/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +22
    Gezi Direnişi yüzünden okuldan karneyi almaya bile gidememiştik, benim karnemi babam almıştı. Müdüre de benim Kırklareline köye gittiğimi falan söylemiş. LYS sınavında olaylar devam ediyordu ve benim kafam hep Gezideydi, zaten fazla da çalışmamıştım ama YGSden sağlam puan almıştım ona güveniyordum. Sonuçlar açıklandığında ben istediğim üniversiteyi ve bölümü kazanamamıştım ama Hikmet Ankarada kazanmıştı...
    Sene 2014 gayet rutin bir şekilde geçti, köpek gibi ders çalışıyordum ve politikaya fazla zaman ayıramıyordum. Arada Yasin ve ilkerle parti binasına falan giderdik ama Hikmet gibi sohbet edemezdim onlarla, Hikmetle aramda sıkı bir bağ oluşmuştu ama bu bağı mesafeler gevsetmişti. Ama sosyal medyadan iletişimi kesmemiştik ve bazen istanbul'a gelirdi, bir kaç günümüz olduğu için siyasete el sürmez gezer tozardık. Bir kızla yakınlaşmaya falan başlamış Hikmet üniversitede onu anlatıyordu, baya baya da entelektüel bir tarzı olmuştu, kulağında küpeler, kıvırcık saçlarını uzatmış, dövmeler falan yaptırmıştı fakat üstünde ki parka hala aynıydı onunla bütünleşmiş gibiydi Hikmet. Mücadeleye de hala devam ediyormuş faşistlere soda şişesi fırlattığını falan söyleyip gülüyordu...
    Ben ise o sene istediğim üniversiteyi istanbul'da kazanmıştım ve önümde güzel mücadele ve aksiyon içeren bir yıl vardı.
    Sene 2015 ben üniversitedeyim...
    ···
  2. 27.
    +22
    Cuma günü eve giderken ideoloji hakkında hiç bir teorik bilgim olmamasına rağmen kendimi komünist gibi hissediyor, ve ergenlik çağının verdiği heyecanla Hikmetin parkasının tam olarak aynısından almak istiyordum, sanırım komünizm hayaleti bu sefer benim etrafımda dolaşıyordu...
    Eve geldiğimde annem ve babam çok soğuk davranıyorlardı, perşembe gün ki eylem olayını öğrenmelerinden korkarak odama geçtim. Bu arada ailem Kemalist, fazla muhafazakar olmayan, laik ve seküler bir aileydi anlayacağınız tipik bir CHPli aileye sahiptim. Fakat marksizme hangi gözle baktıklarını ya da komünizm hakkında ne bildiklerini kestiremiyordum. Akşam yemeğini yedikten sonra ilk işim MSN'e girmek oldu, Hikmetten istek gelmişti, hemen ekledim tabii. Hikmetin MSN fotoğrafı TKP logosuydu ama 144p piksel piksel bir çark çekiçti o logo. Çevrimiçi değildi Hikmet, çevrimiçi olana kadar bekledim ve bir yarım saat kadar sonra girdi MSN'e. Ben hemen mesaj attım Slm Hikmet iyi aksamlar diye (o mesajı Hikmetle çok iyi hatırlıyoruz ve hala gülüyoruz.) Hikmetle biraz havadan sudan konuştuktan sonra Hikmet, ilker ve beni tanışmak için Pazar günü Kadıköy'de ki Nazım Hikmet Kültür Merkezine çağırmıştı. ilk başta çok düşünsem de ergenlik ateşiyle oraya gitmeyi çok istiyordum. Bize sürprizinin olduğunu falan da söyleyince hemen ilkere mesaj attım. ilker siyasetten korksa bile ben bu ideolojiyi öğrenmek ve ciddi ciddi bir komünist olmak istiyordum, pazar günü oraya gidecektim...
    ···
    1. 1.
      0
      Goruslere saygimiz var devam et kardesim kufur edenleri gibleme
      ···
    2. 2.
      0
      Devam yoldaş seri
      ···
  3. 28.
    +18 -3
    Arkadaşlar özelden özel hayatım ile ilgili sorular geliyor, bir kaçını cevaplayacağım;
    Hikmet ile hala görüşüyoruz küsmedik, Üniversite okuyorum fakat maalesef Hikmet ile aynı okulu kazanamadık, Oy kullandığım ve aynı zamanda üye olduğum siyasi parti TKP, HDPli falan değilim fakat HDP karşıtı bir insan da değilim, HDP içinde sosyalist milletvekilleri de var fakat izlediği etnik milliyetçi politika hoşuma gitmiyor hatta üniversitede Kürt milliyetçileriyle kavga ettiğimiz de oldu TKP olarak, Kürt müsün diye soranlar da olmuş hayır değilim aslen Kırklareli'liyim.
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      Her komünisti kürt sanan mallardan bıktım amk neyse devam et yoldaş dinliyoruz
      ···
    2. 2.
      0
      pkkyi destekleyen komunistler hakkinda ne dusunuyosun
      ···
    3. 3.
      +4
      TKP hiç bir zaman Kürt hareketi ile ilgilenmedi. PKK YPG ve diğer Kürt hareketi örgütlerinin emperyalist uşağı, milliyetçi ve sınıf mücadelesiyle uzaktan yakından alakası olmadığını gerçek bir marksist leninist bilir arkadaşım.
      ···
    4. 4.
      0
      şu aminakodgumun partlarini biraz hizli yazsan iyi olur yoldaş
      ···
    5. 5.
      +1
      Vay amk kırklarelimisin hemşeri yoldaşım
      ···
    6. 6.
      +1 -1
      Yoldaş yazmıs siz kendinizi ezilmiş halk olarak gosteren ipnelersiniz
      ···
    7. diğerleri 4
  4. 29.
    +19 -1
    Arkadaşlar az sonra arkadaşlarla buluşmak için çıkıcam, gelince bir part daha yazarım.
    Hikmet hakkında çok soru geliyor onları cevaplıyım, Hikmetin hikayeden haberi yok ama arayıp anılarımızı anlattığımı haber vericem ve hikayeyi okutucam. Hikmetin ve benim okuduğum üniversiteyi sormuşsunuz ama bunları söylemek pek iyi olmaz diye düşünüyorum ve anlayış bekliyorum. Hikmetin incide hesabı olup olmadığını sormuşsunuz, evet var ama uzun süredir girmiyor o en son lisede takılırdı buraya şimdi daha çok ekşide takılıyor diye biliyorum​.
    ···
  5. 30.
    +20
    Bugün ki son partı yazıp yatıcam yarın devam ederim arkadaşlar...
    1 Mayıstan sonra partiden hız kesmeden 6 Mayıs için üç fidanı anma yürüyüşünü duyduk. Okulda bir gün öğretmenlerden gizli gizli bildiri çalışmaları yapmıştık, geçen seneden bizi tanıyan öğrenciler bizleri şikayet etmiyordu, dokuzuncu sınıflarsa Hikmete sakallardan dolayı Abi diye hitap ediyordu. Dağıttığımız bildirilerden sadece iki çocuk geri dönmüştü ki biri bizim sınıftan Furkandı zaten. Nazım Hikmet Kültür Merkezinden Metin Abi bizi çağırdı stand kurucaklarmış bizim müsait olup olmadığımızı sordu bize kabul ettik atladık gittik. Bize birer ince TKP üstlüğü, bir stand, yüzlerce bildiri ve yanımıza biri kız 4 kişiyi verdiler, biz Kadıköy sahilin oraya standı taşıya taşıya gidiyoruz yoldan geçenler bizim üstümüzde ki koca koca çark çekiç logolarını ve Hikmetin o havada üstünden çıkarmadığı yeşil parasını görünce bize tuhaf tuhaf bakıyordu. Standımızı kurduk ve yoldan geçenlere bildiri dağıtmaya başladık, aklımdan çıkmayan bir ayrıntı yoldan geçen 40 yaşlarında kapalı bir kadının biraz durup bize "teröristler" demesiydi. O gün o olaya çok gülmüştük. Hikmet kendini tutamayıp sahil boyu yürümeye başladı ve bankta oturanlara bile bildiri dağıtmaya başladı. Dağıttığımız bildirileri neredeyse herkes alıyordu ve bizimle konuşuyordu, yaşlı bir amca "komünistler hala var mı yavrum" diye sormuştu ve yanımdaki fazla tanımadığım yoldaşım "dün vardık bugün varız yarın da var olacağız amcacım" demişti bu da aklımda kalan bir diğer detaydı...
    5 Mayıs akşamı okuldan eve geldiğimde facebook hesabımı açtım ve Hikmetin mesajını gördüm ve aynen bunu yazmıştı Hikmet "Yoldaş yarın Abimde bizle geliyor lan"...
    ···
    1. 1.
      0
      Güzel yoldaş kesme sakın yarıda
      ···
  6. 31.
    +19
    Öncelikle yoğun ilgi ile hikayeyi takip eden ve özelden yüzümü güldüren mesajlar atan arkadaşlara teşekkür edip devam ediyorum...
    Okulun çıkışında pankartımızı alıp tahminen 60-70 kişilik bir kitleyle sloganlar atmaya başlamıştık, bu sefer rektörlük polise haber vermiş olacak ki çevik kuvvet ekipleri tarafından sağa sola joplu kalkanlı etten duvarlar örülmüştü. Boğazlarımız yırtılana kadar bağırıyorduk, havada öfkeyle sımsıkı sıkılmış yumruklarımız sloganların ritmine göre inip kalkıyordu. "YÖK Kalkacak, Polis Gidecek, Üniversiteler Bizimle Özgürleşecek!", "Yaşasın Devrimci Dayanışma!", "(Öğretmenin adı ve soyadı) Yalnız Değildir!" "Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!" ve polis ekiplerine bakıp "Faşizme Karşı Omuz Omuza!" sloganlarını atıp, bir yoldaşımız megafonla olaya dair açıklama yapmıştı. Öğretmenimiz, her zaman taktığı gözümüzde artık kendiyle bütünleşmiş kızıl atkısıyla olay yerine gelip gözleri dolu dolu bizi izleyip açıklama bitince alkışlamış ve megafonu alıp kısa bir konuşmayla bize teşekkür etmişti...
    Yaptığımız bu eylem rektörlüğe ve YÖK'e bir gövde gösterisi niteliğinde olmuştu ve olaysız bir şekilde dağılmıştık...
    ···
    1. 1.
      0
      Devam yoldaş merak içinde bırakma bizi
      ···
  7. 32.
    +19
    Çok sıkı hazırlanıyorduk, o gün için binlerce bildiri ve duvar kağıdı bastırılmıştı, Hikmet, Yasin, Kerem, Aslı ve ben 5 kişi bir gruptuk ve istanbul'un belli başlı semtlerine çıkıp büyük bir emekle bildirileri dağıtıyor ve duvar kağıtlarını saat 21:00'dan sonra duvarlara seri seri yapıştırıp ikiliyorduk. 1 Nisandan itibaren 15 Nisana kadar yoğun şekilde çalıştık ve artık beklenen gün gelmişti, o gün Taksim liselilerin olucaktı, o gün bizlerin günü olucaktı...
    Bizleri yalnız bırakmayan Dev-Lis, Liseli Dev Genç, TLB gibi sol lise örgütleri de bizlere mesaj atıp o gün Taksimde olacaklarını söylüyorlardı, aynı zamanda bu eylem TKP'nin ve Solcu Liseliler'in öncülüğünde 12 farklı şehirde aynı anda yapılacaktı...
    Taksime çok erken saatten gelmiştik. Bayraklarımızı, flamalarımızı, pankartlarımızı, ve TKP'nin sloganı olan Boyun Eğme yazılı kartonları Taksim Meydanı'na gelen liselilere dağıtmaya başladık. Beklediğimizden daha fazla insan ve farklı sol partilerden temsilciler bizi desteklemek için Taksime akın ediyorlardı. Bu bizim için büyük bir gururdu, Hikmetin gözlerinin içine bakarak ona sarıldım ve büyük yürüyüş başladı. Konuşmalar yapılmış, sloganlar atılmış, şarkılar söylenmiş ve olaysız bir şekilde yaklaşık 2 saat süren liseli yürüyüşümüzü görkemli bir şekilde tamamlamıştık.
    Tabi bütün bu emeğimizin sonucu büyük yürüyüş basına da sıçramıştı...
    https://www.youtube.com/watch?v=euzd_z9CkJI
    http://www.hurriyet.com.t...lerin-isyan-gunu-17558964
    ···
    1. 1.
      0
      Sende hala yeşil parka var mı aga
      ···
  8. 33.
    +18
    Büyük liseli yürüyüşümüzün ardından Nisanın sonuna kadar hazırlıklar yapmaya başladık, bütün dünya emekçilerinin günü olan büyük gün geliyordu, 1 Mayıs işçi Ve Emekçiler Bayramı geliyordu.
    1 Mayıs için parti binamızda büyük bir meşguliyet vardı, herkes hazırlık yapıyor, polis müdahalelerinde birbirimizi bırakmamamız gerektiği söyleniyor, atılacak sloganlar hazırlanıyor ve pankartlar çıkartılıyordu. O gün ilk defa o zamanın TKP lideri Erkan Baş parti binasına girdi. Erkan Abi/Yoldaş kumral, kısa saçlı, beyaz tenli, tek gözünde kayma olan ve parti binasında dedikodusu bol bol yapılan komünist bıyıklarıyla hemen dikkat çekerdi ve çok kültürlüydü. Hikmet ve Yasin okulda hep anlatırdı Erkan yoldaşı. O gün ilk defa Erkan Baş ile konuşmuştum, düzen partilerinin başkanları gibi egoist ve zengin bir insan değildi ve çok sıcak kanlıydı. Bize Kolay gelsin genç yoldaşlar yardımcı olmamı ister misiniz? diyerek yaklaşmıştı ve okulumuzun durumunu sormuştu.
    Ertesi gün okulda 1 Mayıs temalı bir çalışma yapıp okulun girişinde ki şemaya asmıştık. Fakat sadece bir gün sonra okula geldiğimiz de çalışmamızın yırtılıp yere atıldığını görmüştük. Bunu yapanları soruşturduk fakat cevap alamadık, bulsaydık sağlam pataklayacaktık. Tekrar bir çalışma yaptık ve tekrar astık. Yılmadan çalışıyorduk ve mücadele ediyorduk, okulda tuvaletleri adeta işgal etmiştik, duvarlar ve kapılar bizim sloganlarla dolup taşmıştı, sigara yasağına karşı okula yeni koyulan kameraları süpürgeyle ters çevirmiştik ve sigara içen öğrencilerden takdir kazanmıştık. Solcu Liseliler örgütü büyüyordu, tuvaletler ve üst kantin bizim arkadaşlarımızla doluydu, Dev-Lis'li yoldaşlar da vardı fakat bizim kadar kalabalık değillerdi. Fakat güç elimizde olmasına rağmen tek bir kişiyi dahi rahatsız etmez, karşıt görüşlü öğretmen ve öğrencilere hiç bir şekilde karışmazdık...
    Bunca gelişmenin ardından 1 Mayıs günü artık gelip çatmıştı ve biz Solcu Liseliler TKP kortejinde orada olmak için sabırsızlanıyorduk fakat bir ekgib vardı, bizim bir pankart hazırlamamız gerekiyordu...
    ···
    1. 1.
      0
      Güzel yazıon agaa
      ···
    2. 2.
      0
      Seri yoldaş
      ···
  9. 34.
    +15 -2
    Arkadaşlar özelden Mustafa Kemal hakkında bir kaç soru geldi onları cevaplayıp devam edicem.
    Komünizm dediğimiz ideoloji çok fazla franksiyona ayrılmış bir ideolojidir. Maoisti var Stalinisti var Leninisti var Troçkist, Hocaist, Titoist vb. bir çok franksiyonu var. Dolayısıyla her komünist aynı düşünmüyor, komünistler 68 kuşağından bu yana Mustafa Kemali ve ilkelerini milliyetçilik hariç, sağcılardan çok daha fazla korumuştur. Ülkücü olupta Mustafa Kemal'e gavur diyene (aklınca hakaret ediyor islamofaşist) bile şahit olmuşluğum vardır. Milliyetçiler ikiye ayrılıyor bu ülkede, Türkeşçiler ve son yıllarda türemiş Atsızcılar. Atsızcı kitle gözlemlediğim kadarıyla daha laik, ülkücüler ise daha dindar fakat Atsızcıların yaş ortalaması hem çok düşük hem de örgütsüz, bu yüzden karşımıza her yerde ülkücüler çıkıyor. Mustafa Kemale gelince eleştirilecek bir takım yanları ve yaptıkları var fakat ilericiliği, sekülerliği, ülkeye laikliği getirmesi, antiemperyalist yanı, din sömürüsüne geçit vermemesi, karanlık Osmanlıyı yıkıp halk kurtuluş savaşıyla yaptığı Cumhuriyet devrimi, açtırdığı köy enstitüleri ve köylüye yaptığı yardımlar gibi yönleri tarafından komünistler tarafından tutulur. Eleştirildiği yanlar da tabikii vardır.
    ···
  10. 35.
    +13 -3
    Ertesi hafta, okula mescit açılması için bir takım tartışmalar söz konusu olmuştu. Okulda ki radikal islamcı öğrenciler okula mescit istiyordu ve bunun için stant kurup imza toplamaya başlamışlardı. Bu kitle AKP iktidarından önce bir eğitim kurumunun içine mescit açılmasını asla dile getiremezdi, bu yüzden o dönemlerde sadece başörtü yasağına karşı ses çıkartabiliyorlardı. Fakat AKP iktidarı bu kitle için laikliği, modernizmi ve bilimi ortadan kaldırmak için çok uygun bir iktidar dönemiydi. Biz bu insanların amaçlarının yıllardan beri kökünden ucuna kadar biliyorduk. Okulun içine dün başörtüsünü sokanlar bugün mescit koyacak, yarın ise başka bir dini istekle karşımıza çıkacak ve kademe kademe istediklerini elde edip laik eğitimi yok edeceklerdi. Fakat bu ülkede yıllardan beri solcu öğrenciler vardı ve biz bu gericilere her zaman olduğu gibi yine geçit vermeyecektik...
    ···
    1. 1.
      +3 -4
      Müslüman olmak gericilik demi sana göre. özgürlük için savaşıyoruz dersiniz ama sizin gibiler en çok özgürlüğe karşı çıkanlardır
      ···
  11. 36.
    +16
    Bu olaydan sonra biraz sular durulmuştu. Bir ay sonra Hikmet istanbul'a gelmişti. Hikmete olayları anlattığımda yanımda olamadığı için morali bozulmuştu. Bu arada öğrenci evinde kalıyorum, Hikmet bir gün Okmeydanında kaldıktan sonra 2 gün bende kalmıştı, ilker ve Yasini de alıp bizde bira içip Dota oynamıştık. Hikmet gezmeyi çok severdi, Beyazıt meydanında sahaflar çarşısının girişinde bir bit pazarı kurulur, oraya gidip antika ürünler alırdık. Hikmet Sovyet madalyaları biriktiyordu ve Ankara'da baya baya koleksiyon yapmıştı bu madalyalardan. ikinci el onlarca kitap almıştı sahaflardan, sonra Beşiktaş'a geçip bira içmiştik. Ertesi gün de beni zorla Okmeydanına babasının evine zütürmüştü, Okmeydanı hep aynıydı. Mahir Abi odasında ki Deniz Gezmiş çerçevesinin gözlerinin içine bakarak bize Şarkışla türküsünü söylemişti. https://youtu.be/M0P9eoLZVL4
    Ardından Hikmeti Mahir Abi ve babasıyla Esenler otogarına bırakmıştık...
    ···
    1. 1.
      0
      rez rez rez
      ···
  12. 37.
    +15 -1
    1 Mayıs'a sayılı günler kala okulda pankart çalışması için bizim sınıfta toplanmıştık. Konuşurken ilker, Recep ve Aleyna da dahil sınıfın çoğu bizi dinliyordu. 1 Mayıs için yaratıcı ve eğlenceli bir pankart önerdi çok tanımadığım bir yoldaş, Yasin ise bunu reddederek daha ciddi bir tema istedi. Hikmet Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye! sarı yazılı kırmızı renkli bir pankart önerdi. Bizler ne yapacağımızı tartışırken ders zili çalınca herkes sınıflarına dağıldı. ilkerin yanına oturduğumda ilkerde tuhaf bir hal vardı, sanki bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibi bakışlar atıyordu ki ben sohbeti açtım. Biraz konuştuktan sonra ilker bana ne konuştuğumuzu falan sormaya başladı. Ben anlatmaya başladım, Recepte beni dinliyordu önden ama artık nefret dolu düşüncelerini söyleyemiyordu yanımda. ilker bana 1 Mayıs'ı sordu, ben öve öve anlatmaya başladım derken öğretmen girdi ve sustuk. Tenefüs zili çalınca ilker bana belki ben de gelirim 1 Mayısa dedi. O an bi duraksayıp ağzım açık bir şekilde kaldım. Şok olmuştum arkadaşlar, ilker bu tür konulara çok temkinli yaklaşırdı fakat bizimle beraber 1 Mayıs'ta işçinin hakları için bağırmak istiyordu. Babasının bir bakkal dükkanı vardı ilkerin küçük esnaftı. Bir kaç kez Hikmet açılan büyük marketlerin bakkal ve manav gibi küçük esnafı ezeceğini ve iflasa sürükleyeceğini, bu düzünde sermayenin gücünün konuştuğunu falan bahsetmişti. Acaba bunun mu bir önemi olmuştu yoksa sadece bizi görüp özenmiş miydi...
    Bu durumu gidip hemen Hikmete anlattım. Hikmet, Kerem ve ben üçümüz beraber eve gidiyorduk o sene. Hikmetin evi çok uzaktı fakat Hikmet pankartın yapımı için bizi evinin balkonuna çağırıyordu, o gün ilk defa Hikmetin ailesi ile tanışacaktım...
    ···
  13. 38.
    +13 -3
    Liseli deselerde senin geçtiğini yollardan geçiyorum şuan komünizm hayaleti burdada dolaşıyor büyük bir ateş yakacak ve yaktığı ateş hiç sönmeyecek
    ···
  14. 39.
    +16
    Sloganlar atarak kampüsün meydanına doğru girmiştik. Bütün herkes oturduğu yerden kalkmış bizi izliyordu, hatta bazıları sanırsam böyle bir şeye alışık değildi çok şaşırmıştı, kimi video çekmeye başlamıştı ve bu sinir bozucu bir durumdu. Bizler sloganlar atarak yine kurulmuş olan standın yanına yaklaştık ve Buse yoldaş standın başındaki kadın ve adama "Okulumuzdan defolup gideceksiniz, sizler kimin ne giydiğine nasıl karışıyorsunuz siz kimsiniz arkadaşım?" gibisinden bağırmaya başlamıştı. O anda herkes standın başındakilere tepki göstermeye başlamıştı, ben elimdeki megafonla etrafta toplanıp bizi izleyen kalabalığa "Bu yabancılar okulumuzun öğrencisi olmamasına rağmen okulumuzun öğrencilerinin kılık ve kıyafetine karışıp kendilerinde insanları rahatsız etme lüksü buluyorlar! Bizler bu insanlara sesimizi yükseltmezsek bugün ona, yarın şuna, ertesi gün size karışacaklar! Bu apaçık bir faşizmdir!" diye bağırdım. O an bacaklarım titriyordu, daha önce böyle bir şey yapmamıştım ve megafonla etrafı bilinçlendireceğimi yoldaşlara da söylememiştim. Etraftan bizi izleyenlerden alkışlayıp bizi destekleyenler oldu, ardından okulun girişindeki merdivenlerden Özel Güvenlik Birimleri inmeye başladı, standın başındaki bereli ve sakallı bir kişi bize söylenmeye başlamıştı, muhtemelen buraya doğru gelen güvenlikleri görünce kendinde bize bağırma cesareti bulmuştu. O an tanımadığım bir FKFli yoldaş standı tekme darbesiyle yıktı ve küçük bir arbede yaşandı. ÖGBnin araya girmesiyle olaylar yatıştı ve biz okulda ki ilk eylemimize imza atmıştık...
    ···
  15. 40.
    +16
    Olayın yaşandığı gün fakültede yoldaşlarım gelip benimle konuşmuş ve geçmiş olsun dileklerini sunmuşlardı. Bu olay sonrası sağduyulu olmaya çalışan bazı yoldaşlara Oktay kızıp bağırmıştı, çoğunluk bu saldırıya misilleme olarak karşı bir saldırı istiyordu. Bu olay sonrasında bazı FKF ve Öğrenci Kolektifleri üyeleri de bana geçmiş olsun dileklerini iletmiş ve şişmiş olan elmacık kemiğimi Twitter'da​ paylaşıp devrimci bir dayanışma yaparak intikam almak istemişlerdi. Fakat böyle bir şey linç doğururdu, komünistlerin linç kültürü olamazdı. Üstelik fotoğraflarımın sosyal medyaya yayılmasını istememiştim. Gelen dayanışma çağrılarını reddederek sadece TKPli öğrenciler olarak faşistlerden hesap soracaktık...
    ···
  16. 41.
    +16
    O eylemden sonra yine aynı yapılanma okulda stant açıyordu fakat kırk yılda bir görürdük ve akılları başlarına gelmiş olacak ki bir daha herhangi bir özgürlük kısıtlamasına girişmelerini duymamıştık. Fakat okulda birilerinin de gözüne batmıştık...
    Bir kaç gün sonra Oktay, Hilal ve ben kantinde çay içerken yanımıza 3 kişi geldi, gömlek, kadife pantolon giyiyorlar ve tesbih çekiyorlardı. Biri ise bildiğin düğüne gider gibi takım elbise bozması bir şey giymişti. Bize akıllı olmamızı(!) bu okulda "koministlere" yer olmadığını söylemişlerdi. Komünizmin ya da sosyalizmin ne olduğunu sorsan çok büyük ihtimal bilmezlerdi fakat dün öğrencilerin özgürlüğünü kısıtlayan yobazları okuldan kovduk diye bize düşman kesilmişlerdi. Oktay ayağa kalkıp gidin lan burdan diyince ben de ayağa kalkmıştım, bir şeyler olacak gibiydi ama Hilal yoldaş ürkmüştü. Bir tanesi Oktayı boğazından tutup iterek "geri bas lan amcık" dediği gibi o itene Oktayın arkasından ani bir çıkış yaparak yumruk attım. Yumruk güzel patlamıştı ama bunun üzerine diğerleri de bize saldırmaya başlamıştı, kafenin çalışanları ve bir kaç öğrenci gelip bizi ayırdı. Üçü giderken bizim PKKlı olduğumuzu iddia edip küfürler ediyorlardı, faşizm beyinlerini sulandırmıştı ve cahillikleri beni çıldırtıyordu. O gün elmacık kemiğimde küçük bir şişkinlik haricinde yaralanmamıştım fakat bu faşizan saldırıya yoldaşlarımla misliyle cevap verecektik...
    ···
    1. 1.
      0
      Qnq yavaş yavaş değilde hızlı hızlı atsan komünizm hayatı merak ettiğim konudur öyle kitap felan varsa isim verir misin qnq
      ···
    2. 2.
      0
      Kesin ulkucudur amk onlar.
      ···
  17. 42.
    +15
    Öncelikle Emre yoldaş karaoke yapmak yerine canlı enstrümantal eşliğinde söylersek çok daha iyi olacağını ve daha fazla dikkat çekeceğimizi önermişti. Bunun için müzikle ilgilenen arkadaşları olduğunu ve onlarla konuşup bizim için çalabilirlermi sorması gerektiğini söylemişti. Emre yoldaşın sözüyle bir gün beklemiştik fakat cevap gelmemişti, ikinci gün ise whatsapp grubuna düşen mesaj üç tane müzisyen arkadaşın koroya müzik çalması için geleceğini yazıyordu. Bu çok güzeldi fakat üç kişi yetersizdi, bunun için okuldan iki arkadaş daha bulduk. Çalacakları parçanın politik bir şarkı olacağını söylemiştik ve herhangi bir sorun çıkarmamışlardı...
    Yapacağımız tek şey konseri düzenleyen organizatörlerden izin almaktı, bazı yoldaşlar yönetimin böyle bir şarkıya izin vermeyeceğini söylüyordu fakat Oktay "bunlar sırf eylem korkusundan bile izin verir yoldaşlar rahat olun" gibisinden konuşup ortamı neşlendiriyordu. Organizatörlere gidip ve şarkı için izin almıştık ve yönetim​ herhangi bir sorun çıkarmamıştı. Daha sonra konseri düzenleyen organizatör arkadaşlarla konuştuk bir çay içtik ve bize karaoke sıramızı verdiler. Güzel bir gece olacaktı...
    ···
    1. 1.
      0
      rez devam
      ···
  18. 43.
    +15
    Üniversite dönemi gayet sakin ve eğlenceli geçiyordu. Gençlik olarak okulda çalışmalar ve etkinlikler yapıyor ve epey eğleniyorduk. Bu ortamlar bana biraz küçük burjuva geliyordu fakat bazı yoldaşlar buralardan ayrılmıyordu, arada ben de gidip onlara eşlik ediyordum. Her şey güllük gülistanlık giderken kampüste oturan kadın öğrencilerin, ismini vermeyeceğim bir gerici oluşum tarafından rahatsız edildiğini ve erkeklerin olduğu bir yerde mini eteklerle oturulmayacağını söylediğini öğrendik. Üstelik bir öğrenci kendisine "Böyle giyinirsen sana bakmayacaklar da ne yapacaklar?" denildiğini iddia etmişti. Üniversitede giyim özgürlüğü vardı, isteyen öğrenci mayoyla bile derse girip çıkabilirdi bu üniversitenin resmi kuralları dahilindeydi fakat okulda "Mazlum din kardeşlerimize yardım"(!) Amacıyla okul yönetiminden özel izin alarak stand açıp çalışma yapan bu oluşum, hem aldıkları yardım paralarının ulaştığına dair herhangi bir belge sunmuyor hem de insanların özgürlüklerine karanlık düşüncelerini sokuyordu ve buna "birileri" dur demeliydi.
    O "birileri" bizdik...
    ···
  19. 44.
    +12 -3
    Okulu 1 Mayıs için afişlerle donatmaya çalışıyorduk, Oktay Orhan ve Buse yoldaşla duvarlara afişleme çalışması yaparken bir çocuğun da bizden 10-15 metre ileride heyecanla ve endişeyle afişleme yaptığını görüp yanına gitmiştik. Çocuk bizden küçük gösteriyordu, suratında kıl bile çıkmamıştı ve bizi görünce kılık kıyafetimizden ve Oktayla benim bıyıklarımdan solcu olduğumuzu anlamıştı. Yaptığı afişe bakmıştık, mavi renk bir afişti ve üzerinde 3 Mayıs ile ilgili bilgiler içeriyordu. Çocuğun ellerine baktığımda mavi rengin avuçlarına işlediğini görmüştüm belli ki bu iş için emek vermişti, Buse yoldaş afişi yırtmak için tırnaklarıyla ucundan kazımaya başlamıştı fakat ben müdahale ederek ellememesini söylemiştim. Çocuğun yüzünde masum bir ifade vardı ve o genel Türkiye faşisti modeli yoktu. "Merhaba arkadaş nasılsın?" diyip elimi uzattığımda çekine çekine elimi sıkmıştı. Bizimkiler ne olduğuna anlam verememiş bakışlarla bana bakıyorlardı. "3 Mayıs gününde ne olmuştu?" diye sormuştum. Aslında 3 Mayısın ne anlama geldiğini, hatta Sabahattin Ali ve Nihal Atsız davasını tamamen biliyordum. Çocuk sesi titreyerek bize Irkçılık Ve Turancılık davasını kendisine taraflı bir şekilde öğretilen gibi anlatmıştı, Orhan asi ve Karadeniz şivesiyle "O kafatasçı Atsızın mapus günleri bizi ilgilendirmiyor bir daha bu afişleri buraya asma arkadaşım" demişti. Çocuk yutkunmuş fakat bir şey diyememişti. O an elimi çocuğun omzuna atmıştım ve "Biz sana zarar vermeyeceğiz endişelenme, fakat ülkü ocağında duydukların" derken daha cümlemi bitirmeden çocuk bana "Ben ülkücü değilim ki Abi Türkçüyüm" demişti. Bana Abi diye hitap edince bizimkiler gülmüştü, ben ciddiyetimi hiç bozmadan bu temiz fakat beyni zenofobik düşüncelerle yıkanmış çocuğun suratına bakarak hafifçe gülümsemiştim. O çocuğa vurmamıştık, savunmasız ve kandırılmış bir insana saldırmamız hem onun bize olan öznel düşüncelerini etkiler, hem de 15 yaşında hayatını daha eşit ve adaletli bir devrimin umuduyla kaybeden Berkin Elvana sosyal medyadan acizce sallamak kadar faşizan ve iğrenç bir yol olurdu. ismini soramadan alel acele gitmişti çocuk, biz de afişlemeye devam etmiştik. Gencecik fidanların beynini Hitlerden farkı olmayan Nihal Atsız gibi bir şahsiyetin düşünceleriyle zehirleyen insanlardan hesap sormak istiyordum...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      rez devam
      ···
  20. 45.
    +15
    Okulda sevdiğimiz solcu bir öğretmenimiz vardı, anlattığına göre 68 kuşağından beri mücadelenin içerisindeydi. Büyük bir Mao hayranıydı ve tam anlamıyla bir Maoistti. Çin'e gidip Maonun oyuncak figürünü alacak kadar, okulda bizlere göstermişti. Maocuların Çin'in nüfusunun büyük bir kısmını kapladığını iddia ederdi ve bize sürekli Kültür Devrimini anlatırdı, biz Kültür Devrimini zaten biliyorduk ama onun sayesinde öğrenmediğimiz şeyleri de öğrenmiştik. Aynı zamanda çokta hayvan sever bir insandı, evinde ki kedi sayısı hep değişirdi, yavru kedi görünce dayanamayıp evine aldığını söylerdi. Beni çok severdi, sohbetimi çok beğendiğini söylerdi, hatta bir kere Oktayla beni eve davet etmişti ve eşiyle çok sıcak karşılamışlardı...
    Bir gün öğretmenimizin YÖK kararıyla okuldan atılacağına dair iddialar duyduk, bunun üzerine hemen yanına gidip bunu sormuştum. Bana, kendisinin sosyalist görüşleri ve Facebook paylaşımlarında ki Tayyibe giydirmesi yüzünden okuldan atılmak istendiğini söylemişti. O an beynimden kaynar sular yavaş yavaş bacaklarıma kadar dökülmüştü, anayasada ülkede fikir ve görüş özgürlüğü olduğu söyleniyordu fakat bu YÖK tarafından ihlal ediliyordu. Bizler bu haksızlık için bir şeyler yapmalıydık...
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      Akp zihniyeti kadar dikta bir zihniyet daha iktidara gelmedi şu ülkede amk
      ···