Bir sosyopat değilim, ancak onca şeyden sonra düşüncelerim çok cinayet işledi. Yıllar önce benliğimin öldüğünü düşünüyordum, ölmemiş. Doğal olarak öldürmeyen şey beni güçlendirdi. Bir kız arkadaşım vardı, Tuğba. Karakter analizini şuan burada yapmayacağım, gibtir et.

Birde hikayenin baş kahramanı ben varım, tüm aksiyon sahnelerinde yıkılan seyyar manav arabası; öylesine dağılmış, öylesine darmadağın yıkık bir loser.

Saat 04:30 panpalar, bugünlük yeter bu kadar, yarın devam edicem.

Edit: lan okuyanlar şu başlığada bi şuku atsın ayıptır aq.

Tema
https://www.youtube.com/watch?v=kMs7SLDFZdI

Nefret; aşktan güçlü ancak aşka dönüşebilen bir duygudur. Fakat bu neyi değiştirebilir ki?

Kendime verdiğim sözleri artık tutmam lazım, en başta önümdeki kül tablasını dökerek başlamalıyım. Mesajıma cevap vermesin diye kaç dua ettim, çünkü artık biliyorum. Cevap verirse yine ona teslim olacağım. Tanrılar beni duymamış olmalı ki telefonun titreşim sesi laptoptan çalan ken hensley - lady in black parçasına eşlik ediyor, gelen mesajsa ondan. Artık kendimi kandırmayı da bırakmalıyım. O mesajı okumak için ruhumu şeytana bile satardım.

Tema
https://www.youtube.com/watch?v=MOqm0qGJhpw

Barmenden bir bardak daha bira istedim ve kendi biramı da alıp hafif sarhoşluğunda verdiği cesaretle, adımlarımı kadının oturduğu masaya doğru attım, elimdeki bira bardaklarından birini kadının önüne doğru bıraktım, masaya yaslanıp karşısına geçtim. Mavi saçları, siyahımsı bir ruju, pürüssüz bir yüzü vardı simsiyah giyinmiş, biraz marjinal rocker bir tipti. Birşeyler söylemem gerekiyordu;

(ben)=Kocası ölmüş ermeni karıları gibisin, dünyanın son günü bugün değil, moral bozma.
(kadın)=Şansını Letonyada dene istersen.
(ben)=Letonya ne alaka?.
(kadın)=Ordaki kadınların erkeklere ihtiyacı var, benim yok. Hem maaşta veriyorlar, bi düşün bence.
(ben)=Lezbiyen miyiz?
(kadın)=Travestiyim canım. (gülerek)
(ben)=Meslektaşız demekki.
(kadın)=şaka mı bu (kahkaha attı)
(ben)=Boşverde travesti misin sen harbiden ya? (biraz şaşkınlık içerisinde gülerek)
(kadın)=saçmalama ya şakaydı.
(ben)=bi ismin var mı?
(kadın)=tuğçe ben.
(ben)=adaş mışız, memnun oldum. (gülerek)

Tema
https://www.youtube.com/watch?v=scTqpfL9WMA

Tuğçeden sonra yaklaşık bir yarım saat daha oturdum, sonrasında mekandan çıktım, tekelden bi küçük istanblue, bir de redbull alıp sahile doğru yürüdüm, kayalıklara oturdum, instagramdan milletin saçma sapan storylerini izliyorum.
Kahrolası tuğba'yı düşünmek yine beynimin içini kemiriyor. Onlarca kurduğum hayal, bildiğim tek bir gerçekle birbirlerine tecavüz ediyor. Çünkü biliyorum, o artık bana ait değil. O geceye ait son hatırladıklarımdı bunlar,

Herkes tatlı kuş cıvıltıları veya ne bileyim güneş ışığıyla falan uyanmak ister genelde. En kötüsü uykunun en güzel yerinde çalan bir alarm sesidir, halinize şükredin, ev arkadaşınızın aşk bodrumda yaşanıyor güzelim şarkısını söylemesiyle uyanmıyorsunuzdur. Neyse biraz sonrasında ben girip, "duş" filminin devam serisini "haydi gel içelim" şarkısıyla getirdim.

Ev arkadaşım çağrı, tipik bir müptezel. Namı değer Ivory. (Ayvıri). Bonzai'den tutta soğutucu spreye kadar herşeyi içip çekebilir. Mahmut sabri tuncer limon kolonyası içerken yakalamıştım en son.. Bir kusuru var, beraber içince yanındakilere zarar veriyor, onun dışında iyi bi insan.

Tema
https://www.youtube.com/w...9VDdQEQtUUNN&index=10

Aradan bir kaç gün geçmişti, bir akşam bira fabrikasında çağrıyla içiyoruz, son bi kaç gündür gördüğü ejderhaları, kafası yılan vücudu insana benzeyen yaratıkları falan anlatıyordu, bense dinlemiyordum. Tuğçeye mesaj attım "napıyorsun?" diye. Çok geçmeden "rexxteyim sinemadan çıkıyorum bi arkdaşımla şimdi, sen napıyorsun?" dedi. Bende olduğumuz yeri söyledim gelmek isterseniz gelin otururuz dedim. Yanındaki arkadaşının eve gideceğini ama kendi gelebileceğini söyledi. Yanımda bir şizofrenle oturduğumdan bahsetmemiştim tabi,

Aradan geçen yarım saatten sonra tuğçe kapıda belirdi, kalkıp ayakta karşıladım. yanımıza oturdu ve bir bira istedi kendine. Çağrıyla tanıştırmak istedim o arada;

(ben)=Çağrı, bu tuğçe geçen monksta tanıştık.
(tuğçe)=merhaba memnun oldum.
(çağrı)=hatırladım geçen anlatıyodun, eşek tecavüzcüsü sensin demek, bende memnun oldum.
(ben)=kalk gibtir git lan burdan (gülerek).
(tuğçe)=eşek tecavüzcüsü ne be! (gülen bir surat ifadesiyle)
(ben)=boşver uzun hikaye.

Her konuştuğumuz konu bir diğerini açıyor, saatler ilerliyor, kafalar iyice çakırlaşıyordu, bir yerden sonra tuğçe midesi bulandığını söyledi ve lavaboya gitti, muhtemelen de kustu. Çağrı da, tuğçe de oldukça sarhoştular. Tuğçe o halde kesinlikle evine gidemezdi, evinin nerde olduğunu bilmesem de, evinin yolunu bulamayacağından emindim. Bir şekilde bizim bekar evine attık kendimizi. Çağrı eve girince doğruca salona geçip eline bong şişesini aldı, evi yakmasa bari cibiliyetini gibtiğim gece gece, diye geçirdim içimden.

Tuğçeyi kendi yatağıma zorda olsa yatırdım, sarhoşluk ona çok yakışıyordu, kendimde sarhoş olunca fark etmiştim bunu. Aklımda kötü birşey yoktu o gece için, bir takım kendi eşortmanlarımdan verip yanına bıraktım, "giyinebilir misin kendin" dedim, "giyinirim" dedi. "Tamam birşey olursa ben salondayım, yat uyu." dedim ve kapıyı çekip çıktım odadan.

Tema
https://www.youtube.com/watch?v=Cu8qsC1WLiE

Aslında merak ettiğim kısmı, az önce neler olduğuydu, ancak direk sormayada çekinmiştim o anda ama olsundu, az önce somurtup duran, somurtunca muşmulaya benzeyen o yüzünün, gülünce ne kadar güzel olduğunu fark ettim, içerideki renkli lazer ışıkları yüzüne doğru vurdukça.

(Tuğçe)=Sahiden ismin ne?
(ben)=thefucking.
(tuğçe)=bak şimdi bende memnun oldum işte.
(ben)=aslında az önce neler olduğunu öğrenmek için geldim yanına.
(tuğçe)=boşver, kahraman olmak istiyorsan yanlış yerdesin.
(ben)=örümcek adama benzer bi halim mi var? merak, takıntı bendeki sadece.
(tuğçe)=iyi o zaman. ben gideyim yavaş yavaş, bira için teşekkürler, tanıştığımıza sevindim.
(ben)=numaranı ver o zaman. (gülerek)
(tuğçe)=o kadar da sevindiğimi düşünmüyorum. (gülümsedi)
(ben)=Egoya bak, sanki ingiltereye yılın golünü atan ibrahimovic aq.
(tuğçe)=şaka yapıyorum vereyim, yaz; 05xx xxx xx xx
(ben)=tamam ödemeli attım.

(bkz: Part 2)

Tema
https://www.youtube.com/watch?v=ZUpxniZBb5s

Telefonun ekranına bakmam için luciferdan iyi bir teklif bekliyordum belkide, camdan dışarıya doğru baktım. Yağmurlu bir sonbahar sabahından beklenebilecek herşey vardı gökyüzünde.

Telefonun çalma sesiyle beynimde titanic'in final sahnesi canlanmaya başladı. Çaresizlikten başka birşey değildi, içinde bulunduğum durum. Telefon uzun uzun çaldı yanıtlamadım, susmasıyla birlikte telefonu elime aldım ve gelen mesajı okumadan yazmaya başladım.

okumaya üşendim la neyse şuraya 2 3 saçma şey yazacam

kırlangıç köpekbalığı ve yılan ananızı kovalasın hahahahahaha

(bkz: Part 4)

Tema
https://www.youtube.com/watch?v=1UUYjd2rjsE

Hayatta herşey hep istenildiği gibi olmuyor ya da hep öyle bitmiyor. Bir sigara yaktım içime çektikten sonra, artık benim için yaşanılacak bir yer olmadığına inandığım şehire doğru serbest bıraktım dumanı. Şeytan bir kulağıma benimle ilgili mükemmel intihar planlarını söylerken, diğer kulağıma sözde yaptığım herşeyi not eden stajyer melek yaşamam gerektiğini fısıldıyordu. "Çektirin gidin ipsizler, benden bu kadar" diyerek kalktım ayağa, tekli koltukta duran deri montumu da alıp, keşkelerle dolu bu şehrin, en aşşağılık başkenti kadıköy barlar sokağına doğru yola çıktım.

Yürürken kafamda birbirlerine tecavüz eden düşüncelerle birlikte adımlarımı monks'a doğru atıyordum. Birşeyler değişmeliydi, birşeyleri değiştirmeliydim.

https://www.youtube.com/watch?v=gHDzdZjFrV4

Kulübe girdim ve bar kısmına oturdum, şeytan ve stajyer melekte arkamda ayakta bekliyordu, "birşey içer misiniz" dedim, "ben bir konyak alırım dedi stajyer melek." Şeytana döndüm, elinde çıtçıtlı pakette bana eroini gösteriyor. "kaydıracak mıyız" dedim. Barmen "anlamadım, ne alırsınız?" dedi. "Boşver yok birşey, bir tane bira alayım" dedim.

Önümdeki birayı yavaş yavaş yudumluyor, bittikçe yenisini istiyordum. Saat ilerlerken, oturduğum yerin sol çaprazındaki masada bir kadınla, bir adamın tartıştıklarını gördüm. Adam kadına çok sert olmayan bir tokat atıp mekanı terk ederken, kadın boş gözlerle etrafa bakıyordu.

Tema
https://www.youtube.com/watch?v=W3q8Od5qJio

Odaya dönüp üzerimi giyindim, evden çıkacaktım salona son bir kez uğradım, çağrı bayılmış. Her zamanki hali zaten, çektim kapıyı çıktım. Merdivenlerden inerken telefonum çalmaya başladı, arayan tuğbanın en yakın arkadaşı ceyda. Hayırdır inşallah dedim; açtım telefonu.

(ceyda)=Naber?
(ben)=orta doğuda hristiyan katliamı yapıyorum ceyda senden naber?
(ceyda)=iyiyim bende.
(ben)=hayırdır birşey mi oldu?
(ceyda)=nasılsın diye merak ettim sadece, olamaz mı?
(ben)=Letonya'ya maaşlı erkek aldıklarını öğrendiğimden beri iyiyim ceyda saol.
(ceyda)=peki o zaman, akşam bi işin var mı, birşeyler yapsak?
(ben)=valla benim birşeyler yapma anlayışım, içki içmekten ibaret biliyosun.
(ceyda)=öyle yaparız o zaman. akşama haberleşelim.
(ben)=peki o zaman kendine popüler bak görüşürüz.

Tema
https://www.youtube.com/w...E7nNlkV5wjKwJ9VDdQEQtUUNN

Akşam ceyda mesaj atmıştı, "üsküdar uygun mu sana, kız kulesinin karşısındaki cafe 5. caddede buluşalım 1 saate" diye. O mekanda alkol yoktu yalnız, neyse "olur" diyerek yanıtladım. Bir saat kadar sonra arabayla mekanın önüne yanaştım ve ceydayı aradım, içeride olduğunu söyledi. Anahtarı valeye verip içeri girdim, başımı sağa doğru çevirdiğimde, ceyda oradaydı, ama bir saniye, yanında da tuğba var. Tamam dedim thefucking, prima reklamlarındaki altına sıçan çocuklar gibi şen olacaksın bugün. "heralde barışmaya geldi" dedim kendi kendime. Yanlarına doğru yürüdüm ve gülümseyerek sandalyeyi çekip oturdum. Ancak tuğbanın suratında mimik kıpırdamıyordu.

(ben)=iki kişi geleceğinizi bilsem, çağrıyı da alır getirirdim.
(tuğba)=gerek yok, ceydaya seni ben çağırttım.
(ben)=çatı arasında jammer mı var, niye sen aramadın?, sen arasan yine gelirdim.
(tuğba)=numaran yok, sildim.
(ceyda)ben bir lavaboya gidiyorum, siz bu arada konuşursunuz.
(ben)=Ne istiyosun benden tuğba? Seri katil gibi, kurbanın ölüp ölmediğini kontrol mü etmek istedin?
(tuğba)=bak thefucking, bi erkek arkadaşım var, artık seni ne duymak, ne de görmek istemiyorum, olur olmadık zamanlarda sarhoşken arıyorsun bazen bunu yapma olur mu?
(ben)=bunu söylemek için mi çağırdın yani?
(tuğba)=evet.
(ben)=Tamam, peki.

Bu hayatta bana hiçkimse bu şekilde boyun eğdiremezdi ama, tuğbaydı o işte. Çekip vuramaz, kaldırıp atamazdım. Kabullenmem gerekiyordu. Beraber birer çay içip kalktık, evlerine bırakmayı teklif etsemde son bir umutla istemedi tuğba, taksi çağırdılar. Arabaya binerken son bir kez çevirdim kafamı ve baktım ona son kez bir daha göremeyecekmişcesine.

Tema
https://www.youtube.com/watch?v=vU8gVxKlfXA

Saçlarımı kurutup duştan çıktım, sola doğru baktığımda çağrı salonun kapısının önünde amdan çıkmış yannan gibi bana bakıyordu, "ne içtin lan yine sabah sabah aq pokemonu" dedim. "hasgibtir lan" diyip döndü arkasını salona girdi. Ben değilim ama bu müptezel kesin sosyopat aq.

Neyse salona yanına geçtim, elindeki sigaranın ucunu boşaltmış, kendine bonzdan uç yapıyor ruh hastası. Bir insanın hayattaki tek ideali, uyuşturucu içmek olabilir mi lan? Lafa girdim;

(ben)=dün gece bi kızla tanıştım monks'ta lan
(çağrı)=çakmağı versene.
(ben)=sana bişey anlatmaya çalışanı gibeyim.
(çağrı)=dün gece gibilmiş eşşek gibi geldin eve aq. (dumanı aldı)
(ben)=kaç kere eşek gibtin lan.
(çağrı)=şundan bi dumanda sen alsana, çok iyi bak.
(ben)=ya gibtir git şurdan

(bkz: Part 3)

Tema
https://www.youtube.com/watch?v=uO3IG-oRpis

"Ne kendime ne de sana seni sevmiyorum diyemiyorum tuğba, günler oldu yüzünü görmeyeli, sevmesem nasıl hep yanımda hissedebilirim ki seni? Seni sevmesem birlikte son geçirdiğimiz akşamın ertesi sabahında bir hastane odasında uyanmazdım heralde. Umarım mutlusundur, seni mutlu görmek bu hayattaki herşeye değer. Hep gülümse olur mu, Neyse rahatsız ettiğim için özür dilerim.

Gönder tuşuna bastıktan sonra, bütün aksiyon sahnelerinde yıkılan seyyar manav arabası gibi hissettim kendimi, öylesine dağılmış, öylesine darmadağın.
Çok geçmeden telefon tekrar titredi.

"Gülümsüyorum zaten, şu haline bak. Süründüğünü görmek beni mutlu da ediyor, gözün arkada kalmasın."

Bu gelen mesaj benim için belki de hayatımın ilk perdesinin kapanışıydı.

gibtir amk yıkığı

Tema
https://www.youtube.com/watch?v=YxIiPLVR6NA

Gece çağrı yanında bong şişesiyle sızmış, ben de koltukta uyuyakalmıştım. Sabah mutfaktan gelen kikirdeme sesleriyle uyandım, "eyvah" dedim çağrı kesin kıza birşeyler içiriyor. Mutfağın kapısına geldiğimde içeri doğru baktım, çağrının üzerinde sadece boxer vardı. Tuğçeyle kahkahalar eşliğinde kahvaltı hazırlıyorlardı. "ulan yoksa?" diye düşünmeden edemedim. "Hayır ya lütfen aklımdan geçirdiğim şey gerçek olmuş olmasın" dedim kendi kendime.

(ben)=müslüman mahallesi değil mi lan burası? ne oluyo burada?
(çağrı)=sanada günaydın, kahvaltı hazırlıyoruz işte.
(ben)=iyi de sen neden çıplaksın.
(çağrı)=duştan çıktım, giyinmeye üşendim. Sen neden giyiniksin?
(ben)=ya gibtir git.

Tema
https://www.youtube.com/w...23&list=RDr3gqJivNDxw

Bir akşam tek başıma bira içiyordum çağrı da gittikten sonra yapayalnızdım evde. iç çekiyordum kendi kendime, tuğba doğum günümde nişanlanacaktı, "Yapacak birşey yok, her şey için çok geç artık" diyerek teselli etmeye çalışıyordum kendimi, alkolünde etkisiyle, kendi iç sesimle konuşmaya başlamıştım, iç sesim bana akıl veriyordu, haklıydı da.

"thefucking o kadın senin hayatının dıbına koydu, şimdi sen yeni bir sayfa açıp, değmezmiş diyerek kendini avutmaya devam mı edeceksin?" dedim kendi kendime. intikam duygusu muydu bu, yoksa geri kazanma isteği miydi bilmiyorum. Ancak artık kaybedecek pekte birşeyim kalmamıştı, vücut olarak alkoliğe bağlamıştım, kendime çeki düzen vermem gerekiyordu.

hikayeyi okumayacagim oyle aliskanliklarim yok pek kusura bakma dostum. fotodaki kizin saclarina iltifat etmek icin basliga girdim, cok guzeller. umarim birgun butun kizlar saclarini boyle yapar ve ortalikta gezinen minik sirinler goruruz.

Tema
https://www.youtube.com/watch?v=IcrbM1l_BoI

Neyse kahvaltımızı yaptık hep beraber. Sonrasında tuğçe eve gitmesi gerektiğini söyledi, üzerini giyinip evine gitti. Ona ilgi duyuyordum tanıdıkça, ama açılmak için henüz erken diye düşünüyordum. Uzun bir süre görüşmemiştik, çok sonra öğrendim ki, çağrıyla birliktelermiş. ikisini ben tanıştırdım, çağrı benden önce ayarladı hatunu. Neyse yapacak birşey yok, zaten en son işlerim yolunda gittiğinde 100 kontör 9 liraydı aq. Bir süre sonra çağrı evden ayrıldı, mehmet ali diye bir arkadaşı vardı, onla aynı evde kalacaklarını söyledi, ve gitti.

Bir sabah kalktım, telefonun ekranında facebooktan bir bildirim vardı, açtım, bir etkinlik için ceyda istek atmış. Nedir, ne değildir diye baktım, dünyam başıma yıkıldı. Tuğba nişanlanıyormuş, hemde benim doğum günümle aynı gün. Üstüne üstlük birde bana davet atıyorlardı, delirmemek elde değil.