/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +5
    Üniversitedeki koskaca bir yılım yanlız geçiyor, her akşam kafamı dumanlıyor, içimdeki huur çocuğuyla her akşam kavga ediyordum. Gece uyuyana kadar beynimi gibiyordu.
    + Seni annen baban bile sevmiyor. Kim sevecek başka ?
    + işe yaramaz ezik
    + Anca milletin nişanlısını gib.
    + Ne oldu Davut az kalsın gibiyordu ananı.

    Bu sesi susturamadıkça bu olaylara karışan herkesin hayatını gibmek istiyordum. Bir süre Davut'u bir yerde kıstırıp ağzını burnunu gibmeyi planladım. .Uzun yıllar sonra yediğim ilk dayaktı bu. Ben aslında kabullenmiştim, hak etmiştim çünkü, ama içimdeki huur çocuğu kabul etmiyor, ağır konuşuyordu.

    Bir gün annem aradı..
    + Konya'ya geliyoruz oğlum, birşey istiyor musun ?
    - Yok, istemiyorum

    Bu nerden çıkmıştı şimdi. Hemen evi havalandırdım, zuladaki esrarların tamdıbını dışarıdaki çöpe attım. Çünkü biliyorum annem bütün evi temizleyecek, altını üstüne getirecek.
    Akşam üzeri bizimkiler geldi, kapıda karşıladım. Yanlarında epey erzak getirmişler. ilk akşam onlarla oturdum, işi, okulu herşeyi soruyorlar. Ne soruyorlarsa cevaplıyorum.. Ama fazlası yok.. Sonrasında uyumak için kalktım yerimden.. "Yarın iş var"
    ···
  2. 77.
    +5
    Bizimkiler 1 hafta kalacaklardı. ilk gün hariç yanlarında nerdeyse hiç oturmadım.. Akşam yemek yiyor, sonra ben odaya geçiyor pc de oyun oynuyor yada müzik dinliyordum. içemiyordum ve bu bende huzursuzluk yaratıyordu. 3-4 gün böyle takıldıktan sonra bir akşam babam odama geldi..
    + Oğlum şimdi mi buldun bu bilgisayarı ? Gelip yanımızda otursana ?
    - Tamam baba gelirim birazdan.
    + Lan kalk hala birazdan diyor..

    Son cümlede sesi yine yükselmişti. Offlayarak kalktım, geçtim içeriye.. Hala konuşmuyordum. Birşey sorarlarsa cevap veriyordum.. Babam tekrar konuyu açtı, söylenmeye başladı.. Birkaç küfürden sonra, bunun yanına gelen de kabahat dedi. Ağzımı gibeyim ki, şunlar çıktı ağzımdan..
    - Gelmeseydin o zaman.

    Babam kükreyerek kalktı yerinden.. "Kalk hanım, gidiyoruz"
    Apar topar babam çıktı evden. Annem doğruldu yüzüme bakıyor. Birşey dememi bekliyor. Tek kelime etmedim..
    + Yazıklar olsun sana..
    - Git abim teselli eder sizi.
    + Oğlum sen hala bıkmadın mı abin de abin.
    - 15 yıl siz abin de abin dediniz. Sıra bende.
    + Allah seni bildiği gibi yapsın.

    Bizimkilerle pamuk ipliğine bağlı olan ilişkimi de bugün kopartmıştım. Zaten uzun zamandır para pul istediğim de yok.. ihtiyacım da yok kimseye.. Ama içimden neden ağlamak geliyor bilmiyorum.. içim paramparçayken dışım neden bu kadar sert ?
    ···
    1. 1.
      0
      Rezerve
      ···
    2. 2.
      0
      Devam et devam iyi hikaye
      ···
    3. 3.
      0
      Devvvaaaaömmmmmm
      ···
    4. 4.
      +1
      Bırakan en adı huuuuur çocuğudur
      ···
    5. 5.
      +1
      devam etsene aq bekliyoruz
      ···
    6. 6.
      -1
      Devaaammmm
      ···
    7. diğerleri 4
  3. 78.
    +4
    O dönem yaşadığım ruh halini tasvir etmekte zorlanıyorum inanınki zorlanıyorum beyler. Hayatta hiçbir şeyim amacım ve gayem kalmamıştı. Anne ve babamın gözüne girmek için çıktığım bu serüvende sonuç olarak onları da kaybetmiştim. Hayatıma girip beni gerçekten seven bir sürü insanı da kaybetmiştim. Bu saatten sonra başarılı olsam ne olur ? Sanırım insanların hayattaki başarılı olma çabaları bu yüzden. Yapayalnız birisi neden çok başarılı olmak için çabalasın ki ? Hele ki son olaydan sonra asla babamdan para isteyemezdim. Bu sebeple işimi asla boşlamadım. Moskova'da Automechanika fuarına katılma kararı aldı şirket. Fuar zamanı derslerle çakışıyor, 4 gün sürecek fuar, gitti geldi mecburen 1 hafta yokum. Tüm devamsızlıklar sınırda, fuar Rusya'da gitmiyorum desem olmayacak. Gidip hocalarla konuştum, durumu izah ettim. Müge yüzünden bana takan o 3 huur çocuğu hoca dışında , diğerleri beni seviyordu. Herşeyi geçtim rusçayı kullanarak iş yapıyordum, bu bölüm için övünülecek birşeydi. Tüm hocalar saolsunlar anlayış göstediler, hatta çok sevindiler. Devamsızlığı kafaya takma.. Ne güzel bir cümle. Ama o 3 huur çocuğu, aralarında anlaşmış gibi, "özel hayatınız beni ilgilendirmez, dönem sonu devamsızlığın geçmiş olursa kalırsın"
    Dün yediğin hurmalar, bugün zütünü tırmalar. tak var gibi bütün devamsızlıklarını kullanırsan olacağı bu. Yapacak birşey yoktu beyler, o fuara gidecektim. Hem iş için zorunluydum, hem de gerçekten istiyordum. ilk yurt dışı deneyimim olacak bu..
    Sonuç itibariyle gittik. Moskova hakkında düşüncelerimi belki daha sonra anlatırım. Metrosuna hayran kaldım, hayran kalınmayacak gibi değil. Onun dışında genel izlenimlerim negatif.. Am gibemedim, çok çabaladım işin gerçeği. Ama denk getiremedim. huur gibmekte istemedim.. Sonuç olarak 3 dersten kalmıştım, devamsızlıktan..
    ···
  4. 79.
    +3
    Okuldan mezun olamayacağım netleşince, okulu iyice boşlamıştım. iş odaklı yaşıyordum artık.. Geldik başlık konusuna ve hayatımın dönüm noktasına.. Şirkette durumlar iyi, satışlar artmıştı. Şirket büyüyordu.. Ben de part time çalışmama rağmen zam almıştım, 1800 TL maaş. O zamanlar bir öğrenci için deli para bu. Birgün muhasebeye bir kız başladı, adı Fulya. Bu başlıkta tüm isimleri doğru kullandım beyler, ama hala uydurma yazanları falan görüyorum :D
    Fulya 1.65-70 boylarına, kilosunu bilmesem de fit, kıvrımları gerçektene dikkat çeken, sarışın bir kız. O dönem 24 yada 25 yaşında. Gerçekten güzel kızdı, yani ilk gördüğünüzde, istemsizce bir bakıyorsunuz. Konya Akşehirliydi.
    Bu kız şirkete başladıktan sonra şirket birden değişti, eski havasından eser kalmadı. dıbına koyayım, bir kıza herkes yazar mı ? Patron başta olmak üzere, herkes şansını deniyordu.. Acaba.. Olur mu diye.. Kız ise hiçbirine yüz vermiyor, patron dışındakilere bunu belli ediyor, patrona ise çok belli edemiyordu, sanırım kovulmak korkusuyla. O huur çocuğu gelir kızın masasına ön bacaklarını dayar, arkaya gerilir öndeki aletini şişirirdi kızın önünde gerilir dururdu. Utanmasa çıkarıp masaya vuracak. Ben bu düzenin de anasını gibeyim. Her akşam kızı bekler, "gel ben bırakayım seni derdi." Kız da biner arabasına giderdi. Bu durumdan memnun gibi gözükmüyordu, sanırım kendisini mahçup hissediyordu.
    Eğer herkes yazmasaydı, yalan yok kıza yazardım beyler. Ama bu kadar aç kurtun arasında benim de şansım yoktu. Bunu anlayacak kadar çok şey yaşamıştım. Herkesin aksine, ben kızla hiç muhattap olmuyordum. Başlarda "Günaydın" "iyi akşamlar" "Afiyet olsun" gibi temek selamlaşmaları yapardım, ama herkes kıza çullanınca bunları da yapmadım. Fulya bana bir şey söylemezse, ben selam bile vermiyordum. Belki bin yıllık klişe tekrar etti. Bu durum kızın dikkatini çekmiş olacak ki, o benimle konuşmaya çalışıyordu. Yemeklerde gelip yanıma oturuyor, çay molasında çayını alıp bizim odaya geliyordu. Amk zaten o kızla birisi çıkacaksa bu ben olmalıydım, kıza yaşı en yakın olan benim, diğer herkes evli barklı +40 yaşlarında.
    Hergün tramvaya kadar yürüdüğümü söylemiştim, kız da tramvayla gidiyordu. Bir süre sonra akşamları beni beklemeye başladı. Patron "gel bırakayım" dediğinde gitmiyordu onunla.. "şu ilerde işim var" yada "biraz yürüyeyim teşekkür ederim" diyordu. Tramvaya kadar beraber yürüyorduk, arkadaş olmuş gibiydik artık.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 80.
    +3
    Patronun kıza ve bana davranışları değişmişti. Artık şirkette 2. yılımı bitirmiştim ve bana asla bu kadar resmi ve soğuk davrandığını hatırlamıyorum. Kız işe gireli nerden baksanız 2 ayı geçmiş ve her akşam beraber gidiyor, yemeklerde beraber oturuyor, her molada bir araya geliyorduk. Patronun kıza sürekli birşeyleri rica etmesi de bitmişti. Artık emrediyordu. Durumu tabi ki hissediyordum ve kendi kendime biraz şu kızdan uzak dur diyordum. Bunu Fulya da hissediyordu ama onda zerre değişme yoktu. O hala benimle arkadaşlık ediyor ve patrona ise daha fazla resmi davranıyordu.
    Bir akşam dananın kuyruğu koptu beyler. Tramvaya kadar yürüdük, ben iyi akşamlar diyip durağa yürürken, "vaktin varsa biraz oturalım mı" dedi.. iyi bir fikir değildi ama şu ana kadar mantıklı şeyler yapmadığımı zaten biliyorsunuz. Tramvay durağının az ilerisi yeşillik ve ağaçlık bir alan.. Yol kenarı ama.. Oturduk çimlere.. Başladık konuşmaya. O anlatıyor, ben anlatıyorum 2 saatten uzun oturmuşuz. Hala arkadaş gibi konuşuyor, dertleşiyorduk ama ikimiz de birbirimizden hoşlanıyorduk.
    Bu işten sonraki akşam oturmalarımız sıklaşmıştı. Neredeyse her akşam ya bir parkta oturuyor, yada bir cafeye falan gidiyorduk. Sevgili gibiydik, ama ne bir teklif nede cinsel bir yakınlık henüz yoktu. Oturduğumuz akşamlardan birisinde kız bana bütün hayat hikayesini anlattı. Kızın anlattığı o hayat hikayesi benim hayatımı değiştirmişti. Diyalogları sıkıcı olmadan iletmeye çalışacağım
    ···
  6. 81.
    +4
    Fulya mert bir kızdı, cesurdu, gözü karaydı. O güzelliğine yakışmayacak kadar sertti. Öyle çıt kırıldım bir kız çocuğu değildi. Belki de bu yüzden daha henüz açılmamıştım ona, yada eve atıp gibmeye çalışmamıştım. Arkadaşlığı bile güzel geliyordu bana.
    Muhabbetin epey ilerlediği bir gün, Fulya "seninle konuşmak bana çok iyi geliyor.. anlatacaklarım var, dinle" dedi.
    + Ben çok hatalar yaptım bu hayatta. Ve yaptığım bu hataların tüm ceremelerini ödedim.
    - Hata mı ? Çok severim adsd..
    + Ben 18 yaşındayken patronuma aşık oldum. Muhasebe asistanıydım, aynı zamanda yönetici asistanı gibi... Patronum o zaman 52 yaşındaydı, evli 4 çocuğu vardı.
    Bu anlattıkları beni biraz şok etmişti beyler. Hiçbir şey söylemiyor, şaka yapmıyor, bölmüyordum. Sadece dinliyordum.
    + Tabi bu aşkın başlaması biraz onun yüzünden oldu. Bana ayrı bir ilgi gösteriyordu. Evime bırakıyor, hafta sonları bir yerlere davet ediyor, ne istesem alıyordu. Bir sıkıntımı görse hemen soruyordu yardım ediyordu. Bir süre sonra şehir merkezinde bir ev tutmuş, dayalı döşeli. Bir akşam beni oraya zütürdü. ilk ilişkimi orada onunla yaşadım. Öpüşmek falan değişik geliyordu başlarda ama iş o noktaya gelince ben korktum, istemedim. O da ısrar etmedi. Ama neredeyse hergün iş çıkışı o eve çağırıyordu ve sevişiyorduk. Sadece o işi yapmıyordu, ben hala istemiyordum, korkuyordum. Onun bu sabrı benim çok hoşuma gidiyordu.. Bir süre sonra sürekli o evde kalmaya başladım. Evden kaçtım.. Babam polise şikayet etti. Karakolluk olduk. Reşittim, kendi rızamla gittim dedim. Patronum suçlanamadı, babam beni evlatlıktan reddetti. Artık metres hayatı yaşıyordum, gece gündüz o evdeydim. Patronum ise her fırsatta yanımdaydı. Bana bir araba bile almıştı. Sonra bir gün sevişirken yine istedi. Korkuyordum hala.. Bu sefer sabır göstermedi, elimi kolumu zorla tutup tecavüz etti. Evet tecavüz etti, hatta direndim diye dövmüştü beni. O gece benimle o evde kaldı, sabaha kadar kaç defa tecavüz etti hatırlamıyorum. Yüzüm gözümde morluklar vardı, işe gelme bugün dedi ve gitti sabah. Daha sonraları fabrikada duyulur diye işten çıkarttı beni. Artık sadece o evde oturuyordum. O ise canı ne zaman isterse geliyor benimle birlikte oluyordu. istememi beklemiyor, umursamıyor ve olmaz falan dersem dövüyor yine tecavüz ediyordu. O kadar salağım ki 3 sene o evde bu şartlar altında yaşadım.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 82.
    +4
    Fulya'nın büyük bir üzüntüyle anlattığı bu hikaye adeta kanımı dondurmuştu.. O da son cümlesinden sonra susmuştu.. Devamında sordum :
    - Peki sonra ?
    + Sonrası işte bir gün ayrılmaya karar verdim. Ona da söyledim bunu. Yine dövdü, hatta eve kilitledi. Sen benimsin hiçbir yere gidemezsin dedi. Bir süre daha tecavüz etti. Ama bir gün kaçtım.
    - Nereye kaçtın ?
    + Evime döndüm.
    - Sizinkiler ne dedi peki ? Anne babandan çekinmedin mi ?
    + Ben onların kızıyım yakışıklı, ne kadar hata yaparsam yapayım, beni atacak yada sevmekten vazgeçecek halleri yok ya! Babam bir kaç gün surat salladı ama yumuşadı sonra.

    Bilmiyorum beyler Fulya'nın bu son cümlesinden sonra beynimde şimşekler çaktı. "Ben onların çocuğuyum, ne kadar kötü olursam olayım beni atacak halleri yok ya! "

    Fulya'nın bir kız kardeşi, bir de erkek kardeşi vardı. ikisi de evliydi ve düzgün bir hayatları vardı. Evden tek manyak bu çıkmış, benim gibi.. Ama o bunu umursamıyordu. Evet hataydı diyor.. Ve ben bu hatayı yaptım. Dünyanın sonu mu ? Evet dünyanın sonu değil.. Ne kardeşlerinin hayatını nede anne babasının onlarla ilgili düşüncelerini sallıyordu.. Bu onların hayatıydı, onu ise kendi hayatı ilgilendiriyordu.
    ···
  8. 83.
    +6
    Fulya'nın kendi hayatıyla ilgili anlattıkları beni derinden etkilemişti. Aynı zamanda kendi hayatımı ve ailemle olan ilişkilerimi tekrar tekrar düşünmeme sebep olmuştu. Onun yaşadıkları benimkinden daha ağırdı, yaptığı hata benimkilerden daha büyüktü (ailesine karşı yaptıklarından bahsediyorum) ama o bunları aşmıştı. Çünkü kabul etmişti. Olgunlaşmanın ve hayata tutunmanın ve kendini geliştirmenin en temel yolu, hatalarını kabul etmektir. Ben ise hatalarımı asla kabul etmiyordum. Yaşadığım her olayda, yediğim her takta, mutlaka suçlu başka birileri vardı. Her defasında kendimi aklayacak bazı gerekçeler uyduruyordum. Bunları 2-3 gün sürekli düşündükten sonra bir akşam annemi aradım..
    + Anne nasılsın ?
    Kaç senedir aramıyorum.. Kadın şaşırmıştı.
    _ iyiyim oğlum, bir şey mi oldu ? iyisin değil mi ?
    Bana bir şey oldu da ondan aradın sanmıştı.. Gel de kahrolma..
    + iyiyim anne.. iyiyim.. meraklanma.. öyle aramak istedim.. aslında konuşacak şeylerim var.. gelince de konuşuruz ama ben bir iki cümle söyleyeyim şimdii.. Özür dilerim anne, çok özür dilerim. Çok üzdüm sizi. Kusurlarımı kabul edemedim, sanki beni hatalarımdan, kusurlarımdan dolayı sevmeyeceksiniz gibi geldi.. öyle düşündüm. sizin beni sevmeme ihtimaliniz beni delirtti. Artık kabul ediyorum anne. Evet abim çok sakin, efendi bir adam. iyi de bir abi aslında.. Ben öyle değilim anne. Kanım biraz hızlı akıyor. Çabuk sinirleniyorum. Evde sıkılıyorum. Evet sigara içiyorum, içki de içiyorum. Belki birgün bırakırım anne ? O zamana kadar sabredin olmaz mı ? Ama benim de iyi yönlerim vardır değil mi sevecek ?
    Annemi hiç o kadar ağlarken görmemiştim. Bu sefer üzütünden değil, sevincinden ağlıyordu.
    - Deli oğlan sen bizim göz bebeğimizsin..
    ···
  9. 84.
    +6
    Üstümden büyük bir yük kalkmıştı beyler. Hiç kimseye benzemek zorunda değilsin.. Bu fikir beni çok rahatlatmıştı.. Fulya ile iyice yakınlaşmıştık. ilk defa gibiş düşünmeden bir kızla bu kadar uzun zaman geçiriyordum.. Hafta sonuna bize davet ettim, kabul etti. Cumartesi öğlen geldi. Mutfak işlerinden hiç anlamam. Dışarıda kahvaltı ettik, eve geçtik. Film izledik, müzik dinledik, saatlerce birbirimizin saçını gözünü sevdik. iki normal sevgili ne yaparsa onları yaptık. ikimiz için de bu bir ilkti ve o yüzden çok keyifliydi..
    Akşam üzeri bu sevmeler biraz ilerledi. iş yavaş yavaş cinselliğe doğru kayıyordu. Fulya'nın yaşadıklarını hatırlayınca, ben biraz kendimi geri çektim. " Napıyorsun ? " dedi. " Sakın bana bunu yapma, beni incitmekten korkma.. Bana bunları unutturan ol sen "
    Üzerime bu misyonu aldım. Yatağa yatırdım, yavaşça soydum.. Harika bir fiziği vardı beyler, beyaz bir ten.. Belki de hayatımda gördüğüm en güzel ve biçimli ayaklar.. Ayak fetişi değilim ama, o ayaklar gerçekten kusursuzdu.. Tüm yaşadılarını ona unutturmalıydım.. ilk kez bir am yaladım.. Eğildim ve dıbını, kasıklarını yalamaya başladım. Fulya bundan çok keyif alıyordu, eminim ki o huur çocuğu asla bu kıza bir muamele yapmamıştı.. Daha sonra gibimi sıvazladım, dıbına sürtmeye başladım.. Titriyordu kız beyler. Bütün vücudu titiriyordu. Alıştıra alıştıra sokmaya başladım, o kadar hassas ve narin davranıyordum ki.. Sonunda soktum.. Bu dar ve güzel bir amdı.. Biraz alıştırdıktan sonra hem öpüyor hemde gibiyordum. Ne zaman hızlansam "yavaş lütfen" diyordu. Sert sevmiyordu, yada korkuyordu.. Hiç zorlamadım onu.. Onunla konuşa konuşa, öpe öpe gibiyordum ve hayatındaki ilk orgazmını yaşatmıştım ona..
    ···
  10. 85.
    +4
    Fulya benim kanadı kırık serçemdi. Duygusal anlamda yıkılmış bu kızı almış, besliyor, iyi ediyordum. Belki de geçmişte yaptıklarımı kendime unutturmaya çalışıyordum. Hayatımda ilk defa bir ilişlikiyi kendim için değil, karşıdaki için yaşıyordum. Onu da düşünüyor, bir karar alırken yada bir söz konuşurken onu incitmemeye çalışıyordum. Fulya git gide daha iyi olmuştu, duygusal anlamda yaşadığı o travmaları unutuyordu. Uzun süre sonra birlikte olma teklifi ondan gelmişti. O güne kadar hep ben onu hazırlıyor, işi yatağa kadar ben zütürüyordum. Fulya'nın bu teklifi ondaki değişimi ve iyileşmeyi gösteriyordu. Artık hızlı da seviyordu, yada ilişkiye girerken titremiyordu. Hızlı yapmamı bile istiyordu. Bazı günler ise bir bira açar, kucağına uzanır anlatır da anlatırdım. Kimseye anlatamadıklarımı.. Hep içimde sakladığım, büyütüp bir çığ haline getirdiğim aslında basit olayları.. O beni dinler, saçlarımı sever, küçüğüm diye severdi beni. ilk defa birisinin yanında yaşımı doğru hissediyordum. Evet ben daha 21 yaşındayım. Bütün bu yaşadıklarımı yaşamam gerekiyordu benim. Asıl yaşıma dönmüştüm. Fulya beni severken yada sarılırken tam ensemden kavrardı hep. Bunu bana bir kadın ilk defa yapıyor, vücut dilinin önemi bu olsa gerek. Bu harekette bir dominantlık var.. Ne zaman raydan çıkacak olsam Fulya bana bakışlarıyla "sakın" diyordu. Ne zaman bir asilik yapsam, fevri bir çıkışta bulunsam tebessümle bana bakıyor, yine ensemden tutuyor, "bana yemez bunlar güzel çocuk" diyordu. "Akşama yapacak bir aktivite bul, ben gönlünü alacağım senin" Ya Fulya çok olgundu, yada ona içimi açmış olmamın meyveleriydi bu, bilmiyorum, ama beni bırakmıyor ve saçma sapan bir hareket yapmama da izin vermiyodu. Bir abla gibi dikiyordu bakışlarını ve bunu o kadar tatlı, o kadar masum yapıyordu ki, ben ilk defa birisine itaat ediyordum.
    ···
    1. 1.
      +1
      Rez huur çocuğu
      ···
  11. 86.
    +5
    Fulya ile artık 4-5 aydır birlikteydik ve bir konuda bile bir anlaşmazlık çıkmıyordu ve onunla buluşmalarım tamamen onu özlediğim için oluyordu, gibiş için değil.. Yine bir akşam beraber çıktık işten, tramvaya doğru yürüyoruz. Bir konu konuşuyorduk, konu yine derinleşti ve durağa kadar bitmemişti. Karşıdaki çimlere oturduk yine biraz, konuşmaya devam ettik. Sonralarında ise birbirimize sarılıp öylece salak gibi oturuyoruz orada, ikimizin de ayakları mutluluktan yere basmıyor.
    iş yerinde çalışan, gıcık gittiğim huur çocuğunun teki bizi görmüş. Güzel günlerime karabasan gibi çöken o huur çocuğunu bugün görsem, ağzını suratını yine giberim. Yine dememden anlamışsınızdır.. Gidip bunu içerdeki diğerlerine anlatmış, Fulyayla yakışıklıyı şurda şurda öpüşürken sarılırken gördüm diye.. Kulaktan kulağa konuşulurken konu şirkette duymayan kalmamış. Biz Fulyayla perşembe günü oturuyorduk, cuma günü aşağıdaki binlerin fısırdamalarından ve bakışlarından sezinlemiştim birşey olduğunu ama aklıma bizi gördükleri gelmiyordu tabiki.. Cumartesi günü üretim mesaiye gelmişler, biz yine Fulya'yla geziyoruz ve bu durumu geldiği günden beri kıza kegib olan huur çocuğu patron da öğrenmiş.. Cumartesi öğlen beni patron arıyor.. Açtım. Bir şeyler duyduğunu, hemen şirkete gelmem gerektiğini söyledi. Tamam dedim.. Çok geçmedi Fulya'yı da aradı. Ona da aynısını söyledi. O zaman anladık bu durumun duyulduğunu.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam habibi
      ···
  12. 87.
    +4
    Bazı anlar vardır hayatınızda yaşanmamış olmasını dilediğiniz ve ne yapacağınızı bilemediğiniz. Bu böyle anlardan birisiydi. ikimizi birden çağırıyorlardı, muhtemelen yüzleştirip, onu huur, beni de ırz düşmanı ilap edip ikimizi de kovacaklardı. Kaldı ki kime neydi ? Tamam bugüne kadar bir çok hata yaptım ama belki de doğru yaptığım tek iş buydu. Bunda da yüzleşmek zorunda kaldığım duruma bak .. Benim özel hayatım iştekileri ne ilgilendirir ? Yani bizi ofiste gibişirken yakalarsan istediğini söyleyebilirsin ama bu durum seni zerre ilgilendirmez. huur çocuğuyla artık yıllardır çalışıyorum, bu anlattıklarımı anlamayacağını çok iyi biliyorum. Onun asıl bozulduğu ve sindiremediği konu ise onun kızı çok beğenmesi, kızın yüz vermeyip benimle olmasıydı. Bu kuyruk acısını ne dindirebilir ?
    Ben gitmeme kararı aldım. Sanırım artık olgunlaşıyor ve sakinleşiyordum. Fulya'ya sende gitme, bu işin sonu belli zaten. Ne gerek var kendimizi düşürüp böyle saçma sapan bir konuya dahil olmaya ? Fulya gideceğim dedi. Ne dediysem ikna edemedim. Karşısındakileri insan sanıyor, hesap sormaya gidiyordu. Demiştim mert kız diye.. Onu yanlız bırakamazdım. Normalde olsa gibimde olmazdı, ama onu tek göndermedim. Gittim onunla. Bir odaya hepsi doluşmuş bizi bekliyorlar. Patron denen anasını gibilmiş konuya ;
    + Ben pekekent değilim, burada beraber çalışıyorsunuz ne haltlar yediğiniz belli değil dedi.

    Keşke gitmeseydik.. Tutamadım kendimi

    - Sen pekekentin bayrak tutanısın az mı gelip kızın masasına kerkindin yavşak dedim..

    Tabi ortalık karıştı beyler. 2 ortak direk üzerime yürüdü. Oda kalabalıktı, ayırdılar falan ama ikimizde kovulmuştuk. içerde kalan maaşımızı da vermediler. Hukuken uğraşabilirdim, ama değmezdi, çünkü tiksinmiştim hepsinden.
    Böylelikle iş maceram da son buldu. ikimiz de işsiz kaldık. Daha sık görüşüyorduk artık, ama para eninde sonunda bitecekti. iş bulmak lazım.
    ···
    1. 1.
      0
      Seri habibi
      ···
  13. 88.
    +5
    Duygu'yla yada Ecem'le yada Müge'yle hiç görüşmüyorduk. Ecem bir kaç aramıştı, ancak ben terslemiştim. O da aramaz oldu.
    Her ne kadar işsiz de olsam, mevcut düzen ve hayatımdan memnundum. Stabil bir ilişkim vardı ve derslere adam gibi gidip gelir olmuştum. Bir süre sonra annem babam geldiler ziyarete, yıllar sonra onlarla harika zaman geçirdik.. Esrarı bırakmıştım, tek içkim kalmıştı ama onu da eskisi gibi bir şeyleri unutmak, beynimi uyuşturmak için değil, keyfe keder içiyordum.
    Bizimkilerin yanımda olduğu süreçte beni gerçekten çok sevdiklerini idrak etmiştim. Bazen görmek için bakmak yetmiyor, görmek için kalp te gerekiyor. işsizdim, gerçi öğrenciydim, ama bunu hiç problem etmiyorlar, hatta babam " oğlum işi gücü kafana takma, okulunu bitir elbet toparlarsın işi gücü, ben senin hep arkadandayım" demişti. Bundan daha büyük itici güç var mı beyler ? Baba desteği..
    Fulya'yı bizimkilerle tanıştırmıştım. Bir haftasonu kahvaltıya geldi. Fulya'da kendi annesine benden bahsetmiş, o da tanışmak istiyordu. Bizimkiler Fulya'yı, Fulya bizimkileri çok sevmişti.. Artık iş aramayı da bırakmış, öğrenciliğin tadını çıkartıyordum. Sıkıntılı olan derslerin çoğunu toparladım, birtek devamdan kaldığım dönem vardı, kafadan okulu uzatıyordu. Onu söylemedim bizimkilere.
    Koskaca yazı beraber geçirdikten sonra bizimkiler döndü. Bir tek Fulya'm kalmıştı yanımda
    ···
  14. 89.
    +5
    Aradan aylar geçmesine rağmen Fulya da iş bulamamıştı. O dönem babası da işsizdi, hemde aylardır işsizdi.. Evin yükünü kız çekiyordu. O da işsiz kalınca epey zorlanıyorlardı. Ben kendimi bırakmış Fulya için iş arıyordum. Ama bir türlü olumlu bir sonuç çıkmamıştı.
    Bir gün Fulya geldi yanıma, bitik halde. Gözleri ağlamaktan şişmiş, saçı başı dağılmış..
    + Ne oldu ?
    - Oturalım mı bir yere ?
    + Ne oldu ???
    - Gel güzelim anlatıcam..

    Bir yere oturduk.. Anlatmaya başladı. Onu hiç ağlarken görmemiştim, o da zar zor tutuyordu kendini.. Babası Ankara'da iş bulmuş. Fulya'nın amcaları da orada yaşıyormuş zaten. Taşınma kararı almışlar.

    - Ben sensin ne yapacağım bilmiyorum..

    Ben hiç bir şey söylemiyordum. Dünyam başıma yıkılmıştı. Giden olmak kolay aslında, kalan olmak çok zormuş.. Aklıma yine fikirler geliyordu, ama bu kadar maneviyatımı toparlamışken bir hayat daha gibemezdim.

    + Bunun bir çaresi yok mu ? diyebildim..
    - Ya iş bulacağım, yada bizimkileri yine terkedip kalacağım..

    Son cümlesi biraz yoruma açıktı. Benden bir teklif bekliyor gibiydi.. Gitme sen, kalma burda benimle .. gibi...
    ···
    1. 1.
      +2
      Panpa evi ben kiralamıştım ya zaten amk. O dönem bizimkilere yurttan kovulduğumu söyleyemedim okulun başı, param yok, karıyı getirdik o dönemi atlattık, sonra işe girdik çalıştık falan. Duygu gittiğinde ben o evde kalmaya devam ettim, ev kiralık zaten
      ···
  15. 90.
    +4
    içimden bir şeyler koptu sanki, söküp aldılar kalbimi ciğerimi.. Ama kal demedim beyler, diyemedim. Onun da hayatını gibmek istemedim. Belki her şey güzel olurdu, ama o ana kadar hiç birşeyi güzel bitirememiştim. Her çıktığım yolda, benimle yürüyenleri, bir şekilde hayatıma girenlerin hepsini gibip atmıştım. Hem fiilen, hem mecazen. Fulya benim kanadı kırık serçem.. Onu bu kadar iyi ettikten sonra, bir de ben kolunu kanadını kıramazdım. Tamam değiştim, uslandım ama, henüz test etmedim. Kriz anında neler yapabilirim kestiremiyorum hala. Ben içimde bunları düşünürken o soru geldi..
    - Seninle kalmamı istemez misin ?
    + Bebeğim.. isterim tabiki, neden istemeyeyim. Ama bu büyük bir risk değil mi ? En çok ta senin için ? Benim şuan evlenecek durumum yok, hala öğrenciyim. Hadi sonraya bıraktık değilim, zamanın neler getireceği belli olmaz.. Bu ucu görünmeyen bir yolculuk olur. Belki bana bir şey olmaz ama, işler kötü giderse sen çok üzülürsün ve ben bunu asla kaldıramam.

    Sanırım geçmişte yediğim taklardan ders çıkarmıştım. Bir kere ailesini karşısına almış ve birisine kaçmış ve kaçtığı eve tekrardan dönmek zorunda olan bu kızı, bir de ben vuramazdım. Buna hakkım yoktu..
    ···
  16. 91.
    +4
    Bazen eskileri özlüyorum ben. Sizde de böyle oluyor mu bilmiyorum ama, ne bileyim yeşilçamı özlüyorum. Rahmetli Kemal Sunal'ı özlüyorum. O dönem filmlerde konu edilen o masum aşkları özlüyorum. ciks bir dürtü evet ve cikssiz de olmuyor ama işin içine cinsellik girince o masum aşk ölüyor gibi geliyor bana. Belki de ben ilk defa birisini amı için sevmemiştim.
    Böylece yine yanlız kalmıştım. Fulya ile hemen ayrılmadık tabi ki, uzun süre mesajlastık, telefonlaştık ikişkimiz devam etti.. Hatta bir kaç fırsatta geldi yanıma falan.. Ama tipik uzaktan uzağa aşk krizleri. O özlem en sonunda kavgalara sebep oldu ve ayrıldık. O kısımları uzun uzadıya yazmayacağım, herkesin başına bir şekilde gelmiştir bu..
    ···
  17. 92.
    +8
    Bu süreçten sonrası benim durulma, arınma ve akıllanma evrelerim oldu. Devamında bir Belarus anım var, öğrenci değişim programı gibi, ama ücretli 1 sene öğrencilik (dil öğrenmek için) dönemim oldu Belarus'ta. Onu belki başka bir hikayede anlatırım.
    Belarus'un rusçamı geliştirmemde çok etkisi oldu. 1 sene kaldıktan sonra şakır şakır konuşur halde gelmiştim. Devamında doğru iş tercihleri ve işde disiplin çok şükür beni güzel yerlere getirdi. Bu olaylardan sonra hayatımda pişmanlık duyduğum başka bir anım olmadı. O takık karakterim artık kimsenin hayatıyla oynamama konusuna takık durumda ve genç bir delikanlı, yeğenim bana hangi bölümde okusam diye sorsa bile net bir cevap vermem. Fikirlerimi söyler seçimi ona bırakırım.
    Geçmişim hatalar ve pişmanlıklarla dolu. Hep kendimde şeytan tüyü olduğunu düşünmüşümdür. O yıllar gerçekten giderim vardı, gerçekten yakışıklıydım. Bir de bu tüyle beraber çok dikkat çekiyordum ve ben malesef bunların tamdıbını boşa harcadım. Sürekli game over. Şimdilerde sakallı, aile babası göbeğiyle yaptığı işlerde sadece kendisine değil, çevresine de faydalı olmaya çalışan birisiyim. Yanımda çıraklığını geçirip şuan çok güzel yerlere gelen, benim yetiştirdiğim tam 11 kişi oldu. Hepsi hala dua eder bana. Bence hiçbir şey için geç değildir hayatta. "Zaten dibe battın, yapmadığın pislik kalmadı, sen affedilmeyeceksin" diyen şeytanın ta kendisidir.

    içimde iyiliklerin dedikodusunu eder şeytanlarım..
    Kalın selametle.
    ···
    1. 1.
      0
      Vay ameka
      ···
    2. 2.
      0
      Ellerine sağlık
      ···
    3. 3.
      0
      Iyi lan adam olmussun sonunda ee moruk bende simdi kumarbazim yas 27 ben ne gib yiycem varmi bana verebilicen bir akil hersey sende bitiyor akillan falan birak farkli birseylerin varmi
      ···
    4. diğerleri 1