/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 154.
    +4
    Fulya'nın büyük bir üzüntüyle anlattığı bu hikaye adeta kanımı dondurmuştu.. O da son cümlesinden sonra susmuştu.. Devamında sordum :
    - Peki sonra ?
    + Sonrası işte bir gün ayrılmaya karar verdim. Ona da söyledim bunu. Yine dövdü, hatta eve kilitledi. Sen benimsin hiçbir yere gidemezsin dedi. Bir süre daha tecavüz etti. Ama bir gün kaçtım.
    - Nereye kaçtın ?
    + Evime döndüm.
    - Sizinkiler ne dedi peki ? Anne babandan çekinmedin mi ?
    + Ben onların kızıyım yakışıklı, ne kadar hata yaparsam yapayım, beni atacak yada sevmekten vazgeçecek halleri yok ya! Babam bir kaç gün surat salladı ama yumuşadı sonra.

    Bilmiyorum beyler Fulya'nın bu son cümlesinden sonra beynimde şimşekler çaktı. "Ben onların çocuğuyum, ne kadar kötü olursam olayım beni atacak halleri yok ya! "

    Fulya'nın bir kız kardeşi, bir de erkek kardeşi vardı. ikisi de evliydi ve düzgün bir hayatları vardı. Evden tek manyak bu çıkmış, benim gibi.. Ama o bunu umursamıyordu. Evet hataydı diyor.. Ve ben bu hatayı yaptım. Dünyanın sonu mu ? Evet dünyanın sonu değil.. Ne kardeşlerinin hayatını nede anne babasının onlarla ilgili düşüncelerini sallıyordu.. Bu onların hayatıydı, onu ise kendi hayatı ilgilendiriyordu.
    ···
  2. 153.
    +4
    Fulya mert bir kızdı, cesurdu, gözü karaydı. O güzelliğine yakışmayacak kadar sertti. Öyle çıt kırıldım bir kız çocuğu değildi. Belki de bu yüzden daha henüz açılmamıştım ona, yada eve atıp gibmeye çalışmamıştım. Arkadaşlığı bile güzel geliyordu bana.
    Muhabbetin epey ilerlediği bir gün, Fulya "seninle konuşmak bana çok iyi geliyor.. anlatacaklarım var, dinle" dedi.
    + Ben çok hatalar yaptım bu hayatta. Ve yaptığım bu hataların tüm ceremelerini ödedim.
    - Hata mı ? Çok severim adsd..
    + Ben 18 yaşındayken patronuma aşık oldum. Muhasebe asistanıydım, aynı zamanda yönetici asistanı gibi... Patronum o zaman 52 yaşındaydı, evli 4 çocuğu vardı.
    Bu anlattıkları beni biraz şok etmişti beyler. Hiçbir şey söylemiyor, şaka yapmıyor, bölmüyordum. Sadece dinliyordum.
    + Tabi bu aşkın başlaması biraz onun yüzünden oldu. Bana ayrı bir ilgi gösteriyordu. Evime bırakıyor, hafta sonları bir yerlere davet ediyor, ne istesem alıyordu. Bir sıkıntımı görse hemen soruyordu yardım ediyordu. Bir süre sonra şehir merkezinde bir ev tutmuş, dayalı döşeli. Bir akşam beni oraya zütürdü. ilk ilişkimi orada onunla yaşadım. Öpüşmek falan değişik geliyordu başlarda ama iş o noktaya gelince ben korktum, istemedim. O da ısrar etmedi. Ama neredeyse hergün iş çıkışı o eve çağırıyordu ve sevişiyorduk. Sadece o işi yapmıyordu, ben hala istemiyordum, korkuyordum. Onun bu sabrı benim çok hoşuma gidiyordu.. Bir süre sonra sürekli o evde kalmaya başladım. Evden kaçtım.. Babam polise şikayet etti. Karakolluk olduk. Reşittim, kendi rızamla gittim dedim. Patronum suçlanamadı, babam beni evlatlıktan reddetti. Artık metres hayatı yaşıyordum, gece gündüz o evdeydim. Patronum ise her fırsatta yanımdaydı. Bana bir araba bile almıştı. Sonra bir gün sevişirken yine istedi. Korkuyordum hala.. Bu sefer sabır göstermedi, elimi kolumu zorla tutup tecavüz etti. Evet tecavüz etti, hatta direndim diye dövmüştü beni. O gece benimle o evde kaldı, sabaha kadar kaç defa tecavüz etti hatırlamıyorum. Yüzüm gözümde morluklar vardı, işe gelme bugün dedi ve gitti sabah. Daha sonraları fabrikada duyulur diye işten çıkarttı beni. Artık sadece o evde oturuyordum. O ise canı ne zaman isterse geliyor benimle birlikte oluyordu. istememi beklemiyor, umursamıyor ve olmaz falan dersem dövüyor yine tecavüz ediyordu. O kadar salağım ki 3 sene o evde bu şartlar altında yaşadım.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 152.
    0
    Devam habibi
    ···
  4. 151.
    +3
    Patronun kıza ve bana davranışları değişmişti. Artık şirkette 2. yılımı bitirmiştim ve bana asla bu kadar resmi ve soğuk davrandığını hatırlamıyorum. Kız işe gireli nerden baksanız 2 ayı geçmiş ve her akşam beraber gidiyor, yemeklerde beraber oturuyor, her molada bir araya geliyorduk. Patronun kıza sürekli birşeyleri rica etmesi de bitmişti. Artık emrediyordu. Durumu tabi ki hissediyordum ve kendi kendime biraz şu kızdan uzak dur diyordum. Bunu Fulya da hissediyordu ama onda zerre değişme yoktu. O hala benimle arkadaşlık ediyor ve patrona ise daha fazla resmi davranıyordu.
    Bir akşam dananın kuyruğu koptu beyler. Tramvaya kadar yürüdük, ben iyi akşamlar diyip durağa yürürken, "vaktin varsa biraz oturalım mı" dedi.. iyi bir fikir değildi ama şu ana kadar mantıklı şeyler yapmadığımı zaten biliyorsunuz. Tramvay durağının az ilerisi yeşillik ve ağaçlık bir alan.. Yol kenarı ama.. Oturduk çimlere.. Başladık konuşmaya. O anlatıyor, ben anlatıyorum 2 saatten uzun oturmuşuz. Hala arkadaş gibi konuşuyor, dertleşiyorduk ama ikimiz de birbirimizden hoşlanıyorduk.
    Bu işten sonraki akşam oturmalarımız sıklaşmıştı. Neredeyse her akşam ya bir parkta oturuyor, yada bir cafeye falan gidiyorduk. Sevgili gibiydik, ama ne bir teklif nede cinsel bir yakınlık henüz yoktu. Oturduğumuz akşamlardan birisinde kız bana bütün hayat hikayesini anlattı. Kızın anlattığı o hayat hikayesi benim hayatımı değiştirmişti. Diyalogları sıkıcı olmadan iletmeye çalışacağım
    ···
  5. 150.
    +3
    Okuldan mezun olamayacağım netleşince, okulu iyice boşlamıştım. iş odaklı yaşıyordum artık.. Geldik başlık konusuna ve hayatımın dönüm noktasına.. Şirkette durumlar iyi, satışlar artmıştı. Şirket büyüyordu.. Ben de part time çalışmama rağmen zam almıştım, 1800 TL maaş. O zamanlar bir öğrenci için deli para bu. Birgün muhasebeye bir kız başladı, adı Fulya. Bu başlıkta tüm isimleri doğru kullandım beyler, ama hala uydurma yazanları falan görüyorum :D
    Fulya 1.65-70 boylarına, kilosunu bilmesem de fit, kıvrımları gerçektene dikkat çeken, sarışın bir kız. O dönem 24 yada 25 yaşında. Gerçekten güzel kızdı, yani ilk gördüğünüzde, istemsizce bir bakıyorsunuz. Konya Akşehirliydi.
    Bu kız şirkete başladıktan sonra şirket birden değişti, eski havasından eser kalmadı. dıbına koyayım, bir kıza herkes yazar mı ? Patron başta olmak üzere, herkes şansını deniyordu.. Acaba.. Olur mu diye.. Kız ise hiçbirine yüz vermiyor, patron dışındakilere bunu belli ediyor, patrona ise çok belli edemiyordu, sanırım kovulmak korkusuyla. O huur çocuğu gelir kızın masasına ön bacaklarını dayar, arkaya gerilir öndeki aletini şişirirdi kızın önünde gerilir dururdu. Utanmasa çıkarıp masaya vuracak. Ben bu düzenin de anasını gibeyim. Her akşam kızı bekler, "gel ben bırakayım seni derdi." Kız da biner arabasına giderdi. Bu durumdan memnun gibi gözükmüyordu, sanırım kendisini mahçup hissediyordu.
    Eğer herkes yazmasaydı, yalan yok kıza yazardım beyler. Ama bu kadar aç kurtun arasında benim de şansım yoktu. Bunu anlayacak kadar çok şey yaşamıştım. Herkesin aksine, ben kızla hiç muhattap olmuyordum. Başlarda "Günaydın" "iyi akşamlar" "Afiyet olsun" gibi temek selamlaşmaları yapardım, ama herkes kıza çullanınca bunları da yapmadım. Fulya bana bir şey söylemezse, ben selam bile vermiyordum. Belki bin yıllık klişe tekrar etti. Bu durum kızın dikkatini çekmiş olacak ki, o benimle konuşmaya çalışıyordu. Yemeklerde gelip yanıma oturuyor, çay molasında çayını alıp bizim odaya geliyordu. Amk zaten o kızla birisi çıkacaksa bu ben olmalıydım, kıza yaşı en yakın olan benim, diğer herkes evli barklı +40 yaşlarında.
    Hergün tramvaya kadar yürüdüğümü söylemiştim, kız da tramvayla gidiyordu. Bir süre sonra akşamları beni beklemeye başladı. Patron "gel bırakayım" dediğinde gitmiyordu onunla.. "şu ilerde işim var" yada "biraz yürüyeyim teşekkür ederim" diyordu. Tramvaya kadar beraber yürüyorduk, arkadaş olmuş gibiydik artık.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 149.
    +4
    O dönem yaşadığım ruh halini tasvir etmekte zorlanıyorum inanınki zorlanıyorum beyler. Hayatta hiçbir şeyim amacım ve gayem kalmamıştı. Anne ve babamın gözüne girmek için çıktığım bu serüvende sonuç olarak onları da kaybetmiştim. Hayatıma girip beni gerçekten seven bir sürü insanı da kaybetmiştim. Bu saatten sonra başarılı olsam ne olur ? Sanırım insanların hayattaki başarılı olma çabaları bu yüzden. Yapayalnız birisi neden çok başarılı olmak için çabalasın ki ? Hele ki son olaydan sonra asla babamdan para isteyemezdim. Bu sebeple işimi asla boşlamadım. Moskova'da Automechanika fuarına katılma kararı aldı şirket. Fuar zamanı derslerle çakışıyor, 4 gün sürecek fuar, gitti geldi mecburen 1 hafta yokum. Tüm devamsızlıklar sınırda, fuar Rusya'da gitmiyorum desem olmayacak. Gidip hocalarla konuştum, durumu izah ettim. Müge yüzünden bana takan o 3 huur çocuğu hoca dışında , diğerleri beni seviyordu. Herşeyi geçtim rusçayı kullanarak iş yapıyordum, bu bölüm için övünülecek birşeydi. Tüm hocalar saolsunlar anlayış göstediler, hatta çok sevindiler. Devamsızlığı kafaya takma.. Ne güzel bir cümle. Ama o 3 huur çocuğu, aralarında anlaşmış gibi, "özel hayatınız beni ilgilendirmez, dönem sonu devamsızlığın geçmiş olursa kalırsın"
    Dün yediğin hurmalar, bugün zütünü tırmalar. tak var gibi bütün devamsızlıklarını kullanırsan olacağı bu. Yapacak birşey yoktu beyler, o fuara gidecektim. Hem iş için zorunluydum, hem de gerçekten istiyordum. ilk yurt dışı deneyimim olacak bu..
    Sonuç itibariyle gittik. Moskova hakkında düşüncelerimi belki daha sonra anlatırım. Metrosuna hayran kaldım, hayran kalınmayacak gibi değil. Onun dışında genel izlenimlerim negatif.. Am gibemedim, çok çabaladım işin gerçeği. Ama denk getiremedim. huur gibmekte istemedim.. Sonuç olarak 3 dersten kalmıştım, devamsızlıktan..
    ···
  7. 148.
    0
    am am devam hadi
    ···
  8. 147.
    +1
    Rezervasyon
    ···
  9. 146.
    +1
    Yazsana amk memenin ucunu emdirdin deligi kaciriyosun hadii devam pmp
    ···
  10. 145.
    0
    Devam pnp
    ···
  11. 144.
    +1
    uzun zaman sonra hasmetli hikaye buldum kaptan devam et
    ···
  12. 143.
    0
    rez okuyom
    ···
  13. 142.
    +5
    Bizimkiler 1 hafta kalacaklardı. ilk gün hariç yanlarında nerdeyse hiç oturmadım.. Akşam yemek yiyor, sonra ben odaya geçiyor pc de oyun oynuyor yada müzik dinliyordum. içemiyordum ve bu bende huzursuzluk yaratıyordu. 3-4 gün böyle takıldıktan sonra bir akşam babam odama geldi..
    + Oğlum şimdi mi buldun bu bilgisayarı ? Gelip yanımızda otursana ?
    - Tamam baba gelirim birazdan.
    + Lan kalk hala birazdan diyor..

    Son cümlede sesi yine yükselmişti. Offlayarak kalktım, geçtim içeriye.. Hala konuşmuyordum. Birşey sorarlarsa cevap veriyordum.. Babam tekrar konuyu açtı, söylenmeye başladı.. Birkaç küfürden sonra, bunun yanına gelen de kabahat dedi. Ağzımı gibeyim ki, şunlar çıktı ağzımdan..
    - Gelmeseydin o zaman.

    Babam kükreyerek kalktı yerinden.. "Kalk hanım, gidiyoruz"
    Apar topar babam çıktı evden. Annem doğruldu yüzüme bakıyor. Birşey dememi bekliyor. Tek kelime etmedim..
    + Yazıklar olsun sana..
    - Git abim teselli eder sizi.
    + Oğlum sen hala bıkmadın mı abin de abin.
    - 15 yıl siz abin de abin dediniz. Sıra bende.
    + Allah seni bildiği gibi yapsın.

    Bizimkilerle pamuk ipliğine bağlı olan ilişkimi de bugün kopartmıştım. Zaten uzun zamandır para pul istediğim de yok.. ihtiyacım da yok kimseye.. Ama içimden neden ağlamak geliyor bilmiyorum.. içim paramparçayken dışım neden bu kadar sert ?
    ···
    1. 1.
      0
      Rezerve
      ···
    2. 2.
      0
      Devam et devam iyi hikaye
      ···
    3. 3.
      0
      Devvvaaaaömmmmmm
      ···
    4. 4.
      +1
      Bırakan en adı huuuuur çocuğudur
      ···
    5. 5.
      +1
      devam etsene aq bekliyoruz
      ···
    6. 6.
      -1
      Devaaammmm
      ···
    7. diğerleri 4
  14. 141.
    +5
    Üniversitedeki koskaca bir yılım yanlız geçiyor, her akşam kafamı dumanlıyor, içimdeki huur çocuğuyla her akşam kavga ediyordum. Gece uyuyana kadar beynimi gibiyordu.
    + Seni annen baban bile sevmiyor. Kim sevecek başka ?
    + işe yaramaz ezik
    + Anca milletin nişanlısını gib.
    + Ne oldu Davut az kalsın gibiyordu ananı.

    Bu sesi susturamadıkça bu olaylara karışan herkesin hayatını gibmek istiyordum. Bir süre Davut'u bir yerde kıstırıp ağzını burnunu gibmeyi planladım. .Uzun yıllar sonra yediğim ilk dayaktı bu. Ben aslında kabullenmiştim, hak etmiştim çünkü, ama içimdeki huur çocuğu kabul etmiyor, ağır konuşuyordu.

    Bir gün annem aradı..
    + Konya'ya geliyoruz oğlum, birşey istiyor musun ?
    - Yok, istemiyorum

    Bu nerden çıkmıştı şimdi. Hemen evi havalandırdım, zuladaki esrarların tamdıbını dışarıdaki çöpe attım. Çünkü biliyorum annem bütün evi temizleyecek, altını üstüne getirecek.
    Akşam üzeri bizimkiler geldi, kapıda karşıladım. Yanlarında epey erzak getirmişler. ilk akşam onlarla oturdum, işi, okulu herşeyi soruyorlar. Ne soruyorlarsa cevaplıyorum.. Ama fazlası yok.. Sonrasında uyumak için kalktım yerimden.. "Yarın iş var"
    ···
  15. 140.
    +3
    içimdeki huurya engel olamamıştım. Bir süre sonra bende ayaklarımı kıza değdirdim. Dikkat çekmeden ayaklarımızla birbirimizi dakikalarca okşadık.. Çok geçmeden kız çocuğa " yatalım mı, bitkin hissediyorum" dedi.. Çocuk itiraz etse de, gidin yatın hacı benimde uykum var dedim. Kızın bunu kasıtlı olarak yapmış olmasını umut ediyordum. ikisi kalkıp odalarına gitti, bir süre bekledim kızı, gelir diye.. Gelen giden yoktu.. içeriye doğru yürüdüm, kapılarının önünde kulak kabarttım.. Çok kısık sesle konuşsalar da, gecenin bir yarısı duyabiliyordum. Nişanlı çiftimiz gibişiyordu. Kime niyet kime kısmet. Salona geçip koluğa uzandım.. Kafam bir dünya zaten.. Uyuyakalmışım.. Ne zaman uyudum bilmiyorum, ama gece 3'te Nermin beni uyandırdı (Nermin kızın ismi)
    + Uyumasını bekledim.
    Cümlesini henüz bitirmemişti ki kucağıma çektim.. Yana döndürüp altıma aldım. Yumuldum dudaklarına. 1.60 boylarında, zayıf ama kıvrımlı bir kızdı. Ama çok güzel şekle giriyordu.. Kız içeri geçince altına eşofman çekmiş, sıyırması çıkarması kolay. Az önce nişanlısına gibtirdi, şimdi benim altımdaydı. Sadece bunu düşünmek bile azdırıyordu beni. Bu sapıkça bir his mi bilmiyorum.. Eşofmanını çıkarttım, kilodunu da sıyırdım.. Kendi pantolonumun ön kısmını biraz indirip prensimi dıbına sürtmeye başladım. Az sonra yavaşça soktum. Kızın üzerine doğru eğilim gibimin daha fazlasını sokuyor, sonuna kadar ittiriyordum. Derken odanın ışığı yandı.

    Hayatımda yaşamamış olmayı dilediğim anların başında geliyordu o an. Hayatımdaki tek arkadaşımın nişanlısını giberken yakalanmıştık. Çok sarhoştum.. Çocuk hayvan gibi kükreyerek üstümüze atıldı, beni kızın üzerinden çekip okkalı bir yumruk patlattığını hatırlıyorum.. Dengede duramadım, düştüm. Davut benim kadar sarhoş görünmüyordu, yada yaşadığı öfkeyle belli olmuyordu ama ben zor ayakta duruyordum. Nermin araya atladı, Davut'a yapıştı. Davut bana küfürler ediyordu. Aklımda kalan cümlesi " Allah senin belanı versin lan. gibtir git bu evden "
    Kafamı eğip çıktım evden. Kendi evime kadar nasıl gittim inanın hatırlamıyorum.
    Sabah uyandığımda kafamda filler gibişiyor ve sanki dün 4 zenciye kendimi gibtirmişim gibi pişman ve suçlu hissediyordum.
    Tek arkadaşımı da kaybetmiştim. Davut'la Nermin ne yaptılar bilmiyorum, ama muhtemelen ayrılmışlardır. gibtiğim 5. hayata hoşgeldiniz.
    Bu olaydan sonra kadına ve evliliğe tövbe ettim. 4 senedir nişanlıydı onlar ve karının yaptığına bak. Tamam benim de suçum var ama, ben olaya nişanlılar açısından bakıyorum. Ben bu konuda tek şerefsiz değilimdir heralde.. Herşeyden soğumuştum ve yine o gibik dünyama geri döndüm.
    Ecinniler gibiydim. Kimin hayatına karışsam herşeyi berbat ediyordum. Beni karantinaya almaları gerek, insanlara yaklaşmam yasak olmalı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      rez okuyok
      ···
  16. 139.
    0
    rez devam habibi
    ···
  17. 138.
    +3
    20 yaşındaydım ve 3 hayatın anasını gibmiştim. Benim yaşımdaki diğerlerine bakıyordum, lan ne kadar sıradan normal hayatları var. En büyük pişmanlıkları geçen hafta izlemeyi kaçırdıkları derbi.. Yada aşık olup açılamadığı kız.. Bir çoğunun bir pişmanlığı bile yok. Tertemiz bir hayat. Okulu bitirecek ve sıfırdan başlayacak, düşünsenize ? Geçmişine bakıp dertleneceği hiçbir şey yok. Bu tip insanların mutlu olması da kolay oluyor. Arkadaş grubuyla bir pes turnuvası düzenliyorlar, mutluluk hormonları tavan yapıyor. Eskiden benim de mutlu olduğum anlar, yapmaktan keyif aldığım şeyler vardı. Artık hiçbir şeyden keyif almıyorum. Hayatı bu kadar uç yaşayınca, mutlulukta da uçları arıyorsunuz.
    iş yerine stajiyer bir çocuk geldi, ismi Davut, çifte vatandaş, Bulgar göçmeni. Bulgaristandaki adı Angel. Çocuk alemci bir tipe benziyor, türk dili son sınıfmış. Çocuğa biraz kanım ısındı. Gel zaman git zaman konuşurken bir cumartesi akşamı için onun evinde buluşup bir şeyler içmeye sözleştik.
    Giderken votka ve meyveler aldım, oturduk. 1 saat sonra falan çocuğun nişanlısı da geldi. O da türk dlinde. Normal giyimli, normal tavırları olan normal bir kız. Yemin ediyorum kıza karşı anormal hiçbir harekette bulunmadım beyler. Oturduk içmeye başladık.. 3 kişi 2 70 lik votkayı bitirmiştik. Kız da Davut'ta deli gibi içiyorlar.. Akşamın ilerleyen saatleri bir film açtı Davut, ışıkları kapattık izliyoruz, bir taraftan daha yavaş tempoyla içmeye devam ediyoruz.
    2. Müge vakası. Çocuk ve ben yerde oturuyoruz, sırtımızı kanepeye yaslamışız. Kız çocuğun kucağına kafasını koymuş uzanmış.. Ve ayaklarıma birşey temas etti. Kızın ayakları. Tüm fetişler beni buluyor. Davut'u gerçekten seviyordum, tek arkadaşımdı o benim, asla böyle bir şey yapamazdım. Çektim ayaklarımı geriye.. Ben çekince kız da biraz toparladı ayaklarını, bir müddet film izlmeye devam ettik. Ama içimde konuşup duran o huur çocuğu susmuyordu.
    + Bu kızı gibmeyerek yediğin bütün takların silineceğini mi düşünüyorsun ?
    + iki yüzlü pekekent seni..
    ···
  18. 137.
    +3
    Bu ruh halimden dolayı benim de neredeyse arkadaşım kalmamıştı. Ama benim gibimde değil. Ben alıştım yanlızlığa. Yanlız olmanın ve yanlız yaşamanın ve buna alışmanın bazı iyi ve kötü tarafları var. iyi tarafları, böyle bir şeye bile alışabildiğiniz zaman, hayatta kimseye eyvallahınız olmuyor. Kim olursa olsun "koy zütüne" diyorsunuz. insanlar yanlız kalmaktan korkar. Bu sebeple "Yanlızlık Allah'a mahsustur" demişlerdir. Kim korkmaz ki ? Belki ben de korkuyordum.. Ama alıştım işte.. Kötü tarafı ise, bir kere buna alışınca, bir başkasıyla birşeyleri paylaşmak çok ama çok zor oluyor. Bir kızla hayat paylaşmak ? Yatağı paylaşmak ? Birisiyle yaşadığın evi paylaşmak ? O sebeple okulda da yanlız takılıyor, kimseyi gibime takmıyordum. Ama Ecem gözükmüyordu ortalıklarda. Geçtiğimiz günlerde çok kez onu ağlar zırlarken görmüştüm.. Ama 2-3 gündür yok. Herhalde yurttadır.. Yada memlekette, kafa dağıtıyordur. Derken Ecem 2 haftadır yok.. 3 haftadır yok.. Sonra öğrendim ki o da okulu bırakmış.
    ···
  19. 136.
    +3
    Aradan aylar geçti, ancak ruh halimde bir gelişme yok, daha da kötüleşiyordu. Tüm dünyadan neredeyse soyutlamıştım kendimi. Ecem\'de 2. bir Duygu vakası yaşanmıştı evde, o da ağlayıp sızlayıp salya yalamaya başlamıştı. Bastım gibtiri. gibtir git diyorum, gitmiyor amk kızı. Hayatımda bir kadını dövmeye çok yaklaşmıştım beyler. Neyse ki hal ve hareketlerimden ciddi olduğumu anladı ve gitti. Tabi benden ayrılınca, sınıfta neredeyse arkadaşı kalmadı, çünkü tüm kızlar Müge olayından dolayı zaten tepkiliydi. Yanlız kaldı. Sonra beni çok aradı, yalvardı, yakardı. Ama giblemedim. \"Ne halin varsa gör.. Benim derdim bana yetiyor \"
    Ben neden kimseye yalvarmıyorum lan ? Çok mu kolay bu yaşadıklarım ? Tamam hepsinin başıma gelmiş olmasının sorumlusu ben olabilirim, yada değilim, ama kolay mı ? Ben neden yalvar mıyorum Duygu ne yaparsam yapayım kal diye ? Ben niye yalvarmıyorum anneme ne olur beni daha fazla sev diye ? Baba ne olur artık küfür etme ? Bir oğlum de... Saçlarımı okşa.. Bir kere sinemaya bile gitmedik seninle. Lisede tüm çocuklar anneleriyle babalarıyla bir şeyler yaparlardı. Sinemaya giderler, tiyatroya giderler, Antalyaspor maçını izlemeye giderler. Bizim neden böyle bir anımız yok ? Ben neden yalvarmadım hiç baba sinemaya gidelim diye ? Beni okuyup takip eden dostlar bu entry altına bu sorduklarıma cevap verebilirsiniz. Siz ne düşünüyorsunuz merak ediyorum.
    ···
    1. 1.
      +1
      Babadir o huur çocuğu sen ne zaman babana 1 evlat oldun adam oldun ? Esrsr iyi bir tak mu ? Sen adam olsaydinda babanda seni sevseydi amina kodumun huur cocugu seni
      ···
  20. 135.
    +1
    Beyler çok geçmeden işe "iş" olarak alışmış, öğrenmiştim. Artık talimat gerekmeksizin kendime hedef pazar seçiyor, müşteri araştırmalarına başlıyordum. Aynı zamanda da mevcut müşterilerin sipariş ve sevkiyatlarını organize eder hale gelmiştim. Tek problem bunları yaparken üretimin ağzına sıçıyordum. Sürekli beni patrona yada Erkin abiye şikayet ediyorlardı. Beni uyarıyorlardı, ama sert uyarılar değildi bunlar. Bu yaptıklarımdan hoşnut olduklarını hissediyordum. Bilmiyorum ki aslında kendimi bir köpek yapıp, pitbul gibi üretime saldırdığımı ve bu durumun sadece patronun işine geldiğini..
    Yine de pgibolojik olarak çöküşteydim. iş yerinde sürekli rusça mailler hazırlayıp gelen telefonları cevaplamak zorunda olmak rusçamı oldukça geliştirmiş, bunun olumlu etkileri derslere de yansımıştı. Ama ben mutsuzdum, mutsuzluğumun sebebini de bilmiyorum. Derinlerde bir yerlerde kalbim sebebini bana söylüyordu ama, kalbimi dinlemeyi bırakalı çok olmuştu. Hayatımı beynim ve gibim yönetiyordu. Ama asıl patron gibimdi.
    Her akşam esrar takılmaya devam ediyordum. Kafayı dumanlayıp o günün kritiğini yapıyordum. Esrar içen var mı aranızda bilmiyorum beyler ama ben esrarın bir zararını görmedim. Esrarda bırakabildiğiniz sürece zarardan çok faydalı bence.. Şuan kullanmıyorum ama, geçmişime dair özlediğim sayılı şeylerden birisi esrardır herhalde. Esrar içtiğiniz zaman mesela dinlediğiniz bir şarkıdaki tüm enstrümanları tek tek ayırt edip dinleyebilirsiniz ve hangisine focus atacağınıza siz karar verebilirsiniz. Ben ise o dönem gündüz yaşadıklarıma focus atıyor ve kendimi, ikili dialoglarımı uzaktan bir gözle izliyordum. Ve bu beni kendimden iğrendiriyordu.
    iç sesim bana :
    + Sen, ezik, sünepe bir huur çocuğusun. 3 kuruş için yanlış olan şeyleri bile doğru kabul ediyorsun.
    + Bu sabah sana Mr. X alay eder bir ifadeyle baktı, bunu da mı farkedemedin embesil ?
    + Herkes seni küçük görüyor. Kimsenin gibinde değilsin.
    + Bu işi öğrenip uzman da olsan, seni yine de kimse giblemeyecek !

    insanın içinde konuşan şey şeytan mıdır beyler ? Nefis midir ? Bilinçaltı mıdır ? Vicdanı mıdır ? Geçmişi midir ? Nedir bu ? Bazen insanın canını çok acıtır bu iç sesi. Ama hayatında iç sesiyle tanışmamış insanlar tanıdım ben. Neden peki ? Neden onlarda yok bu ? Onlar zaten iyi insanlar olduğu için mi ? Yada en azından benim kadar kötü olmadıkları için mi ? Herşeyi bu kadar ince ince düşünmek bir hastalıktır, delilik ibaresidir baylar. Neredeyse tüm deliler kendi kendine konuşur değil mi ? Benim tek farkım bu konuşmayı içimden yapıyordum. Bu konuşmaları dışımdan yapsam sanırım işim bitmişti.
    Bütün bu iç çatışmalarım beni odama kitliyordu. iş yerinde ise odada kulağıma bir kulaklık takıp arka planda müzik dinliyor, deli gibi çalışıyordum. iş dışında kimseyle, aynı odayı paylaştığım Erkin'le bile, tek kelime konuşmuyordum. Ecem'i neredeyse silmiştim. O da bu duruma çok üzülüyor, bana ne olduğuna bir anlam veremiyordu. Ama benim ne dünya, ne okul, ne Ecem ne de bir başkası gibimde değildi. Önemli olan tek şey, "bendim".
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Şu anlattıklarımda özenilecek bir şey olmadığını idrak edemeyecek bir çocuk varsa okumasın panpa.
      ···