-
176.
+3ertesi günü anlatmaya değer pek de bişey olmadı.. antalya da son günümüzdü.. mary son kez eğitime katıldı, biz dayımla beraber vakit geçirme amaçlı gezip dolaştık.. akşam mary yi alıp artık gene kısıtlamalarla dolu şehrimize dönmek üzere otobüs terminaline döndük.. kısıtlamalarla dolu, bizi kısıtlayan bir şehir.. aynı mağazada çalışıyor oluşumuz, sevgili olduğumuzu saklamamızı gerektiriyordu ..küçük şehir, illa ki gören olur gerginliğiyle aşkımızı yaşayamıyorduk..
-
177.
+2şubatın sonlarına yaklaşıyoruz.. hala aynı mağazadayız ve ilişkimizi saklamak mecburiyeti beni pgibolojik anlamda tüketmeye devam ediyordu.. her ne kadar mary yi o kadar çok sevsem de bu gizlilik canıma tak etmeye başlamıştı artık..
kavgalarımız, şiddetleniyor, birbirimizi sudan sebeplerle fazlaca kıskanıyor tüm bu durumlar ikimiz üzerinde de gerginliğe sebep oluyordu..
artık, birimizin mağazayı bırakması gerekiyordu ama o kişi ben olamazdım.. neden diye sorarsanız; çalışmaya mecburdum arkadaşlar.. aylık zorunlu ödemelerim geliyor, para kazandığım halde bile bu ödemeleri yapmakta zorlanıyordum.. mary ye gelirsek; ailevi durumu çok üst düzey olmasa da, iyiydi.. çalışma gibi bir mecburiyeti kesinlikle yoktu.. hatta kendi anlattığına göre, babası çalışmasına çok sıcak bakmıyordu.. ama bir kez olsun kendisinden; senin işi bırakmana gerek yok, çalışmak zorundasın, gerekirse ben bırakırım lafını duymamıştım.. hatta bu konuda, çevremdeki insanlar defalarca beni uyarmıştı; "bak bysavas sen çalışmak zorundasın ama onun öyle bir zorunluluğu yok.. neden sen değilde o işi bırakmıyor.. neden kendisi sana gelip, sen devam et ben bırakayım teklifinde bulunmuyor" diyerek defalarca uyarılarına maruz kalıyordum.. evet, bütün bunları ben de düşünebiliyordum ama mary ye olan aşkım gözümü o kadar kör etmişti ki hepsini çok üzerinden durmadan geçiştiriyordum.. -
178.
+3yanlış hatırlamıyorsam salı günüydü galiba.. işimizi bitirip çıkmıştık.. mary ile beraber her zaman gittiğimiz mekanlardan birine geçip oturduk.. 1-2 saat kadar oturduktan sonra evimize gitmek üzere kalktık hesap falan ödüyoruz.. o ara arkamızdaki elemanlardan biri mary ye selam verdi.. tamam selam verebilir bunda hiçbir sıkıntı yok ama adam akıllı tanımadığın bir insanın, seni kolundan tutup yanak tokuşturarak tokalaşmak da neyin nesi.. üstelik arkadaşlar selam verdiği tipi bir görseniz evlerden ırak apaçi kılıklı veletin önde gideni.. bu durum benim şalterleri attırdı tabi mary yi kolundan kendime doğru çekerek, yola koyulduk.. neden böyle yaptın, o harekette neydi şimdi gibisinden bana çıkışacak oldu.. ben tabi sinirliyim hala, nasıl insanlarla muhatap oluyorsun sen ya, hadi selam verdin elini sıktın da o yanak tokuşturmak da neyin nesi diyerek sesimi iyiden iyiye yükselttim.. mary den gelen cevapta kendimi iyice kaybetmem sebep oldu.. kendisini çok boğuyormuşum, onunda arkadaşları varmış, kendini kafese kapatılmış gibi hissediyormuş vs vs.. gerçekten çok kötü tartıştık.. birbirimize elveda bile demeden ayrıldık.. moralim yerlerdeydi arkadaşlar.. üstelik ayrıldıktan sonra gece de dahil hiç konuşmadık..
-
179.
+3ertesi günü gene kaldığımız yerden devam ediyoruz.. konuşmuyor, birbirimizin yüzüne dahi bakmıyoruz.. her ne kadar iki tarafta kendini haklı olarak görse de ben, bu defa, gerçekten haklı olduğuma inanıyorum.. tamam kıskanç biri olabilirim, hatta normal standartların biraz daha üzerinde bu kıskançlık durumu.. bunu defalarca da söylemiştim mary ye zaten.. kendisini arkadaşlarıyla dahi (kız erkek farketmez) paylaşamadığımı söylemiştim.. benimle değilde başkalarıyla geçirdiği vakitleri kıskandım hep.. ben yaptıklarımın her daim farkındayım ama mary ağır konuşmuştu bu defa.. söyledikleri moralimi bozmuştu..Tümünü Göster
akşam mağazayı kapattığımız da çöpleri atıyoruz.. hiçbir şey demeden yanından geçerek çöp attığımız yere doğru yöneldim.. çöp attığımız yere gidip mary nin gelmesini bekleyecektim.. mary koşar adımlarla tekrar önüme geçerek çöpü hızlıca attı ve hiçbir şey demeden yanımdan ayrıldı.. 1 dk nasıl olur? konuşacaktık daha, söyleyeceklerim vardı.. son kez tartışıp olayı tatlıya bağlayacaktık, tüm planlarım mary nin yanımdan ayrılmasıyla iptal oldu.. gün bu şekilde kapanamazdı.. hemen telefona sarılıp mary yi aradım.. gayet soğuk ve umursamaz bir ses tonuyla cevap verdi, nereye gidiyorsun konuşacaktık, seni bekliyordum demeye kalmadan bağırmaya başladı; neyi konuşacağız bysavas.. yüzüme bile bakmadan yanımdan geçip gidiyorsun.. düşmanın mıyım ben senin.. ne yapmaya çalışıyorsun vs vs. ciddi anlamda ağzıma sıçmıştı.. geri gelmesini söyledim, hala aynı yerde bekliyordum.. gelmiyorum bysavas, bu defa değil.. şu yaptığını bi dur düşün, bu defa gelmiyorum işte.. uzunca bir süre yalvar yakar gelmesine ikna edebildim.. gerçi geldikten sonraki konuşmalarımızda olay daha da taka sardı.. sanki suçlu benmişim gibi salak salak alttan almalar, özür dilemeler.. affetmesini bile istedim.. o kadar çok yalvardım ki.. ama ne söylersem söyleyeyim yüzüme dahi bakmadan konuşuyordu.. söylediklerimi umursamıyordu.. gururu her şeyin üzerinde olan ben diz bile çökmüştüm, beni affetmesi için.. daha önce kimse için yapmadığım şeyleri yapıyor, kendimi iyiden iyiye rezil bir duruma düşürüyordum.. arkadaşlar, inanıp inanmamak size kalmış; en son 11 yaşında, kedimi kaybettiğim de ağlamıştım.. başka sebeplerden ötürü, çok kez ağlama noktasına gelip kendimi hep tutmuştu.. mary nin bu hareketlerine daha fazla tahammül edemeyip, belki mary yi kaybetme korkusundan, belki de kendimi düşürdüğüm o aciz durumun siniriyle kız gibi ağlamaya başladım.. o gün yaptıklarımı hatırladıkça hala daha utanırım.. ne yaparsam yapayım fayda etmemişti.. mary; kendini değiştirip bir şeyler düzeltene kadar seni affetmeyeceğim diyerek çekip gitti.. -
180.
+3kendimi hiç olmadığım kadar kötü hissediyordum.. ne aramalarıma cevap veriyordu, ne de mesajlarıma bir cevap atıyordu.. bir süre amaçsız amaçsız yürüdükten sonra kendimi tekel bayiinin önünde buldum (benden size tavsiye; kendinizi bu tür moralsiz hissettiğiniz durumlarda kesinlikle alkole başvurmayın.. gerekirse oturup hüngür hüngür ağlayın ama ne olursa olsun teselliyi alkolde aramayın).. içeriye girip 7 kutu kırmızı tuborgla dışarıya çıktım.. avm yakınlarında bir cami vardı (başka yer kalmadı sanki).. cami avlusu gözlerden uzak bir yer olduğu için oraya geçip alkolün dibine vurmayı planlıyordum.. camiye doğru yönelirken yolda bir arkadaşla karşılaştım o da nevalesini almış evde içmeyi planlıyormuş.. gel dedim iki muhabbet ederiz diyerek beraber avluya doğru yöneldik.. hem içiyor, hem mary yi arıyor, açmadıkça tekrar arıyor, durmayıp paragraflar dolusu mesaj atıyordum.. bu arada telefonun sarjı %5 kadar kalmıştı..
-
181.
+3"affetmezsen eve gitmem nolur bişeyler yaz cevap ver, telefonun şarjı çok az kaldı".. şu an o yaptıklarımı düşündükçe hala daha utanıyorum kendimden.. mary sadece; eve git bysavas, böyle yaptığın sürece seni asla affetmeyeceğim diyordu..
saat gecenin 2 si.. biraların sonuna geldim.. üstelik telefonda her an kapanabilirdi.. hava da katlanılmaz derecede soğuduğu için ellerimi hissetmiyordum.. yaşadığım şehirde otobüsler saat 23.30 da sona erdiği için eve taksiyle giderim diye düşünüyordum ki son paramı biralara verdiğimi farkettim.. elim mahkum yürüyecektim.. arkadaşlar bulunduğum yerden eve uzaklık yaklaşık 5 km kadardı.. üstelik ben çok üşümüş ve adım dahi atamayacak haldeydim.. ne durumlara düşürmüştüm kendimi.. bu ben değildim, böyle şeyler yapmazdım ki ben, neler olmuştu bir anda bana.. toparla kendini bysavas, silkelen ve bir daha asla kendini böyle durumlara sokma dedim kendi kendime.. bulunduğum yerden kalkıp adım atmaya mecalim kalmamış bir şekilde yürümeye başladım.. -
182.
+2şarjım da bitmişti artık, yavaş adımlarla ilerliyordum. zaten hızlanmaya da mecalim yoktu.. eve 2 km kadar kala kavşak demeyelim de ana yola bağlanan ara yolun önünden, karşıdan karşıyaTümünü Göster
geçecektim.. tam ben geçerken ana yoldan benim önünden geçtiği ara yola dönerken sinyal dahi vermeden arabayı üzerime sürercesine bir araba yaklaştı.. son anda frene basıp, gecenin bir yarısı kornaya abanmaya başladı.. ulan gavat madem döneceksin sinyalin nerede.. daha önceden aracı görmüştüm.. döneceğini de biliyordum.. sinyal vermediği için binliğine iplemeyip yolun karşısına geçmeye devam etmiştim.. dedim ya kornaya abanıyor diye.. elimle işaret ederek sinyalin nerede dıbına kodumun çocuğu diye hönkürdüm.. normalde yapmayacağım bişey.. kafam kıyak olmasa bırakın atar yapmayı.. aracın geçmesini dahi beklerdim.. alkolün bana verdiği yetkiye dayanarak postayı koymuştum.. araçtan ufak tefek bi adam indi.. üzerime yürüyüp, kime küfür ettin lan sen diyerek bi yumruk sallayacak oldu, kolunu tuttum.. ulan pekekent zaten ayakta zor duruyoruz, gecenin bi yarısı sende nerden çıktın.. birinci kroşeyi şans eseri savuşturmuştum ki sol eliyle direk yumruğunu sallaması bir oldu.. tam gözümün altına.. aslında çokta şiddetli gelmemişti ama zaten başım dönüyor, kendimde değilim.. yumruğunda etkisiyle direkt yeri öptüm.. yerde saniyeler içinde kritiğini yapıyorum.. kalksam belki can havlimle oracıkta kafasını kırabilirdim ama arabanın içinden bir kaç kişi daha çıkabilirdi.. bu riski göze alamazdım.. o yüzden yeri öptüğüm gibi kaldım oracıkta, ayağa kalkmadım.. ben yerde yatarken, tam anlayamadığım bir kaç küfür daha saydırdıktan sonra, ayağa kalkmaya çalışırken arabaya atlayıp yoluna devam etti.. gece inat ederek bitmiyordu.. sanki o gece bunları yaşamadan eve gitmek haramdı bana.. aslında sonradan düşündüğümde, davranışlarımı değiştirip, bir şeylerin farkına varmam açısından iyi de olmuştu.. belki de o gece yaşadıklarım ders almamı sağlamıştı.. üstelik yediğim yumruktan sonra ufak çapta da olsa bir rahatlama gelmişti..
2 km yolu 1 saatte yürüdükten sonra 4e doğru eve gelebilmiştim artık.. ellerimi neredeyse hissetmiyordum.. gözümün altında ufak bi şişlik oluştu ama allahtan morarma olmadı.. telefonu şarja takıp açtığımda mary den gelen 3 cevapsız arama ve "eve ulaşınca bana mutlaka haber ver, merakımdan ölüyorum" yazılı bir mesaj.. tek kelime; "evdeyim" yazıp gönderir göndermez, üstümü dahi değiştirmeden kendimi yatağa attım.. -
183.
+2işe gitmek üzere akşamdan kalma bir şekilde yataktan kalktığımda saat öğle 12.30 civarıydı.. 1 saat sonra mesaim başlayacaktı.. apar topar yataktan fırladım, yüzüme yarım yamalak su çarptıktan sonra, üzerimi giyip evden çıktım.. telefona bakıyorum, maryden gelen ne bir arama vardı ne de bir mesaj.. bu durum canımı sıkmıştı..Tümünü Göster
mesaiye başladım, mary gelmemişti henüz.. bir süre sonra jane gözümün yüzümün halini görünce meraklanıp ne olduğunu sordu.. gece yaşadıklarımı çok detaya girmeden kısaca anlattım.. yazık dedi, sen bunları yapacak insan değilsin bysavas.. derhal kendine çeki düzen ver gibisinden birkaç şey söylerken mary nin geldiğini gördüm.. yüzüme bakmıyordu ama.. konuşmadan geçen 2 saatin ardından, dayanamayıp yanıma geldiğinde çok acıyor mu diye sordu.. gözümü soruyordu.. soğuk bir gülümseme atarak; benim canımı kimse senin kadar yakamaz dedim.. bir kaç boş muhabbetten sonra; dün yaptıklarımdan dolayı özür diliyorum, affedip affetmemekte sana kaldı artık.. son olarak dün yaptıklarımı, yaşattıklarımı bir daha yapmayacağıma dair söz verdim.. olumlu ya da olumsuz hiçbir tepki vermemişti.. sadece akşam konuşucaz diyip kestirip attı..
çok uzatmadan akşama gelelim.. beraber molaya çıktık, dünün kritiğini yapıyoruz.. hep olduğu gibi bir şeyleri düzeltme adına gene ben alttan alıyor, mary ye karşı gene kendimi ezdiriyorum.. yapıcı söylemlerimin ardından mary affettiğini söyleyerek, bir daha bu tarz şeyler yaşatırsan biter bysavas anlıyor musun dedi.. ne demek istiyorsun dedim.. neyini anlamadın, biter diyorum, ayrılırım senden, bir daha beni bulamazsın diyordu.. bu sözleri duyduktan sonra o sinirle ağzımdan kötü birşey çıkmaması için kendimi zor tutuyordum.. ayrılmak, bu kelimeyi bu kadar rahat kullanabiliyorsan kafanda bişeyleri bitirmişsin demek ki diyebildim sadece.. hayır dedi.. bu sadece kendine çeki düzen vermen açısından sadece bir uyarı.. ulan sen kendini ne sanıyorsun, diyemedim.. şu yaşadığım moralsizlik, pgibolojimin kötü olması bunların hepsi senin yüzünden, seni çok sevip kaybetmekten çok korktuğumdan dolayı.. hala daha nasıl böyle konuşabiliyorsun diyemedim.. diyemedim işte dıbına koyayım.. her türlü şımarıklığına katlanıyor, çeşitli şaklabanlıklar yapıyor, konuşmayacaksın dediği nice sevdiğim insanlardan uzak duruyordum.. bu mudur karşılığı.. keşke o sözleri söylemek yerine o gün o an bitirseydin, beni terk edip çıkıp gitseydin de hayatımdan daha sonraki acıları yaşamak zorunda kalmasaydım.. -
184.
0Devam panpa?
-
185.
+2en son yaşadığımız bu şiddetli tartışmadan sonra 3-4 gün içersinde gene eski halimize dönmüştük.. arada ufak tefek tartışmalarımız olsa da, her şey tatlıya bağlanmış bir şekilde sorunsuz devam ediyor gibiydi..
hafta içerisinde tam hatırlayamadığım günlerden biri.. o hafta cumartesi öğle, pazar günü sabah mesaim başlıyordu.. son anda pazar gününe aciliyet gerektiren bir işim çıktı.. işe gelirsek; babam cezaevinde arkadaşlar.. normalde görüş günleri perşembeleri oluyordu, koğuşu vs. değiştiği için pazara alınmış ve benimde pazar sabahı yanına gitmem gerektiği için, mesai saatimi buna göre ayarlamam gerekiyordu.. durumu bay eddy ye anlattığımda adam yüzüme bile bakmadan hayır değiştiremem gibisinden ağzının kenarıyla bir şeyler söyledi.. bay eddy nin bana karşı bu tavrı da daha önceki tam hatırlayamadığım ufak bir tartışmadan dolayıydı.. ulan adam hem yüzüme bile bakmıyor, hemde izin vermiyordu.. içimden; sana dert anlatıp izin isteyen aklımı gibeym dedim.. tamamdır eyvallah diyip yanından ayrıldım..
mary ile de aynı mağazada beraber çalışmamız sıkıntı oluyordu ya, işten ayrılmak için al sana bahane dedim.. ilişkimizi bu şekilde yaşamak artık canıma tak etmişti.. -
186.
+3sizi direkt cumartesi akşdıbına zütüreyim.. mağazayı kapatmamıza 1 saat kadar kalmıştı.. pazar günkü bana verilmeyen izin olayına değinmek üzere mağaza müdür yardımcısı bayan lindanın yanına giderek; bayan linda biliyorsunuz yarın için bay eddyden izin istemiştim o da veremem demişti.. izin falan istemiyorum, sadece bilginiz olsun diye söylüyorum, yarın bahsettiğim saatlerde mağazada olmayacağım.. yapamam gereken işlerimi hallettikten sonra mesaime başlarım.. artık tutanak mı tutarsınız, işten mi atarsınız karar size kalmış diyerek biraz atar falan yaptım.. o da bay eddy i ara itersen, bir kez daha söyle belki izin verir dedi.. gene atarlı bir şekilde; yok dedim.. kesinlikle aramam bu saatten sonra.. adamın samimiyetine inanıp derdimizi anlatıp kırk yılın başında bi izin istedik, yüzüme bile bakmadan ağzının kenarıyla hayır dedi.. kimseden izin almam bu saatten sonra diyerek mevzuyu kapattım.. o da üstüne pek birşey söylemedi zaten..
-
187.
+2tüm bunlar yaşandıktan sonra artık kararımı vermiştim.. yarın düşüncelerimde mucizevi bir değişiklik olmadığı sürece istifa edip işi bırakacaktım.. üstelik buradan ayrıldıktan sonra ne yapacağımı, nerede çalışacağımı da bilmiyordum.. o kadar borç, aylık düzenli ödenmesi gereken miktarlar.. bunların hiç birine önem vermiyordum.. sadece, yaşadığımız yasak aşkın verdiği strese dayanarak, bay eddy yle de tartışmamın etkisiyle bu kararı vermem çok da zor olmamıştı.. verdiğim karardan daha önce mary ye bahsetmiştim tabii, yüzü gülüyordu artık.. hayır bırakmamalısın gibisinden en ufak bir söz dahi söylememişti.. o gün akşam tekrardan mary ye; yarın istifamı yazıyorum, artık hiçbir şeyi saklamak zorunda kalmayacağız.. bunu sırf seninle daha mutlu olabilmek için yapıyorum dedim.. iş konusuna gelirsek; allaha havale etmiştim artık.. nasıl olsa bir iş bulunur çalışılır düşüncesindeydim.. mary ye; sen yanımda olacaksın ya her şeyin üstesinden gelirim diyordum..
aldığım bu karardan sonra o kadar çok rahatlamıştım ki, önümü göremiyordum.. önümü diyorum evet.. işsiz kalma ihtimalim, borçların ödenememesi risk, 1 ay işsiz kalsam ne yaparım.. bunları değil sadece mary yi düşünüyordum.. -
188.
+212 mart pazar günü.. bahsettiğim üzere babamın yanına gittim.. işim bittikten sonra soluğu mağazada aldım.. bayan linda ve eddy yan yana duruyorlardı.. yanlarına gittiğimde bayan linda tutanak kağıdını imzalamam için önüme uzattı.. şöyle kısaca bi göz attıktan sonra gülümsedim.. mesai saatinde mağazada yoktum evet de yazdıkları diğer şikayetleri okuyunca sinirlenip sadece gülümsemekle yetindim.. yalan yanlış bir kaç şikayet daha eklemişlerdi.. bayan linda; evet bysavas neye karar verdin? tutanağı imzalayıp devam mı edeceksin, yoksa istifanı mı yazacaksın diye sordu.. tutanak kağıdını önlerine fırlatıp siz bunu gibtiredin, bana kağıt çıkartın çokta polemiğe girmeden istifamı yazayım dedim.. tamam dedi.. tabi tüm bunlar yaşanırken, eddy de moron bakışlarla yanımızda duruyor, tek kelime laf etmyordu.. istifamı yazdıktan sonra mağaza çalışanlarıyla vedalaşıp, mary nin yanına gittim.. çıkınca ararsın diyerek mağazadan bir daha girmemek üzere ayrıldım..
5 yıldır durmaksızın çalışan bir insan olarak daha ilk dakikalardan itibaren çok rahatlamıştım.. üstelik mary ile aramızdaki son engelde kalkmıştı.. -
189.
+2okuyan, takip eden yok mu arkadaşlar?
-
190.
0Okuyoruz yaz yaz
-
191.
0yaz yaz
-
192.
0Yaz pnp bekliyoz
-
193.
0Hadi panpa
-
194.
+2işi bırakmanın da verdiği rahatlıkla mary ile daha önceden çekilmiş ve çekilmekte olan fotoğraflarımızı sosyal medya hesaplarımızdan doya doya paylaşıp, ilişkimizi insanların gözüne gözüne sokabilirdik artık.. el ele diz dize oturup kimseye bir açıklama zorunluluğumuz olmadan aşkımızı doya doya yaşayabilirdik..
pazar günü işi bırakmıştım ya hemen akşamında instagram hesabımda fotoğraf paylaştım.. tabii bunu gören mağaza çalışanları ve yöneticileri whatsapp grubundan mary ye ve bana üstü kapalı laflar sokuyor, marynin üzerine oynamaya başlamışlardır.. bu muhabbetlere daha fazla katlanamayan mary o akşam bana, yarın işi bırakacağını söyledi.. bu durumu sevinmiştim, çünkü mağaza ortamlarında çalışmak bir bayan açısından çok sıkıntılı olabiliyor.. akşama kadar ne idüğü belirsiz onlarca insanla uğraşabiliyorsunuz..
çok da detaya girmek istemiyorum arkadaşlar.. ertesi günü oldu, mary istifasını yazmak üzere mağazaya gitmiş, bay eddy ye işi bırakacağını söyledikten sonra eddy den gelen cevap; bırakacaksın tabi, bu saatten sonra çalışabileceğini mi zannediyorsun gibisinden birkaç laf söyledikten sonra mary de çok tartışmaya girmeyip istifasını yazıp çıkmış zaten.. böylece 2 miz de mağazadan, o salakça muhabbetlerden bir nevi kurtulmuş olduk.. gerçi mary nin işi bırakması biraz süpriz olsa da ben kendisine olabileceklerden, ben işi bırakıp ilişkimiz duyulduğu andan itibaren mağaza içersinde mary nin üzerine oynayacaklarından hepsinden bahsetmiştim kendisine.. dediğim gibi de oldu. ama bu kadar kısa, hemen 1 gün içersinde oluşu beni şaşırtmıştı.. -
195.
+2işi bırakmamızın ardından ufak tefek kıskançlık tartışmalarımızı saymazsak her şey mükemmel gidiyor diyebilirim.. saklayacak bir durum kalmamıştı artık.. neredeyse her günümüz beraber geçiyor, çalıştığımız zamanlarda ayrı geçen günlerin acısını çıkarıyorduk adeta..Tümünü Göster
biraz da geçmişe giderek, üzerinde çok durmadığım birkaç detaydan bahsedeyim size.. keza bu detaylar anlattığım hikaye de belirleyici roller oynuyor..
mary, eric den ayrılıp bana geldiği ilk günlerde sürekli olarak; eric i senin için terk etmedim bu konuda anlaşalım.. gerçekten bitmesi gerekiyordu, artık ilişkimiz ilerlemiyordu diyerek kendi çapında bazı açıklamalar yapıyordu.. bu süreçte senin yanımda olup bana destek çıkman tamamen şans eseri.. başlarda buna inanıyor gibi yapsam da, gerçeğin böyle olmadığını biliyordum.. mary ye söylemiyordum ama eric i benim için terkettiği gerçeğini biliyordum.. konusu açıldığında mary ye bakışlarım eric i benim için terk ettiğini anlatır cinstendi.. mary ara ara eric den bahsediyor tabi her ne kadar ondan bahsetmesi canımı sıksa da kendisine neden bittiği, sorunlarınız nelerdi gibisinden bazı sorularda yöneltmiyor değildim hani.. giyimi kuşdıbına laf ediyor, kendine bakmadığından dert yanıyor ve hiç kıskanmadığını söylüyordu.. sen karşıma çıkmasan da bitecekdi.. peki dedim, ben karşına hiç çıkmamış olsam, bittikten sonra biraz kafa dinleyip ona geri döner miydin diye sorduğumda kesinlikle böyle bir ihtimalin olmayacağını söyleyerek hayır cevabını verdi..
insanların dışarıdan ona kötü gözle bakıp olayları bilmediği için yanlış anladıklarını söylüyordu.. benim fikrimi de merak ederek; bir gün seni de eric i bıraktığım gibi bırakıp gidersem. hiç böyle düşündüğün oluyor mu, aklına getiriyor musun böyle şeyleri.. ya da ne bileyim insanlar olaya bu açıdan bakman gerektiğini söylüyor mu diyerek bana sorular yöneltiyordu.. ellerini sıkıca tutup insanların ne düşündüğü benim için gerçekten önemsiz.. ben seninle yaşayacağımız mutlu günlerimizi düşünüyorum ..insanlar her zaman konuşur, hayatımıza onların söylediklerine göre yön veremeyiz.. ben sadece seni seviyor, seninle yaşıyorum.. sen yanımda olduğun sürece bunlar önemsiz diyerek, bu tür şeyleri düşünmemesi gerektiğini söylüyordum..
eric, mary nin hayatından çıkmıştı çıkmasına ama ilişkimiz süresince ismi geçmeden durmuyordu.. işte zamanında onunla da buraya gelmiştik, vay efendim bana şöyle şöyle davranıyordu.. mary, eric ismini geçirmeden duramıyordu.. ilişkimizde eric in isminin geçmesi canımı çok sıksa da bunu farkettirmemeye çalışıyor ya da konuyu başka yere çekme gayretinde bulunuyordum..
başlık yok! burası bom boş!