1. 26.
    0
    28- kamer suresi 17, 22, 32 ve 40. ayetleri şöyledir; “and olsun ki, biz düşünüp öğüt alınsın diye kur’anı kolaylaştırdık. fakat var mı bir düşünen?” bu ayetlere göre allah bizim anlamamız için kur’anı kolaylaştırdığını söylemektedir. yani herhangi bir alimin kur’anı bize açıklamasına yada herhangi bir tefsir kitabına gerek yoktur. allah’ın bize emrettiklerini anlamamız için kur’an-ı kerim yeterlidir. kur’an-ı türkçe olarak okuyup da kafasına takılan yerleri soran bir kişiye, sen onun hikmetini anlayamazsın demek yersizdir, hatta günahtır, çünkü allah kur’an-ı bizim için kolaylaştırdığını söylemektedir. birçok soruda da “çeviri hatası” cevabı verilmektedir, arapça öğrenip kur’anı öyle okunması gerektiği gibi insanlar çok çok zor bir yola yönlendirilmektedir. ancak kamer suresi 17, 22, 32 ve 40. ayetleri bize kur’anın kolaylaştırıldığından bahseder, yani arapça öğrenip öyle okumaya gerek yoktur. ayrıca allah gönderdiği kitabın 1400 yıl sonra başka dillere tercüme edileceğini de biliyordur, yani çeviri de hata olması da mümkün değildir. 1400 yıldır hiç kimse düzgün bir şekilde kuranı türkçe ye yada başka dillere çevirememiş midir? düzgün çevrilemediği ve herkesin anlayamayacağı iddiası yukarıdaki ayetlere tamamen terstir ve kur’an-ı yalanlamak anldıbına gelmektedir. bu durumda kur’an da yazılanlar mı uygulanmalıdır, yoksa bazı hocaların söyledikleri mi uygulanmalıdır?
    ···
  2. 27.
    -1
    29- sad suresi 77. ayette ve araf suresi 13. ayette şeytanın adem’e secde etmediği için cennetten kovulduğu yazmaktadır. araf suresi 20,21 ve 22. ayetlerde ise şeytanın cennette adem ve eşini kandırarak yasak meyveyi yemesini sağladığı yazmaktadır. allah’ın cennetten kovduğu şeytan cennete nasıl girebilmiştir? şeytan cennete girerken allah fark etmemiş midir?

    30- allah neden adem ve havvaya bir ağacın meyvesini yemeyi yasaklamıştır? şeytanın onları kandırdığını bilerek bir meyve yüzünden neden adem ve havvayı dünyaya göndermiştir?

    31- araf suresi 35. ayet şöyledir; “ey adem oğulları! size ne zaman içinizden rasuller gelir de, her kim bunlara karşı çıkmaktan sakınır, kendini düzeltirse, artık onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.” bu ayette geçen “size ne zaman içinizden rasuller gelir de” cümlesi ne anlama gelmektedir? hz. muhafazid son peygamber değil midir? allah hz. muhafazidden sonra daha başka rasul göndereceğini mi söylemektedir? eğer hz. muhafazid son peygamber ise neden bu ayet gönderilmiştir?

    32- araf suresinde hz. musa nın mucizelerinin anlatıldığı kısımda 107. ayet şöyledir; “bunun üzerine asasını bırakıverdi, birden o, koskoca bir ejderha kesiliverdi.” şuara suresi 32. ayet de şöyledir; “(bunun üzerine musa) asasını bırakıverdi, o birden apaçık bir ejderhaya dönüşüverdi.” hz. musanın asasının bir ejderhaya dönüştüğü anlatılmaktadır, ancak ejderha çok eski uygarlıkların inandığı çin mitolojisinde efsanevi bir yaratıktır, gerçekte ejderha diye bir canlı yoktur. allah neden hz. musanın asasını çin mitolojisindeki efsane bir yaratığa dönüştürmüştür?
    ···
  3. 28.
    -1
    33- araf suresi 123,124. ayetler şöyledir; “firavun, “ben, size izin vermeden ona iman mı ettiniz? şüphesiz bu sizin yerli ahaliyi oradan çıkarmak için şehirde planladığınız bir hiledir. yakında anlarsınız. kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra hepinizi çarmıha gereceğim” dedi.” burada bahsedilen firavunun sözleri allah’ın sözlerine neden bu kadar çok benzemektedir? maide suresi 33. ayet ise şöyledir; “allah’a ve rasulüne savaş açanların, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, öldürülmeleri veya asılmaları veya elleri ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmekten başka bir şey değildir. bu, onların dünyada çekecekleri bir zillettir. ahirette ise, kendilerine büyük bir azap vardır.” görüldüğü gibi allah da aynı firavun gibi suçluların elleri ve ayaklarının çapraz kesilmesini emretmektedir. allah firavundan mı esinlenmiş de böyle bir cezayı kullarına uygun görmüştür?

    34- araf suresi 136. sure şöyledir; “biz de mucizelerimizi yalanladıkları ve onlara kulak asmadıkları için kendilerinden intikam aldık, onları denizde boğduk.” allah kendi yarattığı kullarından intikam alır mı? intikam duygusu insanlara özgü bir duygu değil midir?

    35- araf suresi 179. ayet şöyledir; “yemin olsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. onların kalpleri vardır, onlarla duyup anlamazlar, onların gözleri vardır, onlarla görmezler, onların kulakları vardır, onlarla işitmezler. onlar hayvanlar gibi, hatta daha şaşkındırlar. işte bunlar, gafillerdir.” allah insanlardan ve cinlerden birçoğunu sadece cehennem için mi yaratmıştır? eğer allah bazı kişileri cehennem için yaratmışsa sınav bunun neresindedir? bu kişiler cehennem için yaratıldıkları halde allah’ın yaradışına karşı gelip iman etme ihtimalleri var mıdır? ve “onların kalpleri vardır, onlarla duyup anlamazlar” kısmında insanın kalple anladığı söylenmektedir, ancak günümüzde bilinmektedir ki kalbin görevi vücuda kan pompalamaktır, bir şeyleri anlamak kalbin değil beyinin görevidir, allah bunu bilmemekte midir?
    ···
  4. 29.
    0
    36- yasin suresinde hesap gününün anlatıldığı kısımda 59,60,61. ayetler şöyledir; “59- (allah onlara şöyle diyecektir:) ey günahkârlar! bugün (bir kenara) ayrılın. 60-61- ben, sizden “ey ademoğulları! şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır. bana kulluk edin. doğru yol, budur!” diye söz almadım mı?” allah arada bir elçi olmadan direk insanlarla mı muhatap olmuştur? allah bu ayette bizden söz aldığını mı söylemektedir? eğer allah bu ayetlerde belirtildiği gibi kendisine söz verenlere hesap soruyorsa, bugün dünya üzerindeki yaşayan insanların hepsinden allah söz mü almıştır? yoksa kur’an-ı kerim ahiret gününe kadar yaşayacak olan tüm insanlığa değil de, sadece hz. muhafazid’in kavmine mi gönderilmiştir?
    ···
  5. 30.
    0
    37- fatır suresinde denizlerden bahsedilen kısımda 12. ayette şunlar söylenmektedir; “... onda (suları) yarıp giden gemiler görürsün. (allah bunları) onun nimetlerinden elde etmeye .(çalışasınız diye yaratmıştır.) belki şükredersiniz.” bu ayette bahsedildiği gibi, gemileri, denizlerden faydalanabilmemiz için doğrudan allah mı yaratmıştır?

    38- fatır suresi 24. ayet şöyledir; “şüphesiz biz seni, müjdeleyen ve (onunla) uyaran biri olarak gerçek ile gönderdik. kendilerine bir uyarıcı gelmeyen hiçbir topluluk yoktur.” afrika kıtasında daha hiç diğer insanlarla karşılaşmamış kabileler yaşamaktadır, bunlara uyarıcı gönderilmiş midir? kutuplarda yaşayan insanlara uyarıcı gönderilmiş midir? çine, japonyaya, singapura uyarıcı gönderilmiş midir? adalarda yaşayan insanlara uyarıcı gönderilmiş midir? himalayalarda dağlarda yaşayan insanlara uyarıcı gönderilmiş midir? eğer bunların hepsine bir uyarıcı gönderilmişse neden hiçbirinin yazılı eserlerinde kur’an-ı destekleyen eserler yoktur, neden her birinin eserlerinde geçen yaratıcı inanışı farklıdır? ve eğer eskiden yaşayan tüm insanlara uyarıcı gönderilmiş ise bugün bize neden gönderilmemektedir? ya da bugün daha hiç başka insanlarla karşılaşmamış kabilelerde yaşayan insanlara bir uyarıcı gönderilmemektedir? üzerlerinden geçen uçağı canlı sanarak ona ok atan kabilelerin yaşadığı günümüzde neden bu insanların binlerce din ve kutsal kitap arasından islamı ve kur’anı kendilerinin bulup, öğrenip, iman etmeleri beklenmektedir?
    ···
  6. 31.
    0
    39- meryem suresi 27. ve 28. ayetler şöyledir; “27- hamile olduğu halde halkının yanına geldi “ey meryem! alışılmadık bir şey getirdin!” dediler. 28- “ey harunun kız kardeşi! baban, kötü bir adam değildi. anan da bir kahpe değildi.” bu ayetlerde hz. meryemin harun adında bir kardeşi olduğundan bahsedilmektedir. ancak hz. meryemin harun adında bir kardeşi yoktur. hz. musa’nın ise harun ver meryem adında kardeşleri vardır. yoksa iddia edilen gibi kur’an tevrattan mı türemiştir? tevrattan alıntılar yapılırken böyle bir yanlışlık mı yapılmıştır? kur’an da bahsedilen meryem hz. isanın annesi olan meryem midir, yoksa hz.musa ve hz.harun’un kız kardeşi olan meryem midir?

    40- meryem suresi 83. ayet şöyledir; “bizim o şeytanları kâfirlerin üzerine saldığımızı, onları (günahlara) yönlendirdiklerini görmedin mi?” şeytanları allah mı kâfirlerin üzerine salmıştır? onları günaha yönlendirsinler diye mi şeytanları üzerlerine salmıştır?
    ···
  7. 32.
    0
    41- isra suresi 45 ve 46. ayetler şöyledir; “45- sen kur’an okuduğun zaman, biz seninle ahirete inanmayanlar arasına görünmez bir örtü koyarız. 46- onu anlamalarına engel olsun diye, kalplerinin üzerine kabuklar geçiririz, kulaklarına da ağırlıklar koyarız. kur’an’da rabbini tek olarak andığın zaman, ürkerek arkalarına dönüp giderler.” enam suresi 25. ayet de şöyledir; ”içlerinden kimisi seni kur’an okurken dinler. ancak biz, onların kalplerine onu zevkle anlayıp dinlemelerine engel olan kabuklar geçirmişizdir. onların kulaklarında da bir ağırlık vardır. her mucizeyi görseler de, ona iman etmezler. hatta sana geldiklerinde, seninle tartışırlar. inkâr edenler, “bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir!” derler.” bu ayetlerde ahirete inanmayanların kur’anı anlamamaları için allah’ın onların kalplerinin üzerine kabuk geçirdiği yazmaktadır. inanmayan kişi kur’anı dinlemeden nasıl körü körüne inanabilir? allah neden inanmayanların kur’anı anlamasını engellemektedir? inanmayan kişiler anlasın da iman etsin diye kur’an gönderilmişken, neden allah inanmayanların kalplerine kur’anı anlamasınlar diye kabuklar geçirmektedir?

    42- isra suresi 73, 74 ve 75. ayetler şöyledir; “73- az daha seni bile, sana vahiy ettiğimizden başkasını bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi. o zaman, seni dost edineceklerdi. 74- eğer biz sana direnç vermemiş olsaydık, az daha onlara az bir şey kayacaktın. 75- o zaman biz sana, hem hayatın acısını, hem de ölümün acısını tattırırdık. sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın.” allah bu ayetlerde hz. muhafazide neden kızmaktadır? hz. muhafazid yanlış bir iş yaptığı için mi allah ona kızmaktadır? inşirah suresi ilk 3 ayetinde bahsedildiği gibi allah hz. muhafazidin göğsünü açıp temizlememiş midir? buna rağmen hz. muhafazid nasıl allah’ı kızdıracak bir şey yapabilir? yoksa “şeytan ayetleri” denilen ayetler gerçek midir? allah bunları vahiy ettiği için mi hz. muhafazide kızmıştır? şeytan ayeti meselesi şöyledir; "şeytan ayetleri" diye ünlenen sözlerin önce kuran'a ayet olarak sokulduğu, bu sözlerde "lat, uzza, menat" adlı tanrıçalar övüldüğü için putataparların, peygamber ve inanırlarıyla birlikte secde ettikleri, bir olay olarak kaynaklarda yer alır ve hadislerce desteklenir. hadis 1: “peygamber mekke'de necm suresini okurken secde etti ve onunla birlikte, aldığı toprağı alnına zütüren yaşlı birinin dışında müslüman ve putatapan herkes secde etti." (kaynak: buhari (hadis no:555), tirmizi ve öteki hadis, fıkıh kitapları.) bu hadise göre şu sorular sorulabilir; 1- peygamberin can düşmanı diye nitelenen putataparlar nasıl oldu da, hz. muhafazid ile bir araya gelebildiler? 2- putataparlar nasıl oldu da, hz. muhafazid ile birlikte secde ettiler? diğer bir hadis ise şöyledir; “peygamber mekke'de iken necm suresini okuyordu. "lat'ı, uzza'yı ve bir öteki, üçüncü (put) olan menat'ı gördünüz mü?” diyen yere gelince şeytan, peygamberin diline şunu atıverdi; “işte bunlar, yüce turnalardır. şefaatleri de elbette ki umulur." bunun üzerine putataparlar: "muhafazid daha önce değil, bu gün tanrıçalarımızı iyi sözlerle andı!" dediler. yine bunun üzerine peygamber secde etti ve onlar da secde ettiler. işte bu nedenle de allah şu ayeti indirdi; “(ey muhafazid!) senden önce hiçbir peygamber yoktur ki, şeytan onun okudukları arasına, bir şeyler katıp bırakmasın. allah, şeytanın bıraktığını bozar, kendi ayetlerini güçlendirir. allah bilendir, hikmetlidir." (hacc suresi, ayet:52) (anlatan peygamberin arkadaşları: abdullah ibn abbas'ın da içinde olduğu bir topluluk. kaynak: süyuti, ibn hacer) bu olaya göre hz. muhafazid vahiy okurken şeytan ona başka ayetler okutmuştur. şeytan nasıl olur da allah’ın peygamberini kandırabilir? şeytan hz. muhafazidi kandırırken allah neden fark etmemiş, yada müdahale etmemiştir? allah sonradan mı fark edip yeni ayetler göndererek durumu düzeltmiştir?
    Tümünü Göster
    ···
  8. 33.
    +1
    43- hûd suresi 13. ayet şöyledir; “yoksa “onu kendi uydurdu?” mu diyorlar. de ki: “haydi onun gibi uydurma on sure getirin. allah’tan başka gücünüzün yettiğini de çağırın. eğer doğru söylüyorsanız, bunu yaparsınız.” bu ayete göre kimse kur’an ayetlerine benzer on sure yazamaz. ancak etrafta bir sürü sahte ayetler ve sahte kur’anlar dolaşmaktadır. onların hiçbiri kabul edilmese bile, şu an ben oturup on tane ayet uydursam kur’anın doğruluğu bozulacak mıdır? hiç kimse on tane ayet uyduramaz mı?

    44- hûd suresinde nuh peygamberin anlatıldığı kısımda 40. ayet şöyledir; “nihayet emrimiz geldiğinde ve tandır kaynadığında şöyle dedik: “geminin içine her birinden ikişer çift, aleyhinde hüküm verilmiş olan dışında aileni ve iman edenleri bindir!” onunla beraber çok az kişi iman etmişti.” bahsedilen ayette nuh peygamberin her hayvandan ikişer çift gemiye koyması emredilmiştir, bilim adamlarının araştırmaları şöyle demektedir; “bilim insanları son araştırmada 8 milyon 700 canlı türü tespit etse de aslında doğal hayattaki canlı türlerinin 100 milyonu bulabileceği tahmin ediliyor. günümüzde bilim insanları her yıl 15 bin yeni tür keşfediyor. teknolojinin ilerlemesiyle araştırmaların hızlanabileceği söyleniyor.” (kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25244635 ) bu bilgilere göre günümüzde sadece tespit edebildiğimiz 8 milyondan fazla canlı türü vardır, tahmin edilense yaklaşık 100 milyon canlı türü olduğu yönündedir, günümüzde keşfedilmeyenleri saymazsak nuh peygamber bu 8 milyon 700 canlı türünden her birinden bir dişi bir erkek 2 şer tane toplamda 17 milyondan fazla canlı türünü ne kadar zamanda toplamıştır? kutuplardaki penguenlerden, çindeki pandalara kadar, yırtıcı hayvanlardan, zehirli örümceklere kadar tüm bu hayvanları tehlikesizce nasıl yakalamayı başarmıştır? ayrıca 17 milyon hayvanın sığacağı büyüklükte bir gemiyi nasıl yapabilmiştir? dünyanın en kalabalık 2. şehri olan istanbul’un nüfusu bile 13 milyonken 17 milyon canlının sığacağı büyüklükte devasa bir gemi nasıl olabilir? ve nuh peygamber her birinin farklı gıda ihtiyaçları olan 17 milyon hayvanı nasıl besleyebilmiştir?
    ···
  9. 34.
    0
    45- hicr suresi 9. ayet şöyledir; “şüphesiz bir uyarı ve öğüt (olan kur’an’ı), biz indirdik biz. onu, mutlaka biz koruyacağız.” bu ayette allah kur’an’ı koruyacağını söylemektedir. peki hz. muhafazidin vahiy katiplerine yazdırdığı ilk nüshalar neden korunmamış ve yok olup gitmişlerdir? hz. muhafazidin sakalı, hırkası, sandaletleri bile günümüze kadar saklanabilmişken, allah’ın gönderdiği ve koruyacağına söz verdiği kur’an-ı kerim neden günümüze kadar saklanamamıştır? neden kaynağını bilmediğimiz, sadece rivayetlere bağlı olarak bildiğimiz hz.muhafazid’in ölümünden sonra başkaları tarafından yazılan kur’an-ı kerim’in doğruluğuna inanmak zorundayız? kur’an-ı kerim’in yazılması araştırıldığı zaman şu bilgiler karşımıza çıkmaktadır; “hz. peygamber okuma yazma bilmediği için, vahiy halinde inen ayetler hafızasına işlenip kalırdı. hz. muhafazid de bunları unutmaz, yıllarca sonra tek hecesi fark etmeksizin aynını tekrarlardı. müslümanlar bu ayetleri ezberlerler, okuma yazmasını bilenler de yazılı haliyle tespit ederlerdi. zamanla vahyedilen (vahiy halinde inen) ayetler ezberlenirken, bunları ezberleyenler “hafız” diye tanımlanmışlardır. aradan zaman geçtikçe bu hafızlardan bazıları savaşlarda şehit düştüler, bazıları da ecelleriyle öldüler. bu durumda ayetleri ezbere bilenlerin sayısı azalmağa başlamıştı. papirüslere, kemik ve tahtalara, pişirilmiş tuğlalara, deri üzerine yazılmış sureleri bir arada toplamayı ilk düşünen halife ebubekir oldu. her sure kağıt, ya da kurutulup işlenmiş deri üzerine yazılmaya başlandı. böylece kur’anın ilk olarak bütün halinde yazılı şekli ortaya çıktı ve buna “sayfalar” anldıbına gelen “suhuf” adı verildi. halife ebubekirin ölümünden sonraki halife ömer de aynı işi sürdürdü. belirli bir süre kur’an nüshaları çok kişinin elinde suhuflar halinde kaldı. ömerden sonra halife olan osman, kuranın tek kitap olarak düzenlenmesini emretti. yazılı bütün nüshalar bir araya getirildi. incelemeler sonucu, ortada sadece beş adet güvenilir nüsha olduğu anlaşıldı. görevlendirilen özel bir kurul karşılaştırmaları, düzeltmeleri yaparak, her türlü kuşkudan uzak, kesin bir nüshayı meydana getirdi. elde edilen nüsha hattatlar tarafından yazılarak çoğaltıldı. doğruluğundan şüphe edilen öteki nüshaların hepsi ortadan kaldırıldı.” (kaynak: http://www.birdunyabilgi..../…i-kerim-nasil-yazildi ) araştırınca da görülmektedir ki, bir dönem birkaç farklı kur’an meydana çıkmış, o dönemin bazı insanları tarafından aralarından doğru olduklarına inandıkları birisi seçilmiş, diğer nüshalar imha edilmiştir. bu kişiler hangi nüshanın doğru olduğunu nereden bilmişlerdir? allah’dan onlara hangisinin doğru olduğu hakkında vahiy mi gelmiştir? allah koruyacağına söz verdiği kur’anın değişik kopyalarının çıkmasına müsaade ederek, ve ilk yazılan nüshalarının günümüze ulaşmamasını sağlayarak neden inananları şüpheye düşürmektedir? insan bunları düşündüğü ve şüpheye düştüğü için günaha mı girer? ve allah daha önce gönderdiği zebur, tevrat ve incil’i neden korumamıştır? bu kitapların insanlar tarafından değiştirileceğini bilmemekte midir? neden yüzyıllarca insanların değiştirilmiş kitaplara inanmasına müsaade etmiştir?
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    0
    46- enam suresi 38. ayette kur’anı kerim hakkında şu sözler geçer; “biz kitapta hiçbir şeyi ekgib bırakmadık.” ancak orucu nelerin bozduğu, nasıl namaz kılınacağı, neyin helal neyin haram olduğu gibi çok önemli konular ve buna benzer yüzlerce şeyin nasıl yapılacağı kur’an da yazılmamış, hadislerle, rivayetlerle açıklanmıştır. hatta bundan dolayı mezhep ayrılıkları oluşmuştur. hangi mezhebin doğru olduğunu nereden bilebiliriz? allah hiçbir şeyi ekgib bırakmadık dediği kur’an da neden bir çok şeyi açıklamamıştır? tek güvenilir kaynak olarak gördüğümüz kur’anı kerimde açıklanmayan konuları araştırmak için başvurduğumuz, hadislerin, hocaların hangilerinin doğru olduğuna nasıl karar verebiliriz? allah neden çoğu şeyi ekgib bırakarak mezhep ayrılıklarının oluşmasına neden olmuştur?

    47- enam suresi 92. ayet şöyledir; “bu, indirdiğimiz mübarek bir kitaptır, kendinden öncekileri doğrulayıp onaylayandır. (bunu, sana) şehirlerin merkezi olan (mekke’dekileri) ve çevresindekileri uyarman için (gönderdik). ahirete iman edenler, onlar namazlarına dikkat ederler.” kur’an-ı kerim ve hz. muhafazid sadece mekke ve çevresindekileri uyarmak için mi gönderilmiştir? eğer öyle değilse neden bu ayette “tüm dünyadakileri uyarman için” değilde “mekke ve çevresindekileri uyarman için” diye yazmaktadır? ve gene sadece mekke ve çevresindekileri uyarmak için gönderilmediyse neden hz. muhafazid tüm dünyayı dolaşıp kur’anı tüm dünya insanlarına tebliğ etmemiştir?

    48- enam suresi 162, 163. ayetler şöyledir; “de ki: “benim namazım, ibadetlerim, hayatım, ölümüm alemlerin rabbi olan allah’ındır. onun ortağı yoktur. ben, bununla emronuldum ve ben, allah’a boyun eğip teslim olanların ilkiyim.” bu ayetlerde söylenene göre hz. muhafazid allah’a boyun eğip teslim olan ilk kişidir. peki ondan önce gelen peygamberler allah’a boyun eğmemişler midir?
    ···
  11. 36.
    0
    49- saffat suresi 6. ayet şöyledir; “muhakkak ki biz, yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik.” dünyadan milyonlarca kat büyük olan yıldızlar süs için mi yaratılmıştır? ve yakın gök diye bahsedilen yer neresidir? bizden miyarlarca ışık yılı uzaklıktaki yıldızlar yakın gök de midir?

    50- lokman suresi 10. ayet şöyledir; “(o) görmekte olduğunuz gökleri direksiz yarattı, sizi sarsmasın diye yeryüzüne dağlar dikti, onda her tür hayvanı üretip yaydı. gökyüzünden bir su indirdik ve (onunla) orada her faydalı bitkiden çifter çifter bitirdik.” bu ayette konuşan kimdir? bu ayet allah’ın ağzından mı yazılmıştır, yoksa hz. muhafazidin ağzından mı yazılmıştır? ve gene ayette “sizi sarsmasın diye yeryüzüne dağlar dikti” denmektedir, ancak günümüzde dünyanın farklı yerlerinde her gün depremler meydana gelmektedir, yeryüzü sürekli sarsılmaktadır, bizi sarsmaması için dikilen dağlar işlevini yerine getirememekte midir?
    ···
  12. 37.
    0
    51- zümer suresi 6. ayette “size hayvanlardan sekiz çift indirdi.” denmektedir. allah bize sadece sekiz çift hayvan mı indirmiştir? o zaman diğer binlerce hayvan türünü kim indirmiştir?

    52- zümer suresi 10. ayet şöyledir; “de ki: “ey iman eden kullarım! rabbinizden takva ile korunun. bu dünyada iyilik yapanlara, bir iyilik vardır. allah’ın yarattığı yeryüzü, geniştir. sadece sabredenlere sevapları sonsuz ödenir.” bu ayette hz. muhafazid insanlara “ey iman eden kullarım!” demektedir. insanlar hz. muhafazid’in kulları mıdır? bu ayet neden “sadece allah’a kulluk edin.” sözleriyle çelişir?
    ···
  13. 38.
    0
    53- fussilet suresi 9,10,11 ve 12. ayetler şöyledir; “9- de ki: “siz gerçekten, yeryüzünü iki günde yaratanı inkar edip duracak, hâlâ ona ortaklar koşacak mısınız?” o, bütün alemlerin rabbidir. 10- hem orada, onun üstünde dağlar yaptı, arayanlar için eşit olmak üzere orada yaşayanların azıklarını belirledi. (bütün bunlar) dört günde (oldu). 11- sonra, o bir duman iken, göğe yöneldi. ona ve yeryüzüne, “haydi, ikiniz de ister istemez gelin!” dedi. “isteye isteye geldik!” dediler. 12- bu şekilde onları iki günde, yedi gök olmak üzere yerine koydu, her göğe de işini (kendisinde nelerin meydana geleceğini) vahiy etti. yakın göğü, kandillerle donattık ve koruduk. işte bütün bunlar, o çok güçlü olan ve her şeyi bilenin belirlemesi ile olmaktadır.” bu ayetlere göre iki günde yeryüzü yaratılmıştır, dört günde yeryüzünde dağlar yapılmış ve arayanların azıkları eşit olarak dağıtılmıştır, iki günde de yedi gök olmak üzere gökler yaratılmıştır, yani toplamda evren 8 günde yaratılmıştır. ancak araf suresi 54. ayet, hud suresi 7. ayet, yunus suresi 3. ayet, furkan suresi 59. ayet, secde suresi 4. ayet, kaf suresi 38. ayet ve, hadid suresi 4. ayette evrenin 6 günde yaratıldığı söylenmektedir. bunların hangisi doğrudur? evren kaç günde yaratılmıştır? ve gene fussilet suresi 12. ayette konuşan hz. muhafazid midir yoksa allah mıdır?

    54- fussilet suresi 44. ayet şöyledir; “eğer onu yabancı dilde bir kur’an yapsaydık, “ayetleri açıklansaydı ya! araba, acemce(farsça) (yabancı dilde) bir kur’an mı?” diyeceklerdi. de ki: “o iman edenler için bir rehber ve şifacıdır. iman etmeyenlerin ise, kulaklarında bir ağırlık vardır. o, onlara karşı körlüktür. (bu kur’an), onlara uzak bir yerden bağırılıyormuş (gibi gelir).” bu ayette allah kur’an’ı arapça indirmesinin sebebini, araba arapça bir kur’an indirdiği şeklinde açıklamaktadır. başka bir dilde indirseydik araba yabancı dilde bir kur’an mı? şeklinde sorular sorulacağı için arapça indirildiği söylenmektedir. peki aynı soruyu günümüz insanları sormaz mı? türk’e arapça bir kur’an mı? japon’a arapça bir kur’an mı? hindu’ya arapça bir kur’an mı? şeklinde sorular sorulmaz mı? allah kur’anı araplara arapça indirmiştir. peki neden türklere türkçe, ya da fransızlara fransızca bir kur’an indirmemiştir?
    ···
  14. 39.
    0
    55- şura suresi 32 ve 33. ayetler şöyledir; “32- denizde o dağlar gibi akıp giden (koca koca gemiler de) onun varlığının delillerindendir. 33- dilerse o, rüzgarı durduruverir de, (gemiler) onun üzerinde sabit kalıverirler. şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükredenler için, (onun varlığı hakkında) deliller vardır.” bu ayetlerde rüzgar olmazsa gemilerin ilerleyemeyeceğinden bahsedilmektedir, ama günümüzdeki motorlu gemiler rüzgardan bağımsız hareket etmektedirler. rüzgar kesiliverirse bu motorlu gemiler de ilerleyemezler mi?

    56- şura suresi 40. ve 41. ayet şöyledir; “40- kötülüğün cezası, onun benzeri bir kötülüktür. kim de kendisine kötülük yapanı affeder ve (onunla arasındaki ilişkilerini) düzeltirse, bunun ödülü allah’a aittir. o kesinlikle zalimleri sevmez. 41- kim zulmedildikten sonra öcünü alırsa, bunlara ceza için bir yol yoktur.” bu ayetlerde kötülüğün cezasının bunun benzeri bir kötülük olduğu ve bunun bir günahı olmadığı söylenmektedir. buna göre bir kişinin eşine tecavüz edilse, onun da o kişinin eşine tecavüz etmesinde bir günah yok mudur? peki tecavüz edilen kişinin hakkı nerededir?
    ···
  15. 40.
    0
    57- gayişe suresi 6. ayette günahkârlar hakkında şöyle denilmektedir; “onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur.” hakka suresi 36. ayette ise gene günahkârlar hakkında şöyle denir; “irinden başka yiyeceği de yoktur.” ancak duhan suresi 43. ve 44. ayetler ise şöyledir; “43,44- muhakkak ki zakkum ağacı, günahkârın yemeğidir.” bu ayetler neden birbiriyle çelişir? gayişe suresinde günahkârlar kuru dikenden başka bir şey yemeyecek denilirken ve hakka suresinde “irinden başka yiyeceği yoktur.” denilirken, neden duhan suresinde “zakkum ağacı günahkârların yemeğidir.” denilmektedir?

    58- zariyat suresi 49. ayet şöyledir; “düşünesiniz diye her şeyden iki çift yarattık.” ancak günümüzde bilinmektedir ki, iki cins olmayan, sadece bölünerek üreyen binlerce canlı türü vardır. allah bunları bilmemekte midir?
    ···
  16. 41.
    0
    59- kehf suresi 50. ayet şöyledir; “bir zamanlar meleklere, “adem’e secde edin!” demiştik de, iblis’in dışında hepsi secde etmişlerdi. o, cinlerdendi. rabbinin emrinden çıktı. “onlar size düşman iken, şimdi siz, beni bırakıp onu ve soyunu koruyucular mı ediniyorsunuz?” bu, zalimler için ne kötü bir karşılıktır!” bu ayette meleklere “adem’e secde edin!” denildiğinden ve iblisin secde etmediğinden bahsedilmektedir ve ardından iblis için “o cinlerdendi.” denilmektedir. iblis meleklerden midir yoksa cinlerden midir?

    60- kehf suresi 86. ayet şöyledir; “sonunda güneşin battığı yere vardığı zaman, onu balçıklı bir suda batıyor buldu. bir de onun yanında (inkarcı) bir topluluk buldu. biz, (ona şöyle) dedik: “ey zülkameyn! ya onları cezalandırırsın veya onlara güzelce davranırsın!” bir insan güneşin battığı yere nasıl varabilir? dünyanın yuvarlak oluşu ve kendi etrafında dönüşü sebebiyle güneş her an bir yerlerde batıyor, bir yerlerde ise doğuyor olarak görünür. allah dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü bilmemekte midir? ve güneş akşamları dünya üzerinde balçıklı bir suya mı batar?
    ···
  17. 42.
    +1
    61- nahl suresi 79. ayet şöyledir; “(allahın emrine) boyun eğerek göğün boşluğunda uçan kuşlara bakmazlar mı? onları orada allah’tan başka ne tutmaktadır? elbette iman edecek bir topluluk için bunda ibretler vardır.” bu ayette gökteki uçan kuşları allah’ın gökte tuttuğu söylenmektedir. peki günümüzdeki uçakları gökte kim tutmaktadır?

    62- nahl suresi 67. ayet şöyledir; “hurma ve üzümlerin meyvelerinden, hem sarhoşluk veren bir içki, hem de güzel, hoş bir rızık edinirsiniz. şüphesiz bunda aklı olan bir topluluk için elbette bir ders ve ibret vardır.” bu ayette hurma ve üzümlerden sarhoşluk veren bir içki edinirsiniz diyor ve bunun hakkında kötüdür, haramdır gibi bir şey söylenmiyor. gene nahl suresi 115. sure de ise şöyle deniliyor; “allah size sadece ölü etini, kanı, domuz etini, allahtan başkası adına kesilmiş hayvanları haram kıldı.” hacc suresi 30. ayet de de şu cümle geçmektedir; “... size okunup bildirilenlerin dışındaki bütün hayvanlar, size helal kılındı. ... ” bu ayetlere göre içki haram değil midir? ve gene bu ayetlere göre eşek eti, köpek eti ..vs. haram değil midir?
    ···
  18. 43.
    0
    63- müminün suresi ilk 6 ayeti şu şekildedir; “1- müminler gerçekten kurtuluşa ulaştılar. 2- onlar, namazlarında huşu içindedirler. 3- onlar, yararsız sözden uzak dururlar. 4- onlar zekat vermek için çalışırlar. 5- onlar (meşru olmayan cinsel ilişkiye girmeyerek) namuslarını korurlar 6- (onlar) ancak, eşleri ve ellerinin altındaki cariyeleriyle (cinsel ilişkide bulunurlar). onlar elbette (bu meşru olanlarla bulundukları ilişkiden dolayı) kınanmazlar.” mearic suresi 29. ve 30. ayetler de şöyledir; “29- onlar, apışlarını, ırzlarını korurlar. 30- ancak eşleri ve elleri altında bulunan cariyeler hariç. çünkü onlar, bunda kınanmazlar.” müminün suresi 6. ayette geçen eşleri ve ellerinin altındaki cariyeleriyle cinsel ilişkide bulunurlar sözü ne anlama gelmektedir? cariye: dişi köle demektir. allah köleliği yasaklamamış mıdır? kendinden güçsüz, sahipsiz bir kadını zorla köle yapmak islamda günah değil midir? allah’ın katında tüm insanlar eşit değil midir? üstünlük ancak takvada değil midir? allah neden köleliği kaldırmamıştır? ve neden cariyelerle cinsel ilişkiye girmeyi helal kılmıştır?
    ···
  19. 44.
    +1
    64- bakara suresi 106. ayet şöyledir; “biz, bir ayetten her neyi nesh eder veya unutturursak, ondan daha hayırlısını veya benzerini getiririz. allah’ın her şeye gücü yeten olduğunu bilmez misin?” nesh: "kaldırma, hükümsüz kılma" anldıbına gelmektedir. allah yanlış yapar mı ki sonradan o ayeti nesh ederek yerine yenisini gönderir? ayrıca kadr suresi 1. ayette yazdığı gibi kur’an-ı kerim kadir gecesinde inmemiş midir? yani toptan bir şekilde inmemiş midir ki allah sonradan üzerinde değişiklik yapar? kur’an’ın birçok yerinde belirtildiği gibi kur’an-ı kerim allah katında bir kitap olan “levh-i mahfuz” (bkz: soru 21) da yazılıdır. burada ezelden beridir yazılı olan bir kitap neden hz. muhafazid zamanında değiştirilmektedir? allah hata yapar mı? ayrıca bu ayetler fatır suresi 43. ayette yazan “sen allah’ın kanununda bir değişiklik bulamazsın. sen, allah’ın kanununda bir başkalaşma da bulamazsın.” sözleriyle neden çelişmektedir?

    65- bakara suresi 178. ayette şöyle denilmektedir; “ey iman edenler! öldürülenler hakkında üzerinize kısas farz kılındı: özgüre özgür, köleye köle, dişiye dişi.” kısas: “bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü kendisine aynı biçimde uygulayarak cezalandırma” demektir. (kaynak: http://www.tdk.gov.tr/…...s.51633720700da0.55240907 ) yani allah burada diyor ki, bir kişi sizden birisini öldürürse, sizinde ondan birisini öldürmeniz size farzdır. surede ayrıca “özgüre özgür, köleye köle, dişiye dişi” denilmektedir, yani birisi sizin kölenizi öldürürse siz de onun kölesini öldürün denilmektedir. burada öldürülen kölenin suçu nedir? allah köleliği kaldırmamış mıdır? tüm insanları eşit saymamış mıdır? allah köleleri insan yerine koymamakta mıdır ki, birisi sizin kölenizi öldürürse siz de onun kölesini öldürün diye emretmektedir? günümüzde karısı öldürülen bir insanın, öldüren kişinin karısını öldürmesi farz mıdır?

    66- bakara suresi 187. ayette oruç şöyle tanımlanmaktadır; “ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikten sizce seçilinceye kadar yiyin, için. sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun.” kısaca denilmektedir ki güneşin doğuşundan batışına kadar oruç tutun. ancak dünyanın yuvarlak olması sebebiyle, ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe güneşin doğuş ve batış süresi değişir, hatta kutuplarda 6 ay gece, 6 ay gündüz olmaktadır. kutuplarda yaşayan bir insanın oruç tutması nasıl mümkün olabilir? bir kişi nasıl 6 ay boyunca yemek yemeden ve su içmeden durabilir? ve bunu senede 30 defa yapması gerekir! bu nasıl mümkün olabilir? allah kutuplarda gece ve gündüzün 6 ay sürdüğünü bilmemekte midir? yoksa enam suresi 92. ayette söylendiği gibi kur’an yalnızca mekke ve çevresindekilere mi gönderilmiştir?

    67- bakara suresin 191, 192 ve 193. ayetleri şöyledir; “191- onları nerede yakalarsanız öldürün. sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. fitne öldürmeden daha ağırdır. yalnız mescid-i haram yakınında onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. ancak sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. kâfirlerin cezası böyledir. 192- artık şirkten vazgeçerlerse şüphesiz ki allah çokça bağışlayandır, çokça acıyandır. 193- hem bir fitne kalmayıp din yalnız allah’ın oluncaya kadar onlarla çarpışın. vazgeçerlerse, artık düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.” kâfirlerin cezası ölüm müdür? günümüzde nerede bir kâfir görülse öldürülmeli midir? dünya nüfusunun %19.6 sını kapsayan 1.3 milyar müslümanın dışında kalan ve dünya nüfusunun %80.4 ünü kapsayan 5.6 milyar insanın hepsi öldürülmeli midir?

    68- bakara suresi 29. ayet şöyledir; “o yeryüzünde her ne varsa, hepsini sizin için yaratandır. sonra iradesini göğe yöneltip onları yedi gök halinde düzene koydu. o her şeyi çok iyi bilendir.” allah burada önce yeri sonra göğü yarattığını söylemektedir. ancak naziat suresi 27,28, 29 ve 30. ayetler ise şöyledir; “27- sizi yaratmak mı daha zor, yoksa gökyüzünü mü? o allah, onu yarattı. 28- ona, boyuna yükseklik verdi ve onu bir düzene koydu. 29- gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı. 30- ondan sonra da yeryüzünü döşedi.” naziat suresinde ise önce göğü daha sonra yeri yarattığını söylemektedir. allah önce gökleri mi yaratmıştır, yoksa yeri mi yaratmıştır? ayrıca enbiya suresi 30. ayette şöyledir; “inkâr edenler, göklerin ve yerin bitişik olduğunu, sonra bizim onları ayırdığımızı görmediler mi? biz hayatı olan her şeyi sudan yarattık. hâlâ inanmıyorlar mı?” bu ayette ise başlangıçta göklerin ver yerin bitişik olduğu ve allah’ın onları ayırdığı yazılmaktadır. bu ayetler birbiriyle neden çelişir?
    Tümünü Göster
    ···
  20. 45.
    +1
    69- enfal suresi 1. ayet şöyledir; ”sana ganimetlerin (nasıl bölüşüleceğini) soruyorlar. de ki: “ganimetler, allah ve rasulünündür. onun için siz müminlerseniz, allah’tan korkun da birbirinizle aranızı düzeltin, allah’a ve rasulune itaat edin.” bu ayette savaş ganimetlerinin allah ve rasulune ait olduğu söyleniyor. allah’ın savaş ganimetlerine ihtiyacı mı vardır? gene enfal suresi 41. ayette ise şöyle denilmektedir; “biliniz ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri, allah’a, peygambere, ona yakınlığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlaradır.” 1. ayette ganimetlerin hepsi allah ve rasulünündür denirken, 41. ayette karar değiştirilmiş, ganimetlerin beşte biri allah’ın, peygamberin, ona yakın olanların, yetimlerin, yoksulların ve yolda kalmışlarındır denmiştir. allah neden ilk başta ganimetin hepsi allah ve resulünündür derken sonradan karar değiştirmiştir?

    70- enfal suresi 65. ayet şöyledir; “ey peygamber! müminleri cihada teşvik et. eğer sizden sabredecek yirmi kişi olursa, iki yüz kişiye galip gelirler. eğer sizden yüz kişi olursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. çünkü onlar, hakkı ve sonucu iyi kavrayamayan, anlayışsız bir topluluktur.” bu ayette görüldüğü gibi allah sizden bir kişi onlardan on kişiye bedeldir diyor. enfal suresi 66. ayet ise şöyledir; “şimdi allah, sizden yükü hafifletti. sizde bir zayıflık olduğunu bildi. şimdi sizden sabredecek yüz kişi olursa, iki yüz kişiye galip gelirler. eğer sizden bin kişi olursa, allah’ın izni ile iki bin kişiye galip gelirler. allah, sabredenlerle beraberdir.” bu ayette ise sizden bir kişi onlardan iki kişiye bedeldir denilmektedir. allah neden ilk başta bir müslüman on kişiye bedel derken sonradan karar değiştirmiş ve bir müslüman iki kişiye bedeldir demiştir? allah ilk başta bir müslümanın kaç kişiye bedel olacağını yanlış mı hesaplamıştır? allah hata yapar mı?
    ···