Merhaba arkadaşlar evet ben bir jigoloyum belki bir çoğunuzun hayalini kurduğu fakat o kadar güzel bir meslek olmayan bir mesleğe sahibim. Eğer dinlemek isteyen olursa anlatmak isterim.

1 kişi bile okuyorsa yazarım ses var mı mk

okuyan var mı yok mu mk.

yine öz güven ekgibliğinden dolayı sevdiğim bir kızı da kaybediyordum. hayır böyle olamaz. aynısını ilkokulda yaşadım lisede yaşadım ama üniversitede yaşayamam diye düşündüm. okan benim kadar tipi olan bir çocuk değildi ama vücudu vardı yapılıydı ve ilk görüşte benden çok o milletin ilgisini çekerdi. o zaman şartları eşitlememiz lazım diye düşündüm. artık en samimi olduğum arkadaşım benim için sadece geçmem gereken bir hedef olmuştu. moda sahilinde bunu düşünerek 3 bira birden bitirip. vapura atlayıp geri gittim. yurda geldim. yemek yedim yattım. ertesi gün erkenden kahvaltı yapıp okula gittim. okan ile yanyana oturup güzel bir muhabbet ettik ama artık ona bakışım arkadaştan çok geçmem gereken bir rakip bir düşmandı. ama ona düşman olabileceğim bir nedende yoktu aslında ama damla ile ben çıkarsam düşman olacaktık. o yüzden bende onu erkenden düşman ilan ettim.
+aga bende senin gibi vücut yapmaya karar verdim. senin gittiğin spor salonuna yazılmak istiyorum.
-emin misin aga çok yorulursun hem okul hem spor.
+mkoyim sen nasıl yürütüyorsan bende yürütürüm.
dediği lafa bak mk kendini mehdi ilan edecek neredeyse o.ç.
-tamam aga okul çıkışı seni hocaya zütürür yazdırırım. tamam olur dedim.
okul çıkışı beraber gittik spor salonuna ilk girişte zaten kendimi çok kötü hissettim ben bu çelimsiz halimle bunların yanında yıkık gibi dururum diye düşündüm. ama bir anda bu spora başlama dopaminim salgılandı elime o an ellilik halteri versen mınabile korum gibi hissettim. hoca ile görüştük.
o : hocam selamu aleyküm naber nasılsınız
h : ooo okan aleyküm selam hoş geldin koç
bende hafiften hocaya tebessüm yolladım
o : hocam bu benim arkadaşım spora yazılmak istiyor bende size getirdim.
h : hoş geldin koç
p : hoşbulduk hocam
falan tanışma faslından sonra bana sorular sordu daha önce spora yazıldın mı falan gibisinde kilomu ve boyumu ölçtü. yapacağım hareketleri falan yazdı.
h : yarın gel başla.
p : tamam hocam görüşürüz dedim.

Damla ile muhabbetimiz sadece kitap almaya giderken yol üstünde konuşmamız ile sınırlı kalmıştı. 1 ay falan böyle takıldım. bu sırada ben damla'nın nasıl ilgisini çekerim diye düşünürken. okan geldi. daha önce ona damla'ya olan ilgimden hiç bahsetmedim.
-Okan hiç hoşlandığın veya çıktığın bir kız var mı?
daha önce onla böyle bir muhabbet etmemiştim birden aklıma geldi ve sordum gitti.
+nereden çıktı bu mesele
-ne bileyim işte sorayım dedim.
+hoşlandığım var aslında.
-kim
+bizim sınıftaki damla.
-aaa hadi ya güzel kız inşallah olur.
bu arada beyler benim kafamda şimşekler çakıyor. bu kadar zaman benim sevdiğim kızı damlayı, benim en samimi olduğum okanın da ilgisini çekmişti. ama lanet olsun ona bu soruyu keşke sormasaydım.
+senin var mı aga?
-yok ya arayış içerisindeyim. dedim.
bu saatten sonra başka 1 kelime konuşmak istemedim okan bana bir şeyler anlatıyor ben hıhı tamam aynen aga gibi kelimeler söyleyerek susturmaya çalışıyorum. konuştukça kafamı gibti. benim sevdiğim o hoşlandığım kızın hayalini kuran tek ben değilmişim demek ki. bu benim zoruma gitti. aga benim biraz işim var canımda sıkkın derse giremeyeceğim dedim. vapura atlayıp kadıköy modaya gittim. oradan kendime bir bira alıp çimlere oturarak denizi seyrettim.

Yurduma geldim. kafamı koydum yatağa damlayı düşündüm. "off çok güzel kız mk bu kızla hiç bir şansım mı yok Allahım" diye kendi kendimi yedim. daha önce hiç bir sevgilim olmadı. ismimden de anlaşılacağı gibi hep platonik takıldım. keşke onu bir kafeye davet etseydim. en azından aklında sıradan biri olarak kalmazdım gibi düşüceler kemirdi durdu. bunları düşünürken akşam yemeği saati geldi yemek yedim. oturdum film seyrettim. sonra uyudum.

Bu sırada damla ile yol üzerinde laflıyoruz. nereden geldin falan filan diye.
-sen karadenizlisin demi ?
+evet nereden anladın
-tipin tam oranın insanlarına benziyor. ilk gördüğümde tahmin etmiştim.
hafif bir tebesümle
+insanın memleketini yansıtması güzel bir şey. keşke bende sana antalyalıya benziyorsun diye bilseydim. ama oranın insanlarını tanımıyorum.
-ben zaten antalyalılara pek benzemem.
+anladım.
aynı bu şekilde muhabbet ettik. neden bu bölümü falan seçtiğimizi anlattık bir birimize. (hadi bölümü de söyleyeyim mk işletme). en sonunda geldik. grammer kitabı alacağımız yere.
+işte burası.
içeri girdik kitabı aldık. çıktık.
-çok teşekkür ederim.
+önemli değil ne demek. sanırım benim görevim buraya kadar.
-eheh nereye gidiyorsun şimdi?
+bilmem her halde yurda giderim. sen ?
-bilmiyorum ama galiba eve gideceğim.
+peki o zaman görüşürüz.
-görüşürüz.
tokalaştık ve dağıldık. şimdi keşke onu bir kafeterya ya falan davet etseydim diye düşünüyordum ama beyler bu özgüveni gösteremedim. diyemedim. halen içimde bu olaya karşı pişmanlık var. bende yurduma gittim.

Önce çıktık kendime spor için kıyafet, eldiven, ayakkabı falan aldım. Bu sırada Okan bana tecrübelerini anlatıyor. mkoduğum artisti şunu şöyle yapacaksın bunu böyle yapacaksın. bir havalar bir havalar. Neyse dağıldık. Ben yurda geldim biraz bilgisayarda falan takıldım akşam yemeğimi yedim film izleyip uyudum. Sabah kalkıp okula gittim. Okul çıkışı yemek yedik oradan ben yurda geçtim hazırlandım spor salonunun yolunu tuttum. Okan ile beraber aynı saatte gitmeye çalışıyorduk. Spor salonu bu arada benim yurda 10dk mesafede yürüme mesafesiyle. ilk gün gittik iyi güzel hareketleri yaptım. Yurda gelip yemek yiyip uyudum. Ertesi gün her yerim ağrıyordu hayatım boyunca spor yapmamışım mk.

Evet beyler 12. sınıftaydım her şey tıkırın da gidiyordu. Oturup günde 3-4 saat aralıksız üniversite sınavına çalışıyordum. hayaliyle yatıp hayaliyle kalkıyordum. gerek sınav heyecanı gerekse okul heyecanı bir arada yaşantımı sürdürüyordum. Dershane okul ve ev bermuda şeytan üçgeninde fırtınaya yakalanmış bir gemi misali oradan oraya sürükleniyordum. hayallerim ideallerim ve düşünmem gereken bir geleceğim vardı. Bunun için bu eziyetlere katlanıyordum. Ama hiç düşünmezdim sonunda bir jigolo olacağımı ...

neyse ders başladı başlayacaktı gittim kantinden kendime kahve aldım geçtim en öne oturdum. derse bir şey yemek içmek serbetmiş burası ilkokul lise değilmiş onu anladım. normalde çünkü yapmayacağım bir davranış. oturdum tek başıma en önde yanıma da kimse gelmedi. kendimi vebalı gibi hissettim bir başıma oturdum. hoca geldi 32 yaşlarında falan gayet hoş bir okutman (hazırlık öğretmenlerine deniliyormuş). tek tek kendimizi nereden geldiğimizi falan tanıttık. başta dediğim damlayı da böyle tanıdım. antalyadan geliyormuş.

Ygs den canla başla çokta iyi olmasa eh diye bileceğim bir puan ile çıkmıştım. Bu arada anadolu lisesi öğrencisiydim ve okulum il genelinde başarılı bir okuldu. bundan dolayı eh dediğim 357 puandı. oturdum bundan sonra tüm konsantrasyonumu lys ye verdim çalıştım çalıştım üniversiteyi kazanmak zorundaydım gerek çevre baskısı gerek kendi gururum için gerekse ailem ve ideallerim için lys den iyi bir puan alıp okul puanıyla beraber istediğim bir okula yerleşmek zorundaydım. günler birbirini kovaladı haftalar haftaları. istikrarımı kaybetmeksizin çalışıyordum. ve sonunda o lys günü geldi çattı.

bu kadar çalışmanın üzerine gayet iyi bir puan aldım okul puanıyla beraber 447 puanım olmuştu tercihler yapılmıştı. kafamda nedensizcesine 2 şehir yatıyordu biri istanbul biri ankara. ve tercih sonuçları açıklandı. istanbul geldi. bölümümü ve okulumu söyleyemem çünkü şuan halen okumaktayım. yeni bir şehir yeni bir okul ve yeni bir ortam. tercih sonuçlarında da bir çok kişinin hayali olarak istanbul gelmesi mahalle ortamında beni daha prestijli bir insan yaptı. herkes tebrik ediyor beni övüyorlar falan filan. benim zütüm baya bir kalktı.

arkadaş çevresinde de aynı şekilde. yaz neredeyse bitti bitiyordu bu süre zarfında ben peder beyle istanbula gittim. hayatımda istanbula 1 kere gitmiştim o da ilkokul 5. sınıfta okulca düzenlenen gezide idi. ilk gittiğimde istanbul bana o kadar büyük geldi ki anlatamam. ben bu şehirde nasıl okuyacağım diye kara kara düşünüyordum. geldiğimiz zaman önce eyüpte akrabamızın yanına uğradık güzelcene kahvaltı falan yaptık. akrabaya gitmemizin nedeni yol yordam bilmiyoruz bize yardımcı olacak bir tanış eli lazım. neyse Allah ondan razı olsun yardımıyla okul kaydımı falan yaptırdım. önceden telefonda görüşmüş olduğum özel bir yurda kaydımı da yaptırdım her şey hazırdı. tek şey okulun başlama tarihi falan öğrenmekti. bu arada yazmış olduğum bölümün zorunlu hazırlığı varmış yani bir sene hazırlık okuyacaktım.

ben okuyacağım üniversitenin hayalini kurarak otobüste kafamı cama dayayarak dalıp gitmişim. tabi hayalim nirvana da kızları falan düşünüyorum TM ci olduğum için eminim bölümde bir sürü hatun kaynıyordur diyorum kendi kendime. istanbulu gördükten sonra bursa eski tadı vermedi bana (geldiğim şehri de ifşa ettim.). biran önce okul açılsın da gideyim diye bekliyorum.

en sonunda okul açıldı. tabi bende bir heyecan var. hazırlık sınıfındayım. muafiyete falan girmedim çünkü hayatım boyunca ingilizce en sevmediğim ders olmuştur halende öyle ama çok şükür bir şekilde öğrendik. hazırlığa starter ile başladık (en düşük seviye). öncelik sınıf hiç hayal ettiğim gibi değil ben amfi hayal ediyordum bildiğin lise sınıfındaydım. ama kız kaynıyordu o farklı mevzu sınıfta 30 kişiyiz 20si kız. 10 tanesi falan güzel diğer 5 tanesi eh işte diğer 5 tanesi ile yoklukta gider.

Kafamı bir çevirdim damla. kulaklığımı çıkardım.
+buyrun
-selam naber
+iyiyim senin nasılsın
-bende iyiyim ismin platonikti demi senin
+evet hayırdır bir sorun mu var?
-geçen gün hoca bir grammer kitabı söylemişti. sen ondan aldın mı?
+evet aldım.
- nereden aldığını bana tarif eder misin
+tarif çok uzun olur istersen ben seni zütüreyim hem işim gücüm yok.
-peki olur.

Nedenini bilmiyorum ama bu okan bini ile aşırı derecede samimi olduk. Okanı size kısaca tarif edeyim. 177 boylarında siyah saçlı, hafif esmer, kahverengi gözlü 75 kilo gayet güzel kaslı bir vücudu var 1 yıldır sporla uğraşıyormuş. Fitness body karışık. Sınıfta herkesin bir şekilde ilgisini çekmiştim ama bir türlü damlanın ilgisini çekememiştim. bende kendimi şimdi tarif edeyim ama o zamanki beni * . 175 boylarında, 60 kilo, kumral saçlı, ela gözlü, beyaz tenliyim. okul açılalı 3 ay falan oldu, bir gün okul çıkışı okulun banklarından birine oturmuş dışarıda kulağımda kulaklık müzik dinliyorum duygusal moddayım. kışın gelmiş olmasına rağmen hava güneşli 20 derece falan. yanıma bir kız geldi. ben dalgın modda olduğum için sadece normal bir insan sandım. sırtımdan dürtüldüm.

ama içlerinden yalnızca 1 tanesi beni çok etkilemişti. damla o kadar güzel bir kızdı ki. simsiyah dalgalı saçları çok narin elleri çok kibar hareketleri buğday renginde teni 1,67 boyu olan bir kızdı. onunla iken kendimi harbiden erkek hissediyordum. okulun ilk günü diye hayatta yapmayacağım bir şeyi yaptım gittim en önde bir sıraya oturdum cam kenarı. ilkokul lise hayatım boyunca arkadan çıkmayan ben bu sefer en öne oturdum. bunda okula başlamadan aldığım kararların etkisi oldu muhakkak.

dinleyen varsa devam edeceğim.

ulan hepsi bir birinden hoş kafayı yedim lise meğersem benim için bir mağaraymış ve artık mağaradan dışarı çıkmış azgın bir kaplan gibi avımı arıyorum. neyse gözüm gönlüm doydu akşam yemeğini yeyip erkenden yattım. okula gittim 1 hafta boyunca sessiz sedasız tek tabanca kendi fil dişi evimde kaldım ne ben kimseye bulaştım ne bir başkası bana dersler yavaş yavaş başladı. seviye starter olduğu için "hello" falan öğreniyoruz mk. devam zorunluluğu olmasa gibimde değil ama devam zorunluluğu diye bir lanet var. ilk ders bitti kantine gittim kahve alıp kulaklığımı takıp müzik dinliyorum tabi o aralar rape falan sardığım için ceza, sago, norm falan dinliyorum gerçi halen dinlerim. birden bizim sınıftan yüzü tanıdık bir çocuk geldi. izin istedi yanıma falan oturdu adı okanmış.
+gibecem bizim sınıftakilerini lan
-niye ne oldu?
+ görmüyor musun hepsinde bir hava bir artistlik
-doğrudur.
+hiç birini sevmedim mk. ama seni sevdim
-eyvallah.
kendi kendime sordum nereden geliyor bu gavattaki samimiyet daha yeni tanıştık hemen seni sevdim falan gibecektim belasınıda neyse olaysız bir hayatım olsun istiyorum.