/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 51.
    +3
    Gece uyandığımda kendimi Duygu'nun üstünde buldum. Bu özelliğimi yeni keşfediyordum. Rüyamda erotik şeyler görürsem, yanımdakine sarıyorum. Rüyada ne görüyorsam, yanımda yatana onu yapıyorum. Duygu hala uyuyordu, yüz üstu uzanmış, sağ bacağını midesine kadar çekmiş.. Gördüğüm bu manzara beni acayip azdırmıştı. Güzel bir gibiş bugün ki tartışmayı da unutturabilirdi.

    Duygu'yu uyandırmadan kilodunu çıkardım. Önümde dolunay gibi bir züt ve Duygu'nun o muhteşem delikleri duruyordu. Bir bacağı midesine çekmiş, diğer bacağı düz uzanıyor. Düz uzattığı bacağının üstüne geçip, gibimi dıbına sürtmeye başladım. Amı kuruydu.. gibime tükürüp dıbının üstüne sürdüm, epey kayganlaşmıştı. Duygu'da sanırım rüya görüyordu. Yavaş yavaş gibimi yerleştirdim. Bu biraz acıtmış olacak ki gözlerini açtı.. Bir oh çekip, öyle bir "aşşşkımmm" dedi ki, askerden yeni gelmiş gibi gibmeye başladım. Ben Duygu'yu gibiyor, Duygu ise çığlık ve inlemeleri aarasında beni ne kadar sevdiğini sayıklayıp duruyordu.
    "gib bebeğim, gib her yerimi gib. Yarın yokmuş gibi gib beni "
    ···
    1. 1.
      0
      OLUMMMM SENIN ANANI gibIM SENIN GIBI huur COCUKLARI KADINLARI DOVMUYOR MU ZATEN ANASINI gibTIMIN OGLU SENIN ANANI YERDEN YERE VURA VURA gibEYIM
      ···
  2. 52.
    +7
    Bu gibiş beni epey mutlu etmişti. Çünkü Duygu ne istiyorsam onu yapıyordu, hatta fazlasını yapıyordu. Yala dediğim de gibimle de kalmıyor, taşşaklarım, kasıklarım hatta züt deliğime kadar yalıyordu. O kadar kıllı bir zütü servet versem yalamam. Ama yarım saat devam et desem, yarım saat yalıyordu iyilik meleğim.
    Sabaha çok mutlu uyandım. Sanırım Duygu'yu affetmiştim, yeniden onu sevdiğimi hissediyordum.
    Fakülteye geçtim, dersliğe girince gözüme ilk Müge çarptı. Beni görünce o da bir toparlandı, yüzüne salak bir tebessüm aldı. Ben bu huuryu tamamen unutmuştum. Müge aslında kafa kızdı, hiç gibmemiş olsaydım, iyi arkadaş olabilirdik. Benim bu kızdan kurtulmam lazım.

    Onu da görmezden gelerek yerime oturdum. Geldi yanıma oturdu.
    + Ne oluyor ?
    - Hiç.
    + Ya hiç konuşmuyorsun benimle ?
    - Bak Müge, olmaması gereken birşey yaptık. Bu duyulsun da istemiyorum. Ben bu sınıftan kimseyle çıkmayacağım. Bu ya aramızda kalacak ve unutacağız, yada ben seninle muhattap olmayacağım.
    + Ben evlenelim demiyorum sana. Takılalım işte. Arkadaş olarak takılalım, canımız isterse yatalım.
    _ Yatmak yok. Tek kişiden duyarsam bunu seni pişman ederim.

    Dersten sonra çocuklar beni yine çağırdı. işim var dedim, eve gidecektim. Duygu'yu tekrar gibmek istiyordum, bu bir muallaklik göstergesi mi bilmiyorum ama zütümün yalanması acayip haz vermişti. huur Müge işi biliyormuş..
    Yol boyu yürürken Ecem bana eşlik ediyordu. Ne zaman karşıdan karşıya geçecek olsak, yada kaldırım kalabalıklaşsa direk koluma giriyordu. Ben de müsade ediyordum, yürürken dibinde yürüyor, dururken tam arkadasında duruyor, her fırsatta arkadan dayıyordum. O yurda döneceği yola geldiğinde görüşürüz diyip öpmek için yanağını uzattı, yanağından öpecekken son anda kafamı çevirip dudağına bir öpücük kondurdum. Baktı kaldı suratıma..

    - Görüşürüz.
    ···
    1. 1.
      0
      Adam tam. gibis makinesi aq
      ···
    2. 2.
      0
      Babaannem yazsa daha hızlı yazar biraz seri ol habibi
      ···
    3. 3.
      0
      Hadi AMK yaz
      ···
    4. diğerleri 1
  3. 53.
    +6
    Kusura bakmayın beyler, şehir dışındaydım, daha seri ilerleyeceğiz bundan sonra. ilk defa bunları yazma cesaretini buldum kendimde, yarım bırakmaya niyetim yok..

    Eve gittim, Duygu kapıyı her zamankinden daha neşeli, mutlu ve umutlu açtı. Gülücükler saçıyor, dibimden ayrılmıyordu. internetten yemek tarifleri almış, soslu tavuk falan yapmış. Bu durumun bir güzelliği de şuydu aslında, yemeğim hazır, ne zaman acıksam yine önüme yemek geliyor ve bulaşık temizlik gibi dertlerim yoktu. Ayrıca çok güzel bir kadın yatakta da sürekli hizmetimdeydi. Böle bir öğrenciliği kim istemezki. Ama bazen fazla mutluluk insana fazla geliyor. "Allah'tan belanı mı istiyorsun" derler ya hani, sanırım onu istiyordum.

    Duygu sofrayı kurana kadar biraz küçük kızıyla oynadım. Acayip zeki ve tatlı bir çocuktu. Yemekten sonra odaya çekilip biraz müzik dinledim. (Sagopa Kajmer - Pavlov'un köpekleri) o sıralar bu şarkıya takmıştım, takunu çıkartana kadar dinliyordum..

    O gün evde harika bir gün geçirdiğimi hatırlıyorum. insanların hayatlarının belli dönemlerinde yaşadığı salt mutluluk anları. Hiç bitmeyecek ve hiç geçmeyecek sanırsınız. ciks kısımlarından hoşlanmayan arkadaşlar için bugün ki gibişi detaysız geçeceğim. Sadece tam bir saat zütümü yalattığımı hatırlıyorum ve sonrasında defalarca tekrarlayan sevişmelerimiz..
    ···
    1. 1.
      0
      Evde çocuk varken nasıl gibişiyonuz
      ···
  4. 54.
    +2
    Gece Ecem'den mesaj gelmişti. "Selam, napıyorsun?" Bugün beklenmeyen bir şekilde öpmüştüm, normal şartlarda eve geçip telefondan işi bağlamak gerekir. Ancak ben Duygu'ya daldığım için onu tamamen unutmuştum. O olay üzerine gayet samimi bir mesaj gelince, tahminlerimde yanılmadığımı anladım. Cevap yazmadım, sildim mesajı. Cevap yazsam geri cevap gelecek falan yakalanmak istemiyordum.
    Haftanın 4 günü ders saat 08:00'de, ilkokul çocukları gibiydik, iğrenç bir şey. Sabah derse gidince, Ecem fakülte girişinde oturuyor, sigara içiyor. Beni görünce ayaklandı, anlaşıldı beni bekliyor..
    - Naber ?
    + Uyanmaya çalışıyorum. Senden naber ?
    - iyi.. Dün mesaj attım cevap vermedin ?
    + içiyordum ya, görmedim valla. Geç farkettim..

    Dersliğe doğru yürüyoruz, tam dibimde yürüyor, gözümün içine bakıyor.. Beynimi defalarca kez gibeyim, tutuverdim elinden.. Sınıfa doğru yürüyoruz. Bir şekilde evle bunu idare ederim diye düşünmüştüm ama üniversite hayatımın 2 yılını gibişimin başlangıcıydı bu. Ve benimle beraber 2 farklı hayatın da gibilişi.
    ···
  5. 55.
    +3
    Sınıfa girerken elini bıraktım, sakın ha kimseye söyleme.. Şimdi arkadaş grubumuz bozulmasın dedim. Tamam dedi, salak bir mutlulukla girdi içeriye. Her zamanki yerime oturdum. Müge oturduğu yerden beni kesiyor, bakışlarındaki kırgınlıksa hissediliyordu. O gün ise benim içimde havai fişekler atılıyor, aşırı enerjik ve mutlu hissediyorum. Sebebi ise yaşadığım yeni heyecan, Ecem..

    Dostlar, Ecem yurtta kalıyor, benim ev dolu, bir türlü o istediğim an oluşmuyor, ancak gruptana ayrılır ayrılmaz buluşuyor ve park bahçe AVM neresi olursa geziyoruz. Bu süre zarfında her ne kadar çok beğenmesem de, Müge'nin de yanına gidip geliyorum, cinsi munasebetlerimiz devam ediyor. Müge'yi de Ecem'i de sıkı sıkı tembihliyorum. Kimse bilmeyecek.. Duyulursa beni kaybedersiniz.. işte bu beyler cesaret yada çok akıllılık değil. Bu cahillik ve salaklık. Evdekiyle beraber 3 kızı idare ediyordum ve bu kendimi harika hissettiriyordu. Kendimi eşsiz, olağanüstü hissediyordum ve bu böyle sürüp gidecek sanıyordum.

    Tabiki gitmedi. Birgün Müge beni aradı.
    - Nasıl yaparsın ya ? Nasıl ? Ne salakmışım. Kimseye söyleme diyorsun Ecem'le flört ediyorsun, benimle takılıyorsun nasıl bir adamsın sen ?

    Belli ki bizi görmüştü. Bazı anlar vardır hayatınızda en doğrusunu sanırsınız ama en yanlış kararı vermişsinizdir. Karşınızdakine karşı davranışlarınızda kendinizi hiç onun yerine koymazsınız. Ben olsam ne yapardım demezsiniz. Benim gözümde Müge bir huurydu ve bu bana herşeyi yapma hakkı veriyordu.

    + Sen istiyorsun, ben gelip seni gibiyorum. Sen zaten nişanlı değil misin kızım ? Bana neyin hesabını soruyorsun ?
    - huur çocuğusun sen. Görüşeceğiz seninle.

    Telefonu kapattı. Muhakkak Ecem'e söyleyecek. Ona fırsat vermeden Ecem'i aradım ve durumu tabi ki işime geldiği gibi anlattım :

    + Ecem, beni iyi dinle. Ben okulun yeni başladığı sıralar bir tak yedim, hata ettim.. Mügeyle birkaç kez takıldık.. Birlikte olduk. Biliyorum yanlış kız nişanlı. Sonrasında pişman oldum zaten bir daha görüşmedim. Sana da bu yüzden kimseye söyleme dedim, huzurumuz kaçmasın diye. Ama bu şimdi beni takmış kafaya. Bizi beraber görmüş sanırım. Muhtemelen seni arayıp saçma sapan konuşacaktır. Gerçekleri benden duy istedim...
    ···
  6. 56.
    +2
    Müge, doğma büyüme Hatay'lı.. Beraber takıldığımız süre zarfında daha çok muhabbet ettik. Nişanlıymış, o zaman öğrendim. Aslında hayat dolu bir kız, sevmeye bile başlamıştım. Keşke bana zarar vermeye çalışmasaydı. Biraz acıyordum bile ona. Hayattaki mutsuzluğu onu bazı arayışlara itmiş. Bir erkeği bağlamanın en iyi yolu altına yatmak olarak bellemiş kafasında. Bir huur sever mi ? Severmiş. Hem de çok severmiş. Ben ona karşı aslında en başından beri dürüst oldum. Yani sadece gibmek için görüşüyordum ve o bunu biliyordu. Ama sevmiş, bağlamaya başlamış. Ve bizi Ecem'le görünce buna dayanamamış.

    Tahmin ettiğim gibi, Müge Ecem'i arıyor ve herşeyi anlatıyor. Aslında doğruları söyleyen o. Bu şerefsiz ikimizi de aynı anda idare ediyormuş diyor. Ecem inanmıyor.. Benden önce yaşadıkları beni ilgilendirmez diyor kapatıyor telefonu..

    Tüm bunlar olurken ben evi yine ihmal etmiştim. Duygu ise perişan haldeydi. Fevri tepkilerimden çekindiği için bişey de diyemiyordu. En masum yalan ve bahanelerle beni eve çağırıyordu..
    - Aşkım müsait misin ? Başım çok dönüyor sanırım bayılacağım, eve gelir misin ?
    - Aşkım az önce bayıldım çok kötüyüm eve gelir misin ?
    - Bebeğim annem aradı çok ağır laflar etti hiç iyi hissetmiyorum gelir misin ?

    Başıma bir bela yada sıkıntı geldiğinde bunu hiç kimseyle dertleşmeyen birisi olduğum için, bunlar bana bahane geliyordu. Ve 10 kere arıyorsa, 1 kere anca gidiyordum.
    ···
  7. 57.
    +3
    Ecem'i hala gibememiştim. gibebilecek miyim onu da bilmiyordum, çok huur diyebileceğiniz tipte bir kız değildi. Yani daha önce hiç gibişmemiş olma ihtimali bile vardı. Bu durum benim ona karşı hissettiklerimi yoğunlaştırıyordu. Ecem aklımdan çıkmıyor, okula gidip onu göreceğim anı iple çekiyordum. Duygu'yla cinsel hayatımız yine bitmiş, kardeş kardeş uyur olmuştuk.

    Bir süre sonra Ecem'le derslerde beraber oturmaya başladık. Müge ise yoktu, gelmiyordu derslere.. Sınıfta herkes Ecem'le benim çıkmaya başladığımızı öğrenmişti, sınıfın ilk çifti falan diye şakalar dönüyordu.. Bir gün Ecem'le aynı sırada oturuyoruz, benim elim Ecem'in omzunda.. Ve içeriye Müge girdi.. Biraz yürüdü ve bizi o halde gördü. Durdu kaldı yerinde, sadece bize bakıyor.. Derken tak diye düştü bayıldı. Büyük bir korkuyla fırladım yerimden. Kafasını yere vurmuştu. Bir kaç erkek birlikte kaldırıp çıkardık. Yolda biraz kendine geldi, gözünü açtı ve beni taşırken görünce bastı yaygarayı.
    + Bırak huur çocuğu dokunma banaaaaaa
    + Haysiyetsiz onursuz herif dokunma banaaaaa

    Tüm fakulte Müge'nin bana küfürleriyle yankılanıyordu. Bıraktım yere. O bana küfretmeye devam ediyor. O an için onu öldürmek geliyordu içimden. Şimdilerde ise o kadar kızgın hissetmiyordum. Benim başıma gelse ne yapardım bilmiyordum.

    Müge'nin bu durumu tabiki okulda duyuldu, hocalar da duydu. Sonra odaya çekip sorgulamışlar. Müge'de herşeyi anlatmış. Tabi biraz da abartarak.. Hep ben mi olayları işime geldiği gibi döndüreceğim, değil mi ?

    O günden sonra okulda hayatım zehir oldu. Müge desen perişan halde, dersle okulla bağı koptu. Arada geliyor, bizi yanyana görüyor ya bayılır yada ağlama krizleri geliyor. Feminist hocalardan 3 tanesi ise kafayı bana taktı. Her fırsatta laf sokuyorlar ve imalı imalı görüşeceğiz diyorlar. Üniversitede hocaların öğrencilere yapamayacakları şey yok.. Korkmuyor değilimdim.. Konuşmayı denesem, ne diyecektim ? Konuyu nasıl açacaktım ? Bir süre sonra Müge hiç gelmemeye başladı ve sonraları duydum ki okulu bırakmış, memlekete dönmüş.
    ···
    1. 1.
      0
      Seriiii bin seriiii
      ···
  8. 58.
    +3
    Müge'nin durumuna çok üzülmüştüm. Başlarda ayılıp bayılırken ilgi çekmeye çalışıyor, çingenelik yapıyor beni rezil etmeye çalışıyor derken, bildiğim okulu bırakmıştı kız. Müge'nin sınıftaki diğer yakın arkadaşları, 7-8 kişilik bir grup Ecemle ve benimle konuşmuyorlardı. Sınıfı toplasan zaten 20 kişi yok. Nerdeyse sınıf 2'ye bölünmüştü. Ne derslerden ne okuldan gram keyif almıyordum. Artık günlerimizin büyük çoğunluğunu Ecem'le beraber geçiyor, sürekli dersleri asıyorduk. Tüm devam haklarını sonuna kadar kullanıyorduk. Ecem'i bulduğum her fırsatta mıncıklıyor, elliyordum (tramvay, sinema, park vb. ) Evsizlik büyük dert..

    Yaklaşık 2 aylık sürekli böyle geçiyor, evde ise durumlar iyice karışıklaşıyordu. Duygu'yla aramız çok kötüydü ve benim bu hallerim onunda sinirlerini yıpratmıştı ve o eski saygılı ve ince kız hırçınlaşmaya başlamıştı. Bu da kavgaları arttırıyor, tabiatım gereği asla alttan almıyordum. Hatta bir fikir kafama çakılıp kalmıştı. "inceldiği yerden kopsun"

    Sürekli inceliyordu zaten, kopma ise Duygu'nun bizi Ecem'le aşırı samimi şekilde görmesiyle oldu. Biz parkta Ecem'le yiyişirken o da çocuğu gezdirmek için çıkartmış. Bizi gördü. Hiçbir şey söylemedi, çocuğunu alıp ağlayarak uzaklaştı. Allah'tan Ecem birşey çakmamıştı. Bir bahane uydurup ayrıldım parktan ve eve geçtim. Eve gittiğimde Duygu çoktan hazırlanıyordu. 5-10 dk kadar bekledim hiçbir şey demeden. O da bana demiyor, sadece ağlıyor ve toparlanıyordu. En sonunda dayanamadım.
    + işin aslını astarını sormayacak mısın ? Bu kadar basit mi ? Hemen gidiyor musun ?
    - Bize bunu nasıl yapabildin.. diyebildi.. Diğer söyledikleri ise hıçkırıklarıyla kesilmişti. Antalya'da ayrıldığım zamanki haline dönmüştü Duygu. Belki biraz uğraşsam, af dilesem gitmezdi. Ama uğraşmadım. Kalma bile demedim. Vurdum kapıyı çıktım. Daha öncelerine gerek yok, ama tam o ana geri dönebilmek için nelerimi vermezdim..
    ···
    1. 1.
      0
      Rez habibi
      ···
    2. 2.
      +1
      Büyük huur çocuğusun
      ···
    3. 3.
      0
      EVET SENIN ANANI BACINI ARKADASLARINI BAK BU YORUMU OKUYORSAN OKU YANI SENIN VARYA 7 SULALENI gibIM OZELIKLEDE SENI MUJDELEYEN DOKTORUN TA AMINA KOYIM gibTIMIN GAVATI SEN ERKEK DEGIL BI gib OLAMAMISSIN BURDA ANLATIYON AMA SEN VARYA SEN BI CACIK DEGILSIN ABIN SENDEN DAHA IYIYMIS EN AZINDAN KIMSENIN HAYATINI KARARTMAMIS AMINA KODUMUN OGLU BABAN BEN OLSAYDIM SENI VARYA gibE gibE ÖLDÜRÜRDÜM
      ···
    4. diğerleri 1
  9. 59.
    +3
    Akşam eve döndüğümde ev boştu. Duygu gitmişti. O an yediğim taku daha iyi idrak ettim ve pişman oldum. Nerdeyse ağlayacaktım ki o dönemde en son ne zaman ağladığımı bile hatırlamıyordum. Tam Duygu'yu arayacakken Ecem'den mesaj geldi. Evde yanlız olmanın verdiği rahatlıkla aradım.. Konuştuk biraz ve Duygu'yla ilgili duyduğum bütün pişmanlık ve üzüntü kayboldu. Bundan sonraki hayatımda özgür olmanın verdiği huzurla uyudum.
    ···
  10. 60.
    +3
    Önümüzdeki günlerde Ecem'e ev arkadaşım ayrıldı, yanlız kalıyorum artık.. Bize geçelim dedim. Kabul etti.. Bize geçtik, evde biraz takıldıktan sonra ben tabi ki hedefime kilitlenmiştim. Onu yatak odasına doğru zütürdüm. Yatağa uzandık, üzerine çıkıp yavaş yavaş öpmeye bir taraftan da göğüslerini elliyordum. 1.83 lük bir voleybolcu, harika bir fizik, küçük memeler ama olsun. zütcüyüm ben, meme çok önemli değil..
    Deliler gibi öpüşüyorduk. T-shirtünü çıkarttım.. Dar bir kot pantolon giymiş, benim onu çıkartmam imkansız.. Ayağa kalktı ve pantolonunu çıkartmaya başladı. Benim çırıl çıplak olmam 3 sn sürdü.. Sadece kilot ile yatağa uzandı. Kilodunu da çıkarttım. Önümde tertemiz ve küçücük bir am duruyor. Kutusundan yeni çıkmış gibi. Bu am gibilmemiş bir amdı, yada çok az gibilmiş bir am.. Prensimi çıkarttım dıbına sürtmeye başladım, yavaş yavaş ıslanıyordu. Ecemin üzerine doğru eğilip gibimi dıbına bastırmaya başladım. Ecem gözlerini kapatmış bekliyordu..
    + Bakire değilsin değil mi ?
    - Hayır devam et..

    Giriş izni çıkmıştı. gibimi içine yavaşça yerleştirdim.. Ben bu kadar dar bir am gibmemiştim daha önce. Yavaşça gidip geliyordum ama her hareketimde gibimin her yeri bu girişi ve çıkışı hissediyor, Ecem'in dıbını zor dolduruyordum. Ecem ise çığlık atıyordu. Zevk çığlığı olmadığı kesin, acı çekiyordu. Her gibtiğim kadında zütüne illaki sulanırım biliyorsunuz, Ecemde ise gerek duymadım.. Öyle dar bir am bırakılıp züt gibilmezdi.
    Bir kızı her ilk gibişim gibi, o gün kızın canını çıkartana kadar gibtim ve o yanımda ilk gecesini geçirdi.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam zamki
      ···
  11. 61.
    +4 -1
    Devam eden süreçte Ecemle birlikte olma işinin takunun çıkartmış, bir tek tualette ayrılıyorduk. Yurdundaki izin günlerini bitirene kadar gece de benimle kalıyor, izni bittiği zaman son giriş saatine dönüyordu. Beraber olduğum süre zarfında ise evden çıkmıyorduk..
    Ecem aslında tahmin ettiğim gibi bir kızdı. huur asla değildi. Lise zamanında birisine aşık olmuş ve ilk aşkına kızlığını vermiş. Daha sonra terk edilince de başka sevgilisi olmamış. Olduysa da gibtirmemiştir bilmiyorum, çünkü bu amın içerisine yannan girmemiş gibiydi beyler.. Kızın o yaşa kadar büyük bir titizlikle koruduğu o darlığın anasını gibmeye yemin etmiş gibi kızın üzerinden inmiyordum. Evden dışarıya sadece alışveriş için çıkıyoruz, yada ders için.. Bu süre zarfında ise Duygu aklıma bile gelmiyor..

    Okulda işler karışık. Sınıf hala 2'ye bölünmüş durumda ve bu acayip keyifsiz bir durum. Aynı ortamı paylaşmak zorunda olduğunuz insanlarla konuşmuyor olmak tam bir işkence insana.. 3 tane hocam ise Müge yüzünden hala bana takmış durumunda. ::Diğerleriyle aram iyi, ancak o 3 tanesinin sınavlarından 30'ü geçemiyorum. Edebiyat dersinden 90 alıyorum, kompozisyondan 30.. Belliydi ki yannanı yiyeceğiz.
    ···
    1. 1.
      0
      Yaz habibi
      ···
    2. 2.
      0
      Aha hocalara çakmaya başlayacak ithoroz.
      ···
    3. 3.
      0
      Devvvaaaaömmmmmm
      ···
    4. diğerleri 1
  12. 62.
    +2
    ilk sene bitmiş, yaz tatiline gelmiştik. Gram Antalya\'ya gitmek istemiyordum. Bekar evim var, Ecem memlekete gidecek ve uzun süredir konuştuğum ve hoşuma giden bazı kızlar da var.. Konya\'da kalacak olanları da biliyorum. %80 am için, %20 ise hiç şimdi evdekileri çekecek halim olmadığı için yazın gitmedim memlekete. Bizimkilere iş bakacağım dedim.. Yanlız yaşamanın huzuru hiçbir şeyde yok. Esrar içmek için yer aramak, devriyeye basılmak gibi derdin yok, kız düşürdün nerde gibicem derdin yok.. Sırf bu sebeple Konya\'da kalıp, geleceğimi kuracağım işi bulacaktım. Dış ticaret. Bir iş yeri rusça bilen, yetiştirilmek üzere eleman arıyordu. Gidip görüştüm, durumumu anlattım. Okul açılınca anca derslerden sonra gelebileceğimi, rusçamın şuan çok ileri seviyede olmadığını, ancak mail atabilir, çeviri yapabilirdim. Kabul ettiler. Asgari ücretle işe başladım. Okul dönemi part time çalışırken de asgari ücret alacaktım ki bu bir öğrenci için büyük para beyler.

    Bu süreçte ev ile aram iyice bozulmuştu. işin kötüsü hepsini kalbimden de silmiştim. Benim için artık çok şey ifade etmiyorlardı. Hiçbirisini bir daha görmeyecek olduğumu bilsem, üzülürmüydüm bilmiyorum. Halbuki onları ne kadar severdim. Bir zamanlar onlar için gözümü kırpmadan ölürdüm. Ama şimdi yabancılaşmıştık ki bu biraz benim yüzümdendi. Hepsini kendimden uzak tutuyordum. Onlar aramazsa, asla aramıyordum. Hiçbir konuda 2 kelam etmiyorduk. Yaşadığım hiçbir şeyden haberleri yoktu. Seneler geçtikçe içimdeki öfke her daim artıyordu. Hayırsız evlat olmanın verdiği acı ve öfke. Bu yaptıklarımdan aslına bakarsanız keyif alıyordum.. Çünkü onlar beni sevmiyordu. Ben olsam beni bende sevmezdim. Evladım olsan sevmem lafı benim için söylenmiş olabilir.

    Bütün bu yediğim taklara rağmen aslında inançlı biriyim baylar. Herşeyi mükemmel görmek isteyen bizler, en basitinden içen birisini görsek müslümanlığa yakıştıramayız. Ben bir insan eğer hidayete erecekse, basit sebeplerin bile buna vesile olacağını düşünüyorum.. Yeni işimle birlikte başıma gelecek olan şey buydu, epey canım yanmış olsa da.. Başlık konusuna yaklaşıyoruz, yerlerinizi alın..
    ···
  13. 63.
    +3
    işe başladım, ilk hafta oryantasyon tadında geçiyor, dış ticarete bakan bir kişi var, Erkin abi. Meslekteki 12. yılını bitirmiş, evli, o dönem eşi hamileydi. Erkin abi de hataylı. Artık hataylılara karşı nötr değilim, biliyorsunuz. Ben işe girerken ingilizcemden hiç bahsetmemiştim beyler. Tabi o dönem daha kendimi pazarlamayı bilmiyorum. Henüz meslek hayatına atılmamış genç arkadaşlarıma nacizane tavsiyem şudur : Kendinizi pazarlamayı öğrenin. Benim bunu öğrenmek 10 yılımı aldı, orası ayrı. içinizde yoksa kabullenmesi ve hayata geçirmesi çok başit şeyler değil. Ama özellikle büyük şirketlerde yaptığınız iş değil, kendinizi, yaptıklarınızı ve hatta yapmadıklarınızı ne kadar iyi anlattığınız ve gösterdiğiniz sizi başarılı yapar. Terfi ve zamlar, tebrik ve teşekkürler bunlara yapılır. Bu dediklerimi yapamıyorsanız, eşşek gibi de çalışsanız, patron gözünde hala iş yapmıyor olacaksınız..
    Bir kaç gün geçtikten sonra Erkin abi ingilizcemin de olduğunu farketti. Hatta bir kaç mail atılması, telefon görüşmesi yapınca, ingilizcemin ondan bile iyi olduğunu söylemişti. Erdemli bir davranış. Bizler genelde kendimizden daha iyi olanı kabul etmeyiz. insanın fıtratında var. En iyi biziz. En iyi biz biliyoruzdur.. Bu olaydan sonra aslında işin rengi değişti. O ana kadar beni sadece rusça konuşan ülkelerde pazar araştırması vs için düşünürlerken, şimdi her yere saldırmamı istediler. Aynı zamanda mevcut müşterilere de bakacaktım. iş hayatınızın ilk yılları çok önemli baylar. işe ne kadar sarılırsanız, o kadar başarılı olursunuz ve hayatta bazı şeyler nasıl başlarsa öyle gidiyor. iş hayatında kötü bir başlangıç, sizi kötü bir noktaya getirebilir. insan hayatında bazı kritik anlar vardır, ergenlik, üniversite sınavına hazırlık ve sınav dönemi gibi. Hayatınızın hiçbir evresinde yapmayacağınız şeyleri yapabileceğiniz dönemlerdir. Bunlara da bir de üniversite mezuniyeti sonrası iş hayatına atılma evresi eklenmeli bence. Çok arkadaşım o dönemde telef oldular, kendilerini perişan ettiler. Bunalıma girip çok yanlış kararlar verdiler. Ben Allah'tan o dönemi daha erken yaşıyordum, ,1. sınıfın yaz tatilinde..
    ···
  14. 64.
    +1
    işe girdiğim yer küçük bir işletmeydi beyler. Kobi ayarında bir yer, üretim, muhasebe ve biz dahil toplam 10-12 kişi anca vardı. ilk günlerim ve aylarımda deli gibi çalışıyordum. Bunda işi sevmiş olmanın da etkisi büyüktü. Benden istemedikleri halde tüm web sitesini rusçaya çevirmiştim. Kataloğu rusçaya çevirmiştim. Erkin abi iyi bir öğretmendi, bendeki gayreti de gördükçe daha fazla şey anlatıyor, işi gerçekten öğretiyordu. Bu dönem o zamana kadar ki hayatımın en düzenli dönemidir.. Gece hayatını minimuma indirmiştim, erken yatıyor, erkenden kalkıyor işime gidiyordum. Zorlandığım tek şey ise iş yerindeki ilişkilerim. Ticaret işi tamamen ikili ilişkilere bakıyor ve benim ikili ilişkilerimin ne kadar bozuk olduğunu biliyorsunuz. Kovulmadığım tek yer havalimanıydı, çünkü orada herkesin işi belli. Düzen tıkır tıkır işliyor, problem neredeyse çıkmıyordu. Şimdi burada ise sürekli problem çıkıyor. Sevkiyat öncesi bir parçada kalitesel hata çıkıyor ,sevkiyat ertelenmesi gerekiyor, yada üretim ürünleri yetiştiremiyor vs. Tüm bunlar olduğunda satış üretime baskı kuruyor, en azından Erkin abinin yaptığı buydu, ve çoğu zaman tartışma çıkıyordu. Erkin abinin bu tartışmaları ne kadar profesyonelce ve sakince sürdürdüğünü hayretle izliyorum. Ne kendisini ezdiriyor, ne talimat vermekten vazgeçiyor, ne de bu tartışmayı bir kavgaya dönüştürüyordu. Ben olsam ne yaparım diye düşünüyor, işin içinden çıkamıyordum. Allah'ım umarım bu süreci benim yönetmem istenmez yakın zamanda. Ben bunu yapamam, kesin kavga çıkartırım. Buna henüz hazır değilim.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam zamki
      ···
  15. 65.
    +2
    Allah'tan ilk başlarda üretimle çok fazla muhattap olmuyordum. Ama genel anlamda kobi bile olsa böyle bir ofis ortamında çalışmak zor iş. Aşırı duygulardan kaçınmak gerekiyor. Ben ise çok fevriyim. Memur gibi çalışıp sosyal hayat kurmakta zor işmiş.. Hiçbir tak yapamadığım için kazandığım paralar da banka hesabında birikiyor, evden son aylarda para istemiyordum.

    Okul açılınca bu tempo benim için biraz daha zorlaştı.. Sabah 08:00 derse git, 14:30 bitince hemen tramvaya bin işe git, akşam 18:00\'de çık, eve git saat 19:00.. Yoruluyordum. Eskiden Ecemi yurduna zütürür getirirdim, artık onu da yapmıyorum. Kız kendisi geliyor, sonra kendisi gidiyor. Yada kalıyor benimle. Bu yoğun tempo sınıftaki ve okuldaki problemleri bir nebze olsun unutturmuştu bana. Yine de 3 tane hoca benden nefret ediyordu.
    iş yerinde zorlanıyordum beyler. Bir hata yaptığım zaman büyük bağırmalar olmasa da Erkin abiden yada patrondan laf yiyordum, çok zoruma gidiyordu. O güne kadar hayatımdaki problemleri hep tek bir yolla çözdüm. Döverek. Bana büyüdüğüm ortam bunu öğretti. Ya döversin, yada dayak yersin. Dayak atan galiptir. Ne zaman laf yesem, gayri ihtiyari yumruklarımı sıkıyor, kendi kendime içimden ("sakin olum.. sabret olum") diyordum. Ama bu hal ve hareketlerim dikkat çekiyormuş ve Erkin abi bu sinir ve fevrilik "açığımı " aklının odalarına ileride kullanmak üzere kaydetmiş.. Bunu canım yanarak tecrübe edecektim.
    ···
  16. 66.
    +1
    Beyler çok geçmeden işe "iş" olarak alışmış, öğrenmiştim. Artık talimat gerekmeksizin kendime hedef pazar seçiyor, müşteri araştırmalarına başlıyordum. Aynı zamanda da mevcut müşterilerin sipariş ve sevkiyatlarını organize eder hale gelmiştim. Tek problem bunları yaparken üretimin ağzına sıçıyordum. Sürekli beni patrona yada Erkin abiye şikayet ediyorlardı. Beni uyarıyorlardı, ama sert uyarılar değildi bunlar. Bu yaptıklarımdan hoşnut olduklarını hissediyordum. Bilmiyorum ki aslında kendimi bir köpek yapıp, pitbul gibi üretime saldırdığımı ve bu durumun sadece patronun işine geldiğini..
    Yine de pgibolojik olarak çöküşteydim. iş yerinde sürekli rusça mailler hazırlayıp gelen telefonları cevaplamak zorunda olmak rusçamı oldukça geliştirmiş, bunun olumlu etkileri derslere de yansımıştı. Ama ben mutsuzdum, mutsuzluğumun sebebini de bilmiyorum. Derinlerde bir yerlerde kalbim sebebini bana söylüyordu ama, kalbimi dinlemeyi bırakalı çok olmuştu. Hayatımı beynim ve gibim yönetiyordu. Ama asıl patron gibimdi.
    Her akşam esrar takılmaya devam ediyordum. Kafayı dumanlayıp o günün kritiğini yapıyordum. Esrar içen var mı aranızda bilmiyorum beyler ama ben esrarın bir zararını görmedim. Esrarda bırakabildiğiniz sürece zarardan çok faydalı bence.. Şuan kullanmıyorum ama, geçmişime dair özlediğim sayılı şeylerden birisi esrardır herhalde. Esrar içtiğiniz zaman mesela dinlediğiniz bir şarkıdaki tüm enstrümanları tek tek ayırt edip dinleyebilirsiniz ve hangisine focus atacağınıza siz karar verebilirsiniz. Ben ise o dönem gündüz yaşadıklarıma focus atıyor ve kendimi, ikili dialoglarımı uzaktan bir gözle izliyordum. Ve bu beni kendimden iğrendiriyordu.
    iç sesim bana :
    + Sen, ezik, sünepe bir huur çocuğusun. 3 kuruş için yanlış olan şeyleri bile doğru kabul ediyorsun.
    + Bu sabah sana Mr. X alay eder bir ifadeyle baktı, bunu da mı farkedemedin embesil ?
    + Herkes seni küçük görüyor. Kimsenin gibinde değilsin.
    + Bu işi öğrenip uzman da olsan, seni yine de kimse giblemeyecek !

    insanın içinde konuşan şey şeytan mıdır beyler ? Nefis midir ? Bilinçaltı mıdır ? Vicdanı mıdır ? Geçmişi midir ? Nedir bu ? Bazen insanın canını çok acıtır bu iç sesi. Ama hayatında iç sesiyle tanışmamış insanlar tanıdım ben. Neden peki ? Neden onlarda yok bu ? Onlar zaten iyi insanlar olduğu için mi ? Yada en azından benim kadar kötü olmadıkları için mi ? Herşeyi bu kadar ince ince düşünmek bir hastalıktır, delilik ibaresidir baylar. Neredeyse tüm deliler kendi kendine konuşur değil mi ? Benim tek farkım bu konuşmayı içimden yapıyordum. Bu konuşmaları dışımdan yapsam sanırım işim bitmişti.
    Bütün bu iç çatışmalarım beni odama kitliyordu. iş yerinde ise odada kulağıma bir kulaklık takıp arka planda müzik dinliyor, deli gibi çalışıyordum. iş dışında kimseyle, aynı odayı paylaştığım Erkin'le bile, tek kelime konuşmuyordum. Ecem'i neredeyse silmiştim. O da bu duruma çok üzülüyor, bana ne olduğuna bir anlam veremiyordu. Ama benim ne dünya, ne okul, ne Ecem ne de bir başkası gibimde değildi. Önemli olan tek şey, "bendim".
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Şu anlattıklarımda özenilecek bir şey olmadığını idrak edemeyecek bir çocuk varsa okumasın panpa.
      ···
  17. 67.
    +3
    Aradan aylar geçti, ancak ruh halimde bir gelişme yok, daha da kötüleşiyordu. Tüm dünyadan neredeyse soyutlamıştım kendimi. Ecem\'de 2. bir Duygu vakası yaşanmıştı evde, o da ağlayıp sızlayıp salya yalamaya başlamıştı. Bastım gibtiri. gibtir git diyorum, gitmiyor amk kızı. Hayatımda bir kadını dövmeye çok yaklaşmıştım beyler. Neyse ki hal ve hareketlerimden ciddi olduğumu anladı ve gitti. Tabi benden ayrılınca, sınıfta neredeyse arkadaşı kalmadı, çünkü tüm kızlar Müge olayından dolayı zaten tepkiliydi. Yanlız kaldı. Sonra beni çok aradı, yalvardı, yakardı. Ama giblemedim. \"Ne halin varsa gör.. Benim derdim bana yetiyor \"
    Ben neden kimseye yalvarmıyorum lan ? Çok mu kolay bu yaşadıklarım ? Tamam hepsinin başıma gelmiş olmasının sorumlusu ben olabilirim, yada değilim, ama kolay mı ? Ben neden yalvar mıyorum Duygu ne yaparsam yapayım kal diye ? Ben niye yalvarmıyorum anneme ne olur beni daha fazla sev diye ? Baba ne olur artık küfür etme ? Bir oğlum de... Saçlarımı okşa.. Bir kere sinemaya bile gitmedik seninle. Lisede tüm çocuklar anneleriyle babalarıyla bir şeyler yaparlardı. Sinemaya giderler, tiyatroya giderler, Antalyaspor maçını izlemeye giderler. Bizim neden böyle bir anımız yok ? Ben neden yalvarmadım hiç baba sinemaya gidelim diye ? Beni okuyup takip eden dostlar bu entry altına bu sorduklarıma cevap verebilirsiniz. Siz ne düşünüyorsunuz merak ediyorum.
    ···
    1. 1.
      +1
      Babadir o huur çocuğu sen ne zaman babana 1 evlat oldun adam oldun ? Esrsr iyi bir tak mu ? Sen adam olsaydinda babanda seni sevseydi amina kodumun huur cocugu seni
      ···
  18. 68.
    +3
    Bu ruh halimden dolayı benim de neredeyse arkadaşım kalmamıştı. Ama benim gibimde değil. Ben alıştım yanlızlığa. Yanlız olmanın ve yanlız yaşamanın ve buna alışmanın bazı iyi ve kötü tarafları var. iyi tarafları, böyle bir şeye bile alışabildiğiniz zaman, hayatta kimseye eyvallahınız olmuyor. Kim olursa olsun "koy zütüne" diyorsunuz. insanlar yanlız kalmaktan korkar. Bu sebeple "Yanlızlık Allah'a mahsustur" demişlerdir. Kim korkmaz ki ? Belki ben de korkuyordum.. Ama alıştım işte.. Kötü tarafı ise, bir kere buna alışınca, bir başkasıyla birşeyleri paylaşmak çok ama çok zor oluyor. Bir kızla hayat paylaşmak ? Yatağı paylaşmak ? Birisiyle yaşadığın evi paylaşmak ? O sebeple okulda da yanlız takılıyor, kimseyi gibime takmıyordum. Ama Ecem gözükmüyordu ortalıklarda. Geçtiğimiz günlerde çok kez onu ağlar zırlarken görmüştüm.. Ama 2-3 gündür yok. Herhalde yurttadır.. Yada memlekette, kafa dağıtıyordur. Derken Ecem 2 haftadır yok.. 3 haftadır yok.. Sonra öğrendim ki o da okulu bırakmış.
    ···
  19. 69.
    +3
    20 yaşındaydım ve 3 hayatın anasını gibmiştim. Benim yaşımdaki diğerlerine bakıyordum, lan ne kadar sıradan normal hayatları var. En büyük pişmanlıkları geçen hafta izlemeyi kaçırdıkları derbi.. Yada aşık olup açılamadığı kız.. Bir çoğunun bir pişmanlığı bile yok. Tertemiz bir hayat. Okulu bitirecek ve sıfırdan başlayacak, düşünsenize ? Geçmişine bakıp dertleneceği hiçbir şey yok. Bu tip insanların mutlu olması da kolay oluyor. Arkadaş grubuyla bir pes turnuvası düzenliyorlar, mutluluk hormonları tavan yapıyor. Eskiden benim de mutlu olduğum anlar, yapmaktan keyif aldığım şeyler vardı. Artık hiçbir şeyden keyif almıyorum. Hayatı bu kadar uç yaşayınca, mutlulukta da uçları arıyorsunuz.
    iş yerine stajiyer bir çocuk geldi, ismi Davut, çifte vatandaş, Bulgar göçmeni. Bulgaristandaki adı Angel. Çocuk alemci bir tipe benziyor, türk dili son sınıfmış. Çocuğa biraz kanım ısındı. Gel zaman git zaman konuşurken bir cumartesi akşamı için onun evinde buluşup bir şeyler içmeye sözleştik.
    Giderken votka ve meyveler aldım, oturduk. 1 saat sonra falan çocuğun nişanlısı da geldi. O da türk dlinde. Normal giyimli, normal tavırları olan normal bir kız. Yemin ediyorum kıza karşı anormal hiçbir harekette bulunmadım beyler. Oturduk içmeye başladık.. 3 kişi 2 70 lik votkayı bitirmiştik. Kız da Davut'ta deli gibi içiyorlar.. Akşamın ilerleyen saatleri bir film açtı Davut, ışıkları kapattık izliyoruz, bir taraftan daha yavaş tempoyla içmeye devam ediyoruz.
    2. Müge vakası. Çocuk ve ben yerde oturuyoruz, sırtımızı kanepeye yaslamışız. Kız çocuğun kucağına kafasını koymuş uzanmış.. Ve ayaklarıma birşey temas etti. Kızın ayakları. Tüm fetişler beni buluyor. Davut'u gerçekten seviyordum, tek arkadaşımdı o benim, asla böyle bir şey yapamazdım. Çektim ayaklarımı geriye.. Ben çekince kız da biraz toparladı ayaklarını, bir müddet film izlmeye devam ettik. Ama içimde konuşup duran o huur çocuğu susmuyordu.
    + Bu kızı gibmeyerek yediğin bütün takların silineceğini mi düşünüyorsun ?
    + iki yüzlü pekekent seni..
    ···
  20. 70.
    +3
    içimdeki huurya engel olamamıştım. Bir süre sonra bende ayaklarımı kıza değdirdim. Dikkat çekmeden ayaklarımızla birbirimizi dakikalarca okşadık.. Çok geçmeden kız çocuğa " yatalım mı, bitkin hissediyorum" dedi.. Çocuk itiraz etse de, gidin yatın hacı benimde uykum var dedim. Kızın bunu kasıtlı olarak yapmış olmasını umut ediyordum. ikisi kalkıp odalarına gitti, bir süre bekledim kızı, gelir diye.. Gelen giden yoktu.. içeriye doğru yürüdüm, kapılarının önünde kulak kabarttım.. Çok kısık sesle konuşsalar da, gecenin bir yarısı duyabiliyordum. Nişanlı çiftimiz gibişiyordu. Kime niyet kime kısmet. Salona geçip koluğa uzandım.. Kafam bir dünya zaten.. Uyuyakalmışım.. Ne zaman uyudum bilmiyorum, ama gece 3'te Nermin beni uyandırdı (Nermin kızın ismi)
    + Uyumasını bekledim.
    Cümlesini henüz bitirmemişti ki kucağıma çektim.. Yana döndürüp altıma aldım. Yumuldum dudaklarına. 1.60 boylarında, zayıf ama kıvrımlı bir kızdı. Ama çok güzel şekle giriyordu.. Kız içeri geçince altına eşofman çekmiş, sıyırması çıkarması kolay. Az önce nişanlısına gibtirdi, şimdi benim altımdaydı. Sadece bunu düşünmek bile azdırıyordu beni. Bu sapıkça bir his mi bilmiyorum.. Eşofmanını çıkarttım, kilodunu da sıyırdım.. Kendi pantolonumun ön kısmını biraz indirip prensimi dıbına sürtmeye başladım. Az sonra yavaşça soktum. Kızın üzerine doğru eğilim gibimin daha fazlasını sokuyor, sonuna kadar ittiriyordum. Derken odanın ışığı yandı.

    Hayatımda yaşamamış olmayı dilediğim anların başında geliyordu o an. Hayatımdaki tek arkadaşımın nişanlısını giberken yakalanmıştık. Çok sarhoştum.. Çocuk hayvan gibi kükreyerek üstümüze atıldı, beni kızın üzerinden çekip okkalı bir yumruk patlattığını hatırlıyorum.. Dengede duramadım, düştüm. Davut benim kadar sarhoş görünmüyordu, yada yaşadığı öfkeyle belli olmuyordu ama ben zor ayakta duruyordum. Nermin araya atladı, Davut'a yapıştı. Davut bana küfürler ediyordu. Aklımda kalan cümlesi " Allah senin belanı versin lan. gibtir git bu evden "
    Kafamı eğip çıktım evden. Kendi evime kadar nasıl gittim inanın hatırlamıyorum.
    Sabah uyandığımda kafamda filler gibişiyor ve sanki dün 4 zenciye kendimi gibtirmişim gibi pişman ve suçlu hissediyordum.
    Tek arkadaşımı da kaybetmiştim. Davut'la Nermin ne yaptılar bilmiyorum, ama muhtemelen ayrılmışlardır. gibtiğim 5. hayata hoşgeldiniz.
    Bu olaydan sonra kadına ve evliliğe tövbe ettim. 4 senedir nişanlıydı onlar ve karının yaptığına bak. Tamam benim de suçum var ama, ben olaya nişanlılar açısından bakıyorum. Ben bu konuda tek şerefsiz değilimdir heralde.. Herşeyden soğumuştum ve yine o gibik dünyama geri döndüm.
    Ecinniler gibiydim. Kimin hayatına karışsam herşeyi berbat ediyordum. Beni karantinaya almaları gerek, insanlara yaklaşmam yasak olmalı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      rez okuyok
      ···