/i/Dertleşme

Derdini anlatmayan derman bulamaz..
  1. 1.
    +14
    bir perşembe gecesiydi. her buluşmamızda olduğu gibi saatlerce birlikte gezmiş tozmuştuk ve eve girme vakti gelmişti. hava inanılmaz soğuk, ben üzerimdeki montun kalınlığına güvenip ince giyinmişim ve ankara ayazında üşüyorum. ellerimi tuttu, buz gibiler.
    "söz ver" dedi bana, bir yandan montumun düğmelerini iliklemeye çalışırken. "bir daha bu kadar ince giyinmeyeceksin. hasta olacaksın bak. hadi söz ver. bir daha kaşkolsuz, eldivensiz dışarı çıkmak yok". söz verdim, iyi geceler öpücüğümü aldıktan sonra yüzümdeki o aptal mutlulukla eve girdim. karanlığın da etkisiyle çapraz iliklediği düğmelerimi açarken onun parmaklarına dokunuyor gibi hissediyordum kendimi. aşk böyle bir şeydi işte. çok seviyordum onu.

    ertesi gün hiç görüşmedik, rutin mesajlaşmalarımızda da değişen bir şey yoktu. yine aşkım, yine bitanem... ancak final dönemi çatmıştı ve ikimizin de sınavları vardı. bu nedenle sınavlar bitene kadar çok sık görüşemeyecek olmak üzüyordu ikimizi. ( ya da sadece beni)

    cumartesi günü tüm gün bekledim. sabahtan akşama dek ondan tek bir mesaj gelmemişti. o gün sınavı olduğunu bildiğimden üstelemedim. "canı sıkkındır belki" diyerek, "yoğun olmalı mutlaka" diyerek kendimi oyaladım bir şekilde. pazartesi günü teslim edeceğim 2 projem ve gireceğim 2 finalim vardı. onları düşünmeliydim. arada bir bu sessizliğine canım sıkılsa da, son buluşmamızın sıcaklığından ötürü bir sorun olabileceğini aklıma getirmemeye çalışıyordum. ona güveniyordum.
    derken tek bir çağrı bile gelmeden gece oldu. artık dayanamadım, yaşayıp yaşamadığını bari haber vermeli insan sevdiğine, diye düşünerek mesaj attım. biraz nazlı, biraz sitemkar bir tonda. gelen cevap hayalkırıklığıydı. hayatında kimseyi istemediğini belirten bir mesajdı bu. anlam veremedim. donmuş gibiydim. tüm günün yorgunluğunu, stresimi uzaklaştırabilecek bir tek kişi, başımı omzuna koyup ağlayabileceğim bir tek kişi vardı ve o arkasını dönmüştü bana.

    biraz zaman vermek istedim. suskunluğum sadece 2 gün sürdü. sonrasında görüşmek istedim, reddedildim. ne düşündüğünü ona ne ifade ettiğimi her sorduğumda suskunluklar cevapladı beni. ağır bir depresyona girdiğini düşündüm. gurur murur hak getire, unuttum ne varsa. ne olursa olsun yanında olduğumu, onun benim için dünyadaki her şeyden daha değerli olduğunu ve onu çok sevdiğimi tekrarladım ama cevap değişmedi... suskunluk...

    bekledim ve bir gün, zoraki bir buluşma sözü aldım ondan. buluştuk... gözleriyle "satmışım dünyayı seviyorum seni" derken, dudakları benden soğuduğunu, artık bittiğini söylüyordu. anlayamadım. ağladım, çok ağladım. kafasını çevirip bir kez olsun bakmadı bile.

    hızlı adımlarla uzaklaştım yanından, bir yandan gelmesi için dua ederek tüm gönlümle.. gelmedi.
    o günden sonra haftalar boyunca her gece rüyalarımda onu arıyordum, bir türlü bulamıyordum... gelmedi.
    aylarca ağladım, hasta oldum yattım... gelmedi.
    lanet ettim, unuttum dedim... gelmedi.
    kendime oyuncak aşklar yarattım... gelmedi.
    bekledim, çok bekledim... gelmedi.
    gelmedi...
    ···
  1. 2.
    0
    Tutar bu
    ···
  2. 3.
    0
    Harika bir dil tebrik ediyorum.
    ···
  3. 4.
    0
    çok içten bir anlatım olmuş, şuku
    ···
  4. 5.
    0
    Tesekkur ederim panpalar
    ···
  5. 6.
    0
    Ağladım amk
    ···
  6. 7.
    0
    rezervasyon
    ···
  7. 8.
    0
    Harbiden gözüm doldu
    ···
  8. 9.
    0
    Vay be..
    ···
  9. 10.
    0
    Vay mk...
    ···
  10. 11.
    0
    tamam da neden
    ···
  11. 12.
    0
    Demek doğru kişi değilmiş olsun be panpa unutamazsın belki ama biri ama geçmişte kalacak hep düşnüme artık..
    ···
  12. 13.
    0
    Vay amk
    ···
  13. 14.
    0
    Onun ben anasını gibeyim
    ···
  14. 15.
    0
    Cok guzel yazmışsın be kardeş yakulan
    ···
  15. 16.
    0
    sen vazgeçtikten sonra dank eder gelir...
    ···