-
101.
+1bana tüm bu yapılanlar, mağazadan iyice soğumama neden oluyordu.. luke denen alçağın yüzünden istifa etmenin eşiğine gelmiştim ama sonra mantıklı düşünüp; ben neden istifa ediyorum, o istifa etsin diyerek istifa düşüncesini rafa kaldırdım.. luke ile savaşacaktım..
olaydan sonra mary nin de desteğini alan ben iyiden iyiye şaha kalkmıştım.. mary bana güç veriyordu.. daha dirençli oluyordum.. mary ile aramız iyiyken hiçbir güçlüğün beni yıldırabileceğine inanmıyordum..
dediğim gibi luke benim için bitmişti artık.. mağaza içerisinde yokmuş gibi davranıyordum.. o günden sonra artık molalara her zaman mary ile çıkıyorduk.. mary nin sevgilisi eric de pek gidip gelmiyordu.. mary ile o kadar çok beraber vakit geçiriyorduk ki, bu yakınlaşmalarımız hem mağaza içinde hem de mağaza dışı avm genelinde insanların dikkatini çekmeye başlamıştı.. çok defa sorguya çekilip, sizin aranızda ne var sorularına maruz kalmıştık.. tamam haddinden fazla yakındık ama aramızda hiçbir şey yoktu.. zaten olsa da bilinmemesi lazımdı.. çünkü kurallar belli; aynı mağazada iki sevgili çalışamaz.. her sorguya çekildiğimizde gülümseyerek; aramızda bişeyin olmadığını söylüyorduk.. ama bu cevap kimseyi tatmin etmiyordu...
ilerleyen günlerde bizi beraber molaya göndermemeye başladılar.. bu durum başlarda çok umurumuzda değil gibi davransak da sonraları çok canımızı sıkmaya başladı.. tüm bunların üzerine nispet yapar gibi mary i luke la molaya göndermeye başladılar.. bu duruma ne kadar sinir olduğumu az çok tahmin ediyorsunuzdur.. -
102.
0Rezerved
-
103.
+3Hani biz beraber molalara çıkamıyoruz ya, zamanla en büyük derdimiz bu olmaya başladı artık.. mary genelde luke ile molaya çıkıyor, beni de jane (jane: kimseye zararı olmayan, kendi halinede başka bir mağaza çalışanı) ile göndermeye başladılar.. bu durum zamanla kıskançlığa dönüşmeye başladı.. kaldıramıyordum arkadaşlar.. mary nin o luke yavşağıyla baş başa molaya çıkmasını sindiremiyordum.. zamanla anladım ki mary de beni jane den acaip kıskanıyormuş.. jane le molaya çıkarken yüzünden okunuyordu.. gerçekten nelerle uğraşıyordum böyle, şu salakça muhabbetler canımı sıkmaya başlamıştı artık..
mary ve benim günden güne moralimiz bozuluyor bu muhabbetlere katlanamaz durumlara gelmeye başlamıştık artık.. üstelik işin içine bir de kıskançlık girmişti.. birbirimizi iki sevgili gibi kıskanıyorduk.. zamanla tüm bu olanların canımızı sıktığını fark eden jane bize yakın olmaya başladı.. bu arada jane de mağazanın yöneticisi tarzı bişey.. sözü geçer yani.. bir gün jane bizi beraber molaya çıkarmak için tüm ayarlamaları yapmış ve o gün molaya beraber çıkacaktık.. lakin mary daha önceden eric le sözleştiği için, bana; jane ayarlamış ama ne yazık ki beraber çıkamayacağız.. eric molaya çıkmamı bekliyor dedi.. o an bütün moral motivasyonum kayboldu.. kendimi kötü hissetmiştim.. moraller sıfır vaziyette akşam ettim ve mesaimiz sona eriyordu.. mağazayı kapattık ben gene bunalmış bir vaziyette hava alayım diye çarşıya yürümeyi planlıyordum.. mary; ne yapacaksın dedi, bende; çarşıya gidip oradan eve geçicem dedim. mary e sen ne yapacaksın dedim, eric gelecek dedi.. tamam, iyi akşamlar bana müsade dedim ki lafımı bitirmemle beraber jane; bysavas bende çarşıya geçicem, beraber yürüyelim mi dedi bende; tamam dedim ve ayrıldık.. mary bu duruma çok bozuldu ve direkt şöyle bir mesaj attı; jane le mükemmel bir ikili oldunuz size iyi takılmalar.. haksızlık değil miydi bu artık.. kendisi sevgilisiyle beraber bir yerlere gidiyor, ben jane ile gidiyorum diye dünyanın tribini atıyordu..her ne kadar sonuna kadar haklı da olsam gene alttan aldım, bir daha böyle bir şey olmayacak diye söz verdim..
evet arkadaşlar yanlış anlamadınız.. mary ve ben biribirimizi sanki iki sevgili gibi kıskanıyorduk.. -
104.
+1Rezz kanka
-
105.
+4bizim david başka bir mağazada müdür yardımcılığı yapıyordu.. arada yanına uğrar, iki muhabbetin belini kırardık.. gene o günlerden birinde, suratında hafif bin bir gülümsemeyle; sana bişey anlatıcam dedi.. evet dinliyorum dedim.. mağazalarında 2 gün önce bir kız işe başlamıştı.. ismine alice diyelim.. david; alice i göstererek; şu kız var ya geçen konuşurlarken duydum, sen o an mağazanın önünden geçiyordun, seni göstererek işte erkek dediğin şöyle olacak gibisinden bişeyler söyledi dedi.. david; işte sana mary den kurtulman için bir fırsat, alice yürüyeceksin, hatta bırak yürümeyi koşacaksın amk. dedi.. bu fikir bana da cazip gelmişti gerçekten.. alice her anlamda güzel bir kızdı, neden olmasın..
-
106.
0Devam kanka
-
107.
+3aynı gün akşam oldu, mağazayı kapattık yola koyuldum.. telefona bakarak ilerliyorum, önümden geçenlerden birisi iyi akşamlar bysavas dedi.. bir an durdum arkama baktım, bu alice di.. şaşırmıştım.. daha önce gram muhabbetim olmayan, hatta o güne kadar varlığından bile bir haber olduğum alice bana iyi akşamlar demişti.. bende gülümseyerek iyi akşamlar alice diyerek cevap verdim..Tümünü Göster
eve geldiğimde her zaman olduğu gibi mary ile yazışıyorum, diğer yandan alice e instagramdan takip isteği gönderip onaylamasını bekliyordum.. çok geçmeden isteği onaylayıp beni takibe aldı.. bir anda mary benim için 2. planda olmuştu artık.. çünkü aylardır içinde bulunduğum durumdan bir çıkış yolu bulmalıydım..
alice le bir süre yazıştık ama çok geç cevap veriyordu.. abartmıyorum; 1 saat sonra cevap atıyordu.. hatta şu an tam hatırlamıyorum, bir soru yöneltmiştim kendisine, cevabını ertesi gün yazmıştı.. o derece yani.. e artık benim de canım sıkılmaya başlamıştı.. alice işin varsa ben seni rahatsız etmeyeyim, çok geç yazıyorsun dedim.. gene abartmıyorum arkadaşlar yaklaşık 6 saat sonra işim yok aslında ama öyle sürekli telefonu elime almıyorum tarzında bir cevap yazdı.. telefonu elime çok sık almıyorum diyen alice 5 dk da bir fotoğraf beğeniyordu.. bu cevaba çok sinirlendim.. peki alice, görüşmek üzere dedim ve o günden sonra hiçbir şey yazmadım.. hoş, o da yazmadı tabii.. çevremdeki insanlar bu kız milletine akıl sır ermez derlerdi hep.. şimdi ne demek istediklerini anlamaya başlamıştım..
tüm bunlar yaşanırken alice olayını duyan mary bana tripler atmaya başladı.. o kızla nasıl konuşursun demiyordu ama garip davranıyordu.. en sonunda dayanamayıp; alice le nasıl gidiyor diye sordu, bende konuşuyoruz işte dedim (nah konuşuyoruz).. mary iyice bozuldu, yüzü düştü.. ama bir şeyleri anlaması gerekiyordu artık.. sen hem gel benimle gönlünü eğlendir, hem de sevgilinin yanına git onunla takıl.. yok öyle bir dünya.. asıl amacım bir an önce sevgili yapıp mary nin bana karşı davranışlarını gözlemlemekti.. aynı şeyleri ben yapınca nasıl olacaktı bakalım.. ama olmamıştı..
olayın özüne gelirsek arkadaşlar, alice daha hayatıma girmeden ebediyen çıkmıştı.. gene mary ve onun şımarık davranışlarıyla baş başa kalmıştık.. evet şımarık davranıyor çünkü ben onun için her zaman hazırdım, öylece bekliyordum. -
108.
+4bana biraz müsaade arkadaşlar.. daha sonra devam ederim..
edit: 4 saattir bilgisayar başındayım gözlerim bi tuhaf olmaya başladı.. -
-
1.
0Sanki 4 saatten beri bunu yazıyon kaltak
-
2.
0Kardeşim seri seri yaz okuyalım oruçlu oruçlu insanların azını bozdurma
-
1.
-
109.
0Rezerved
-
110.
0Rezerved
-
111.
0Rezzzhvhvahga
-
112.
033 rezź
-
113.
+3aralık ayına girmiştik artık. günlerden bir cumartesi sabahı. evet toplantıdayız.. toplantı konumuz; mağaza düzeni, yeni gelecek kampanyalar, o ay verilen hedefler, vs. vs. olması gerekirken ben ve mary di.. bay eddy lafına; avm ortdıbının ne kadar dedikoducu insanlarla dolu olduğunu söyleyerek başladı ve devam etti; arkadaşlar dışarıda molalarınıza çıktığınızda çok farklı insanlarla oturup, muhabbet ediyorsunuz.. çeşitli dedikodular dönmekte ve bu dönen dedikodular beni gerçekten rahatsız ediyor.. dışarı da muhabbet ettiğiniz insanlara, hal ve hareketlerinize dikkat edin diyerek anlatıyordu. yani; mary ve bysavas çok samimi takılıyorsunuz birazcık çeki düzen verin kendinize demeye getiriyordu.. 1 saatlik toplantımızın ana gündemi aşağı yukarı buydu.. toplantıdan sonra mary ve ben o gün beraber sabahçıydık.. toplantıyı bitirip mesaiye başladıktan sonra bay eddy mary i depoya çekip konuşmaya başlamış.. yarım saatlik bir konuşmanın ardından mary depodan çıktı ve inanılmaz derecede kötüydü.. ağlamamak için kendini zor tutuyordu.. halbuki bay eddy ile konuşmadan önce neşesi gayet yerindeydi.. bay eddy e baktım o gayet sakindi, hatta bana şakayla karışık bir şeyler anlatıyordu.. mary nin yanına gittim, neyin var senin dememle gözlerinden yaşların süzülmesi bir oldu.. lütfen dedi, lütfen bysavas sonra konuşalım, beni yalnız bırak dedi.. gerçekten kötüydü daha da üstüne gitmemek için yanından ayrıldım.. ama ileriden adeta bakışlarımla, gözlerimle motive etmeye çalışıyordum.. çok meraklıydım evet ama daha çok sinirlenmiştim.. gerçekten çok sinirlenmiştim.. mary i tanıdığımdan beri hiç bu kadar kötü görmemiştim..Tümünü Göster
1 saat geçmişti, mary biraz toparlamıştı ama olay neydi, mary neden bu kadar çok üzülmüştü.. kim üzmüştü onu.. bu arada jane in mesaisi başlamıştı.. jane in gelmesini fırsat bilen bay eddy soluğu molada almıştı.. jane in yanına gidip; sabah bişeyler oldu mary ile konuşmam lazım dedim.. jane; tamam siz ikiniz molaya çıkın, ben idare ederim diyerek bizi gönderdi..
mary nin karşısına; oturup bekliyorum dedim.. eddy toplantıdaki anlattıklarının üzerinden mary e; bysavas la çok samimisiniz, bu kadar yakın olmayın.. dışarıda, başka mağazalarda çok dedikodunuz dönüyor. üstelik senin bir sevgilin var adını kötüye çıkarma.. ericden bahsederek; o çocuğa yazık edersin.. ben de bir kız babasıyım, benim kızım hakkında böyle bir dedikodu çıkarsalar ben çok üzülürdüm.. özetle bu tarz şeyler söylemiş.. mary bunları anlatırken gene ağlamaya başladı.. beni nelerle yargılıyor ya, bysavas söyle, gerçekten ben böyle bir insan mıyım diyerek bana soru sorarcasına yakındı.. dayanamadım, kendimi tutamayıp, önce gözyaşlarını sildim sonrasında yüzünü ellerimin arasına alarak; mary, eddy gibi insanların söylediklerini ciddiye alıp lütfen kendini üzme.. ağlamanı istemiyorum.. karşındaki adama bak lütfen, ne kadar ciddiyetsiz bir insan olduğunun farkına var ve söylediklerine kulak asma, seni çok seviyorum, lütfen ağlama.. gibisinden birkaç teselli edici cümleden sonra mary iyiki varsın diyip gülümsedi.. ağlaması geçmişti artık.. o gülümseyince ben de mutlu olmuştum..
bahsettiğim gibi, mağaza müdürümüz olan eddy cidden boş boğazlı, ne söylediğini bilmeyen düşüncesiz bir insandı.. nefret etmiştim eddy den.. bunun sebebi de; sevdiceğimi, mary yi bu kadar üzmesiydi..
o günden sonra eddy e bakış açım değişmişti.. artık, kendisine karşı yaklaşımlarım daha farklı olacaktı.. -
114.
0Umarım değer.
-
115.
+2mary le her gece telefonda konuşuyorduk.. bu konuşmaların en kısası 1 saatti.. gündüzleri mağazada beraber, mesai bitimlerinde gene beraberdik.. ayrı günümüz geçmiyordu hemen hemen..
aralığın sonlarına doğruydu.. bir gece gene bir yerde oturduk, mary ile laflıyorduk.. o gün bana bişeyler anlatacağını söylemişti ama laf arasında unuttu galiba.. üstelik gene moralsiz gibiydi.. birden aklıma geldi, mary e; sen bana bugün bişey anlatacaktın diye hatırlattım.. evet dedi.. konu eric di.. mary son izinli olduğu gün eric in annesi çağırmış, onların evine gitmişti.. beraber yemek faslını geçtikten sonra oturmaya başlamışlar.. eric in annesi ile mary yan yana otururlarken, kadın marynin üzerindeki gömleğin üst düğmesini göstererek bu kadar açık olmasının uygun olmayacağını söyledikten sonra bununla da yetinmeyip, mary nin ellerini tutarak; bu ojelerde çıkacak gibisinden bir şeyler söylemiş.. yanlış anlamayın mary öyle çok açık giyinen bir kız değildi.. mary nin anlattığı kadarıyla eric in ailesi bu tarz olaylara dikkat eden baya tutucu bir aileymiş.. mary de bundan doğal olarak çok rahatsız olmuş, bana dert yanıyordu.. bana bu yaşıma kadar kendi ailem karışmadı bysavas.. eric in annesi bu şekilde davrandığı için şu an bakış açım tamamen değişti.. kadın bana böyle şeyler söylerken eric ağzını açıp tek bir laf bile etmedi biliyor musun dedi..
ne yalan söyleyeyim, tüm bu olanları duyunca içimde kelebekler uçuşmaya başlamıştı.. günden güne karaktersizliğin zirvesine tırmanıyordum artık.. mary anlatmayı bitirince pek bişey söylemedim.. şaşırmış gibi davranıp; evet ya var böyle insanlar.. sonuç olarak senin ne düşündüğün önemli demiştim..
mary yavaş yavaş bana doğru geliyordu.. aylar boyunca içimde fırtınalar koparak, deliler gibi sevdiğim biricik maryme kavuşmak için gün sayıyor, her geçen gün karaktersizliğime bir halka daha ekliyordum. -
116.
+3mary ile son detaylı konuşmamızdan sonra iyiden iyiye rahatlamıştım.. ona karşı olan duygularımı açıklayıp, her şeyi netleştirmeyi düşünüyordum.. çünkü yaşadığımız onca yakınlaşmadan sonra onun da beni sevdiğini, bana gelmek için bütün engelleri kaldırmaya çalıştığını biliyordum.. ama ya yanılıyorsam, ya bu kız milletine güven olmaz diyen kalabalık haklı çıkarsa, diye düşünmeden edemiyordum.. o yüzden duygularımı bir süre daha açıklamamaya karar verdim.. bekleyecektim.. yavaş yavaş bana geliyor gibiydi zaten..bir yandan da, içimde kalan, son karakteri düzgün insan parçacığı böyle yapmamı istiyordu..
çok gergindim o sıralar.. mary tamamiyle bana gelmemişti henüz.. sabırsız bir insan olduğum için, bazı şeylerin artık bir an önce netleşmesini istiyordum..
hafta içi bir gündü, akşam saatleri, mağazaya eric geldi, üstelik bu defa annesi ile gelmişti.. mary ile bir şeyler konuşuyorlardı.. uzaktan onları izlerken, mary nin eric e karşı çok soğuk davrandığını farkettim.. eric sürekli bir şeyler anlatıyor, mary kafasını kaldırıp eric in yüzüne bile bakmıyordu.. mary kafasında her şeyi bitirmişti artık.. üstelik son 1 aydır yüzüğünü bile parmağında görmemiştim.. beklediğim olay her an gerçekleşebilirdi.. -
117.
+2mağazadan ayrıldıktan sonra, o gün için söz verdiğim bir kaç arkadaşımla vakit geçirecektim.. 2-3 saatlik takılmacadan sonra, arkadaşlardan ayrılıp eve geldim saat 1.30 sularıydı.. açlığımı bastırmak için bir şeyler atıştırıp mary i aramayı planlıyordum ki tam o sırada telefon çaldı, mary arıyordu.. telefonu açıp alo dahi diyemeden karşıdan gelen ses "bitti" diyordu.. ne demek istediğini anlamadım mary, biten ney diye sordum.. neyini anlamıyorsun bysavas, eric hayatımda yok artık, bitirdim diye devam etti.. o an, her ne kadar belli etmesem de mutluluktan havalara uçuyordum.. sonunda istediğime kavuşmama 1 adım kalmıştı.. bunun yanında mary nin sesi ağlamaklı geliyordu.. neden ağladığını sordum; yarın doğum günüydü, 1 haftadır ona soğuk davranıyordum, sürpriz yapacağımı sanmış dedi.. bırak ağlamayı, bunun olmasını sen istemiyor muydun zaten.. doğum günü olmasına bu kadar takılmamalısın dedim.. bu gerçekten ben miydim? eric in o an ne kadar kötü bir halde olduğunu hiç düşünmeye bile tenezzül etmeden neler söylüyordum.. artık karaktersizliğin everestine ulaşmıştım.. bugün o çocuğa bunu yapan yarın sana neler yapmaz diyen iç sesimi tek hamleyle susturmuştum.. iç sesime kulak veriyor olmam, mary e olan sevgime bir saygısızlık olacağını düşünüyordum.. sahi ya ne ara bu kadar acımasız, bu kadar aşağılık, bu kadar kötü bir insan olmuştum ben.. mary e aşkım gözümü kör etmişti.. zamanla yaşadığım, keşke hiç yaşamasaydım diyeceğim çok acı bir tecrübe bunu anlamamı sağlayacaktı.. gözüm mary den başka hiçbir şeyi görmüyor, kalbim başka bir şey düşünmeme izin vermiyordu.. her şey mary idi benim için..
-
118.
0Rez alalım
-
119.
+2eric o gece neredeyse sabaha kadar yalvarıp, destanlar yazıyordu mary e.. ama mary kararını vermişti artık.. yazdığı mesajların hepsini ekran görüntüsü alıp bana gönderiyordu.. bende de o aralar şerefsizlik diz boyu olduğu için, empati yapma gereği bile duymadan; engelle gitsin ya, bir insan bu kadar mı onursuz olur hala yazıyor ya gibisinden şeyler söylemiştim mary e..
-
120.
+1ertesi günü saat 10 civarı, yataktan kalktım.. uzun zamandır hiç bu kadar mutlu uyandığımı hatırlamıyordum.. mary ile mesai saatlerimiz aynıydı, 14.00 da girecektik..
saat 13 e doğru mary i aradım.. mesaiden önce buluşup biraz oturup laflarız dedim, tamam dedi.. 13.30 gibi buluştuk, çok iyi görünmüyordu.. yüzünde donuk bir ifade, üstelik rengi de soluk gözüküyordu.. gece uyumamıştı muhtemelen.. kendime hakim olamadım, bir anda önce sarıldım daha sonra kollarımı ayırmadan yüzüne bakarak; geçecek.. iyi olacaksın, çok daha iyi olacaksın.. ben hala yanındayım.. çok takılıp vicdan yapma.. bir şekilde bitecekti zaten.. diyerek motive etmeye çalışıyordum.
gün içersinde, akşama kadar çok fazla konuşmadık.. durgundu çünkü, bende biraz toparlaması için kendi haline bıraktım.. akşam mağazayı kapattıktan sonra; vaktin varsa biraz oturup konuşalım dedim, sonra dedi.. eve gitmek istediğini söyledi.. iki elimle omuzlarını yumuşakca kavrayarak; bana bak, akşam eve gidince konuşucaz, lütfen kendini toparla, seni böyle görmeye dayanamıyorum dedim, vedalaşarak ayrıldık..
başlık yok! burası bom boş!