1. 1.
    +3 -1
    çirkindim, işsizdim, aptaldım. ciddi ciddi intiharı düşündüğüm zamanlardı. kimi zaman pislikten ne renk olduğu belli olmayan karolara sahip mutfaktaki rafın çekmecesinden bıçakları alıp aptal aptal izlerdim. tabiri caizse mustafa kemal'in devraldığı osmanlı gibi yıkıktı halim. emperyal arkadaşlarımın batak masalarında hakkımda türlü oyunlar planladığını hayal ederdim. hoş, arkadaşım da yoktu ki.

    işte tam da bu ahval ve şeraitteyken o mesaj geldi. gelmez olaydı... kelime aramaya gerek yok, 10. yıl marşında gereken söz söylenmiş. karanlığın üstüne güneş gibi doğmuştu adeta bu mesaj. doğmaz olaydı... mesajın içeriği benim istanbul'da yaşadığımı belirten bir entry'ye cevaben oluşturulmuştu. entry'lerimi beğendiğini, yaşadığım yalnızlığı anladığını ve eğer ben de kabul edersem beni evimde ziyaret etmek istediğini söyledi. söylemez olaydı...

    o an için yaşadıklarım, hiç deniz görmemiş bir insanın ilk defa deniz görmesiyle eşdeğerdi. bir hafta sürem vardı gelene kadar. bir haftada güzelleşemezdim, iş bulamazdım ve akıllanamazdım. fakat en azından mutfak karolarının rengini yeniden keşfedebilirdim. evi temizledikçe daha bir hırslanıp temizliğe veriyordum kendimi. 28 yıllık hayatımın taktanlığını bu buluşmada çıkarmak istiyordum. evle birlikte ben de temizlenmeliydim elbette, uzun zamandır bıçak yüzü görmemiş mahrem bölgelerim pekala güzel bir başlangıç olabilirdi.

    karizma çirkinlerin uydurduğu bir şeydir diyordu ya yılmaz erdoğan, belki oradan vurabilirim diye birkaç da şiir yazdım. belki gecenin ilerleyen saatlerinde kulağına fısıldardım yüreğimden akıttığım mısraları. kadınlar severdi böyle şeyleri, en azından filmlerde öyle oluyordu. şiirleri yazarken sevmek ve sevilmenin ne kadar ulaşılmaz şeyler olduğunu keşfediyordum uzun zaman sonra. evet, seviyordum hiç tanımadığım bir insanı.

    ve o an geldi, kapı zili belki de iki seneden beri ilk defa çaldı. ellerim titreye titreye kapıyı açtım, öyle bir kafadaydım ki açılan kapının aralığından meleğimin ışık huzmesinin geldiğini hayal ediyordum. kapı tam olarak açıldığında ise ışığa bakmaktan gözlerim kamaşmıştı, seçemiyordum. gözlerim yavaş yavaş ışığa alışırken iki siluetin karşımda dikildiğini fark ettim. melek beni yanındaki siluetle tanıştırdı, halbuki daha biz tanışmamıştık bile. daha tanışmamış, sevmemiştik birbirimizi tam anlamıyla. isminin orhan olduğunu anladığım adamla odama geçmek için izin istedi melek. işte o an fark ettim ben o meleğin azrail olduğunu.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +1
    oo bu adam iyi yazar beyler okuyun
    ···
  3. 3.
    0
    @13 beni yargılama çocuk.
    ···
  4. 4.
    0
    tutmaaz
    ···
  5. 5.
    0
    okumadım bu kadar yazı okusam oxford da olurdum mk
    ···
  6. 6.
    0
    reserved
    ···
  7. 7.
    0
    DÖNENCE
    ···
  8. 8.
    0
    siz ne bilirsiniz...
    ···
  9. 9.
    0
    @1 pis abaza
    ···
  10. 10.
    0
    Senin evine misafirde olunmaz panpa. Yok igib yok melek yok mutfak karolari diye ayak ustu guturursun huuur cocuuu
    ···
  11. 11.
    0
    başlıktan sonrasını okumadım

    niye malmısın
    ···
  12. 12.
    0
    @11 ne yazayım ulan salonda otururken dinlediğim haykırma seslerini?

    zevk mi alıyorsunuz milletin acısını dinlemekten...

    yalnız bırakın beni.
    ···
  13. 13.
    0
    devam et panpa sende yaz
    ···
  14. 14.
    0
    anlıyorum
    ···
  15. 15.
    0
    görüyorum ..
    ···
  16. 16.
    0
    özet:

    kendini gibmek isteyen gizli eşcinselmiş
    ···
  17. 17.
    0
    okumuyorum ve gidiyorum
    ···
  18. 18.
    0
    duyuyorum
    ···
  19. 19.
    0
    özet geç bin
    ···
  20. 20.
    0
    alıştım artık okumamanıza yıldıramazsınız beni.
    ···