(ya gel de sövme şimdi 10000 karakter sınırı nedir benden başka kimse okumayacak zaten bırakın istediğim kadar uzun yazayım gavatlar)
neyse sakinim şunu aç devam edelim
https://www.youtube.com/watch?v=ezw79fVdsM4
neyse sonra tekrardan bir şekilde iletişime geçmiştik, kendim gibi birisini bulduğumu düşünmüştüm başlarda. o da etraftaki herkesin birbirine yazdığı samimiyetsiz ilişkilerden yakınıyodu, içimden deli gibi seviniyodum, hasgibtir lan buldum işte diyordum. garibim :] sonradan buldum dediği insanın, kendisinden önce de kendisinden sonra da herkes gibi olduğunu fark ettiğinde yaşayacağı hayal kırıklığının temelini o anda atmış, farkında değilmiş. değilmişim..:(
kendimizi kolay kolay herkese açamamıştık hiçbir zaman. ona çok kolay açmıştık ama. yanında aptal aptal robot sesleri yapardım, gülerdi. o an inanamazdım kendi kendime gerçek mi bu derdim, bi insanla bu kadar yakınlaştım ve bana gülüyor beni seviyor. yanında o kadar rahattım ki, kendim gibi olabiliyordum. kimseyle aynı yatakta uyuyamazdım önceden sen de biliyosun, küçükken annemle babamla aynı yatakta yatarken bile rahat edemeyip kendi yatağıma giderdim. ama ona hep sarılarak uyurdum, hatta bir kere onunla uyuduktan sonra hayatım boyunca hep onunla uyumak istediğimi fark ettim. içimden ben bu kadar şanslı mıydım ya diye düşünürdüm, böyle hissedeceğim birini bulacak kadar şanslı mıydım. o yanımda uyurken bunları düşünürdüm, o bunu bilmezdi.
her neyse günlük bu konuda fazla detaya girmeyeceğim, zira hala bazı şeyleri tam olarak aşabilmiş değilim. bazen bir olay oluyor, zihnimde onun buna vereceği tepkiyi canlandırmaya çalışıyorum farkında olmadan. kafamda hala onunla konuştuğum zamanlar oluyor, komik bir olaydan sonra o da bunu görseydi çok gülerdi diye düşünürken buluyorum kendimi. ya da hoşuna gitmeyecek bir şey yaptığımda farkında olmadan onu kızarken hayal ediyorum kafamda. aklıma saçma sapan bir espri geliyor bazen, ona söylediğimi ve suratını buruşturduğunu hayal ediyorum, kendi kendime gülüyorum sonra o hayali yüz ifadesine ve tüm bunları farkında olmadan yapıyorum. güzel bir olay oluyor mesela, içimde ufak bir heyecan oluşuyor, gidip hemen ona anlatma isteği duyuyorum. sonra onun artık olmadığını fark ediyorum. oturuyorum geri yerime öylece, içimde hiç heyecan kalmamış bir şekilde..
şşş tamam lan tamam üzülme, biliyorum bunlar sonsuza kadar sürmeyecek. evet biliyorum bi kaç yıl sonra bunları okurken belki de hiçbir şey hissetmeyeceğim. bilmiyorum belki de ben o kişiyi değil onunla olan anılarımı özlüyorum. belki de benim özlediğim kişi değil artık o, değişti, benim özlediğim insan artık dünyada yok belki de. herkes değişiyor sonuçta günlük baksana biz bile 8 senede ne kadar değişmişiz. tüm bunları arkada bırakmam gerektiğinin farkındayım aslında , sadece kabullenmek biraz zaman alıyor. ama dediğim gibi biladerim sonsuza kadar sürmeyecek bu söylediklerim. elbet atlatacağım, elbet bir gün tüm bu anlattığım şeyler benim için sadece ufak bir anıya dönüşecek. işte o gün geldiğinde sevmenin ve sevilmenin hayalini tekrardan kurabilirim. çünkü son iki senede öğrendiğim şeylerden biri de bunların ne kadar güzel duygular olduğuydu, bu yüzden pişman değilim hiçbir şeyden. sadece birbirimiz için doğru kişi değildik, bunu bildiğimiz halde bitiremedik, uzadıkça sabırlar tükendi, tahammül sınırları aşıldı ve olanlar oldu geri dönüşü olmayacak yollara girildi, kalpler kırıldı. bir hikaye bitti, geriye acıları kaldı. napalım artık, kader deyip geçmek gerekiyo galiba bazen.
https://www.youtube.com/watch?v=su88DZ_vwaI
evet günlükçüm başka neler değişti biraz daha anlatayım. ben vazgeçmeyi öğrendim. o 2015'te buraya yazan, daha kalacak bir evi olmamasına rağmen yapamazsın denilen her şeyi yapmak isteyen, dünyayı karşısına alıp savaşabilecekmiş gibi hisseden 19 yaşındaki çocuk değilim artık. bu hayattan beklentilerim azaldı, sıradan bir insan olduğumu kabullendim mesela. bu bir insanın hayatındaki dönüm noktalarından birisi bence. ben 24 yaşında artık dünya telaşına yenik düşüp bunu kabullendim. biran önce mezun olmak istiyorum artık. kendi paramı kazanmak, kendi hayatımı idame ettirmek istiyorum. son zamanlarda bunun için baya bi geç kalmışlık hissetmeye başladım. bunlar için yaklaşık iki yılım kaldı ama sanki şimdi gerçekleşmeliydi bunlar. sınıfta kaldığım seneden dolayı şu günlere kadar hiç pişman olmamıştım, ama son zamanlarda en azından kalmamayı deneseydim ya diyorum kendi kendime. ve deneseydim de kalmayacaktım bunu da içten içe biliyorum :/ napalım olan oldu artık. işine bak lan artis boş yapma.
bak şimdi bir kelime söyleyeceğim ve hemen bugünleri hatırlayacaksın. hazır mısın; coronavirüs. evet virüs tatili yüzünden 3 aya yakın süredir evdeyim. evdeyim dediğim bi annemdeyim bi babamdayım. evdeyim deyince bizim ne zaman tek bi evimiz oldu amk dediğini duyar gibi oldum da ondan açıklama yaptım. aslında iyi bi şey gibi gözüküyo uzaktan değil mi bi orda bi burda yaşamak. amma velakin o işler öyle olmuyor usta. kendimi iki eve de ait hissedemiyorum bazen..:( tabi bu salon koltuğunda yattığım için de olabilir bilmiyorum.. keşke kalacak tek bir aile evim olsaydı da bana ait bir odam olsaydı amk. her neyse anlatacağım şey bu değildi. bu üç ayda ailemle çok vakit geçirdim, özellikle baranla. gözümün önünde büyüdüğünü görüyorum. bedensel olarak zaten büyüyeceği kadar büyümüştü de artık olgunlaştığını da fark ediyorum. nasıl fark ediyorum dersen 17 yaşında ergen olduğunu kanıtlamaya çalışmadığı zamanlarda onunla saatlerce vakit geçirmekten keyif alıyorum. hatta bazen 17 yaşında bi çocuk bazı konularda nasıl benden daha olgun düşünebilir amk diye şaşırıyorum. duyguları düşünceleri falan bana çok benziyo. gerçi çocuğun düşüncelerini zaten direkt ben şekillendirdiğim için de olabilir bu bilmiyorum. garip bi şekilde gurur duyuyorum onunla sonuçta yaşıtları gibi tiktok çeken bi mal da olabilirdi. iyi ki kardeş istiyom kardeş istiyom diye ağlamışım zamanında da şu aileye beni anlayabilecek bir fert gelmiş. hayatım boyunca onunla abi-kardeş saygı sınırını aşmayan arkadaş gibi bi ilişkimiz olacağını hissedebiliyorum. mal bi kardeşim olmadığı için memnunum yani kısacası.
https://www.youtube.com/watch?v=Xh-0TPbPjwE
okul konusuna gelecek olursak, ilk başlarda şüphelerim vardı bu bölümü seçmekle doğru mu karar verdim diye. şuanda pişman değilim, zaman geçtikçe sevmeye başladım. öğrenmeyi seviyorum biliyosun, yeni bir şey öğrenmek garip bi haz veriyo bana, aşk acısı çektiğim zamanlarda bile kendimi ders çalışmaya, yeni şeyler öğrenmeye vermek iyi hissettiriyordu bi zamanlar. yani göz önüne alırsak hayat boyu bir şeyler öğrenebileceğim bir meslek seçtiğim için memnunum. hatta bu özelliğimizi düşünürsek mezun olduktan sonra kariyerimizi akademisyen olarak devam ettirmek bizim için en mantıklısı gibi. evet düşündüm de eğer güzel bir şehirde akademisyenliğe kabul edilirsem bu yolda ilerleyebilirim. 50 yaşındaki ben eğer bunları okuyosan ve profesör olmuşsan senin dıbınakoyim koskoca profesör olmuşsun okuduğun şeylere bak mal :]]
bu sene özelinde okul hakkında konuşacak olursak bu senenin özeti sözlü oldu. evet sözlülerle tanıştım ve garip bi şekilde bunlarda çok başarılıyım. keşke eğitim hayatım boyunca hep sözlülerle değerlendirilseydim, eminim çok başarılı olurdum. sözlülerde heyecandan ellerim titrediği halde kendimden %100 emin bi şekilde sallayarak bilmediğim soruları cevapladığım zamanlar oldu. bunlar sayesinde kendimin bi özelliğini keşfettim; stres altında doğru kararlar alabiliyorum. tabi bu meslek hayatımızda ne taka yarayacak diye soracak olursan, acil tıp uzmanı olmayacaksak(olursan kafanı gibim) muhtemelen bi taka yaramayacak ama bu özelliğimizi kullanabileceğimiz bir sürü meslek var, eminim onlardan biri olsam başarılı olurdum :/
bu arada gelecek sene bir seneliğine eskişehirde okumaya çalışıyorum, burayı çok sevdiğimden falan değil böyle bir değişiklik mental olarak iyi gelecekmiş gibi hissediyorum. zaten hiçbir yere ait hissetmeyen bi insanın nerede olduğunun bir önemi yok. bari yeni bir başlangıç denemeye çalışalım, zaten alışkanız böyle radikal değişikliklere. belki de hiçbir yere ait hissedemememizin nedeni de çocukluğumuzdan beri yaşadığımız bu değişikliklerdi, bilemiyorum altan..
biran önce mezun olmak, istediğim uzmanlığı güzel bir şehirde kazanmak istiyorum, belki şansım yaver giderse oraya ait hissederim :/
23 haziranda de online dahiliye sözlüm var, çalışmaya biraz geç başladım ama bi şekilde yine geçeceğimi hissediyorum. ondan 20 gün sonra da kadın doğum sözlüsünü geçip resmi olarak 5. sınıf olduktan sonra belki şu önümdeki belirsizlikler de ortadan kalkar da önümü görebilirim.. şimdilik kısa vadede hedefim bu, önümü görebilmek.
baya uzattık sanırım, bu senelik bu kadar yeter be günlüğüm. bi anda sana son üç senemin özetini ekgibsiz çıkarmamın imkanı yok takdir edersin ki.. bu yüzden söylemeyi unuttuğum şeyler illaki vardır ama idare et artık. haziran 2020'de durum bu. bakalım bir sene sonra nerede ne durumda olacağız.
8 haziran 2021'de görüşmek üzere.. hadi sg