1. 1.
    +3 -2
    vaktiyle kendi kendine "ulan bi dünya abuk sabuk kitabı okudun, kainatın en önemli kitabını bi anlayarak okumadın amk sığırı" diyerek kızan bir müslümanın kur'an ı okuyarak, araştırarak allahın kendisinden ne istediğini allahın gönderdiği metinden anlama çabası sonrasında kafasını kurcalayan sorulardır.
    kişi bu soruları ufaktan ufaktan bazı islam alimi diye tanımladığı kişilere sormaya çalışmış, ancak aldığı çok sert tepkiler ve "sen anlayamazsın" tarzındaki cevaplar yüzünden daha ileri gitmeye cesaret edememiş ve neden anlayamayacağı konusunda kafasında daha fazla soru işaretleri oluşmuştur.
    bu kişi kur'an-ı kerim i birçok farklı mealden okumuş, farklı çevirileri birbirleriyle karşılaştırmış, ancak sorularını çok bilinen ve güvenilen "elmalılı muhafazid hamdi yazır" ın çevirisi üzerinden yazmıştır.
    gene bu kişi kendi anlayamayacağı konusunda şüpheye düşüp farklı tefsir kitaplarından da ayetlerin açıklamalarını incelemiş, ancak bir tefsir kitabının "a" dediğine başka bir tefsir kitabı "b" dediği için, ve kamer suresinin 17, 22, 32 ve 40. ayetlerinde geçen “and olsun ki, biz düşünüp öğüt alınsın diye kur’anı kolaylaştırdık. fakat var mı bir düşünen?” ayetinden dolayı allah'ın emrine uyup insanların yazdığı açıklamalar yerine allah'ın yazdığı kur'an-ı kerim den okuyup incelemeye tekrar dönmüştür.
    kişi ekşi sözlük dahil birçok çevrimiçi kaynağı da araştırmış, ve sorularında bu kaynaklardan da bol bol alıntılar yapmıştır.
    bu kişi bu soruları islamı kötülemek için değil, kendisine cevap verebilecek birilerini aradığı için yazmış ve sorularının cevaplarını bulduğu zaman kuşkusuz inancına ve ibadetlerine devam edecektir. ve bu kişi sorularının cevapsız kalmasından çok fazla korkmaktadır. çünkü sorularının cevapsız kalması durumunda bu güne kadar yaşadığı tüm hayat'ın yalan olduğunu, ve çok sevdiği bir sürü insanın bir yalanı yaşayıp öldüğünü, kendisinin de çok büyük bir boşluğa düşeceği, öldükten sonra ne olacağı dahil binlerce soru içerisinde boğulacağı düşüncesi kendisini mahvetmektedir.
    işte o sorular şunlardır;

    1- neden ayetler iniş sırasına göre yazılmamıştır? allah yanlış mı göndermiş de hz.muhafazid sırasını tekrar düzenletmiştir? ve söylendiği gibi sırasını hz.muhafazid belirlediyse neden hz.muhafazid zamanında ciltlenmemiştir?

    2- kur’an-ı kerim neden 23 yılda indirilmiştir? allah’ın insanlığa göndereceği kitabı hazırlaması 23 yılını mı almıştır?

    3- kur’an-ı kerim neden hz.muhafazid öldükten sonra ciltlenmiştir? allah tüm insanlığa gönderdiği yüce kitabı neden gönderdiği peygamberine ciltletmemiştir?

    4- tin suresi 4. ayet şöyledir; “biz insanı en güzel biçimde yarattık.” peki allah insanı olabilecek en güzel şekilde yaratmışken müslümanlar neden sünnet olur? allah erkekleri kusurlu mu yaratmıştır da sonradan düzeltme yapılması gerekmiştir? bu durumda sünnet olmak allah’a karşı gelmek değil midir?

    5- alâk suresi 1. ayetteki “oku!” emriyle kastedilen nedir? kur’an-ı kerim ayetleri yazılı olarak mı indirilmiştir? ayetler yazılı olarak indirildiyse hz.muhafazid’e söylenen “oku!” emri neden kur’an-ı kerim’e eklenmiştir? ve gene ayetler yazılı olarak indirildiyse neden 23 yılda indirilmiştir?

    6- alâk suresi 2. ayette “o insanı alâktan yarattı” yazmaktadır. alâk kelimesinin o dönemdeki en sık kullanılan ve bilinen anlamı “kan pıhtısı”dır. günümüzde insanın kan pıhtısından oluşmadığı bilinen bir şeydir. alâk kelimesi bilmediğimiz başka anlamlara mı gelmektedir? ve eğer öyleyse neden dolaylı yönden yazılmıştır? allah gönderdiği kitabı anlamamızı zorlaştırmakta mıdır? (ek bilgi: “musevilik'de insanın bir kan pıhtısından oluştuğu söylenir ki bunun kökeni de eski mısır'a kadar gider. eski mısır'da kadınlar hamilelik döneminde adet olmadıkları için, akmayan kanın, rahimde biriktiği, pıhtılaştığı ve insanın bu pıhtılaşmış kandan olduğuna inanılırdı.”kaynak: (bkz: #20409281))

    7- alâk suresi 10. ayet’e göre kur-an ayetleri inmeye başlamadan önce hz.muhafazid namaz kılıyormuş, şimdiki kılınan namazlarda kur-an dan sureler okunuyor, hatta “fatihasız namaz olmaz.” diye hadisler var ancak o zaman daha fatiha suresi indirilmemişti. (kaynak: http://www.islam-tr.net/...namazi-yoktur-hadisi.html ) hz.muhafazid’in kıldığı namazla şimdiki kılınan namaz farklı mı? allah tarafından hz.muhafazid e öğretilen namaz aynı namaz değil mi? eğer aynı namaz değil ise bugün kıldığımız namazı bize kim öğretti? hz.muhafazidden başka allahtan vahiy alan mı var?

    8- alâk suresi 14. ayette ebu cehil hakkında “o allah’ın gördüğünü bilmiyor mu?” yazmaktadır, ancak alâk suresi kur’an-ı kerim’in ilk suresi olduğu için daha hz.muhafazid e insanlara allah’ın varlığını tebliğ etmesi emredilmemiştir. islamı insanlara tebliğ etmesi ancak peygamberliğinin 4. yılında emredilmiştir.(kaynak: http://www.diyanet.gov.tr...ku.asp?sayfa=12&yid=1 ) ebu cehil allah’ın varlığını ve yaptıklarını gördüğünü nereden bilebilir?

    9- alâk suresi 17. ve 18. ayetler şöyledir; “17- o zaman çağırsın o kurultayını, meclisini! 18- biz çağıracağız zebanileri.” allah’ın ebu cehil ve meclisini yenmesi için zebanilere mi ihtiyacı vardır? allah’ın “ol!” demesi yeterli değil midir ki allah ebu cehil’i biz zebanileri çağıracağız diye tehdit etmektedir?

    10- alâk suresi ve ardından gelen kalem suresi sürekli ebu cehil’e lanetler yağdırmaktadır. allah neden kendi yarattığı ebu cehil’e bu kadar kin gütmektedir? insanlığa gönderdiği ilk sözleri neden bu kişiye ayırmıştır?
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +4 -1
    (bkz: internet bağlatmışsın hayırlı olsun)
    ···
  3. 3.
    -3
    başlığı açan huurevladı eksileme sülaleni giberim senin.
    ···
  4. 4.
    -3
    18- kafirun suresi’nin 6. ayeti şöyledir; “sizin dininiz size, benim dinim bana.” bu ayet ne anlama gelmektedir? allah hz. muhafazid’e artık diğer kullarını islama davet etmemesini mi söylemiştir? yoksa “sizin dininiz” diye bahsedilen dinler de hak dinler midir? “siz kendi dininizde kalın, islama geçmenize gerek yok” mu denmek istenmiştir? günümüzde kur’an-ı kerim’i okuyan bir kişi bu ayetten ne anlamalıdır?

    19- alâk suresi 2. ayeti şöyledir; “o insanı alâktan(kan pıhtısı) yarattı.”. necm suresi 32. ayette ise “... o sizi topraktan yarattığı zaman da, …” cümlesi geçmektedir. abese suresinin 17,18 ve 19. ayetleri sırasıyla şöyledir; “17- o kahrolası insan, o ne nankör şey! 18- o yaratan, onu hangi şeyden yarattı? 19- onu bir damla sudan yarattı, sonra da onu biçimlendirdi.”, murselat suresi 20. ayet şöyledir; “biz sizi değersiz bir sudan yaratmadık mı?”, furkan suresi 54. ayet şöyledir; “o, sudan bir insan yaratan, onu soy sopla (devam eden bir düzene) koyandır. rabbinin her şeye gücü yeter.”, meryem suresi 67. ayet şöyledir; “o insan, daha önce hiçbir şey değilken, bizim kendisini yarattığımızı düşünmez mi?”, enam suresi 2. ayet şöyledir; “o, sizi topraktan yaratan, sonra da bir süre belirleyendir. başka bir belirli süre de onun katındandır. sonra kalkıp (allah hakkında) hâlâ şüphe ediyorsunuz.”, secde suresi 7. ayet şöyledir; “o, yarattığı her şeyi güzel yapan, insanı yaratmaya topraktan başlayandır.”, rum suresi 20. ayet şöyledir; “onun (varlığının) delillerinden biri de sizi topraktan yaratmasıdır. sonra siz, (yeryüzünde) gezip dolaşan birer beşer oldunuz.”, nur suresi 45. ayet şöyledir; “allah, her hayvanı (her canlıyı) sudan yarattı. onlardan kimisi karnı üstünde sürünmektedir. onlardan kimisi iki ayakla yürümektedir. yine onlardan kimisi dört ayakla yürümektedir. allah, ne dilerse yaratır. şüphesiz allah’ın her şeye gücü yeter.”, enbiya suresi 30. ayet şöyledir; “inkâr edenler, göklerin ve yerin bitişik olduğunu, sonra bizim onları ayırdığımızı görmediler mi? biz, hayatı olan her şeyi sudan yarattık. hâlâ inanmıyorlar mı?” bu ayetlerin hangisi doğrudur? allah insanı hangi şeyden yaratmıştır?

    20- kadr suresi 1. ayette “o kur’an’ı, kadir gecesinde gerçekten biz indirdik.” yazmaktadır. kur’an-ı kerim bir gecede mi inmiştir, yoksa 23 yılda mı inmiştir? eğer kadr suresi 1. ayette yazan gibi bir gecede indiyse neden aynı zaman tebliğ edilmemiştir? ve neden hz.muhafazid kur’an’ı kitap haline getirmemiştir? kur’an bir gecede indiyse 23 yıl içerisinde hz. muhafazid’in karşılaştığı olaylardan sonra inen ayetler nedir? kur’an bir gecede indiyse neden hz. muhafazid’ e bir süre vahiy gelmemesinden sonra müşriklerin hz. muhafazid’e “rabbin seni unuttu mu? yanlız mı bıraktı?” gibi sözlerinin ardından duha suresi 3. ayet olan “rabbin seni terk etmedi, darılmadı” ayeti indirilmiştir.

    21- ilk olarak büruc suresi 21-22. ayetlerde ve daha sonra kur’an’ın birçok yerinde geçen “levh-i mahfuz” kur’an-ı kerim’e göre kainatta olmuş veya olacak olan her şeyin ekgibsiz olarak yazılı olduğu allah katında bir kitaptır. bu kitapta şu an bu yazıyı okuduğunuz dahi yazmaktadır, siz daha doğmadan önce yazılmıştır. enam suresi 59. ayet’e göre bir yaprağın yere düşüşü dahi bu kitapta yazılıdır. buna göre; önünde içki şişesi duran bir insan düşünelim, bu kişi içkiyi içip içmeyeceğine henüz karar vermemiş, yani içip içmeyeceğini kendisi bilmiyor, ancak levh-i mahfuz da onun içkiyi içip içmeyeceği çoktan yazılı bile, bu durumda bu kişi içkiyi içerse günaha girmiş oluyor, ama daha o doğmadan çok önce o içkiyi içeceği levh-i mahfuz da yazılı, bu kişinin levh-i mahfuz da yazılı olanın dışında hareket etmesi imkansız, bu sebeple bu kişi neden cezalandırılır? bu kişi sadece allah’ın kainatta onun için yazdığı rolü oynuyor, aksini yapması mümkün değil, allah bu kişiyi kendi yazdığı rolü oynadığı için neden cezalandırıyor?

    22- bir üst soruda bahsedilen “levh-i mahfuz” ne için vardır? allah unutacağı için mi yapacaklarını bir kitaba yazmıştır? unutmak insanlara mahsus değil midir? allah neden bir kitaba ihtiyaç duyar?

    23- karia suresinde kıyamet günü anlatılmaktadır 6,7,8 ve 9. ayetler şöyledir; “6-7- işte o zaman, tartısı ağır basan kimse var ya, o hoşnut bir hayattadır. 8-9- tartısı hafif gelen kimse var ya, onun anası, varacağı yer, hâviyedir.(kızışmış ateş)” bu ayetlere göre hesap gününde günahları ağır gelen cehenneme, sevapları ağır gelen ise cennete gidecektir. islama göre günah işleyen bir kişi bu günahlarının cezasını ahirette çekmeyecek midir? sevapları günahlarından çok olursa diğer cezalarını çekmeden doğrudan cennete mi gidecektir? ve günahları çok olan inanan bir kişi cehennemde günahlarının cezasını çektikten sonra cennete girmeyecek midir? hesap gününde ya cennet ya cehennem mi vardır?

    24- kaf suresi 6. ayet şöyledir; “(kafalarını kaldırıp) üzerlerindeki gökyüzüne, onu nasıl yaptığımıza, onu nasıl süslediğimize bakmıyorlar mı? onun hiçbir çatlağı yoktur.” gökyüzünde çatlak olabilir mi? o zamanlar dünyanın yuvarlak olduğu bilinmiyordu ve gökyüzü kubbe gibi dünyanın üzerine kapatılmış sanılıyordu ama allah bunu bilmiyor muydu? dünyanın döndüğüne ve dünyadan başka gezegenlere dair neden hiç bir ayet kur’an-ı kerim’e konulmamıştır? gökyüzü ile ilgili bir başka ayet de ra’d suresi 2. ayettir; “allah, gördüğünüz gökleri direksiz yükseltendir. …” diye başlayan ayette görüldüğü gibi gene gökyüzünün dünya üzerinde kubbe gibi durduğu ve direkler olmadan allah’ın onu gökte tuttuğundan bahsedilmektedir. hicr suresi 14. ayette ise; “üzerlerine gökyüzünden kapı açsak da, oradan yükselseler,” denmektedir, gökyüzünden yukarıya çıkılamaz mı? gökyüzünden dışarı çıkılabilmesi için allah’ın kapı açması mı gerekir? o zaman ay’a giden insanlar nasıl gitmiştir? mars’a giden keşif araçları nasıl gidebilmiştir? dünya dışına gönderilen sayısızca uydu nasıl gitmiştir? fatır suresi 41. ayette ve hacc suresi 65. ayette bahsedildiği gibi gökleri yere düşmesin diye allah tutuyorsa, gökyüzünde boşlukta duran insan yapımı uyduları gökte kim tutmaktadır? meryem suresi 90. ayette “bu sözden dolayı, az daha gökler çatlayacak, yeryüzü yarılacak, dağlar yıkılıp gidecekti.” ve şura suresi 5. ayette de “gökler, üstlerinden çatlayıverecekmiş gibi titreşiyorlar. …” denmektedir. burada gene gökyüzünün çatlayabilecek bir şey olduğundan bahsedilmektedir. enbiya suresi 30. ayet ise şöyledir; “inkâr edenler, göklerin ve yerin bitişik olduğunu, sonra bizim onları ayırdığımızı görmediler mi? biz, hayatı olan her şeyi sudan yarattık. hâlâ inanmıyorlar mı?” gökler ve yer bitişik olabilir mi? gökyüzü dünya üzerinde bir kapak gibi midir ki ilk başta bitişik olabilir? gene enbiya suresi 32. ayette “gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. onlar, onun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.” denmiştir ve gökyüzünün tavan gibi dünya üzerine kapalı olduğu açıkça belirtilmiştir. murselat suresi 9. ayette “o gökyüzü açıldığı zaman,”, tekvir suresi 11. ayette “gökyüzü sıyrıldığı zaman,” ve nebe suresi 19. ayette de “gökyüzü açılır da kapı kapı olur.” denmektedir, gökyüzü üzerimize kapalı bir şey midir ki açılır?
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    -2
    25- kaf suresi 38. ayet şöyledir; “yemin olsun ki, biz gökleri, yeri ve o ikisi arasındakileri altı günde yarattık. bu, bize bir yorgunluk da dokunmadı.”, yunus suresi 3. ayet şöyledir; “şüphesiz sizin rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra egemenliği arşa kuran, işlerini evirip çeviren allah’tır. onun izninin dışında hiç bir şefaatçi yoktur. işte bu özellikleri olan allah, sizin rabbinizdir, ona ibadet edin. artık düşünmez misiniz?”, furkan suresi 59. ayet de şöyledir; “(o allah), gökleri, yeri ve aralarındakileri altı günde yaratan, sonra arşa egemenliğini kurandır. …. “, yukarıdaki ayetlerde belirtildiği üzere kainat 6 günde yaratılmıştır. gün kavramı dünyanın kendi etrafında bir tur dönmesine verilen zaman değil midir? allah dünyanın döndüğünü ve dünyanın bir dönüşü kadar geçen sürenin bir gün olduğunu bilmemekte midir? dünya yaratılırken, yani daha dönecek bir dünya var olmamışken gün neye göre hesaplanır? ve kainatı yaratmak allah’ın 6 gününü mü almıştır? allah’ın ol demesi yeterli değil midir? bakara suresi 117. ayet ile yukarıdaki ayetler neden birbiriyle çelişir? bahsedilen bakara suresi 117. ayet şudur; “o, göklerin ve yerin sanatkârane yaratıcısıdır. o, bir işi yapmak isteyince, ona yanlızca “ol!” der, o da oluverir.”

    26- tarık suresi 6. ve 7. ayetler insanın yaradılışından bahseder, o ayetler şöyledir; “6- o, atılan bir sudan yaratılmıştır. 7- o(su), bel ile göğüs arasından çıkar.” bu ayetlerde görüldüğü üzere kur’an-ı kerim de meni’nin bel ile göğüs arasından çıktığı söylenmektedir. ancak günümüzde bilinmektedir ki meni bel ile göğüs arasından değil, testislerden gelir. allah meni’nin testislerde üretildiğini bilmemekte midir? eğer biliyorsa neden insanlara bel ile göğüs kafesi arasından geldiğini söylemiştir?

    27- hz. muhafazid’in mucizelerinden birisi de “şakk-ı kamer” yani ayın yarılması olayıdır. hz. muhafazidin ayı bir parmağıyla ikiye bölmesi bir çok hadiste de geçer ve kur’an-ı kerim de kamer suresi 1. ayeti “kıyamet saati yaklaştı, ay yarıldı.” ile bunu doğrular. ay'ın yarılması hakkındaki rivayetlere bakarsak dolunay sırasında ve ay doğarken olduğunu görürüz, eğer ay arap yarımadası üzerine yeni doğuyor ise onun doğusunda kalan çin-hindistan gibi astronomi ile ilgilenen büyük medeniyetler için de ay görünüyor olmalıydı. fakat onlar ay'ın yarılması gibi mucizevi bir olayı kaydetmemişlerdir. ay’ın yarılması’nı sadece müslümanlar mı görmüştür? eğer ay kur’an-ı kerim de de belirtildiği gibi gerçekten bölündüyse neden dünya üzerindeki hiçbir medeniyet bunu kaydetmemiştir?

    28- kamer suresi 17, 22, 32 ve 40. ayetleri şöyledir; “and olsun ki, biz düşünüp öğüt alınsın diye kur’anı kolaylaştırdık. fakat var mı bir düşünen?” bu ayetlere göre allah bizim anlamamız için kur’anı kolaylaştırdığını söylemektedir. yani herhangi bir alimin kur’anı bize açıklamasına yada herhangi bir tefsir kitabına gerek yoktur. allah’ın bize emrettiklerini anlamamız için kur’an-ı kerim yeterlidir. kur’an-ı türkçe olarak okuyup da kafasına takılan yerleri soran bir kişiye, sen onun hikmetini anlayamazsın demek yersizdir, hatta günahtır, çünkü allah kur’an-ı bizim için kolaylaştırdığını söylemektedir. birçok soruda da “çeviri hatası” cevabı verilmektedir, arapça öğrenip kur’anı öyle okunması gerektiği gibi insanlar çok çok zor bir yola yönlendirilmektedir. ancak kamer suresi 17, 22, 32 ve 40. ayetleri bize kur’anın kolaylaştırıldığından bahseder, yani arapça öğrenip öyle okumaya gerek yoktur. ayrıca allah gönderdiği kitabın 1400 yıl sonra başka dillere tercüme edileceğini de biliyordur, yani çeviri de hata olması da mümkün değildir. 1400 yıldır hiç kimse düzgün bir şekilde kuranı türkçe ye yada başka dillere çevirememiş midir? düzgün çevrilemediği ve herkesin anlayamayacağı iddiası yukarıdaki ayetlere tamamen terstir ve kur’an-ı yalanlamak anldıbına gelmektedir. bu durumda kur’an da yazılanlar mı uygulanmalıdır, yoksa bazı hocaların söyledikleri mi uygulanmalıdır?

    29- sad suresi 77. ayette ve araf suresi 13. ayette şeytanın adem’e secde etmediği için cennetten kovulduğu yazmaktadır. araf suresi 20,21 ve 22. ayetlerde ise şeytanın cennette adem ve eşini kandırarak yasak meyveyi yemesini sağladığı yazmaktadır. allah’ın cennetten kovduğu şeytan cennete nasıl girebilmiştir? şeytan cennete girerken allah fark etmemiş midir?

    30- allah neden adem ve havvaya bir ağacın meyvesini yemeyi yasaklamıştır? şeytanın onları kandırdığını bilerek bir meyve yüzünden neden adem ve havvayı dünyaya göndermiştir?

    31- araf suresi 35. ayet şöyledir; “ey adem oğulları! size ne zaman içinizden rasuller gelir de, her kim bunlara karşı çıkmaktan sakınır, kendini düzeltirse, artık onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.” bu ayette geçen “size ne zaman içinizden rasuller gelir de” cümlesi ne anlama gelmektedir? hz. muhafazid son peygamber değil midir? allah hz. muhafazidden sonra daha başka rasul göndereceğini mi söylemektedir? eğer hz. muhafazid son peygamber ise neden bu ayet gönderilmiştir?

    32- araf suresinde hz. musa nın mucizelerinin anlatıldığı kısımda 107. ayet şöyledir; “bunun üzerine asasını bırakıverdi, birden o, koskoca bir ejderha kesiliverdi.” şuara suresi 32. ayet de şöyledir; “(bunun üzerine musa) asasını bırakıverdi, o birden apaçık bir ejderhaya dönüşüverdi.” hz. musanın asasının bir ejderhaya dönüştüğü anlatılmaktadır, ancak ejderha çok eski uygarlıkların inandığı çin mitolojisinde efsanevi bir yaratıktır, gerçekte ejderha diye bir canlı yoktur. allah neden hz. musanın asasını çin mitolojisindeki efsane bir yaratığa dönüştürmüştür?

    33- araf suresi 123,124. ayetler şöyledir; “firavun, “ben, size izin vermeden ona iman mı ettiniz? şüphesiz bu sizin yerli ahaliyi oradan çıkarmak için şehirde planladığınız bir hiledir. yakında anlarsınız. kesinlikle ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra hepinizi çarmıha gereceğim” dedi.” burada bahsedilen firavunun sözleri allah’ın sözlerine neden bu kadar çok benzemektedir? maide suresi 33. ayet ise şöyledir; “allah’a ve rasulüne savaş açanların, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, öldürülmeleri veya asılmaları veya elleri ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmekten başka bir şey değildir. bu, onların dünyada çekecekleri bir zillettir. ahirette ise, kendilerine büyük bir azap vardır.” görüldüğü gibi allah da aynı firavun gibi suçluların elleri ve ayaklarının çapraz kesilmesini emretmektedir. allah firavundan mı esinlenmiş de böyle bir cezayı kullarına uygun görmüştür?

    34- araf suresi 136. sure şöyledir; “biz de mucizelerimizi yalanladıkları ve onlara kulak asmadıkları için kendilerinden intikam aldık, onları denizde boğduk.” allah kendi yarattığı kullarından intikam alır mı? intikam duygusu insanlara özgü bir duygu değil midir?

    35- araf suresi 179. ayet şöyledir; “yemin olsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. onların kalpleri vardır, onlarla duyup anlamazlar, onların gözleri vardır, onlarla görmezler, onların kulakları vardır, onlarla işitmezler. onlar hayvanlar gibi, hatta daha şaşkındırlar. işte bunlar, gafillerdir.” allah insanlardan ve cinlerden birçoğunu sadece cehennem için mi yaratmıştır? eğer allah bazı kişileri cehennem için yaratmışsa sınav bunun neresindedir? bu kişiler cehennem için yaratıldıkları halde allah’ın yaradışına karşı gelip iman etme ihtimalleri var mıdır? ve “onların kalpleri vardır, onlarla duyup anlamazlar” kısmında insanın kalple anladığı söylenmektedir, ancak günümüzde bilinmektedir ki kalbin görevi vücuda kan pompalamaktır, bir şeyleri anlamak kalbin değil beyinin görevidir, allah bunu bilmemekte midir?
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    -2
    okuyanın dıbına koyim.
    ···
  7. 7.
    -2
    11- müddessir suresi 31. ayette ve fatır suresi 8. ayette geçen “allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de doğru yola getirir.” sözü ne anlama gelmektedir? allah dilediğini şaşırtırsa, şaşırmış olanlar neden cehennemde cezalandırılırlar? allah dilediğini doğru yola getirirse doğru yola gelenler neden cennet ile ödüllendirilirler? kimin şaşırıp kimin doğru yola geleceğine allah karar veriyorsa hesap günü nedendir?

    12- fatiha suresi şu şekildedir; “1- rahman ve rahim olan allah’ın adıyla 2,3,4- hamd, âlemlerin rabbi, rahman ve rahîm, ödül ve ceza gününün sahibi olan allah’ındır. 5- yâ rab! kulluğu sadece sana ederiz, yardımı sadece senden dileriz. 6- bizi doğru yola ulaştır, 7- kendilerine gazap edilenlerin ve sapıtanların değil, nimet verdiğin mutluların yoluna.” burada görüldüğü kadarıyla surenin başında “de ki!”, “onlara söyle” ya da “bana şöyle dua edin” gibi bir cümle yoktur, kur’an-ı kerim allah kelamıysa, peygamberin değil sadece allah’ın sözlerinden oluşuyorsa, allah burada kime seslenmektedir? allah kime “bizi doğru yola ulaştır.” demektedir?

    13- tebbet suresinde ebu leheb e lanet edilmektedir, onun cehenneme gideceği allah tarafından belirtilmiştir. neden hesap günü gelmeden ebu leheb’in cehenneme gideceği belli edilmiştir? insanlar hesap gününde sorgulanıp ona göre cennete veya cehenneme gönderilmeyecekler midir? ebu leheb ve karısına neden böyle bir istisna yapılmıştır? eğer ebu leheb sonradan tövbe edip islama dönseydi allah onu affetmez miydi? allah bağışlayıcı değil midir? biz aciz insanoğlunun hata yapabileceğini, ilk baştan bir dini kabul edemeyebileceğini bilmemekte midir? allah ebu leheb’in ölene kadar islamı kabul etmeyeceğini bildiği için ona cehennem haberini verdiyse, yani allah onun islamı kabul etmeyeceğini başından beri biliyorsa neden yaratmıştır? allah ebu lehebi ve karısını doğrudan cehennemde yakmak için mi yaratmıştır?

    14- tebbet suresi 4. ve 5. ayetler şöyledir; “karısı da gerdanında fitilli bir iple odun hamalı olarak (cehenneme girecek.)” bu ayetlerde görüldüğü üzere cehennemdeki ateşin odun ateşi olduğu anlaşılmaktadır. ancak bakara suresi 24. ayette ise cehennemin yakıtının insanlar ve taşlar olduğu bildirilmektedir. bunların hangisi doğrudur?

    15- tekvîr suresi 2. ayette kıyamet vaktinde yıldızların döküleceği bildirilmektedir. yıldızların dünya üzerine düşmesi nasıl mümkün olabilir? dünya yıldızlara göre küçük bir cisimdir ve olası bir düşme dünya üzerinde değil, dünyanın çekim alanına girdiği yıldız üzerinde gerçekleşebilir. ve gene dünya üzerine kaç tane yıldız düşebilir? yoksa yıldızların dünyadan kat kat daha büyük oldukları bilinmemekte midir?

    16- fecr suresi 1. ayetinde ve kur’an-ı kerim’in daha birçok ayetinde sürekli “and olsun” diye başlayan ayetler bulunmaktadır. allah yemin eder mi? bu yeminler, neden o dönemdeki arapların sürekli yemin etmesine benzemektedir?

    17- inşirah suresinin ilk 3 ayeti şu şekildedir; “1- senin (mutluluğun) için göğsünü açıp genişletmedik mi? 2- senden o yükünü indirmedik mi? 3- o, senin belini bükmüştü.” islam alimlerine göre hz. muhafazid’in mucizelerinden birisi de “şakk-ı sadr” yani “göğüs açma” olayıdır.(kaynak: http://www.diyanet.gov.tr...aku.asp?sayfa=7&yid=1 )

    hz. muhafazid’in kalbinin ameliyatla açılarak içindeki maddî ve manevî pisliklerin çıkarıldığını ve bunların yerine yüksek faziletlerin konduğunu dile getiren rivayetlerin, olayın farklı zaman ve yerlerde gerçekleştiğini ifade eden dört ayrı varyasyonu vardır:

    birinci ameliyat, hz. muhafazid henüz bebekken süt annesi halime'nin yanında yapılmıştır. rivayete göre hz. muhafazid o sırada bir süt çocuğu olmasına rağmen seneler sonra bu ameliyatı hatırlamış ve şöyle anlatmıştır: "çocuktum, arkadaşlarımla bir derede oynuyorduk. üç kişi geldi, yanlarında bir altın leğen vardı, içi karla doluydu. beni arkadaşlarımın arasından aldılar. birisi beni yanım üstüne yatırdı, karnımı yardı. ben bakıp duruyordum, hiç acı duymadım. karnımdan bağırsaklarımı çıkarıp leğende yıkadı, yine karnıma koydu. öteki gelip kalbimi dışarı çıkardı, kalbimin içinden pıhtılaşmış bir kara kan parçasını çıkarıp attı, sonra nurdan bir mühür çıkarıp kalbimi mühürledi, sonra kalbim peygamberlik ve hikmet nuruyla doldu, sonra kalbimi yerine koydu. üçüncüsü ise karnımın yarılan yerini sıvazlayıp yaramı iyileştirdi.” (kaynak: mevahibü'l-ledünniye kitabı)

    ikinci ameliyat, hz. muhafazid on yaşındayken yapılmıştır. bu ameliyat hakkındaki rivayet, ebû hüreyre kaynaklıdır. buna göre hadise şöyle olmuştur: hz. muhafazid on yaşından birkaç ay almışken yolu çöle düşmüş. başının üstünde (gökte) iki adam konuşuyorlarmış. birisi diğerine "bu, o mu?" diye kendisini göstermiş. öbürü: "evet, bu o" demiş. sonra hz. muhafazid’i yatırıp kansız ve acısız ameliyatı gerçekleştirmişler. kalbinden "kin" ve "kıskançlığı" çıkarıp "merhamet" ve "şefkat"i koymuşlar. (kaynak: ebû hüreyre)

    üçüncü ameliyatın hira mağarasında yapılmış olduğu rivayet edilmiştir. bunlara göre mi’rac gecesi isra yolculuğu öncesinde mescid-i haram’a gelen hz. muhafazid, burada cebrail’in göğsünü yarıp kalbini zemzemle yıkadığını bildirmiştir.

    dördüncü ameliyat ise göğüs yarılmasının cismani mânâda ele alınmasını gösteren en kuvvetli rivayetle gündeme gelmiştir. kaynağı mirac gecesiyle ilgili olarak buhârî, müslim, tirmizî ve nesaî'de katade'den rivayet edilen şu hadistir; demiştir ki: bize enes b. malik anlattı. ona da malik b. sa'saa anlatmış. efendimiz (s.a.v.) buyurmuş ki: "ben beyt'in yanında uyur uyanık arası bir halde iken içinde zemzem suyu bir altın tasla bana gelindi de göğsüm şuraya ve şuraya kadar yarıldı". katade demiş ki: enes'e ne kastediyor dedim: "karnımın aşağısına kadar dedi". buyurdu ki: “derken kalbim çıkarıldı da zemzem suyu ile yıkandı, sonra tekrar yerine kondu, sonra iman ve hikmet dolduruldu, sonra burak getirildi. onun üzerinde cebrail (a.s) ile beraber gittim, ta dünya semasına vardık... "

    yukarıdaki rivayetleri inşirah suresi’nin ilk 3 ayeti doğrulamaktadır. hz.muhafazid’in kalbi pis midir ki temizlenmeye gerek duyulmuştur? ve bu olay neden 4 kez tekrarlanmıştır? her seferinde hz. muhafazid’in kalbi tekrar pislenmiş de mi temizlenme ihtiyacı duyulmuştur? hz. muhafazid’in kalbinin temizlenmesi için illaki göğsünün açılması ve su ile yıkanması mı gerekir? allah’ın “ol!” demesi yeterli değil midir? ve kötü fikirler kalp de mi oluşur yoksa beyinde mi oluşur? temizlenmesi gereken yer kalp midir yoksa beyin midir? insan kalbiyle mi düşünür?(not: 17. yüzyıla kadar beynin işlevi bilinmiyordu, düşünme organı kalp olarak biliniyordu.)
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +2
    adam ebu cehil beyler
    ···
  9. 9.
    +1 -1
    ateistlerin bacısı çok tatlıdır.
    ···
  10. 10.
    +2
    bu ne olm bi gib anlamamışsın ki sen
    ···
  11. 11.
    +2
    @52 evet bir sözlük burası ama burası belirli bir konuda uzmanlaşmış bir sözlük değil ve sorduğun sorular da öyle her önüne gelen müslümanın bilebileceği konular değil bu sorular ağır ilmihal bilgisi gerektirir bu işin uzmanı olan kişiler tarafından cevaplandırılabilirler eğer samimi bir şekilde cevap almak istiyorsan tabi yok ben zaten muhalefet etmek için soruyorum diyosan bişey diyemem
    ···
  12. 12.
    +2
    @53 e itafen ;
    1 - ol dedi oldu
    2 - ol dedi oldu
    3 - ol dedi oldu
    4 - ol dedi oldu
    5 - ol dedi oldu
    .
    .
    .
    .
    59 - ol dedi oldu
    .
    .
    .
    .
    91 - ol dedi oldu
    KAPAK OLSUN YARRAMMM !
    ···
  13. 13.
    +1 -1
    2. soruyu okudum ve senin mal olduğunu, bi tak araştırmayıp kulaktan duyduğun şeylerle burada ateistçilik oynadığını, huur cocugu oldugunu anladım.
    ···
  14. 14.
    +2
    sen gerçekten bu sorulara cevap aramak isteseydin gelip buraya yazmazdın bunları inciden bu sorulara cevap bulmayı mı umuyordun?
    ···
  15. 15.
    -2
    87- islamiyetten önceki arap mitolojisi araştırıldığında mekke’de bulunan 360 adet puttan en bilinenleri ay tanrısı olan al-ilah ve 3 kızı al-lat, al-uzza ve al-manat’tır. bu al-ilah’ın kızları kur’anda da geçer. (bkz: necm 19 ve soru 43) hatta hz. muhafazid’in babasının adı da “abdullah”tır yani “abd al-ilah” bu da al-ilah’ın kulu anldıbına gelmektedir. buradan hz.muhafazid’in ailesinin de ay tanrısı olan al-ilah’a taptıklarını anlayabiliriz. “british müzesinde babil bölümünde bölüm b de 3-4 heykel ve onların önünde 1 heykel şeklinde heykeller vardır. arkadaki 3-4 heykel ellerini müslümanların dua ederken açtıkları gibi açmış önlerindeki "ay tanrısı" na dua ediyorlar bunun ismi al-ilah. al-ilah ın kızları al-lat, al-uzzat, al-manat ta bu 3 yıldız olarak simgeleniyordu.” (kaynak: the archeology of world religions, jack finegan, 1952, p482-485, 492) (görsel: http://www.bible.ca/islam/islam-hazor1.gif ) müslümanların dua ediş şeklinde ellerini hafif kapatarak açmış ay tanrısı al-ilah'a dua ediyor. aşağıdaki görselde ise al-ilah'ı simgeleyen bir adam ve islamiyetin sembolü hilal görünmektedir. (görsel: http://www.bible.ca/…sl...islam-babylonian-moon.gif ) bulunan diğer heykellerin de al-ilah’a dua ederken aynı müslümanlar gibi ellerini havaya açtıkları görülmektedir. (görseller: http://www.bible.ca/…islam-hazor-hands-worship.gif , http://www.bible.ca/…slam-hazor-hands-worship2.gif , http://www.nccg.org/islam/hazor4.gif ) islamiyetin sembolünün hilal olması ve her caminin minaresinde hilal sembolünün bulunması ise al-ilah’ın ay tanrısı olmasıyla bir bağlantısı olabileceği konusunda soru işaretleri oluşturmaktadır. işte eski mısırlıların "sin" adını verdiği (bkz: ya sin suresi) ve eski putperest arapların ise "al-ilah" adını verdikleri ay tanrısı al-ilah ve onun 3 kızı al-lat, al-uzza, al-manat (bkz: necm 19-20) (görsel: http://www.bible.ca/…m-...ylonian-2100bc-nannar.jpg ) “araplar islamiyet öncesi dönemde kabe deki 360 tane put arasından en yükseği, en güçlüsü olarak ay tanrısını görüyor ve buna al-ilah (en güçlü ilah) şeklinde ellerini iki yana açarak dua ediyorlardı. yani arapça da "ilah" olan tanrı kelimesi islamiyetle beraber "allah" a dönüştürüldü.” (kaynak: southern arabia, carleton s. coon, washington, d.c. smithsonian, 1944, p.399) “çeşitli arap kabileleri aslında bu ay tanrısına değişik adlar veriyordu bunlardan bazıları "sin", "hubal" ve kureyş te al-ilah. dil bilimciler "allah" kelimesinin "al-ilah" tan türediğini söylerler.” (kaynak: islam muhafazid and his religion, arthur jeffery, 1958, p 85, muhammad at mecca, w. montgomery watt, 1953, p 23-29) “"allah" kelimesi islamiyetten önceki arap yazıtlarında bulunmuştur.“ (kaynak: encyclopedia britannica, i:643) “islamiyet öncesi bazı putperestlerin ilginç gelenekleri vardı bunlar ramazan dedikleri ayda 1 ay oruç tutarlar, mekke ye hacca gidip kabe’nin etrafında 7 kez dönerler, "kara taş" ı kutsal sayar onu öper ve günde 4 veya 5 vakit namaz(salat) kılarlar şeytan taşlarlardı. tabi bunlar kur’an da da bulunur.” (kaynak: is allah the same god as the god of bible?, m. j. afshari, p 6, 8-9, islam, beliefs and observances, caesar e. farah) “ay tanrısını ifade eden "al-ilah" kelimesi islamiyet öncesi dönemde arap şiirlerinde yaygın olarak kullanılıyordu.” (kaynak: encyclopedia of islam, eds. lewis, menage, pellat, schacht; leiden: e.j.brill, 1971, iii:1093) müslümanlar neden putperestlerin al-ilah’a dua ettikleri gibi allah’a dua ederler? ay tanrısı olan al-ilah’ı simgeleyen ay neden islamın da simgesidir ve tüm minarelerin üstünde ay simgesi bulunur? allah’ın adı neden al-ilah a bu kadar çok benzemektedir? allah kendisine isim seçerken ay tanrısı olan al-ilah tan mı esinlenmiştir?

    88- azhab suresi 56. ayeti şöyledir; “şüphesiz allah, (rahmeti ve nimetleriyle) ve melekleri (de onun bağışlanması için dua ederek), peygambere salât ve selamda bulunurlar. ey iman edenler! siz de ona salâvat getirin, ona tam bir bağlılıkla selam verin. (kendisine bağlılığınızı bildirin)” allah kendi yarattığı hz. muhafazide salât mı eder?

    89- nur suresi 2. ayet şöyledir; “zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüz değnek vurun. allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, allah’ın koyduğu cezayı uygulama konusunda bunlara acıyacağınız tutmasın. müminlerden bir gurup bunlara uygulanan cezaya tanıklık etsin.” kur’anı kerim de binlerce tür suçun cezaları belirtilmemişken, allah neden bazı şeylerin cezalarının insanlar tarafından bu dünyada verilmesini emretmiştir. milyarlarca galakside bulunan milyarlarca gezegeni yaratan allah, neden böyle basit şeylerle uğraşmaktadır? bu dünyada işlenen suçların cezasını ahirette allah vermeyecek midir?

    90- islam dininde neden kadınlar ikinci plandadır? miras bölüşülürken neden erkeğe 2 kadın hakkı verilir? (bkz: nisa 11) neden iki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine denktir? (bkz: bakara 282) neden erkekler birden fazla kadınla evlenebilirken kadınlar birden fazla erkekle evlenemezler? allah kadın ve erkekleri birbirlerine eş olsunlar diye yaratmamış mıdır? kur’anda neden hep erkeklere hitap edilir? neden kadınlar muhatap alınmayarak “kadınlarınıza söyleyin” ile başlayan ayetler vardır? cennette erkeklere “göğüsleri yeni tomurcuklanmış eşler” (bkz: nebe 33) vadedilirken, kadınlara neden birşey vadedilmemiştir?

    91- saffat suresi 125. ayet şöyledir; “yaratanların en güzelini bırakıp ba’l (adlı puta) mı tapıyorsunuz?” allah neden burada kendisini “yaratanların en güzeli” diye tanımlamaktadır? allah’tan başka yaratıcı mı vardır?
    edit:ekşiden alıntıdır
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    +2
    http://tinyurl.com/kb34kpt AL O ZAMAN OKU BiRAZ. HEM O KADAR OKUMAYA ODAKLANMIŞKEN OKU.
    ···
  17. 17.
    +2
    Bitkiler bile topraktan bitiyo, bu mu saçma ? Evrim olduğunu kabul ediyosan bile, evrimin ilk sürecini düşün, o ilk yaşayan şey nasıl oluştu o zaman. Evrimcilerin tıkandığı nokta da bu zaten. Arkadaşım biraz düşün ya, düşün sadece. insan kendi kendine olabilir mi ?

    Pişmanlığın en kötüsü, kıyâmet gününde duyulandır.
    Vâkıdî, III, 1016-1017; Kudâî, Müsnedü’ş-şihâb, no: 1337

    inşallah o gün bu pişmalığı duymassın.
    ···
  18. 18.
    -2
    82- münafikun suresi 4. ayet şöyledir; “sen onları gördüğün zaman, vücutları, görüntüleri senin hoşuna gider. (bir şey) söylerlerse, dediklerine kulak verirsin. onlar (birbirlerine) dayanmış keresteler gibidirler. her bağırmayı, yüksek sesi kendi aleyhlerine sanırlar. onlar düşmandır. onun için onlardan sakın. onları allah gebertsin! (haktan batıla) nasıl döndürülüyorlar!” bu ayet allah’ın kelamı mıdır, yoksa hz. muhafazid’in kelamı mıdır? eğer allah’ın kelamıysa allah neden “onları allah gebertsin!” demektedir?

    83- mücadele suresi 12. ayet şöyledir; “ey iman edenler! peygambere gizlice bir şey söylemek istediğiniz zaman, bu gizli konuşmanızdan önce bir sadaka sununuz. bu, sizin için hem bir hayır, hem de daha iyi bir temizliktir. ancak gücünüz yetmezse, şüphe yok ki allah, çokça bağışlayandır, çokça acıyandır.” bu ayette görüldüğü gibi allah insanlara peygamberle konuşmadan önce sadaka sunulmasını emretmiştir. ancak bir sonraki ayet olan mücadele suresi 13. ayet ise şöyledir; “ya! gizlice bir şey söylemeden önce sadakalar sunmaktan korktunuz mu? madem ki yapmadınız, allah da size tövbe lütfetti, artık namaza devam edin, zekatı verin, allah ve rasulüne itaat edin. allah her ne yaparsanız, haberdardır.” bu ayette ise denilmektedir ki, madem ki sadaka sunmadınız, allah sizi affetti diyerek bir önceki ayette emredilen sadaka sunma şartı kaldırılmıştır. allah gönderdiği emirlerde değişiklik yapar mı? allah bir önceki ayeti yanlış mı göndermiştir de bir sonraki ayette verdiği hükmü değiştirmiştir? eğer kur’an-ı kerim ahiret gününe kadar ve tüm insanlara gönderildiyse bugün bu ayetleri okuyan kişi bundan ne anlamalıdır? günümüzde yaşayan insanların peygamberi ziyaret etmesi ihtimali yoktur. o zaman bu ayet neden kur’an-ı kerim’e eklenmiştir?

    84- hz. muhafazid’in kölelerinden “maria” ile ilişkisi hakkında birçok kaynakta ve çoğu islam kaynaklarında geçen rivayetler, bunu destekleyen hadisler ve kur’an-ı kerim ayetleri vardır. ibn-i cerir ve ibni ishak'ın aktardıkları bir hadiste şöyle denir: “peygamber efendimiz hz. hafsa'nın evinde oğlu ibrahim'in annesi mariye ile birlikte olmuştu. hz. hafsa buna alınmış ve bunu kendisini küçük düşürücü bir olay olarak algılamıştı. bunun üzerine peygamberimiz, o'na bir daha mariye ile birlikte olmayacağına söz vererek yemin etmişti. ayrıca bunu kimseye söylememesini istemişti. ancak hz. hafsa gidip olayı hz. aişe'ye açmıştı.” rivayetler ise şöyledir; “mısır piskoposu hz. muhafazid'e 4 cariye armağan eder. bunlardan biri de maria'dır (mariye, hz.mariye). maria kipti hristiyandır. bu cariye hz.muhafazid'e bir erkek çocuk doğurmuş (ibrahim), ama bu çocuk 16 aylıkken ölmüştür. bir gün hz.muhafazid karılarından hafsa bint-i ömer'in evindeyken maria da içeridedir ve hafsa ortalıkta yoktur.hz. muhafazid maria ile ilişkiye girer, tam bu sırada hafsa içeri gelir, ortam gerilir. hafsa "benim günümde, benim yatağımda neden bu köle ile birlikte oluyorsun" diye kızar. hz.muhafazid onu sakinleştirmek için kendisinden sonra ebubekir'in, ondan sonra da hafsa'nın babası ömer'in halife olacağını söyler. tabi ki bu "sevindirici" haber hafsa'nın sinirini geçirmez. bunun üzerine muhafazid hafsa'yı sakinleştirmek için maria ile bir daha yatmayacağına dair yemin eder. ama bunu kimseye söylememesini ister. hafsa'nın siniri geçmesine geçmiştir de hz.muhafazid maria'dan bir türlü vazgeçememektedir. bunun üzerine kendisine yardımcı olan şu ayetler iniverir; (tahrim suresi ilk 5 ayet): “1- ey peygamber! sana allah’ın helal kıldığını niçin haram edersin, hanımlarının hoşnutluğunu ararsın? bununla birlikte allah çok bağışlayandır, çok acıyandır. 2- allah size, yeminlerinizi bozabilme imkânı sağlamıştır. allah, sizin koruyup kollayanınızda. her şeyi bilen, her şeyi sağlam yapan ve yaptığında bir hikmet bulunan odur. 3- hani peygamber, hanımlarından bazısına gizlice bir söz söylemişti. ne zamanki o, onu haber verdi, allah da peygambere onu açtı. açınca peygamber o hanımına birazını anlattı, birazından ise geri durdu. ona bunu, bu şekilde anlatıverince “bunu sana kim haber verdi?” dedi. “bana her şeyi çok iyi bilen ve her şeyden haberdar olan (allah) peygamberlikle bildirdi” dedi. 4- eğer allah’a tövbe ederseniz, ne iyi! çünkü ikinizin de kalpleri eğildi. yok, eğer ona karşı birbirinize yardım ederseniz, haberiniz olsun ki, allah onun koruyup kollayanıdır. hem ayrıca cebrail, müminlerin salih olanları, onlardan sonra, melekler de (onun) destekleyicisidir. 5- eğer o sizi boşarsa, rabbi ona sizin yerinize sizden daha hayırlı eşler verir. (bu yeni eşler, allah’a) boyun eğen, iman eden, namaz kılan, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan gerek dul, gerek bakire (hanımlardır).” olayı destekleyen bazı hadisler ise şunlardır; mariya olayı: hadis no : 0838, ravi: enes, tanım: “resulullah (sav)’ın zaman zaman birleştiği bir cariyesi vardı. hz. aişe ve hz. hafsa peşini bırakmadılar. sonunda resulullah bu cariyeyi nefsine haram etti. bunun üzerine: “ey peygamber, sen zevcelerinin hoşnutluğunu arayarak, allah’ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?…” diye başlayan tahrim süresi nazil oldu.” kaynak: nesai, işretu’n-nisa, 4, (7, 71) taberi olayı şöyle anlatır: “gün, hz.muhafazid’in hanımlarından hafsa’nın günüydü. o gün hz.muhafazid, hafsa’yla cinsel ilişkide bulunmak üzere kalkıp evine gider. ama hafsa’yı evde bulamaz. tam o sırada, bir zamanlar, mısır mukavkısı’nın kendisine armağan ettiği cariyelerden mariya çıkagelir. hz.muhafazid, cariyeyi hafsa’nın yatağına atar ve işini görmeye başlar. hz.muhafazid’in, cariyesiyle yatması doğaldır. kur’an da, hanımlarının dışında cariyeleriyle de yatmasına olanak verilmiştir. (bkz. ahzab suresi, ayet: 50, 52.) ne var ki cariyeyle özgür (hurre) olan bir kadının, üstelik ömer kızının, hafsa’nın yatağında beraber olmaktadır . işte bu olağan değildir. terslik bu ya, o sırada, hafsa da çıkagelmiştir. hz.muhafazid’in mariya ile ilişkisini görünce büyük tepki gösterir: “tann elçisi! sen beni kötü duruma düşürdün, aşağıladın. öyle birşey yaptın ki, benzerini hiçbir karına yapmadın! benim günümde, benim sıramda ve benim yatağımda bir cariyeyi yatırıp yapıyorsun!” sonra hz.muhafazid’le hafsa arasında şu konuşma geçer: hz.muhafazid: “hafsa! marya’yı kendime haram etsem de ona bir daha yaklaşmasam; bundan hoşnut olur musun?, hafsa: “evet!”, hz.muhafazid: “vallahi billahi mariya ile bir daha yatmayacağım!” hz.muhafazid hemen ant içmiştir. hz.muhafazid: ”hafsa! aramızda kalsın, bunu sakın kimseye söyleme, olmaz mı?”, hafsa: “tamam!” ne var ki, hafsa bu durumu aişe’ye anlatır. (bkz: taberi camiu’l-beyân 28/102) olayın duyulması ve hanımlarının aralarında dayanışmaya gidip kendisine karşı tavır alması üzerine hz.muhafazid eşlerini terk eder ve bir odaya uzvete çekilir. hz.muhafazid’in eşlerini boşadığı dedikodusu yayılır. bir rivayete göre ise cezalandırmak için sadece hafsa’yı boşamış ve diğerleriyle de 1 ay beraber olmamaya yemin etmiştir. hafsa ömer’in, ayşe ise ebubekir’in kızıdır. babalarının konumuna güvenerek asiliğe cesaret edebilmişlerdir. 4. ayette geçen “ikiniz” sözü ayşe ile hafsa’yı kasteder. ömer, olayı öğrenince hiddetle hz.muhafazid’e gider ve görüşmek ister. 3 kez geri çevrilen isteği sonunda kabul edilerek içeri alınır ve bu görüşmeden sonra tahrim ayetleri gelir. ardından hafsa ile nikah tazelendiği ve 29. gün eşlerine dönüp ayşe’yle beraber olduğu söylenir. ayşe, henüz bir aylık sürenin dolmamış olduğunu düşünerek kendisine sorar: “hani sen, bir ay boyunca hanımlarından uzak duracağına dair yemin etmemiş miydin? bugün daha otuz gün bile olmadı; yirmi dokuzuncu gündeyiz!”. hz.muhafazid kendisine şu yanıtı verir: “bu ay yirmi dokuz gün çeker.” olayı destekleyen bir diğer hadis ise şöyledir; hz. aişe: “ma era rabbeke illa yüsariu fi hevake” mealen: “bakıyorum da senin efendi tanrın yalnızca senin şeyinin keyfini yerine getirmek için koşuyor.” (kaynak: buhari, hadis no: 1721)” bu rivayetler doğru mudur? eğer doğruysa kur’an da açıklanmayan milyonlarca şey varken, tüm evreni, yıldızları, galaksileri yaratan allah neden böyle çok küçük olaylarla yakından ilgilenmekte ve bu ayetleri tüm insanlığa göndermektedir? eğer bu rivayetler yanlışsa tahrim suresi ilk 5 ayeti ne için indirilmiştir? ayrıca kur’an-ı kerim bir günde (kadir gecesi) indirilmemiş midir? neden olaylar olduktan sonra başka başka ayetler inmektedir? bu ayetler de, zamanın başlangıcından beri her şeyin yazılı olduğu allah katında bir kitap olan “levh-i mahfuz” da yazılı mıdır?
    Tümünü Göster
    ···
  19. 19.
    -1
    @86 ne dediğini ben iyi biliyom beynini gibtimin maldonadosu.
    ···
  20. 20.
    -1
    okumam ki banane
    ···