/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +19
    Çok sıkı hazırlanıyorduk, o gün için binlerce bildiri ve duvar kağıdı bastırılmıştı, Hikmet, Yasin, Kerem, Aslı ve ben 5 kişi bir gruptuk ve istanbul'un belli başlı semtlerine çıkıp büyük bir emekle bildirileri dağıtıyor ve duvar kağıtlarını saat 21:00'dan sonra duvarlara seri seri yapıştırıp ikiliyorduk. 1 Nisandan itibaren 15 Nisana kadar yoğun şekilde çalıştık ve artık beklenen gün gelmişti, o gün Taksim liselilerin olucaktı, o gün bizlerin günü olucaktı...
    Bizleri yalnız bırakmayan Dev-Lis, Liseli Dev Genç, TLB gibi sol lise örgütleri de bizlere mesaj atıp o gün Taksimde olacaklarını söylüyorlardı, aynı zamanda bu eylem TKP'nin ve Solcu Liseliler'in öncülüğünde 12 farklı şehirde aynı anda yapılacaktı...
    Taksime çok erken saatten gelmiştik. Bayraklarımızı, flamalarımızı, pankartlarımızı, ve TKP'nin sloganı olan Boyun Eğme yazılı kartonları Taksim Meydanı'na gelen liselilere dağıtmaya başladık. Beklediğimizden daha fazla insan ve farklı sol partilerden temsilciler bizi desteklemek için Taksime akın ediyorlardı. Bu bizim için büyük bir gururdu, Hikmetin gözlerinin içine bakarak ona sarıldım ve büyük yürüyüş başladı. Konuşmalar yapılmış, sloganlar atılmış, şarkılar söylenmiş ve olaysız bir şekilde yaklaşık 2 saat süren liseli yürüyüşümüzü görkemli bir şekilde tamamlamıştık.
    Tabi bütün bu emeğimizin sonucu büyük yürüyüş basına da sıçramıştı...
    https://www.youtube.com/watch?v=euzd_z9CkJI
    http://www.hurriyet.com.t...lerin-isyan-gunu-17558964
    ···
    1. 1.
      0
      Sende hala yeşil parka var mı aga
      ···
  2. 27.
    +19
    Öncelikle yoğun ilgi ile hikayeyi takip eden ve özelden yüzümü güldüren mesajlar atan arkadaşlara teşekkür edip devam ediyorum...
    Okulun çıkışında pankartımızı alıp tahminen 60-70 kişilik bir kitleyle sloganlar atmaya başlamıştık, bu sefer rektörlük polise haber vermiş olacak ki çevik kuvvet ekipleri tarafından sağa sola joplu kalkanlı etten duvarlar örülmüştü. Boğazlarımız yırtılana kadar bağırıyorduk, havada öfkeyle sımsıkı sıkılmış yumruklarımız sloganların ritmine göre inip kalkıyordu. "YÖK Kalkacak, Polis Gidecek, Üniversiteler Bizimle Özgürleşecek!", "Yaşasın Devrimci Dayanışma!", "(Öğretmenin adı ve soyadı) Yalnız Değildir!" "Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!" ve polis ekiplerine bakıp "Faşizme Karşı Omuz Omuza!" sloganlarını atıp, bir yoldaşımız megafonla olaya dair açıklama yapmıştı. Öğretmenimiz, her zaman taktığı gözümüzde artık kendiyle bütünleşmiş kızıl atkısıyla olay yerine gelip gözleri dolu dolu bizi izleyip açıklama bitince alkışlamış ve megafonu alıp kısa bir konuşmayla bize teşekkür etmişti...
    Yaptığımız bu eylem rektörlüğe ve YÖK'e bir gövde gösterisi niteliğinde olmuştu ve olaysız bir şekilde dağılmıştık...
    ···
    1. 1.
      0
      Devam yoldaş merak içinde bırakma bizi
      ···
  3. 28.
    +18
    Büyük liseli yürüyüşümüzün ardından Nisanın sonuna kadar hazırlıklar yapmaya başladık, bütün dünya emekçilerinin günü olan büyük gün geliyordu, 1 Mayıs işçi Ve Emekçiler Bayramı geliyordu.
    1 Mayıs için parti binamızda büyük bir meşguliyet vardı, herkes hazırlık yapıyor, polis müdahalelerinde birbirimizi bırakmamamız gerektiği söyleniyor, atılacak sloganlar hazırlanıyor ve pankartlar çıkartılıyordu. O gün ilk defa o zamanın TKP lideri Erkan Baş parti binasına girdi. Erkan Abi/Yoldaş kumral, kısa saçlı, beyaz tenli, tek gözünde kayma olan ve parti binasında dedikodusu bol bol yapılan komünist bıyıklarıyla hemen dikkat çekerdi ve çok kültürlüydü. Hikmet ve Yasin okulda hep anlatırdı Erkan yoldaşı. O gün ilk defa Erkan Baş ile konuşmuştum, düzen partilerinin başkanları gibi egoist ve zengin bir insan değildi ve çok sıcak kanlıydı. Bize Kolay gelsin genç yoldaşlar yardımcı olmamı ister misiniz? diyerek yaklaşmıştı ve okulumuzun durumunu sormuştu.
    Ertesi gün okulda 1 Mayıs temalı bir çalışma yapıp okulun girişinde ki şemaya asmıştık. Fakat sadece bir gün sonra okula geldiğimiz de çalışmamızın yırtılıp yere atıldığını görmüştük. Bunu yapanları soruşturduk fakat cevap alamadık, bulsaydık sağlam pataklayacaktık. Tekrar bir çalışma yaptık ve tekrar astık. Yılmadan çalışıyorduk ve mücadele ediyorduk, okulda tuvaletleri adeta işgal etmiştik, duvarlar ve kapılar bizim sloganlarla dolup taşmıştı, sigara yasağına karşı okula yeni koyulan kameraları süpürgeyle ters çevirmiştik ve sigara içen öğrencilerden takdir kazanmıştık. Solcu Liseliler örgütü büyüyordu, tuvaletler ve üst kantin bizim arkadaşlarımızla doluydu, Dev-Lis'li yoldaşlar da vardı fakat bizim kadar kalabalık değillerdi. Fakat güç elimizde olmasına rağmen tek bir kişiyi dahi rahatsız etmez, karşıt görüşlü öğretmen ve öğrencilere hiç bir şekilde karışmazdık...
    Bunca gelişmenin ardından 1 Mayıs günü artık gelip çatmıştı ve biz Solcu Liseliler TKP kortejinde orada olmak için sabırsızlanıyorduk fakat bir ekgib vardı, bizim bir pankart hazırlamamız gerekiyordu...
    ···
    1. 1.
      0
      Güzel yazıon agaa
      ···
    2. 2.
      0
      Seri yoldaş
      ···
  4. 29.
    +19 -1
    Arkadaşlar az sonra arkadaşlarla buluşmak için çıkıcam, gelince bir part daha yazarım.
    Hikmet hakkında çok soru geliyor onları cevaplıyım, Hikmetin hikayeden haberi yok ama arayıp anılarımızı anlattığımı haber vericem ve hikayeyi okutucam. Hikmetin ve benim okuduğum üniversiteyi sormuşsunuz ama bunları söylemek pek iyi olmaz diye düşünüyorum ve anlayış bekliyorum. Hikmetin incide hesabı olup olmadığını sormuşsunuz, evet var ama uzun süredir girmiyor o en son lisede takılırdı buraya şimdi daha çok ekşide takılıyor diye biliyorum​.
    ···
  5. 30.
    +16
    Sloganlar atarak kampüsün meydanına doğru girmiştik. Bütün herkes oturduğu yerden kalkmış bizi izliyordu, hatta bazıları sanırsam böyle bir şeye alışık değildi çok şaşırmıştı, kimi video çekmeye başlamıştı ve bu sinir bozucu bir durumdu. Bizler sloganlar atarak yine kurulmuş olan standın yanına yaklaştık ve Buse yoldaş standın başındaki kadın ve adama "Okulumuzdan defolup gideceksiniz, sizler kimin ne giydiğine nasıl karışıyorsunuz siz kimsiniz arkadaşım?" gibisinden bağırmaya başlamıştı. O anda herkes standın başındakilere tepki göstermeye başlamıştı, ben elimdeki megafonla etrafta toplanıp bizi izleyen kalabalığa "Bu yabancılar okulumuzun öğrencisi olmamasına rağmen okulumuzun öğrencilerinin kılık ve kıyafetine karışıp kendilerinde insanları rahatsız etme lüksü buluyorlar! Bizler bu insanlara sesimizi yükseltmezsek bugün ona, yarın şuna, ertesi gün size karışacaklar! Bu apaçık bir faşizmdir!" diye bağırdım. O an bacaklarım titriyordu, daha önce böyle bir şey yapmamıştım ve megafonla etrafı bilinçlendireceğimi yoldaşlara da söylememiştim. Etraftan bizi izleyenlerden alkışlayıp bizi destekleyenler oldu, ardından okulun girişindeki merdivenlerden Özel Güvenlik Birimleri inmeye başladı, standın başındaki bereli ve sakallı bir kişi bize söylenmeye başlamıştı, muhtemelen buraya doğru gelen güvenlikleri görünce kendinde bize bağırma cesareti bulmuştu. O an tanımadığım bir FKFli yoldaş standı tekme darbesiyle yıktı ve küçük bir arbede yaşandı. ÖGBnin araya girmesiyle olaylar yatıştı ve biz okulda ki ilk eylemimize imza atmıştık...
    ···
  6. 31.
    +16
    Bu olaydan sonra biraz sular durulmuştu. Bir ay sonra Hikmet istanbul'a gelmişti. Hikmete olayları anlattığımda yanımda olamadığı için morali bozulmuştu. Bu arada öğrenci evinde kalıyorum, Hikmet bir gün Okmeydanında kaldıktan sonra 2 gün bende kalmıştı, ilker ve Yasini de alıp bizde bira içip Dota oynamıştık. Hikmet gezmeyi çok severdi, Beyazıt meydanında sahaflar çarşısının girişinde bir bit pazarı kurulur, oraya gidip antika ürünler alırdık. Hikmet Sovyet madalyaları biriktiyordu ve Ankara'da baya baya koleksiyon yapmıştı bu madalyalardan. ikinci el onlarca kitap almıştı sahaflardan, sonra Beşiktaş'a geçip bira içmiştik. Ertesi gün de beni zorla Okmeydanına babasının evine zütürmüştü, Okmeydanı hep aynıydı. Mahir Abi odasında ki Deniz Gezmiş çerçevesinin gözlerinin içine bakarak bize Şarkışla türküsünü söylemişti. https://youtu.be/M0P9eoLZVL4
    Ardından Hikmeti Mahir Abi ve babasıyla Esenler otogarına bırakmıştık...
    ···
    1. 1.
      0
      rez rez rez
      ···
  7. 32.
    +16
    Olayın yaşandığı gün fakültede yoldaşlarım gelip benimle konuşmuş ve geçmiş olsun dileklerini sunmuşlardı. Bu olay sonrası sağduyulu olmaya çalışan bazı yoldaşlara Oktay kızıp bağırmıştı, çoğunluk bu saldırıya misilleme olarak karşı bir saldırı istiyordu. Bu olay sonrasında bazı FKF ve Öğrenci Kolektifleri üyeleri de bana geçmiş olsun dileklerini iletmiş ve şişmiş olan elmacık kemiğimi Twitter'da​ paylaşıp devrimci bir dayanışma yaparak intikam almak istemişlerdi. Fakat böyle bir şey linç doğururdu, komünistlerin linç kültürü olamazdı. Üstelik fotoğraflarımın sosyal medyaya yayılmasını istememiştim. Gelen dayanışma çağrılarını reddederek sadece TKPli öğrenciler olarak faşistlerden hesap soracaktık...
    ···
  8. 33.
    +24 -8
    5-10 Dakika boyunca slogan atıyorduk. Bir slogan bitiyor diğeri arkadan yükseliyordu, Hırsızlardan Hesabı Komünistler Soracak, Yağma Yok Sosyalizm Var, Gençliğin Ateşi Sermayeyi Yakacak Sloganlarını atmıştık, aramızda Dev-Lis'lilerde vardı onlar da arada sessizlik olunca Biz biz biz Dev-Lislileriz Liselerde Faşizmi Yok Edeceğiz sloganıyla giriyordu. Onlara TKP'li Hikmetlerde eşlik edince ilkerle bende bağırıyorduk. işin komik yanı bütün bunları yaparken ilker ile ben tek bir Marx kitabı bile okumamıştık...
    Yumruklar havada sloganlar atarken siren ışıkları okul kapısının önünde yanıyordu, koluma dazlak saçlı aşırı beyaz tenli bir çocuk girdi (sanırım bir tür deri hastalığı vardı) okuldaki temizlik emekçileri ve kapının yanına güvenlik diye koyulan saçlarına ak düşmüş Kemal Abi bizi izlerken polis apar topar içeri girip bizi yaka paça dağıttılar. Hikmet ve yaklaşık 15 kişi polise direnmeye başlayınca polis bizden yaşça büyük bir çocuğu jopladı. ilker ile ben bunu görünce kesildik kaldık zaten hiç bir şekilde müdahele edemedik. Polis jopladığı çocuğu sürükleye sürükleye ekip arabasına zütürürken çocuk hala slogan atmaya devam ediyordu, slogan ise belki de hayatım boyunca en fazla duyacağım slogan olacak olan Türkiye solunda efsaneleşmiş Faşizme Karşı Omuz Omuza sloganıydı...
    Daha sonra öğrendiğimize göre müdür bizlerin örgütlü gücüne karşı polisi kullanmıştı. işte ilk o gün polislerin sesini çıkartan halka karşı ne gibi bir misyon aldığını, bu misyonu kimler tarafından nasıl aldığını ve polis faşizmini az da olsa anlamıştım.
    ···
    1. 1.
      +6 -1
      Faşizme karşı bacak omuza
      ···
  9. 34.
    +16
    O eylemden sonra yine aynı yapılanma okulda stant açıyordu fakat kırk yılda bir görürdük ve akılları başlarına gelmiş olacak ki bir daha herhangi bir özgürlük kısıtlamasına girişmelerini duymamıştık. Fakat okulda birilerinin de gözüne batmıştık...
    Bir kaç gün sonra Oktay, Hilal ve ben kantinde çay içerken yanımıza 3 kişi geldi, gömlek, kadife pantolon giyiyorlar ve tesbih çekiyorlardı. Biri ise bildiğin düğüne gider gibi takım elbise bozması bir şey giymişti. Bize akıllı olmamızı(!) bu okulda "koministlere" yer olmadığını söylemişlerdi. Komünizmin ya da sosyalizmin ne olduğunu sorsan çok büyük ihtimal bilmezlerdi fakat dün öğrencilerin özgürlüğünü kısıtlayan yobazları okuldan kovduk diye bize düşman kesilmişlerdi. Oktay ayağa kalkıp gidin lan burdan diyince ben de ayağa kalkmıştım, bir şeyler olacak gibiydi ama Hilal yoldaş ürkmüştü. Bir tanesi Oktayı boğazından tutup iterek "geri bas lan amcık" dediği gibi o itene Oktayın arkasından ani bir çıkış yaparak yumruk attım. Yumruk güzel patlamıştı ama bunun üzerine diğerleri de bize saldırmaya başlamıştı, kafenin çalışanları ve bir kaç öğrenci gelip bizi ayırdı. Üçü giderken bizim PKKlı olduğumuzu iddia edip küfürler ediyorlardı, faşizm beyinlerini sulandırmıştı ve cahillikleri beni çıldırtıyordu. O gün elmacık kemiğimde küçük bir şişkinlik haricinde yaralanmamıştım fakat bu faşizan saldırıya yoldaşlarımla misliyle cevap verecektik...
    ···
    1. 1.
      0
      Qnq yavaş yavaş değilde hızlı hızlı atsan komünizm hayatı merak ettiğim konudur öyle kitap felan varsa isim verir misin qnq
      ···
    2. 2.
      0
      Kesin ulkucudur amk onlar.
      ···
  10. 35.
    +15
    Okulda sevdiğimiz solcu bir öğretmenimiz vardı, anlattığına göre 68 kuşağından beri mücadelenin içerisindeydi. Büyük bir Mao hayranıydı ve tam anlamıyla bir Maoistti. Çin'e gidip Maonun oyuncak figürünü alacak kadar, okulda bizlere göstermişti. Maocuların Çin'in nüfusunun büyük bir kısmını kapladığını iddia ederdi ve bize sürekli Kültür Devrimini anlatırdı, biz Kültür Devrimini zaten biliyorduk ama onun sayesinde öğrenmediğimiz şeyleri de öğrenmiştik. Aynı zamanda çokta hayvan sever bir insandı, evinde ki kedi sayısı hep değişirdi, yavru kedi görünce dayanamayıp evine aldığını söylerdi. Beni çok severdi, sohbetimi çok beğendiğini söylerdi, hatta bir kere Oktayla beni eve davet etmişti ve eşiyle çok sıcak karşılamışlardı...
    Bir gün öğretmenimizin YÖK kararıyla okuldan atılacağına dair iddialar duyduk, bunun üzerine hemen yanına gidip bunu sormuştum. Bana, kendisinin sosyalist görüşleri ve Facebook paylaşımlarında ki Tayyibe giydirmesi yüzünden okuldan atılmak istendiğini söylemişti. O an beynimden kaynar sular yavaş yavaş bacaklarıma kadar dökülmüştü, anayasada ülkede fikir ve görüş özgürlüğü olduğu söyleniyordu fakat bu YÖK tarafından ihlal ediliyordu. Bizler bu haksızlık için bir şeyler yapmalıydık...
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      Akp zihniyeti kadar dikta bir zihniyet daha iktidara gelmedi şu ülkede amk
      ···
  11. 36.
    +15
    Din öğretmenimiz somurtkan, uzun burunlu, esmer ve siyah saçlı bir adamdı. O gün mezhepleri işleyeceğimizi söyledikten sonra hemen sola doğru Hikmete baktım, Hikmet o sene ilkerle benim bir yan sıramızda oturuyordu. Hikmet biraz sıkılmış ve tedirgin bakıyordu, Alevi konusunda çok hassastı ve hep bu konuda bir şey söylenecek, ötekileştirilme korkusu vardı. Bu yüzden onun yanında Alevi konusu açılmazdı, bir kere bana da bu konu yüzünden aniden parlamıştı. Öğretmen Alevileri anlatırken bizim Hikmet boş durmayıp o her zaman ki asi ruhuyla boynunda ki Zülfikar kolyesini gömlekten dışarı çıkardı. Hikmete kısık bir sesle Hikmet yapma oğlum yanlış anlaşılmasın dedim. Hikmet bana bakarak ağzında ki tükürüğü bastırarak geri çeker gibi bir hareket yaptı ve ses çıktı. Öğretmen önce suratını sonra boynundaki kolyeyi bir süzdü, sonra olduğu yerden serseri misin oğlum sen? dedi. Hikmet aklımdan çıkmayacak, kendisine hala hatırlatmaya korktuğum o cevabı verdi ''Hayır hocam, Aleviyim'...
    ···
  12. 37.
    +15
    Üniversite dönemi gayet sakin ve eğlenceli geçiyordu. Gençlik olarak okulda çalışmalar ve etkinlikler yapıyor ve epey eğleniyorduk. Bu ortamlar bana biraz küçük burjuva geliyordu fakat bazı yoldaşlar buralardan ayrılmıyordu, arada ben de gidip onlara eşlik ediyordum. Her şey güllük gülistanlık giderken kampüste oturan kadın öğrencilerin, ismini vermeyeceğim bir gerici oluşum tarafından rahatsız edildiğini ve erkeklerin olduğu bir yerde mini eteklerle oturulmayacağını söylediğini öğrendik. Üstelik bir öğrenci kendisine "Böyle giyinirsen sana bakmayacaklar da ne yapacaklar?" denildiğini iddia etmişti. Üniversitede giyim özgürlüğü vardı, isteyen öğrenci mayoyla bile derse girip çıkabilirdi bu üniversitenin resmi kuralları dahilindeydi fakat okulda "Mazlum din kardeşlerimize yardım"(!) Amacıyla okul yönetiminden özel izin alarak stand açıp çalışma yapan bu oluşum, hem aldıkları yardım paralarının ulaştığına dair herhangi bir belge sunmuyor hem de insanların özgürlüklerine karanlık düşüncelerini sokuyordu ve buna "birileri" dur demeliydi.
    O "birileri" bizdik...
    ···
  13. 38.
    +15
    Öncelikle Emre yoldaş karaoke yapmak yerine canlı enstrümantal eşliğinde söylersek çok daha iyi olacağını ve daha fazla dikkat çekeceğimizi önermişti. Bunun için müzikle ilgilenen arkadaşları olduğunu ve onlarla konuşup bizim için çalabilirlermi sorması gerektiğini söylemişti. Emre yoldaşın sözüyle bir gün beklemiştik fakat cevap gelmemişti, ikinci gün ise whatsapp grubuna düşen mesaj üç tane müzisyen arkadaşın koroya müzik çalması için geleceğini yazıyordu. Bu çok güzeldi fakat üç kişi yetersizdi, bunun için okuldan iki arkadaş daha bulduk. Çalacakları parçanın politik bir şarkı olacağını söylemiştik ve herhangi bir sorun çıkarmamışlardı...
    Yapacağımız tek şey konseri düzenleyen organizatörlerden izin almaktı, bazı yoldaşlar yönetimin böyle bir şarkıya izin vermeyeceğini söylüyordu fakat Oktay "bunlar sırf eylem korkusundan bile izin verir yoldaşlar rahat olun" gibisinden konuşup ortamı neşlendiriyordu. Organizatörlere gidip ve şarkı için izin almıştık ve yönetim​ herhangi bir sorun çıkarmamıştı. Daha sonra konseri düzenleyen organizatör arkadaşlarla konuştuk bir çay içtik ve bize karaoke sıramızı verdiler. Güzel bir gece olacaktı...
    ···
    1. 1.
      0
      rez devam
      ···
  14. 39.
    +18 -3
    Arkadaşlar özelden özel hayatım ile ilgili sorular geliyor, bir kaçını cevaplayacağım;
    Hikmet ile hala görüşüyoruz küsmedik, Üniversite okuyorum fakat maalesef Hikmet ile aynı okulu kazanamadık, Oy kullandığım ve aynı zamanda üye olduğum siyasi parti TKP, HDPli falan değilim fakat HDP karşıtı bir insan da değilim, HDP içinde sosyalist milletvekilleri de var fakat izlediği etnik milliyetçi politika hoşuma gitmiyor hatta üniversitede Kürt milliyetçileriyle kavga ettiğimiz de oldu TKP olarak, Kürt müsün diye soranlar da olmuş hayır değilim aslen Kırklareli'liyim.
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      Her komünisti kürt sanan mallardan bıktım amk neyse devam et yoldaş dinliyoruz
      ···
    2. 2.
      0
      pkkyi destekleyen komunistler hakkinda ne dusunuyosun
      ···
    3. 3.
      +4
      TKP hiç bir zaman Kürt hareketi ile ilgilenmedi. PKK YPG ve diğer Kürt hareketi örgütlerinin emperyalist uşağı, milliyetçi ve sınıf mücadelesiyle uzaktan yakından alakası olmadığını gerçek bir marksist leninist bilir arkadaşım.
      ···
    4. 4.
      0
      şu aminakodgumun partlarini biraz hizli yazsan iyi olur yoldaş
      ···
    5. 5.
      +1
      Vay amk kırklarelimisin hemşeri yoldaşım
      ···
    6. 6.
      +1 -1
      Yoldaş yazmıs siz kendinizi ezilmiş halk olarak gosteren ipnelersiniz
      ···
    7. diğerleri 4
  15. 40.
    +15
    Başladığım üniversite 68 kuşağından beri sol görüşlü öğrencilerin aktif olduğu bir üniversiteydi fakat azımsanmayacak derecede sağcı öğrencilerde vardı ve karşıt görüşlü hiç kimseyle şuana kadar kavga etmemiştim. Okulda iki büyük sol kitle vardı, biri Kemalist TGB, diğer kitle de tamamen Marksist kitleydi. TGByi daha önceden tanıyordum, ülkücülerle pek bir sorunları yoktu. Yaptıkları eylemler daha çok AKPye ve gündemde yaşanan gerici olaylara karşıydı. Fakat komünistler geçmişten bu yana her türlü haksızlığın ve eşitsizliğin yanında faşizme de yoğun bir şekilde karşı duruyordu. Birde Radikal islamcı ümmetçi bir kitle vardı, bu insanlar bize sadece onların inanmadığı kutsallara inanmadığımız için müthiş bir nefret besliyordu ama küçük ve etkisiz bir kitleydi. ikinci haftadan itibaren üniversite içerisinde örgütlenmiştim, birden fazla sosyalist örgüt vardı ama ben TKPliler içerisinde yer alıyordum. Yoldaşlarla tanışmıştım, Oktay dışında hepsiyle samimi değildim ama Oktay bana Hikmeti hatırlatıyordu, Oktay hafif kilolu, kumral saçlı, toparlak bir yüzü olan aslen Mersinli bir çocuktu. Ailesi izmir'de oturuyormuş oradan gelmişti. Benden bir yaş küçüktü ama anlattığına göre o da liseden beri TKP içerisinde yer alıyordu. ilk haftalar politik herhangi bir olay yaşanmamıştı...
    ···
  16. 41.
    +15
    Bizler bunu duyar duymaz hızlıca toplanıp karar aldık ve okulda FKF ile dayanışma içerisine girip örgütlendik. Gelebilen gelsin çağrısı yapılmıştı ve gelenler kampüsün arka kısmında toplanmaya başlamıştı. Yaklaşık 15-20 kişi kadardık, bazı yoldaşlar ceplerine taş doldurmuştu. Önden bir kaç arkadaş eline döviz almıştı ve dövizlere "Hoşt ulan ayı!", "Yallah from my university habibi!" gibi yaratıcı ve komik yazılar yazmışlardı. Üniversiteli yoldaşların mizahına bayılıyordum, Oktayla kesintisiz dakikalarca o pankartlara gülmüştük, Oktay pankartlarla fotoğraf çekilmişti. Üniversite içerisinde bir ÖGB ordusu vardı ve muhtemelen Üniversitesinin onayı olmadığı için bizi engellemeye çalışacaktı. Oktay uzun lacivert bir parka giyiyordu ve bakışlarıyla mimikleri bana nedense çok komik gelirdi Oktayın, bir şaşkınlık ifadesi vardı genelde geniş suratında ve benim yanımdan ayrılmıyordu...
    Biz hazırdık, o gün o yobazları okuldan şutlayacaktık. Ben elime bir megafon almıştım, yoldaşlar sloganları bana attıracaklarını zaten söylemişlerdi, benim sesim biraz gürdü ve slogan ritmini iyi ayarlardım, slogan atmayı lisede öğrendiğim çoğu şey gibi Hikmetten öğrenmiştim...
    Kortejin en önüne ve biraz sağına geçtim, yumruğumu kaldırdım, ilk sloganı attım ve harekete geçtik; "Şeriata Faşizme Karanlığa Geçit Yok!"...
    ···
    1. 1.
      0
      Devam seri
      ···
  17. 42.
    +15
    Kampüste ikisi kız tam 8 kişi çıkıp yarım saat civarı bize saldıran kişileri aramıştık, Hilal yoldaş dört kişilik dün ki iki tanesinin de aralarında olduğu bir grup gördüğünü söylemişti. Bunu duyunca hemen hızlı adımlarla Hilal yoldaşın bulunduğu yere doğru gittik, herkes çantasını sırtına almış, Oktay parkasının ceplerini taşla doldurmuştu. iki kişinin olduğu yere gitmişik fakat bizi görünce dün ki mafya rolleri birden çok değişmişti. Dört kişi tedirgin bir şekilde ayağa kalkmıştı, Oktay yoldaş birden cebinde ki taşları teker teker fırlatmaya başlayınca bizde 6 kişi saldırmaya başlamıştık. Biz kavga ederken Buse ve Hilal yoldaş slogan atıyordu. Birinin başına taş isabet etmişti ve başı açılmıştı, diğer üçünü de sıkı dövmüştük fakat olay yerine gelen ÖGB bizi joplayarak müdahale etmişti. Bu olay sonrası dayak yiyenler bizi şikayet etmişti, fişlenmiştik ve Okul yönetimi bizi uyarmıştı...
    ···
    1. 1.
      0
      Devam devam
      ···
    2. 2.
      0
      Devam devam
      ···
    3. 3.
      0
      helal yoldAŞ
      ···
    4. 4.
      0
      hadi agam be bekliyok
      ···
    5. diğerleri 2
  18. 43.
    +14
    ilk dönem bitmişti ve ben kaldığım evin kirası faturalardan ödeyemiyordum. Ailemden aylık para alıyordum fakat artık hem okuyup hem çalışmak zorundaydım. insan böyle zamanlarda devrime daha da bağlanıyor, devrim gelse de kira derdi ortadan kalksa diyordum fakat bu kolay yoldan kaçmak gibi oluyordu. Ev sahibine parayı verip öğrenci evinden ayrıldım ve ailemin yanına döndüm, sonuçta iki evde istanbul'daydı fakat ben öğrenci evinde çok rahat hissediyordum. ikinci dönem başlıyordu, üniversite yine canlı ve hareketliydi. Okulda ilk defa siyahi öğrenciler görmüştüm, Oktay aralarından biriyle tanışmış ve dost olmuşlardı. Bu arada okulda artan PKK saldırılarına karşı bir yürüyüş düzenlendi fakat yürüyüş ülkücü ağırlıklı bir yürüyüş olmuş, milliyetçi hatta ırkçı sloganlar atılmıştı ve biz katılmamıştık. Katılmamakla beraber yürüyüşe "Karışmamıştık"...
    1 Mayısa gelene kadar herhangi bir sorun olmadı, 1 Mayıs için 5 yoldaşımız okulda stand açmışlardı ve herhangi bir sorun yaşanmamıştı. O sene ki 1 Mayıs çok sert geçecekti...
    ···
  19. 44.
    +15 -1
    1 Mayıs'a sayılı günler kala okulda pankart çalışması için bizim sınıfta toplanmıştık. Konuşurken ilker, Recep ve Aleyna da dahil sınıfın çoğu bizi dinliyordu. 1 Mayıs için yaratıcı ve eğlenceli bir pankart önerdi çok tanımadığım bir yoldaş, Yasin ise bunu reddederek daha ciddi bir tema istedi. Hikmet Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye! sarı yazılı kırmızı renkli bir pankart önerdi. Bizler ne yapacağımızı tartışırken ders zili çalınca herkes sınıflarına dağıldı. ilkerin yanına oturduğumda ilkerde tuhaf bir hal vardı, sanki bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibi bakışlar atıyordu ki ben sohbeti açtım. Biraz konuştuktan sonra ilker bana ne konuştuğumuzu falan sormaya başladı. Ben anlatmaya başladım, Recepte beni dinliyordu önden ama artık nefret dolu düşüncelerini söyleyemiyordu yanımda. ilker bana 1 Mayıs'ı sordu, ben öve öve anlatmaya başladım derken öğretmen girdi ve sustuk. Tenefüs zili çalınca ilker bana belki ben de gelirim 1 Mayısa dedi. O an bi duraksayıp ağzım açık bir şekilde kaldım. Şok olmuştum arkadaşlar, ilker bu tür konulara çok temkinli yaklaşırdı fakat bizimle beraber 1 Mayıs'ta işçinin hakları için bağırmak istiyordu. Babasının bir bakkal dükkanı vardı ilkerin küçük esnaftı. Bir kaç kez Hikmet açılan büyük marketlerin bakkal ve manav gibi küçük esnafı ezeceğini ve iflasa sürükleyeceğini, bu düzünde sermayenin gücünün konuştuğunu falan bahsetmişti. Acaba bunun mu bir önemi olmuştu yoksa sadece bizi görüp özenmiş miydi...
    Bu durumu gidip hemen Hikmete anlattım. Hikmet, Kerem ve ben üçümüz beraber eve gidiyorduk o sene. Hikmetin evi çok uzaktı fakat Hikmet pankartın yapımı için bizi evinin balkonuna çağırıyordu, o gün ilk defa Hikmetin ailesi ile tanışacaktım...
    ···
  20. 45.
    +14
    O günler facebooktan çıkmadan Gezi Parkında olanları takip ederdim. Polis dexerten emri alıp kurulan çadırları yıkıyor ve eylemcileri gözaltına alıyordu ama bir çok sol kuruluş hiç bir şeye aldırmadan Taksime çadır kurmaya gidiyordu. TKP'nin de Taksime çıktığını öğrenmiştik, 31 Mayıs günü olaylar istanbul'dan Ankaraya, izmir'e ve diğer bir kaç şehire daha sıçramıştı, halk eş zamanlı olarak Taksim Gezi Parkında ki ağaç katlidıbını protesto ediyordu...
    Hikmet beni arayıp yürü biz de gidiyoruz Sinan demişti, biz ailecek olayları televizyondan takip ediyorduk ve ailem olanları biliyordu. Onlardan güç bela izin koparıp Taksim'e gidicektim ve hayatımın ilklerini o gün yaşayacaktım; ilk defa polisten dayak yiyecek, polise karşı kendimi koruyacak, Atatürkçü ve milliyetçilerle yan yana yürüyecek, dışarıda sabahlayacak, ilk defa gözümün önünde havaifişek ve molotof gibi maddeler atılacak, biber gazı ve tazyikli su yiyecek, ünlü kapitalist bir şirketin cdıbını bayrak sopasının ucuyla kıracak, t-shirt satacak, gözaltına alınacak, ve daha bir çok ilkleri orada yaşayacaktım...
    ···