bir karasineğin günlüğünden

evet panpalarım ben sizin o iğrendiğiniz beni görünce üstüme gazeteler savurduğunuz bir kara sineğim. adım mı? hiç önemi yok... ben

sivrisinek rızayım, ben karafatma hasanım ben kelebek neclayım.. isimler farklı ölümler aynı. bize raid sıktınız sinekliklere

hapsettiniz çoluğumuzu çocuğumuzu öldürdünüz! bizi canlı canlı yakalayıp örümcek ağlarına karınca yuvalarına bıraktınız.. artık

bizim hikayemizi duyma vaktiniz geldi artık burada yazacağım ister okuyun ister okumayın...

ben 4 ay önce bir su birikintisinde doğdum.. ben doğmadan hemen önce babam bize yiyecek getirme için gittiği bir ipnenin evinde

zehirlenerek can verdien azından annem öyle söylüyordu. bir okyanusun içindeki hamsi kadardım ilk amacım etrafa bakınmak ve yiyecek

bulmak oldu ufak bir sivrisinek larvası buldum ve onu mideye indirdim biraz ortalığı dolandım biraz büyüdükten sonra annem beni

devlet okullarına yazdırdı buradaki en temel dersler insan anatomisiydi en besleyici damarların yerini ve en dikkat çekmyecek

yerler gösteriliyordu babam doktormuş annem öyle söylerdi bacağı kopmuş sinekleri iyileştirir ve topluma geri kazandırılmasını

sağlamış evimize en besleyici kan olan b rh+ ile gelirmiş annem çok iyi bir sinek benim okmamiçin çok çalışıyor okuluma dönelim..

sınıfımda kelebek dilara diye bir kız var herkes ona hasta bende tabi ama o kimseye vermiyor yüksek not alabimek için hocalarla

yatıp kalkıyordu bir gün mutlaka onu skicektim ama bu beklemeliydi önemli olan eğitimimdi..

kısa sürede başarı belgemi aldım fakat çok çalışmama rağmen istediğim tıp ı kazanamadım bende üzgün bir halde kendimi orduya

yazdırdım artık ir havacıydım herkes benden korkucak ve milletin üstüne sortiler yapıcaktım annem ne kadar endişelensede atamam

doğuya yani terör örgütü arıların olduğu yere yapıldı ben de vatani görevimi ve tabi paramı almak üzere yola çıktım

buranın yöresi çok değişikti millet yerdeki çiğ köfte parçacıklarını yiyor ve urfaee urfaee diye bağırıyordu kimi sinekler

bardaklardan dökülmüş turşu sularını içiyor ve anlayamadığım kırık bir böcekçeyle konuşuyorlararasından çok azını anlıyorum

dediklerinin.. sinekler genel olarak sinek değil izbandut gibi küçük baş hayvanlardı sanki kanat seslerini çok uzaktan

duyabiliyordum gölgeleri bile korkutmaya yeterdi minik bir böceği .. beni orduda general karafatma hasan komutanım karşıladı

sınır çarpışmalarının sürdüğünü ve arıların vatanımıza çok zararlarda bulunduğunu söyledi yenilerde terasta 2 sinek pilotumuzun

düşürüldüğü ve cesetleri çok uzun süre sonra bulunduğunu hatta bulan ekibin adınında nautilus olduğunu söyledi..

burda çok rahat değiliz bir ağaç kovuğunda yaşıyoruz diğer havacılarla muhabbet ediyoruz ve aklımda kalanları aktarıyorum

bir rivaye göre arı kovanının içinde bir kraliçe varmış bu kraliçe o kadar çok güzelmişki arılar buna hizmetedermiş denilene göre

göğüsleri iri ve dik kalçaları sıkı bakışları delici bacakları sütun bir kraliçeymiş her ay bir arıya veriyormuş ve yüzlerce arı

larvası çıkarıyormuş her kim kraliçeyi kaçırıp evlenirse arı ordusuna onun hükmedeceği söylenirmiş.. tabii bu bir destandandan

öteye geçemedi çünkü giden sineklerin hiçbiri geri dönememiş bu uğurda çok canlar gitmiş (bir bomba sesi gelir) alarm alarm arılar

doğu kanadından üssümüze bomba yağdırıyolar...

gördüğüm manzara vahşetti yüzlerce arı büyük bir gürültü eşliğinde buraya gliyorlardı yoluna çıkan sinekleri öldürüyorlardı kan

kafa kol bacak baş ortalık bir cehenneme döndü bölüğümüzdeki yabancı sinekler heeelp, somebody help me diye bağırıyorlardı

elim hemen bir bombaya doğru haraket etti bombayı aldım ve zeki müren edasıyala arıların üstüne hain düşman al sana bombe diyerek

fırlattım evet tam isabet! bir çok arı ölmüştü ama çok fazlaydılar hemen bir arı savar bataryasının başına geçtim bu silah sinek

profösörlerimizin bize armağan ettiği mükemmel bir silahtı içinde sineklere zarar vermeyen ama arıların anasını giben kimyasallar

vardıarılar korku içinde kaçıştılar ama arkamdan gelen arıyı göremedim tek hissettiğim bir bıçak saplantısıydı sonra dayanılmaz acı

bayılmışım gözlerimi açtığımda...

ince bir ses şimdi kendinizi nasıl hissediyorsunuz dedi dikilmiş karnımı göstererek alaycıbir ses tonuyla harika dedim başımı

kaldırdığımda o güzelliği gördüm dilim tutulmuştu bu kelebek dilaraydı tatlı gülümsemesiyle kendini yormamalısın dedi yıllar onu

değişirmemiş aksine şarap gibi güzelleştirmişti dumura

uğrayan kafamı toplamaya çalışırken etrafta diğer sinekleri gördüm bir kısım ölü sinekleri taşırken diğerlerideyaralı sineklerle

ilgileniyordu daha sonrasını fazla hatırlamıyorum verdikleri sakinleştirici etkisini göstermeye başladı sanırım...

mınıskie sinekte olsa duygularım var mk uplayın şunu

bölükte kaldığım uzun zamanlar boyunca herkes bana kahraman gözüyle baktılar önce kolordu komutanlığı bana bir plaket ve

üstünbaşarı rozeti yolladı sonra yurdumun buram buram tarhana kokan kilerlerden sinekler bana tebrik kartları yolluyorlardı

izlediğimiz haberlerde terör örgütü ile sınır savaşlarının azaldığını söylüyorlardı. ama ne savaş ne barış benim umrumda değildi

geceleri annemi düşünüyor eskiyi hayalediyorum larva olduğum zamanları dolmuşlara binip 2 öğrenci demek ne kadar değerliymiş

sivrisinek hasanla kızları fortlamamızı gençliğin verdiği güçle yabancı evlere girmeyi ve sahiplerine binlik yapmayı.. aslında

tehlikeliydi bu işler hasan ı evlere girerken kaybetmiştik ama genlerimizde olan bu macera ve ışık tutkusu bunları yapmamıza karşı

bizi zorluyordu hasan ölünce annesinin hiç haberi olmadı çünkü yumurtladığı 300 çocuktan hangisi hasan hangisi mehmet bilmiyordu

hepsine isim de verememişti ama hasan iyiydionunla kanemerdik kırıntı yerdik ahh ah

postacı vızvız murat sinek erol sinek erol diye daldı kovuğa sana evinden mektup var dedi çekildi masanın üstüne koydu açtım açmaz olaydım.. mektup komşulardan geliyormuş ve mektupta annemin öldüğü yazıyordu elim titreyerek okumaya başldım

sevgili erol

annen sen gittikten sonra çok ağladı sana hep kınalı sineğim diyerek bahsederdi sonunda kadın dayanamadı ve delirdi yetkililer onu

bakırköy sinek rehabilitasyon ve tıp merkezine kaldırdı fakat ordan bir şekilde kaçmış ve uçarken bir örümcek ağına takılmış naaşı

burada oğlum seni bekliyor ..

üzücü haber üzerine yıkıldım ve hemen evime geldim

vızz vızz

evime geliyorum ve annemin cesedini yıkıyorlar ben donmuş bi halde bekl, yorum cenaze namazını kılıyorlar sinek ayşe kardeşimizin

örümcek diye tabir edilen nihai sonla toprağa uğurluyoruz imamın sesi acı benim yüzüm acı yıllar sonra çektiğim bu büyük acı

yıkılıyorum adeta deliğime çekiliyorum ve günlerce çıkmıyorum ağlıyorum, ağlıyorum kanatlarımı delilercesine birbirine çarpıyorum

tüm mahallenin ağıtımı duyması için sonra biraz üzüntüm geçiyo dışarı çıkıyorum... geziyorum yakınlardaki kahveye uğruyorum bir

damla çay sipariş veriyorum geliyo içerken arkadaki 2 örümceğin konuşması dikkatimi çekiyo '' olum karıda ne lezzetliydi lan demi

-he amk yıllardır emiciyim böyle karı görmedim.

gülüşüyorlar kan beynime sıçrıyor yanlış bir şey yapmamak için zor tutuyprum kendimi örümcekler ayrıldıktan sonra takip ediyorum

elimde gül dikeninden yapılma bir çakı var yürüyorum kendimi belli etmemeye çalışarak ...

dur panp onudaanlatacam hunharca kıstırdım onuda o sonra

bu binlerden biri ayrılıyo yuvasına doğru ben diğerini takip etmeye devam ediyorum bi ara arkasına dönüp bakıyo ama hemen

saklanıyorum dar bir deliğe giriyor bende arkasından dalıyorum bu binin ensesine yapıışıyorum elimdeki bıçağı bacağına bacağına

saplıyom ve anneme ne yaptınız örümcek zevke gelmiş gibi coşkun bakışını takınıp cevap veriyor..

öncr örümcek ağıyla kelepçeledik yatağa sonra rıza abi pantolonunu çık.. indiriyorum suratına bi tane doğru konuş diyorum

ağzı yüzü kan binin gülüyo bu it sonra bu ipnenin kafasını kesiorum ilk ayrılan örümceğinyuvasına gidiyorum ve ağa fırlatıyorum

elimdeki kanı temizliyorum ve evin yolunu tutuyorum...

artık bir katildim soğuk gecelerin gölgelerinden biri olmuştum içim ne kadar korksada nefret ve intikam isteğim onu kapatıyordu

sabah erkenden kalktım orduda aldığım yaralara bakarak düşündüm dilara ne yapıyodur şimdi... düşünecek zaman değildi kendimi

toparladım ve sokağa attım intikam ateşiyle yanan vücudumu nereye gideceğimi biliyordum zaten bilsemde bilmesemde ayaklarım beni

oraya sürüyordu bir can daha almam gerekti yukarı baktığımda çürümüş kafa ve yanında sahibinden satılık 2+1 temiz daire yazan

kartonu gördüm benden kaçabileceğini sanmıştı ama yanılmıştı elbet bir günonu bulacak ve öldürecektim fakat o gün bu gün değildi

bir telgrafla orduyla olan ilişkimi kestim zaten polis uğur böcekleri beni arıyorlardı uçarak uzaklaştım düşünce ve acılar

eşliğinde

evimi kullanamazdım artık katildim ben katil artık kanalizasyonlarda yaşayacaktım bulduğum şeyleri yiyerek hayatta kalmaya çalıştım

bir an düşündüm benim gibi bir anadolu çocuğunun burada ne işi vardı ne yapmıştım ben neydi suçum da bu kadar kötü cezalandırıldım

bulduğum foseptiğe daldım ...

çürümş fare ölüleri ve tezek kokuyordu fakat kimin umrunda bu kokular beni kendilerine doğru çekiyorlardı bir fare ölüsünün yanına

geldim dışına çıkmış iç organlarını iştahla kemirdim arkamdaki ayak seslerini duymadım bile sonrası enseme vurulan bir kürdan

darbesi ve karanlık...

gözümü açtığımda beni kafama çuval geçirilmiş bir şekilde sürüklenirken buldum 2 kişi arasındaki diyalog şöyleydi..

patron bunu çok sevicek ehehe tabi oğlum en azından bir iki damla reçel verir heralde

halsizdim ve tekrar bayıldım

gözümü açtığım da karşımda inanılmaz irilikte büyük, hatta dev bir hamam böceği duruyordu dünyadaki diğer tüm sinek ve canlıların

acılarıyla beslendiği açıktı zengin olduğuda yanındaki fahişe hamam böceklerinden belliydi kızlar çok güzel ve yarıçıplaktı

civardaki yiyecekleri semirdiği için bu kadar büyümüş olmalıydı .. aman tanrım yoksa ben bir yeraltı mafya grubuna mı katılmıştım?..

etrafta ellerinde küçük bıçaklar olan çeşit çeşit böcek sürüleri vardı büyük patron konuştunerden geliyor kimin nesidir öğrenin

gerekirse işkence yapın! dedi iğrenç ve boğuk sesiyle iki kişi beni bir deliğe kapattılar ellerim bağlıydı dışardan vahşi bir ses

eğlence başlıyor dedi...

kafamı suya sokup çıkardılar dövdüler karnıma iğneler batırdılar elektrikle şokladılar derin dondurucuya attılar.. zevk için

yapıyorlardı belliydi aylarca hücre hapsi yaptılar fakat sonra, sonra büyük patron beni gördü azmimi ve yaşama gücümü yüzlerce

küçük gözümde parlayan intikam ateşini gördü beni eğer kendi için çalışırsam öldürmeyeceğini söyledi çaresiz kabul ettim yaralarım

temizlendi üzerime çelik yelek ve iyi silahlar verdiler en taze yiyecekleri getirdiler hiç görmediğim güzellikteki hayat

kadınlarıyla yattım ve tabi bana bu hizmetin karşılında verilen emirleride yerine getirdim.. çok sinekler öldürdüm sıra arkadaşımın

bacaklarını kestim ilk okul hocamı bayıltıp skmesi için patronun yanına getirdim işlere giderek alışıyor ve duygusuzlaşıyordum..