teyzem tüm dürüstlüğüyle bana olanları anlatmıştı. bana güvenmişti. gereken uyarılarıda fazlasıyla yapmıştı... ona karşı olan önyargımı giderek yitirdim. gerçektende mutlu olmayı hakediyordu.o geceden sonra çok eğlenceli günler başlayacaktı. onur artık yoktu. teyzem benimle arasını düzelttiği için hoşnuttu. miray onur gittiği için rahattı. güzel günler bizi bekliyordu... bense aşkı merak etmeye devam ediyordum. sahi insan niye aşık olmaya heves eder ki ? çevremde aşk acısı çeken insanlar görmüştüm. teyzemin hikayesi kafamdaki bir çok soruya cevaptı. aşkın sonu kötüydü.ama genç bi kızsın ya da erkek farketmez. hepimiz aşık olmak istemez miydik ? şimdi sorsam çoğunuza aşık olmak istemiyorum der binbir çeşit sebep sunar bana hepsindede haklıdır. neyse.teyzem aşık olduğu adamdan çok çekmişti. fatihe aşık olup olmadığını sorduğumda bana 'aşık değilim' demişti.her şey çok garipti. sorular,sorular, sorular...

onları beklerken mirayla konuşuyorduk. miraya artık beni iyi tanıdığını ve ona göre davranmasını söyledim. üstü kapalı uyarıyordum.alt tarafı iki çocukla takılıcaz rahat ol dedi. fazla rahat olmak iyi değil daha tanımıyoruz bile onları dedim. burası yazlık yer merve aç artık gözünü burda hiçbir şey gerçek değil her şey sahte.3 ay sürer burdaki aşklar, herkes gününü gün etmeye bakar dedi. makinalı tüfek gibi konuşmuştu. nereye kadar kaçıcaksın erkeklerden diye sordu sakince.ben kimseden kaçmıyorum diye cevapladım... böyle olmaya devam edersen çok üzüleceksin, istediğim tek şey gözünü biraz olsun açabilmek dedi. haklı olduğunu düşünmüştüm. erkekleri tanımayı öğrenmem gerekiyordu. aşk,erkekler, cinsellik hakkında hiçbir şey bilmeyen merveydim mirayın gözünde... tabiki teyzeminde. onlara göre fazla saftım. saflığımın neyi kötü ki ?

niye bu zamana kadar erkeklerle arama duvar örmüştüm ki ? zamanla o duvarların hepsini birer birer yıkacaktım. daha sonraysa yıktığım duvarların yerine tabiri caize çin seddi örecektim. hayat işte... çoğunuz küçümsede benim hayatımı, evet oldukça fazla şey yaşadım. daha ne biliyorsunuz ki bana dair ? yaşım kaç henüz ? aşık olmadım ama olacaktım. kime aşık olacaktım peki ? başımdan neler geçecekti ? hayat beni nereye savuracaktı ? bir insan hayatını ne kadar mahvedebilirdi ? en tepeye çıkmak için en dibe inmek lazımmış.en dibe indim peki ya bir daha tepeye çıkabilecek miyim ? bu soruların hepsi cevaplandırılacak. dediğim gibi bu hikaye asla yarım kalmayacak.22 yaşıma neler sığdırdım ben be! bende isterdim her şeyi sırasıyla yaşamayı. bende isterdim mutlu bir genç kız olmayı. bende isterdim ailemin yanında olmayı.ama hayat lan işte hayat! seçimlerimiz, zevklerimiz dibe batırabiliyor bizi.bir insan zevklerin kölesi nasıl olabilir ? neyse...

mirayla oturuyorduk teyzemse üst kattaydı. mirayın rahatsız olduğu belliydi. rahat olmasını,her zaman yanında olacağımı söyledim. teyzem geldi para verdi.git büyük rakı al halim abini aradım balık vercek onada uğra dedi. hadi miray sende merveyle git açılırsın biraz. geç kalmayın dedi. sevinmiştim rakı içeceğime değilde teyzemin yine konuşacağına. belki mirayın aklını başına getirirdi. sonuçta tecrübeliydi teyzem, anlardı her şeyden. mirayı girdiği bu yoldan çekip çıkarırdı belki. benim hala inanasım gelmiyordu. miray onca erkek tanıdıktan sonra nasıl lezbiyen olduğunu bu kadar geç farkedebilir ki ? çok mantıksız. gittik rakı aldık halim abiden balık aldık(adam gibi adamdır) eve geldik.ne onur ne özgür ne devrim hiçbiri umrumuzda değildi o gün. zaten bizim eve gelip gidende yoktu. merak etmiyor değildim ama daha önemli meseleler vardı... ne kadar ilginç bir yaz tatili diye düşündüm. daha neler görecektim ?

teyzem bir güzel balıkları pişirdi... sofrayı kuruyorduk. mirayın yüzü asıktı. çok düşünceliydi. teyzem gül biraz hayatın sonu değil ya konuşuruz eğer sende istersen dedi. baştan anlatırsın her şeyi... oturduk soframıza koyduk rakılarımızı. teyzem kadehin yarısına rakı yarısına su koyardı. bizeyse sadece çeyreği kadar rakı koyardı, yeter size o kadar...

miray *
merve -
teyzem +

• ne yapıcam ben ?
+daha yaşın çok küçük. muhtemelen geçecektir.bak kızım herkes hata yapabilir. annen değilim baban değilim bi büyüğün olarak konuşuyorum. bekaretini kaybettiğin için seni yargılayacak değilim.ama bunu onayladığımı sanma, yaptığın en büyük aptallıktı. kırılmıyorsun değil mi ?
• yok teyze hakediyorum zaten.
-bende geçeceğini düşünüyorum. geçtiğindeyse sana bekaretini kaybetmenin pişmanlığı kalacak. üzgünüm ama böyle düşünüyorum.
• bekaretimi kaybettiğim için üzülmem...
+çok şaşırıyorum size gençler. ahhh ahhh bizim zamanımızı bi bilseniz.
-off teyze.
+tamam tamam nutuk çekmicem.
• teyze cidden geçer mi diyosun ama ne biliyim tiksindim resmen ya tiksindim. karşımda brad pitt olsa yine tiksinirdim o derece yani!

karşımda iki 'kadın' konuşması vardı. çok garipti.bu kadar rahat konuşmalar pekte hoşuma gitmiyordu açıkçası.

panpa anlattiklarinin gercek oldugunu varsayiyorum, '22 yasindayim hayata küstüm' hissiyati sen her ne kadar inkar etsen de uzamis ergen got kalkikligina isaret eder. o kadar kitap okudum diyen biri nasil bu duruma duser diye dusunuyordum ki, tonla kitap okudum diyen kizin kultur denkligi kurdugu herifle ortak noktasinin dan brown kitabi oldugunu okudum. sen esas orda sicmissin. 16 yasindayken benim de bi suru clive cussler stephen king filan okumuslugum vardi ama onlarin kitaptan sayilmadigini daha o zaman biliyordum. sen de artik ogrenmissindir.

o yazliktaki yarrolardan da her yazlik ortaminda bulunur, ben de onlardan biriydim zamaninda. sen dogru olani yaparken gidip 16 yasinda ben lezbiyenim diye gezen, 17 yasinda biz birbirimize aitiz diyen gerizekalilarla arkadaslik etmissin, denk gelir edersin tamam da, sen 'yapacaginiz isin amk' diyecegine onlarin ruzgarina kapilmissin. sonra da koyvermissin gitmis demek ki. zirlayip "siz erkekler" diye sacmalayacagina dik dur, okulun filan varsa bitirip işine gucune bak a salak kizim benim.

babandan bahsetmemissin ama annen denyoluk etmis, teyzen de sicip sivamis.

bi tarihte, cinsel hayati lisede baslamis, skoru cift haneli rakamlara ulasmis bi kiz arkadasim vardi, soyle aldatildim boyle hor goruldum hayat anlamsiz diye ziv ziv ederdi bazan ayni senin gibi. yasi da asagi yukari senin kadardi o zaman. bir sure sonra bunlar beni ben yapan seyler, boyle tercih ettim boyle yasadim dusuncesine geldi, ondan sonra toparlandi. daha sonra şehir degigibligi şu bu derken ayrildik biz, bikac yil sonra da herifin tekiyle evlendi, duzgun de bi herif, simdi cocugu var isi gucu yerinde.

özet: 'hayati cozdum ben hepiniz topsunuz ben cok itilip kakildim' diye aglama, tiriskadan felsefe yapip burda akil verme, burda ne kadar liseli varsa bi o kadar da akli basinda isi gucu olan adam var. ayağa kalk. hikayeni anlat yeter. bi de hizli yaz adami sinirlendirme.

miray kendi çapında eğleniyordu. gülmesi kesilmiyordu.her zamanki miray işte... eve uğramadan geldiği için yanında pijaması yoktu. kendi pijamalarımdan birini verdim al giyin dedim. üzerini çıkarmaya çalışıyordu ama bi türlü beceremiyordu. yardım ettim, üzerini çıkardım.zil zurna sarhoştu.ne var bu kadar içicek ? aşırıya kaçmış bu sefer. giyindirdim.ben gidiyorum hadi uyu dedim.ya ben uyumak istemiyorum dedi sesi yüksek çıkmıştı teyzem geldi hemen hadi miray çabucak yat uyu yoksa kızıcam dedi.ya teyze uyumak istemiyorum kahve içersem ayılırım lütfeeeen dedi. teyzem hayır diye yanıtladı. tatlı tatlı lütfen diyordu 5 yaşında çocukmuşçasına. dudaklarını büküyordu ne kadarda tatlıydı ya (: teyzem kırmadı.ben yatıyorum ne yaparsanız yapın dedi. miraya sen otur ben kahve yapıp getiririm şimdi dedim.ya biraz muhabbet etsek açılırım dedi. zaten kahve yapmak zor gelmişti kabul ettim. yatağa yanına oturdum. ikimizde bağdaş kurduk. naptınız diye muhabbeti açtım...

hikayemde 'baba' kelimesinin geçmemesinin nedeni lugatımda böyle bir kelimenin bulunmamasından kaynaklanıyor...

niye gitmişti ki?utanacak bir şey yoktu... miray en yakın arkadaşımdı. yoksa dün gece söyledikleri yüzünden pişman mı olmuştu? pişman olmasını istemiyordum. içimde garip bir his vardı, anlam veremiyordum. uyandığımda yanımda olmasını istemiştim,o melekleri kıskandıracak gülümsemesiyle bana günaydın demesini istemiştim.of ne oluyor bana böyle? neden beklenen sert tepkiyi vermedim? alkol yüzünden mi karşılık verdim dün gece?ne oluyor bana aman allahım... kahvaltımı yaptım, teyzem bir şeyler olduğunu fark etmiş olmalıydı. miray niye haber vermeden gitsin ki diye sordu, bende bilmiyorum ki teyzecim diyerek yanıtladım. elime telefonu alıp miraya mesaj attım, neredesin neden uyandığımda yanımda yoktun? cevap gelmedi. içim içimi yiyordu, mirayın bu söylediği şey için pişman olmasını istemiyordum. onunla konuşmalıydım... hem meltem abla bugün onunla konuşacaktı, konuşmalıydı.belkide konuşmamalıydı, neden kararını etkilesin ki?of bilmiyorum.her şey karışık.ne yapıyorum ben ya ne yapıyorum?

bol bol alkol tüketin... içinizdeki kötülükleri öldürün. hayata her şeye rağmen gülümseyin! huur çocukları hep vardı,her zamanda olacaklar. sizi üzenleri, değerinizi bilmeyenleri gibtir edin! hepsinin dıbına koyayım! sarhoşluk... geçici mutluluk. olanları anlık unutma isteği. ahhhh anasını gibiyim tüm kötülüklerin, insafsızlıkların!

herkese iyi geceler!

kendimi miraya kaptıracak mıydım, bilinmez.miray çok içtendi... beni üzmek aklından bile geçmezdi. kendinden emin görünüyordu.bu yaşımda böyle bir işe nasıl kalkışabilirim değil mi?bazen kendinize engel olamazsınız, hepiniz biliyorsunuz işte anlattırmayın. bazen sonunu bilemeyeceğimiz durumlara balıklama atlarız. üzüleceğimizi bile bile gireriz o karanlık yola. bazen hiç umut olmadığı halde umarız bazı şeylerin olmasını... bazen heyecan isteriz birazda korku. bilinmeze gitmek çoğumuza çekici gelir öyle değil mi?ne olacağını bilmeden bir yola girmek... mantık dışı davranışlar, tutumlar...
mirayın kollarındaydım gerisinin bir önemi yoktu. bundan önce yaşanan her şey önemini yitirmişti. aklımdan uçup gitmişti sanki her şey. mirayın kollarındaydım!
merve yaşın kaç,sen kimsin, neredesin,ne yapıyorsun, amacın ne,nereye varacak bu işin sonu,bu kadar cesaretin var mı gerçektende?
milyonlarca soru türetebilirdiniz o an benim yerimde olsaydınız.

bilinmeze doğru yol alacaktım...

miray her şeyi bana bırak dedi. ailenden kimse olmayacak değil mi sadece arkadaşların? evet dedim... niye heyecanlanıyorum ki benim arkadaşım mı var doğru düzgün? kimi çağıracağım ki?yinede kabul etmiştim parti verecektim... annemler o gece gelmeyecekti. arkadaşlarım benim evimde kalabilirdi... ailem bana güvenirdi, öyle içip sapıtan insanları evime almayacağımı bilirlerdi ya da öyle sanarlardı (: neyse. kimi çağıracağım miray diye sordum. valla onurla ben varız sömestr diye kaanla büşrayıda çağırırz okuldanda bir kaç arkadaşını alırsın sen dedi. büşrayla tuğbayı çağırırım ama gelmezler herhalde dedim ha birde halil var aram bozuk onunla ama severdim onu ne zamandır aramı düzeltmek istiyordum dedim. tamam işte yeter daha ne eğlencenin dibine vururuz kızım dedi. benden daha heyecanlıydı.

hava aydınlandı... gözümde gram uyku yok. konuşmak istiyorum mirayla, bana dokunsun istiyorum. teninde kaybolmak... vücudunun sıcaklığıyla dahada ısınmak... uyku yok! sev beni merve sev! diyor... sarılıyorum ona sımsıkı. nasılda sevgiye muhtaç, nasılda çocuksu... sen sev beni merve,sev beni... okşuyorum saçlarını, kokusunu içime çekiyorum... iyiki varsın merve, iyiki tanıdım seni. hiç bırakma beni olur mu?her şey güzel olsun... merak etme miray hep yanında olacağım. yavaş yavaş uykuya daldı. bense onu seyrediyordum. güzel yüzüne bakıyordum.onu uyurken seyrediyordum ve bu beni mutlu ediyordu. kalktım ve bir sigara yaktım. sigaramı içtikten sonra tuvalete giderken salondan geçerken kaanla karşılaştım sigara içiyordu onurlar nerede dedim ne biliyim dedi. annenler gelmicek dimi ben şimdi bi yatarım kalkmam daha dedi akşam gelcekler 3-4 gibi uyandırırım seni dedim tamam dedi. tuvalete gittim. odama gitmeye korkuyordum kapıyı açtığımda karşılaşacağım manzara beni korkutuyordu. odama uğramadım. tuvaletten çıkınca tekrar mirayın yanına geldim. biraz daha takıldıktan sonra uykuya daldım, sevgilimin kollarında... sevgilim?

ilk çıktığım miraydı. benim ilklerimin sahibi bir kızdı. sevmeden kimseyle çıkmam diyordum ya al işte... aslında çıkmak kelimesi çok saçmadır. nereye çıkıyoruz? sevgilim miray benim çıktığım değil. lafın gelişi işte...

günler istediğim gibi monoton geçiyordu, geleceğim için bu geçerliydi. önemli olan tek şey iyi notlar ve düzenli çalışmaydı. buna engel olacak olan her şeyi ortadan kaldırabilirdim. gözümü karartmıştım, kesinlikle türkiye derecesi yapmalıydım. çokta zor değildi. hedefim belliydi... o hedefe doğru ilerledim yavaş yavaş. okulun ikinci dönemi kayda değer bir şey olmadı. zaten benim hayatımda hiçbir zaman heyecan yoktu, yenilik yoktu. yaşadığım en büyük yenilik mirayı tanımış olmaktı.en büyük heyecan yazın teyzemin yanına yerleşmek olmaktı. takdirle bitirdim üçüncü sınıfıda... okullar kapandı, bende evime kapandım... zorlu günler başlıyordu. hava sıcak, evde klimalar çalışıyor ama fayda yok. ders çalışmak istiyorum,yok çalışamıyorum. moralim altüst oldu, boşluktayım.yapacak hiçbir şeyim yok.ne bir arkadaşım ne bir şey. hiçbir şey yok. okul keşke kapanmasaydı... hiç değilse günüm geçiyordu, dışarı çıkıyordum insanlar oluyordu.ama şimdi evde yapayalnız... derste çalışılmıyor ki.ne yapcaksın merve? nasıl geçecek bu yaz tatili?

annemden izin almak zor olmamıştı,o da artık biraz sosyalleşmem gerektiğini söylüyordu. derslerine ara verebilirsin, çok çalışmasanda aralıklarla çalış diye tembihliyordu.o gün halil beni almaya geldi, yanında bir kız ve bir erkekle. erkek olanın adı batuhan kız olanın ise cansındı. arabayla gelmişlerdi. çok sıcakkanlı insanlardı ikiside,ilk başta anlamamıştım ama sevgiliymişler. bizden 2 yaş büyüklerdi. halil mesajlaşırken 'kuzenler' deyince ikisinide kuzeni zannetmiştim ilk başta,bu yüzden biraz dalga konusu olmuştum. tanışıp kaynaştıktan sonra havuza geldik. halil geldiğin için teşekkür ederim damsız almıyolar buraya ahahah dedi kahkaha attı bende ona gülümsedim. halille aramda bir şey asla olmaz diye içimden geçiriyordum... kendimi havuzun serin suyuna bıraktım, normalde havuzu hiç sevmem. deniz benim için büyük bir tutkudur, çoğu şeye değişmem... neyse. dışarı çıktığım için mutluydum, hava güzeldi, eğleniyordum... telefonuma baktığımda bir kısa mesaj olduğunu gördüm. operatörden başka kimse bana mesaj atmaz diye anında açtım mesajı. ezbere bildiğim bi numara...

'yeter.' yazıyordu mesajda... telefona bakakaldım.ne demekti şimdi bu?o kadar zaman sonra niye bana mesaj atıyorsun ki amacın ne?attım telefonu çantama... umrumda olmamalıydı. kafamın içine girmesine izin vermemeliydim. uzaklaştırdım zihnimden onun adını.o mesaj bana hiç gelmedi,ben görmedim...

bu gece bi aptallık var üzerimde... yazasım hiç yok. zorluyorum kendimi ama olmuyor malesef... yazarken bile sıkılıyorum bu satırları. nedense içimde garip bir his var. yalnızlığın dibine vuruyorum bugünlerde... alkol yine dolaşıyor damarlarımda.bu gecelik müsadenizi istiyorum... istediğim şey tek başıma oturup sessizlikte rakımı yudumlamak. kendimle konuşmak... iyi geceler.

Bu aşkın nüshası rüzgarlarda
Aslı bende kalacak
Bizi hasret saracak
Bulutlar çıldıracak
Ayrılık başımı döndürüyor
Kavuşmayı özlettin
intiharlar kuşandım
Bu aşkı sen kirlettin

http://www.youtube.com/wa...Zk0hI&feature=related

+ne yapmaya çalışıyorsun miray amacın ne?ne maksatla geldin dün akşam?neden mesaj attın bana?

gülüyordu sadece...

-anlamıyorsun değil mi?o beynin bunu kavrayamıyor.
+evet anlamıyorum.neymiş beynimin kavrayamadığı?
-elini ver.
+ne yapıcaksın elimi mi tutucaksın güldürme beni.
-ver.

elimi ona doğru uzattım.elimi kavradı.parmak uçlarını avcumun içinde gezdirdi... elimi sıkı sıkı tuttu.elleri terliydi,minicikti... gözlerimin içine baktı.masumdu.gözleri dolu doluydu.

-bana hiçbir şey hissetmediğini söylersen şimdi kalkıp giderim.
+hayatıma girmene izin vermeyeceğim.seni istemiyorum.
-gözümün içine bakarak 'sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum.' de.
+söylersem her şey bitecek ve bir daha karşıma çıkmayacak mısın?
-söyle.
+sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum.

gözyaşlarını tutamadı...
hızlı hızlı toparlanmaya başladı.kendi kendine söyleniyordu.ne sanmıştım ki zaten?buraya geleceksin ve her şey düzelecek.haha tam bir gerizekalıyım.şu düştüğüm duruma bak.

+kendine iyi bak miray...
-iyi günler.

kalktı gitti.

istediğim tek şey mutluluktu... hepimizin yanlışı burada başlıyor işte! mutluluk denen kavramı hep başkalarında arıyoruz, kendi içimize hiç bakmıyoruz. mutlu olmak istiyorum dediğimizde her zaman birisi olsun beni sevsin ben onu seviyim geçinip gidelim demek istiyoruz. sevgilimizle mutluysak mutlu, mutsuzsak mutsuz oluyoruz. karşımızdakine bağlıyoruz mutluluğumuzu. oysaki en büyük yanlış bu işte.iki mutsuz insan tanıştığında ve işler yolunda gittiğinde mutluluğu bulduğunu sanar ama bu bir yanılıştır aslında. bence insan önce kendi içinde mutlu olabilmelidir. mutluluk gibi kavramlar başkalarına endekslendiğinde her zaman yerle bir olmaya mahkumdur! herkes gibi bende düştüm o yanlışa o zamanlar... mutluluk arıyordum, birazda huzur. dersler benim için birinci plandaydı, öylede olmalıydı. geleceğim için bir çok şeyden vazgeçiyordum. benim yaşımdaki gençlerin sosyal hayatları varken benim sosyalliğim haftada 1 kez dışarı çıkmaktı. okuma kitaplarının ve test sorularının arasında geçen bir gençlik.yaz tatilimi saymazsak ne yaşadım ki?sıkıldığımı hissetmiştim.o gece kendi kendime bi karar verdim.bu böyle gitmeyecek merve... kendi kendimin derinliklerine indiğimde gerçekten 'mutsuz' olduğumu keşfetmiştim...

dağılın beyler gibecek ortalığı
edit:liseliler siz bakmayın olum gece rüyanıza neyim girer

lan dıbınakoduğum(nerde olduğunu yazmamışın belki koymuşumdur gerçekten) mal mal uzatma felsefe yapma bunu okumaktan zevk alan kişilerle reel hayatta karşılaşsan yüzüne bakmazsın şu ağız kokusunu çekiolar diye bir anda önce seni nasıl gibtiklerini tak çuvalı gibi kaldığını etrafının sana bi gr destek olmadığını önce erkekler sonra hayatın nasıl üstnden geçtiğini anlat amın olduğundan bile şüpheliyim ya hayal gücünü merak ettim bin

oha 120. entry'de mi herşey başlıyo dıbına koyim? sperm halinden mi başladın anlatmaya?