1. 51.
    0
    bu 17 partın 1 dizinin bir bölümü olduğunu düşüünün. başından şimdiye kadar sırf aksiyon sırf sürükleme tekniği kullanıldı. türkiyede yarak kürek işlere milyon dolarlar harcanıyor ve fatmagülün mahkemesini beklerken geçiyor ömrümüz. bu kanuninin karı kız meselelerini takip eder oluyoruz. kapıcı kızının zengin binini perişan etmesini izliyoruz. aylarca izlerken uykumuz geliyor.

    şimdi senaristler, beni bulun...
    ···
  2. 52.
    0
    Onu bunu bilmem de sağlam yazıyosun ellerine sağlık
    ···
  3. 53.
    0
    trem vuar za
    ···
  4. 54.
    0
    Romanlar boyle guzel ag alin okuyun
    ···
  5. 55.
    0
    yine kitaptan araklanmış bir hikaye. sonradan değiştirilmeye çalışılmış ama yemezler yarraağım
    ···
  6. 56.
    0
    reserved
    ···
  7. 57.
    0
    senin zütünü giberim devdıbını getir
    ···
  8. 58.
    0
    devdıbını getir lan yada link ver kitabı okuyim amk
    ···
  9. 59.
    0
    roman havası var reserved okuycam.
    ···
  10. 60.
    0
    @1 sen huur çocuusun panp yazdıysan devdıbını getircen bari bitir amk hadi lan ben bitiremiyom hadi lann
    ···
  11. 61.
    0
    reserved panpa
    okuyacağım söz
    ···
  12. 62.
    0
    anlat oçe öldüm meraktan devam
    ···
  13. 63.
    0
    reserved
    ···
  14. 64.
    0
    heyt be adam senarist beyler
    ···
  15. 65.
    0
    reserved
    ···
  16. 66.
    0
    part 12 -

    asansörün kapısı yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. kapı tamamen açıldığında herkes şaşkındı!

    ben: burası lobby?
    polis: hey bir dakika, tanrı aşkına neler oluyor burada

    kadın boynundaki haçı alıp öptüğünü gördüm ve asansörden indik. resepsiyona doğru tedirgin adımlarla ilerliyorduk.

    polis: ben önden giderim, siz burada kalın hemen geliyor
    kadın: hayır biz de gelicez.

    polis bir süre kadına ve bana baktı...

    polis: tamam gelin

    resepsiyona doğru ağır ağır yaklaşırken bir şey oldu... bir sallantı gibi birşeydi. yine deprem oldu sandık biraz duraksadık. ayakta durmakta güçlük çekmeye başladık çünkü sarsıntının şiddeti oldukça artıyordu. işin garibi, hiçbir avize sallanmıyor, hiç kimse bir yere kaçışmıyordu.

    polis: hey tamam durdu galiba
    ben: tamam da nasıl olur da bunu kimse umursamaz ve nasıl olurda bu gibtiğimin avizeleri sallanmaz.
    kadın: biri rüyada olduğumuzu söylesin lütfen!
    ben: burası sürvayvııııır beylerrrrrr herşeyyyyyy gerçekkkkkkkkkkk (şaka lan bunu zütümden attım şuan)

    resepsiyonun başında bir polis memuru ve biraz kalabalık bir topluluk vardı. oradaki adamın yanımdaki polis memuru olduğuna yemin edebilirdim!

    ben: bu, bu bu sen değil misin?
    polis: tanrı aşkına ben siyah değilim ki!

    kadın çantasından makyaj çantasından çıkarttığı aynayı uzattı ve polis aynada kendisini gördü

    polis: ammmann tanrım bu da kim!
    ···
  17. 67.
    0
    dıbına koycam amma yavaş yazıon ya
    zevkimi ayrı gibtin şevkimi ayrı gibtin
    ···
  18. 68.
    0
    la gibtir git ne kullandın sen
    ···
  19. 69.
    0
    reserved amk 2 gün arayla yazıyo bin
    ···
  20. 70.
    0
    part 13-flashback

    6 saat önce

    buranın öylesine aşığıydım ki gözümü bile kırpmadan 400bin euro verip bir residansta daire satın almıştım.

    her öğle arasını çin lokantasında acı domates soslu noodle yiyerek, akşamları ise biraz nigiri arkasından da fugu yiyerek geçirirdim. yakitori ise heyecan aramadığım dönemlerde ilk tercihim olurdu.

    burası öyle güzel ki neresini anlatayım bilemiyorum. akinoro, fussa, taçikawa, sinagawa, Higaşimurayama burayı sevmemin ayrı ayrı sebepleri gibiydi.

    ama bugün akşam için başka planlarım vardı, lüks daireme geçip mum ışığında yalnız başıma sake içecektim. belki hafif sesle Ichirō Mizuki dinleyecek, sonra sıkılıp Masahura Fukuyama dinleyecektim.

    çok iyi hatırlıyorum gökyüzünün delinmesinden tam 1 hafta önceydi, çok büyük paralar verip satın aldığım residans dairemde keyif yapmak üzere yola çıktım.

    yolda bir trafik lambasının rengini usülca kırmızıya çevirmesinden dolayı arabamın frenine istemeye istemeye basmak zorunda kaldım. sonra, sonra o belirdi hemen arabamın penceresinde... pencereyi yavaşça düğmesine basarak aşağı indirmeye başladım. önce ellerini dayadı kapıya, sonra direksiyonuma sağ baş parmağını sürttü... tedirgindim...

    ben: dostum iyi misin? ne istiyorsun?
    adam: gökyüzü delinecek
    ben: yağmur için tedarikliyim teşekkürler dostum

    pencereyi yavaşça kapatmaya başladığım sırada bana bakışları bir yağmurdan fazlasını anlatmaya çalışıyordu sanki... tanrım, o adam çok esrarengizdi ve hareketsiz yaşamıma biraz olsun heyecan katabilirdi! pencereyi tekrar aralayıp cesaretimi topladım...

    ben: atlasana, seni gideceğin yere kadar zütüreyim?

    adam teklifimi nazikçe başıyla onayladı ve arka kapıyı açarak şoför koltuğunun tam arkasına oturdu...
    ···