1. 9.
    0
    yaz lan işte.
    ···
  2. 8.
    +1
    Devamı..
    Banyonun bir köşesinde duran tuz ruhu ve asit kutusunu eline aldı ve mavi bir kovaya boşalttı. Kova, tuz ruhu ve asit ile yarısına kadar dolmuştu. Sağ kolumu hızlı ve sert bir şekilde tutarak kovaya soktu. Karşı koyamıyordum, kolları benimkinden çok daha güçlüydü. Ama karşılık vermeden de duramıyordum, kolum yarıya kadar tuz ruhu ve çamaşır suyuyla karışık bir kovaya daldırılmıştı. Kolumun derisini dirseğime kadar sıyırıyorlar gibiydi. Avazım çıktığı kadar bağırmaya başlamıştım, kollarımın kavrulduğunu hissediyordum. Bağırmaktan boğazlarım patlayacak gibiydi artık. Babam “Bu kadarı sana yeter bin kurusu” diyerek kolumu kovanın içersinden fırlatıp attı. Ve ben, acıdan kıvranarak kendimi çeşmenin altına attım ve kolumu soğuk suyun altına tuttum, kollarım biraz rahatlamıştı ama kızardıklarını görebiliyordum. Aylarca çürümeye unutulmuş bir tulum peyniri gibi olmuştu kolum. Bir et parçası gibi hissediyordum kendimi, kolumu kesip atmak ve bu ağrıdan kurtulmak istiyordum. Kolumu bir bezle sardım ve uyumak üzere yatağıma girdim. Ama ağrıdan yatmam biraz zor olacaktı. Neyse ki on dakika sonra uykuya daldım. Biraz sonra kendimi bir rüyanın içerisinde buldum, sadece annem ve ben. Bir göl kenarındayız ve beraber bir sandalda balık tutuyoruz. ikimizin de yüzü hiç olmadığı kadar gülüyordu, annemin saçları rüzgarın esintisiyle her yana dağılıyordu. Üzerinde beyaz bir elbise vardı, bir melek gibi parıldıyordu, derken göl kenarında ki evden babam çıktı ve bize bakarak gülümsedi. Hiç güldüğünü görmediğim için biraz tereddütte kalmıştım. Aynı zamanda da onu görünce irkilmiştim. Ve rüyam, annemin beni uyandırmasıyla sona ermişti.

    devam edip etmeyeceğim size bağlı beyler okuyan uplasın
    ···
  3. 7.
    0
    hadi bakalım..
    ···
  4. 6.
    0
    büyük bir zevkle okurum.
    ···
  5. 5.
    0
    hadi beyler toplanın amk
    ···
  6. 4.
    0
    gelsin belki okurum.
    ···
  7. 3.
    0
    1-2 kişi daha okusa yeter panpa
    ···
  8. 2.
    0
    yaz amk

    reklam alırım hem
    ···
  9. 1.
    +3
    evet beyler kendi yazdığım bir hikaye.. 3-5 kişi okusa yeter, liseliler yattığına göre paylaşabilirim ..

    “Şşşşşt!” diyordu, karanlıktaki tiz bir ses. Bu sesin kime ait olduğunu anında anlamıştım. Bu sesin sahibi, elleri buramburam deterjan kokan annemdi. Marlay’dı annemin adı, Marla ! ismini çok seviyordum annemin, bana mavi guguk kuşlarını hatırlatırdı. Ve annem, cümlesine titrek bir sesle devam etti “Sakın sesini çıkartma, korkmana gerek yok, bugün fazla içmemiş, birazdan yatmaya gider.” dedi. Korkuyor muydum, yoksa nefretime yenik düştüğüm için mi kapanmıştım bu karanlık odaya bilemiyordum. Zaten hiçbir şey düşünecek halde değildim. Suratımda, bir otoban fahişesinin ki gibi çaresizlik ve hüzün kaplı bir görüntü vardı. Babam, yani bu karanlık odaya kaçmama sebep olan o adam. Ondan ölesiye nefret ediyordum. Ve içimde farkında olmadan ona karşı bir kin büyütmüştüm. Böyle bir adama karşı kin tutmamak elde değildi zaten. Babam beni hiç sevmiyordu, bunu gözlerinden anlamak mümkündü. Bakışları beni delip geçiyordu adeta. Yüzü, yaşlı bir kaplumbağanın kabuğu kadar sertti. Onu yıpratan şey ben değildim, sanırım onunda bir hayali vardı ve gerçekleştiremediği için böyle davranıyordu. Yada ne istediğini bilmiyordu. Onun elleri buramburam sigara kokar, sakalı arsız bir ayyaşın ki kadar kötü kokar. Ona yaklaşmaya cesaret eden çok az insan vardı. Beni, bir sokak köpeği gibi dakikalarca döverdi. Suratım artık çürük bir domatese dönmüştü. Bir gün, eve her zaman ki geç saatte geldi ve yatağımın başına dikilerek “Gene mi yatıyorsun lan bin kurusu” dedi ve kolumdan tutarak beni banyoya kadar sürükledi.

    edit: devamı gelsinmi beyler ?? 3-4 kişi gelse kafi amk
    ···