1. 26.
    0
    ulan 10 dk geçti, benim çocuk yok. işkillendim, gitsem mi diye düşündüm ama kız durumu ayıkır diye gitmedim. sabrettim, bekledim. baktım çocuk geliyor yüzü de gülüyor. eğer numarasını alamamış olsaydı, en az kendine olmuş kadar üzülürdü bunu biliyordum, ona doğru koştum sarıldım, hadi geç bu fasılları söylüyorum numarayı kaydet dedi. ah ulan ah, seni parmaklıklar adına koyanlar utansın.. neyse aldım numarayı, bu sadece bir aşamaydı ki ben buna bile kız benim sevgilim olmuş gibi sevinmiştim. kontörüm olmazdı genelde, sırf onun için 100 kontör yükletmiştim. doya doya konuşabileyim diye. ah ulan ne günlerdi be, gerçekten aşık olanlar anlar bu duyguyu.. ben semte doğru yollandım, bizim ganyanda takılıyorum kupon dolduruyorum. ahmet abi vardı tanıdık oynatırdı beni, eve gittim annemin yanağına öpücüklerini kondurdum. odama doğru yollandım, yatağa yattım ve sadece onu düşündüm..
    ···
  2. 27.
    0
    saat daha 3'tü akşam basket maçı vardı, gidesim de yoktu gerçi ama bizimkisi zorunlu askerlikti bir nevi. iste ya da isteme, gidecektin maça o gırtlağı patlacaktın. maça gitmeden önce aramam lazımdı kızı, yoksa o kadar yamyamın içinde konuşamazdım : ) odamın kapısını kilitledim, ama nasıl heyecanlıyım boolum anlatamam yani, o arama tuşuna basacakken ki heyecanımı anlatamam. ne diyecektim ki lan? şey, ben sabah reddettiğin çocuk hasgibtir derdi herhalde. ama deli cesareti işte, ne kaybedecektim ki, aradım alo dedi, ne kadar zarifti sesi, bana göre çok fazla zarif.. konuşmam için bi 2 dk geçmesi gerekti. sonra konuşabildim anca..
    ···
  3. 28.
    0
    beynimde o an nelerin geçtiğini anlatamam size, kapatsam mı, konuşsam mı napsam ulan napsam? neyse yine kaybedecek hiç bir şeyim yok felsefesiyle ağzımdan kelimeler döküldü. o tribün çocuğu ağzıyla kibar konuşmaya çalışıyorum. her cümleninde sonunda dıbınakoyim dememek için nasıl dizginlediğimi bilemezsiniz kendimi. ya şey, merhaba. ben sabah senin yolunu kesen çocuk. sorun olmazsa biraz konuşmak istiyorum seninle, tabi sorun olmazsa senin için? aşıktım ulan aşıktım, tabi konuşabilirsin dedi. dünyalar benim oldu. bütün hislerimi açık ettim ona karşı, o da benim davranışımdan çok etkilenmiş. böyle bir davranışı sadece delilerin yapabileceğini ama bunun hoşuna gittiğini söyledi. biliyordum lan biliyordum.. bundan sonra senle konuşabilir miyiz dedim, tabi ki dedi. o zaman görüşürüz seni daha fazla sıkmayayım dedim. peki kendine iyi bak dedi ve hayatımın en büyük sınavlarından birini vermiş oldum. insanın aşık olduğu birinden böyle sözler duyması tarifsizdir. kız biraz zengindi sanırım, ama merak etmeyin hikayeyi sosyete kızı ve tribün çocuğu ajitasyonuna bağlamayacağım. o akşamki maça gitmek istemedim, biraz adam olmak istedim. ama çocuklar aradı, hadi lan nerdesin herkes seni bekliyor dedi. tamam lan dedim geliyorum. bir kombineyle 12 kişi girdik o gün maça, döndüre döndüre bi hal olduk turnikeyi. o moralle artık nasıl bağırdıysam, maçtan çıktıktan sonra 10 dk abartmıyorum hiç konuşamadım. eve gittim..
    ···
  4. 29.
    0
    neredesiniz bilader?
    ···
  5. 30.
    0
    günler öyle geçti işte, aptal aptal onu düşünüyordum. deli gibi buluşmak istiyordum, ama reddeder diye söyleyemiyordum bir türlü. yine maçlara gidip geliyoruz. 2 hafta sonra falan hentbol maçı vardı, okuldan kaçtım bizim çocuklarla buluştum maça gidiyoruz. maç da bursa nilüfer belediyesiyle ki o zamanlar bursayla bizim ilk defa mevzumuzun başladığı yıllar yani bu ipnelerin iftar vaktinde semti bastığı (!) yıllardan bahsediyorum. emanet var bende bursalılar gelecek diye duyum almışlar. rahat 3.000 kişi toplanmıştık. zaten hentbol salonumuz süleyman seba spor salonudur dikilitaşta. benim evden yürüyerek 5 okuldan 10 dakikaydı salon. her şeye gelirdik yani bizim semtte olduğu için salon. bu mevzu basına yansımamıştır, ben beşiktaş için herşeyi yapardım. gerekirse o emaneti de takardım bir bursalıya ama fırsat olmadı.. salona girmedik maç başlayana kadar, hala yok bu ipneler. tayfanın yarısını salona yolladık bağırsınlar diye. biz de dışarda sohbet muhabbet ediyoruz bursalıları bekliyoruz. bi anda yallah bismillah allahuekber! sesleri duyduk, lan dedik noluyor şeriat mı geldi. yokuştan inen yeşil beyaz renkli oğlanları gördük. önce kaçtık, bunlarda bir yere kadar kovaladılar. sonra bizim salondakileri aradık çıktılar, bursalılarla karşı karşıya gelmişler, bi yandan onlar aşağıdan da biz geliyorduk bursalıların üstüne, ne yapacaklarını şaşırdılar. o gün bayağı bir zahiyat verdi bursa tarafı. sonra semte döndük şairler parkına, bira falan filan öyle bitirdik bu günü. hafiften çakırkeyif olunca kızı aramak geçti içinden. çünkü kafam güzelken daha rahat konuşabiliyordum. arama tuşuna bastım, gelecek sesi bekliyorum.

    -alo
    +he şey, naber ya iyisin?
    -iyi sen
    +iyidir rahatsız etmedim umarım
    -yok etmedin..

    böyle havadan sudan konuştuk, sonra dedim ben seninle görüşmek istiyorum tamam dedi. onun karşısına çıktığım yerde görüşecektik tam bir hafta sonra..
    ···
  6. 31.
    0
    up up up
    ···
  7. 32.
    0
    haybeye mi anlatıyoruz lan?
    ···
  8. 33.
    0
    kızla sevgili ayarına gelmiştik yani anlayacağınız, uyandıktan sonra dedim ki kendime, bak oğlum, sevgilin de oldu, bir gün yiyeceksin emaneti, aileni, sevdiklerini yüzüstü bırakacaksın falan.. o zamanlar ferdi arslan abimiz vurulmuştu, tribün şoke olmuştu.. nur içinde yatsın, onun bu bestesi hala söylenir..

    öyle bir sevgi ki görün de bakın,
    kartalım seninle uçmak çok yakın,
    unuttum desem de inanma sakın,
    silinmez yazıyla yazdım kalbime..

    ah ulan ahh, onun zamanında kapalı kutuya çocuklar ve bağırmayanlar giremezdi. tek bir bakışı yeterdi, şimdinin bebeleri, kutuda taşşak yapıyor takım umurlarında değil. yakında onları da kapalı üstten aşağı sallandıracağız zaten sezon başlasın da hele..
    ···
  9. 34.
    0
    eh amk nerde bu gececi ipneler
    ···
  10. 35.
    0
    neyse okula gidip geliyorum, sıralara beşiktaş! yazısını kazıyan ben, sadece onun ismini kazır olmuştum. okulun her yanında onunla benim adım kalp içinde yazılıydı. o haftanın perşembe günü, basket maçı vardı karşıyakayla, o zamanın flaş takımı baskette. karşıyakaragümrük yani bilenler bilir, severiz birbirimizi. ki abilerimiz de vardır ordan. ama kız beni aradı, tam maç saatinin olduğu vakitte buluşalım mı dedim. al dedim şimdi beşiktaş mı sevgilin mi sorusuyla baş başa kaldın. kalbimin bi yanı, sen yıllardır beşiktaşa emek verdin, senin asıl sevgilin o derken. diğer yanı gözleri bile yetmez mi boolm diyordu. sonunda aradım arkadaşım samet'i, dedim birader gelmiyorum ben maça takılın. tabi sevgilimle buluşacağım deseydim, yüzyılın makarasını yaparlardı benle. dedem hasta falan dedim, ektim onları. onunla buluştum. yüzüne baktığımda, bu dünyada beşiktaştan başka şeylerde var dedim kendime.. var, var ama bana var mı?
    ···
  11. 36.
    0
    @65 ben kız için tribün topladım be, herşeyin sırası var. tribün çocuğu karşılıksız sever, 3.sınıf amerikan aksiyon filmi anlatmıyorum ben burda hayatımı anlatıyorum..
    ···
  12. 37.
    0
    hayatta bir sevgilinizin olması güzel bir şeydir, benim iki tane vardı. biri 10 yaşımdan beri içinde bulunduğum beşiktaş tribünü, biri de sevgilim. kızla daha lisedeyken evlenmeyi düşünüyordum. günler akıp geçiyordu, o zamanlar bbm mi vardı aq, yapardık 5 smsten sonra bütün gün bedava olan paketi, konuş konuşabildiğin kadar.. geceleri arardım sesini duyar öyle uyurdum. güzeldi hayat, sorumluluklarım yoktu. bana sadece sevmek kalıyordu. ta ki o güne kadar.. babam bana o gün maça gitme, seninle bir şeyler konuşalım demişti. dinlememiştim. ''beşiktaş'ın maçı var, hangi güç beni evde tutabilir?dedim.allah, yukarda oğlum.onu da mı inkar ediyorsun dedi. ben sadece babam üzülmesin diye, onunla bayram namazlarına falan giderdim. din dersi cumanın olduğu vakte geldiği zamanlar, hocadan izin alırdık çocuklarla.cumaya gidebilir miyizdiye izin alırdık. hemen izin verirdi, o süre zarfınca internet kafede cs atardık ah ulan ne günlerdi.. anlayacağınız inançlı birisi değildim. neyse maça gittik bağırdık ettik, tribün ritüeli olangırtlak patlatma'' yı gerçekleştirdik. eve tek dönmek istedim, evin önünde bir kalabalık vardı. lan dedim noluyor. lise 3'teyim o sıra. yerde yatan birisi var, herkes başına toplanmış, ambulans bekleniyor. yardım kalabalığı, baktım yatana, babamdı lan o babam kalp krizi geçiriyordu. nefes alamıyordu. sabah bana bunu hissettiği için mi demişti yoksa gitme senle konuşacağız diye. çaresizlik çok kötü bir şeydir. deli dana gibi ordan oraya koşturdum, anladım ki fayda yok. kalabalıkta tiyatro izler gibi izleyenlere saldırdım. sadece annem, babam ve ben kalmıştık orada. birşeyler demeye çalışıyordu bana, anlayabildiğim kısmı evlat, ne kadar haylaz olsan da, sen benim kalbimde en büyük yere sahipsin.. son sözü bu oldu, kollarımın arasında can verdi babam ve bugün onun doğum günü.. bir erkek evlat için babasının ölümü çok acıdır, gidin eğer beraber oturuyorsanız sarılın öpün, uzaktaysanız arayın. baba ulan bu baba, değerini kaybedince anladım..

    bugünkü son entry bu, gerçekten de tribe girdim. beni sadece bi cigaralık paklar.. hadi selametle..
    ···
  13. 38.
    0
    @72 bizim tribünün yarısı karagümrükten, çok abim vardır ordan..
    ···
  14. 39.
    0
    günlerden biri, kızla artık iyice sevgiliyiz her şeyimden öte olmuş. oturuyoruz bir cafede, bu bi ara tuvalete gitti. telefonunu da masada unuttu. ulan dedim bakayım şunun mesajlarına neler var. girmemle bir erkekten gelen mesajda aşkım, bebeğim, bir tanem vs şeyler yazıyor. başımdan aşağı kaynar sular indi, ulan diyorum nasıl olur, benim uğruna ölümü göze alabileceğim kız nasıl böyle şeyler yapar. koydum telefonu yerine. bunun gelmesini bekledim, aşkımın karşılığı bu muydu, teşekkür ederim.. dedim. masaya hesabın parasını attım, ceketimi aldım çıktım gittim oradan. ağlamamak için zor tutuyorum kendimi, yok böyle bir şey usta. orda mesaj atan çocuğun numarasını almıştım. bana ihanet etmek ne demek gösterecektim, gözlerimden ateş fışkırıyordu yürürken. yapılır mıydı lan bu bana yapılır mıydı?! hemen aradım o lavuğu, kiminle konuştuğunu bilmiyor doğal olarak. mekanın neresi lan senin dedim. sen kimsin ayağı falan yaptı, ünalan çocuğuyuz, gel bekleriz. falan yaptı. tribün çocuğuyuz aq, yemediğimiz cop, yemediğimiz tekme, yemediğimiz yumruk mu kalmış? neden korkacağım. ama bu benim mevzumdu. tek başıma olacaktım, kimseyi çağırmayacaktım. aldım emanetimi yanıma. bindim vapura, karşı tarafa geçiyorum kafamda düşüncelerle birlikte, tek bir yamuğunda saplardım bıçağı. buna kuşku yoktu, her türlü şeyi görmüştüm bu hayatta, bir çekincem yoktu. kaybedeceğim bir şey de yoktu, arkamda bırakacağım anam vardı bir tek ona üzülürdüm. canım benim.. vapur yanaştı kadıköye.. minibüslerin olduğu yere doğru yollandım, tek düşüncem bana yapılır mıydı lan bu! ydu..
    ···
  15. 40.
    0
    up up up
    ···
  16. 41.
    0
    bindim kırmızı başlıklı minibüslere, belimde emanetim var. sinirli gözlerle etrafıma bakıyorum, neyse hafiften geldiğimi anladım, dayı müsait bir yerde atsana dedim. indim minibüsten. etrafımı kolaçan ediyorum, çocuğun tarif ettiği mahallenin girişindeydim. tam bir köşeyi dönecektim ki, köşeden çıkmamla geri dönmem bir oldu. 10-15 genç muhabbet ediyorlardı, onun da aralarında olduğunu düşündüm. ama çocuklar beni görmüşlerdi, üstüme doğru koştular. belimden emaneti çıkardım, hepsi frenlediler. murat hanginiz lan?! dedim. benim diye çıktı bir tanesi..

    utanmıyor musun lan sevgilisi olan kızla öyle konuşmaya yavşak?!
    kız seni sevmiyor birader, hayırdır?

    bu beni daha da çileden çıkarttı, tam üstüne doğru koşacaktım ki arkamdan bir taş yedim, uyandığımda. bir berber dükkanındaydım, abi diyorum ne oldu bana, hatırlamıyorum hiç bir şeyi. meğer bu lavuğun arkadaşlarından biri arkadan taşı geçirmiş kafama, yere yığılmışım öyle. anlattıklarına göre, ben bayıldıktan sonra da bayağı bir dövmüşler beni. onların semtindeyim, tek başımayım. berber dayıya teşekkür ettim. semtimin yolunu tuttum, pansuman yapılmış bana oradaki bir eczanede çalışan abla tarafından. sağolsunlar ilgilendiler.. semte doğru gidiyorum, ama bunu kimsenin yanına bırakmazdım.

    nitekim bu efsane bestenin yazarı bizim semtin çocukları;

    engeller aşılmadıkça yaşanılmaz,
    bu hayat yaşanmadıkça anlaşılmaz,
    beşiktaş çocuğuyuz deliyiz biraz,
    oğlum manyak mısınız bizimle uğraşılmaz..

    gösterecektim onların hepsine gösterecektim..
    ···
  17. 42.
    0
    up up up
    ···
  18. 43.
    0
    döndüm semte, kimseye gözükmemeye çalışıyorum. yoksa benim halimi gördükleri anda, kasap ali dayı satırını alırdı, dönerci halil abi döner bıçağını alırdı, bütün esnaf gider yıkardı ortalğı. bunu bilmek güzel bir şeydir. ama bu benim meselemdi, kimsenin karışmasını istemiyordum. iyileşir iyileşmez gidecektim, karnına saplayacaktım bıçağı, başka yolu yoktu. şimdilerde o yaşlardaki halime bakıyorum, harbiden yaparmışım. ama bunların saçma işler olduğunu sonradan anlıyorsunuz.

    neyse, kimseye görünmeyeyim diye başım öne eğik gidiyorum. birden şşt, bilader selam yok mu yaa diye bir ses duydum. ulan en son istediğim de buydu. şuan içerde olan kardeşimin sesiydi bu. benim yüzümü gördüğü anda, alırdı emanetini. koşardı iskeleye, ilk vapura binerdi. onların semtine giderdi, vururdu hepsini. bu delikanlılığı yüzünden kaybetti zaten bu hayatta..

    yüzümü gördü, dedi ki noldu lan sana, kim yaptı oğlum sana bunu, kim yaptı?! cevap vermiyordum. oğlum benim meselem bu, teşekkür ederim ama kendim halledeceğim. bırak da eve gideyim.. dedim. ikiletmedi bile, görüşürüz dedi. şaşırdım. 2 saat sonra evin kapısı aşağıdan çalındı, gel aşağı, konuşacağız senle diyor. indim dedim ki bak, sana çocukları söylersem öldürürsün lavukları içeri girersin. kimsenin başını yakmak istemiyorum. olan sadece bana olacak o kadar! dedim. sevgilimin numarası vardı onda, ben vermiştim. bir sıkıntısı olur da ben yardım edemezsem, sen edeceksin demiştim öyle vermiştim numarasını. delikanlı adamdı, aklının ucundan bile geçmezdi bana yamuk yapmak. aramış kızı, demiş bu çocuğun hali ne böyle falan filan. huur da olanları anlatmış işte, ben dayağı yer yemez, sevgili olmaya başlamışlar. pes edeceğimi zannediyordu herhalde kevaşe.. benim arkadaş çocukların semtini falan öğrenmiş, bizim semti topladı, tribünden de bi 20 kişi toplamış. 2 gün sonra ben hafiften iyileşiyorken yine kapımı çaldılar aşağıdan, 50 kişi vardı aşağıda. hayırdır lan dedim, savaşa mı gidiyonuz? aynen kardeş, komutan sensin dedi. bu saatten sonra geri dönüş yoktu. indim aşağı, hepsiyle tokalaştım. vapura doğru gidiyoruz. bugünün sonu pek hayırlı bitmeyecekti, bunu anlayabiliyordum.
    ···
  19. 44.
    0
    vapurdan indik, herkesin gözü bizim üzerimizde. öfkeli gözler, sadece hedefe kenetlenmiş herkes. tribünde katılmanın artılarından biri de budur işte, aidiyet duygusu güzel şeydir hep söylüyorum. da 50 kişi minibüse nasıl sığacağız aq? 2 tane minibüsü doldurduk sıkış tıkış. öyle gidiyoruz, şoför dayı soruyor, hayırdır gençler, kız mevzusu mu? he dayı dedim. kız mevzusu. neyse indik minibüsten yine aynı köşe başına kadar geldik, bu sefer orda yoktular. elbet gelirler dedim, beklemeye koyulduk. bir tane mehmet diye arkadaşımız vardı, şimdi balici oldu maç günü stadın oralarda ondan bundan haraç kesiyor. ağacın dibini bulmuş gölgeyi, emaneti de saplamış çimenlere uyuyor.. bunların hepsi bi kuytuya sotelendiler 3'lü 5'li gruplar halinde.. ben tek başıma takılıyorum oralarda, ama kendimi onlara göstertme peşindeyim. sonra baktım bir yerden, bu 6-7 tane arkadaşıyla birlikte ortaya çıktı.

    hayırdır lan, yediğin dayak yetmedi mi?
    delikanlılığa sığar mı tek kişiyi o kadar kişi dövmek?
    sığdırırız.. aynen böyle dedi aq çocuğu.

    tam üstüme çullanacaklardı ki, haydii diye bağırdım. 49 kişi aynı anda çıktılar ortaya, 50. de bizim baliciydi, onun bir uyanışı var görmeniz lazım. seslerden uyandı herhalde. kafasını kaldırdı ortalığa baktı. emaneti aldı koştu aq (: 2 taraftan kıstırdık bunları.

    kim sığdıracak şimdi kardeş?
    abi nolur abi, özür dilerim abi!
    ···
  20. 45.
    0
    acıma duygum vardır normalde, ama o durumda ben zaten insanlığımdan çıkmışım. onun kafasına bir tekme koydum, yere yığıldı sonra 50 kişi birden dövdük bunları. kırılan kemiklerin gıcırdaması, patlamış kaşlar, patlak dudaklar. viraneye dönmüştü muallakler. tam işimiz bitti, orada ki aşırı kandan birinin bıçaklandığını anladım onların tayfasından. lan diyorum, kim yaptı bunu söylesin?! amacım bu değildi, dövmek yeterli diye düşünüyordum, böyle bir şeyin olması bir geceyi nezarette dayak yiyerek geçirecek olmamızın ilanıydı. o balici atladı, kanka ben yaptım galiba ya amuğagoyim dedi. lan dedim niye yaptın, kazayla oldu dedi aq. pulp fiction'da vincent nasıl arkada oturan zenciyi vurup sonra da yanlışlıkla oldu dediyse, aynı tonda dedi pekekent. tabi orda mahalle ahalisi toplanmıştı biz onları döverken, polise de haber verilmiştir illa ki. kaçın lan dedim, paket olmak istemiyorsanız kaçın!
    ···