bir katilin hayatı

baya bi iş halletmiş edasıyla yolda yürürken vedat aradı
- ali kemal abinin ordayım, bi takım elbise borcun var bana kardeş
oyyyy oyyyy oyyyy ben keyiften dokuz köşe, yüzümde nereden geldiği belirsiz bir gülümseme
- abi ciddimisin şaka falan değil dimi
- kalem kağıdın var mı kardeş, nerden alacağını söyleyim de ne kadar ciddi olduğumu anla
vedata, on dakka abim, ağam, paşam deyip, bir de takım elbise sözü verdikten sonra, anca kapatabildim telefonu
kapar kapamaz da klimacıyı aradım

demek böyle ölünürmüş!

selamun aleykummm

nerde kalmıştık bir bakalım

klimacının yanına gittiğimde konuşmuştuk zaten, istanbula gelmek isteyip istemeyeceğini
ben birazda binliğine sağ kolum olurmusun diye sormuştum,
sağ koluma baya bi küfür ettikten sonra heralde lan dengesiz, dengene destek benden başka kim durabilir, ben olmasam adım atamazsın amk, tabiki gelirim, demişti.
telefon açtığımda durumu anlattım
işyerinden alacağımı ne varmış, halledip ararım seni, dedi

hayatta bazı zamanlar vardır hani
iyi şeyler olmaya başladı mı, işlerin taka saracağını hissedersin
inşallah kötü şeylerin başlayacağı vakit yakın değildir diyerekten evin yolunu tuttum

zaten yol yorgunluğu, bi de üstüne bu kadar keyif, bünye telef oldu haliyle
eve gelir gelmez yattım

hayat aynen devam ediyor
vedat nerde ben orada
kolay iş lan bu
sürekli parayla uğraştığın için her an iç sesinle (oğlum koca balya, içinden bi iki milyar alsan kimsenin ruhu duymaz) mücadele etmekten daha büyük bi derdin yok
kimi dürüstlüğüyle, kimi züt korkusuyla bu da aşılıyor bir şekilde
sonrası malum, tavernalar, açılışlar, mekanlar, bembeyaz ipek tenli hatunlar, her daim bulanık bakışlar ve hooppp gün çoktan bitmiş, uyandığınızda yatağınıza nasıl geldiğinizden bihabersiniz
ve sonsuz döngüde yeni bir güne merhaba

lakin her döngü aynı olacak diye bir kural yok
ufak sapmalar, yeni döngüler doğuruyor

işte o telefon bu sapmalardan biriydi benim için

- alo
- he canım
- dengesiz abi,
- buyrun benim
- abi ben mia mensadan murat, hatırladınmı abi
- hatırladım murat, hayırdır ne oldu
- abi senin tarif ettiğin kız şimdi geldi, haberin olsun diye aramıştım
- vayy kardeşim, cansın cann. muratım sen kızı gözden kaçırma, ben geliyorum
budur işte bee, planın dıbına koymuşum, heralde tutacak
da vay amk, taa gebzeden bebeğe nasıl gitcem ben şimdi
hay amskm başka zaman olsa akşama kadar üsküdar da takılırız
şimdi gel de çık işin içinden
vedattan arabayımı istesem acaba
sınavına da girdik ama, henüz almadım ki ehliyeti
lan ne olacak, istanbul dediğin ne ki, nerde çevirme var biliyorum zaten

gittim vedatın yanına
abi dedim böyle böyle
acil yetişmem lazım arabayı verirmisin
- ehliyetin var mı, yok
- şoförlüğün var mı, yok
- yol iz bilirmisin, yok
- ne yoku, yollar benden sorulur
- nasıl
- ne nasıl abi, istabul diyorum, altından girer üstünden çıkarım
- vay amk, bulutsuz havada gölge etmezsin ama iyi gürlüyorsun, al bakalım anahtarları.
baktım anahtarları uzatıyo, şimdi uzatıyor ama acaba puştluğuna mı, hani tam alırken elini çekip gibtir amkoduğum deme ihtimali de yok değil, öyle iki arada bir derede uzattım elimi, bi anda çektim aldım elinden
- eyvallah abim
- hee abi, çizik olsun arabada sorarım ben sana, arabayı sana seni kendime zimmetledim bilesim, ömür boyu benimsin artık ona göre sür
- abi kaçtım ben
o zamanlar askerlik yapmamışız, zimmet mimmet ne diyo bu amk diye diye aldım arabayı, boğdum egzoza otoparkı ver elini bebek

şaka bi tarafa istanbulda araba kullanacağına sevgilinle alışverişe çıksan daha az stres yaparsın, yok yani kuaförü bile dahil...
velhasıl kelam geldim mekana
eyin stresini yaşıyorum, kalbim sanki yerinden çıkacak
onca yolu gelirken türlü türlü hesaplar yapmışım
şöyle giriş yaparım, böyle yaklaşırım, olmadı şunu söylerim, falan da filan
kafamın içinde filler birbirini kovalıyor
kapıdan içeri girer girmez "o" nu aradı gözlerim
nerdesinn, nerdesiinnn, alla allahhh nerdesin be güzelim
önce çaktırmadan baktığım taraflara artık hödük misali bakıyorum ama kız yine de yok
bizim elemanı bulayım bari
elemanda yok piyasada, lan yoksa eleman kızı keserken bakıştılar sonra hatun karşılık verdi, sonra… yok ebesinin amı daha neler amk
laann, yerin dibinemi girdiler, halusinasyon mu yoksa yaşadıklarım, uyuyormuyum yoksa hala
telefonu neydi lan bunun
hımm, murat murat murat
açsana amskm
.ötüne sok o telefonu murat belki bi işe yarar amk
sinirden ağlıycam yemin ediyorum

- hişştt, baksana birader
- buyrun
- ya, sizin burda murat diye bi eleman vardı, nerde biliyormusun
- bi sorun mu vardı acaba
- yo yo arkadaşım olur kendisi, borcum vardı da ona biraz, onu verecektim
- hee abi o biraz önce beş on dakkalığına bi yere gitmem lazım diyip çıktı, gelir birazdan, şöyle bekleyin isterseniz
- hadi ya söyledimi nereye gittiğini
- yok abi
- iyi madem, sağolasın

çıktım dışarı, bi daha aradım muratı
al işte şimdi de meşgul
yaktım bi sigara, ama elim ara tuşunda telefonu kulağıma dayamış çevir sesini bekliyorum
lan züt 6 saniyede bir kontör atıyo, sen kimle konuşuyosun bi saattir, diyeceğim de açsa, ah bi açsa

- hele şükür amk, la olm manitanlamı konuşuyosun bi saattir
- yok abicim ne alakası var seni arıyorum, telefonun sürekli meşgul
- hadi ya, tamam birader nerdesin, ben sizin dükkanın önündeyim
- abi bende onun için arıyordum, senle konuştuktan sonra bi arkadaşı geldi, yengeyide alıp dışarı çıktılar, önlüğü attım bende fırladım peşlerinden abi, çevirdim bi taksi abi, hisarüstünde bi okulun kapısına kadar takip ettim abi...
- ee
- abi okula kadar takip ettim ama okula almadılar abi, sadece öğrencileri alıyolarmış içeri abi
- hadi yaa, ne okulu lan bu
- üniverste abi, hemen bu yukarda, boğaziçi üniverstesi
- hadi ya, üniverste demek...
- abi bişey daha var
- söyle muradım
- abi sanırım yengenin adı...

ve o an itibariyle ve sonrasında ve sonsuzlukta, kalbime çivi yazısıyla yazdığım ismi ilk kez zikrettim
- izem

hepinizin başına gelmiştir böyle şeyler, görmüşsünüzdür, hoşlanmışsınızdır, belki kalbiniz göğsünüzden çıkacakmış gibi olmuştur
ama çok azınız benim tattığım duyguyu tatmıştır.
çok şanslı olan ve çok acılar çekmiş belki hala o acılara katlanmak zorunda olan çok azınız...

ben biliyordum
daha onu ilk gördüğüm anda biliyordum kaderimi onun çizmesine izin vereceğimi
işte ismini duyduğumda da, ne bilim sanki zaten benim olanı bana vermişler gibi, hep sahip olduğuma kavuşmuşum gibi geldi bi an
ismini aldım, aklıma, ruhuma, bedenime kazıdım
dervişlerin hu çekmesi misali izem çekmeye başladım

vedatın arabayı gasp ettim
yeni mekanımda belli artık
talebe misali üniversteye gidip geliyorum hergün
gah kapıda bekliyorum, gah alıyorum elime tahsilat defterini içeri giriyorum

içerisi günlük güneşlik, evlere şenlik bi hal var
bıraksan 300 sene canı sıkılmaz burada insanın
hepsi 20 li yaşlarda, her milletten insan
okuyorlar, çalıyorlar, içiyorlar, hepsi uluorta

ve bir gün izem'i görüyorum
yazarken bile derin bir offff çekmemi sağlayacak olanımı

sanki önümden dilruba hatun geçiyor
attığı her adım, elini saçına zütürüşü, yüzündeki durgun ifade, içimi eriten gülümsemesi...
ne yapıyorum ben, neyi seyrediyorum
allah'ım ben mi çok acizim yoksa bu kuluna çok mu özendin
geçen her saniye izem büyüyor içimde, o büyüdükçe ben küçülüyorum
geçen her saniye biraz daha boğulduğumu hissediyorum

ben orada bilmem kaçıncı kez öldüm ya da bilmem kaçıncı kez yeniden doğdum
ilk kez sevdim, karşılık beklemedim, bekleyemedim
gecem günüm onu bildim
alikemal işe çağırdı, mecburiyetten gittim, onun peşine adam taktım
vedat çağırdı gel diye her defasında başka bahane buldum
serkan geldi, karşılamaya gitmedim, hoş bunun faturasını ağır ödedim (bildiğin fatura lan)

uyurken gözlerimde hayali, uyandığımda aklımda yeri
rüyadamıyım gerçekmi
neler neler hayal ediyorum
onunla çıkıyorum, evleniyorum, çoluk çocuğa karışıyorum...
bildiğin en arabesk platoniği yaşıyorum desem yeridir

derken sağolsun kardeşim, dün gibi hatırlarım
- skerim lan böyle aşkın ızdırabını, mecnun oldun sayıklıyosun amk, yarından tezi yok kızla konuşcaksın, yoksa skerim amk ben konuşurum, derim böyle böyle, bu bin seni seviyo, kahrını ben çekiyorum
- lan a... ebe... lannn yok daha neler amk bi gibtir git yaaa

dediğimizle kaldık tabi
o gece ne içtiysek artık, sabahında keşke... dediğim çok olmuştur

saygılar

sabahında başım nasıl zonkluyor içim nasıl yanıyor anlatamam
mutfağa zor attım kendimi, soluksuz belki de bi litre su içmişimdir
gittim biraz daha uzandım yatağa, vakit erken, kalksan napıcan, gözler desen kan çanağı
lakin güneş inadına inadına giriyor odama, hava da nasıl sıcak, yorgan da örtemiyorum üstüme
dedim böyle olmayacak bari kalkıp bi duş falan alıyım da serinlesin biraz vücut
duştan sonra da geçtim serkanın odaya, pc onun odada, internete falan girdim, trabzon kimi almış kimi alcak onlara bakıyorum
asilzadeyi rahatsız etmişiz meğer
- ne ulan bu amk, karga takunu yemeden, gibtirip gitsene odana
- uyku tutmadı olm
- yaa bi gibtir git kendi odana amk, ölüym uykusuzluktan
- zıbar yat olm, 20 yaşına kadar hep yalnız yattın ya zaten
- lan dengesiz... hay ben senin amk
vedat evde yok, verdim müziğe sesi, bi yandan da eşlik ediyorum
- insan oğlu haddin bilir kem söz söylemez iken...
daha dayanamadı, söve söve kalktı, müziğin sesinden nereme kaydığını anlamadım

saniyesi saniyesine hatırladığım saatler böyle başladı işte,

ne demiş dengesiz;

gün her zamanki gibi başlar ama her zamanki gibi bitmez.

klimacıyla fikirtepeye gidicez 3, 4 gibi
o zaman kadar işimiz yok
dedim
- gel lan, sana boğazda bi kahvaltı ısmarlıyım da sonra demeki, gittim de dere kenarında beni yedirmedi
- sie, amkoduğum, derdin belli ayak yapıyosun
- lan ne alakası var olm yaa
- neyse yürü yürü, elime düşmüşün, sana bi girsinde akıllan