/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +14
    6 Mayıs günü Hikmet ve Mahir Abi beni semtimden almaya geldiler. Ailem artık komünist olduğumu anlamışlardı ama bu duruma alıştıkları için karışmıyorlardı. Hatta facebook paylaşımlarımdan bütün sülaleye kadar yayılmıştı Komünist Sinan. Neyse biz atladık Bakırköy dolmuşuna parti binasına gittik, Mahir Abi yol paralarını kendi ödemişti. Parti binasına girdiğimizde yoğun bir çalışma vardı, Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin inanın dev gibi fotoğrafları duvarlara dayandırılmıştı. Mahir Abi içerisiyle tanıştı, bizimkiler 3 fidan hakkında konuşurken ben arka odaya geçip Lenin'in "Devlet Ve Devrim" kitabını okuyordum. Sabahın erken saatlerinde Galatasaray'a geçtik, oradan Dolmabahçeye yürüyecektik. Yine gaza getiren ve içimizi ateş gibi yakan bir atmosfer vardı ve sloganlar atılarak yürüyüş başladı, bizden başka sol örgütlerde olacaktı, bunlardan en kalabalığı Halkevlerinin üniversite yapılanması "Öğrenci Kolektifleri" örgütüydü. Mahir Abi bir TKP flaması, Hikmet ise kağıt karton karışımı bir şey kaldırarak yürüyüş yapıldı fakat pekte zevkli değil Denizlerin anısı ile içimizi yakan bir yürüyüştü...
    https://youtu.be/T3s_sJE61a4
    ···
    1. 1.
      0
      Panpa devam ey
      ···
  2. 52.
    +14
    2012 dönemi de böylece kapanmış olmuştu kısaca. Okul içinde bir takım yazılamalar yapıyorduk Hikmet ve Furkanla, tarih öğretmenimiz ile ara sıra tartışıyorduk ve bol bol kitap okuyorduk. ilker ile de aramı açmıyordum, arada sırada dışarıda buluşur gezer ya da bodrumuna inip orada takılırdık...
    Bu sene biraz sönük geçmişti fakat artık lise bitiyordu ve bu sene Gezi Direnişi yurt genelinde patlak verecekti. Bu ise bizim için çok önemli bir gelişmeydi.
    Sene 2013 biz lise sondayız...
    ···
  3. 53.
    +14
    Üniversitede bir yarım dönem konseri olacaktı, küçük burjuva tiki kızlar tek gecelik ilişkiler için, babasının sermayesiyle onları etkileyecek olan çocuklar sınırsız alkol için, Anadolunun bağrından kopup gelmiş tertemiz çocuklar ise canlı müzik ve güzel vakit geçirip stres atmak için heyecanlıydı. Biz de heyecanlıydık fakat bizim heyecanımız diğerlerinden biraz farklıydı. Konserde karaoke yapılacak ve isteyen öğrenci canlı olarak çıkıp kalabalığa bir şarkı söyleyebilecekti. Bizler de 10 kişi koro halinde yumruklarımız havada sıkılı şekilde bir şarkı söylemek istiyorduk. Söyleyeceğimiz şarkı ise Ruhi Su'nun Türkiye solunda efsaneleşmiş bir eseri olacaktı; Ellerinde pankartlar... https://youtu.be/foNgu46zz44
    ···
    1. 1.
      0
      devam seri
      ···
  4. 54.
    +14
    Yasin, Kerem, ben ve 3 diğer arkadaşımız Hikmetin evine gidecektik. ilkeri de çağırmıştık Hikmetle okulda ama gelmek istememişti eve. Okul çıkışı annemi arayıp biraz geç geleceğimi söyleyince biraz laf yapmıştı ama eninde sonunda ikna edebilmiştim. Ben anneme yalvarırken Yasin ve Kerem gülüyorlardı, onlar Hikmet ve benden 2 yaş büyüktü ve bu tür sorunları yok gibiydi. 6 kişi önce bir amerikan kumaşı ve nalburdan bir sprey boya aldık, atladık dolmuşlara Hikmetin evine gidiyoruz. Hikmetin evi Okmeydanında bir Alevi mahallesindeydi, gidip Hikmeti falan aramayın yabancılara karşı bir önyargı var oralarda arkadaşlar, yanlış anlaşılıp Halk Cephesi militanları (Sizin bildiğiniz ismiyle DHKP-C) tarafından kurşun yemenizi istemiyorum. Zaten Hikmet Ankara'da üniversite okuyor şuan. Hikmetin mahallesine geldiğimizde şok geçirmiştik. Bütün duvarlar yazılamalar ve duvar kağıtları ile doluydu, bir duvarda Adalet Cephenin Namlusunda yazıyordu o yazı aklımdan çıkmaz, Hikmete bunun neyin cephesi olduğunu sorduğumda bana burada sadece sivil değil, silahlı mücadele olduğunu da söylemişti, o an yanımızda iyi ki ilker yoktu silahı duyarsa sınıfını falan değiştirirdi herhalde. Yasin, o yazılamanın DHKP-C tarafından yapıldığını ve hemen eve girmek istediğini söylemişti. Bizimkiler biraz korkmuştu bunu anlayabiliyordum ama Hikmetin rahat tavırları benim sakinliğimi koruyordu. Yolda giderken Hikmet bütün mahalle esnafına ve komşulara selam veriyordu, bütün mahalleyi tanıyor gibiydi. Yolda giderken duvar yazıları görmeye devam ediyor ve hepsini teker teker durup okuyordum. Birinde Lokum Dağıtanlara Kurşun Dağıtacağız yazıyordu. Hikmete bunu sordum gülerek Sünni islamcılar buraya gelip dini bayramlarında dalga geçer gibi bize lokum dağıtıyordu, bu mahalle solcu bir mahalle olduğu için herkes tepki gösterir burada böyle şeylere alışığız, birileri de korkutmak için bunu yazmış ben ilk gördüğümde çok gülmüştüm gibisinden bir şeyler söylemişti...
    Hikmetin evine gelmiştik, eski bir binaydı ve duvarları dökülmeye başlamıştı. içeri girdiğimizde sadece Hikmetin ablası ve annesi vardı. Bizi çok sıcak karşıladılar ve birer çay ikram ettiler. Çayı içerken gözüm salonda ki Mustafa Kemal ve Hz Ali tablolarına çarptı. Çayları içtikten sonra Hikmet bizi çatısına çıkarttı, çatıda güvercin kafesleri vardı Hikmet abisinin kuş beslediğini söyledi. Hikmet kumaşı ve spreyi çıkarttı, son kez orada ne yazacağımızı bir düşündük ve en sonunda yanımızda gelen bir yoldaşın tavsiyesiyle Padişaha Boyun Eğmeyeceğiz! ve altına küçük bir TKP yazdık. Hikmet bırakın ben çark çekiç çizicem diye tutturdu ama izin vermedik, Hikmet çok inatçıydı zor bıraktı elindeki spreyi...
    Artık her şeyimiz hazırdı, son bir kaç günde liseden toplayabildiğimiz kadar öğrenci toplayıp 1 Mayısta meydanlara çıkacaktık...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Çıkın yoldaş rez
      ···
  5. 55.
    +13
    1 Mayıs heyecanı yine içimizi sarmıştı, çalışmalara son hızla devam ediyorduk. Biraz dinlenmek için kafeye gidip çay ve tost söylemiştim, tostu yerken bir yandan da 1 Mayısı düşünüyordum. Bir an bile aklımdan çıkamıyordu, o sene torna işçiliğinden emekli olan babamı da alıp yürüyecektim. Babamı yürüyüp slogan atarken hayal edip gülümsüyordum ki Orhan üzerinde Kazım Koyuncunun çizimi olan siyah bir t-shirtle yanıma oturmuştu, "Nasıl Sinan yoldaş güzel mi t-shirt?" diye sormuştu. Ben de ağzımda ki tostla başımı sallayıp güzel güzel demiştim. Orhan da sıkı bir sosyalistti ve benim gibi marksizm-leninizmi hayat felsefesi haline getirmişti. O gün bana Kemal Sunal'ın "Köşeyi Dönen Adam" filminden kesitler halinde bir video izlemişti. Daha sonra dün ki çocuğa karşı iyi bir tavır sergilediğimi söylemişti ve biraz o çocuk hakkında konuşmuştuk, daha sonra Oktay beni aradı ve kalkıp yanına gitmiştik...
    Bu arada 1 Mayıs gelmişti ve bizler tekrardan hazırdık...
    Orhanın bana o gün izlettiği video https://youtu.be/YNmuV5ggCpY
    Yazmaya yarın devam edicem arkadaşlar okuyan herkese iyi geceler.
    ···
    1. 1.
      0
      Saat 2.30 dam beri aralıksız okuyorum ellerine sağlık yoldaş
      ···
    2. 2.
      0
      Saat 2.30 dam beri aralıksız okuyorum ellerine sağlık yoldaş
      ···
  6. 56.
    +13
    Piknik günü geldiğinde Hikmetle atladık dolmuşa gittik. Buluşacağımız yere geldiğimizde 10-15 kişi vardı, çimlere oturduk ve ortamla selamlaştık. Çok güler yüzlü arkadaşlardı, bir de yanımızda bizlerden yaşça epey büyük bir adam vardı daha önce partide görmediğimiz. Neyse oturduk yemekler yedik sohbet ettik bir kaç saat sonra bizi Bakırköye parti binasına çağırdılar oraya da biraz uğrayıp çıktık. Hikmet içeride kızıl saçlı bizim yaşlarımızda bir kızla kesişip durdu konuşulanları dinlemedi. 1 Mayıs günü gelmişti ama geçen sene ki heyecan yoktu bizde, 2 kişi gidecektik ama neyse ki TKPye güveniyorduk coşkulu bir yürüyüş olacak diyorlardı...
    ···
  7. 57.
    +13
    O dönem genel seçime epey yaklaşmıştık, parti içerisinden değişik sesler çıkıyordu, AKPye tek başına iktidarı bırakmamak için HDPnin barajı aşması gerekiyordu ve aşırı sol partiler HDPye oy atmayı tartışıyordu. Benim şahsi fikrim HDPnin başlarda bir umut olduğuydu fakat son zamanlarda etnik milliyetçiliğe kadar giden bir politika izlemiş ve Kürt hareketini desteklemiş olmasıyla benim oyumu kaybetmişti. Yapılan tartışmaya Oktayda girerek çok sert şekilde eleştirilerde bulunuyordu, HDPnin reformist bir parti olduğunu, işçi sınıfına herhangi bir artısı olmayacağını söylüyordu. Bir yoldaşımız HDPnin en güçlü sosyalist parti olduğunu iddia edince Oktayın suratı kıpkırmızı olmuş ve "Sosyalist mi? Ne sosyalisti? Sosyalist ne arar la HDPde?" diyerek bizleri gülme krizine sokmuş ve hemen ardından hafif Ege şivesiyle "Oportünist insanlar bana yoldaş diye hitap etmesin!" diye bağırmıştı. Parti içi bir bölünme yaşanmıştı fakat büyük çoğunluk HDPye oy kullanılmasının yanlış olduğunu söyleyerek bunu reddediyordu. Sonuç olarak HDP barajı aşmış fakat bizimkiler ve ben oyumuzu TKPden yana kullanmıştık...
    Okul dönemi de bitmişti, okulun son günü bizim örgüt olarak okula "Boyun Eğme" t-shirtüyle gelmiştik ve bir seneyi daha devirmiştim...
    Sene 2016 ben üniversite ikinci sınıftayım...
    ···
    1. 1.
      0
      Hikaye güzel devam qnq
      ···
    2. 2.
      0
      Hikaye güzel devam qnq
      ···
  8. 58.
    +13
    Pankartı bitirdikten sonra Hikmetin evine tekrar indik akşama kadar oturup Knight Online oynadı onu seyrettirdi bize. Akşama doğru eve abisi geldi ve bizimle tanıştı, Mahir Abi buğday tenli, Hikmet gibi kıvırcık saçlı ve uzun boyluydu. Üstünde Hikmet gibi yeşil bir parka vardı ama Hikmetin ki kadar kalın değil farklı bir parkaydı. Mahir Abi bize saz ile Örgütlemişler Baharı şarkısını çalmıştı ve galiba Kerem videoya çekmişti Kereme sorarım duruyorsa o videoyu atarım çok güzel bir sesi vardı Mahir Abinin. Eve gittiğimde ilkere mesaj attım ve bana 1 Mayısa geleceğini fakat ailesinden izin almadığını söylemişti. Ben de izin almayı epey düşünmüştüm fakat izin vermezler korkusuyla izin almamıştım. (Ailem hala o sene izin almadan gittiğimi bilmez)
    Mahir Abinin söylediği şarkı https://www.youtube.com/watch?v=UvLAqJHn0MI
    ···
  9. 59.
    +15 -2
    Arkadaşlar özelden Mustafa Kemal hakkında bir kaç soru geldi onları cevaplayıp devam edicem.
    Komünizm dediğimiz ideoloji çok fazla franksiyona ayrılmış bir ideolojidir. Maoisti var Stalinisti var Leninisti var Troçkist, Hocaist, Titoist vb. bir çok franksiyonu var. Dolayısıyla her komünist aynı düşünmüyor, komünistler 68 kuşağından bu yana Mustafa Kemali ve ilkelerini milliyetçilik hariç, sağcılardan çok daha fazla korumuştur. Ülkücü olupta Mustafa Kemal'e gavur diyene (aklınca hakaret ediyor islamofaşist) bile şahit olmuşluğum vardır. Milliyetçiler ikiye ayrılıyor bu ülkede, Türkeşçiler ve son yıllarda türemiş Atsızcılar. Atsızcı kitle gözlemlediğim kadarıyla daha laik, ülkücüler ise daha dindar fakat Atsızcıların yaş ortalaması hem çok düşük hem de örgütsüz, bu yüzden karşımıza her yerde ülkücüler çıkıyor. Mustafa Kemale gelince eleştirilecek bir takım yanları ve yaptıkları var fakat ilericiliği, sekülerliği, ülkeye laikliği getirmesi, antiemperyalist yanı, din sömürüsüne geçit vermemesi, karanlık Osmanlıyı yıkıp halk kurtuluş savaşıyla yaptığı Cumhuriyet devrimi, açtırdığı köy enstitüleri ve köylüye yaptığı yardımlar gibi yönleri tarafından komünistler tarafından tutulur. Eleştirildiği yanlar da tabikii vardır.
    ···
  10. 60.
    +13
    Artık zaman gelmişti, 1 Mayıs 2011 bizi ve diğer bütün devrimcileri, işçileri, memurları, köylüleri ve işçi haklarını savunmak isteyen bütün vatandaşları o gün Taksim Meydanında bekliyordu. Sol ve sağ sendikalarda Taksim Meydanına gelecekti fakat herhangi bir çatışma çıkmasını kimse istemiyordu. Bütün sol partiler, öğrenci örgütleri ve sivil toplum kuruluşları o gün Taksimde buluşma kararı almıştı. Bizler okul olarak sınıflarla konuşuyor ve bütün öğrencileri çağırıyorduk. Hatta Keremin anlattığına göre Dev-Lis'lilerden bazıları öğretmenlere bile çağrıda bulunmuştu. Bizim okuldan toplam 56 öğrenci 1 Mayıs için Taksime gidecekti ve en önde pankartla Hikmet ile Yasin yürüyecekti...
    Sabah saat 9 gibi Taksime çıktık, ilker sürekli bana polis saldırmaz dimi? diye soruyordu, çok heyecanlıydık, Hikmet normalde böyle olaylara alışık gibi görünürdü fakat o bile o gün heyecanlı gözüküyordu. Yasin, Kerem ve bizim okuldan 5-6 çocuk daha parti binasında buluşup oradan gelecekti. Yarım saat sonra Beşiktaş ve Şişli tarafından yola çıkan kortejler alana sloganlarla coşkulu bir şekilde girmeye başladı. Bizim partinin en sevdiğim sloganını da ilk o gün duymuştum Fabrikalar Tarlalar Siyasi iktidar Her Şey Emeğin Olacak!...
    ilker ile kol kola girip sloganlar atıyorduk, bizim kortejin önünde Hikmet ve Yasin hazırladığımız pankartı taşıyordu. Alana sol taraftan biraz gecikmeli olarak turuncu bir dalga giriyordu, bunlar Halkevciler'di. Halkevlerini de ilk o gün görüyordum fakat isimlerini duymuştum. DiSK korteji çok kalabalık ve çok renkliydi, kızıl kıyafetler içerisinde 40-50 yaşlarında kadın ve erkek işçiler kol kola yürüyordu. SDP, EMEP, CHP, ÖDP ve BDP'de alana girmişti. BDP arasında PKK ve Apo bayrakları açanlar vardı, CHP'liler ve BDP'liler arasında bir sürtüşme yaşanır gibi olunca diğer partiler araya girip olay çıkmasını engelledi ve o bayraklar indirildi. Okmeydanı ve Gazi Mahallesi taraflarında olaylar olduğu söyleniyordu ama biz Taksimde o dev kalabalığın içerisinde herhangi bir şekilde polisle çatışmamıştık ki zaten polis taşkınlık çıkmasın diye kalabalığa yaklaşmıyordu. Yemekler dağıtıldı, halaylar çekildi, yürüyüşler yapıldı, Kanlı 1 Mayıs anıldı ve o gün bu şekilde 1 Mayıs'ı coşkulu bir şekilde bitirdik...
    ···
    1. 1.
      0
      Devam yoldass
      ···
  11. 61.
    +13
    Konser günü geldiğinde beklediğimiz kalabalık yoktu fakat görebildiğim bütün öğretmenler ve 150-200 kişilik bir öğrenci kitlesi vardı. Canlı müzik eşliğinde partnerler dans edip öpüşmüş, iki kişi fazla alkolün verdiği etkiyle birbirine girmiş ve upuzun sırayı kaplayan açık büfe abur cubur ve gazlı içecek bir saatte silip süpürülmüştü. Sıra karaoke performanslarına geldiğinde heyecanımız artmıştı, bizi en önde bekletiyorlardı, sıramız gelince çıkacaktık. Çok güzel performanslar oluyordu, sesi mükemmel olan bir kız öğrenci herkesi çok etkilemişti, bir arkadaştan Cem Karacanın unutulmaz "Bu Son Olsunparçasını çok güzel seslendirmişti, bir arkadaş rap, biriyse "Sweet Child O Mine" parçalarını söylemişlerdi...
    Sıra bize geldiğinde yavaş yavaş ayağa kalktık ve sahneye çıktık, erkeklerin üstünde tek tip kırmızı, kızların ise sarı t-shirt giyilmişti ve yan yana bir erkek bir kız yoldaş olmak üzere 10 kişi dizilmiştik. En sağda ve solumuzda ise müzisyen arkadaşlar yer almıştı, ışık sahneye vurunca artık dayanamıyordum, bir an önce başlayıp bitsin istiyordum. Bizler için yaka mikrofonları verdiler ve müzisyen arkadaşlar ses denemesi yaptılar. Ardından herkes kol kola girdi ve müzik alttan girdi, koro halinde ilk kızlar tiz bir sesle bir demet okuyor, daha sonra erkekler seslerini gürleştirerek giriyordu. Son demeçte "kalkın ayağa kalkın!
    diye ardı ardına haykırmıştık, bunun üzerine hem öğretmen kadrosu sandalyelerinden hem de çimlere ve puflara oturmuş öğrenciler ayağa kalkarak bizi alkışladı.
    Alkışlar arasında başımdan aşağı akan terler içerisinde gülümsemiş ve derin bir oh çekmiştim. Bu hayatımda ki en unutulmaz anlardan biriydi...
    ···
  12. 62.
    +14 -1
    O sene okulda ki altın çağımızı yaşamıştık. Kısaca yaptığımız diğer eylemler; 6 Mayıs günü okul panolarına Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin inan fotoğraflarıyla 3 adet fidan çiçeğini raptiye ile yapıştırdık, okul duvarlarına yazdığımız yazıları silmek isteyen 2 öğrenciyi uyardık ve 11 Haziran seçimleri için okulun çevresine asılan AKP bayraklarını indirip yakarak imha ettik. Karnelerimiz iyi geldi kalan giden yoktu. Yaz tatili içerisinde de iletişim halinde kalmıştık hatta ilker'de bizimle gezmeye başlamıtı, 4-5 kişi her hafta sonu buluşur internet kafeye, lunaparka ve parti binasına giderdik ama ilker partiye gelmezdi. Hikmet hafta içi matbaada çalışıyordu, Yasin ve Kerem o sene mevzun olup Yasin istanbul'da Kerem yanlış hatırlamıyorsam Çorlu'da üniversite kazanmıştı. Keremle haliyle görüşememezlikten aramız biraz açılmıştı ama Yasin ile görüşüyorduk...
    Sene 2012, biz lise üçteyiz.
    ···
  13. 63.
    +12
    Biraz dinlenicem arkadaşlar bugün Eminönü soğuğu sert çarptı sanırım sıtma oldum. Yarın devam edicem dinlemek isteyen arkadaşlar rez alıp yarın başlığı kontrol edebilir.
    ···
    1. 1.
      0
      Rezervasyon
      ···
    2. 2.
      0
      Rezzervasyon
      ···
    3. 3.
      0
      Devam et yoldas bize onculuk et.
      ···
    4. diğerleri 1
  14. 64.
    +12
    Bu hikayeye başlarken Hikmet ile başlamıştım, dolayısıyla Hikmet ile bitirmek istedim arkadaşlar. Bu yüzden son paragrafı Hikmetin yazmasını istedim ve beni kırmayıp son paragrafı yazdı, direk olarak metni yapıştırıyorum...

    "Merhaba ben Hikmet. Sinan yoldaşın hikayesini sizler gibi ben de okudum ve hatta bizzat onunla beraber yaşadım :D Bizim mücadelemiz seneler önce başladı, 7 sene sürdü ve senelerce de sürecek. Sinan yoldaşın gözlerinde ki kıvılcımı daha henüz ilk eyleminde görmüştüm. O kıvılcım o gün Sinan yoldaşta, ondan 1 sene önce bende, yarın başka bir yoldaşta yanacak ve o kıvılcımlarla devrim ateşini yakacağız. Yaktığımız ateş büyüyüp devrim olacak ve yemin olsun sönmeyecek arkadaşlar."
    -Hikmet

    Şuan bu dizeleri okuyorsanız hikayemin sonuna gelmiş demeksiniz, bunun için okuyan herkese kişisel teşekkürlerimi sunuyorum...

    Daha önceden de belirttiğim gibi hikayeyi yazarken bazı arkadaşların ismini almıştım, bu arkadaşlar özelden bana destek verenler ve hikayeyi sıkı takip edenlerden oluşuyor. Aralarından bir iki tanesini de hoş sohbet ettiklerimin arasından seçtim. Aşağıda ismi olan arkadaşlar bana özel mesaj yoluyla yaşadıkları şehirleri yazarlarsa sevinirim. Hepinizin nick6 başlıklarına yarın "Bir sosyalistin anılarına şahit olmuştur... " yazılacak ve aranızdan birine söz verdiğim gibi Gezide sattığımız "Boyun Eğme" t-shirtlerinden birini hediye edicem arkadaşlar...

    fuckerfukara45
    nativerock
    obeydalek
    madapaka
    biji biji yaptırmadılar
    skywalkermert
    waccuwantmenn
    dusubasa
    sronnake
    kızıldusunur
    ···
  15. 65.
    +12
    1 Haziran sabahı Hikmet, Mahir Abi, Hikmetin babası ve ben Boğaziçi köprüsünden karşıya geçmek için toplanan kalabalığın arasına girdik. Evet, boğaziçi köprüsünü kapatan binlerce kişi sloganlar eşliğinde yürüyordu. Hatırladığım kadarıyla ya Beşiktaş yada Mecidiyeköy civarında polis tomalarla yolu kapatmıştı, kapatmıştı kapatmasına da o grup bütün köprüyü yürümüş ve AKPye öfkeyle dolup taşıyordu. Herkes bir an durdu, polis geri dönün diye uyarıyordu fakat sloganlar tekrar yükselmeye başladı ve kalabalığın büyük bir kısmı polisle çatışarak barikatı yıktı. Gaz bombaları ve sıkılan tazyikli sular pekte bir işe yaramamış, kitleyi daha da ateşlemişti. O gün CHP Taksimde Gezi Parkına yakın bir yerde miting ayarlamıştı, Hikmetin babası gitmek istedi ama bizim rotamız direk olarak Gezi Parkıydı. Bu arada twitter'dan olanları takip ediyorduk, söylenenlere göre bütün Türkiye ayağa kalkmıştı, akşama kadar parkta duracaktık ve polis miting için geri çekilecekti. Polisin çekilmesiyle hayatımda görmediğim bir kalabalık bir kaç saat içinde Taksimde oluşmuştu. Sağım, solum, önüm ve arkamın ucu insanlardan görünmüyordu. Hikmetle birbirimizi kaybetmemek için kol kola girmiştik ve ortamda gencinden yaşlısına bir bayram havası vardı...
    ···
  16. 66.
    +12
    Bu arada yaz tatili de güzel geçmişti. ilk köye gidip çocukluk arkadaşlarımla vakit geçirip onların çalışmalarını dinlemiştim. Hepsi birer proleter olmuştu bile, kimi birinin tarlasında çalışıyor, kimi çobanlık yapıyor, kimiyse köyün zengin bir addıbının himayesinde ne isterse yapıyordu. Bu kadar emek sonucuna rağmen kıyafetlerinin ve saçlarının kirli olduğunu görmüştüm, bu beni çok utandırmıştı. Benim hiç bir işe emek vermezken şehir hayatında ailemin yanında az buçuk güzel bir evde yaşama hakkım varken köyde ki yaşıtlarımın her sabah erkenden kalkıp çalışmaya gitmesi sonucu böyle bir halde olmaları içimi sarsmıştı. Ama ben onlar için Gezi Direnişinde sattığımız "Boyun Eğme" t-shirtlerinden 6 tane getirmiştim ve hepsine hediye etmiştim. T-shirt satarken elimizde kalanları Hikmetle almıştık ve partiye geri verme fırsatımız da olmamıştı. Daha sonra Günay'ın çalıştığı tarlaya giderek ona yardım etmiştim, kim bilir kimin özel mülkü altında çalışıyordu Günay her gün bu tarlada, kim bilir Günay'a bu işi veren adam hangi hayat standartlarında yaşıyordur da Günay her sabah kalkıp onun hazinesine akçe katacak metasını (satacağı ürünleri) üretiyordu. Bu sistem sadece işçiyi değil köylüyü de yıpratıyordu...
    ···
  17. 67.
    +12
    Bizim TKP Reyhanlı için Antakya'da eylem yapacaktı ama biz o yaşta atlayıp istanbul'dan Antakya'ya eyleme gidemezdik. Derken 26 Mayısta facebooktan beğendiğim sol bir sayfadan bir paylaşım görmüştüm. Paylaşımda, Taksim Gezi Parkında ki ağaçların birilerine rant için kesildiği yazıyordu. Hikmeti arayıp o akşam anlatmıştım, ertesi gün parka eylemciler gidecekti ve protesto edilecekti. Biz yine normal bir eylem olur sanıyor ama diğer gün ise CHP ve BDPden milletvekilleri gittiğini öğrenmiştim, BDP milletvekili'de şuan HDPten tanıdığınız Sırrı Süreyya Önderdi. Bunlar çadır falan kurmuştu hatırladığım kadarıyla, Hikmetle ertesi gün partiye gittik, bize olayların büyüyeceğini ve TKPnin de bu eyleme girişeceğini söylediler. Ertesi gün polis çadırlarları yıkıp eylemcileri dövmüştü ve bunun üzerine Kılıçdaroğlu parka gidip kalan eylemcilere destek vermişti, Kılıçdaroğlu'nun​ bile içine girdiği bir eylem gerçekleşiyordu ve bu bir kıvılcımdı...
    ···
  18. 68.
    +12
    Bizler düşünüp taşınırken Hikmet okul çıkışında bildiri dağıtmamız gerektiğini söylemişti ama dağıtmamıştık. ilker bu sene de geleceğini söylemişti ama bu sene gelmemişti. ilyasa sorduğumuzda ise o TKP'yi mahallesinde gördüğü silahlı sol örgütler gibi bir şey sanıp çok çekiniyordu, onlarca kez başına bir şey gelmeyeceğini, partinin ve yürüyüşün yasal ve resmi olduğunu söylememize rağmen laf dinlettirememiştik...
    Hikmet 1 Mayısa bu sene okuldan ikisi kız beş kişi geldiğini söyledi, kızları geçen seneden tanıyordum Dev-lis'lilerdi fakat çocukları daha önce hiç görmemiştim. O beş kişide 1 Mayısa geleceklerini ama pikniğe gelmeyeceklerini söylediler, Hikmetle geçen sene ki bütün Solcu Liselileri çağırdık ama kimisi kem küm etti kimisi de gelmeyeceğini söyledi. Zorlayamazdık arkadaşlar, pikniğe koskoca okuldan sadece iki kişi gidecektik, geçen sene okulda komünizm rüzgarı estiren Solcu Liseliler'den sadece ikimiz kalmıştık...
    ···
  19. 69.
    +12
    O akşam eve biraz geç dönmüştük. Ailem bir daha gitmeme mi ve olayların büyüdüğünü anlatıyordu, onlara içimdeki asi ruhu anlatamıyordum. Bu olaylar iyice ateşimi körüklemişti, o kalabalığı görünce halkıma olan güvenim artmıştı. O gece olayları televizyondan takip ediyorduk, Hikmet mesaj atıp partiden bazı yoldaşların yaralandığını ama hastanelerin dolduğunu ve gönüllülerce tedavi edildiğini söylüyordu. 2 Haziran günü ben ailemin baskısı yüzünden gidememiştim fakat Hikmetler yine gitmişti, o gün büyük bir polis saldırısı olmuş ve Hikmetin babası düşerek bileğini çatlatmıştı. Ertesi gün Hikmette gitmemişti ve çok sert müdahaleler devam ediyordu, fakat halk büyük şehirler dahil olmak üzere olayların olduğu bütün şehirlerde geri çekilmemekte kararlıydı. Tayyip o günlerde canlı yayında çapulcu bunlar ve ''%50'yi zor tutuyoruz'' demiş, bunun üzerine inci Sözlük, Twitter ve Facebook yıkılmıştı...
    ···
    1. 1.
      0
      Ne günlerdi amk...
      ···
  20. 70.
    +12
    Okulda bir süre sessizlik yaşanmıştı, Orhan, Oktay ve ben kütüphanede takılmaya başlamıştık. Fakat kütüphanede Marx ve Engels'in 20. Yüzyılı tepetaklak edip dünyayı sarsan eserleri bulunmuyordu, oysa ki okunan her Komünist Manifesto okuyan kişiyi kapitalizme karşı bilinçlendirip marksizmin bilimsel ideolojisine aşık ettirebilirdi. Orhan bunun üzerine bir şey yapılmasını söylemişti ve yoldaşları toplanmıştık, konu hakkında oturup konuşup tartıştıktan sonra rektörlüğe gidip bizlerin gönüllü olarak kitap bağışlamak istediğimizi söylemiştik fakat rektörlük bizi artık tanıyordu, artık bizi görünce suratı asılır hale gelmişti ve beklediğimiz üzere kitapları öğrenince teklifimizi reddetmişti. Bunun üzerine Orhan kütüphaneye gizlice kitap eklemeyi teklif etmişti fakat bunun üzerine fazla düşmemiştik çünkü okuldan atılmaya kadar gidebilirdi...
    Bu arada Oktayın yanına Kadıköyde öğrenci evine çıkmıştım, Oktay zaten tek başına aylığı ödemeye zorlanıyordu artık ikimiz ortak ödeyecektik. Yukarı kat komşumuz sanırım bir black metal hastasıydı ve gece gündüz demeden son ses çok sert brutal vokal çığlıkları geliyordu. Oktay evin duvarlarına Türkiye solunda efsaneleşmiş olan devrimcilerin bazılarının, Fidel Castronun ve Che Guevara'nın fotoğraflarını ve posterlerini asmıştı. Oktayın Kübaya karşı çok içten bir sempatisi vardı, facebooktan Kübalı arkadaşlar ekleyip onlarla ingilizce konuşuyordu ve evinde Küba bayrağı bile vardı...
    1 Mayıs tekrar yaklaşmıştı ve biz okulda 1 Mayıs için afişleme çalışması yapıyorduk, fakat bir duvarda farklı bir afiş görmüştüm. 3 Mayıs Türkçülük Günü içinde bir afiş asılmıştı...
    ···
    1. 1.
      0
      Okuyoruz devam et
      ···
    2. 2.
      0
      beklemedeyiz devam reyiz
      ···
    3. 3.
      0
      rez devam
      ···
    4. diğerleri 1