-
1.
+147 -13Yada 10 kişi giber birisinin üstüne kalır.
Bilmiyorum. Yukarıda yazdıklarımdan hangisi doğru kestiremiyorum. Eskiden kesinlikle ilk cümleydi, ancak şimdilerde 2. Cümlenin örneklerini daha sık görüyoruz.
Rez alın panpalar, yavaştan başlıyorum. Bu aslında çok uzun bir hikaye olabilir, gidişata göre devam edeceğim. Kısa kesmemeye çalışacağım. -
2.
+26 -1Daha önceki hikayemde biraz bahsetmiştim, takıntılı bir tipim. Maalesef öyleyim ve bunun hem faydasını hem zararını gördüm hayatta. Teraziye koyunca sanırım zarar kısmı ağır basıyor. Keşke tüm anne babalara seslenebilecek bir pencerem olsaydı, onlara neler neler anlatmak isterdim. Elbette çocuk yetiştirmeye onlara baştan öğretecek değilim, böyle bir ukalalık yapmıyorum ancak basit bir hata var ki bir çok anne baba farkında olmadan yapıyor. işte o basit hata hayatımın tam 10 yılını gibip attı. Beni benden, kendimden, ailemden ve diğer tüm normal insanlardan koparıp attı. KIYASLANMAK
-
3.
+24Bu bir hastalıktır. Kıyaslama ihtiyacı insana has bir hastalıktır. Kötüyü uyarırken, yanlışını gösterirken illa ki bir iyi örnekle bunu taçlandırmak isteriz. Ve bunu anne babalar çok sık yapar. Falancanın oğlu dersaneye başlamış, deneme sınavından %80 indirim kazanmış oğlum sende biraz çalışsana ? Bırak artık şu bilgisayar oyunlarını. Bak falancanın kızı tıp kazanmış. Bunun örneklerini 100’lere çıkartabiliriz. Bizde ki bu kıyas en yakınımdakiyle olunca bende etkileri çok sert oldu. Ağabeyim. Benden 5 yaş büyük, anasının karnından 25 li yaşlarda olgun olarak doğan gıcık herifin teki. Sulu şaka yapmaz, gülmez, fırlamalık gibi salakça hareketleri yoktur, evden işe işten eve. ilk başlarda ben de hayatı elbette uçlarda yaşamıyordum, en büyük heyecanımız böğürtlen çalılıkları arkasında gizlice sigara içmekti. Ancak evde ilk evlat bu kadar mükemmel olunca, benim hareketlerim göze batıyor, fazla geliyordu. Ne zaman “oğlum biraz abini örnek al, bırak şu serseriliği deseler” deliriyordum. Hazmedemiyordum. Abim çok zeki değildi, bir dahi hiç değildi. Örnek alacak milyonlarca insan varken onu mu örnek alacaktım ? Zehir kusuyordum anne babama ne zaman abimle ilgili bir örnek verseler.
-
-
1.
0oha ami beni anlatiyorsun. farkı benim abim bunlarin yaninda çok zeki, ultra süper zeka.
-
1.
-
4.
+19Bu ruh hali beni çok farklı bir yola itti. En büyük haylazlığı sigara içip, bahçelerden erik çalmak olan ben, birkaç yıl içerisinde esrar içen, eve gelmeyen, parklarda uyuyan bir asiye dönüşmüştüm. Bu durum anne babamın canını çok acıtıyor, bunun farkına varmaksa beni acayip mutlu ediyordu, haz alıyordum. Hayatında bir kez dibe vurdunuz mu beyler, bunun keyfini almaya da başlarsınız. Yoksa hiç kimse bir batalıkta kendi iradesi ve isteği olmadan durmaz. Yıllarca aileme ders verdim. Aslında kendi hayatımı gibtim. 16-17 yaşlarında çalışmaya başlayan ağabeyimi sevmelerinin sebebi eve para getiriyor olmasıydı. Yoksa bunun başka bir açıklaması olamazdı. Ben yakışıklıydım, sempatiktim, şakacıydım herkes beni severdi. Ağabeyimin arkadaşları bile beni severdi. Abimse tanımadığı bir kızla konuşamayacak kadar ezikti, yıkıktı. Ben ondan kat kat daha üstünken, ailemin onu daha çok sevmesinin tek sebebi para kazanıyor olması gerekiyordu. Bu sebeple daha lisedeyken turizmde çalışmaya başladım. Otellere ekstralara gittim, komilik garsonluk yıllar içerisinde barmenlik ve günlük kazandığım her parayı getirip babama verdim. Ancak yetmedi. Bana hala onu örnek gösteriyorlardı. Esrar çevremi tabiki bırakmamıştım ve eve uyumak için geliyordum çoğunlukla. Demek ki daha çok para kazanmam gerekiyordu. Bu sebeple çok güzel bir puan almama rağmen üniversite için tercihte bulunmadım. Ben iş hayatına atılacağım dedim. Abim gibi..
-
-
1.
0bu kısom benzemio pnp:)
-
1.
-
5.
+14 -1Babam, annem yalvardılar bir tercih yapıp üniversiteye gitmem için, ancak yapmadım. 17 yaşında vasıfsız, mesleksiz bir genç olarak iş aramaya başladım. Yazın turizmde çalıştım, güzel de para kazanıyordum, bahşişler vs. Düşürüp gibtiğim turist & rehber kızlar cabası. Ancak sezon kapanınca turizm hikayesi bitti. 17 Yaşında bir genç ne iş yapar ? Eğer çalışmak istiyorsa her işi yapar. Bir taşeronun yanında işe girdim, bahçe demirlerini boyuyorduk, Antalya’ya yapılan bütün köprülü kavşakların demirlerini ben boyadım gençler. Hepsinde emeğim var. 3 ay çalıştım, koskaca 90 gün. Ama sadece 1 aylık maaşımı alabilmiştim. Son 2 aydır sallıyorlar, en son tak etti canıma. Gittim taşeronun yanına.
+ Ne zaman vereceksin para mı ?
- Kardeşim, bizde daha ödeme almadık. Ödeme alır almaz vereceğiz. Bak, Orhan usta 5 yıldır bizimle çalışıyor, hiç paran kaldı mı bizde Orhan usta ?
+ gibtirme bana ustanı. Paramı ver.
- Oğlum ne biçim konuşuyorsun….
Sözünü bitirmesini beklemeden suratının üstüne yumruğu yapıştırdım. Sonra bir tane daha ve bir tane daha. Ve bizi ayırdılar, beni oradan çıkarttılar. Tabiki kovuldum işten. Daha sonra öğrendim, herkesin parasını vermişler, benimkini vermediler. Tabi evdekilere durumu farklı anlattım. Adam vermiyorum lan paranı dedi baba.. Ne yapsaydım ? Yanına kar mı kalsaydı ? Yapıştırdım suratına…
Babam tebessüm ediyor sadece.. Sağlık olsun oğlum.. -
6.
+17Tekrar başladım iş aramaya, ufak tefek tezgahtarlık işleri çıkıyor ama o iş kesinlikle bana göre değil. 1 aylık aramam sonucu, yan komşumuz kendisiyle çalışmamı teklif etti. O kaynakçıydı, serbest bölgede çelik konstrüksiyon fabrikalar dikiyorlardı. Kabul ettim. Hakkı abi, komşumuz kaynak ustası ve ekibin şefiydi. O da bir taşerona bağlı çalışıyor. 2 ay çalıştım onunla, koskaca 60 gün. işi az çok öğrendim, ama bir sıkıntı vardı. Gündelik hayatta komşumuz olan Hakkı abi sakin, kendi halinde bir adamdı. Ama çalışırken adamın içine cin giriyor sanki, millete bağırıyor çağırıyor, küfür ediyor demediğini bırakmıyor. Bu durum beni epey tedirgin ediyordu, bir taraftan da komşusunun oğluyum heralde bana yapmaz diyordum.
-
7.
+13Bir gün bir kolonun kaynağını bana verdiler. Daha önce sadece punta kaynak atıyordum. Heyecanla başladım kolona hat kaynağı atmaya. Bitirdikten sonra Onur ustayı çağırdım kontrol etsin diye. Arada tam kaynak almayan yerler kalmış. Bu durumda o kaynak sökülecek, tekrar atılacak beyler. Bizim bu konuşmaları Hakkı abi duymuş, ilereden söve bağıra geliyor :
- Bu dıbına koduğumun kaynağını atmayı bilmiyorsun madem , atma. giberim senin yapacağın….
Cümlesini bitirememişti yine. Elimde işkence aleti vardı, gelişine suratının ortasına kapattım. Böyle bir hareket beklemediği için Hakkı abi epey bocalamıştı, burnu kanıyordu . Yerden kalkmaya çalışıyordu, ben ise sülalesinde sövmediğim bir kişi bırakmamıştım. Yürüyerek çıktım oradan, otobüs durağına geldim, oradan eve geçtim. Neyseki Hakkı abi benim paramı babama vermiş, tabi ki küstü bana, konuşmuyor. -
-
1.
+19Adam recep ivedik gibi sürekli kavga çıkarıp işten atılıyor amk
-
-
1.
+1lütfen pizzacılık yapmış olsunskddkddkdkddj
-
2.
+6Hepte bu ipne dövüyor amk asdadsfaf
-
1.
-
1.
-
8.
+19Tekrardan iş aramaya başladım. Bu sefer daha uzun sürdü bu arayışlarım, ama bulamadım. 2 ay kadar arkadaşlarımla aylak aylak gezdim. Çok para kazanıp, iş hayatına atılıp, abimden daha hayırlı evlat olma planları tabi tak oldu. O bin hala aynı yerde düzenli çalışıyor ve hayatında hiç dalgalanma yok. ABD ekonomisiyle Türkiye ekonomisi karşı karşıya. işin kötüsü bende hala saçma bir yenme dürtüsü ve inancı var.
-
-
1.
+1Rezervasyon
-
1.
-
9.
+19En son internet sitesinde bir iş ilanı gördüm. Çelevi Hava Servisi Antalya havalimanı dış hatlarda çalıştırmak üzere iyi derecede ingilizce bilen memur alımı yapacak. O yıllarda havalimanlarında yolcu hizmetlerine ( yani kontuardaki check-in işlemlerine ) gatelerdeki boarding card kontrollerini ve uçaklardaki operasyon memurlarını Çelebi ve Havaş sağlıyordu. Şimdilerde her havayolu şirketi kendisi istihdam ediyor. Hemen hazırlandım, bir sonraki gün gittim mülakata. Öncesinde yazılı ingilizce sınavı, sonrasında sözlü mülakat yapıldı. Sözlü mülakatın çoğunluğu da ingilizce yapılmıştı. Sanırım hayatımda yaptığım tek doğru şey ingilizceyi iyi öğrenmek olmuştu ve 2008’in mart ayında işe başlamıştım.
-
10.
+14ilk 2 hafta oryantasyon ve eğitimlerle geçti. Sonraki 2 hafta ise pasaport eğitimi verildi. Yine o yıllarda eğer bir yolcu sahte pasaportla kontrolü geçerse, bunun tüm sorumluluğu yolcu hizmetleri memurundaydı, pasaport polisinde değil. Bu sebeple 2 farklı sertifika alıncaya kadar pasaport eğitimi devam etti. Şimdiler de bu da değişmiş, artık tek sorumlu pasaport polisi.
-
11.
+12Antalya havamında çalıştığım dönem, hayatımın en ilginç dönemlerinden birisiydi. 18 yaşında memur olmuştum ve o dönem net 1.500 tl maaş alıyordum. Yapılan fazla mesai ödemeleriyle çoğu ay 2.000 tl yi buluyordu ki bu asgari ücretin neredeyse 3 katıydı. Çelebi on binlerce çalışanı olan kurumsal bir şirket, maaş almama korkusu yok, patron dövme korkusu yoktu. Sadece mesai saatleri çok değişkendi, ancak o yaşlarda zor gelmiyordu insana. işe yeni alınan 17 kişiydik, bunun 10-11 tanesi kadındı, erkekler azınlıktaydı. O grupta Murat dışında hiçbir erkeği sevmedim. Konuşmaları, hal ve tavırları kırıktı. Kırıta kırıta konuşup, kızlara ayollu mayollu şakalar yapıyorlardı ki bu benim gözümde muallaklikti. Onların bu ilgileri kadınların elbetteki hoşlarına gidiyor, ama zütlerini de kaldırıyordu. Bu bende istemsizce kadınlara karşı cephe almama neden oldu. Hepsine soğuk ve kaba davranıyordum. Nereden bilebilirdim bu kabalağın onların bir kısmını cezp edeceğini ve içlerinden 2 tanesini düzenli giber hale geleceğimi. Gruptaki kadınların tamamı kaliteydi bunu kesinlikle söyleyebilirim. Erkekler de ise 1.85 boyun altında kimse yoktu. “Bize sürekli, siz vitrinsiniz, giyim kuşam, traşlarınız, makyajlarınız sürekli ekgibsiz olmalı”
-
12.
+11 -1Hayatımda çok aşık oldum beyler ben. Gerçekten aşk ama, kaçamakları gibişleri söylemiyorum. Her defasında o aşk acısını iliklerime kadar hissettim, özledim, ağladım, ağlattım. Aynı anda 2 kadına aşık olduğumu da hatırlıyorum, ama gerçekten ikisine de aşıktım. Ne yapabilirim ? Sanırım erkeğin huursu dedikleri bu olsa gerek.
Birgün 22:00 – 06:00 vardiyasında çalışırken, 05:00’de işim bitti. Merkez binada ortak kullanılan alan geceleri hep boş olurdu. Uçak sayısı az olduğu için, vardiyadaki çalışan sayısı da azdı. O bir saat orada dinlenmeye başladım.. Uyuyakalmışım.. 3 lü deri koltukta uzanıyordum, koltuğun hışırtısıyla uyandım, ama oda karanlık gözlerimi açtığımı fark etmemiştir.. Bacaklarımın olduğu kısma oturan grubun en güzel kızlarından Duyguydu. 1.83 boyunda bir afet. 29 yaşında, çok zayıf değil, balık etli de sayılmaz, ama o hatunun bacaklarına bile roman yazılabilir. 1 evlilik yapmış, dul, bir kız çocuğu vardı. Saçlarımı okşamaya başladı, beni uyuyorum sanıyor.. Bir anlam veremedim başlarda. Kaşlarımı falan seviyor.. Hafif mırıldanıp uyanır gibi yaptım, çekmedi elini. Karanlık ortamda uzun süre kalınca nesneleri seçebilir hale gelirsiniz, yüzünü görebiliyordum.
+ Servis zamanı geliyor tatlım, kalk hadi.
Bismillahirrahmanirrahim. Kalktım, yarım saat uyumanın verdiği yavşak bir ifadeyle yürüyorum arkadasından. Adımlarını yavaşlattı, yan yana geldik.
+ iyi misin ?
- Şey.. evet. Teşekkür ederim.. Yani uyandırdığın için.
+ ne demek.. bu saatler insanı mahvediyor ya… Burcu sürekli tedirgin (kızı)
- Kim bakıyor ona işteyken ?
+ Anneme bırakıyorum.
- Zor olmalı.
+ Aslında zor biliyor musun.. Yani kafam çok karışık.. Neyse ya senin de canını sıkmayayım..
- Ne sıkması saçmalama.. Yapabileceğim bir şey olursa söylemen yeter.. -
-
1.
+2 -1Ulan ne kadar güzel gidiyordu hikaye yine bir gibiş çıktı başımıza
-
1.
-
13.
+13O kadar kaba davranışlarımdan sonra, duygudan böylesi bir yakınlık beklemiyordum. Daha doğrusu hiçbirisinden beklemiyordum. Çünkü sırf bir tanesini düşürüp gibebilmek için maymun olmuştu hemcinslerim. O günkü o kısa ve samimi konuşmadan sonra, Duygu’yla konuşmalarımız sıklaştı. Molalarda, aralarda hep gözümüz birbirimizi arıyor, çay sigara muhabbetin dibine vuruyorduk. Zengin sayılabilecek bir ailenin kızı, iyi eğitim görmüş, kültürlü bende ne buluyordu anlamıyorum, ancak onunlayken canımı sıkacak bir muhabbet dönmüyordu. Ne hayatlar var, bana hikayesini de anlattı. Aşk uğruna tüm hayatını nasıl kararttığını, babasının birikmiş 200.000 TL sini eski kocasına nasıl kaptırdığını, yetmezmiş gibi öz kuzeniyle yatakta bastığını, bunun üzerine boşandıklarını… Tüm bunlara rağmen hala güçlü duruyordu. Ailesiyle de arası bozulmuş bu olay yüzünden. Ama dimdikti.. Hala gülebiliyordu. Her ne kadar gülümsemesini altında bir hüzün sezinlense de..
-
14.
+12 -1Bir gün Duygu bana dışarı çıkalım mı dedi..
- Senin teklif edeceğin yok *
+ Ben de senden bekliyordum *
- Tabi ki benim centilmen olmam gerekiyor zaten..
+ Sende centilwomen ol.
Yukarıdaki şakamsı şey her ne kadar ortamda bir soğukluk yaratsa da off günümüzde sözleştik bir akşam yemeği için..
Yemek için mekan seçini ona bıraktım. Kaleiçinde yatlimanında bir mekan söyledi. Güzel seçim. Orada buluştuk. Yemeklerimizi söyledik, içki olarak sodalı beyaz şarap istedi. içerisinde limon parçası falan. O ana kadar bira, rakı, esrardan başka bir şey içmemiş ben, belki de ilk defa mantıklı düşünerek rakı falan istemedim.. Aynısından lütfen..
Hayatımda içtiğim en keyifli içkiydi beyler. Bir yaz akşamı yatlimanına girip çıkan tekneler, denizin kokusu ve etrafta gezinen turistler, kadeh tokuşturup içtiğimiz beyaz şarap (iyi bir ortamda güzel tercih beyler tavsiye ederim) Bana bakarken Duygu’nun gözlerinin için gülüyor. Yemeğe askılı beyaz yazlık bir bluz, dar bir kot pantolonla gelmiş. O an ilk defa omzundaki tavşan dövmesini fark ettim.
+ Güzel dövme.. Playgirl Türkiye şubesi mi ? xDxDxD
Bu espriye bir kadın gülüyorsa, sizden hoşlanıyor demektir. Ben kadın olsam böyle espri yapan birisinden olabildiğince uzağa kaçarım.
- Haha:D Hayır tabi ki.. en sevdiğim hayvan tavşan.. 4 tane daha dövmem var..
+ Tavşan da sevilir he.. En sevişken hayvan biliyorsun dimi ? xD Bu arada kalan 4 dövme nerde merak ettim he..
- Evet biliyorum * Belki görürsün birgün..
O an hissettiğim bir şey vardı beyler. Bu kız bana verecek ve bu sıradan bir verme gibi de olmayacak.. Ama beraber zaman geçirmekten o kadar keyif alıyordum ki, belki de ilk defa bir çuval incir hijyenik şekilde bekliyordu.. Tabi ki ilk geceden vermedi.. Bu kızların ilk buluşmayla ilgili takıntıları var. ilkgün verince kendilerini basit, sıradan hissediyorlar sanırım.. 2-3 ten sonra verince zor ve uniqe oluyorlar.. Yemek sonrası evine bıraktım ve gece 02:00 gibi eve vardım.. -
-
1.
+1devam hikaye güzel
-
2.
+2Rez, ciksi bol kat
-
1.
-
15.
+11Abimle girdiğim bu hayat mücadelesinde ondan çok kazanır olmuştum, ama atladığım bir şey vardı. O hala akşam yemeğinde evde, ben ise her boş zamanımda bir yerlerdeydim. Babamı 2-3 gün hiç görmediğimi hatırlıyorum. Tabi doğal olarak bu sorun oluyordu… Annem çok söylenirdi, babam ise kısa ve öz.
- zütünü mü gibtiriyor bu dıbına koduğumun dölü ne yapıyor bunca zaman dışarıda anlamıyorum ki ?
- Anasını gibtiğim evin yolunu buldun mu sonunda ?
- Aç mısın it oğlu it ?
Tüm küfürler bir şekilde garip anneme gidiyordu ama yine de koyuyordu insana.. Artık benimle ilgili babamın küfürsüz bir cümlesi neredeyse yoktu. Bazen komşuların yanında falan da denk gelince yine aynı tavır..
+ Ooo Mehmet amca nasılsın? Hoş geldin..
- Servisi kaçıracaksın it, gibtir git çabuk..
Hepsinden nefret ediyordum.
+ Aman diyim sevmeyin beni haa, sevgili biricik oğlunuz yeter size.
- Lan adam oldun da biz mi sevmedik seni it ?
+ Bu eve bir tane adam yeter. -
16.
+11Hayatımda düzgün giden ve beni biraz olsun mutlu eden 3 olay vardı. Birincisi iş yerinde henüz kimseyle kavga etmemiş ve kovulmamış ve paramı düzenli olarak alabiliyordum. ikincisi ise Duygu ile epey yakınlaşmış, ilişkimizin boyutları derinleşmişti. Onunla dertleşebiliyordum ve bu çok hoşuma gidiyordu. Hayatımda ilk defa kendimi bir kadına açıyor, yaşadığım bu problemleri anlatabilir, beni dinlediği için mutlu oluyordum. Bir gün akşam yemeğine beni evine davet etti. “Çocuk annesinde, almam bu akşam, mesai var derim.” Muazzam bir fikir..
-
-
1.
+200
Evine yemeğe davet etmesi beni bir hayli heycanlandirmiştı. O gece bır seyler olacağına adım gibi emindim. En güzel kiyafetlerimi giyip evden çıktım. Evi çok uzak değildi Duygu'nun. Yol üstünde bir şişe beyaz şarap alıp evinin yolunu tuttum. Duygu'nun durumu iyiydi beyler, rezidansta oturuyordu. Kendimi onun yanında biraz ezilmiş hissediyordum . Kapıyı çaldım ve Duygu kapıyı açtı. Üstünde kırmızı mini bir elbise, saçlarını toplamış ve hafif makyaj yapmıştı. Böyle bir güzelliği hayatım boyunca görmemiştim. ilkay ile ilk birlikte olduğum gece gibi hissediyordum. Eve adımımı atar atmaz biri sert bir cisimle kafama vurdu. Gözümü açtığımda 2 zenci ağzıma veriyor duygu da takma yarakla gibiyordu beni. -
2.
+6 -1bir hikaye okurken en sevdiğim olay bu tip entryler oluyor. eline sağlık birebir @1 in üslubuyla yazmışsın.
-
1.
-
17.
+11 -2Duygu’nun evi Lara’da, Antalya’nın en lüks mevkisi, harika bir dairede oturuyor. Her ne kadar hazırladığı yemek evi ve kendisi kadar mükemmel olmasa da, emek verip yapmış, sanki 40 yıllık ev hanımı.. Büyük bir özenle kuruyor masayı, yüzünde salak bir mutluluk. Ben ise esrar sarıyorum. Bu arada yukarıda bahsetmeyi atladım, dertleşmelerimiz esnasında yediğim tüm haltları da biliyor..
Günün menüsü, ton balıklı kaşarlı makarna. Yanında üzüm suyu (midesini gibtiğim) Yemekleri yedikten sonra balkona çıktık. Deniz manzaralı.. Püüüüüü.. Yaktım cigaralığı… Duygu doğal olarak daha önce hiç içmemiş. Denesem mi ? dedi. Nasıl olsa evdeyiz, al ne olacak ? dedim. Denedi. Tam çekmesi gerektiği gibi çekemedi tabi, ama 2. Ve 3. Denemeden sonra başardı. 2. Cigaralığımızı da içtik, ben Duygu’yu gibeceğim anı beklerken, hayatımın en iğrenç 2 saatini yaşayacağımı nerden bilebilirdim..
Duygu birden bana bağırmaya başladı. “Allah belanızı versin, hepiniz aynısınız”
+ Kızım bağırma dur ne diyorsun ?
- Ne bağırmayacağım ya ? Niye geldin sanki buraya ? Beni becermekten başka bir derdin varmı senin ?
+ Sen beni davet etmeni mi kızım ? Ne zamandır görüşüyoruz, böyle bir meyil gördün mü bende ?
- Defol git evimden, defol !! Öldüreceğim kendimi..
O an fark ettim ki tribe girmişti ve o güçlü duran ve geçmişte yaşadıklarını sindirebilen bu kadının bilinç altı çektiği dumanlarla birlikte dışa vurmuştu. Her cümlesi o kadar gerçekti ki o akşam her şeyi yapabilirdi. Omzuma sırtladım bunu, yatak odasına zütürdüm ve dedim ki “ şimdi uyuyorsun “
+ Defol evimden !
- Sen uyumadan hiçbir yere gitmiyorum. Sen uyuyorsun ve ben gidiyorum.
Bana şuan hatırlayamadığım bir sürü küfür ettikten sonra uyuyakaldı. Saat epey geç olmuştu, eve gitmedim. Kendime, beynime söve söve gidip salonda uyudum.. -
18.
+18 -1Sabah dudaklarımdaki ıslaklıkla uyandım. Duyguydu bu, uyanmış ve dün yediği haltları hatırlamış, gönlümü almaya çalışıyordu. ilk defa içen birisini bu zımbırtı çarpar beyler.. ben kırgın değildim.
Öpücüklerine karşılık verdim. Kulaklarımı emerken bana “tüm dövmelerimi görmeye hazır mısın?”
Hatundaki kalite gerçekten cikste belli oluyor. Varoşta büyüdüysen ve gibtiğin kız, kadın yine varoştansa, Allah ne verdiyse gibiyorsun. Yatıyor altına, yada domalıyor. Karı güzelse yine ne ala.. Değilse nasip diyorsun.. O ana kadar jartiyeri sadece ferreda izlemiş olan ben, kapıda duyguyu siyah jartiyerler içinde görünce donakaldım. Nutkum tutuldu. Onu koltukta izlerken, evet bir dövme sağ baldırında var, çiçek resmi.. Bir dövme belinde var, büyükçe bir dövme, tribal şekillerden oluşuyor, küçük bir dövme sol memesinin üstünde görebiliyordum. 4. Dövme yok.
+ 4. Dövme nerde ?
- Onu da kendin bul * -
-
1.
0Seri bin serii
-
2.
0hızlı yaz adamım
-
3.
0Devam zumqa
-
4.
+12Yarraginda galiba dovme
-
5.
0Hadi aq yaz
diğerleri 3 -
1.
-
19.
+7Hızla kalktım yerimden, gidip yumuldum dudaklarına.. Bir yandan öpüşüyor, bir yandan beni yatak odasına zütürüyordu. Yatağa uzandı, kilodunu çıkarttı, bacaklarını 2 yana açtı “ gel bebeğim “
GEL BEBEĞiM. Öyle bir cümle ki, o an nereye çağırsa gidebilirim. Çağırışların en güzeli. Bir kadın bir erkeği böyle çağırmalı. Gel bebeğim. gib beni.
Bacak arasına sokuldum, hazır olda ki küçük prensimi dıbına sürtmeye başladım. Bembeyaz bir ten, dolgun bacaklar ve muazzam bir züt.. ne büyük ne küçük memeler.. Ama yanaklı bir amı vardı, yapısal mı çok mu kurcalattı bilmiyorum.. Çok gibimde de değil o an.. -
-
1.
+5+29 cm travesti yannanı
-
1.
-
20.
+9gibimi yavaşça yerleştirdim.. Yalnız bir sorun var, tam ereksiyon olamıyorum çünkü acayip çişim var. Yatak odasına öpe öpe zütürdüğü için “ bir sn tualete gitmem lazım” diyemedim. Her gibişte bu huur çocuğu prens bey bir arıza çıkartmak zorunda mı ? içine yeni girmişken tualete gitmek yine olmazdı. Güç bela birkaç dakika gibtikten sonra, üzerine eğildim.. “bekle beni”
Hemen tualete gidip işedim, geri döndüğümde kendimden emin o amı parçalamak istiyordum. Hayal sınırımın zorladığı her pozisyanda gibtim. Sabahları severim, ereksiyonu fazla, boşalma süresi uzundur. “ Lütfen gel artık” dedirtene kadar gibtim.. Çok küçük bir züt deliği vardı. Bende bir zütçülük var beyler, inkar etmeyeceğim.. Yatakta uzanırken, yarı yiyişiyor, yarı kıkırdaşıyorken, elimle züt deliğini buldum.. Hafif hafif bastırdım. Yüzüme baktı :
- Ne ?
+ Hiç yaptın mı buradan ?
- Hayır yapmadım.
+ istiyorum.
- Acımaz mı ?
+ Acıtmam.
- Yapmasak ?
+ Bana özel bir şeyin olsun bari..
- Senin için her şeyi yaparım.
başlık yok! burası bom boş!