/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +30 -2
    Hikayede anlattıklarım, bizzat benim başımdan geçen, ders niteliğinde olaylardır.. Sadece, bahsi geçen şahıslara, sembolik isimler kullanılmıştır..

    Önemli noktalara değineceğim için az biraz uzun bir hikaye olacak. Yaşadığım bunalımı üzerimden yeni yeni atmaktayım. Başımdan geçen bu hikayeyi anlatmamın amacı biraz olsun rahatlayabilmek ve size de örnek gösterebilmek.. Bazı şeyleri yazıya dahi dökse rahatlıyor insan. Takip etmeniz dileğiyle..

    Öncelikle kendimden bahsedeyim;
    1990 doğumlu 27 yaşında bir panpanızım.. 15 yaşından sonra hayatım çeşitli sıkıntılarla geçti.. Ailevi ve kişisel sorunlarımdan dolayı çevremdeki çoğu insandan daha olgun bir karaktere sahip oldum..
    Belki yaşadığım olumsuzluklardan dolayı bilmiyorum ama karşı cinsle alakalı ilişkilerde hiçbir zaman ilk adımı ben atmadım. Hep durduğum yerden bekledim.. Belki hiç gerçekten sevebileceğim biri çıkmadı karşıma..

    Facebook, Swarm, instagram, vs. vs. bu tür sosyal platformlardan bir kızı göreyim, aman çok beğendim ekleyeyim gibi olaylarım hiç olmamıştır.. içine kapanık, konuşmaktan çekinen bir insan da değilim.. Sadece ya reddedilirsem korkusu olmuştur hep.. Beni reddetse, daha sonra karşılaşsak yüzüne nasıl bakarım korkusu olmuştur.. Keşke biraz pişkin olabilsek, neyse.
    ···
  2. 2.
    +13
    Olayların başladığı noktaya gidelim artık..
    Yaklaşık 1 yıldır alış veriş merkezinde bir mağazada satış danışmanı olarak çalışıyorum.. Mayıs ayına geldik, çalışanlardan biri işi bıraktığı için personele ihtiyacımız vardı. Mağaza müdürü başvuruları değerlendiriyor falan derken, birini buldum dedi, yarın başlıyor. Ertesi günü oldu işe başladı vs. adına mary diyelim. Mary işe başladı o gün ben sabahçıydım. Mağazada ilk benimle tanıştı. Ona biraz işlerin nasıl yürüdüğünü falan öğretiyorum. Sıradan bir günün ardından mesaim bittikten sonra iş yerinden ayrıldım.
    ···
    1. 1.
      0
      Rezerve
      ···
  3. 3.
    +9
    ilk günlerde mary ile aramızda pek bir yakınlaşma olmadı.. Sadece iş arkadaşıyız.. Bir süre sonra mary nin sevgilisi olduğunu öğrendim.. Arada mağazaya uğruyor, zamanla bizimle de tanıştı tabi.. Adına eric diyelim..
    ···
  4. 4.
    +13
    Bu arada arkadaşlar mary 20 yaşında..
    Satış, müşteri falan derken günler geçmekte.. Zamanla mary ile iyi anlaşmaya başladık.. Molalara falan beraber çıkıyoruz, bir derdi olduğunda bana anlatıyor, ben ona anlatıyorum.. Anlayacağınız mary ile bizim frekanslar baya bir uyuştu.
    Bu arada bizim mağazada çalışan bir erkek eleman daha var ona da luke diyelim.. Sürekli bununla da takılıyorum. O zamanlar gayet iyi anlaşıyorduk kendisiyle, ta ki benim bu işe başlamama vesile olan, eski iş yerinden de arkadaşım, çok sevdiğim bir insanın kuyusunu kazana kadar.. luke denen şahıs ne yaptı etti o arkadaşı mağazadan gönderdi..
    bak kardeşim yap etme dedim o kadar, dinlemedi.. nuh diyor peygamber demiyor.. benim işi bırakmam lazım yoksa bu luke denen yavşağın ağzını burnunu kırıcam dedi de dedi. en sonunda işi bıraktı gitti.. tabi bu arkadaşın işi bırakmasından ardından luke zevkten dört köşe oldu.. ya işte böyle gönderirler adamı falan diye geziyor ortalıkta.. ben hiç sesimi çıkarmıyor sadece işime bakıyordum.. bana dokunmayan yılan bin yaşasın hesabı galiba..
    ···
  5. 5.
    +8
    bahsettiğim arkadaş işi bıraktı gitti ya mağaza müdür ve müdür yardımcısı da dahil nasıl oldu gerçekten anlamadım; herkes bana cephe almaya başladı.. mary hariç.. sürekli üstüme oynuyorlar.. başka personelin yaptığı bir şey dikkatlerini çekmezken, aynı şeyi ben yapınca bir anda hepsi birden üstüme geliyorlar..
    gene sıradan bir gün, mağazadayız.. o gün ikinci ürüne %50 indirim adı altında kampanya geldi... benimde kendime ayırdığım, sezon sonu indirimine giren 30 liralık bi gömlek var.. hazır kampanya da varken o gömleği almam lazımdı.. 20'li yaşlarda bi çocuğa 100 liralık bi pantolon sattım.. bu arada kampanyadan falan bahsediyorum, çocuk hiç oralı olmuyor.. bilen bilir arkadaşlar bu tür işlerde çalışıyorsanız kampanya durumlarında mağazanın kazancı açısından müşterilere kampanyayı anlatıp, teşvik etmeniz lazım.. gerçekten ısrarcı olmama rağmen çocuk bişey almadı.. kasaya geldik, çocuğa hala söylüyorum bak çorap al 3 lira, 1.5 liraya gelecek. ne yaptıysam bişey almadı. ben de mevzuya girdim. kardeşim benim kendime ayırdığım bi gömlek var madem sen bişey almıyorsun ben bu gömleği senin aldığın ürün üzerinden geçsem senin için sıkıntı olur mu falan diye bahsedip olayı güzelce izah ettim.. çocuk; benim için problem olmaz abi senin işin görülsün dedi kabul etti.. usulsüzlük yaptığımın farkında olaraktan gömleği pantolonun üzerinden geçirip 15 liraya kendime almış oldum.. tüm bunlar olurken mağazada çalışan olarak sadece luke ve ben varım.. luke de bana yol gösteriyor, şunu şöyle yap bunu böyle ayarla falan.. neyse faturayı kesip müşteriyi gönderdim.. luke u kimseye bişey söylememesi konusunda uyarmama gerek yoktu. sadece aramızda falan deyip geçiştirdim..
    ···
  6. 6.
    +5
    2016'nın temmuz ayındayız.. günlerden cumartesi.. o gün benim mesaim 2de başlıyor.. en son bahsettiğim gömlek olayının 1 gün sonrası.. o gün mary ile luke sabahçıydı.. saat 11 gibi yataktan kalktım telefonu elime aldım; mağaza müdürü whatsapp gurubundan aranızda usulsüzlük yapan arkadaşlar var gerekli yaptırımlar uygulanacak tarzında isim vermeden bişeyler yazmış.. kendi kendime ulan bunun nerden nasıl haberi oldu diye düşünüyorum.. saat 2 oldu mesaime başladım.. mağaza müdürü suratıma bakmıyor.. ben luke un yanına gittim hayırdır neden haberi oldu diye sordum.. dünkü adam değişme geldi, oradan patladı olay dedi.. ben nasıl gelir diye düşünüyorum.. dünkü çocuğu biliyorum çünkü, pantolonu aldı giydi tam oldu.. üstelik öyle değişme gelecek bir tipte değildi.. ben de hadi ya dedim geçtim artık ne diyeyim.. ama kafamda bir soru işareti vardı luke ün çocuktan dünkü adam diye bahsetmesi..
    mağaza müdürü yanıma geldi gel seninle bişeyler konuşacaz diyerek beni mağazadan dışarıya çekti.. dışarda konuşuyoruz. bana nasıl böyle bişey yapabilirsin, yasak olduğunu bilmiyor musun vs vs bir dünya şey söyledi.. ben tüm suçu kabul ettim ve bir daha böyle bişey yaşanmayacağına dair kendisine söz verip özür diledim saklayacak bişey yoktu.. bu olay böyle bitmez tutanak tutacağız dedi ve konuşma bitti.
    ···
  7. 7.
    +2
    biraz ara veriyorum. daha sonra kaldığım yerden devam ederim..
    ···
    1. 1.
      +1
      Panpa yaz artık bekliyoruz
      ···
  8. 8.
    +3
    devam arkadaşlar..
    ···
  9. 9.
    +6
    ben tekrardan mağazaya döndüm, işimi yapmaya devam ediyorum ama kafamda hala soru işareti var.. luke o çocuk hakkında adam diye bahsetmişti..
    mağaza biraz tenhalaşmaya başladı..bu arada mağazada başka bir çalışan bayan arkadaş ona da jane diyelim.. jane yanıma geldi, gerçekten çok safsın, seni birisi ispiyonladı dedi.. benim aslında ispiyonlama işi aklıma gelmişti ama saflığın verdiği tecrübesizlikle pek ihtimal vermemiştim.. jane; gözünü aç akıllı düşün sence kim yapmış olabilir dedi.. bende jane; ya luke söyledi ya da mary.. ya da ikisi de bişey söylemedi gerçekten müşteri geri geldi dedim.. düşündüm düşündüm jane e; sen bişey biliyor musun diye sordum, jane; ben hiçbir şey bilmiyorum dedi ama tecrübelerime dayanarak birinin ispiyonladığı konusunda seni uyarmak istiyorum, insanları iyi tanı dedi ve gitti. bu arada luke ve jane mağazanın en eski iki çalışanı..
    ···
  10. 10.
    +7
    olayın üzerinden birkaç saat geçtikten sonra mary nin yanına gittim. mary sana samimiyetine güvenerek bişey sorucam, doğru cevap vereceksin dedim.. sabah ne oldu bana anlatır mısın diye sordum.. mary; müşteri geldi dedi.. bunu söylerken yere bakıyordu.. mary bu müşteri nasıl birisiydi, tipi falan neye benziyordu diye sordum, mary gene yere bakarak ben o anda orada değildim dedi.. yalan söylediğini biliyordum.. kendisine eyvallah dedim gerçi seni de suçlamıyorum, muhtemelen sana da tembih ettiler kimseye bir şey söylememen hakkında, ama kimin söylediği açığa çıkacak dedim ve yanından ayrıldım..
    ···
  11. 11.
    +6
    marynin yanından ayrıldıktan sonra mağaza müdürünün yanına gidip ona da eddy diyelim.
    bay eddy sizinle birşey konuşabilir miyiz dedim, o da tabii dedi.. bay eddy o müşterinin gelmediğini biliyorum, size bunu kim anlattı diye sordum.. hiç tereddütsüz luke söyledi dedi. şu luke ün gerçek yüzünü tanıyın artık.. bunun yanında bişey yapmayın hepsi bizim kulağımıza geliyor dedi.. bende teşekkür edip yanından ayrıldım.. nasıl bir mağaza müdürü çalışanlarının arasındaki diyalogları birbirine bu şekilde anlatır diye düşünüyordum..
    jane haklı çıkmıştı.. luke beni ispiyonlamıştı.. artık insanları daha iyi tanımaya başlıyordum..
    yaşanan olaya gelirsek, kendi kendime karar almıştım.. luke a gidip hiçbir şey söylemeyecektim.. nasıl bir insan olduğunu artık biliyordum.. bundan sonra ona göre davranacaktım.. yaşananlara hiç üzülmemiştim aslında.. beni kıran tek şey, mary nin bana yalan söylemesiydi.. konu kapanmamıştı hala mary ile konuşacaktım. yanına gittim neden yalan söylediğini sordum mary yüzüme bakamıyordu.. bay eddynin kesinlikle bana bişeyler söylenmemesi konusunda kendisini uyardığını söyledi.. bende, peki öyle olsun deyip yanından ayrıldım..
    ···
  12. 12.
    +4
    yaşanan bu olaydan sonra hiçbir kaybım olmamıştı.. aksine kimin ne karaktere sahip olduğunu öğrendiğim için kazancım olmuştu.. bu arada bay eddy gerçekten pişman olduğumu anlamış olacak ki tutanak işinden vazgeçmişti..
    mary ne olursa olsun benden gerçeği saklayarak kalbimi kırmıştı.. önümüzdeki birkaç gün kendisiyle iş dışında pek konuşmuyordum..
    olay kapandıktan birkaç gün sonra bay eddy ile yemek molasına çıkmıştık.. yemek yerken bir yandan havadan sudan muhabbet ediyorduk.. laf döndü dolaştı yaşanan olaya geldi.. luke ün gelip nasıl anlattığını bana anlatıyor, işin içine yalan katıp katmadığını teyit ediyordu..ama benim duymadığım, olay hakkında çok önemli olan bir detay daha vardı.. bir anda muhabbet mary e geldi.. luke benim yaptığım usülsüzlüğü bay eddy e anlattıktan hemen sonra, mary, luke u çevirip sen ne yavşak bir insansın, neden ispiyonladın bysavas ı diyerek luke e kızmıştı.. bunu da bana bay eddy anlattı.. peki mary nin bu tutumu karşısında siz ne yaptınız diye sordum, o da mary benim o çıkışını duyduğumu bilmiyor diyerek cevap verdi.. gerçeği benden sakladığı için mary e çok kızmıştım.. çünkü ben onun için sıradan bir insan değildim.. mary de benim için sıradan bir insan değil.. ama mary nin luke a çıkışını öğrendikten sonra gözümde değeri çok yukarılara çıkmıştı... artık mağaza içerisnde, mary i ezdirmeyecek, onun hakkını hep savunacak, koruyup kollayacaktım..
    ···
  13. 13.
    +4
    bay eddy ile konuştuktan sonra soluğu mary nin yanında aldım.. kendisini depoya çektim ve elimi omzuna koyarak luke u lafı yaptığı yavşaklıktan dolayı lafı geçirip, beni savunduğu için kendisine teşekkür ettim.. hatta akşam molaya beraber çıkalım konuşuruz falan dedim, tamam dedi..
    luke la hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam ediyordum.. o da zaten benim neler öğrendiğimi bilmiyordu..
    akşam oldu mary ile molaya çıktık.. neden luke a öyle söyledin dediğimde, böyle yavşak insanları hiç sevmem o yüzden kendimi tutamadım dedi.. bende tekrar teşekkür ettim kendisine ve mary e; bundan sonra benim için çok önemli bir insansın bana yapılan iyiliği de kötülüğü de hiç unutmam tarzından laflar söyleyip konuyu kapattık.. gerçekten benim için mary farklı bir yerdeydi artık.. kendisine karşı bakış açım çok değişmişti ve o günden sonra daha da yakın olmaya başladık..
    ···
  14. 14.
    +3
    mary ile artık mesai dışında da görüşüyor, konuşuyorduk.. daha da yakındık artık.. bu arada mağazada, arada ufak tefek önemsiz olaylar yaşanmaya devam ediyordu.. bunların detayına inip çok uzatmayayım hikayeyi.. zaten nasıl allahın cezası bir mağazada çalışıyorsak, her gün tiksiniyordum şu ortamdan.. inanın beni mağazaya bağlayan tek kişi mary idi.
    mağazanın, hatta firmanın bir kuralı vardı.. cumartesi sabahları saat 9 da toplantılarımız olurdu.. o gün mesaimiz sabah da olsa öğle de olsa o toplantıya katılamak zorundaydık.. yani o gün öğlen mesaisi olanlara tam bir işkenceydi.. sabah 9 da geliyorsun toplantı bitiyor geri gidiyor öğleyin tekrar mesaine geri geliyorsun.. uykunun içine ediyorlarlardı..
    gene günlerden bir cumartesi.. ağustos ayı.. rutin toplantı yaptık, bitirdik.. mary ile girişimiz aynıydı, saat 14.00.. toplantıdan sonra mağazanın karşısındaki cafeye geçtik, muhabbet ediyoruz.. havada sabah olduğu için, cafe pek güneş almadığından biraz soğuktu.. mary iyice sarıp sarmaladı kendini. gerçekten çok üşüyordu.. cem yılmazın gora filminden akıllarda kalan o müthiş repliğini söylemeden edemedim. mary üşüyorsan burayı komple yakarım.. mary de yak dedi kalktım ayağa cafenin çalışanlarından birine ısıtıcıları açtırdım.. mary ısınmaya başlamıştı...
    evet arkadaşlar mary ile gayet samimi muhabbet ediyorduk.. ve kendimi tuhaf hissetmeye başladım.. kendime engel olamıyordum.. mary e karşı bakış açım tamamen değişmişti.. allah kahretsin, keşke hiç yaşamasaydım diyeceğim günlere girmeye başlamıştık artık..
    mary ısınmaya başlamıştı.. uzun koltukta yan yana oturuyorduk.. bana doğru, çok değil biraz daha sokuldu.. kokusunu hissetmeye başladıkça, duygularım daha da artıyor ve engel olamıyordum.. parfüm kokusu değil arkadaşlar, farklı bir koku.. o koku beni benden almaya yetiyordu.. kendimi uzun zamandır bu kadar mutlu hissetmemiştim.. laf lafı açıyor, muhabbetimiz devam ediyordu.. birden telefonu çalmaya başladı ve mary nin bir sevgilisi olduğu gerçeği yüzüme bir tokat gibi çarpıldı.. sahi ya mary nin sevgilisi vardı.. o anları yaşarken inanın sevgilisi olduğunu falan unutmuştum.. birden moralim bozuldu ve kendimi kötü hissetmeye başladım..
    ···
  15. 15.
    +6
    arayan mary nin sevgilisi eric di.. nerede olduğunu sordu ve yanımıza geliyordu.. yarım saat geçti geçmedi yanımıza geldi, ben de ayıp olmasın diye kalkıp karşılarına oturdum.. selam, nasılsın vs. derken.. benim telefonun calmasıyla bozulan moralim iyice dibi görmüş yüzüm düşmüştü.. bir de nispet yapar gibi sarılıp oturuyorlar karşımda.. daha fazla tahammül edemedim.. bana müsaade diyip ayrıldım yanlarından..
    ···
  16. 16.
    +4
    mary ile bazı akşamlar whatsapp dan konuşur, günün kısa bir değerlendirmesini yapardık.. akşam moralim gerçekten çok bozuktu.. mary ile whatsapp da çok fazla konuşmadık.. uyuyacağımı söyleyip iyi geceler demiştim... o gün, 27 yıllık hayatımda, birine karşı hiç böyle hissetmediğimi fark etmiştim..
    mary nin bir sevgilisi vardı ona nasıl bu gözle bakabilirdim.. nasıl böyle hissedebilirdim.. o gün yaşadığım duygulardan sonra kendime çok kızdım..tek bir çıkış yolu vardı.. ertesi günü kafamdan bu düşünceleri atarak mağazaya gidecektim..
    ···
  17. 17.
    0
    biraz ara..
    ···
  18. 18.
    +5
    günler geçiyordu arkadaşlar.. iş ev, ev iş modunda hayatım gayet sıradan bir o kadar da sıkıcı bir vaziyette devam ediyordu.. mesai saatleri içerisinde mary ile eskiden olduğundan daha samimiydik artık..
    molalarda beraber vakit geçiriyor, yetmiyor, mesaiden sonra da bazı akşamlar dışarıda buluşup akşamları bişeyler yapıyorduk..
    mary, bu beraber takılmaların hepsini sevgilisi eric ile paylaşıyordu.. örneğin; mesaiden çıktık, bysavasla beraber biraz takılıp sonra eve döneceğim vs..
    bazı zamanlarda molaya beraber çıktığımızda eric, mary i arayıp yanımıza geliyor, beraber oturuyorduk.. ama ben inanılmaz geriliyordum.. rahat olamıyordum ve hep bir bahaneyle yanlarından uzaklaşıyordum..
    ···
    1. 1.
      0
      Hızlı yaz lan
      ···
  19. 19.
    +4
    mary mesai dışında benimle olan tüm görüşmelerini eric e anlatıyordu gerçekten.. inanın, bana ayırdığı zamanı eric e ayırmıyordu.. bana anlattığı sorunları eric anlatmıyordu.. tüm sorunlarını, üzüntülerini, sevinçlerini hepsini bana dökülüyordu.. içinden çıkamadığı bazı sorunları bana anlatırken gözlerime öyle bir bakıyordu ki, benden yardım istiyordu adeta..
    bir gün gene mary ile molaya çıktığımızda, yanımıza eric geldi.. ben her zaman olduğu gibi gene biraz gerilmiştim.. ama farkettirmiyordum.. tüm bu gerilmeleri bir kenara bırakıp eric e odaklanmam lazımdı.. mary ile bu kadar çok vakit geçirdiğimden dolayı bana yaklaşımını merak ediyordum.. konuşmalar sırasında eric in bana yaklaşımı aynıydı.. beni sevmeme, ya da benden nefret etme gibi bir durumu yoktu eric in, bunu anlayabiliyordum.. gerçekten beni kıskanmıyordu.. eric mary nin erkek arkadaşı olarak gözümde tüm saygınlığını yitirmişti artık.. bu kadar şeye rağmen en ufak bir kıskançlık nasıl olamazdı.. kendimi eric in yerine koyup; ben olsam mary nin benimle arama biraz mesafe koyması gerektiğini söylerdim.. ama eric böyle bir şey yapmıyordu..
    biraz vakit geçtikten sonra konuşmalar sırasında bir şeyler daha öğrendim.. mary ile eric 2 haftadır hiç vakit geçirmemişlerdi.. bunun nedenini sorduğumda ise işlerinden dolayı fırsatları olmuyordu.. mary nin ailesi biraz tutucuydu.. akşam belirli bir saatten sonra evde olması gerekiyordu.. o gün izinli dahi olsa akşam en geç 18.00 de evde olması gerekiyormuş.. tüm bu etkenlerden dolayı eric mary i göremediği için biraz veryansın ediyordu.. belki eric, mary i görmek istiyor ama mary pek oralı olmuyordu.. belki de eric görüşüp görüşmeme olayına pek bu kadar takılmıyordu.. ama nasıl olur, aynı şehirde yaşayan iki sevgili birbirlerini 2 hafta boyunca görmeden nasıl yapabilirlerdi.. öğrendiğim şeyler ericle mary arasında bir takım sorunlar olduğu sonucuna ulaştırmıştı beni..
    molamızın bitmesine daha vardı.. eric, mary ve ben üçümüz oturuyor klişe konular üstüne sıradan muhabbetler ediyorduk..
    o gün mary biraz hastaydı ve biraz ince giyinmişti.. eric de mary i bundan sonra daha kalın giyinmesi konusunda uyarıyordu.. beni sorarsanız, öğrendiğim bir kaç şeyden sonra gerginliğimi tamamen atmıştım diyordum ki, eric mary nin üşüyüp üşümediğini kontrol etmek için ellerini kavradı, ateşi olup olmadığına bakmak için elini alnına zütürdü.. mary genelde spor ayakkabı giyiyordu ve pantolonun paçalarını kıvırdığı için ayak bilekleri hep açıktaydı.. eric elini marynin alnından çekip, üşüyüp üşümediğine bakmak için en son elleriyle mary nin ayak bileklerini yokladı.. o an çileden çıkmıştım artık.. gözlerimden alevler çıkıyordu adeta.. daha fazla tahammül edemeyip; siz sevgilileri biraz yalnız bırakayım, özel konuşacaklarınız vardır, diyerek bir hışımla yanlarından ayrıldım.. mary sinirlendiğimi farketmişti.. yanlarından ayrılırken gözlerimin içine nolursun gitme der gibi bakıyordu.. kafamı çevirdim ve hızla mağazanın yolunu tuttum..,
    Tümünü Göster
    ···
  20. 20.
    +3
    Aynı günün akşamı; biraz daha çalıştıktan sonra mesaimiz bitmişti artık.. evimize gidecektik.. mağazadan ayrılırken mary yanıma geldi ve nereye gittiğimi sordu.. çarşıya geçip oradan da otobüsle evime geçeceğimi söyledim.. beraber çarşıya yürümeyi teklif etti bana, bende kabul ettim.. bir yandan yürüyüp bir yandan da muhabbet ederek ilerliyorduk..
    molada yaşadığım o gerginlikten eser kalmamıştı üzerimde.. bunun nedeni de mary nin yanımda olmasıydı.. o gerçekten bana çok iyi geliyordu.. ne kadar sinirli olursam olayım, bana bir gülüşü, koluma ufak bir dokunuşu beni rahatlatıyor, mutlu olmamı sağlıyordu..
    molada yaşananlardan dolayı özür diledi benden.. özür dilemesine bir an şaşırmıştım, mary e neden özür dilediğini sordum.. mary de; molada ikimiz beraber vakit geçirecektik.. eric bir anda aradı ve çıktı geldi bunu sende gördün.. yemin ediyorum geleceğinden haberim yoktu diyerek bana açıklama yaptı.. biliyordu arkadaşlar, ona karşı beslediğim duyguların gerçekten farkındaydı.. yoksa neden böyle bir açıklama yapma gereği hissetsin ki.. bariz bir şekilde beni eric e tercih ediyordu.. benimle vakit geçirmek için eric i boşveriyordu..
    bir süre daha yürüdükten sonra çarşıya otobüslerin kalktığı yere ulaşmıştık.. ama daha vakit vardı.. 10 dk daha fazladan vakit geçirebilmek benim için çok önemliydi.. hava soğumuştu. biraz soluklanmak ve de otobüsleri beklemek için bankın birine oturduk.. bu arada bir detayı unuttum hemen değineyim.. yolda gelirken mary pamuk şeker gördü ve pamuk şekere bayıldığını söyledi.. tereddüt etmeden aldım yolda beraber yiyerek yürümeye devam ettik.. tabii marynin elleri şeker olduğu için çeşmenin birinden yıkamaya yeltendi. bende bu soğukta ellerini yıkadığı takdirde üşüyeceği konusunda kendisini uyarmama rağmen beni dinlemedi ve ellerini yıkadı.. en son banka oturup otobüs bekliyorduk ya bu sürekli ellerini ovalayıp duruyordu.. mary e dönerek ben seni uyarmıştım dimi dedim.. hafif bir tebessüm atarak evet dedi.. üzerimde kalın bir hırka vardı kollarını sündürüp ellerimi hırkanın içine soktum.. mary bana bakarak hala ellerini ovalıyordu.. mary e bakarak ellerini uzatmasını söyledim ve ellerimi saran hırkayla beraber marynin ellerini sıkıca kavradım.. bir süre bu şekilde sessizce oturduk.. daha sonra vakit geldiği için vedalaşıp otobüslere binip ayrıldık..
    gün geçtikçe daha da ileriye gidiyorduk.. dönüşü olmayan bir yola girmeye devam ediyorduk.. günden güne mary e daha da fazla bağlanıyordum artık..
    Tümünü Göster
    ···