bir sabah uyanmışsın yanında seri bir katil

, gözleri yeşil, gözleri ela, gözleri kin.
Ölsen suçu çimene de atamazsın.
Ölmesen yağmur çiseler lacivert lacivert..
Birkaç tren kalkar gardan, birkaç kadın temizler ucube geçmişini
Aydınlık bir gün verandada asılı kalıyor aklım,
aklım dizinin dibinde çocuk, aklım alabildiğine koşacak bıraksan.
Biraz da benim için sarhoş ol, hatırlama ne içtiğin kadarını
ne de kinin kılıfını.
Üzülme yandığında kanlıysa ellerin şimdi bırak sonra yıkarız.
Beni vuracak kadar gücün yoksa ben bağlarım ellerimi;
Eğer öldürmediysen beni hala çok yerimden.

Yıllar sonra yaşıyor olarak uyanırsam bu yatakta.
Biraz da seni hatırlarım.
Eğer
içimde bir yerlerde kalbim varsa hala..

Bu aralar seni özleyecek kadar büyük bir duygu yoğunluğu yaşamıyorum. insan zor olsa da (zor basit bir kelime kalıyor aslında) zamanla alışıyormuş. Önceleri nefes alıp verirken tam göğsümün ortasına bir şeyler saplanırdı, diş ağrısı gibi, ince kegib sızısı gibi acılar duyardım. Zamanla kabuk bağlayan tek şey yaralar olmuyormuş. Duygular da, özlemler de, acılar da kabuk bağlayabiliyormuş. Bunu öğrendiğimde daha farklı bir acıyla sarsıldım. Yumuşak etime yumruk yemiş gibi oluyordum.
Seni unutacak olmak, buna inanmak ve bu uğurda mücadele etmek inan öldürüyordu beni.
Güzel diye nitelendirdiğimiz çoğu olay bir süre sonra mide bulantısına sebebiyet veriyor. Hak ettiğimiz çoğu şeyi yaşayamamış aksine hak etmediğimiz ne varsa yaşamış olmamız senden ziyade beni uzun süre düşündürdü.
Cevabını bulmaya çalışırken; sevememiş olmanı, sevmemiş olmanı, bakarken mutlu olmaman gibi basit ihtimallerle karşılaşınca kaç tren makas değiştirdi bilemezsin.
Her şeyi bir kenara barakırsak -sen dahil-
sen 'zor' kelimesinin ne kadar basit bir kelime olduğunu dahi anlamazsın.
Bu yüzden yıllar sonra karşılaşırsak ve sen hala yaşıyor olursan;

tekrar hoşça kal.

Zamanla geçeceğini düşünmüştüm, yıllar sonra anladım ki geçen tek şey zaman olmuş.
Ardıma dönüp baktığımda ne bir bekleyenimin olduğunu görüyorum ne de en ufak bi güzel anımın. Sık sık rüya görüyorum, rüyalar kötü, rüyalar istediğim gibi değil.
Seni görebilmenin başka bir yolu olsaydı inan denerdim, her sabah biraz daha ölü uyanmak hoş olmuyor.
Yansımak yakamoza yakışır, yakamoz değilsin.
Sen uzakta, ben burada..
anlamıyor musun güzel değiliz.
Sürekli kanattığın yerden kesiyorsun akan da giden de geri gelmiyor.
yaralı ve ekgib
hiç güzel değilim.
Zamanla geçeceğini düşünmüştüm, yıllar sonra anladım ki geçen tek şey zaman olmuş.
Ardıma dönüp baktığımda ne bir bekleyenimin olduğunu görüyorum ne de en ufak bi güzel anımın. Sık sık rüya görüyorum, rüyalar kötü, rüyalar istediğim gibi değil.
Seni görebilmenin başka bir yolu olsaydı inan denerdim, her sabah biraz daha ölü uyanmak hoş olmuyor.
Yansımak yakamoza yakışır, yakamoz değilsin.
Sen uzakta, ben burada..
anlamıyor musun güzel değiliz.
Sürekli kanattığın yerden kesiyorsun akan da giden de geri gelmiyor.
yaralı ve ekgib
hiç güzel değilim.

Sanki seni düşündüğüm zamanlarda boyut değiştiriyorum.
Aslına bakarsan düşünmediğim zamanlar boyut değiştirip normalmiş gibi yaşıyorum. Olabilir.
Düşününce mi çoksun düşünmeden mi yoksun tam ayrımını yapamıyorum.
Kafam karışıyor. Varlığın ile yokluğunun tam ortası sanki bir iki şarkı ve dinlesem mi varsın dinlemesem mi yoksun bilmiyorum.
Edit: http://www.youtube.com/watch?v=sCwCgXZVFM8&hd=1

Adın, artık bir arabesk şarkının dilde dolaşan en bilindik yeri,
ağızdan ağıza...
edit: http://www.youtube.com/watch?v=RfoqQc7JH8k&hd=1

@6 gibtir git

herşey mantıklı geldıde bi omu mantıksız geldı amk

amk halime bak koca sözlükte bile yapayalnızım yukardakı cezayı sağlam kesmiş bu sefer...