/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +15 -2
    Başımdan geçenlere böyle başlayacağımı düşünmezdim ama herşey 2016 yılının kışında başladı. Başladı diyorum sanki devam ediyormuş gibi ama devam edip etmediği konusunda da emin değilim. Aslında bana ne olup olmadığını da tam oalrak size
    Edit: TAkip eden panpalarım şuku çügü bişey atsın etkileşim olsun.
    ···
  1. 2.
    +4
    Kitap okumayı hep sevdim. Sağolsun babam iyi karne getirdiğimizde falan hediye olarak gibsok şeyler yerine kitap alırdı. O yüzdendir daha orta okul çağlarında faaln klagiblerin büyük kısmını okumuştum. Tabi çocuklar için hazırlanan edisyonlarıydı falan. Herşey bir tarafa yaşım ilerledikçe çok kitap okumak benim için problem olmadı ama asıl problem kitapların pahalılığıydı. Lise çağlarında ise kütüphaneleri keşfetmiştim. Kitap okumayı seven arkadaşlar bilir iyi sessiz bir kütüphane adeta mabet gibidir. Hiçbir yer orada olduğunuz kadar mutlu etmez sizi.
    ···
  2. 3.
    +2
    Önceleri halk kütüphaneleri işimi görürken sonra daha fazlasını ister hale geldim. Tabi işin içine sadece okuyucu olmakla kalmayıp bi şeyleria raştırma hevcesi girince daha kapsamlı kütüphaneler aramaya bulmaya vakit geçirmeye başladım. Lisede arkadaşlarım erik gibi karı kız ayıklarken ben falan kitabın ilk baskısı filan kitabın yazarınınj söyleşisi diye gezip duruyordum. SAdece iyi bir kitap okuyucusu iseniz öyle dersler falan da çokd ert olmuyo nihayetinde nerdeyse hiç çalışmadan iStanbul'da hukuk fakültesini kazandım. ilk gittiğim yer tabi ki sahaflar çarşısı, Kadıköy'de sahaflar sokağıydı.
    ···
  3. 4.
    +2
    ilk yıl okula bile gitmedim okunacak çok kitap var diye düşünüyordum. Elime burslardan falan iki üç kuruş para da geçmeye başlayınca kapattım kendimi yurda deliler gibi okumaya başladım. ARkadaş ortam falan hak getire hiçbişey yok. DErsler falan umrumda değil takılıyorum kendi kendime
    ···
  4. 5.
    +3
    Öyle öyle 1 yıl geçti. Yazın eve gittim ama duramadım. Çünkü durulacak gibi değildi sene içindeki performansımla daha fazla ilgilenir oldu herkes. Geri istanbul'a geldim. Bi arkadaşın evine yerleştim geçici olarak. Arkdaşım bi avukatın yanında çalışıyordu. Klagib köle kafası h.sonu bile çalıştırıyorlardı çocuğu. Yalnızdım okuyordum durmadan..
    ···
  5. 6.
    +2
    Bu arada o dönem okumaktan keyif aldığım yerleri şöyle sıralayabilirim: ÜSküdar Mihrimah sultan camiinin üstündeki sokak, haydarpaşa garının önündeki banklar, beykoz çayırı, pendik-kaynarca sahildeki tahta üstleri olan banklar, büyük çamlıcanın maltepe v.s tarafına bakan yamaçları, 3 5 tane daha böyle sote yerler.
    ···
  6. 7.
    +2
    Sonra tabi ki kütüphaneler... ASlında neden 1 yıl boyunca çok fazla kütüphanelere takılmadığımı anlayabilmiş değildim. Neyse ki önümde koskoca 3 yıl veya daha fazlası vardı. Teker teker keşfe çıktım. Bilen bilir istanbul'da 24 saat açık kütüphane bulmak zordur. En azındna geç vakitlere kadar açık ve nispeten kaldığım yere yakın yerlere değişik değişik gidiiyordum. Ama en çok sevdiğim bir tanesi vardı. işte herşeyin yaşandığı yer...
    ···
  7. 8.
    +6
    NOT: Takip eden panpalar en azından anlatım için v.s. entry girerlerse sevinirim. Entrysi için değil anlatmak istediğim için anlatıyorum. Yazmazsam deliricem çünkü.
    ···
  8. 9.
    +3
    Orasının ismini falan vermeyeceğim. Belki ileride veririm. En çok sevdiğim yönü sadece araştırmacılara açık bir kütüphane olmasıydı. Bir de güzelbir arşivi vardı. Biçok yazarın ve okurun kendi kitaplarını bağışladığı zengini bir kütüphaneydi. Artık zamanımın bir çoğunu burada geçirmeye başlamıştım. Hemen herşeyden okuyordum. Genelde belli bir konu üzerinde okuma yaptığım olur arada dinlenmek için başka başka şeyler okurdum.
    ···
  9. 10.
    +3
    işte böyle araların birinde elyazma eserlerin bulunduğu bölüme girmiş çok da anlamadan dolaşıyor en azından kitapların başlıklarını okumaya falan çalışıyordum. Osmanlıca'm çok olmasa da fena sayılmazdı. Ama işte akademik seviyede olduğu da söylenemezdi. Dana derisiyle ciltlenmiş, eski olmasına rağmen sırtı pek yıpranmamış, güzel bi kitap geçti elime. içinde minyatürlerle desteklenmiş güzel komposizyonu olan bir kitaptı. Sırlı kağıdın kokusu ve dokunduğunda hissedilen o kayganlık hayranlık vericiydi
    ···
  10. 11.
    +5
    Oturup karıştırmaya başladım... Sırayla gitmiyor öylesine bir orasından bir orasından sayfaları karıştırıp özellikle minyatürlere bakıyordum ki taa ki o resme kadar... Bir sayfanın so üst köşesinde yer alan sayfasın neredeyse yarısı uzunluğunda bir deniz feneri minyatürüydü. Bir adanın üzerine kurulu olduğu besbelli olan bu fener, fırtınalı bir havada imişçesine resmedilmişti
    ···
  11. 12.
    +4
    ilgimi çekmesinin özel bir sebebi vardı çünkü bu zamana kadar en çok korktuğum şeydir deniz feneri. Nedense bir korku imgesidir bende deniz fenerleri

    http://theringmovies.wiki...nd?file=Moesko_Island.jpg
    ···
  12. 13.
    +4
    Bu devam edecek...
    ···
  13. 14.
    0
    Reserved
    ···
  14. 15.
    +7
    uzun aradan dolayı özür dilerim. kendimi toparlayıp devam etmeye çalışacağım.
    Devam eden bikaç sayfada da aynı şekilde deniz feneri resimleri görmüştüm. Tam da askında beni ürperten tarzda çizilmiş güzel tasvirlerdi. Son bir sayfa daha çevirdiğimde hayatıma başka türlü bir yön verecek o nota rastladım.
    Osmanlıca kaleme alınmış bu kitabın arasında latin harfleriyle yazılmış küçük bir nottu bu. Eski ya da eskimiş bir kağıda yazılmış şu cümleler vardı:
    "Ey okuyucu sırra vakıf olacak olan sen misin? Düş peşime kurtar beni. Anlatmakla değil yaşatmakla kıracağım bu zinciri. Gel... "
    Dedikten sonra beykoz civarında olduğunu sandığım bi adresi vermişti. Adresi vermeyeceğim ama yakın zamanda tekrar gittiğimde resmini mutlaka atacağım bahsini ettiğim yerin. Evet o yerin...
    ···
  15. 16.
    +5
    Hangisi gidiyorsa buldum otobüsünü atladım gittim. Biraz saçma bi yerde olduğu belliydi. Fakat asıl sürpriz adresi tam bulduğumda kendini gösterdi. Gittiğim bina eski ahşap köşk tarzı bi yerdi. Fakat bilmem kaç yıl önce terkedilmişti. Büyük ihtimal bir sahibi vardır diye düşünmüştüm ama yıllardır kimsenin oturmadığı da ortadaydı. Yine de kapısını bir çalayım dedim.
    ···
  16. 17.
    +5
    Tabi ki ne kapıyı açan ne de bir ses veren oldu. Sadece o ahşabın rüzgarda falan duyulan inilti gibi gacırtısından başka bişey duyulmadı. Nottaki soruya cevaben ben o değilim galiba başkan dedim. Gülümsedim kendi kendime. Atlayıp eve gittim.
    ···
  17. 18.
    +5
    Normalde rüya falan gören bi tip değilimdir. Ama o gece hemen erkenden uyuyakaldım hem de acayip gerçekçi bi rüya gördüm. Upuzun bi denizfenerinin içinde kalıyordum. içi boş olan bu deniz fenerinin sadece duvarlarından sarmal şeklinde şeresine kadar merdiven çıkıyor fakat ortası tavanına kadar bomboş duruyordu. Yatağım tam bu ortaya serilmiş yattığım yerden tavana kadar başka hiçbirşey bulunmuyordu. Dışarıda bi fırtına kopmuştu. Her yandan rüzgar uğulduyor yüksek olduğu seslerinden belli dalgalar deniz yanını dövüyordu. Deli gibi korkuyordum.
    ···
  18. 19.
    +12 -1
    Başkalarının dölünün ne renk olduğunu merak eden bir topluluğa bişeyler anlatmaya çalıştığım. Dolayısıyla kendimi epey yalnız hissettiğim şu ortamda okuyan gören takip eden varsa en azından devam etmeye motive olayım diye ses verebilir mi?
    ···
  19. 20.
    0
    Rezervasyon devam et
    ···
    1. 1.
      0
      Eyvallah panpa. Adamsın
      ···