bir kadın uğruna inci sözlükçü olmak

yeni bitti üniversite. bekliyoruz öylece iş hayatına atılmaya manitada olsaydı en azından zibidi tipli arkadaşların arasında sap olmazdım deyu deyu tüttürüyorum sigarayı. laz malborası. soktuğumun 1 tl daha zamnlandı. onun acısını başka yerde aktarırım artık.
tam yere atarken sigarayı karşımda beliveriveriyor aniden. kızılayın tam ortasında o kalabalığa inat nasılda ayrışıverdi diğerlerinden. yanımıza geliyor o an hafif başım dönüyor.
selam diyor mehmete.
diyorum bu gavatın sevgilisi yok muydu gibtiğim hakkımı yiyor!!
deyu iç geçirirken kulağıma eğiliyor"biz kaçıyoruz size iyi eğlenceler"
meğersem sözlük arkadaşıymış.sap gibi takılmama dayanamamış canım dostum yegane arkadaşım.
kalıyoruz öyle. "banu ben" deyu elini uzatıyor. yürüyoruz boş gürültünün sahte ışıkların altında.
o zaman sözlük ne bilmiyorum tabi. ama o hararetle anlatmayı sürdürüyor. yalan söylüyorum. en son duyduğum sözlüğün adını anımsamaya çalışıp orada yazıyorum diyeceğim ama bulamıyorum.
"ekşi" diyorum zorlukla.
nick neydi acaba diyor. ordan anlamalıydım orta malı olduğunu her yerde yazıyormuş meğersem.
siz deyin halime "acun tarafından sürekli züt olan hülya" ben diyeyim "kapana kısılmış fare"
zoraki diyorum "façalı ama gururlu yürek"
ayhh kıroo asdfjg diye bağırıyor.
o ana kadar yazmadığım o şehvetli o ateşli o güzide diyologlar paramparça oluyor.
kaçıyorum. direk ekşiye giriyorum. nicki falan yazıyorum ve bakıyorum. inanın hayatımda gördüğüm en gibtiritaktan yer. ama dayanamayıp "sevda çölünde gezen mecnun" deyu başlık açıp yazıyorum. kasıp kavuruyor ortalığı. tabi bu arada istanbul a dönmüşüm kızıda özlüyorum. tam o an mesaj kısmında bi oynaklık oldu.
"leylan olmaya hazırım. kızılaydaki muhabbetten sonra bile."
aman allahım nasılda mutlu oluyorum.
istanbula gelmesine yakın zamanlarda inci tayfasıyla tanışıyorum. burayla tanışmama vesile olanda sevgililerinden ayrılan en kötüsü kankalarınıda ayırmaya çalışan gavat dostlarım..
kendimi kerhanede ilk deneyimi olan 14 lük bi ergen gibi hissediyorum.
sonra sarıyor. sarınca benim uslüpte değişiyor. bakkala pampa der oluyorum.
kız geliyor sonra. geziyoruz o hafta beşikraş sahillerinde. seviyoruz, sevişiyoruz.
bir gün kız sıktın beni diyor. ayrılalım.
bende ona " sana gümüş diyemem kararır çürürsün diye. sana inci diyemem istiridye kapaması olursun diye. sana altın diyemem altını şer incisi ker." deyu şiir yazınca iş bitiyor.
üstün deneyimlerimi paylaşmak içinse burayı buluyorum. kankim kayıpa bayılıyorum ve daha nicelerine.
sevgili mi? üzgünüm. inciye değişmem.
pişman değilim..

özet:ekşiden zeykura, zeykurdan inciye

ve silinen onlarca hesap..

ankarada başlayıp istanbul sahillerinde biten bir aşk hikayesi