-
76.
08 haziran 2020Tümünü Göster
selam sana eski dostum, geçmişteki taktan anılarım, bugünüm ve gelecekteki halim hepinize selam olsun. eski yazdıklarıma şöyle bi göz ucuyla baktım da aklıma bi fikir geldi; bi odaya kendimin 14, 17, 21,24,30,40 ve 50 yaşındaki hallerimi koyup kapatsam ve uzaktan bunların aralarındaki sohbeti, tartışmalarını falan izlesem. yıllar geçtikçe karakterlerinin ve hayata bakış açılarının nasıl değiştiğini görsem. muhtemelen 24 yaşım 17 yaşımı dövmeye çalışırken 40 50 yaşındaki reis benler tarafından ayırılır, sonra hepsi birbirine falan girerdi. bu fikir sadece benim aklıma gelmiş olamaz mutlaka bir filmde ya da bir dizi sahnesinde böyle bi senaryo yaşanmıştır ama aramakla uğraşamıcam şuan konumuza dönelim.
aslında bir daha buraya yazmayacaktım, çünkü buradaki yazılar benim için öyle çok da bir şey ifade etmemeye başladı. 16 yaşında bi ergenin sıkıldığı bir gece gizli gizli sigara içme anılarını yazarak başladığı bu başlık adı buram buram ergenlik kokan günlüğümsü şey zamanla yine aynı ergenin sıkıldığı geceler gelip kendiyle dertleştiği bi günlüğe dönüşmüş. daha sonra o ergen ayda yılda bir buraya gelip hayatındaki gelişmelerden aklına geldiğince bahseden bir gence dönüşmüş, dönüşmüşüz, dönüşmüşüm :] yani yılda bir yazdığım bi paragrafta hayatımdaki her gelişmeden bahsedemeyeceğim gibi, yazmadığım süre boyunca da hissettiğim her duyguyu da buraya yansıtmam imkansız. 16 yaşında hayal ettiğim gibi buraları okurken de "ulan yeaa aga bee ne günlerdi voey amk" gibi tepkiler de vermiyorum. özellikle başlarda yazdıklarım çok da anlam derinliği olan şeyler değil sonuçta. ayrıca yine o zamanlar hayal ettiğim gibi buraya yazdıklarımı yıllar sonra sevdiğim kadınla okuyarak gülme ve kendi ergenliğimdeki halimle dalga geçme hayalimi de rafa kaldırıyorum. çünkü bu fırsat elime geçti ve böyle bir an yaşanmadı. burada yazdığım her şeyi zamanında eski sevgilim bir şekilde okudu ve muhtemelen tebessüm bile etmedi, burada yazan şeyler bir şey ifade etmedi hatta okurken sıkılmış bile olabilir doğal olarak. o zamanlar burada çok güzel yazdığımı mı düşünüyodum acaba neden böyle bir hayal kurmuşum bilmiyorum. sonuç olarak burada yazanlar benden başka birisinin ilgisini niye çeksin ki? hatta benim bile çekmiyor artık. zaten bu yüzden buraya yazmak aklıma geldiği halde gelip de sana boş boş hayatımı özet geçmek istemedim son 3 yıldır. hatta iki kere çok çok çok mutsuz olduğum bi zaman dertleşecek kimse bulamayıp buraya yazıp sonradan sildim. evet üzülüyosun günlük biliyorum biraz acımasızca konuşuyorum ama bunlar gerçekler (16 yaşındaki halimin deyimiyle thats the truth). yani günlükçüm bunları duymak seni üzse de birbirimize karşı dürüst olmakta fayda var. artık bana eskisi kadar anlam ifade etmiyosun bunu fark ettim, farkındalık acıtır ve bu sefer seni acıtacak :((
https://www.youtube.com/watch?v=cMFWFhTFohk
ammmeaaa velakin sonradan bir şeye karar verdim. iyi kötü ben 8 senedir buraya bir şeyler karalamışım, ne kadar taktan önemsiz anılar da olsalar bunları yazan bendim ve bunu bitirmek istemiyorum. evet yanlış duymadın günlük bu bir veda değil * )) her veda bir başlangıç derler ama bu vedasız başlangıç. madem ki burası sadece bana özel bir yer ben o 16 yaşımdaki veledin isteğini yerine getireceğim. 50 yaşındaki benin okuması için hayatım boyunca buraya bir şeyler yazacağım. madem yazasım gelmiyor o zaman yeni bir kural koyuyoruz. her sene 8 haziranda buraya yazacağız. yani 8 haziran olmaz 9 olur 7 olur illa özel bi tarihe gerek yok. unutabilirim, müsait olmam vs. kendimizi şartlandırmayalım ama şunu kesinleştirelim. bundan sonraki hayatım boyunca her sene haziran ayında bu başlığa gelip kendimle dertleşeceğim. yıllar sonra baktığımda yıl yıl neler hissettiğimi, neler yaşadığımı kısa bir özet halinda burada bulabilme fikri çok da kötü bir fikir değil. madem başladık devam etsin yılda bir defa buraya yazmaya üşenmem özellikle son zamanlarda nerelere neler neler yazıyorum sonuçta bir bilsen günlük :] pekii haziran 2020 bölümümüze başlayalım o zaman.
yukarıda bir şey gözüme takıldı, 2014'te şöyle bir şey yazmışım
"düşünüyorum acaba ben aşık olacak mıyım ya da aşık olduğum biriyle birlikte olacak mıyım? bakalım sözlük önümüzde uzun yıllar var belki çıkar karşımıza ve ben onu asla bırakmam"
evet bu gerçekleşti sevgili günlüğüm, kim olduğu bir üstteki entryde yazıyor ama yazmasa bile sen kim olduğunu biliyosun. "detayları boş bir vaktimde yazacağım" demiş garibim :] şu başlığa sekiz sene boyunca yazdığım en kısa ama en mutlu yazı olabilir bu bir üstteki entry. tabi sonradan yazamamış. buraya yazmak aklına bile gelmemiş ki. buraya hep mutsuzken geldik çünkü biz. bizim için burası hüzün demekti kasvet demekti. bu yüzden hep yalnız ve mutsuz gecelerimizde yazmadık mı be adaşım. o bir önceki yazıyı yazan genç sihirli bir deniz kabuğuna girmişti artık. öyle böyle bir deniz kabuğu değil ama çok özel bir şey, içinde öyle bir inci var ki onun büyüsünden dışarıyı görmüyosun artık. tüm mutsuzlukların, yalnızlıkların, hüznün kısaca bizi buraya getiren her şey dışarıda kalıyor artık. sen sadece o incinin büyüsüne kapılıp gidiyorsun. işte bu yüzdendir ki o heyecanlı genç "detayları boş vaktimde yazarım yea" deyip bu diyarları terk etmiş ve bir daha geri dönmemiş :] onu o kadar iyi anlıyorum ki günlükçüm. ingilizcede bir kalıp var "in a nutshell" diye, fındık kabuğunun içinde demek, uzun bir şeyi olabilecek en kısa haliyle anlatırken kullanıyorlar. işte ben de tüm o incinin büyüsünden deniz kabuğunun dışını unutma olayını olabilecek en kısa biçimde anlatacak olursam bu üç harf olur; "aşk"...
hayatımız boyunca hep ilişkileri samimiyetsiz bulduk biz. böyle olmamalı ya dedik, bu mu yani her şey? sevmek sevilmek bu kadar basit miydi diye sorguladık. kalpleri birbirinden uzak insanların bedenlerinin birbirine yakın olmasını yadırgadık hep. bunda yanlış bir şey vardı, biz böyle olmamalıydık en azından. elbette bizim gibi düşünen insanlar olmalıydı.. oğlan kızı beğenir ona yazar, kız da oğlanı beğenir sonra ilişkiye başlarlar bir süre birlikte olurlar el ele tutuşurlar, sinemaya giderler, öpüşürler, sevişirler birbirlerine seni seviyorum derler sonra birbirlerinden sıkılıp hayatlarından çıkarlar hiçbir şey yaşanmamış gibi yollarına devam ederler, birlikteyken bile kendi içlerinde hep yalnız oldukları için ayrıldıktan sonra çok da değişen bir şey olmamıştır. bir ay sonra başkasını sevebilirler ya da sevdiklerine inandırabilirler kendilerini. çünkü sevmek bu kadar basittir onlar için. acaba bu kadar basit mi olmalıydı bizim için de. bunu istemedik hiç, sen de biliyosun. bizim gibi düşünen biri çıkar mı acaba hep merak ettik. çıksaydı bu tesadüf olmalıydı, öyle bir tesadüf olmalıydı ki emin olmalıydım etraftaki samimiyetsiz sevgili olmak için sevgili olan, biri olmadı ötekiyle deneyen insanlardan oluşan sosyal medya çiftlerinden biri olmadığımıza. sonra bir tesadüf gerçekleşti günlük. kızların yüzüne bile bakmadığım bir zamanda bu tesadüf sayesinde bir kızı gördüm, yüzünü gördüğüm ilk saniye onunla olacağımı hissettim. çok garip bi andı o hissi kelimelerle anlatmama imkan yok ama sen hatırlıyosundur. belki 2 hafta sonra, belki 2 ay sonra belki de 2 sene sonra, ne zaman bilemezdik ama o yüzü sonrasında çok defa göreceğimizi hissetmiştik içimizde, acele etmeye gerek yoktu, bizi tanıştıran tesadüf tekrardan bizi bir araya getirecekti anlamıştık bunu içimizde.
(amk sözlüğünde uzun yazma sınırını aşmışız, aşağıdan devam edelim) -
77.
0(ya gel de sövme şimdi 10000 karakter sınırı nedir benden başka kimse okumayacak zaten bırakın istediğim kadar uzun yazayım gavatlar)Tümünü Göster
neyse sakinim şunu aç devam edelim
https://www.youtube.com/watch?v=ezw79fVdsM4
neyse sonra tekrardan bir şekilde iletişime geçmiştik, kendim gibi birisini bulduğumu düşünmüştüm başlarda. o da etraftaki herkesin birbirine yazdığı samimiyetsiz ilişkilerden yakınıyodu, içimden deli gibi seviniyodum, hasgibtir lan buldum işte diyordum. garibim :] sonradan buldum dediği insanın, kendisinden önce de kendisinden sonra da herkes gibi olduğunu fark ettiğinde yaşayacağı hayal kırıklığının temelini o anda atmış, farkında değilmiş. değilmişim..:(
kendimizi kolay kolay herkese açamamıştık hiçbir zaman. ona çok kolay açmıştık ama. yanında aptal aptal robot sesleri yapardım, gülerdi. o an inanamazdım kendi kendime gerçek mi bu derdim, bi insanla bu kadar yakınlaştım ve bana gülüyor beni seviyor. yanında o kadar rahattım ki, kendim gibi olabiliyordum. kimseyle aynı yatakta uyuyamazdım önceden sen de biliyosun, küçükken annemle babamla aynı yatakta yatarken bile rahat edemeyip kendi yatağıma giderdim. ama ona hep sarılarak uyurdum, hatta bir kere onunla uyuduktan sonra hayatım boyunca hep onunla uyumak istediğimi fark ettim. içimden ben bu kadar şanslı mıydım ya diye düşünürdüm, böyle hissedeceğim birini bulacak kadar şanslı mıydım. o yanımda uyurken bunları düşünürdüm, o bunu bilmezdi.
her neyse günlük bu konuda fazla detaya girmeyeceğim, zira hala bazı şeyleri tam olarak aşabilmiş değilim. bazen bir olay oluyor, zihnimde onun buna vereceği tepkiyi canlandırmaya çalışıyorum farkında olmadan. kafamda hala onunla konuştuğum zamanlar oluyor, komik bir olaydan sonra o da bunu görseydi çok gülerdi diye düşünürken buluyorum kendimi. ya da hoşuna gitmeyecek bir şey yaptığımda farkında olmadan onu kızarken hayal ediyorum kafamda. aklıma saçma sapan bir espri geliyor bazen, ona söylediğimi ve suratını buruşturduğunu hayal ediyorum, kendi kendime gülüyorum sonra o hayali yüz ifadesine ve tüm bunları farkında olmadan yapıyorum. güzel bir olay oluyor mesela, içimde ufak bir heyecan oluşuyor, gidip hemen ona anlatma isteği duyuyorum. sonra onun artık olmadığını fark ediyorum. oturuyorum geri yerime öylece, içimde hiç heyecan kalmamış bir şekilde..
şşş tamam lan tamam üzülme, biliyorum bunlar sonsuza kadar sürmeyecek. evet biliyorum bi kaç yıl sonra bunları okurken belki de hiçbir şey hissetmeyeceğim. bilmiyorum belki de ben o kişiyi değil onunla olan anılarımı özlüyorum. belki de benim özlediğim kişi değil artık o, değişti, benim özlediğim insan artık dünyada yok belki de. herkes değişiyor sonuçta günlük baksana biz bile 8 senede ne kadar değişmişiz. tüm bunları arkada bırakmam gerektiğinin farkındayım aslında , sadece kabullenmek biraz zaman alıyor. ama dediğim gibi biladerim sonsuza kadar sürmeyecek bu söylediklerim. elbet atlatacağım, elbet bir gün tüm bu anlattığım şeyler benim için sadece ufak bir anıya dönüşecek. işte o gün geldiğinde sevmenin ve sevilmenin hayalini tekrardan kurabilirim. çünkü son iki senede öğrendiğim şeylerden biri de bunların ne kadar güzel duygular olduğuydu, bu yüzden pişman değilim hiçbir şeyden. sadece birbirimiz için doğru kişi değildik, bunu bildiğimiz halde bitiremedik, uzadıkça sabırlar tükendi, tahammül sınırları aşıldı ve olanlar oldu geri dönüşü olmayacak yollara girildi, kalpler kırıldı. bir hikaye bitti, geriye acıları kaldı. napalım artık, kader deyip geçmek gerekiyo galiba bazen.
https://www.youtube.com/watch?v=su88DZ_vwaI
evet günlükçüm başka neler değişti biraz daha anlatayım. ben vazgeçmeyi öğrendim. o 2015'te buraya yazan, daha kalacak bir evi olmamasına rağmen yapamazsın denilen her şeyi yapmak isteyen, dünyayı karşısına alıp savaşabilecekmiş gibi hisseden 19 yaşındaki çocuk değilim artık. bu hayattan beklentilerim azaldı, sıradan bir insan olduğumu kabullendim mesela. bu bir insanın hayatındaki dönüm noktalarından birisi bence. ben 24 yaşında artık dünya telaşına yenik düşüp bunu kabullendim. biran önce mezun olmak istiyorum artık. kendi paramı kazanmak, kendi hayatımı idame ettirmek istiyorum. son zamanlarda bunun için baya bi geç kalmışlık hissetmeye başladım. bunlar için yaklaşık iki yılım kaldı ama sanki şimdi gerçekleşmeliydi bunlar. sınıfta kaldığım seneden dolayı şu günlere kadar hiç pişman olmamıştım, ama son zamanlarda en azından kalmamayı deneseydim ya diyorum kendi kendime. ve deneseydim de kalmayacaktım bunu da içten içe biliyorum :/ napalım olan oldu artık. işine bak lan artis boş yapma.
bak şimdi bir kelime söyleyeceğim ve hemen bugünleri hatırlayacaksın. hazır mısın; coronavirüs. evet virüs tatili yüzünden 3 aya yakın süredir evdeyim. evdeyim dediğim bi annemdeyim bi babamdayım. evdeyim deyince bizim ne zaman tek bi evimiz oldu amk dediğini duyar gibi oldum da ondan açıklama yaptım. aslında iyi bi şey gibi gözüküyo uzaktan değil mi bi orda bi burda yaşamak. amma velakin o işler öyle olmuyor usta. kendimi iki eve de ait hissedemiyorum bazen..:( tabi bu salon koltuğunda yattığım için de olabilir bilmiyorum.. keşke kalacak tek bir aile evim olsaydı da bana ait bir odam olsaydı amk. her neyse anlatacağım şey bu değildi. bu üç ayda ailemle çok vakit geçirdim, özellikle baranla. gözümün önünde büyüdüğünü görüyorum. bedensel olarak zaten büyüyeceği kadar büyümüştü de artık olgunlaştığını da fark ediyorum. nasıl fark ediyorum dersen 17 yaşında ergen olduğunu kanıtlamaya çalışmadığı zamanlarda onunla saatlerce vakit geçirmekten keyif alıyorum. hatta bazen 17 yaşında bi çocuk bazı konularda nasıl benden daha olgun düşünebilir amk diye şaşırıyorum. duyguları düşünceleri falan bana çok benziyo. gerçi çocuğun düşüncelerini zaten direkt ben şekillendirdiğim için de olabilir bu bilmiyorum. garip bi şekilde gurur duyuyorum onunla sonuçta yaşıtları gibi tiktok çeken bi mal da olabilirdi. iyi ki kardeş istiyom kardeş istiyom diye ağlamışım zamanında da şu aileye beni anlayabilecek bir fert gelmiş. hayatım boyunca onunla abi-kardeş saygı sınırını aşmayan arkadaş gibi bi ilişkimiz olacağını hissedebiliyorum. mal bi kardeşim olmadığı için memnunum yani kısacası.
https://www.youtube.com/watch?v=Xh-0TPbPjwE
okul konusuna gelecek olursak, ilk başlarda şüphelerim vardı bu bölümü seçmekle doğru mu karar verdim diye. şuanda pişman değilim, zaman geçtikçe sevmeye başladım. öğrenmeyi seviyorum biliyosun, yeni bir şey öğrenmek garip bi haz veriyo bana, aşk acısı çektiğim zamanlarda bile kendimi ders çalışmaya, yeni şeyler öğrenmeye vermek iyi hissettiriyordu bi zamanlar. yani göz önüne alırsak hayat boyu bir şeyler öğrenebileceğim bir meslek seçtiğim için memnunum. hatta bu özelliğimizi düşünürsek mezun olduktan sonra kariyerimizi akademisyen olarak devam ettirmek bizim için en mantıklısı gibi. evet düşündüm de eğer güzel bir şehirde akademisyenliğe kabul edilirsem bu yolda ilerleyebilirim. 50 yaşındaki ben eğer bunları okuyosan ve profesör olmuşsan senin dıbınakoyim koskoca profesör olmuşsun okuduğun şeylere bak mal :]]
bu sene özelinde okul hakkında konuşacak olursak bu senenin özeti sözlü oldu. evet sözlülerle tanıştım ve garip bi şekilde bunlarda çok başarılıyım. keşke eğitim hayatım boyunca hep sözlülerle değerlendirilseydim, eminim çok başarılı olurdum. sözlülerde heyecandan ellerim titrediği halde kendimden %100 emin bi şekilde sallayarak bilmediğim soruları cevapladığım zamanlar oldu. bunlar sayesinde kendimin bi özelliğini keşfettim; stres altında doğru kararlar alabiliyorum. tabi bu meslek hayatımızda ne taka yarayacak diye soracak olursan, acil tıp uzmanı olmayacaksak(olursan kafanı gibim) muhtemelen bi taka yaramayacak ama bu özelliğimizi kullanabileceğimiz bir sürü meslek var, eminim onlardan biri olsam başarılı olurdum :/
bu arada gelecek sene bir seneliğine eskişehirde okumaya çalışıyorum, burayı çok sevdiğimden falan değil böyle bir değişiklik mental olarak iyi gelecekmiş gibi hissediyorum. zaten hiçbir yere ait hissetmeyen bi insanın nerede olduğunun bir önemi yok. bari yeni bir başlangıç denemeye çalışalım, zaten alışkanız böyle radikal değişikliklere. belki de hiçbir yere ait hissedemememizin nedeni de çocukluğumuzdan beri yaşadığımız bu değişikliklerdi, bilemiyorum altan..
biran önce mezun olmak, istediğim uzmanlığı güzel bir şehirde kazanmak istiyorum, belki şansım yaver giderse oraya ait hissederim :/
23 haziranda de online dahiliye sözlüm var, çalışmaya biraz geç başladım ama bi şekilde yine geçeceğimi hissediyorum. ondan 20 gün sonra da kadın doğum sözlüsünü geçip resmi olarak 5. sınıf olduktan sonra belki şu önümdeki belirsizlikler de ortadan kalkar da önümü görebilirim.. şimdilik kısa vadede hedefim bu, önümü görebilmek.
baya uzattık sanırım, bu senelik bu kadar yeter be günlüğüm. bi anda sana son üç senemin özetini ekgibsiz çıkarmamın imkanı yok takdir edersin ki.. bu yüzden söylemeyi unuttuğum şeyler illaki vardır ama idare et artık. haziran 2020'de durum bu. bakalım bir sene sonra nerede ne durumda olacağız.
8 haziran 2021'de görüşmek üzere.. hadi sg
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 14 11 2024
-
memati ne haberr dostumm
-
boyum 150 kilom 50 kollarım bacaklarım ipince
-
kadınların huur olmak gibi kötü bir huyu var
-
zizi top ve kargamciklar
-
ben bir kemalikim ben tak kokan
-
29 11 2024 cumaya gelmiyen müşrikler
-
ekvador bolivya maci
-
kayra vs 560 bin lirasi olan adam
-
klonlama sayesinde her erkek
-
inci sözlüğü 10 milyona alan aptal
-
kılıçaslan filminde dagda yaşayan hanzoyu
-
iste bu ellerle nasıl taharet alıyor
-
yahudi dininde ahiret kavramı
-
şimdi bu başlıkta allah diyorum
-
gitmem lazım annelerinizle çok iyi ilişkilerim var
-
bu ellerle cüneyt arkın nasıl taharet
-
bana dolandırıcılar hiç mesaj atmıyor
-
kayra yarak mı attı kaçırdım
-
memati16 annesinin amında kamp kurdum
-
size gematria öğreteyimde biraz aydınlanın
-
bahis oynamayi kaldirin olm
-
memati aga otizmli olmak nasi bi his
-
zihnini sakinleştir
-
5 tane maç var ama tvde bir tane
-
bir sürü takip edip yazmayan yazar var
-
eski sevgilime bakarak 31 çekmenizi istiyorum
-
memati16 annen bir akreple çiftleşti
-
herkes gavat dediği izmirlilerin yaşdıbına özeniyor
-
memati büyü de gel
- / 2