/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 476.
    0
    bekliyoruz yoldaş
    ···
  2. 477.
    +11 -1
    Barikata doğru kol kola girmiş yürüyen tahminimce 50 kişi "Faşizme Karşı Omuz Omuza!" sloganıyla yürüyorduk. O an insanın içinde güçlü bir adrenalin duygusu oluyor ve sadece hedefi düşünüyorsunuz, ben en önde yanımda Zeki ve Oktay yoldaşla yürüyordum ve ÖGB barikatina karşı ilk çarpışanlardan olacaktım. Parkamın önünü kollarım kollara bağlıyken zar zor açmıştım, tam ÖGB tarafından kurulan etten duvara yaklaşmışken aramızda kadın yoldaşlarımızın olmasına rağmen barikatın arkasından taş, cam şişe ve bilimum küçük zarar verici maddeler atılmaya başlanmıştı. Tahminimce 100 kişilik ÖGB joplarını çıkartıp bize ve karşıda ki gruba saldırmaya başlamıştı, bir anda müthiş bir arbede yaşanmıştı, göz gözü görmüyordu ve çok kuvvetli bir uğultu etrafı sarmıştı, o an hemen 5-10 metre karşımda duran bir çember sakallıyıyla bir güvenlik görevlisi boğuşuyordu. Koşarak bütün gücümle çember sakallıya bir yumruk attım ve yere düştü. Yumruğu attıktan sonra sağ elimin parmaklarında bir zonklama oluşmuştu fakat o adrenalin ile pekte bir şey hissetmiyorsunuz derken güvenlik görevlisi sırtıma bir jop darbesi indirmişti. O an nefesim çok ani bir şekilde kesilip gözlerim kararmıştı fakat düşmemiştim, yerden kalkan çember sakallı yobaz suratıma bir yumruk atmıştı. Kendimi korumaya çalışırken 4-5 tane yoldaş bana vuran çember sakallıyı dövüp yerde tekmelemişlerdi, o yoldaşlık ruhu insana çok güzel bir duygu yaşatıyor arkadaşlar çok. Güvenlik görevlileri yerde ki çember sakallıyı tekmeleyen yoldaşlarıma vurmaya başlayınca nefesimin hala daraldığını hissetmeme rağmen güvenlik görevlilerine tekme tokat saldırmıştım. Okula çevik kuvvet ekiplerinin gelip yoğun biber gazıyla kalabalığa dalması sonucu hem olaylar bitmişti hem de okulda o gün ders işlenmeyip öğrenciler eve erken yollanmıştı...
    ···
  3. 478.
    0
    öyle bi anlatıyorsun ki arkadaş sanki ben de ordaydım. devam!
    ···
  4. 479.
    0
    Rezervasyon
    ···
  5. 480.
    0
    Dinlemedeyim yoldaş harika yazıyorsun
    ···
  6. 481.
    0
    Hangi lisedeydin acaba
    ···
  7. 482.
    0
    Rezervasyon
    ···
  8. 483.
    +10 -1
    O olaydan sonra bir daha okula mescit yapımı için bir imza kampanyası yapılmamıştı. Suratımda gözle görülebilir bir iz yoktu fakat sırtımda 1 ay boyunca morlukla gezmiştim, Oktayın ise dudağı patlamıştı. Sağ elimin orta parmağının ise attığım yumruğun etkisiyle kemiğinde bir soyulma ve küçük bir şişlik meydana gelmişti. Olaylardan sonra okulda bizlere destek veren öğrenciler gelip bizlere geçmiş olsun dileklerini sunmuşlardı, gelenlerin çoğu tipik CHPli Ulusalcı-Kemalist kızlardan oluşuyordu fakat o Türkçü çocukta bizimle çay içmeye gelenlerin aralarındaydı. Çocuk iki yan masada oturuyor ve ara sıra çaktırmadan bana bakıyordu, anlaşılan hala beni hatırlıyordu. Kalkıp yanına bir sandalye çekip "Merhaba arkadaş nasılsın?" diye sormuştum, "iyiyim siz nasılsınız?" diye karşılık vermişti. Çok kibar ve efendi bir çocuğa benziyordu, biraz konuşmuştuk ve bana isminin Erdem olduğunu söylemişti. "Dün bizim aramızda seni de gördüm Erdem, ne için solcularla yürüdün?" diye sorduğumda bana büyük bir Mustafa Kemal Atatürk hayranı olduğunu ve malum kişilerden nefret ettiğini söylemişti. Türkçülerin hepsini internette görmüştüm, bu çocuk canlı gördüğüm ilk Türkçüydü ve hepsi bana "ırkçı Kemalist" geliyordu, fakat çokta ironikti ki Nihal Atsızın ve manevi babası Rıza Nur denilen hastanın birer Kemalizm düşmanı olduğunu hatta bir çok kez Mustafa Kemal'i sert bir şekilde eleştirdiğini ya bilmiyorlardı ya da görmezden gelmeye çalışıyorlardı. Bunu dediği anda bu kokuşmuş gerici zihniyete karşı olan sadece bizim olmadığımızı anlamıştım, radikal islamcılar zamanında sadece komünistlere karşı ses çıkartabiliyordu çünkü hiç bir iktidar AKP iktidarı kadar Mustafa Kemal düşmanlığını meşrulaştırmamıştı, fakat şimdi siyasi doruklarını yaşadıkları için saldırılarını Mustafa Kemale kadar indirmişlerdi...
    Edit: Yarın devam edicem arkadaşlar, hikayeyi yazmaya başladığımdan beri gündemi pek takip edemiyor ve kitap okuyamıyorum. Bu gece onlarla ilgilenicem, hepinize iyi geceler...
    ···
    1. 1.
      0
      Atsızın Atatürk düşmanı olduğunu biyerinden sallama.
      ···
  9. 484.
    +3
    Senin için kaç gündür inciden çıkmıyorum kültür deposu adam iyi geceler
    ···
  10. 485.
    0
    iyi geceler arkadaş sabırsızlıkla bekliyoruz
    ···
  11. 486.
    -7
    Sizin gelmişinizi geçmişinizi gibiyim amk komünist sosyalistleri refarandumdan bi evet çıksın o zaman görün amk çapulcuları
    ···
    1. 1.
      0
      Ulan asil çapulcu sizsiniz
      ···
    2. 2.
      0
      Vallaha
      ···
  12. 487.
    0
    Bu okul nerde yoldaş hemen oraya kaydımı aldırcam
    ···
  13. 488.
    0
    Devam qnq heycanla okuyorun
    ···
  14. 489.
    0
    ilk yazmaya başladığın günden beri okuyorum yoldaş devam
    ···
  15. 490.
    +8
    Bazı arkadaşlar özelden Nihal Atsız ve Rıza Nurun Mustafa Kemal hakkında ısrarla iyi şeyler düşündüğü savunuyor. Bakın arkadaşlar, kitap okumaktan sakın korkmayın, okuyabildiginiz kadar okuyun ki her seferinde bir sosyalistin karşısına mahcup durumda kalmayın. Ben bir komünist olmama rağmen Türkiye Milliyetçilik tarihi hakkında da çok fazla kitap okudum. Nihal Atsız, "Z Vitamini" romanında üstü kapalı bir şekilde CHP, Kemalizm ve Mustafa Kemal'i sert ve alaycı bir dille eleştirmektedir. Aynı zamanda yazdığı bazı makalelerinde de eleştirdiğini de çok iyi hatırlıyorum. Övdüğü sözleri de mevcut lakin bu sözler sadece askeri yönünü destekler niteliktedir, siyasi yönetimini ve partisi CHPyi eleştirmiştir. Rıza Nur ise Atsızın manevi babasıdır ve hatratlarında Mustafa Kemal'e çok sert eleştirilerde bulunmuş ve bir takım kendince iddialar ortaya atmıştır. Teker teker yazmakla uğraşmıyorum dileyen araştırıp bizzat kendisi de öğrenebilir. Benim burada kimseye bir saygısızlığım olmadı, özelden aciz aciz küfür edip durmayın rica ediyorum. He birde ideolojiniz ne olursa olsun A olan durumu B olarak algılamaya kendinizi zorlamayın lütfen...
    ···
  16. 491.
    +9
    O sene bir kaç küçük olay daha yaşanmıştı fakat diğerleri kadar çarpıcı olaylar değildi, onları geçiyorum arkadaşlar. 2016 senesi bu şekilde sona ermişti. Yazın internetten bir kızla tanışıp, biraz yakınlaşıp, kısa bir süre sonra beraber olmaya başlamıştık. Benimle tanışırken politikayla pek ilgisi yoktu fakat laik bir ailede büyümüş, pek bilinçli olmasa da bir Kemalistti. Benimle beraber olduktan sonra benim ve hediye ettiğim kitaplar sayesinde o da Marksist-Leninist olmuştu. O yaz liseden ilker, Hikmet ve Yasin beraber tatile de gitmiştik. Yazı o tatille bitirmiştik. He bir de oradan ayrılmadan hemen önce Hikmet yanında getirdiği kırmızı spreyi bavuldan bizim şaşkın bakışlarımız içinde çıkarırken, yine boş durmayıp Erdek Ocaklar sahilinin yakınında bir duvara kırmızı spreyle "Tek Yol Devrim!" yazıp oraya hatıramızı bırakmıştı, yolunuz düşerse eğer hala duruyorsa sahilin orada bir duvarda o yazılamayı görürseniz Hikmeti anarsınız arkadaşlar...
    Sene 2017 ben üniversite üçüncü sınıftayım...
    ···
  17. 492.
    0
    Bitiyor lan :(
    ···
  18. 493.
    0
    vay be ne hikaye ne hayatmış. devdıbını bekliyoruz
    edit: arkadaş bir de çok özele girmezse hangi bölümde olduğunu sorabilir miyim? hatırladığım kadarıyla önceki partlarda yok
    ···
  19. 494.
    0
    Bitti mi yav
    ···
  20. 495.
    +9
    Bu sene üniversitede şuana kadar sadece Mülkiye'den ihraç edilen öğretmenler için bir eylem yapmıştık, onun haricinde KP tekrardan TKP ismini almıştı. istanbul'da büyük bir kongre yapıldı, kongre için iki gün önce Ankara'dan Hikmeti de alıp gelmiştim. Kongremiz, Haliç Kongre Merkezinde olacaktı. Dolmuşla Sütlüce'de inip oradan Haliç Kongre Merkezine doğru yürümüştük. Daha bahçeye girer girmez üzerinde ki üstlüklerde TKP logosu olan çark çekici gördüğüm iki tanımadığım yoldaş bana "Merhaba hoş geldin yoldaş" diyip gülümsemişlerdi, TKP'min logosunu tekrar yıllar sonra görünce ciddi anlamda mutlu hissetmiştim. Biraz daha yürüdükten sonra bahçede bir yoldaş Hikmetle benim üzerimi aramıştı, oysa ki içeriye girerken x-ray ile taranıyorduk fakat bizimkiler​ güvenliği epey yüksek tutuyorlardı. Hikmetle içeri girdiğimizde "Boyun Eğme" t-shirtleri ve kitaplar satılıyordu, Hikmetle birbirimize bakıp Gezi günlerini hatırlayıp gülümsemiştik. Daha sonra bizlere ismimizin yazılı olduğu birer yaka kağıdı ve Parti'nin yöneticileri için oylama yapılması için kırmızı bir karton verilmişti. (Orada dağıtılan yaka kağıdımı saklıyorum bu arada.) içeri nihayet girmiştik fakat hiç yer bulamamıştık, sahnede canlı olarak "El Pueblo Unido" çalıyordu ve içeride çok hoş bir ortam vardı. En arkalardan iki boş yer bulunca hemen oturmuştuk, biraz oturduktan sonra "Enternasyonal Marşı" ile kongre başlamıştı. Yunanistan ve Küba Komünist Partilerinden iki yetkili, Kemal Okuyan, Aydemir Güler, Enver Aysever, Berkin Elvan'ın babası ve daha niceleri o gün orada bizlerle beraberdi. Biz komünistlerin hepsinde bir slogan atma isteği vardır, o an içteki düşünceleri dışa vurmanın en güzel yolu kitleyle atılan sloganlardı. Kongremizde bile bol bol slogan atmıştık, 3500 kişi ile Hikmetle beraber yıllar sonra slogan atmıştık...
    Kongremiz bitmişti ve aklımızda kalan en etkili konuşmayı Kemal Okuyan yapmıştı;

    Bir komünist partisi ne işe yarar? Yayın çıkarır, toplantı yapar, bildiri dağıtır, miting düzenler, örgütlenir, açıklama yapar, kongre toplar, seçime girer, haklar ve özgürlükler için mücadele verir. Bu nedir? Binlerce, on binlerce, milyonlarca sayfa evrak, yazı, günler, haftalar, aylar boyu toplantı, on binlerce top kırmızı kumaş ve ileride anlatacağımız anılar…
    Hayır! Bu bir komünist partiyi tarif etmez.
    Komünist parti, kapitalist düzenin devrilmesine odaklanan, o işleme ebelik, öncülük edecek, kolaylaştıracak partidir.
    Toplantılar, bildiriler, gösteriler, yayınlar bunun içindir. Her şey bunun içindir...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Videosu vardi izlemistim
      ···