-
1.
+158 -88Yaşadığım politik olayları ve tecrübeleri burada sizlerle paylaşıcam. Lise yıllarımda başladığım devrimci mücadelede neler yaşadım, neler gördüm, hangi tecrübeleri kazandım anlatabildiğim kadar anlatıcam. Eğer okunursa ileride çekmiş olduğum fotoğraflardan da atarım merak ettiklerinize dair. Eylemlerimizden çekilmiş videolar var onları da ilgili entrylerin altına atıcam. Burada karşıt görüşte çok fazla arkadaş olduğunu biliyorum ve amacım çatışmak değil, dinleyen meraklı arkadaşlar dinlesin dinlemeyen versin eksisini uzaklaşsın. Başlıyorum...
Sene 2010'da liseye yazıldığımda okul ve çevresini tanımıyordum. Siyasi bilgimde Kemalist-Ulusalcı ailemden duyduklarımdan ibaretti. Okula yazılmaya babamla gitmiştik, müdür yardımcısı odasında teker teker velilerle konuşuyor ve sahte gülümsemelerle herkesi geçiştiriyordu. Sıra önümüzde ki çocuğa gelmişti. Esmer, kıvırcık saçlı, ergenlik kılları yeni yeni çıkmaya başlamıştı Hikmetin. Tek başına gelmişti okula yazılmaya, onu öyle görünce biraz utanmıştım. Üstünde yıllarca çıkarmayacağı yeşil renkli, kendine biraz büyük gelen, kapüşonu beyaz yünlü bir parka vardı, ayaklarında beyaz spor ayakkabıları vardı sahte ve kirliydi. Sıra ona geldiğinde müdür yardımcısı ters ters süzdü Hikmeti, yanında velisi olmadığı için sahte gülümsemeye ihtiyaç duymadan yaptı işlemleri. Ardından benim kaydımı yaptırdık ve eve döndük... -
2.
+53 -4Çok detaya giriyorum dinleyen de yok ilk seneyi biraz hızlı geçicem arkadaşlar. ilk sene pek bir olay olmuyordu, okulda az sayıda ülkücü vardı onlarla arada bir Hikmetler kavga eder biz izlerdik ama hiç bir anlam veremezdik. Sağ görüş olarak Ülkü Ocaklarından gelen tespih çekip kravatlarını gevşetip racon kesen öğrenciler vardı ama geneli bizden büyüktü, Sol görüşlü olarakta TKP'li ve Dev-Lis'liler vardı, TKP'liler yaklaşık 10 kişiydi Dev-Lis'lilerden 5 kişi falan vardı. Recep bir gün bize Hikmetlerin terörist destekçisi olduğunu falan söyledi ben hemen araya girip bildiride gördüğüm her şeyi saymaya başladım. ilker araya girip sende mi anarşist olacan lan yoksa hahahahaha gibi bir espri yapıp arayı ısıtmaya çalıştı...
Okulun son günlerine doğru bizlerden okul aidatı istediler. Biz sızlanıp küfür etmeye başladık ama sonuç olarak boyun eğip o parayı getirecektik.
Daha o gün sıcağı sıcağına Hikmetler sınıfa kalabalık bir şekilde girdi. Devlet okulunda aidatın verilmemesi gerektiğini, okul yönetiminin bizi sömürdüğünü iddia edip bu konu için yarın okul çıkışında yürüyüş yapacaklarını söyledi. Hikmet ve arkadaşları tek tek bütün sınıfla konuşmaya başladı, bize gelince zorlamayla bizi yürütmediklerini ve sadece tepki göstermek isteyenlerin gelmesini söylediler. Recep somurtkan bakışlarla baktıktan sonra çocuklar gittikten sonra bize işte bu solcular böyle her şeye sorun çıkartıyorlar oğlum falan dedi. Fakat benim kanım kaynıyordu ve Hikmetin söyledikleri beni ateşli bir şekilde gaza getirmişti. Recebin zırvalarını dinlemeyip kararımı vermiştim, hayatımın ilk devrimci yürüyüşünü o gün bir şeylerin farkında olarak yapacaktım... -
3.
+42 -3Bir gün yine Hikmet okula gelmedi. O gün ilkerle okuldan çıkarken kapıda bir kaç kişinin durduğunu ve bir şeyler dağıttığını gördük. Tam kapıdan çıkarken biri bana da elindeki broşür benzeri kağıtlardan uzattı ben de aldım. Bildiri dağıtan kişiler bizden biraz büyüktü tahminen 18-20 yaşları arasındaydılar ve aralarında Hikmette vardı. Biraz yürüdükten sonra ilker bu ne ya saçma sapan şeyler diyerek elindeki kağıdı yere attı bense cebime koyup yürüdüm. Eve dolmuşla gidiyordum, dolmuşta açıp bildiriyi okudum. Bildirinin alt köşesinde bir çark ve çekiç vardı. ilk gördüğüm de Sovyetler Birliği bayrağı falan sanmıştım ama hemen yanında koskaca Türkiye Komünist Partisi yazıyordu.
Her şeyi başlatan o bildiriyi saklamadığım için şuan çok pişmanım beyler... -
-
1.
+8Milliyetçiyim okuyorum, okumaktan zarar gelmez devam et.
-
-
1.
+8Saygından ötürü teşekkürler arkadaşım keşke herkes senin gibi seviyeli olsa. Özelden yemediğim küfür kalmadı bir faşist tarafından.
-
2.
+1 -4o faşiste sevgilerimi ilet parmaklarına sağlık
-
1.
-
1.
-
4.
+35 -2ilk bir hafta okulda ders işlenmemişti. Biz de makara kukara gülüp eğleniyorduk, önümüz de Recep ve Aleyna oturuyordu onlarla da arkadaş olmuştuk 4 kişi eğleniyorduk. Akşam MSN'de toplu konuşup ertesi gün okulda konuştuklarımızı anlatıp gülüyorduk...
Okulun ilk ayıydı, matematik ya da fizik dersiydi tam hatırlayamıyorum. Hikmet o gün okula gelmiş ve çantasını sıraya bırakıp çıkmıştı derslere girmiyordu. Herkes defter tutmaya başlamıştı ama Hikmet geri kalıyordu. Son derslere doğru giriyorduk kapı çaldı ve Hikmet sınıfa girdi, öğretmenden izin alıp yerine oturdu ve kollarını bağlayarak dersi dinler gibi yaptı. Hikmete kafayı takmıştım, çocuk kimseyle konuşmuyor ve defter tutmuyordu umursamaz bir tavrı vardı. Okul bitti herkes çıkıyor, ben bütün saflığımla gidip Hikmete bugün ki konuları kaçırdıysa defterleri verebileceğimi söyledim. Hikmet tok sesiyle teşekkür ederim Sinan arkadaş ama gerek yok derslerim şuana kadar hep çok iyiydi gibilerinden bir şey söyledi ben de tamam peki madem diyip eve döndüm. -
5.
+33 -1Arkadaşlar dinleyen 3-5 kişi kaldı sanırsam. Hikayeyi yazarken hem aklımda kalan detayları ve olayları hatırlamakla kafa patlatıyorum hem de internet kesintisiyle mücadele ediyorum. Zaten Gezi Direnişinde yaşadıklarımı yazsam ayrı bir hikaye ortaya çıkar lütfen kusura bakmayın. Ama yine de dinleyen ve özelden istekle mesaj atan arkadaşlar için Gezide yaşadığım en çarpıcı olayları kısaca aktarmak istiyorum;Tümünü Göster
• Polis müdahelesi sonucu Hikmetin babasının bileği çatladı ve 1 ay alçıda kalarak işe gidemedi.
• Polis müdahelesi sonucu gözümün önünde bayılan insanlar oldu
• Polis dayağından ben de nasibimi aldım fakat yediğimiz dayaklar öfkeye evrilip üzerlerine yağdı
• Gözaltına alındım, ailem gelip aldı fakat daha sonra tekrardan direnişe koştum
• Hikmetin midesine plastik mermi isabet etti ve yaralandı
• Bizlere protestolar sırasında saldıran faşist bir kitle oldu fakat sert bir şekilde püskürttük
• MHP'nin parti logosu olan üç hilal bulunan bir pankartla küçük bir grup alana girdi fakat kısa sürede destek amaçlı geldikleri anlaşılarak kimsenin kılına zarar verilmedi
• Antikapitalist Müslümanlar isimli sol örgüt ve orada bulunan Müslümanlar, direnişin Cuma günlerinde alanda namaz kıldı ve ateistler tarafından polis müdahelesine karşı etten duvar örüldü
• Direniş devam ederken ilkerde dahil olmak üzere yüzlerce kişi TKP'ye katılmak için başvuruda bulundu
• Berkin'in ölümü sonrası hayatımda ilk defa Hikmeti ağlarken gördüm
• Hikmetle, TKP'nin sloganı olan Boyun Eğme yazılı yüzlerce t-shirt'ü 5 lira gibi ucuz bir fiyattan park içerisinde sattık
• Kurduğumuz çadırlar, ücretsiz kitap dağıttımız kütüphane, ücretsiz yemek dağıttığımız yemekhane ve Gezi Parkına astığımız onlarca pankart polis tarafından imha edildi
• Taksim üzerinde ki AKM işgal edildi ve üzerine ilk olarak TKP'nin Boyun Eğme yazılı pankartı ardından neredeyse bütün sol örgütlerin hazırladıkları pankartlar, Türkiye Bayrağı ve Mustafa Kemal'in fotoğrafı asıldı. O manzarayı canlı canlı gördüğüm için çok mutluyum https://muziktekalmaz.fil...board_img_6220.jpg?w=1200
• NTV arabası gözümüzün önünde ele geçirildi üzerinde komünistlerce modifiye çalışması yapıldı https://zete.com/wp-conte...oads/2015/05/gezi-NTV.jpg
• Olayların bitiminde Gazdanadam Festivali yapıldı ve binlerce Kemalistler, Komünistler, Taraftar grupları ve örgütsüz muhalif vatandaşlar bir araya geldi. En çarpıcı kısım kapanışa doğru büyük bir kalabalıkla söylenen Gündoğdu Marşıydı. https://www.youtube.com/watch?v=vbM2j3LmipM -
-
1.
+1 -515 inde bir fidan huur çocuğu berkin Elvan
-
1.
-
6.
+35 -4Okula başlayacağım ilk gün gelmişti ve ben çok heyecanlıydım. Babam yine gelmek istedi beni okula bırakmak için ama ben istemedim ergenliğin verdiği tavırlarla utanıyordum. Okulun bahçesi ilk girdiğimde dev gibi gelmişti bana, biraz bakındıktan sonra okula girdim ve 9-B şubesini aradım. Herkeste bir heyecan ve kendini kanıtlama çabası vardı. Sınıfı buldum ve kapı dibinin ikinci sırasına oturdum. Bir kaç dakika sonra sınıf yavaş yavaş dolmaya başladı ve yanıma ilker oturdu. ilker kumral saçlı, yeşil gözlü, Arnavutluk göçmeni bir çocuktu. Biraz konuşup ilkerle tanıştıktan sonra işemek için tuvalete gittim. Tuvalete girdiğimde ağır bir sigara kokusu vardı, ilk gördüğümde çok şaşırmıştım ve biraz da korkmuştum, o yaşta sigara kullanmıyordum ve alışık değildim böyle bir manzaraya. Tuvalet kabinine girdim ve leş gibi sigara kokusu içinde işedim. Pantolonumu iliklerken arkamı döndüm ve kapıda kırmızı bir tahta kalemiyle yazılmış Patron-Ağa Devletini Yıkacağız Halk iktidarını Kuracağız! yazılamasını gördüm. Anlamayıp fazla takmamıştım, çıktım tuvaletten tekrar sınıfa girdim ve oturdum.
-
7.
+32 -5Perşembe günüydü, hava biraz esiyor ve hafif kararmıştı. Ben bütün gün ilkerin başını patlatarak onu da yürüyüşe ikna etmiştim ama ilker baya baya korkuyordu bu çok belli oluyordu. Sınıftan çıkarken ben Hikmetin yanına gidip bizimde gelmek istediğimizi söylediğimde Hikmetin bir gülümsemesi vardı ki ilkerle hala birbirimize hatırlatır o gülümsemeyi anarız. Bizimle birlikte bizim sınıftan bir kişi daha geliyordu, toplam 4 kişi çıkmıştık sınıftan. Herkes çıktıktan sonra Hikmet bizi kantinin olduğu alt kata indirdi ve kantinin önünde beklemeye başladık, Hikmet telefonla birilerini arıyordu. Ben heyecandan altıma işeyecek şekilde sessiz sessiz düşünüyordum, ya polis gelirse? ailem öğrense ne der acaba? gibilerinden. Yaklaşık 5 dakika sonra uzun koridorun karşısından 15-20 kişilik bir kalabalık geldi yanımıza. Çoğunun üstünde yeşil ve lacivert parkalar vardı ve bizden yaşça büyük sınıflardandı. Kızıl saçlı bir kız yanıma yaklaşıp elini uzattı ve merhaba yoldaş dedi. Elini sıkıp merhaba dedim sesim titreyerek. O gün hayatımın ilklerini yaşıyordum...
Okuldan çıkarken merdivenlerde müdür bizi gördü ve ters ters bakarak nereye böyle çocuklar? dedi. O kadar kişi arasından çıt ses çıkmadı biz de ilkerle bir şey söylemeyip devam ettik. Okulun bahçesine geldiğimizde Hikmet hızlı adımlarla dışarıya bakan tellere doğru gidip birinden bir şeyler aldı. Ardından kalabalıktan bir kişi Hikmetin yanına giderek dışarıdan aldıkları pankartı alıp iki tahta sopaya taktılar. Kırmızı bir pankartın üzerinde sarı renkle Sermayeye Verecek Paramız Yok! yazıyordu. Hikmet ve arkadaşı bahçenin müdürün odasına bakan kısmına gidip pankartı açtılar, tam o anda önümden bir ses yükseldi Hırsızlardan Hesabı Komünistler Soracak! ilkerle biz birbirimize bakarak sürü pgibolojisiyle yumruklarımızı havaya kaldırıp sloganı haykırmaya başladık. Bacaklarımın titrediğini hatırlıyorum, bize birden tuhaf bir cesaret gelmişti sanki bütün gücümüzle bağırıyorduk, bir ara ilkere baktığımda onun bağırmaktan kısılan gözleri aklımdan çıkmayacak manzaralardan diğeriydi...
Arkadaşlar küçük bir işim var gelince devam edicem. -
-
1.
+2 -10Pühhh rezil huur çocuğu komünistler. Senin ananı ayrı hikmetin bacısını ayrı ayrı gibeyim.
-
2.
+2Milliyetçiyim ama her görüşe saygım var amk komünisti seni
-
1.
-
8.
+29 -2Cumartesi günü ilkerle MSN'den konuştuk, ilker gelmeyecekti. (ilker'in örgütlenme korkusunu 3 sene boyunca Gezi Direnişine kadar adam akıllı kıramadık zaten) Bütün çabalarıma rağmen getiremediğim ilker bana Hikmet'ten çekindiğini ve fazla konuşmamam gerektiğini de söylemişti. O akşam tüplü bilgisayarımda sosyalizmin ve komünizmin ne olduğunu öğrenmek için internette gezip duruyordum ama Deniz Gezmiş fotoğrafları ve orak çekiç bayraklarından başka bir şey göremeyerek başa sarıyordum derken MSN'in o mesaj bildirim sesi geldi, sağ altta 144p TKP logosunu görünce hemen mesajı açtım ve Hikmet ile yaklaşık bir saat kadar konuşup o NHKM'nin tam olarak nerede olduğunu öğrendikten sonra yattım ve gece boyu yatakta kızıl düşler kurdum. Hikmet bana kendini, ailesini ve saçma sapan Knight Online anılarını anlatıyordu. Hikmetin Alevi olduğunu o gün öğrenmiştim...
Sabah erkenden kalktığımda kahvaltımı edip babamın bıraktığı emek kokan o bir kaç kuruş harçlığı alıp Kadıköy'e gittim. Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nin önünde taşlık duvarların önünde Hikmet sigara içiyordu, Hikmetin sigara içtiğini de o gün öğrenmiştim. içeri girdiğimizde 5-6 kişi bizi karşıladı ve bana kahve ikram ettiler. Yaklaşık bir saat konuştuktan sonra Hikmet bana bir kitap hediye etti, bu kitabı okuduğum taktirde ideolojinin temelini ve kapitalizmin nasıl bir sistem olduğunu kavrayacağımı söyledi. 30 yaşlarında bir kadın ise bana bu işin çocuk oyuncağı olmadığını ve her şeyi öğrendikten sonra mücadeleye hazır olup olmayacağıma benim karar vereceğimi söyledi gayet nazik bir şekilde. Benim ise gözüme içeride ki Che Guevara, Deniz Gezmiş, Nazım Hikmet gibi komünistlerin tabloları çarptı. Che Guevara ve Deniz Gezmişi az çok tanıyordum fakat hepsini, her şeyi öğrenmek istiyordum... -
-
1.
-4Deniz geymis
-
1.
-
9.
+30 -4Sınıfa döndüğümde ilkerin yanına geçtim oturdum. Çok değişik tipler vardı, etek boyunu kısaltan ergen kızlardan tut tespih çeken jöleli modellere kadar ergenle dört duvarın içinde tıkılmıştım. 5-10 dakika sonra bir öğretmen sınıfa girip kendini tanıttı. Herkes sırayla ayağa kalkıp ismini, soyismini, memleketlerini ve ileride ne olmak istediklerini söyleyip oturuyordu. Bize göre sol tarafta kalan sıradan gür bir ses yükseldi ismim Hikmet, Soyadım (soyadını söylemeyeceğim kusura bakmayın), Yozgatlıyım, Sendikacı olmak istiyorum. ilker bana sendikacılığın ne olduğunu sorarak gülmüştü, ben de bilmiyordum.
Hikmetin bizim sınıfta olduğunu o gün öğrenmiştim. Hikmet havanın gayet sıcak olmasına rağmen üstündeki parkasını çıkarmamıştı. Bütün gün bu şekilde rutin olarak geçti ve evlere dağıldık... -
10.
+27 -11 Mayıs gününü anlatmayacağım arkadaşlar pek dinleyen kalmadı sanırsam. Dinleyenler için kısaca güzel ve şen şakrak geçti yürüyüş, o sene biz pankart falan hazırlamamıştık ama diğer ilçelerden Solcu Liselilerin hazırladıkları güzel pankartlar vardı, biz de aldık TKP flamalarımızı yürüdük o gün Hikmetle. Parti baya iyi hazırlanmıştı hatta bir oyuncu da vardı o gün kortejde ama ismini unuttum arkadaşlar "Öyle Bir Geçer Zaman Ki" dizisinde Soner isimli bir karakter vardı onun uşağı rolünde oynuyordu ismini bulursam yazarım editle. izlemek isteyen arkadaşlar için o seneki bizim korteji buldum oradan izleyebilirler. Her ne kadar anonim kalmaya çok dikkat etsem de kısacık bir yerde Hikmetle ben de gözüküyoruz videoda...
https://youtu.be/SZgRyCFvRrI -
11.
+25Hikmeti aradım ve hikayeden bahsettim, şuan aramızda ve hikayeyi okuyor arkadaşlar. Ayrıca rica ediyorum lütfen özelden numaralarımızı ve sosyal medya adreslerimizi ısrarla istemeyin. He bir de hikayeyi devamlı olarak okuyan ve bazı destekçi arkadaşlar var, nickleri bir kağıda yazdım ve onları da hikaye sonunda unutmayacağım, o sıkı takipçi arkadaşların aralarından bir kişiye Gezi Direnişinde sattığımız "Boyun Eğme" t-shirtlerinden birini yollamayı da düşünüyoruz.
-
-
1.
0Rez bekliyoruz biraz hızlı
-
2.
0Rez qnq
-
1.
-
12.
+25O gün eve gittiğimde MSN'den Hikmet bana okulda bir cemaat yapılanması olduğunu ve ismine abiler dendiğini falan anlatmıştı. Hararetli hararetli anlatırken bir ara yazmaktan bunalmış olacak ki bana ses göndermeye başlamıştı. Okulumuzda bu tarikatlara geçit vermeyeceğiz diyordu bağıra bağıra. Ben de ailem duymasın diye sesi kısıp öyle dinliyordum Hikmeti. Hikmetin o kalın ergen sesini dinlerken bir yandan gülüyordum ama içimde bir heyecan, korku ve adrenalin yaşanıyordu...
Ertesi gün okula gittiğimde Hikmet ve yanında ki bizden yaşça büyük olduğu anlaşılan iki öğrenci benimle selamlaştı ve yürümeye başladık. Bizim sınıf ilk kattaydı fakat Hikmetler ikinci kata doğru çıkmaya başladılar. Bir sınıfa girdik ve Hikmetin arkadaşlarından biri tahtaya beyaz tebeşirle Karanlığa Faşizme Şeriata Geçit Yok! yazdı ve çıktık. Daha sonra Hikmet bana o sınıfta dün bizim sınıfa gelen gözlüklü çocuğun okuduğunu ve o çocuğun okula bizzat cemaat tarafından öğrenci alımı için görevlendirildiğini söyledi. Yazıyı yazan şişman, gözlüklü, sarışın ve bizden yaşça büyük olan çocuk isminin Yasin olduğunu söyleyerek benimle tanıştı, biraz konuştuk bana bu sene üniversiteye hazırlandığını söyledi ve bir daha okulda herhangi biri cemaat propagandası yaptıkları anda solcu gençler olarak cezalandıracaklarını söyledi. Yasin'in bileğinde bir Mustafa Kemal Atatürk imzası görmüştüm ve komünist olması beni şaşırtmıştı. Aynı zamanda Yasin belki de okulda ki en kültürlü öğrenciydi ve kendisi ile daha sonra çok sıkı birer yoldaş olduk. -
-
1.
+2 -1Yaz yoldas yaz sardi.
-
1.
-
13.
+26 -1Komünizme yeni yeni yönelen bazı öğrenciler tanışmak için aramıza geliyordu. Biz aramıza alırken kimsenin dinini, cinsiyetini ve etnik süzgeçten geçirmezdik. ibrahim isimli bir genç gelmişti, esmer, uzun boylu ve yanlış hatırlamıyorsam Vanlıydı. Biz sabahları kampüsün kafesinde buluşur kahvaltı eder ve gündemden sohbetler ederdik. ibrahim bir kaç gün yanımızda sessiz sessiz takıldı fakat bir vakitten sonra sürekli Kürt Hareketini övmeye ve Kürt halkının özgürlüğü için savaştıklarını iddia ediyordu. Biz ibrahime Kürt sorununu zaten tanıdığımızı fakat PKK ve yapılanmalarının sosyalist çizgiden uzun süre önce ayrıldığını, milliyetçi ve emperyalist güçlerden beslendiğini, geçmişte Dev-Yol gibi sol örgütlerden insanları katlettiğini, eylemlerinde suçu olmayan insanları katlettiğini ve böyle bir kuruluşun sosyalist olmasının imkanı olmadığını anlatmaya çalıştık. Bizim ilgilendiğimiz hareketin Kürt değil işçi sınıfı hareketi olduğunu fakat Kürt halkına kesinlikle herhangi bir kinimizin olmadığını hatta antifaşist olduğumuzu da (trajikomik değil mi?) belirttik. Fakat ibrahim bizleri faşistlikle suçlayarak aramızdan ayrıldı. Giderken Buse yoldaş "hadi ilerle ulan faşiiist" diyerek bizleri güldürmüştü...
Daha sonra Oktay bana ibrahim'in Twitter hesabını gösterdiğinde YPG, PKK ve YDG-H gibi örgütlerin fotoğraflarını ve Kürt milletini öven paylaşımlarını görmüştüm, aramızdan Kürtçü bir faşist ayrılmıştı/temizlenmişti...
Edit: Yarın devam edicem bir işim çıktı dinleyen arkadaşlar varsa rez alıp bekleyebilirler. iyi akşamlar. -
-
1.
0Devam devam
-
1.
-
14.
+27 -4Bu olayın sonrasında eve gittiğimde ruh gibiydim kimseyle konuşmadım ve sürekli düşünüyordum. Eve her geldiğimde MSN'e girerdim ama o gün bilgisayarı dahi açmadım. Ertesi gün okula gitsem mi gitmesem mi diye çokça düşündükten sonra gitmeye karar verdim. ilker o gün okula gelmemişti, Recep ve Aleyna sürekli dün neler olduğunu soruyordu, okula polisin geldiğini ve olanlardan haberleri olup olmadığını bilmediğim için hiç bir şey söylemiyordum ve sürekli lafı değiştirmeye çalışıyordum. 2-3 dakika sonra yanıma Hikmet geldi ilkerin sırasının yanına çantasını koydu. Merhaba Sinan arkadaş dedi. Recep ve Aleyna birbirine ağızları açık bir şekilde bakıyorlardı çok şaşırmışlardı. Hikmet fazla konuşmazdı sessiz ve olgun bir çocuktu, fakat her zaman gözlerinde asi bir bakış vardı. Hikmet yanıma oturunca Recep ve Aleyna önüne döndü. Hikmet çantasından Sabahattin Ali'nin içimizdeki Şeytan eserini çıkartıp okumaya başladı sanki dün hiç bir şey yaşanmamış gibi oturup kitabını okuyordu, oysaki ben ondan bir şeyler söylemesini bekliyordum. Hikmet ile ne kadar konuşmak istesemde o gün boyunca hiç konuşamadık, ta ki son derse kadar...
Hikmet bana O yanında oturan arkadaşını alıp bu hafta sonu bizimle tanışmak ister misin Sinan arkadaş? demişti. Bana yine o lanet heyecan gelmişti, Olur ya düşünürüz biz ilkerle falan demiştim sakin olduğumu hissettirmek için. Hikmet gülümseyerek bana telefon numaramı vermek istediğimi sordu ben ise utana sıkıla Benim telefonum yok diyerek MSN adresimi verdim. Hikmet Baban ne meslek ile uğraşır? diye sordu. Ben ise aklıma dağıtılan bildiride ki yazanlar geldiği için utanmadan tornacı dedim heyecanla, Hikmet o an dudaklarını ısırdı, nefesini derince çekerek göğsünü kabarttı ve O boynunu eğme sakın Sinan arkadaş, bir gün güneş babana, babalarımıza, bütün proletaryaya doğacak demişti. Proletaryanın ne olduğunu bile soramamıştım utancımdan Hikmet yoldaşa, o yaşından beri belliymiş gerçek bir devrimci olacağı... -
-
1.
+1Hikmet reyiz vur de vuralım!;!!!1
-
2.
+1 -3Hızlı yoldaş
-
1.
-
15.
+22Gezi Direnişi yüzünden okuldan karneyi almaya bile gidememiştik, benim karnemi babam almıştı. Müdüre de benim Kırklareline köye gittiğimi falan söylemiş. LYS sınavında olaylar devam ediyordu ve benim kafam hep Gezideydi, zaten fazla da çalışmamıştım ama YGSden sağlam puan almıştım ona güveniyordum. Sonuçlar açıklandığında ben istediğim üniversiteyi ve bölümü kazanamamıştım ama Hikmet Ankarada kazanmıştı...
Sene 2014 gayet rutin bir şekilde geçti, köpek gibi ders çalışıyordum ve politikaya fazla zaman ayıramıyordum. Arada Yasin ve ilkerle parti binasına falan giderdik ama Hikmet gibi sohbet edemezdim onlarla, Hikmetle aramda sıkı bir bağ oluşmuştu ama bu bağı mesafeler gevsetmişti. Ama sosyal medyadan iletişimi kesmemiştik ve bazen istanbul'a gelirdi, bir kaç günümüz olduğu için siyasete el sürmez gezer tozardık. Bir kızla yakınlaşmaya falan başlamış Hikmet üniversitede onu anlatıyordu, baya baya da entelektüel bir tarzı olmuştu, kulağında küpeler, kıvırcık saçlarını uzatmış, dövmeler falan yaptırmıştı fakat üstünde ki parka hala aynıydı onunla bütünleşmiş gibiydi Hikmet. Mücadeleye de hala devam ediyormuş faşistlere soda şişesi fırlattığını falan söyleyip gülüyordu...
Ben ise o sene istediğim üniversiteyi istanbul'da kazanmıştım ve önümde güzel mücadele ve aksiyon içeren bir yıl vardı.
Sene 2015 ben üniversitedeyim... -
16.
+23 -1Eve gittiğimde tıpkı dolmuşta yaptığım gibi evde de Hikmetin verdiği kitabı saklıyordum. Odama gidip kapıyı kitledim ve oturup kitabı okumaya başladım. Kitap çoğu sosyalistin başlangıç kitabı olan Leo Huberman'ın Sosyalizmin Alfabesi isimli kısa ama öz eseriydi. Anlayamadığım kavramlar karşıma çıkıyordu, anlamlarını internet yardımıyla öğrenip okumaya devam ediyordum. Zaten kitabı bilgisayar açık olarak bitirmiştim. Kitabı okurken kafamda bir şeyler yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı, muhtemelen babamın bir torna işçisi olmasından kaynaklanacak ki kitabı okurken burjuvaziye karşı içimde bir nefret ve hırs büyüyordu. Kitabı 4-5 saatte bitirmiştim o gün. Beynimin biraz yandığını fakat sınıf mücadelesini de az çok kavradığımı hissediyordum. Kitap biter bitmez hemen Hikmete mesaj atmıştım ama o gün hiç cevap gelmemişti...
Sabah uyanıp kahvaltı ettim ve dişlerimi fırçaladım, okula gitmek için dolmuşa bindiğimde başımı dolmuşun cdıbına yaslayarak dışarı seyrettim. O 10 dakikalık yolculuk boyunca kapitalist sistemin oluşturduğu toplumu görmüştüm. Bir yerde inşaat işçileri ter içinde çalışıyor, hemen binanın altında 18 yaşlarında ki genç kızlar baba paralarıyla aldıkları cep telefonlarıyla mesajlaşıyor, bir kaç metre gittikten sonra sokağın ortasında bir dilenciyle karşılaşıyor, onun yanından takım elbiseleriyle geçen şık görünüşlü göbekli kel adamı görüyordum. Aslında kitaplara ihtiyacımın olmadığını, her şeyin canlı canlı gözümün önümde olduğunu görüyordum ve bütün eğitim yaşamımın sonunda bir kaç bin lira maaş ile çalışmak amacıyla okuluma, derin düşünceler içinde gidiyordum... -
-
1.
+4Aga bee efsane anlatmışsın amk sistemini devam devam devam
-
1.
-
17.
+23 -1O gün okula geldiğimde Hikmet ve bir kaç kişi ile selamlaşıp ilkerin yanına oturdum. Hikmet yeşil parkasının içinde yine bir şeyler ile meşgul görünüyordu. Bir arkadaşı ile biraz hararetli hararetli konuştuktan sonra dışarı çıktılar. Recep, Hikmet gidince bana dönüp Ne ulan o yoksa bu Allahsızlarla mı takılıyorsun gibisinden bir şey dedi. Ben durup düşündüm ama Allahsızlık ne alakaydı ki? Henüz ne diyalektik materyalizmi ne de herhangi bir felsefe kitabı okumamıştım. Komünist bir insanın her zaman okuması gerektiğini söylemişlerdi Kadıköy'de önceki gün, bu sözün ne kadar haklı olduğunu o an anlamıştım. Recebe bir şey demedim ve ilkerle konuştuk biraz, dün neler olduğunu ve okuduğum kitabı falan anlattım. Aleyna ile Recepte o aralar biraz yakınlaşıyordu arkadaşlar bunun politik bir anlamı yok ama detay olsun diye ekliyorum. Bu arada bizimkiler tuvaletlerde yazılamalar falan yapıyordu, ben de gidip kurşun kalemle bir özentilikle Oç dexer yazmıştım. Hikmetle de ilkerle de aramı iyi tutuyordum okulda. Aleyna ve Recep ile de konuşurduk ama Recebe karşı içten içe bir sinir besliyordum.
Bir gün sınıfımıza gözlüklü, beyaz tenli, alnında büyük bir ben olan bir çocuk girdi. Çocuk bizden büyük gözüküyordu ve daha önce hiç görmemiştim. Bizim yanımıza gelip selamün aleyküm dedikten sonra bizi bir eve çağırdı, iddia ettiğine göre bu evde ücretsiz ders veriyorlar ve halı saha etkinlikleri falan düzenliyorlarmış. Bizden bir geri dönüş olmadı ama Recep biraz sıcak bakıp çocukla tokalaştı, hatta çocuk gidince Beyler ne düşünüyorsunuz gider miyiz olum bedava diyor lan gibisinden konuşmuştu... -
-
1.
+10Recep kesin akpli amk
-
-
1.
+4aynen kesin akpli amk
-
1.
-
1.
-
18.
+22Cuma günü eve giderken ideoloji hakkında hiç bir teorik bilgim olmamasına rağmen kendimi komünist gibi hissediyor, ve ergenlik çağının verdiği heyecanla Hikmetin parkasının tam olarak aynısından almak istiyordum, sanırım komünizm hayaleti bu sefer benim etrafımda dolaşıyordu...
Eve geldiğimde annem ve babam çok soğuk davranıyorlardı, perşembe gün ki eylem olayını öğrenmelerinden korkarak odama geçtim. Bu arada ailem Kemalist, fazla muhafazakar olmayan, laik ve seküler bir aileydi anlayacağınız tipik bir CHPli aileye sahiptim. Fakat marksizme hangi gözle baktıklarını ya da komünizm hakkında ne bildiklerini kestiremiyordum. Akşam yemeğini yedikten sonra ilk işim MSN'e girmek oldu, Hikmetten istek gelmişti, hemen ekledim tabii. Hikmetin MSN fotoğrafı TKP logosuydu ama 144p piksel piksel bir çark çekiçti o logo. Çevrimiçi değildi Hikmet, çevrimiçi olana kadar bekledim ve bir yarım saat kadar sonra girdi MSN'e. Ben hemen mesaj attım Slm Hikmet iyi aksamlar diye (o mesajı Hikmetle çok iyi hatırlıyoruz ve hala gülüyoruz.) Hikmetle biraz havadan sudan konuştuktan sonra Hikmet, ilker ve beni tanışmak için Pazar günü Kadıköy'de ki Nazım Hikmet Kültür Merkezine çağırmıştı. ilk başta çok düşünsem de ergenlik ateşiyle oraya gitmeyi çok istiyordum. Bize sürprizinin olduğunu falan da söyleyince hemen ilkere mesaj attım. ilker siyasetten korksa bile ben bu ideolojiyi öğrenmek ve ciddi ciddi bir komünist olmak istiyordum, pazar günü oraya gidecektim... -
-
1.
0Goruslere saygimiz var devam et kardesim kufur edenleri gibleme
-
2.
0Devam yoldaş seri
-
1.
-
19.
+20Bugün ki son partı yazıp yatıcam yarın devam ederim arkadaşlar...
1 Mayıstan sonra partiden hız kesmeden 6 Mayıs için üç fidanı anma yürüyüşünü duyduk. Okulda bir gün öğretmenlerden gizli gizli bildiri çalışmaları yapmıştık, geçen seneden bizi tanıyan öğrenciler bizleri şikayet etmiyordu, dokuzuncu sınıflarsa Hikmete sakallardan dolayı Abi diye hitap ediyordu. Dağıttığımız bildirilerden sadece iki çocuk geri dönmüştü ki biri bizim sınıftan Furkandı zaten. Nazım Hikmet Kültür Merkezinden Metin Abi bizi çağırdı stand kurucaklarmış bizim müsait olup olmadığımızı sordu bize kabul ettik atladık gittik. Bize birer ince TKP üstlüğü, bir stand, yüzlerce bildiri ve yanımıza biri kız 4 kişiyi verdiler, biz Kadıköy sahilin oraya standı taşıya taşıya gidiyoruz yoldan geçenler bizim üstümüzde ki koca koca çark çekiç logolarını ve Hikmetin o havada üstünden çıkarmadığı yeşil parasını görünce bize tuhaf tuhaf bakıyordu. Standımızı kurduk ve yoldan geçenlere bildiri dağıtmaya başladık, aklımdan çıkmayan bir ayrıntı yoldan geçen 40 yaşlarında kapalı bir kadının biraz durup bize "teröristler" demesiydi. O gün o olaya çok gülmüştük. Hikmet kendini tutamayıp sahil boyu yürümeye başladı ve bankta oturanlara bile bildiri dağıtmaya başladı. Dağıttığımız bildirileri neredeyse herkes alıyordu ve bizimle konuşuyordu, yaşlı bir amca "komünistler hala var mı yavrum" diye sormuştu ve yanımdaki fazla tanımadığım yoldaşım "dün vardık bugün varız yarın da var olacağız amcacım" demişti bu da aklımda kalan bir diğer detaydı...
5 Mayıs akşamı okuldan eve geldiğimde facebook hesabımı açtım ve Hikmetin mesajını gördüm ve aynen bunu yazmıştı Hikmet "Yoldaş yarın Abimde bizle geliyor lan"... -
-
1.
0Güzel yoldaş kesme sakın yarıda
-
1.
-
20.
+22 -2O yıl daha fazla politik bir olay olmadı. ilk yılı kavgasız atlatmıştık. He birde okuldan 1 Mayıs'a Hikmet ve bazı yoldaşlar gitmişti fakat ben aile baskısı ile katılamamıştım. Bir arkadaş Hikmetin o yaşta nasıl okulu örgütlediğini sormuş. Hikmet'in isteyipte yapamayacağı iş sanırım yoktur, devrimciliği de babasından öğrenmiştir. Babası bir Hikmet Kıvılcımlı hastası olduğu için çocuğun adını Hikmet koymuş. Babası ve ailesi çok iyi insanlardır Hikmetin. Okmeydanın'da bir Alevi mahallesinde büyüdü Hikmet, evlerine ilk girdiğimde duvardaki Hz. Ali ve Mustafa Kemal tabloları beni çok şaşırtmıştı. Babası ayrı bir hikaye zaten Hikmetin, o da HKP'li. istanbul 1 Mayıs'ında tonton, tıknaz, esmer ve kırmızı bir HKP şapkası takmış birini görürseniz gidin oğlu Hikmeti sorun o babasıdır. ifşa etmiş gibi oldum böyle de neyse...Tümünü Göster
Şimdi Lise 2. sınıfa geçicem arkadaşlar, sene 2011, bu dönem daha sert ve atraksiyonlu geçmişti, aynı zamanda örgütlenmiştim...
Bu sene yine ilker ile oturuyordum ve Hikmet ile yaz tatilinde Nazım Hikmet Kültür Merkezinde çok kez vakit geçirmiştik. Ailem de artık ideolojime ve fikirlerime alışıyordu fakat annem bu durumdan biraz çekiniyordu. Yaz tatilinde epey kitap okumuştum ve artık teorik olarak daha sıkı bir liseliydim. Arada Hikmet, Kerem, Yasin ve ben buluşur TKP'nin parti binasına gider orada sohbet edip, Metin abi/yoldaştan sosyalizm tarihini öğrenirdik. Benim dikkatimi en çok Küba Devrimi çekiyordu. Okul başladığında Kerem yoldaş bana bu sene TKP'nin bir lise örgütlenmesi kuracağını söylemişti. Bende heyecanla beklemeye başlamıştım ki Hikmetten mesaj geldi, (O yıl ilk cep telefonumu almıştım).
Solcu Liseliler kuruldu Sinaaan!!!...
Hemen Solcu Liseliler'de örgütlenmiştim, okulun duvarlarına Solcu Liseliler, Gençlik Gelecek Gelecek Sosyalizm gibi yazılamalar yapıyorduk. Hatta bu yazılamalar yüzünden okul idaresiyle başım belaya bile girmişti fakat Müdür CHP'li ve özgürlükçü biriydi, fazla karışmazdı öğrenci hareketlerine. Derken YGS ve LYS sınavlarında Fethullahçı öğrencilerin şifre ile geçirildiği iddiası okulda ve medyada dönüp dolaşıyordu, bu bizi harekete geçirdi ve hızlı bir kararla Solcu Liseliler örgütünün aktif olduğu bütün okullara genel bir bildiri yayınladık. 15 Nisan 2011'de Taksim'de büyük bir liseli eylemi yapıcaktık...