-
426.
0Devam devam qnq
-
427.
+9Öğretmenimiz okuldan atılmamak için mahkemeye kadar gitmiş ve en sonunda zafer direnenlerin olmuştu, öğretmenimiz okulda kalmıştı...
Bir ay herhangi bir sorun yaşanmamıştı, Hikmet beni arayıp Ankara'ya çağırıyordu, benimle birlikte istanbul'a geri döneceğini ve ailesinin yanına gideceğini söylüyordu. Bir Cuma gecesi otobüse atlayıp Ankara'ya gitmiştim, iki gün orada kalıp Hikmetin yoldaşlarının bazılarıyla da tanışmıştım. Ardından beraber istanbul'a gelmiştik ve Hikmeti evine Okmeydanına bırakmıştım. Okmeydanında değişik bir olayda olmuştu onu da anlatıyım, Hikmetin evine yarım uğrayıp babası ve Mahir Abiyle görüşmüştüm, akşama doğru tek başıma eve dönerken beni sokağın köşesinde üç çocuk çevirmişti. 15-16 yaşlarında olan bu genç arkadaşlar yaşça büyük olan bana kim olduğumu ve mahallelerinde ne aradığımı soruyorlardı. Ben bir şey yapmadan gülümseyip Hikmetin arkadaşı olduğumu söylemiştim, çocuklardan biri belinde ki küçük silahı çıkartıp bir eliyle saklayarak ters bir şekilde "Neye gülüyorsun lan sen Hikmet kim oğlum?" gibisinden bir şey söylemişti, Hikmeti tanımıyorlardı. Ben silahı görmeden önce gayet sakindim fakat silahı görünce biraz beklemelerini ve Hikmeti arayacağımı söylemiştim. Hikmetin gelmesini beklerken çocuklara benim de sosyalist olduğumu söylüyordum, tam çocuklarla olumlu olumlu konuşmaya başlamışken Mahir Abi ve Hikmet yanımıza gelmişti, Mahir Abi bana silah çekmiş olan çocuğa çok sert bir tokat atarak çocukları yollamıştı. Mahir Abiyi tanıyor olmalılardı ki hiç bir şey demeden hızlı hızlı gitmişlerdi, Mahir Abi çocukların uyuşturucu satıcılarına karşı nöbet tuttuklarını ama ergenliklerinden dolayı biraz heyecanlı olduklarını söyleyip benden onlar adına özür dilemişti. Ardından benim onca ısrarıma rağmen dolmuşa kadar benimle gelmişlerdi. -
-
1.
0Biraz hızlı yoldaş
-
1.
-
428.
+1O çocuklar garanti cephelidir yoldaş silahlı ve uyuşturucu nöbeti tutuyorsa devam et merakla dinliyorum
-
429.
0güzel bir bölümdü. devam arkadaş beklemedeyiz.
-
430.
0Rezerve
-
431.
0Devam yoldaş özele bakar mısın
-
432.
0ilk günden beri devam rez
-
433.
-6Özet gecin
-
434.
0Rez okuyorum
-
435.
+12Okulda bir süre sessizlik yaşanmıştı, Orhan, Oktay ve ben kütüphanede takılmaya başlamıştık. Fakat kütüphanede Marx ve Engels'in 20. Yüzyılı tepetaklak edip dünyayı sarsan eserleri bulunmuyordu, oysa ki okunan her Komünist Manifesto okuyan kişiyi kapitalizme karşı bilinçlendirip marksizmin bilimsel ideolojisine aşık ettirebilirdi. Orhan bunun üzerine bir şey yapılmasını söylemişti ve yoldaşları toplanmıştık, konu hakkında oturup konuşup tartıştıktan sonra rektörlüğe gidip bizlerin gönüllü olarak kitap bağışlamak istediğimizi söylemiştik fakat rektörlük bizi artık tanıyordu, artık bizi görünce suratı asılır hale gelmişti ve beklediğimiz üzere kitapları öğrenince teklifimizi reddetmişti. Bunun üzerine Orhan kütüphaneye gizlice kitap eklemeyi teklif etmişti fakat bunun üzerine fazla düşmemiştik çünkü okuldan atılmaya kadar gidebilirdi...
Bu arada Oktayın yanına Kadıköyde öğrenci evine çıkmıştım, Oktay zaten tek başına aylığı ödemeye zorlanıyordu artık ikimiz ortak ödeyecektik. Yukarı kat komşumuz sanırım bir black metal hastasıydı ve gece gündüz demeden son ses çok sert brutal vokal çığlıkları geliyordu. Oktay evin duvarlarına Türkiye solunda efsaneleşmiş olan devrimcilerin bazılarının, Fidel Castronun ve Che Guevara'nın fotoğraflarını ve posterlerini asmıştı. Oktayın Kübaya karşı çok içten bir sempatisi vardı, facebooktan Kübalı arkadaşlar ekleyip onlarla ingilizce konuşuyordu ve evinde Küba bayrağı bile vardı...
1 Mayıs tekrar yaklaşmıştı ve biz okulda 1 Mayıs için afişleme çalışması yapıyorduk, fakat bir duvarda farklı bir afiş görmüştüm. 3 Mayıs Türkçülük Günü içinde bir afiş asılmıştı... -
-
1.
0Okuyoruz devam et
-
2.
0beklemedeyiz devam reyiz
-
3.
0rez devam
diğerleri 1 -
1.
-
436.
018 ayrac cok iyi devam
-
437.
0devdıbını bekliyoruz.
-
438.
0Hhhhhhhhh
-
439.
0Hadi devam
-
440.
0Devam yoldaş
-
441.
0Rezzzzzzd
-
442.
+12 -3Okulu 1 Mayıs için afişlerle donatmaya çalışıyorduk, Oktay Orhan ve Buse yoldaşla duvarlara afişleme çalışması yaparken bir çocuğun da bizden 10-15 metre ileride heyecanla ve endişeyle afişleme yaptığını görüp yanına gitmiştik. Çocuk bizden küçük gösteriyordu, suratında kıl bile çıkmamıştı ve bizi görünce kılık kıyafetimizden ve Oktayla benim bıyıklarımdan solcu olduğumuzu anlamıştı. Yaptığı afişe bakmıştık, mavi renk bir afişti ve üzerinde 3 Mayıs ile ilgili bilgiler içeriyordu. Çocuğun ellerine baktığımda mavi rengin avuçlarına işlediğini görmüştüm belli ki bu iş için emek vermişti, Buse yoldaş afişi yırtmak için tırnaklarıyla ucundan kazımaya başlamıştı fakat ben müdahale ederek ellememesini söylemiştim. Çocuğun yüzünde masum bir ifade vardı ve o genel Türkiye faşisti modeli yoktu. "Merhaba arkadaş nasılsın?" diyip elimi uzattığımda çekine çekine elimi sıkmıştı. Bizimkiler ne olduğuna anlam verememiş bakışlarla bana bakıyorlardı. "3 Mayıs gününde ne olmuştu?" diye sormuştum. Aslında 3 Mayısın ne anlama geldiğini, hatta Sabahattin Ali ve Nihal Atsız davasını tamamen biliyordum. Çocuk sesi titreyerek bize Irkçılık Ve Turancılık davasını kendisine taraflı bir şekilde öğretilen gibi anlatmıştı, Orhan asi ve Karadeniz şivesiyle "O kafatasçı Atsızın mapus günleri bizi ilgilendirmiyor bir daha bu afişleri buraya asma arkadaşım" demişti. Çocuk yutkunmuş fakat bir şey diyememişti. O an elimi çocuğun omzuna atmıştım ve "Biz sana zarar vermeyeceğiz endişelenme, fakat ülkü ocağında duydukların" derken daha cümlemi bitirmeden çocuk bana "Ben ülkücü değilim ki Abi Türkçüyüm" demişti. Bana Abi diye hitap edince bizimkiler gülmüştü, ben ciddiyetimi hiç bozmadan bu temiz fakat beyni zenofobik düşüncelerle yıkanmış çocuğun suratına bakarak hafifçe gülümsemiştim. O çocuğa vurmamıştık, savunmasız ve kandırılmış bir insana saldırmamız hem onun bize olan öznel düşüncelerini etkiler, hem de 15 yaşında hayatını daha eşit ve adaletli bir devrimin umuduyla kaybeden Berkin Elvana sosyal medyadan acizce sallamak kadar faşizan ve iğrenç bir yol olurdu. ismini soramadan alel acele gitmişti çocuk, biz de afişlemeye devam etmiştik. Gencecik fidanların beynini Hitlerden farkı olmayan Nihal Atsız gibi bir şahsiyetin düşünceleriyle zehirleyen insanlardan hesap sormak istiyordum...Tümünü Göster
-
-
1.
0rez devam
-
1.
-
443.
0devam arkadaş çok güzel yazıyorsun. devdıbını merak ve sabırsızlıkla bekliyorum.
-
444.
0Sen ne güzel bir insansın be arkadaş seninle tanışmak istiyorum ben amk
-
445.
+131 Mayıs heyecanı yine içimizi sarmıştı, çalışmalara son hızla devam ediyorduk. Biraz dinlenmek için kafeye gidip çay ve tost söylemiştim, tostu yerken bir yandan da 1 Mayısı düşünüyordum. Bir an bile aklımdan çıkamıyordu, o sene torna işçiliğinden emekli olan babamı da alıp yürüyecektim. Babamı yürüyüp slogan atarken hayal edip gülümsüyordum ki Orhan üzerinde Kazım Koyuncunun çizimi olan siyah bir t-shirtle yanıma oturmuştu, "Nasıl Sinan yoldaş güzel mi t-shirt?" diye sormuştu. Ben de ağzımda ki tostla başımı sallayıp güzel güzel demiştim. Orhan da sıkı bir sosyalistti ve benim gibi marksizm-leninizmi hayat felsefesi haline getirmişti. O gün bana Kemal Sunal'ın "Köşeyi Dönen Adam" filminden kesitler halinde bir video izlemişti. Daha sonra dün ki çocuğa karşı iyi bir tavır sergilediğimi söylemişti ve biraz o çocuk hakkında konuşmuştuk, daha sonra Oktay beni aradı ve kalkıp yanına gitmiştik...
Bu arada 1 Mayıs gelmişti ve bizler tekrardan hazırdık...
Orhanın bana o gün izlettiği video https://youtu.be/YNmuV5ggCpY
Yazmaya yarın devam edicem arkadaşlar okuyan herkese iyi geceler. -
-
1.
0Saat 2.30 dam beri aralıksız okuyorum ellerine sağlık yoldaş
-
2.
0Saat 2.30 dam beri aralıksız okuyorum ellerine sağlık yoldaş
-
1.