/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 11.
    0
    Sırdan bir gün. Sorunlarla dolu 3 4 günün ardından sorunsuz bir gün diye betimlersek daha net olacak...
    Derginin son günleri olduğu için planlı çekimlerin bitmesi gerekiyordu. Bu sebeple ilan aldığım bir iç çamaşırcı mağazasına alışveriş çekimi için gittim. 6 7 görsel almam gerekiyordu. Takım halinde ya da tekli. Sevgililer günü yaklaştığı için özellikle kırmızı takımların rağbet göreceğini düşünüyordum. Kırmızı takımlar oraya girerken ilk aklımda olandı ama maalesef bir tane bile bulunmuyordu dükkanda. Elimizdekilerle geçinmeye karar verdik.
    Mağaza sahibi istanbul'da düzenlenen bir fuara gitmişti. Ayın 5'inde dönecekti geri. Dükkandaki kızla beraber başladık çekimlere. O seçiyor, mankeni giydiriyoruz ve çekimleri yapıyoruz...
    Derken kız sütyenin kopçasını giydirirken zorlandı, elinden alıp ben taktım kilidi "Bu işte iyisin" dedi
    "Tecrübe" dedim ona
    "Seni evlendirelim"
    "Pek taraftarı değilim ama neden olmasın"
    Çekimlere devam ediyorduk bir yandan. Yeşil gözlü ve çiğ sarışın sivilceli iğrenç bir kadın.
    "Evli misin ya da boşandın mı?" diye sordum
    "Yok da... Ne oldu beni alacak mısın?"
    "Boşan da bir düşünelim"
    "Tabi neden olmasın... "
    "Dertlisin galiba?"
    "Çok küçük yaşta evlendiğim için sorun oluyor. 18 yaşındaydım, 7 senedir evliyim ve anaokuluna giden bir de çocuğum var"
    "Boşan o zaman ne duruyorsun, hayatının en güzel dönemi"
    "Düşünmüyor değilim"
    "Rahat rahat istediğini yaparsın"
    "O kast ettiğin şeyi boşanmış olsam dahi yapamam"
    "Çok yazık"
    "Neden?"
    "Harcanıyorsun"
    Biraz güzel olsaydı keşke, diye geçirdim içimden. Çok az güzel olsaydı...
    Çekimler bittikten sonra kaçarcasına çıktım mağazadan...
    "Görüşürüz" dedi, "Bir isteğin varsa söyle"
    "Sağ ol, şimdilik yok"
    Toz oldum oradan!
    Evli olmanın en zor tarafı bu; başkalarını istiyorsun sanırım, diye düşünmeye başladım. Bir çok güçlü erkek, yakışıklı - karizmatik ve yatakta seni coşturan! Ya da, ciksi kadınlar, çıplak baldırlar, iri göğüsler ve sert ve dolgun, omuzlar, koku... Evliliğin görevini dışarıdaki kaçamaklarla heyecan haline getirmek...
    Kimse dayanamaz!
    ···
  2. 10.
    0
    Elbette sadece bununla kalamazdım. Ne yapmam gerekiyor diye uzun uzun düşündüm.
    Sonunda bulmuştum. Sosyal ağ!
    Bir çok iletişim aracının yerine geçmeyi başaran sosyal ağ benim işimi kolaylaştırabilirdi.
    Bir karikatür buldum. Bir çoğumuz mutlaka onu biliyordur.
    iş veren iş isteyene soruyor; -En son işinizden neden ayrıldınız?
    +iş yerini değiştirmişler ama bana adresi vermemişler...
    bir önceki yazımda bahsetmiştim bundan. Onu facebook üzerinden paylaşıma sundum. Bir kaç arkadaşıma durumdan hafifçe bahsettim ve yorum yapmalarını istedim.
    Karikatürü paylaşırken üzerine bir de not düştüm; "Yapılır mı bu insan evladına" diye.
    Yorumlar akmaya başladı. Sonunda bu kadarın yeterli olduğuna karar verip, arkadaşlarıma teşekkür ettim.
    Beklemeye koyuldum.
    Pazar günüydü ertesi gün.
    Alışveriş için arabayla yola çıktık kız arkadaşımla. Telefonum pazar alışverişi yaparken çalmaya başladı. Bir elim boştaydı ve arayanın patronum olduğunu gördüm. Cevap vermedim. Biraz beklemesini istedim hepsi bu.
    Arabaya eşyaları koyduktan sonra aradım onu.
    "Babanı merak ettim" dedi
    4 gün hastalık yüzünden işe gelemediğim de bir kez merak etmeyen patronum şimdi babamı merak ediyordu. Acaba neden?
    Durumunu anlattım.
    "Neden haber vermedin bana?"
    "Rahatsız etmek istemedim" dedim ona. Bir tarafım hala yumuşaktı. Söylediğimde ciddiydim de. Sorunlarımla kimseyi rahatsız etmek istemezdim.
    Yanımdaki koltukta oturan kız arkadaşıma dönüp, olayı anlattım. "insanlarıns adece pişman olmaları bana yeterli. Kindar biri değilim. Pişman oldukları şeyler onların vicdanlı olduklarını gösterirler"
    Pek tabi ki ertesi iş gününün nasıl olacağını merak ediyordum. Aklımda şöyle bir plan vardı; az konuşacak, tek düze cevaplar verecek ve mümkün olduğunca yanlarında bulunmayacaktım. Bunları ben istediğim için değil, onların istediğini düşünüyordum. Haksız da olabilirdim ama yaptıkları aynen bu düşüncede olmamı sağlamaya yetmişti.
    Sabah sadece bir kez günaydınlaştık herkesle. Öğlene doğru bir iş çıktı, patron bir yere gidip geldikten sonra arabayı verebileceğini söyledi.
    "Siz ayarlayın haber verin" deyip, konuşmalarının bitmesini beklemeden odama indim. Saatlerce beni rahatsız etmeseler sorun yoktu, oda da yalnız başıma kalabilirdim.
    Youtube'dan Mongols California Ivan Operasyonunu izlemeye koyuldum.
    Motorcu çetesinin çökertiliş hikayesi.
    içeri sokulan bir ATS ajanı ve kanıtlar.
    Aklıma bir fikir geldi.
    Henüz tasarım aşamasında ama...
    Bunu söyleyemeyeceğim.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 9.
    0
    Dedim ki "G Hanım sizin bana sigorta yapıyorum deyip bir yapamadığınız dönemleri de bana borç olarak yazılmış"
    "Ben sana söyledim ama neden yapamadığı mı?"
    söylemişti. kosgeb denen zımbırtıdan eleman ücreti alabilmek için 6 ayımı nasıl yediğini anlattı.
    "Ama yapsaydınız kosgeb i beklemeyip, şu an en aşağı 600 TL az olacaktı borcum"
    "Sen bi araştır ben sana yardımcı olurum"
    Şükürler olsun! yardımcı olacakmış!

    Cuma günüydü bu konuşma. Cumartesi günü sabah erkenden uyanıp aynı şehirde oturduğum ailemden babam rahatsızlanmıştı. işe gitmeden önce onu hastaneye zütürmeliydim. Hatta bir kaç saat geç gideceğimi söylemem lazımdı.
    whatsapp daki grubumuza mesaj yazdım "Ben biraz gecikeceğim. Hastaneye gidiyorum. Babam rahatsızlanmış da."
    Bir saat sonra patron aradı
    "Ne oldu?"
    "Babam fenalaşmış onu getirdim hastaneye.
    "AAaa geçmiş olsun. Bizde bugün çalışmamaya karar vermiştik (Biz derken?). Sen A Beye yardım edersin diye düşündük"
    iş tanımımın içinde A Bey'in tabela yapmasına yardımcı olmak, sanayi işlerini yürütmek, merdivenleri düzene sokmak, vidaları giydirmek ve contaları mevzilere yerleştirmek de varmış gibi...
    A Bey'e yapacak olduğum yardım tamamen yardımla alakalı. Bana sorarlar, 'Bana yardımcı olabilir misin?'
    Bende 'evet' veya 'hayır' derim. Onlar işi tatil yapıp bana haber vermemeleri ve bunu zorunda kalınca yumurtlamaları ... neyse.
    "Babam işte"
    "Babanla ilgilen"
    Lütfettiniz.
    iş yerinde herkes bir olup tatile karar veriyor, benim sabah işim çıkmasa haberim olmuyor. işe kalkıyorum sabah erken geliyorum bir bakıyorum iş yerinde kimse yok. Arıyorum herkesi, "biz tatiliz sen çalışıyorsun" diyorlar. Ne yapma mı bekliyorlar ki?
    Ayıp!
    Etik dışı!
    Ahlaksızlık!
    Şerefsizlik!
    Arkadan iş çevirme!
    Yalancılık!
    bir kaç daha bir şey yazardım ama en kötürüm duran kelime bile bu yaptıklarını anlatamaz.

    Ses çıkarmadım. Ortak hesaptan neden yazmadıkları anlaşıldı zaten. Sadece patron işi de değil. Herkes - iş arkadaşlarım bile- bu işin içinde.
    Bir karikatür vardır bilmem bilir misiniz?
    -En son işinizden neden ayrıldınız?
    +iş yerini değiştirmişler ama bana adresi vermemişler...
    Durum aynen bu.
    ···
  4. 8.
    0
    Ve patronların yapmadıklarını da sizlerin ödemesi gerekiyor.
    Tefeciler sizlere diyor ki; "Çalışmadığın her ay sağlığınla biz ilgilendik... Bize borçlusun"
    Patronlar diyor ki; "Sigortayı geç yaptırmam senin sorunun!"
    Mesela işe girdiğin tarihin Nisan olduğunu varsayalım, sigortanı bunlar ekimde yapıyor. Sana bir kulp bulup," şu sorun nedeniyle, bu sorun nedeniyle sigortan yapamadık ama biz kimsenin hakkını yemeyiz" diyorlar. inanmak zorundasın. işsiz kalabilirsin. Nisan ile ekim arasındaki 7 aylık sağlık parası doğrudan sana geçiyor.
    Patrona soralım bakalım, "Eğer Nisan'da işe başladığımda sigortamı yapabilseydiniz, 7 aylık toplamda 800 küsür lirayı ödemek zorunda olmayacaktım" diyelim, ne diyecek?

    Sonra soruyorlar, neden terörizm meydana gelir? Yanıtı basit...
    ···
  5. 7.
    0
    Bir sabah uyanıyorsunuz ve tefecilere borçlu olduğunuzu öğreniyorsunuz.
    "Sizi koruduk, sağlığınızla ilgilendik, size bir hayat verdik, bizsiz bir hiçsiniz ve şimdi de borcunuz 19 aylık geçmiş dönem faiziyle birlikte 2143.48 TL'dir. Bunu sizin kazanımsal durumunuza göre indirimli uyguladık. Yoksa altından kalkamazdınız!"
    Ayda 891.00 TL kazanç ile bu borcu ödemeye zorunlu tutuluyorsunuz. Birçoğumuz. Tefeciler - takım giyinen adamlar- bulabildiklerine geçmiş dönem yaptıklarını, verdikleri (güya) emekleri ve sizden habersiz ve hiç ihtiyacınız yokken sağlığınızla ilgilenip, borçlu durumuna düşürüyorlar.
    Başka şansınız yok! Çözüm yolunuz yok! Sizi koruduklarını düşünüyorlar ama kendilerinden koruyacak hiç bir yöntem yok! Size borç çıkartıyorlar, borcunuza karşı gelemiyorsunuz bile.
    Kim bu tefeciler?
    Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük tefecisidir; devlet.
    insanın oluşturduğu, büyüttüğü, beslediği ve sonra başına bela ettiği eroin bağımlısı bir çocuk gibidir; devlet.
    Ona bir şekilde para akışını sürdürmeyi devam etmeniz gerekmekte!
    Eğer borç dedikleri (zorunlu borçlandırdığı) şeyi ödemezseniz kıçınızda donları bile almak için zaman bile beklemezler.
    Halk, devletin her kurumundaki kişinin kıçını sildiği tuvalet kâğıdını bile vergileriyle ödüyor. Size uzatılan copların bile parasını siz veriyorsunuz. Tomaları bırakın, içindeki kimyevi suyu bile siz kendi paranızla ödüyorsunuz ve size doğrultuyorlar. Bu bir nevi iyi… En azından sizin ödediğinizi size geri veriyorlar.
    Sağlık için borçlanıyorsunuz. Sağlığı ücretsiz yaptık diye çığlık atan bir uzun adamın başında olduğu tefeci çetesi varken.
    inandırmak, sevdirmek artık en büyük baskı silahı… insanları bir kez inandırın, gerisinde onlara tecavüz bile edebilirsiniz. Ağızlarını bile açmazlar. Ne zaman mı? Daha iyi tecavüz eden birini bulasıya kadar…
    “Uzun adamın gibi de uzunmuş…” demişti bir arkadaşım, herkese uzanıyor. Dağdaki çobandan – holding sahiplerine kadar…
    Hadi bakalım; devlet bitti : tefecilik, çetecilik, hırsızcılık oyunları başladı ve ne yazık ki halk bunun hala oyun olduğunu düşünüyor…
    ···
  6. 6.
    0
    Her getirilen reklamdan %25. Tabela işlerinden 100 TL. Organizasyonlardan organizasyon başına 100 TL. 1100 TL Maaş. 800 TL'si bankaya, 300 TL'si elden. sigorta indirimine gitmek için şirket politikası.
    Toplamda 600 + 200 + 300 +1100 = 2200 TL'ye gelen aylık.
    Tüm kazancımızı bununla kalmıyor elbet. Yan girdilerle birlikte aylık 200 TL'yi bulan bir girdi daha oluyor.
    Bir şekilde para biriktirmenin yolunu öğrendim.
    -işe her gün kız arkadaşım bırakıyor. Onun işi daha uzakta olduğu için geçerken beni işe bırakıyor. Git - gel 4 TL dolmuş parasını atıyorum kumbaraya.
    -Pazarlardan kaçak sigara alıyorum 3 TL'ye. Marketten aldığım 6 TL'lik sigaranın arasında farkı atıyorum kumbaraya.
    -Ne kadar bozuk para varsa yine kumbaraya
    -Dışarı çıkıyoruz, hesap ödeniyor, ben ödediysem sorun yok, ödemediysem kendi payımı hop yine kumbaraya
    -Bazen kendime ceza veriyorum, bir şekilde hatalar nedeniyle kestiğim ceza, en küçük kağıt parayı cezamın ödemesi diye atıyorum kumbaraya. 5 TL

    Para kazanırken para kazanmanın yönetmini buldum. Biriktirilen paralar sanki maaşımdan kalan değilmiş, ekstra elime geçmiş havası veriyor bir sonraki aya. hesaplıyorum 2400 TL olan kazancım bir anda 300 - 500 TL daha artıyor. bir önceki ayın 1900 - 2100 TL arası geçtiğini düşünemiyorsun.
    Yalnız bazı sorunlar çıkıyor. Babamın bel fıtığı, annemin dişleri ve benimde kanal tedavisi + dolgu parası bir anda biriktirilen para üzerine haciz gibi iniyor.
    Hal böyle olunca başlıyorsun sistem eleştirisine.
    Dişlerini fırçalamazsan böyle olur dediğim zamanlar oldu. Düzenli fırçalama ama. Çoğu zaman günde 2 defa fırçalıyorum zaten de en ufak bir kaçırma, sırayı bozma, düzeni parçalama, gidişhattı yok etme durumunda sanki bütün suç bir kaç kez fırçalamayı es geçmiş olmammış gibi geliyor.
    Hesaplıyorum. Ayda tek kişi tek macun bitirse ve önerilen; 3 ayda bir bir fırça eskitse.
    iyi veya boşa gitmeyecek fırçalaması çabasında bu ikilinin fırça hayatı boyunca (yani üç ayılık hesabı) 39 ila 45 TL arası. bir sene de bu (40 TL diye hesaplayalım) 160 TL.
    Buraya kadar normal. Elektrik - su - zaman kaybını hesaba katarsak yıllık 180 TL gibi bir para.
    Süt dişlerim döküldü - yeni dişler çıktı. Kaç yaşında çıkmıştır? Diyelim ki 8 yaşında. 8 yaşından itibaren dişler güçlenmeye başladı. Hayatım boyunca iki defa gittim diş doktoruna. birisi 20'likler içindi ve bunun için de diş fırçalamama sonucu oluşan bir durum söz konusu değil. Hadi öyle diyelim.
    Yirmilik dişlerimin ikisinide 150 TL'ye çektirmiştim. Şimdi kanal tedavisi + dolgu olsa en aşağı 300 TL = 450 TL bugüne kadar dişçiye harcadığım para.
    29 yaşındayım, çıkar büyük dişlerimin çıkmadığı yaşları - 8 =21
    21 ile çarp yıllık diş macunu ve diş fırçası derüvenini X 180 =3.780 TL

    yani kısacası; bugüne kadar dişlerim için ayırdığım diş macunu ve diş fırçası parasını kenara atsam on numara porselen dişlerim olacakmış en kötü ihtimalde.
    Hadi hayırlısı bakalım.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 5.
    0
    Gala sonrasi mai tai cocktail & bellini icmek için lobiye oturduk.
    ···
  8. 4.
    0
    Gala için seçilen sanatçı televizyonlarin alışık olduğu biri. Butun gece koca ağızlı kadını dinlemek zorundayiz. Neyse...
    Fena bir kalabalığın içinden yükselen guzellikte kadinlar zengin erkek avina çıkmış durumdalar. Ilk farkina varan masamizdan biri. "Acenteci karilar zengin adam ariyor" diyerek günün anlam ve önemini bildirdi.
    herkes takim elbise de, kadinlar tuvalet. Ben ise kot ve kazakla sicmis durumdayim ama rahatim. Seviyorum böyle olmayı! !
    Neyse. Ilk yemek bardak icinde istakoz ve beyqz sarap
    afiyet olsun bize
    ···
  9. 3.
    0
    Organizasyonu istemeden de olsa tamamladik. Bittiğinde kiz arkadaşım çalıştığı otelde konaklamak icin arabayla aldi beni. Icinde köpeğim. Annemlere birakmamiz gerekiyor. Haftasonu oteldeyiz.
    otele girisimiz 22:00 civari olabildi. Yolda gelirken ugramamiz gereken bir Bistro Café vardi, cekim aldim, personel gecesi. Doğum günümü yaptığımız otelin kafe bistrosuydu burasi. Yaklagib 50 kisilik bir gruptan bahsediyorum, kalenin en gözde restoranlarindan biri. Normal sartalarda bizim gibi insanlarin hayatinda sadece bir veya iki defa görebileceği bir yer.
    iceri girdiğimde duyulan ugultu fenaydi. Muhteşem bir ses karmaşası. Tiz halinde kadin sesi ve bas halinde erkek.
    Restoranin müdürünü buldum, sahibinin çekim için çağırdığını söyledim. Uygun gördü ve başladık çekimlere. Yalniz bir sorun vardı; sesim duyulmuyor ve bu nedenle fotoğraf için sıraya sokamiyordum.
    tarzim şudur: eger dinlenilmezsem olay çıkarırım.
    "Hey!" Diye bağırdım güzel bacaklı sonradan kadın olmaya. Kadinligin hakkini veremeyecek kadar çok büyük ağız cepheri vardi "bana baksana bir dakika! Yanindakiyle degil beni dinleyeceksin! Fotoğrafı çekecek benim ve ben ne dersem 9nu dinlemek zorundasin! yanindakiyle sonra gevezelik yapabilirsin!"
    bekledikleri tavır buymus demek ki... sadece 12 dakika daha durup, haber için fotoğrafları topladiktan sonra otele dogru yola cikabildik.
    allahin belasi otel dolu! Dışarıda yağmur var. 5 yildizli olmasi yağmuru kesip guzel gunleri vermelerini - vaat etmelerine yetmiyor. Haftalik hava tahminleri yalan üzerine kurulmus; gunun 10 dk da olsa en sicak ani tüm günmüş gibi gösteriliyor. Neyse ki mini barı indirdik!
    ···
  10. 2.
    0
    Berbat bir şey; suratı asık pekekentlerin yer sahibi olması ve bunların açılış organizasyonunu bizim yapmamız. Bugün yani 26.12.2014 tarihinde 17:30 civarı bir acilisimiz olacak...
    O tarafa doğru giderken "Moralimizi bozmasa bari" dedi patron
    "Keltoş" dedi ortağı
    ···
  11. 1.
    0
    Bu başlık altında bugünden sonra muhabirlik hikayelerimi paylaşacağım. Günlük ve anlık olarak
    sıcağı sıcağına
    soguduktan sonra da...
    ···