybetmişti. Yapılan tartışmaya Oktayda girerek çok sert şekilde eleştirilerde bulunuyordu, HDPnin reformist bir parti olduğunu, işçi sınıfına herhangi bir artısı olmayacağını söylüyordu. Bir yoldaşımız HDPnin en güçlü sosyalist parti olduğunu iddia edince Oktayın suratı kıpkırmızı olmuş ve "Sosyalist mi? Ne sosyalisti? Sosyalist ne arar la HDPde?" diyerek bizleri gülme krizine sokmuş ve hemen ardından hafif Ege şivesiyle "Oportünist insanlar bana yoldaş diye hitap etmesin!" diye bağırmıştı. Parti içi bir bölünme yaşanmıştı fakat büyük çoğunluk HDPye oy kullanılmasının yanlış olduğunu söyleyerek bunu reddediyordu. Sonuç olarak HDP barajı aşmış fakat bizimkiler ve ben oyumuzu TKPden yana kullanmıştık...
Okul dönemi de bitmişti, okulun son günü bizim örgüt olarak okula "Boyun Eğme" t-shirtüyle gelmiştik ve bir seneyi daha devirmiştim...
Sene 2016 ben üniversite ikinci sınıftayım... -
-
1.
0Hikaye güzel devam qnq
-
2.
0Hikaye güzel devam qnq
-
1.
-
69.
+12Bizim TKP Reyhanlı için Antakya'da eylem yapacaktı ama biz o yaşta atlayıp istanbul'dan Antakya'ya eyleme gidemezdik. Derken 26 Mayısta facebooktan beğendiğim sol bir sayfadan bir paylaşım görmüştüm. Paylaşımda, Taksim Gezi Parkında ki ağaçların birilerine rant için kesildiği yazıyordu. Hikmeti arayıp o akşam anlatmıştım, ertesi gün parka eylemciler gidecekti ve protesto edilecekti. Biz yine normal bir eylem olur sanıyor ama diğer gün ise CHP ve BDPden milletvekilleri gittiğini öğrenmiştim, BDP milletvekili'de şuan HDPten tanıdığınız Sırrı Süreyya Önderdi. Bunlar çadır falan kurmuştu hatırladığım kadarıyla, Hikmetle ertesi gün partiye gittik, bize olayların büyüyeceğini ve TKPnin de bu eyleme girişeceğini söylediler. Ertesi gün polis çadırlarları yıkıp eylemcileri dövmüştü ve bunun üzerine Kılıçdaroğlu parka gidip kalan eylemcilere destek vermişti, Kılıçdaroğlu'nun bile içine girdiği bir eylem gerçekleşiyordu ve bu bir kıvılcımdı...
-
70.
+11 -1Barikata doğru kol kola girmiş yürüyen tahminimce 50 kişi "Faşizme Karşı Omuz Omuza!" sloganıyla yürüyorduk. O an insanın içinde güçlü bir adrenalin duygusu oluyor ve sadece hedefi düşünüyorsunuz, ben en önde yanımda Zeki ve Oktay yoldaşla yürüyordum ve ÖGB barikatina karşı ilk çarpışanlardan olacaktım. Parkamın önünü kollarım kollara bağlıyken zar zor açmıştım, tam ÖGB tarafından kurulan etten duvara yaklaşmışken aramızda kadın yoldaşlarımızın olmasına rağmen barikatın arkasından taş, cam şişe ve bilimum küçük zarar verici maddeler atılmaya başlanmıştı. Tahminimce 100 kişilik ÖGB joplarını çıkartıp bize ve karşıda ki gruba saldırmaya başlamıştı, bir anda müthiş bir arbede yaşanmıştı, göz gözü görmüyordu ve çok kuvvetli bir uğultu etrafı sarmıştı, o an hemen 5-10 metre karşımda duran bir çember sakallıyıyla bir güvenlik görevlisi boğuşuyordu. Koşarak bütün gücümle çember sakallıya bir yumruk attım ve yere düştü. Yumruğu attıktan sonra sağ elimin parmaklarında bir zonklama oluşmuştu fakat o adrenalin ile pekte bir şey hissetmiyorsunuz derken güvenlik görevlisi sırtıma bir jop darbesi indirmişti. O an nefesim çok ani bir şekilde kesilip gözlerim kararmıştı fakat düşmemiştim, yerden kalkan çember sakallı yobaz suratıma bir yumruk atmıştı. Kendimi korumaya çalışırken 4-5 tane yoldaş bana vuran çember sakallıyı dövüp yerde tekmelemişlerdi, o yoldaşlık ruhu insana çok güzel bir duygu yaşatıyor arkadaşlar çok. Güvenlik görevlileri yerde ki çember sakallıyı tekmeleyen yoldaşlarıma vurmaya başlayınca nefesimin hala daraldığını hissetmeme rağmen güvenlik görevlilerine tekme tokat saldırmıştım. Okula çevik kuvvet ekiplerinin gelip yoğun biber gazıyla kalabalığa dalması sonucu hem olaylar bitmişti hem de okulda o gün ders işlenmeyip öğrenciler eve erken yollanmıştı...
başlık yok! burası bom boş!